Modules
  • Ana Sayfa
  • AvantGo
  • Downloads
  • FAQ
  • Feedback
  • Forums
  • Journal
  • Private Messages
  • Recommend Us
  • Search
  • Statistics
  • Stories Archive
  • Submit News
  • Surveys
  • Top 10
  • Topics
  • Web Links
  • Your Account

  • Who's Online
    Şu an sitede, 1 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

    Henüz üye değilseniz, Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

    Languages
    Site Lisanını Seçin


    FrpWorld.Com :: View topic - Avernus'un Kan Ovalarında...
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Avernus'un Kan Ovalarında... View next topic
    View previous topic
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.
    Author Message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:45 am Reply with quoteBack to top

    Necros Spellweaver'ın Zek'arab'ı Ã?aÄ?ırma Denemesi

    *****
    Necros Spellweaver'ın Zek'arab'ı Ã?aÄ?ırma Denemesi -FRPWorld 2005-
    Oyuncu: Necros spellweaver
    DM: Eldarin
    Ä°zleyenler: Yilmax, Squan
    *****

    DM:
    Pentagramın çevresindeki kan birikintileri Å?imdi birbirleri ile birleÅ?miÅ?ti. Ã?lü elflerin bilekleri, boÄ?azları kesilmiÅ?, pentagramın çevresinde mosmor kalmıÅ? bedenleri ile yatakalmıÅ?lardı.

    DM:
    Necros un sözlerinin ardından pentagram daha da kararmaya baÅ?lamıÅ?tı. Zemin yerinden oynuyordu ve yerin dibinden çatırtılar gelmekteydi. Ã?atlayan zemin tarafından emilen kan birikitileri Å?imdi yer yer leke gibi durmaktaydı. Zemin çatlarken zeminin dibinden fısıltılar duyulmaya baÅ?lıyordu Å?imdi

    DM:
    Bitmek tükenmek bilmeyen ölümcül fısıltılar tüm odaya dolmuÅ?tu Å?imdi. UÄ?uldayan sesler gitgide yükseliyor, gaddar ve zalim bir hale bürünüyordu. Yere çizilmiÅ? pentagramın silueti gitgide daha da kara bir hal alıyordu.

    DM:
    Tepeden bakıldıÄ?ında yere çizilniÅ? kara bir leke gibiydi ve lekenin kaynaÄ?ı elf kanıydı, pentagram elf kanı ile besleniyordu. Aralarına dolan kan ile çatlaklar dıÅ?arıya gürleyen alevler püskürtmeye baÅ?lamıÅ?tı Å?imdi.

    DM:
    Pentagramın çevresindeki rünler kızıl ıÅ?ıklar ile tavana yansıyor, alevlerin berraklıÄ?ı ile bütünleÅ?iyordu.

    DM:
    Ve sesler, yerin dibinden gelen kulak tırmalayıcı sesler boyutötesinde yaÅ?ayan binlerce Å?eytanın vahÅ?i ve zalim seslerinden baÅ?ka bir Å?ey deÄ?ildi.

    DM:
    Seslerin içnide akla hayale sıÄ?mayacak büyüler, karÅ?ı durulamayacak emirler, ölümün kendisine yeÄ? tutulduÄ?u tehditler vardı. Hepsi beraber Necros un üzerine yükleniyor, büyücünün zihninde karÅ?ı karÅ?ıya olduÄ?u dehÅ?etin ve tehlikenin gerçekliÄ?ini yaÅ?atıyordu.

    DM:
    Necros laboratuvarının içine adeta kısılıp kalmıÅ?tı. Ritüel gerçekleÅ?iyordu, güç tetiklenmiÅ?ti. Geri dönüÅ? yoktuÂ?

    DM:
    Laboratuarın içini kapkara sisler çevrelemeye baÅ?lamıÅ?tı Å?imdi. Sisler Necros un üzerine düÅ?tüÄ?ünde büyücü karanlıktan bile korkunç olan bu sislerin kendisini alacaÄ?ını hissetmeye baÅ?lamıÅ?tı.

    DM:
    Sisler bir gölge gibi, yavaÅ? yavaÅ? tüm odayı kaplıyorlar, her yönden birleÅ?erek hareket ediyorlardı. Koyu karanlık bir Å?eytanın devasa kanatları gibi iki yandan kıvrılarak Necros un üzerine çökmüÅ?tü.

    DM:
    Sonra alevlerin arasından sisleri yaran görüntüde zeminden tavana doÄ?ru yükselen kurukafalar görüldü.

    DM:
    yerde birikmiÅ? ve tavana kadar uzanan bir çukuru çevreleyen kurukafalar bir bilye tanesinden dev bir ejderha kafatasına kadar çeÅ?itli büyüklüklere sahipti

    DM:
    Laboratuvarın çatlamıÅ? zemini Å?imdi derinlik boyutuna sahipti, kurukafalar bu dipsiz çukurun görülebilen her noktasında vardılar.

    DM:
    Hepsi birden titriyorlar, aÄ?ızlarından vahÅ?i ve tehdit dolu sesler, çıÄ?lıklar yükseliyordu. Å?imdi korku hat safhadaydı!

    DM:
    Pentagram Å?imdi kapkara bir lekeden baÅ?ka birÅ?ey deÄ?ildi, çukurdan yükselen alevler tavana kadar uzanıyordu, gürleyiÅ?iyle Necros laboratuvarın öte tarafına kadar uzaklaÅ?mıÅ?tı

    DM:
    Ve çukurun içinde patlamaya benzeyen sesler duyuldu, sonsuz çıÄ?lıkları bastıran ve kulakları saÄ?ır eden bir patlama gibiydi bu, ve ardından gelen güçlü böÄ?ürtü

    DM:
    Yerin en dibinden gelen korkunç bir ses Necros un kulaÄ?ında çınladı.

    DM:
    *Infernal* "Spellweaver!!!"

    DM:
    Alevler dipten gelen bir orkestra gibi hızlı hızlı gümbürdemekteydi.

    DM:
    Ve korkunç bekleyiÅ?in sonunda çukurun içinden dev bir Å?eytan ortaya çıkıverdi.

    DM:
    Kapkara boynuzları iki yandan dıÅ?arı doÄ?ru bükülmüÅ?, tüm vücudu bir alev lerle yanan bir çukur Å?eytanı Necros un tam karÅ?ısındaydı.

    DM:
    Necros un görüÅ?ü Å?imdi iyice kısılmıÅ?tı, büyülü olduÄ?una inandıÄ?ı bir karanlık her yana kapkara lekeler halinde saçılmıÅ?tı

    DM:
    Kızıl pullar o lekeli karanlıÄ?ın içinden yer yer görülebiliyordu, dev bir kırbaç o esnada havada Å?akladı,

    DM:
    sonra Å?eytan ellerin içindeki kara alevi zorlayarak sıktı, tıpkı bir pandomim gibiydi bu

    DM:
    ve kara alevlerin içinden müthiÅ? bir kılıç ortaya çıktı.

    DM:
    Zek'arab Büyü Konseyi'ndeydi! Ve tüm Necros u ölümcül formunun karÅ?ısına almıÅ?tı.

    DM:
    Ã?ukur Å?eytanının boÄ?azından vahÅ?i ve kesin bir çıÄ?lık duyuldu, cehennem komutanı, Necros un üzerine doÄ?ru aÄ?ır aÄ?ır yürümeye baÅ?ladı.

    DM:
    Bu esnada cehennem dilinde söylenen o sözler Necros un zihninde bildiÄ?i bir dilde anlamlandı.

    DM:
    *Spellweaver!!!*

    Necros:
    Korku.. BaÅ?büyücü'nün, Baator'da geçirdiÄ?i zamanlarda alıÅ?kın olduÄ?u korku. AlıÅ?kın, ama baÄ?ıÅ?ık deÄ?il. Kadim çukur iblisinin çevresine yaydıÄ?ı korku Necros'u sararken büyücü bir an eski bir dostun dokunuÅ?unu hissetmiÅ? gibi gülümsedi. Sonra gülümsemesi yerini dehÅ?ete bıraktı. GörünüÅ?e göre Zek'arab geçen sürede daha da güçlenmiÅ?ti. Sıradan ölümlülerin anlayamayacaÄ?ı bir dilde kendisine seslenmiÅ?ti çukur iblisi. Necros, hala hatırlandıÄ?ını görünce sevindi. Ailesiyle uzun zaman müttefikti Zek'arab. Bunu bozmayı gerçekten isteyebilir miydi acaba? Necros hızlı bir Å?ekilde cüppesinin altındaki BeÅ? BaÅ?lı Ejderha madalyonunu çıkarttı ve elini, parmaÄ?ındaki yüzük görülebilecek Å?ekilde tuttu. Titremesine engel olamıyordu ama belki sesine hakim olabilirdi. "Evet, Ulu Zek'arab, Kan Ovaları'nın Efendisi, Kızıl Avernus'un Gözdesi. Seni ben çaÄ?ırdım. Eski müttefiklerini unutmadıÄ?ını görüyorum Ulu Zek'arab."

    DM:
    Cehennem komutanı öne doÄ?ru bir adım daha attı, Arkasında alevler gümbürderken, çukurun içinde oynaÅ?an kızıl ıÅ?ıklar onun kızıl pullarını görülebilir kılıyordu, 3 metrenin üzerinde boyuyla Zek'arab Necros un tam karÅ?ısındaydı, iki yana açılmıÅ? gölgemsi kanatları Necros a karanlıktan daha korkutucu gelmekteydi.

    DM:
    Necros muazzam korkuyu elindeki madalyonun manevi gücüyle atmaya çalıÅ?ıyordu. Bu sırada zihninde baÅ?ka bir söz daha yankılandı. Zek'arab ın aÄ?zı açılıp ardındaki yüzlerce diÅ? ortaya çıktıÄ?ı an Necros zihninde Å?u sözleri duydu.

    DM:
    *KonuÅ? ya da Ã?l!!!"

    DM:
    Ve Zek'arab Necros a doÄ?ru tehditkar bir adım daha attı...

    DM:
    Alevlerin içinden izleyen gözleri soÄ?uk bir Å?ekilde Necros u izliyordu, madalyonu ve yüzüÄ?ü de görmemiÅ? deÄ?ildi...

    Necros:
    KonuÅ? yada öl? Tamam Necros'un korkusunun yersiz olmadıÄ?ı anlaÅ?ılır olmuÅ?tu. "Sizi rahatsız etmemin nedenleri var Ulu Zek'arab. Sizi bazı potansiyel tehlikeler konusunda uyarmak istedim. Aynı zamanda sizinle eski anlaÅ?malarımızı yineleyip, yeni anlaÅ?malar yapmak. Siz de biliyorsunuz ki, hiçbir Spellweaver sizi Avernus'taki mühim iÅ?lerinizden sebepsiz yere çaÄ?ırmaz Ulu Zek'arab. Zira sizin öfkenizin gücünü hepimiz biliriz."

    DM:
    Zek'arab beklemeye devam etti.

    DM:
    *Burasını betimle bana! Ve konuÅ?manı yarıda kesme asla !*

    Necros:
    Necros itaatkâr bir Å?ekilde baÅ?ını salladı. "Nasıl arzu ederseniz Kan Ovaları'nın Efendisi." Necros derin bir nefes aldı ve devam etti. "Å?u anda bulunduÄ?um yere nasıl geldiÄ?imi anlatsam iyi olacak. Sizin de bildiÄ?iniz gibi Majesteleri Takhisis ve onun tanrı ailesindeki tanrılar, ne kadar geçtiÄ?ini tam kestiremediÄ?im süre öncesinde yaratıcıları olan Kaos'a karÅ?ı Avernus'ta bir savaÅ? verdiler. SavaÅ? sonunda Majesteleri Takhisis ortadan kayboldu. Ben de onu aramaya baÅ?ladım ama nerede olduÄ?u benim bilgimin bile dıÅ?ındaydı. Bir süre sonra Sigil'de karÅ?ılaÅ?tıÄ?ım bir adam bana Yeminer isimli bir tanrının bilgisinin çok engin olduÄ?unu ve Majesteleri'ni bulmama yardım edebileceÄ?ini söyledi. Ben de bu sebeple bu diyara geldim."

    Necros:
    Kısa bir sessizlikten sonra Necros devam etti.

    Necros:
    "Sizi çaÄ?ırmadan az önce öÄ?rendiÄ?ime göre burası Madde Boyutu'nda olmayan, yerini henüz tespit edemediÄ?im bir boyuttaaki bir yarı boyutmuÅ?. Bu yarı boyut, Madde Boyutu'na çok fazla benziyor. Bu yüzden ben bile buraya ilk geldiÄ?imde Madde Boyutu'nde olduÄ?umu düÅ?ünmüÅ?tüm. Bu diyar son derece önemsiz gibi görünüyor. Güçlü kimseler anlayabildiÄ?im kadarıyla çok az. Ve dahası, diyar yok oluyormuÅ?. Ben de bu sebeple burada fazla kalmaya niyetli deÄ?ilim. Zaten aradıÄ?ımı da bulamadım."

    Necros:
    "Ama malesef ki amacımı araÅ?tırırken bazı Å?eylere rastladım ve burada sizin için potansiyel bir tehlikenin yattıÄ?ını düÅ?ündüm."

    Necros:
    "Tanar'ri!" dedi BaÅ?büyücü zehir tükürürcesine. "Tanar'ri lordlarından birisinin bu diyarda tanrı gibi tapınıldıÄ?ını fark ettim. AnladıÄ?ım kadarıyla bu tanar'ri lordu, bu basit düzlemi ele geçirip buradaki ölümlülerin ruhlarını ordusu için toparlayacakmıÅ?. Sanırım ikimiz de bu ordunun ne için toparlandıÄ?ını anlayabiliyoruz." Necros duraksadı. Sonra devam etti. "Tanar'r, lordları-her ne kadar sizin ve Dokuz Cehennem'in diÄ?er efendileri kadar olmasa da-zekiler Kızıl Avernus'un Gözdesi, Ulu Zek'arab. Bu diyarın Å?u anda yok oluyor olmasından da bu lordun sorumlu olduÄ?unu düÅ?ünüyorum. AnladıÄ?ım kadarıyla bu yarı boyutu yok ederek ruhları tek hamlede toplayacak."

    Necros:
    "Ben bizzat görmesem de siz muhtemelen Lord Bel'in, Avernus ile ödüllendirildiÄ?i o büyük seferi hatırlarsınız. Lord Bel olmasaydı Baator'un çoÄ?u düÅ?erdi. Bugün bu tanar'ri lordunun da benzer bir Å?eye kalkıÅ?madıÄ?ını nereden bileceÄ?iz?"

    Necros:
    "Bu tehlike henüz son aÅ?amasına gelmedi. Sizin için sadece potansiyel bir tehdit. Onları durdurabilirsiniz. Ben de bu diyarda size yardım etmeye çalıÅ?acaÄ?ım. Sizi çaÄ?ırma sebeplerimden birisi buydu. Baatezu'nun gücünü talep ediyorum sizden. Bana ihtiyacım olduÄ?unda belli sayıda baatezu'nun yardım etmesine ihtiyacım olacak Ulu Zek'arab. Sizden bu gücü istiyorum. Sizi çaÄ?ırma sebeplerimden birisi buydu."

    Necros:
    "Å?imdi eÄ?er arzu ederseniz bu konu üzerinde konuÅ?abiliriz. EÄ?er isterseniz diÄ?er sebepleri de sıralayabilirim." Necros sessizliÄ?e gömülüp Zek'arab'ın cevabını bekledi.

    DM:
    Zek'arab söylenenleri en ince ayrıntısına kadar dinledi. Bu sırada zehir gibi iÅ?leyen zekası her bir kelimenin ne anlama geldiÄ?ini, ne için söylendiÄ?ini kavrıyordu. Necros un kısıtlı zekası Zek'arab ın muazzam zihninin altında ezilmiÅ?, tozlar halinde daÄ?ılmıÅ?tı.

    DM:
    *Bir Tanar'ri sikilmiÅ?i...Onun kim olduÄ?unu söyle bana...*

    DM:
    Zek'arab ın gözünde, bahsigeçen Tanar'ri Kan Ovalarında hiç yürümemiÅ? olsagerekti...

    Necros:
    Necros derin bir soluk alıp ismi hatırlamaya çalıÅ?tı. "Bu diyarda kendisine Apocalypse adını vermiÅ? Ulu Zek'arab. Gerçek adıyla ilgili bilgim yok malesef. Kendisinin buradaki varlıÄ?ıyla ilgili çok az Å?ey okuyabildim malesef. Bunları öÄ?rendiÄ?im tanrının tapınaÄ?ından kısa süre sonra ayrılmak zorunda bırakıldım. AnladıÄ?ım kadarıyla bu tanar'ri lordunun kendisine ait-bu diyardaki ölümlüler için kuvvetli-bir grup elit inanaı var. Kendilerine Kaos Lejyonu yada ona benzer bir isim takmıÅ?lar."

    DM:
    Zek'arab Spellweaver ı dinlemeye devam ediyordu. DüÅ?mekte olan bir düzlemi tamamiyle ele geçirmeye çalıÅ?an ve düzlem üzerinde yaÅ?ayan canlıları önce yokederek kendi ordusuna katmak isteyen bir Tanar'ri den bahsediliyordu.

    DM:
    NOT:
    Bluff Check:
    Necros: 9+3=12

    Sense motive:
    Zek'arab: 29+7=36

    DM:
    Zek'arab Necros a bir adım daha yaklaÅ?tı...Demin elinde tuttuÄ?u ve alevlerin içinden ortaya çıkmıÅ? kılıç Å?imdi ortalıkta yoktu.

    DM:
    Zek'arab pençeli devasa elleriyle Necros u tek hamlede yakaladı.

    DM:
    Alevlerin üzerinde dolandıÄ?ı elleri Necros un cüppesini yakıp yırtarak göÄ?sünden büyücüyü kavradı

    DM:
    Sonra Zek'arab ın aÄ?zından çıkan sözcükler yeniden Necros'un zihninde anlamlandı.

    DM:
    *Benimle geliyorsun Spellweaver!!!*

    DM:
    Necros un bedeni alevlerin verdiÄ?i acı ile yanmaktayken Ã?ukur Å?eytanı onu pentagramın ortasındaki çukurun içine doÄ?ru yöneldi.

    DM:
    Necros alevlerin içindeydi Å?imdi, tüm giysileri alevlerin etkisiyle yanıp kül olmuÅ?, büyücü Å?eytanın alevlerle boÄ?ulmuÅ? kapkara ellerinin içinde çırpınır vaziyetteydi.

    DM:
    Sonra Zek'arab çukurun içine dalıÅ?a geçti, Necros neler döndüÄ?üne anlam verememiÅ?ti. Zek'arab ın düÅ?ündüklerini anlayabilmek onun için imkansızdı. Tüm vücudu alevlerle daÄ?lanırken vahÅ?i çıÄ?lıklara kendisininki de eklenmiÅ?ti.

    DM:
    Zek'arab Necros' u Avernus un Kan Ovalarına götürmek üzere pentagramın içinde oluÅ?muÅ? çukura girdi...

    DM:
    --------------------Kısım 1 Burada Sona Eriyor--------------------

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:47 am Reply with quoteBack to top

    --------------------Kısım 2 BaÅ?langıcı--------------------

    Necros Spellweaver'ın Avernus'ta YaÅ?adıkları

    DM:
    Zek'arab Necros'un cılız bedenini alarak çukurun içine dalıÅ?a geçmiÅ?ti.

    DM:
    Necros avazı çıktıÄ?ınca haykırıyor, alevlerin içinde daÄ?lanan bedeni ile muazzam bir acı çekiyordu.

    DM:
    Binlerce kafatası her yanını çevrelemiÅ?ti,

    DM:
    Sabitlendikleri yerde titriyorlardı ve gaddar fısıltıları Necros un üzerindeydi.

    DM:
    Alevlerin içine müthiÅ? dalıÅ?ın ardından boyut kavramı bir anda deÄ?iÅ?ti. Kırılan boyutsal mana yerini boyutsuzluÄ?a ve zamansızlıÄ?a bıraktı. Bu sonsuzluktan baÅ?ka bir Å?ey deÄ?ildi, belki de hiçlik. Ã?ünkü bu noktada hissedilebilecek hiçbir Å?ey yoktu.

    DM:
    Geçitten geçiÅ?in ardından ikili tekrar yeni boyutun üzerinde kendilerini buldular. Burası kan ve günah ile kutsanmıÅ?, saf kötülüÄ?ün kovuÄ?uydu.

    DM:
    DüÅ?ülen nokta Styx nehrine oldukça yakındı ve Zek!arab'ın komutanlıÄ?ını yaptıÄ?ı lejyonda buradaydı. Burası 'Kan Ovaları'ydı. Kan SavaÅ?ının en acımasız haliyle ezelden beri devam ettiÄ?i savaÅ? alanı...

    DM:
    Zek'arab ın boÄ?azından manasız bir böÄ?ürtü duyuldu. Sonra pençelerinin arasındaki Necros u hemen ilerisindeki balçık alana bırakıverdi. Bir buçuk metre kadar yüksekten düÅ?en büyücü ıslak ama sıcak olan bu zeminde çırılçıplak vaziyetteydi Å?imdi.

    DM:
    Az sonra kendine gelebilecekti. Bunu saÄ?layan ise kesik kan kokusundan baÅ?ka bir Å?ey deÄ?ildi. Kan ile sıvanmıÅ? topraklarda yatıyordu çünkü... Avernus'un Kan Ovalarında...

    Necros:
    Necros yavaÅ?ça gözlerini açtı. Kızıl bir gök, kızıl bir yer, iÅ?kence gören ruhların ızdırap çıÄ?lıkları ve ölüm ve kan kokan bir hava. Evet, hiç Å?üphe yok ki Necros Avernus'taydı. YavaÅ?ça doÄ?ruldu ve önüne baktı. Cüppesinin önü, çukur iblisinin pençesiyle parçalanmıÅ?tı. Yaralı olup olmadıÄ?ını anlayamıyordu bile. Zaten her tarafı sızlıyordu. Boynunu ovuÅ?turarak çevresine bakınıp tam olarak bulunduÄ?u yeri anlamaya çalıÅ?tı. Zek'arab onu buraya bırakıp gitmiÅ? olamazdı herhalde.

    DM:
    NOT: Å?imdi insiyatif Necros'tadır. Bahsi geçen sürenin geçtiÄ?ini varsayıyorum. Zek'arab hemen 5-10 metre önünde...

    DM:
    Ã?ukur Å?eytanı Necros un hemen ilerisindeydi. OlduÄ?u yerde bekliyordu ve kısa translara giriyordu. Bunun muhtemel sebepleri olabilirdi...

    Necros:
    Zek'arab ile çarpıÅ?mak düÅ?ünülemezdi. Belki yenebilirdi onu ama bu bile büyük bir Å?ans gerektirirdi. Dahası, onu yenebilse bile onun adamları vardı. Ayrıca çukur iblisini yenip elinden kurtulsa bile onu kuleye geri götürebilecek bir büyüsü yoktu. Evet, Necros o yarıboyuttan kurtulmak istiyordu zaten; ama bu Å?ekilde deÄ?il. YavaÅ?ça ayaÄ?a kalktı BaÅ?büyücü ve Zek'arab'a baktı. Aptal numarası mı yapmalıydı? Yoksa anlaÅ?maya mı çalıÅ?malıydı? "Beni buraya neden getirdiÄ?inizi sorabilir miyim, Ulu Zek'arab?"

    DM:
    Zek'arab transtan çıktı. Spellweaver kendisine gelmiÅ?ti. Zalim yüzünü ona çevirdi. Sonra kalın ve güçlü ses tonu yeniden Necros un zihninde anlamlanmaya baÅ?ladı. *Burada olmasan, yokolmakta olan bir düzlemde nasıl hayatta kalmayı düÅ?ünüyordun Spellweaver*

    DM:
    *Söylediklerini dinleyip bu konuda bir karar vermem için sahip olduÄ?un bazı Å?eylerden feragat etmelisin. Bunun senin için basit bir fedakarlık olduÄ?unu unutmamalısın...Daha büyüklerinin daha azı için kendi iradeleri ile feda edenleri gördüm çünkü*

    DM:
    *Söylediklerini dinleyip bu konuda bir karar vermem için, sahip olduÄ?un bazı Å?eylerden feragat etmelisin. Bunun, senin için basit bir fedakarlık olduÄ?unu unutmamalısın...Daha büyük fedakarlıkları, daha azı için kendi iradeleri ile feda edenleri de gördüm çünkü*

    Necros:
    Necros, Zek'arab'ın önünde hafifçe reverans yaptı. "HaÅ?metmeapları beni oradan kurtararak onurlandırıyorlar. Peki benden istediÄ?iniz fedakârlık nedir Ulu Zek'arab?"

    DM:
    Zek'arab reverans yapan büyücüye garip bir bakıÅ? attı. Sonra devam etti; *Bazıları için pek deÄ?ersiz, bazıları için ise hayat amacı. Senin gözünde nedir bilmem bilginin ve taraf olmanın anlamı*

    DM:
    *Fazla soru sormak fikrinden feragat ederek buna baÃ…?layabilirsin. Ã…?imdi benimle Hisara geliyorsun*

    DM:
    Zek'arab bunları söylerken Hemen 100 metre kadar ilerilerinde bir Hamatula birliÄ?i belirivermiÅ?ti.

    Necros:
    Necros iç çekti. Sükûnet belli ki burada daha çok iÅ?ine yarayacaktı. BaÅ?ını salladı.

    DM:
    Birlik Kudretli Zek'arab'ı ileride gördükten sonra kendi aralarında kısa bir diyalog yaÅ?adılar, ardından o tarafa doÄ?ru yöneldiler. BaÅ?larında bulunan Cornugon daha önden ilerlemekteydi. DiÄ?erlerinin komutanı olduÄ?u her halinden belliydi.

    DM:
    Zek'arab birliÄ?i gördükten sonra önden gelen cornugon a odaklandı. Cornugon durdu, birÅ?eyler dinler gibi bekledi. Sonra baÅ?ını sallayarak cehennem dilinde haykıra haykıra haykıra birÅ?eyler söyledi. Bunun hemen sonrasında Zek'arab teleport olarak ortadan kayboldu...

    DM:
    Å?imdi Necros bir grup Hamatula ve baÅ?larındaki Cornugon ile baÅ?baÅ?aydı.

    DM: 3 metrenin üzerinde boyu ile Cornugon tam bir savaÅ? makinesiydi. Kısa boynuzları ve kızıl pullarla bezenmiÅ? devasa kanatları olan, yine kızıl bedeninin her yanından belirgin bir Å?ekilde geliÅ?miÅ? bir kas yapısına sahipti. Cornugon un kemiksi ellerinin birinde her yanından dikenler fıÅ?kıran bir kırbaç vardı ve kambursu bir yürüyüÅ?le NecrosÂ? a yaklaÅ?ıyordu.

    DM:
    Bu yürüyüÅ?ü ile Necros, Cornugon un baÅ?ının gerisinden baÅ?layarak omurları boyunca devam eden ve kuyruÄ?una inen dikensi kemik çıkıntıları görebiliyordu. DıÅ?arıdan bakıldıÄ?ında aptal bir yaratık gibi görünüyordu fakat bu asla gerçek manzaraya iÅ?aret edemezdiÂ?

    DM:
    Cornugon Necros a 10 metre kadar yaklaÅ?tıktan sonra durdu. "HaÅ?metli Zek'arab Efendimiz bizimle beraber Büyük Hisara gelmenizi emretti."

    Necros:
    Kaçmak. Bu tehlike ve bilinmezlik dolu anda ne de umutsuz bir çözümdü. Nereye kaçabilirdi ki? Necros acı acı gülümsedi. "Beni Hisar'a götürün." dedi yavaÅ?ça.

    DM: Bu esnada Hamatula grubu da Cornugon a yaklaÅ?mıÅ?tı. Aralarından çıkan bir Hamatula Cornugon a yaklaÅ?tı.
    "Efendim Hisara kaç seferde gideceÄ?iz?"

    DM:
    Cornugon bunun üzerine Necros' a döndü ve baktı...

    Necros:
    Necros cornugon'un yaydıÄ?ı korku el verdikçe, onun bakıÅ?larına karÅ?ılık verdi. Kaç seferle neyi kastediyorlardı? Fazla olan zekası yüzünden beyninde manyak manyak teoriler dolaÅ?ıyordu. BulunduÄ?u duruma soÄ?ukkanlı yaklaÅ?mak biraz zordu. "Evet? Sorun ne?" diye sordu Necros.

    DM:
    Cornugon baÅ?ını ileri doÄ?ru sürdü. "Zek'arab bize seni Hisara getirmemizi söyledi. Ama kaç seferde... Bunu bilmiyorum... Sen teleport olamazsın... O halde yürüyerek ilerleyeceÄ?iz..."

    DM: Sonra belindeki keselerden bir yüzük çıkardı, Necros' a uzattı. "Bunu tak. HaÅ?metli Zek'arab'ın emri." ve yüzüÄ?ü Necros' a uzattı.

    Necros:
    Necros yüzüÄ?ü dikkatle aldı ama avucunda tuttu. "Ne için bu?" diye sordu BaÅ?büyücü.

    DM:
    "Güvenlik. Bu kadarını bilmen yeterlidir." dedi Cornugon. Sesi gıcıklanmıÅ? gibi boÄ?azından geliyordu...

    Necros:
    Necros avucundaki yüzüÄ?e dikkatli bir Å?ekilde baktı. Takması çok riskliydi. Onu köleleÅ?tirebilirdi, lanetleyebilirdi, iÄ?renç bir yaratıÄ?a çevirebilirdi, büyü yapmasını engelleyebilirdi. Yada sadece diÄ?er baatezular arasından güvenli geçiÅ? saÄ?layacak bir yüzük olabilirdi. İçindeki büyünün ne olduÄ?unu elbette anlayabilirdi; ama eÄ?er kötü bir Å?eyse karÅ?ısındaki askerler zaten yeterince büyük bir tehlikeydi.

    Necros:
    YapacaÄ?ı her hamle bir kumar olacaktı. Bir anlıÄ?ına karar veremeyen Necros kaÅ?larını çattı. Havaya tek bir rün çizdi ve bunu seslendirdi. Ardından da yüzüÄ?e yoÄ?unlaÅ?maya baÅ?ladı. (Detect Magic)

    DM:
    Necros büyüsünü yaparken onu izlemekte olan Cornugon, adım adım yaklaÅ?maya baÅ?lamıÅ?tı. Tehditkar bir Å?ekilde üzerine yürürken Necros konsantrasyonunu sürdürüyordu. Cornugon yanına geldiÄ?inde elini NecrosÂ?un omzuna koyup onu sertçe sarstı. Â?Gitme vakti.Â?

    DM:
    NecrosÂ?un konsantrasyonu daÄ?ılmıÅ?tı, ama o bir Å?eyler öÄ?renmeden deÄ?il.

    DM:
    Yüzük, bir divination aurasıyla parlıyordu.

    Necros:
    Necros yüzüÄ?ü parmaÄ?ına geçirirken baÅ?ını sallayarak onayladı. Â?Pekala, gidelim.Â?

    DM:
    Cornugon kıpırdamadı. Ä°fadesizce yüzüÄ?e, ardından NecrosÂ?a baktı. Â?Nasıl gideceÄ?iz?Â?

    Necros:
    Necros çileden çıkmıÅ? bir halde burnundan soludu. Â?Az önce yürüyerek gideceÄ?imizi sen söyledin ya!Â?

    DM:
    Cornugon omuzlarını silkti ve NecrosÂ?un eÅ?liÄ?inde birlik yürüyüÅ?e geçti. AvernusÂ?un engin kızıllıÄ?ında sonu gelmek bilmez bir yürüyüÅ? gibiydi bu. Ã?evrede kızıl tepeler göze çarpanken zaman zaman devriye gezen Barbazu lejyonlarıyla da karÅ?ılaÅ?mıÅ?lardı.

    DM:
    YaklaÅ?ık bir saatlik yürüyüÅ?ün ardından, fokurdayan ve aÄ?ır dumanlar çıkartan bir çizgi gördü uzakta Necros: Ã?lümcül Styx Nehri. Yayılan duman, akıntının ne olduÄ?unu gizliyordu, ama yine de yaydıÄ?ı sıcaklık sayesinde ne olduÄ?u tahmin edilebilirdi.

    DM:
    Birlik, Styx NehriÂ?nin kıyısında durdu. Hamatulalar CornugonÂ?a bakarken, Cornugon NecrosÂ?u tepeden tırnaÄ?a süzüyordu. Â?Sen karÅ?ıya atlayamazsın.Â?

    Necros:
    Necros alayla dudak büktü. Yerin dibine geçirircesine CornugonÂ?a baktı. Â?Ne doÄ?ru bir tespit. Tebrik ederim.Â?

    DM:
    Cornugon canı sıkılmıÅ? bir Å?ekilde NecrosÂ?a bakarken, Hamatulalar karÅ?ı kıyıya teleport olmaya baÅ?lamıÅ?lardı bile. Â?Mecburen beraber geçeceÄ?iz.Â? dedi Cornugon.

    Necros:
    Bu sefer Necros CornugonÂ?u inceliyordu. Acaba onu ve kendisini efektif bir Å?ekilde taÅ?ıyabilir miydi? CornugonÂ?un güçlü kaslarına bakıldıÄ?ında hiç de düÅ?ük bir olasılık deÄ?ildi. Ama yine de BaÅ?büyücü Å?üphe içerisindeydi. Â?Pekala. Ã?yle olsun bakalım.Â? diyen Necros, CornugonÂ?a sıkı sıkı sarıldı.

    DM:
    Cornugon dev bedenini önce geriye doÄ?ru çekti. Sonra nehre doÄ?ru yatayda belli bir açı oluÅ?turacak Å?ekilde yaklaÅ?maya baÅ?ladı. Sırtındaki Necros onun kalkıÅ? ve manevra kabiliyetini azaltacak gibi duruyordu.

    DM:
    Sonra hızla ilerlemeye baÅ?ladı, bunu yaparken kanatlarını olaÄ?anüstü bir güçle çırpmaya baÅ?lamıÅ?tı. Dev kemikler ve bu kemikleri saran deri bir kayıÅ? gibi hızla ileri geri hareket etmekteydi.

    DM:
    Ve ikili nehre oldukça yakın bir pozisyona geldiklerinde cornugon havaya doÄ?ru yükseldi. Yükselmeye baÅ?ladıÄ?ı anda daha da güçlü kanat çırpmaya baÅ?ladı. Daha güçlü, daha güçlü. Dev beden Necros ile beraber havada yeterli manevra kabiliyetine sahip olmasa da durmayı ve ilerlemeyi baÅ?arabiliyordu.

    DM:
    Fazla zaman geçmeden ikili nehrin öte tarafına geçmeyi baÅ?armıÅ?lardı. Hamatula birliÄ?i de ikiliyi orada bekliyordu. BaÅ?arılı bir uçuÅ?un ardından Styx nehrinin öbür tarafına geçiÅ? baÅ?arılı oldu.

    DM:
    Sonra nizam bozulmadan ilerleyiÅ? devam etti. Yol üzerinde birkaç kez nereden geldiÄ?i belli olmayan alev topların ölümcül saldırıları ile karÅ?ılaÅ?salarda bunları atlatmayı kolayca baÅ?armıÅ?lardı. Necros un sonradan farkettiÄ?i üzere bu alev topları, yarılmıÅ? topraÄ?ın içinden çıkmaktaydı. Bu toprakların altında dev bir volkan besleniyordu sanki. Bunun dıÅ?avurumu ise çok daha ölümcüldü.

    DM:
    3 saatin üzerinde bir zaman geçtikten sonra birlik lejyonuna varmıÅ?tı. Kutsal Olmayan Hisar bu lejyonun kıÅ?lasıydı. Kızıl surlar lejyonu çevrelemiÅ?ti. Hisar ise tüm yönleri görebilecek bir pozisyondaydı. Batıya doÄ?ru belli bir açı ile bakmaktaydı ve bu açı onlara savaÅ? esnasında belli bir avantaj kazandırıyor olmalıydı. Bununda belli dayanakları vardı elbette.

    DM:
    cornugon hisara yaklaÅ?tıklarında baÅ?ka bir birliÄ?in hisardan çıkarak kendilerine doÄ?ru yaklaÅ?tıklarını gördü. Onlara rapor vermek üzere yanlarına teleport oldu. Hisardan çıkan birlik ile aralarında geçen uzun diyaloÄ?un ardından Hamatula birliÄ?ine büyücüyle beraber gelmeleri iÅ?aretini verdi. Böylece birlik hisara girmiÅ? oldu.

    DM:
    surların altından geçerken Necros bu yapınında en az Sigilde gördükleri kadar muhteÅ?em olduÄ?unu farketmiÅ?ti. Ama burada herÅ?ey çok daha düzenliydi. MüthiÅ? bir geometri ve surlar arasında dizilim sözkonusuydu.

    DM:
    Hamatula birliÄ?i Necros'tan ayrılırken cornugon büyücüyle beraber hisarın içine girdi. Hisarın içersinde de yarım saat süren ilerleyiÅ?in ardından Necros burada bırakılmak üzere bir odaya kondu.

    DM:
    cornugon ayrılmadan önce Necros' yine sert ve emredici tonuyla Å?unları söylemiÅ?ti.;
    "Bir süre burada bekleyeceksin. Seninle konuÅ?mak üzere buraya gelenler olacak. ParmaÄ?ındaki yüzük ise senin yaptıklarını bize iletecektir."

    DM:
    Ve devamını getirmeden pekte büyük olmayan odadan dıÅ?arı çıktı. Å?imdi Necros yalnızdı, ve müthiÅ? derecede yorgun.


    ----------------------Kısım 2 Burada Sona Eriyor----------------------

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:48 am Reply with quoteBack to top

    ----------------------Kısım 3 BaÅ?langıcı-------------------------


    Necros Spellweaver�ın Zek�Arab ile Arasında Geçenler

    DM:
    Necros'un konulduÄ?u yer 5 metreye 3 metrelik bir hücreden ibaretti. Duvarlara daha önce hiç görmediÄ?i bir taÅ? sırası dizilmiÅ?, yer yer bu taÅ?lar burgulu demirlerle desteklenmiÅ?ti. Ortamı aydınlatacak hiçbirÅ?ey yoktu ve Necros'un burnuna gelen kokular hiçte iç açıcı deÄ?ildi. Bulundupu ortam pekte itibarlı sayılmazdı.

    Necros:
    Necros stresliydi. Normalde odayı arÅ?ınlar dururdu. Ama yolculuk onu o kadar yıpratmıÅ?tı ki yere çömeldi ve sırtını duvara yasladı. Avernus'ta bir hücrede... Ailesinden bunu duyan olsa ne derlerdi acaba? Büyükbabasının tepkisini düÅ?ünen Necros uzun zamandan beri ilk defa içtenlikle gülümsedi. Burnunu tıkayarak beklemeye devam etti.

    DM:
    Necros uzunca bir süre hücrenin içinde bekleyekaldı. Ne gelen vardı ne de giden. Ses bile yoktu ortamda. Sadece kendi ince soluÄ?unu duyabiliyordu fakat bu da onda etrafta birilerinin olduÄ?una dair bir heyecan yaratmamaktaydı. Necros'un bekleyiÅ?i saatleri aldı, çıldırması an meselesiydi.

    DM:
    Tüm bunlar olurken, Necros'un hücreye tıkılmasından 2 saatten fazla zaman geçmiÅ?ti ki Necros tekrar birilerinin önündeki görünmez koridorda yürüyor olduÄ?unu farketti. Apansız yürüyüÅ? Necros'un zihnini bulandırıyordu sanki, çünkü seslerin tamamı hiçbir yere sapmaksızın Necros'un kulaÄ?ına doluyordu. Bunun yanında Necros, sesleri gerçekten duyup duymadıÄ?ından da emin deÄ?ildi.

    Necros:
    "Galiba deliriyorum." Mırıldanmaya çalıÅ?mıÅ?tı ama sesinin ölçüsünü biraz fazla kaçırmıÅ?tı. Necros irkildi. BoÅ? boÅ? parmaÄ?ındaki yüzüÄ?ü çevirdi, Zek'arab'ın emriyle taktıÄ?ı yüzüÄ?ü. Sonra gözlerini kapıya dikti. EÄ?er gerçekten gelen varsa nasıl olsa ortaya çıkarlardı.

    DM:
    Ã?ınlayan ses Necros'un saatlerdir baÅ?kalarına ait hiç ses duymamıÅ? kulaklarında bir süre daha çınlamaya devam etti. Necros sesin varlıÄ?ını idrak etmeye uÄ?raÅ?ırken zindanın kapısının önüne birisi gelmiÅ?ti. Zifiri karanlıkta çok hafif bir Å?ekilde parlamakta olan biriydi bu. Ã?zerindeki sayısız konstrüksiyon bu ince parlaklıÄ?ın kaynaÄ?ı sayılabilirdi. Her biri yere bir yıÄ?ın halinde çökmüÅ? ve her adımda ortalıÄ?ı çınlatıyordu. Necros adamı bir anda karÅ?ısında önce irkildi. KarÅ?ısında biri vardı...

    DM:
    "Spellweaver! Kalk ayaÄ?a!!!" diye gürledi ses. BoÄ?uk ses tonu onunla ortak ilde konuÅ?muÅ?tu, yine dost canlısı olduÄ?u söylenemezdi.

    Necros:
    Necros irkilmesini bastırabildiÄ?i zaman ayaÄ?a fırladı. Kimin geldiÄ?i konusunda fikri yoktu. Dahası, gelenin niyeti konusunda da fikri yoktu. Ama bekletildiÄ?i yer düÅ?ünülürse kendisi için iyi bir amaç güttüÄ?ü pek söylenemezdi. "Evet?" diye sordu BaÅ?büyücü, gergin bekleyiÅ? yüzünden siniri bozularak.

    DM:
    Å?eytanın her vücut hareketinde üzerindeki demir parçaları tüm koridoru inleten seslere sebebiyet vermekteydi. "Benimle geliyorsun! Generalin yanına gideceÄ?iz!"

    DM:
    Sonra insanımsı parmakları geniÅ? ve bir o kadar uzun kilid kaydı, önce bir büyünün sözlerini mırıldandı, ardından elindeki kilit ile hücrenin giriÅ?ini tutan kapıyı açtı. Güçlü ve diri görünümüyle bu Å?eytan için bile oldukça zor bir hareket sayılabilirdi. Å?imdi kapı Necros'un önünde açıktı. KarÅ?ısındaki Å?eytan ise onu beklemekteydi...

    Necros:
    Necros birkaç saniye orada durdu. Ã?stüne baÅ?ına çeki düzen verdi. Kimsenin karÅ?ısına rezil bir halde çıkmayacaktı. O bir Sigil aristokratıydı, ve karÅ?ılarına aristokrat gibi çıkacaktı. En sonunda omuzlarını kaldırıp baÅ?ını geriye atan Necros, lütfedercesine ileri bir adım attı ve "Gidelim." demekle yetindi.

    DM:
    Kyton Necros'u önüne kattı ve dar, burgulu kalın demirlerin her yanı çevrelediÄ?i koridordan ilerlemeye baÅ?ladılar. Å?imdi gittikleri yol, geldikleri yoldan farklıydı. Ã?nce saÄ?a dönmüÅ?ler, dar giriÅ?i olan bir kapıdan çıkmıÅ?lar ve dar ve dik merdivenlerin dakikalarca devam ettiÄ?i bir ek pasajdan ilerlemiÅ?lerdi. Merdivenler sona erdiÄ?inde bu sefer daha karmaÅ?ık görünen bir yol dizisine girmiÅ?ler, sonunda ana hollerden birine baÄ?lanarak hisarın üst katlarına doÄ?ru ilerlemeye devam etmiÅ?lerdi. Her katta çeÅ?itli Å?eytan muhafızları göze çarpmaktaydı. Yanyana nöbet tutan muhafızların hemen hemen hepsi farklı Å?eytanlardı. Necros'un yanında ilerleyen Kyton ise onlardan daha üst rütbeli olsagerekki, onu gördüklerinde saygıyla selam veriyorlardı...

    DM:
    Necros ve Kyton hisarın en üst noktalarından birine çıktıklarında buranın daha çok sayıda asker tarafından korunuyor olduÄ?unu görüyordu. Alt katlarda gördüÄ?ü askerlerden ziyade Å?imdi gördüÄ?ü askerler zırhlanmıÅ?tı ve diÄ?erlerine göre daha üst rütbeye sahip oldukları dıÅ?arıdan dahi anlaÅ?ılabiliyordu. Upuzun koridorların dev hollerle baÄ?landıÄ?ı bu son katta Necros'un en son durduÄ?u yer kapkara demirlerden kiriÅ?lerin desteklediÄ?i devasa bir kapıydı. Kapının üzerine iÅ?lenmiÅ? bir sembol ve cehennem dilinde iÅ?lenmiÅ? bir rünler dizisi vardı.

    DM:
    kapkara sembolün üzerinde birisi yukarı birisi aÅ?aÄ?ı bakan iki üçgen, bu iki üçgenin ortasında da etrafına alevler saçan kırbaçlı bir Å?eytan figürü vardı.

    DM:
    Kyton kapının üzerindeki rünlerin bir kısmını okudu, Ardından içeriye iÅ?aret yollaması için yanındaki muhafızlara kendisini tanıttı. DıÅ? kapıdaki muhafızlardan ikisi kapıdan ayrıldılar. Bunun olmasından bir süre sonra kapılar iki yandan dıÅ?a doÄ?ru açılmaya baÅ?ladı. Ã?nce sarsılan giriÅ? Necros'un altındaki zemini titreterek açılırken karÅ?ıda dev bir hol yavaÅ? yavaÅ? görünmeye baÅ?ladı. "General içeride sizi bekliyor!" diyen Kyton Necros'un yanından ayrıldı.

    DM:
    Å?imdi Necros yalnızdı, açılan kapılar sıcak ortama buram buram yanmıÅ? et kokusu ile beraber daha yüksek derecede sıcaklık yaymaktaydı... Ve birazdan, kapılar tamamiyle açılmıÅ?tı...

    Necros:
    Necros olduÄ?u yerde durup kapılara ve ardına baktı. Sonra boynundaki madalyonu ve parmaÄ?ındaki kendi yüzüÄ?ünü kontrol etti. EÄ?er burada anlaÅ?mayı baÅ?aramazsa... Hayır, bunu düÅ?ünmese daha iyi olurdu. Necros kararlı bir Å?ekilde kapılardan geçti.

    DM:
    kapılardan geçen Necros doÄ?ruca karÅ?ısındaki geniÅ? yolda yürümeye baÅ?ladı. SaÄ?lı sollu geniÅ?leyen yol 30 metrenin üzerinde geniÅ?liÄ?e sahip bir hole açılıyordu, Hol demirden sütunlarla desteklenmekteydi ve saÄ?lı sollu emr birlikleri göze çarpıyordu. Holün tavanı 10 metre kadar y

    DM:
    üksekteydi ve tepeden sarkan kapkalın zincirler, iÅ?kence aletleri rahatlıkla göze çarpıyordu.

    DM:
    Holün sonunda ise dev b

    DM:
    bir taht gözler önündeydi. 5 metre kadar yükselmiÅ? geri kısmı kapkara demirden bir konstrüksiyon bir taç gibi tepeye doÄ?ru yükselmekteydi. Tahtın altında yüzlerce kemik birikmiÅ?ti ve kemiklerin içinden akan ve nereden geldiÄ?i belirsiz kan birikintisi holün iki yanına daÄ?ılarak yoluna devam etmekteydi. Tahtın üzerinde ise dev bir Ã?ukur Å?eytanı vardı. Kutsal olmayan Hisarın Generali...

    DM:
    "YaklaÅ? Spellweaver..." dediÄ?i duyuldu generalin. Ses sanki kimseye ait deÄ?ilmiÅ?te odanın her yanında yankı bulmuÅ? gibiydi. o derece koyu ve karÅ?ıdakini ürpeten...

    DM:
    Necros un karÅ?ısında koyu kızıl renkte her yanından kan benzeri sıvılar akan pullu dev bir yaratık vardı. Tahtının yanında ekzotik dev bir kılıç öne doÄ?ru uzanmaktaydı ve Ã?ukur Ä°blisinin yüzü görülemeyecek derecede deforme haldeydi.

    DM:
    Spellweaver yaklaÅ?ırken Dev Å?eytanda tahttan kalkarak boyutlarına göre oldukça atletik sayılabilecek bir hareketle ileri doÄ?ru sıçradı. Kılıcını tahtın kenarında bırakırken karÅ?ısındaki cılız büyücüye doÄ?ru yaklaÅ?tı. "Bana kendini tanıt..." dedi sonrasında. Ses yine onun boÄ?azından çıkmıÅ?tı ve bu kiÅ?i üzerine gerçekten muazzam bir ürperti yayıyordu. Necros iliklerinden yukarı taÅ?ınan sıcaklıÄ?ı o an hissetmiÅ?ti...

    Necros:
    Necros titremesine hakim olmaya çalıÅ?tı. elini yumruk yaparak çukur iblisine doÄ?ru kaldırdı ve yüzüÄ?ü görmesini saÄ?ladı. "Ben Necros Spellweaver'ım, Ulu Zek'arab. Size daha önce de söylediÄ?im gibi, ailem birkaç nesildir sizle anlaÅ?malıydı. En azından Spellweaver adını hatırladıÄ?ınızı düÅ?ünüyorum."

    DM:
    "Seni tanıyorum Spellweaver" dedi aynı boÄ?uk ses. "Buradasın çünkü bana söylediklerinin doÄ?ruluÄ?unu kanıtlayacaksın. DoÄ?rudan ya da dolaylı" ve sözlerin devamında bir hırıltı saniyelerce sürdü...

    DM:
    "Å?imdi büyülü küreye yaklaÅ?...Orada gördüklerini bana da göster..."

    DM:
    Necros hemen saÄ?ında geniÅ? ve demirden bir masa görmekteydi. Masanın üzerinde zifiri renkte bir küre görülebiliyordu.

    Necros:
    Necros bir küreye bir de çukur iblisine baktı. Onlara anlaÅ?ma yapmadıkları müddetçe güven olmazdı. Onu reddetmeyi deneyebilirdi, ama burada kartlar onun elindeydi. Onun oyununu oynamak zorundaydı. "EmrettiÄ?iniz gibi Ulu Zek'arab." diyerek Necros küreye doÄ?ru ilerledi.

    DM:
    "Küre ile geldiÄ?in yerlerde olan bitenleri göreceksin, sadece göreceksin..."

    Necros:
    Necros tek kaÅ?ını kaldırarak çukur iblisini süzdü. Sonra dönüp küreye baktı ve izledi.

    DM:
    küreye baktıÄ?ında onun kapkara suretinden baÅ?ka birÅ?ey göremiyordu.

    Necros:
    Necros küreye bakarak öylece kaldı. Hiçbir Å?ey yoktu. Sadece karanlık. Ä°htimaller Necros'un zihninde hızla akıp geçiyordu. Küreye dokunmuÅ? olması gerekebilirdi, küreyi çalıÅ?tıracak sözcüÄ?ü söylememiÅ? olabilirdi, yada sadece iddiası gerçek olmadıÄ?ı için bu konuda hiçbir Å?ey görmemiÅ? olabilirdi. Bir Å?eyler görmüÅ? gibi numara yapabilirdi, ama çukur iblisinin bu numarayı yutacaÄ?ını pek sanmıyordu. En sonunda çukur iblisine baktı Necros "Küreyi çalıÅ?tırmak için özel bir sözcük mü var acaba Ulu Zek'arab?"

    DM:
    "Sadece küreye odaklan büyücü. İçinden akıp geçenleri görmeyi dene..."

    Necros:
    Necros tekrar küreye döndü. Bu sefer iradesini küreye odakladı. Bir Å?eylerin çıkması için dua etti. EÄ?er çıkmamaya devam ederse bu sefer hayalinde bir Å?eyler yaratıp bunları kürede çıkartmaya çalıÅ?acaktı.

    DM:
    Necros göz temasının ardından küreye odaklandıktan sonra uzunca bir süre bekleyekaldı. Gözleri saniyelerce açık kalmasından ötürü teması kurmakta zorlanıyordu ve sık sık büyücü gözlerini kaptma ihtiyacı hissediyordu. Birkaç dakika temas devam ettikten sonra büyücü gözkapaklarını gözlerinin üzerine azıcıkta olsa örtmek istedi. Gözlerini kapatarak göz kontaÄ?ını kestiÄ?i anda ise görmeye baÅ?ladı...

    DM:
    Necros diyarı görüyordu. Tüm kozmos içersinde minik bir toz tanesinden farksız... YaklaÅ?tıkça büyüyen ve formunu koruyan bir gökada... Zaman kavramı bilinenin ötesindeydi...

    DM:
    Ve görmek istedikleri Å?imdi Necros'un gözünden esirgenmiyordu...

    Necros:
    Necros zihnini diyar üzerinde gezdirmeye baÅ?ladı. Diyarı pek bilmiyordu. Nerelerde bulunmuÅ?tu? Minik bir kasaba, Büyücülük Kulesi ve Yeminer TapınaÄ?ı. Zihnini öncelikle Kule'deki odasına yönlendirdi. Odada hala saÄ? kalan çocuklar vardı. Ã?ukur iblisinin onları da kendisiyle birlikte alıp almadıÄ?ını merak etti. EÄ?er almıÅ?sa bu, çukur iblisini memnun kılabilecek bir armaÄ?an olabilirdi belki de.

    DM:
    Büyücünün gözü konsey üzerine düÅ?üp kendi odasını izlediÄ?inde odasının tamamiyle harap ve bitap düÅ?müÅ? olduÄ?unu gördü. odanın heryanı daÄ?ılmıÅ? bir odadan baÅ?ka herÅ?eye benzer olmuÅ?tu. Ve odayı incelemeye devam ettiÄ?i sırada kuleninde kendisini izlemekte olduÄ?u düÅ?üncesi Necros'un aklında soru iÅ?areti bıraktı...

    Necros:
    Kule'nin bilinçli bir varlık olabileceÄ?i ihtimalini Necros daha önceden düÅ?ünmüÅ?tü, ama boyutlararası bir izlemeyi fark edebileceÄ?ini hiç aklına getirmemiÅ?ti. Kule gerçekten güçlüydü. Peki ya o çocuklar neredeydi? Gerçi Zek'arab onları almamıÅ?sa bile bu odanın durumunda çocuklar çoktan ölmüÅ? olmalıydı.

    DM:
    Odasına daha dikkatli baktıÄ?ında çocukların hala bıraktıÄ?ı yerde olduklarını gördü...

    Necros:
    Necros dudaklarını büktü. Zek'arab'a bundan bahsetmeyi unutmamalıydı. Onların ruhlarını pazarlıkta öne sürebilirdi. Zihnini Kule'den dıÅ?arıya çekti BaÅ?büyücü. Bir an aklına çocukların aileleri geldi. Onlara çocukları sirenlere karÅ?ı eÄ?itip onları koruyacak Å?arkılar öÄ?retmek bahanesini söylemiÅ?ti ve çocuklarla Kule'ye dönmüÅ?tü. Aileler henüz hiçbir Å?eyin farkına varmamıÅ? olmalılardı. Fazla zaman geçmemiÅ?ti. Ama aÅ?ıÄ?ını öldürdüÄ?ü sirenin intikam hareketinden Å?üpheleniyordu. Zihnini ismini bile hatırlayamadıÄ?ı o küçük kasabaya yönlendirdi.

    DM:
    Gözler kasabayı görmek üzere hareketlendi. Kulenin görüntüsü bulanırken yerine yavaÅ? yavaÅ? kafasında tasvirlediÄ?i kasaba oluÅ?tu...

    DM:
    Kasaba boÃ…?tu, bomboÃ…?...

    Necros:
    Demek gitmiÅ?lerdi. Zaten kasabanın durumu pek iç açıcı deÄ?ildi, ama o garip alet düÅ?künü insanların daha uzun süre direnebileceklerini düÅ?ünmüÅ?tü. Necros elinde olmadan sırıttı. Hepsinin öldüÄ?ünü umuyordu. Böylece çocuklar için kimse baÅ?ına bela olmazdı. BaÅ?büyücü zihnini bu kez de Yeminer TapınaÄ?ına yönlendirdi. Bu diyara ilk girdiÄ?i yer. Oranın büyük kütüphanesi, kocaman bir kara bekçi, hırslı bir savaÅ?çı olan Sturm, ve diÄ?erleri..

    DM:
    Görüntü tekrar bulanıklaÅ?tı, bu sefer Necros konsantre olmasında biraz daha zorluk yaÅ?amıÅ?tı fakat son anda tekrar kafasındaki tasviri toparlayarak mabedin içini görür hale geldi. Dev mabedin büyük kütüphanesi kitaplar dıÅ?ında boÅ?tu, bomboÅ?tu...

    DM:
    Etrafta aradıÄ?ı kiÅ?ilerden kimseyi göremedi, ne Sturm ne kara bekçi ne de bir baÅ?kası...

    DM:
    Fakat bir süre sonra birisi gözüne iliÅ?ir oldu...

    DM:
    Kütüphanenin ilerisinde geniÅ?çe bir kaide yükselmekteydi. Kaidenin hemen ön kısmında bir kurukafa göze çarpıyordu, kurukafa dimdik ileri sabitlenmÅ?ti ve doÄ?ruca kütüphaneye yönelmiÅ?ti.

    DM:
    Necros bir anlıÄ?ına kurukafanın titreyerek kendisine döndüÄ?ünü görür oldu. Bu gerçek miydi? Bilemiyordu...

    Necros:
    Necros ürperdi. Ã?lülerle daha önce de çalıÅ?masına raÄ?men bomboÅ? tapınaktaki bir kurukafa onu tedirgin etmiÅ?ti. Ama düÅ?ünecek bir Å?ey yoktu. Oraya özel bir baÄ?lılık taÅ?ımıyordu. Ã?stelik belli ki Yeminer, inananlarını bir sefere sürüklemiÅ?ti. Necros derin bir soluk aldı. Ä°lk defa sadece yazıtlarda okuduÄ?u, ama bulunmadıÄ?ı bir yere gitmeyi deneyecekti. Zihnini, onlarca haritanın yanlızca tek bir tanesinde,o da küçük ve acele bir karalama Å?eklinde, gördüÄ?ü ve Yeminer TapınaÄ?ı'nda ve odasında hakkında bazı yazılar okuduÄ?u Kaos TapınaÄ?ı'na yönlendirdi. DiÄ?erlerinden daha büyük bir iradeyle oraya yoÄ?unlaÅ?tı.

    DM:
    Necros harita üzerinde hatırladıÄ?ı o noktaya odaklanmaya çalıÅ?tı. Mabedin yeraltında olduÄ?unu daha önceden okumuÅ?tu. Ve bekçiliÄ?ini tanar'rilerin yaptıÄ?ını biliyordu. Ama mabedi görememiÅ?ti, aslına bakılırsa orayı hiçkimse görememiÅ?ti. Necros gitgide daha fazla odaklandı. Daha önce ne Yeminer tapınaÄ?ını bulmak için ne de Büyü konseyini bulmak için o kadar odaklanmamıÅ?tı. Ama olmadı, ne yaptıysa olmadı. Odaklanmaya çalıÅ?tıÄ?ı nokta bomboÅ? topraklarmıÅ? gibi gözüne geri yansıyordu. Aklına birkaç görüntü getirmeye çalıÅ?sa da bu ona pür karanlıktan baÅ?ka birÅ?ey göstermiyordu...

    Necros:
    Mabed yeraltındaydı. Belki de o bölgede topraÄ?ın altına odaklanması daha iyi olacaktı. Denemesinden bir zarar çıkmazdı. Bu sefer kendini yeraltını düÅ?ünmeye zorladı.

    DM:
    Necros yeraltını düÅ?ünürken onun iradesini büken ve baÅ?ka bir yöne çeken baÅ?ka bir güç ile karÅ?ılaÅ?tı. Bu güç onun daha önce karÅ?ılaÅ?mıÅ? olduÄ?u tipten bir güç deÄ?ildi. Ve ona görüneni engellemesinden öte, iradesine hükmetmeye çalıÅ?ıyordu. Karanlık görüntünün içinden zalim fısıltılar Necros'un kulaklarına doluyordu. Uzaktan ama tehdit dolu...

    Necros:
    Necros durdu. Daha ileri gitmek için zorlamadı. Onu engellediÄ?i apaçıktı. Ä°lerlemeye çalıÅ?ırsa ona karÅ?ı koyamayabilirdi. Ä°leleyecekse bile, bunu parça parça yapmalıydı. BaÅ?büyücü o anda kendisini odaklamaktan diÅ?lerini sıktıÄ?ını fark etti. Kendini gevÅ?etmeye çalıÅ?arak, gözleri hala kapalı bir Å?ekilde çukur iblisine fısıldadı. "Beni engelliyor Ulu Zek'arab. TapınaÄ?ının giriÅ?indeyim ve Å?imdiden beni engelliyor." Necros tekrar sustu. Kendisine fısıldananları hazmetmeye ve direnmeye çalıÅ?tı. Ama henüz daha ileri gitmeye çalıÅ?madı.

    DM:
    Ã?ukur Ä°blisi Necros'a döndü. "Engelliyor mu?" soruda birden fazla anlam olduÄ?u açıktı...

    Necros:
    "E-evet Lordum. TapınaÄ?ının giriÅ?indeyim Å?u anda. Beni tehdit ediyor. İçeri girmemi engelliyor. Bunu kıracak gücüm olduÄ?unu sanmıyorum. Deneyebilirim, ama fazla derine gidemem." diye fısıldadı Necros, alnından boncuk boncuk ter akarken.

    DM:
    Zek'arab ın boÄ?azından derin bir böÄ?ürtü koptu bu sefer. "Spellweaver! Bana gösterdiklerinin hiçbir anlamı yok, bana söylediklerini göstermeni istiyorum senden! Ã?yle, ya da böyle..."

    Necros:
    Necros irkildi. Ä°ki ayrı iblisin ortasında kalakalmıÅ?tı. "DeneyeceÄ?im Lordum, deneyeceÄ?im." Necros öncelikle bulunduÄ?u noktada kendisine söylenen tehditleri hazmetmeye ve sakinleÅ?meye çalıÅ?tı. Sonra zihnini zorlayarak yavaÅ? yavaÅ? ileri gitmeyi denedi.

    DM:
    Necros yeniden konsantre olmuÅ?tu, tekrar kaos mabedini gözleri önüne getirmeye çalıÅ?tı. Bu sefer kitaplarda okuduÄ?u bilgiler ıÅ?ıÄ?ında birÅ?eyler ortaya çıkarmayı amaçlıyordu. önce kükürt kusan toprakları gözleri önüne getirdi. Sonra burayı aklında sabitleyerek yeraltına girmeyi amaçladı. Topraklar az çok gözünün önünde görülebiliyordu. Yeraltına girmesi ise sürekli olarak engellenmekteydi. Nasıl bir güç bilmiyordu. Gözü sürekli zifiri karanlıÄ?a gömülüp kalıyordu. Yeraltındaki dev mabed kendisini Necros'a göstermiyordu, belki büyüsel bir koruma, belki de baÅ?ka bir Å?ey. Necros dakikalar sonra tekrar kendine gelebildi. elinde yeraltındaki mabed ve mabedin efendisi hakkında hiçbir bilgi yoktu...

    Necros:
    Necros ofladı. oraya bir Å?ekilde ulaÅ?malı, bir Å?ekilde savunmasını kırmalıydı. Yine de elinde olmadan mırıldandı. "Olmuyor Efendim, iradem onunkisini kıracak güçte deÄ?il."

    DM:
    Zek'arab ın tüm vücudunu ani bir titreme alır gibi oldu. Deforme görünümlü yüzü hiçbir mimiÄ?e bürünmemiÅ?ti, oysa çukur iblisinin köpürdüÄ?ü her halinden belli oluyordu.

    DM:
    Zek'arab bir adım ileri attı, sonra bir adım daha, gitgide Necros'a yaklaÅ?ıyordu...

    Necros:
    "Bir kez daha deneyeceÄ?im Lordum. Bir kez daha deneyeceÄ?im. Ama takdir edersiniz ki benim iradem sizinki gibi büyük ve güçlü deÄ?il. Bu yüzden çok fazla zorlanıyorum." diye Necros telaÅ?la ekledi. Bir Å?ekilde o engeli aÅ?malıydı. Hangi büyü ona yardımcı olabilirdi ki Å?imdi?

    DM:
    "Daha fazla denemeni istemiyorum Spellweaver!" dedi ses oldukça koyu bir tonda

    DM:
    Tüm salon bu ses ile titrerken Zek'arab alevlerle yanan vücudunu iyice yukarı yükseltti. "Seni bundan sonra baÅ?ka bir iÅ? için kullanacaÄ?ım!"

    Necros:
    Necros gözlerini sıkıca yumdu ve diÅ?lerini sıktı. KorktuÄ?u baÅ?ına geliyordu. Ya çukur iblisinin beyinsiz kölelerinden birisi olacak, ya da Kan SavaÅ?ı'nda ön saflara yem olarak sürülecekti. Buradan kurtuluÅ?u yoktu. Herhangi bir büyü iÅ?ine yaramazdı. Ã?ukur iblisinin büyü direncini kırma ihtimali çok düÅ?üktü. Teleport olsa bile nereye kadar kaçabilirdi ki. Zek'arab onu mutlaka bulurdu.

    DM:
    "Buraya geldiÄ?in hamatula birliÄ?i, birliÄ?i bundan sonra sen komuta edeceksin!"

    DM:
    BoÄ?uk ses bir süre durdu ve bekledi. Büyücünün söylenen ilk kelimeleri idrak edebilmesi içindi bu. Sonra söz devam etti. "Yakın zamanda kızıl topraklar yine büyük savaÅ?lara sahne olacak. BirliÄ?i kontrolün altına alır almaz bu savaÅ? içersinde yerini alacaksın."

    Necros:
    "B-ben mi? Hem de yüz hamantulayla mı?" Necros gözlerini açıp Å?aÅ?kınlıkla kırpıÅ?tırdı. Yani köle edilmeyecekti, ya da yem. Bir rahatlama soluÄ?u verdi, ama sonra Kan SavaÅ?ı'nda savaÅ?acaÄ?ını fark edince nefesi boÄ?azında takıldı. "Kan SavaÅ?ı'nda mı? P-peki ama Lordum, d-diyar ne olacak?"

    DM:
    Zek'arab burada fena halde kızmıÅ?tı. Burnundan derin bir soluk bıraktı. "Ne diyarı!!!!! Avernus'un kızıl topraklarında Bael'in sancaÄ?ı altında savaÅ?acak birisisin artık!!!"

    DM:
    Bu sözler kaynar su gibi Necros'un üzerine boÅ?almıÅ? olmalıydı...

    Necros:
    Necros baÅ?ı dönerken ayakta kalmaya çalıÅ?tı. Kan SavaÅ?ı.. SavaÅ?ı daha önce bir kere izlemiÅ?ti ve o savaÅ?ın içinde olmadıÄ?ı için Å?ükretmiÅ?ti. Ve Å?imdi orada olmasını mı istiyorlardı? Ama ona karÅ?ı gelemezdi ki. "E-emredersiniz Lordum. S-savaÅ? ne zaman acaba?"

    DM:
    "Ã?ncü kuvvetlerin bir ya da iki gün içersinde Avernus'a inmelerini bekliyoruz. BirliÄ?ini savaÅ?a hazırlarsan iyi edersin"

    Necros:
    Necros yuktundu. Sonra kaÅ?larını çattı. Zaten anlaÅ?mak istediÄ?i diÄ?er konulardan birinde vaad edeceÄ?i Å?ey, Kan SavaÅ?ı'nda onlara yardım etmek deÄ?il miydi? Ama o zaman anlaÅ?malı olacaktı, köle deÄ?il. Zek'arab'a neden kendisinin kumandaya verildiÄ?ini sorabilirdi, ama çukur iblisini yeterince kızdırmıÅ?tı. "Emredersiniz Lordum." dedi keskin bir sesle Necros. SavaÅ? sırasında-veya önce ve sonra-kaçma fırsatı bulabilirdi belki. Sanmıyordu, ama baÅ?ka çaresi yoktu. "Lordumun baÅ?ka emirleri var mı acaba?"

    DM:
    "Elde edeceÄ?in baÅ?arılar senin hayatta kalıp kalmayacaÄ?ını etkileyecektir. BirliÄ?ini en iyi Å?ekilde komuta etmeni bekliyorum, yoksa sonuçlarına katlanırsın. Å?u durumdan sonra altlarının ne yaptıÄ?ı benim hiç umrumda deÄ?il. Senden baÅ?ka hiçkimseden hesap sormayacaÄ?ım, bana hesap verecek tek kiÅ?i de sen olacaksın! Hamatula birliÄ?i hisarın gerisinde kalan arenalarda konuÅ?landırıldı. Ä°kinci emirle beraber birliÄ?in ile beraber Kan SavaÅ?ına sürüleceksin. Å?imdi gidebilirsin Spellweaver."

    Necros:
    "Emredersiniz Lordum." dedi Necros ve omuzlarını dik tutmaya çalıÅ?arak kapılara yöneldi.

    DM:
    kapılar Necros için tekrar açıldı. Dev çukur iblisi hırlayarak tahtına dönerken Necros komuta odasından ayrıldı... Kapılar ardından kapandıÄ?ında tekrar karanlık hol Necros un karÅ?ısındaydı. Büyücü Å?imdi kendisini yine hiçbirÅ?eymiÅ? gibi hissetmeye baÅ?lamıÅ?tı. Ya da belki ne yapacaÄ?ını tam bilmeyen birisi gibi...


    ----------------------Kısım 3 Burada Sona Eriyor----------------------

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:51 am Reply with quoteBack to top

    ----------------------Kısım 4 BaÅ?langıcı------------------------


    Necros Spellweaver ve ve Hamatula BirliÄ?i

    Necros:
    SavaÅ?tan baÅ?arıyla çıkması Zek'arab'ı etkileyebilirdi ve bunu onu ikna etmekte kullanabilirdi. Ama hamantulalar... Her biri neredeyse kendisi kadar güçlülerdi. Emirlerine itaat edebilirlerdi, ama arkasından çevrilecek bir entrikayla bilerek baÅ?arısızlıÄ?a sürülürse... Sigil'e kaçmayı baÅ?arırsa yuvasına dönmüÅ? olurdu. Oradan da tekrar diyara dönmezdi herhalde. Ama dönmeyi istese bile dönüÅ?ü olmazdı ki. Onu diyara gönderen Yeminer rahibi kimbilir artık neredeydi. Bir mucize olmadıÄ?ı müddetçe Avernus'ta kısılı kalmıÅ?tı! Necros çevresine bakınıp birisini bulmaya çalıÅ?tı. En azından nerede kalacaÄ?ını birisine sorabilirdi. Herhalde yine aynı zindanda kalmazdı ya.

    DM:
    Kapının önünde muhafızlar beklemekteydi. bunlardan biri daha önce gördüÄ?ü Kyton du ki Necros onunla konuÅ?abilirdi belki

    Necros:
    Necros kararlı bir Å?ekilde ona ilerledi. Ona sorabilirdi. "Ulu Zek'arab'ın emriyle bir hamantula birliÄ?inin baÅ?ına getirildim. Nerede kalacaÄ?ım bana ne zaman bildirilecek?" DiÄ?erinden daha faklı olarak sesi daha özgüven doluydu, ama kytona saygısızlık olarak gelecek Å?ekilde küçümseme Å?eklinde deÄ?il. HatırladıÄ?ı kadarıyla diÄ?er pek çok batezu ona saygılı davranıyorlardı. Belli ki üst rütbeden birisiydi.

    DM:
    Kyton Necros'a baktı. Yüzünde pekte kaale alır bir ifade oluÅ?madı. fakat sonrasında yine kalın sesiyle;

    DM:
    "Efendi Zek'arab birliÄ?in ile beraber kalacaÄ?ını iletti bizlere"

    Necros:
    Hisarın gerisindeki arenalar.. Necros hisara gelirken herhangi bir Å?ekilde yolu öÄ?renmesi engellenmemiÅ?ti. Ama orayı bulabilir miydi emin deÄ?ildi. Yolu hatırlamaya çalıÅ?tı.

    DM:
    Biraz zihnini zorladıktan sonra parçaların kopuk olduÄ?unu ve yolu bulmasının oldukça zor bir ihtimal olduÄ?unu düÅ?ündü. Hisarda kaybolmak istemesegerekti.

    Necros:
    "Beni oraya götürebilecek birisi var mı?" diye tekrar sordu kytona.

    DM:
    Kyton Necros'a baktı. "Benimle gel o halde" dedi, sonra diÄ?er muhafız ile konuÅ?tu ve yanından ayrıldı.

    Necros:
    Necros bir saniyeliÄ?ine kytonun arkasından baktı. Ne hallere düÅ?müÅ?tü. Sonra toparlanıp sessizce onu izledi.

    DM:
    Kyton hızlı adımlarla Necros'u dar yollardan hisarın aÅ?aÄ?ısına doÄ?ru götürdü. Yarım saatten fazla zaman geçtikten sonra Necros ile Kyton aÅ?aÄ?ı inmiÅ?lerdi. Burada Kyton emri altındaki askerlerden birisine arenaların olduÄ?u yere büyükullanıcısını götürmelerini söyledi. Bundan sonra Necros zırhlanmıÅ? bir imp ile beraber hisarın gerisinde konulanan birliÄ?ine götürüldü.

    DM:
    Birlikten bazı hamatulalar eÄ?itim üzerine çalıÅ?ırlarken bir kısmı kenara çekilmiÅ? ve kendi içlerinde konuÅ?maktaydılar. Bir grup Hamatula ise Arena ya çıkmıÅ?, karÅ?ılıklı güreÅ? tutmaktaydılar. Ã?ok düzensizdiler...

    Necros:
    Necros aÄ?zı açık bir Å?ekilde hamantulaları izledi. Bu resmen bir kepazelikti. Böyle bir birliÄ?i ona vererek onu resmen ölüme mahkum etmiÅ?lerdi. Bir an için öfkelendi BaÅ?büyücü. Hepsine baktı. Sonra derin bir nefes aldı ve cehennem lisanında böÄ?ürdü. "HAZIR OL! DÄ°KKAT!" Ä°Å?e yarayacaÄ?ını umuyordu. En azından gördüÄ?ü kumandanlar böyle yapıyorlardı.

    DM:
    Hamatulalardan bir ikisinin oraya bakması dıÅ?ında herhangi bir tepki yahut emre uyum görülmedi...

    Necros:
    Necros inanamıyordu. Tek kelimeyle inanamıyordu. Emirlere itaat etmeleri gerekirdi. Düzenli yapıları bunu gerektirirdi. Ama onu kaale bile almıyorlardı. Dikkatlerini çekmek için üzerlerine bir büyü yapabilirdi, ama herhangi birisini öldürmek istemiyordu. Diyardaki bir savaÅ?tan yüz hamantula büyük bir tehlike olsa da Kan SavaÅ?ı'nda çok önemsiz bir birlikti. Birini bile kaybetmeyi göze alamazdı. Ama otoritesini saÄ?lamazsa...

    Necros:
    Dikkatlerini onlara zarar verecek bir büyüyle çekebilirdi. Ama tam onlar yaralandıkları sırada savaÅ? borularının çaldıÄ?ı gözünün önüne gelince vazgeçti. Ah, bir yolu daha vardı. Onları cesaretlendirecek bir yol olabilirdi belki. Necros elini keselerine attı. Bir tane minik, eciÅ? bücüÅ? bir mum çıkarttı. Keseleriyle birlikte asılı duran minik çantasını da indirdi. Mumu çantanın içine koydu. Havaya hızla birkaç garip Å?ekil giyerken bakıÅ?ları donuklaÅ?mıÅ?tı bile. Herhangi birisinin anlayamayacaÄ?ı sözcükler dudaklarından dökülürken, Necros neredeyse her Å?eyi otomatik olarak yapıyordu. Sözler ve rünler bittiÄ?inde ise eliyle biraz uzaÄ?ını gösterdi ve büyüyü oraya yönlendirdi. (Summon Monster III: Dretch) DüÅ?ük tanar'ri onun gösterdiÄ?i yönde Å?ekillenirken Necroshamantulalara doÄ?ru baÄ?ırdı: "DREEEEEETCH!!!"

    DM:
    Büyünün yönlendiÄ?i noktada ince kolları ve bacakları olan iri gövdeli bir Å?eytan belirivermiÅ?ti. Necros baÄ?ırdıÄ?ında ise hamatulalardan yine birkaçı önce ona baktı, sonra da onun baktıÄ?ı yöne. Dretch i gördüklerinde ise birden bire oraya bakan üç hamatula ayaÄ?a kalktı, yanlarındaki silahlarını hızla alarak o tarafa doÄ?ru koÅ?maya baÅ?ladılar. Onların bu hareketliliÄ?i diÄ?er hamatulaların dikkatini de o yöne çekmiÅ?ti.

    DM:
    Dretch ortaya çıkar çıkmaz saÄ?ına soluna baktı. Ä°ri gövdesini tutan ince ve kısa boynu saÄ?a sola döndü, kızıl gözler etraftakilere baktı. Ã?zerine gelen hamatulaları gördüÄ?ünde ise onun için çok geç sayılırdı. Hamatulalardan ilki kendini yere yakın tutarken dretch in 2 metre uzaÄ?ından onun üzerine atlamıÅ? ve elindeki mızraÄ?ı tanar'rinin bombeli göbeÄ?ine saplamıÅ?tı. Onun ardısıra bir baÅ?ka hamatula elindeki yayvan kılıcı gördüÄ?ü boÅ? bir noktadan dretch e geçirmiÅ?ti.

    DM:
    Necros daha neler olup bittiÄ?ini anlamadan 10 hamatula birden kendi yarattıÄ?ı Å?eytanın üzerine yumulmuÅ? ve onu parçalara ayırmıÅ?tı...

    DM:
    Dretch öldüÄ?ünde ise onun kalbini alıp aÄ?zına atan bir hamatula bir anlıÄ?ına Necros'a baktı. Bu bakıÅ? itaatten çok alaycılık taÅ?ıyordu.

    DM:
    Hamatula dretch in kalbini hunharca çiÄ?nemeye devam etti.

    Necros:
    "GeldiÄ?imde gördüÄ?üm durumunuz düÅ?ünüldüÄ?ünde, bir dretchi dahi öldürebilmeniz bir mucize. Ne zamandan beri baatezu, üstlerine itaatsizlik eder oldu?" diye alayla dolu bir Å?ekilde ve buz gibi bakıÅ?larla kalbi çiÄ?neyen hamantulaya sordu Necros, onun korkutucu dilinde.

    DM:
    hamatula ona doÄ?ru yürürken diÄ?er hamatulalarda dretch in son parçalarını yiyip kemirmekten kendilerini almıÅ?lardı. DiÄ?er hamatula ise Necros'un kendine hitap ettiÄ?ini görünce konuÅ?ma gereÄ?i duydu, ses boÄ?azdan gıcıklanmıÅ? gibi çıkıyordu ve boÄ?azın içinde fokurdayan birÅ?eyler vardı sanki.

    DM:
    "O dretch in 8 10 kat büyüÄ?ü bizim iÅ?tahmızı anca dindirir." sonra ses boÄ?azdan daha seri çıktı; Ã?stümüz derken neyi kastediyorsun?"

    Necros:
    "Kan Ovaları'nın Efendisi, Ulu Zek'arab tarafından, bu birlik benim komutama verildi. Ä°Å?tahına gelince, yakında çıkacak olan savaÅ?ta bunlardan istemediÄ?in kadar bol sayıda bulacaksın." Necros baÅ?ını hafifçe yukarı kaldırıp hamantulaya tepeden baktı. Kytonun bilmesine raÄ?men, demek ki haber henüz buraya ulaÅ?mamıÅ?tı.

    DM:
    Å?imdi diÄ?er hamatulalarda Necros ve diÄ?er hamatulanın etrafına toplanmıÅ?lardı. KonuÅ?manın baÅ?ına Å?ahit olamasalarda devamı onları ufak çapta bir krize sokmaya yetmiÅ?ti. "Komutan mı? Sen mi? Zuahahahahhahahahaha....." Ve tüm hamatula birliÄ?ini korkunç bir gülme krizi tutar. Bazıları yere yatmıÅ?tır, bazıları zor ayakta durmaktadır. Necros için bu son derece yüz kızartıcıdır. Emri altındaki askerler onunla dalga geçmektedir çünkü...

    Necros:
    Necros hepsine buz gibi, delip geçen bakıÅ?lar attı. Sonra çarpık bir gülümsemeyle ekledi. "EÄ?er bir derdin varsa, bunu Zek'arab ile bizzat konuÅ?abilirsin...asker!"

    DM:
    Gülmesini kesen hamatula dimdik Necros'un üzerine yürüdü; "Kendi aramızda görüÅ?-sek..."

    Necros:
    Necros geri çekilmedi. OlduÄ?u yerde meydan okurcasına hamantulaya baktı. "Demek Zek'arab'ın emrine açık itaatsizlikte bulunuyorsun öyle mi? Avernus'un burasında itaatsizliÄ?e verilen ceza nedir? Ã?lüm deÄ?ildir herhalde. AteÅ? Ã?ukurları'nda birkaç yıl mı? Eminim oraya çok yakıÅ?ırsın."

    DM:
    Hamatula dosdoÄ?ru arena yı gösterdi; "Ã?ık arenaya tanar'ri yaratan köpek. Benimle yüzleÅ?. Lüzumsuz tehditlerle beni üstelemeye çalıÅ?ma. Kim komutan arena göstersin!"

    Necros:
    "Arena mı? Emirlere karÅ?ı çıkmakla kalmayıp bir de üzerine resmen üstüjne meydan mı okuyorsun? Ne o, tanar'ri kanı filan mı taÅ?ıyorsun yoksa? Baator'da bu tip Å?eylere müsade edilmeyeceÄ?ini ikimiz de biliyoruz. BoÅ?a uÄ?raÅ?mamanı tavsiye ederim. Emir, Hisar'ın efendisinin emridir. Ä°taat edeceksin!"

    DM: Hamatula durdu. Bir süre dik dik Necros'a baktı. "Sana bir öneri sundum ve sen reddettin. Pekala öyle olsun." BoÄ?azından sert bir böÄ?ürtü çıkaran hamatula yeri eze eze Necros'un yanından uzaklaÅ?tı.

    Necros:
    Necros olduÄ?u yerde sakince durdu. Açık itaatsizlik etmeme daha fazla cüret edemezdi. Emir ona göre oldukça büyük bir yerdendi. Ama en ummadıÄ?ı bir anda kendisine karÅ?ı koyacaÄ?ını, belki de arkasından vuracaÄ?ını biliyordu. BaÅ?büyücü çevredeki diÄ?er hamantulalara baktı. "Peki ya siz? Siz de açık itaatsizlik ederek risk mi alacaksınız, yoksa benimle birlikte savaÅ?a gelip tanar'ri kanını tadacak mısınız?!"

    DM:
    Hamatulalar dosdoÄ?ru Necros'a baktı. Deminki böÄ?ürtülerle beraber Å?imdi 100 kadar hamatula Necros u çepeçevrelemiÅ?ti. Ama hiçbirinden Necros'un komutasını ne kabul ettiklerine ne de reddettiklerine dair tek bir söz çıkmadı.

    Necros:
    "Pekala, itaatsizliÄ?i düÅ?ünen bir baÅ?kası varsa öne çıksın o halde!" diye öfkeyle hepsine baÄ?ırdı Necros. Ã?fkelenmeye baÅ?lamıÅ?tı. Birkaç hamatulaya dahi sözünü geçiremiyordu. Ä°lla herhangi birisini cezalandırması mı gerekecekti? Kan SavaÅ?ı'nda hepsine ihtiyacı olacakken, illa birisini öldürmesi mi gerekecekti?

    DM:
    Hamatulaların hiçbirinden kaydadeÄ?er bir ses çıkmadı...

    Necros:
    "Hizaya girin. Å?Ä°MDÄ°!" diye böÄ?ürdü BaÅ?büyücü. Kontrolünü kaybetmeye baÅ?lamıÅ?tı. Elleri hafifçe titriyordu. Derin bir nefes aldı ve sakinleÅ?meye çalıÅ?tı.

    DM:
    Hamatulaların arasında belli belirsiz böÄ?ürtüler duyulmuÅ?tu Å?imdi. Dikenli vücutlarıyla hepsi birer ölüm makinesiydi. Onlara yaklaÅ?mak bile ölümcül sonuçlara yol açabilirdi. BöÄ?ürtüler böylece devam etti. Hamatulalar dev dikenli kuyruklarını saÄ?a sola sürüklerken aralarında hiçbir düzen görülmedi.

    DM:
    Sonra üç metrenin üzerinde boyuyla hamatulalardan biri öne çıktı; "Yirmiye beÅ?lik sıraya mı gireceÄ?iz usta?"

    Necros:
    Necros'un titreyen elleri yavaÅ?lamaya baÅ?lamıÅ?tı. "En sonunda." diye mırıldandı. Ters ters hepsini süzdü. Sonra da devam etti. "Evet. Yirmiye beÅ?lik. Ve az önce meydan okuyan salak da aranızda olsa iyi olur!"

    DM:
    Hamatulalar bunun üzerine homurdanmaya devam ettiler. Yine de birkaç dakika içersinde tamamı sıraya girmiÅ?lerdi. Deminki düzensizliklerinin aksine Å?imdi hepsi nizamını ve hizasını bilircesine arka arkaya sıralanmıÅ?lardı.

    Necros:
    Necros sessizce birliÄ?in önünde volta atmaya baÅ?ladı. Hepsini tartarcasına süzüyordu. Sonra tam ortaya geldiÄ?inde döndü ve hepsine baktı. "Az önce de belirttiÄ?im gibi sizin yeni kumandanınızım. Bir kez daha itaatsizlik istemiyorum! Bir dahakinde sadece tehditle kurtulan olmayacak!" Sustu ve yeniden volta atmaya baÅ?ladı. Tekrar aynı yerde durdu. "SavaÅ?a gitmemiz gerektiÄ?i zaman bize haber verilecek. Komutamda olduÄ?unuz süre boyunca size vereceÄ?im her emri, sorgulamadan, hızlı bir Å?ekilde yerine getireceksiniz. ANLAÅ?ILDI MI?!"

    DM:
    Hamatulaların baÅ?ları yukarı doÄ?ru kalktı, hep beraber devam ettiler. "AnlaÅ?ıldı!!!"

    Necros:
    Necros memnun bir Å?ekilde tebessüm etti. Sonra düÅ?ündü. O askerlikten anlamazdı, ama bu durumda ona rapor vermesi gereken bir yardımcı olmalıydı. En azından böyle düÅ?ünüyordu. Onları teker teker süzdü. "BirliÄ?in genel durumu hakkında rapor istiyorum. Ã?nceki komutanınız bu iÅ? için kimi görevlendirdi?"

    DM:
    Hamatulalardan herhangi bir ses çıkmadı. Sonunda daha önce Necros'a diklenen hamatula birliÄ?in önüne doÄ?ru üç adım yürüdü. "Eski görevli bendim..." dedi boÄ?uk sesiyle...

    Necros:
    "Hmmm." Necros bir aÅ?aÄ?ı bir yukarı hamatulayı süzdü "Diklenmenden belliydi zaten." diye mırıldandı. "BirliÄ?in durumu hakkında genel rapor istiyorum."

    DM:
    "Pekala efendim..." diyerek yetindi hamatula. Sonra hazır vaziyette beklemeye devam etti.

    Necros:
    Necros birkaç saniye bekledi, hamatulaya bakmayı sürdürdü. "Eee, ne bekliyorsun?" diye sabırsızca sordu. Bu hamatula baÅ?ına gerçekten bela olacak gibiydi.

    DM:
    Hamatula bir an diÅ?lerini sıktı. Sonra beklemeye devam etti. Kan savaÅ?ının Generali Bael'in sancaÄ?ı altında, Kan Ovaları efendisi Zek'arab'ın komuta ettiÄ?i Kutsal Olmayan Hisar Kolordusuna baÄ?lı Kara Å?eytan tugayı B04 Ã?ncü kuvvetler birliÄ?i. Birlik 100 hamatuladan oluÅ?maktadır, bunlardan 20 kiÅ?ilik grubu mızrak ve yakındövüÅ? silahları taÅ?ımakta ve yakın dövüÅ? birebir savaÅ? durumunda ön safları almaktadırlar. 20 kiÅ?ilik bir diÄ?er bölüÄ?ümüz menzilli silahlar konusunda uzmanlaÅ?tırılmıÅ?tır ve 10 hamatula büyücüsü de savaÅ? büyüleri konusunda eÄ?itim almıÅ?lardır. 50 hamatula piyadeside tüm emirlere hazırdır!

    Necros:
    Necros bakıÅ?ları ileriye odaklanmıÅ?, ama görmeyen gözlerle hamatulayı dinlerken düÅ?üncelere dalmıÅ?tı. Birlik güzel dizayn edilmiÅ?ti. Yine de "B04 Ã?ncü KuvvetÅ?er BirliÄ?i" ismini beÄ?enmemiÅ?ti. Ã?ncü ha? Mutlak bir ölüm gibiydi bu. Hamatula raporunu bitirdiÄ?inde Necros kendine geldi ve ona gülerek sordu "Peki ya sen bunlardan hangi gruptasın asker? Ve ayrıca...adın nedir?"

    DM:
    Hamatula elindeki kırbacı gösterdi. "Adım SavaÅ?akamçılayan! Yakın dövüÅ? öncü grubuna dahilim. Kırbaç ve dikenli zincir( spiked chain) kullanırım."

    Necros:
    Bir büyücü bile deÄ?ildi ve kendisine meydan okumuÅ?tu. Necros, hamatulanın cesaretine inanamıyordu. Kimbilir, belki de savaÅ?ta iÅ?ine yarayabilirdi. Necros eski komutanın neden görevden alındıÄ?ıyla ilgili bir Å?eyler sormaya yeltendi; ama kendisinin komutan ilan edildiÄ?ini bile kendisinden duymuÅ?lardı. Muhtemelen bu konuda bir bilgisi yoktu. "Pekala. Yerine geçebilirsin asker." dedi Necros, son sözcüÄ?ü alayla vurgulayarak.

    DM:
    Hamatula dikenli kuyruÄ?unu öbür tarafa savurdu, ardından ön saflardaki yerine geri döndü.

    Necros:
    Necros tekrar birliÄ?e döndü. "EÄ?itim düzeyinizin yerinde olduÄ?una inanıyorum. Zaten olmasaydı bile, Hisar'a yaptıÄ?ımız o yüzüyüÅ?le bacaklarınız açılmıÅ?tır. Yine de savaÅ?a kadar her gün eÄ?itim sürecine devam edeceÄ?iz. Hiçbirinizin paslanmasına izin vermem. Sorusu olan?"

    DM:
    Kimsenin sözü yoktu...

    DM:
    Bu sessizlik fazla dikkat çekici sayılabilirdi...

    Necros:
    Necros huzursuzca birliÄ?i izledi. Emirlerine ne kadar uyacaklarını merak ediyordu. SavaÅ?a kadar onları düzenleyecek miktarda zamanının olmasını umut ediyordu. "SavaÅ?akamçılayan! EÄ?itim mızrakları, kılıçları, okları ve diÄ?er silahlardan bulmanızı istiyorum. Herkes ne kullanıyorsa onun zararsız taklitleriyle talim yapacak. 1 saat sonra hepinizi burada göreceÄ?im. VE KÄ°MSE GEÃ? KALMAYACAK!"

    DM:
    Hamatulalar barakalara doÄ?ru hızla hareketlendiler. Herbiri kullanacakları silahların taklitlerini aldılar. Bir saat içersinde hepsi ellerinde kullandıkları silahların ovalleÅ?tirilmiÅ? ve zararsız hale getirilmiÅ? halleriyle arenaların yanıbaÅ?ındaydı.

    Necros:
    Necros hepsini izledi. Bu bir saat içinde oldukça kafa patlatmıÅ?tı. Yakın dövüÅ?e giren askerler, menzilli silah kulananlara karÅ?ı kalkanları olmadıkları müddetçe dezavantajlıydı. Aynı Å?ekilde mızraklı askerlerin yanına sokulan yakın dövüÅ?çülere karÅ?ı mızraklılar savunmasız kalıyordu. Askerleri bu açıdan tatbikat yaptırarak bu zayıflıklarını engellemelerini saÄ?lamaya çalıÅ?abilirdi.Okçular ve mızraklılar iki farklı arenaya geçsinler.Büyücüler dıÅ?ındakiler ikiye ayrılacaklar. Bir yarı okçulara, diÄ?erleri ise mızraklılara saldıracaklar. Piyadeler oklardan kaçarak okçuların yanlarına sokulmaya çalıÅ?ırken, mızraklılar saflarını sıklaÅ?tırıp piyadeleri yanlarına yaklaÅ?tırmamaya çalıÅ?acaklar. Bu sırada büyücüler de ikiye ayrılacaklar. Büyülerini kullanacaklar ama birbirlerine deÄ?il, nesnelere yönlendirecekler. KarÅ?ılarındaki büyücüler ise büyüyü tanımaya çalıÅ?ıp karÅ?ı büyüyü yapacak. AnlaÅ?ıldı mı?!"

    DM:
    Hamatulalar baÅ?larını salladılar, ardından söylenen formasyonlara geçerek arenada hazır konumda beklediler.

    DM:
    BaÅ?la iÅ?areti geldiÄ?inde ise gruplar hızla harekete geçtiler. Bir taraftan piyadaler olaÄ?anüstü hızları ile ileri atılarak mızraklı ve okçu birliiklere saldırıya geçerken öte yandan uzak menzilli saldıran hamatulalar uzun yaylarını gererek uçları çıkartılmıÅ? okları piyadelerin doÄ?rultusunda bıraktılar. Mızraklı birlikler yanyana yerleÅ?ti ve sadece saplarını tuttukları mızrakları öne doÄ?ru elli bir açıyla eÄ?erek tuttular, piyadeleri ileride bir noktada kesebilmek için öne doÄ?ru yavaÅ? yavaÅ? ilerlediler. Birlikler oldukça organize görünüorlardı. Okun deÄ?diÄ?i Å?eytan kendisini yere bırakarak tatbikatten çekiliyor, geri kalanlar ise korkunç bir hızla hücuma devam ediyorlardı.

    DM:
    Sonra mızraklı birlikler piyadeleri ön noktada karÅ?ıladılar, yine bu noktada piyadelerin bir kısmı mızraklılarla arbedeye giriÅ?irken diÄ?er bir grup, piyade sayısını oldukça azaltan okçulara yöneldi. Mızraklılara yaklaÅ?tıkları anda bir grup hamatula teleport yeteneÄ?ini kullanarak mızraklıların arkalarına geçerek açık kollamayı aradılar. Bu açıÄ?ın cezası bir taraftan verilirken ön saflarda mızraklılar hamatulalara geçit vermiyorlardu. Bir kısım hamatula uçarak mızraklardan kendilerini kurtarıyorlardı bir kısım öncü ise dimdirek düÅ?manın üzerine Å?arja geçerek birliÄ?i ikiye bölüyorlardı. Kısa süre sonra mızraklı birlikler daÄ?ıtılıp bozguna uÄ?ratıldı. Aynı Å?ekilde yeterli mesafeye ulaÅ?ıldıÄ?ında teleport sayesinde bir grup hamatula okçuların yanıbaÅ?ında belirerek onları tuÅ? etti. Piyade birlikleri zorluk çekmeden iki grubu birden altetmiÅ? oluyordu böylece. Okçu birlikleri uzak mesafede müthiÅ? etkin olsalarda yakın dövüÅ?te ilk müdahalede etkisizdiler. Büyücüler ise birebir tatbikatten baÄ?ımsız olarak büyü karÅ?ılama konusunda eÄ?itimlerine devam ettiler. legal büyüler dahilinde eÄ?itimleri baÅ?arılı oldu denilebilirdi

    DM:
    Necros un anladıÄ?ı kadarıyla hamatula birliÄ?inin en güçlü olduÄ?u nokta piyadelerdi. Mızraklıların etkinliÄ?i ise hamatula piyadelerini arkalarına katmalarından ileri geliyor olmalıydı, aynı Å?ekilde yakın dövüÅ? birlikleri düÅ?manla birebir yüzleÅ?tiÄ?i müddetçe okçularda yeterince etkili olabilirlerdi...

    Necros:
    Birlik tamamen hazır görünüyordu. EÄ?itim yapmaya pek de ihtiyaçları yok gibiydi. BaÅ?büyücü'nün koltukları bir an kabardı. Bunlardan birkaç yüz tane daha olsaydı muhtemelen diyarı ele geçirebilirdi bile. Ama Kan SavaÅ?ı'na nazaran hala yetersiz görünüyorlardı. "Pekala, düÅ?man saflarına saldıracaÄ?ımız zaman, düÅ?man okçularının arkası kollanmıyorsa arka saflardaki piyadelerin hemen okçuların yanlarına teleport olup onları haklamalarını istiyorum. DüÅ?man okçuları temizlendikten sonra o askerler düÅ?man piyadelerine arkadan saldıracaklar. Sayıca yetersiz olduÄ?umuz anlaÅ?ılırsa baÅ?ka baatezuları çaÄ?ırma emrini size vereceÄ?im. Sorusu olan?"

    DM:
    Kondisyonları yerinde olan hamatula birliÄ?inden soru soran olmadı. Emirler neyse uyulurdu. Kimse soru sormadı...

    Necros: Necros'un sinirleri bozulmuÅ?tu. Böyle bir sessizlik iyi deÄ?ildi. Baatezuların çoÄ?unun telepatik güçleri vardı. Yani Necros duymadan aralarında planlar kurmuÅ? olabilirlerdi. Bu fikir de Necros'u aÅ?ırı derecede rahatsız ediyordu. EÄ?er bir durum söz konusu ise bunu çözmeliydi. DüÅ?üncelere dalarak tekrar askerleri izlemeye baÅ?ladı. Neler dönüyor olabilirdi acaba?

    Necros:
    Necros aÅ?ırı derecede huzursuzdu. SavaÅ? sırasında bir 'kazaya' kurban gidebilir, böylece SavaÅ?akamçılayan arzuladıÄ?ı gibi kumandayı alabilirdi. Veya savaÅ? dönüÅ?ü aniden ortadan kaybolabilirdi. Her durumda tehlikedeydi. Bir Å?eyler yapması gerekiyordu. Necros çevresinde bakınıp SavaÅ?akamçılayan'la baÅ? edebilecek bir diÄ?er savaÅ?çı hamatula aradı

    DM:
    Aslına bakılırsa dıÅ? görünüÅ? itibariyle hemen hemen her hamatula birbirine benziyordu. Necros'un diÄ?erlerine göre daha eriÅ?kin görünen bir hamatulayı bulabilmesi oldukça zordu. Keza gözüne özellikle çarpan birisi olmadı. Daha iri, daha az eriÅ?kin diye bir ayrım yapabilirdi ama kimin güçlü olduÄ?u konusunda bu yolu izlemek Necros'a da pek mantıklı gelmiyordu.

    Necros:
    Necros huzursuzca çevresine bakındı. SavaÅ?akamçılayan'ın yanındakilerden birisi iÅ?ini görürdü. Ama diÄ?erleri fark etmeden nasıl onu yanına getirebilirdi ki? BaÅ?büyücü sükunetle düÅ?ünmeye devam etti. Gözleri hamatulaları süzüyordu. SavaÅ?akamçılayan'ın yakınlarından birisinin aracılıÄ?ıyla, SavaÅ?akamçılayan'ın baÅ?ına gelebilecek bir 'kaza' gerçekten de büyük talihsizlik olabilirdi.

    Necros:
    Bu 'talihsiz kaza' aynı zamanda onun ellerini bu pis iÅ?lerden uzakta tutardı. Gerçi SavaÅ?akamçlayan ölse bile ne fark ederdi ki? Burada bir köleden ibaretti. KurtuluÅ?u çok zordu. Elbette savaÅ?ta bazı Å?eyler deÄ?iÅ?mezse.

    Necros:
    Necros öfkeyle hamatulaların hareketlerini izledi. Bir açık bulup birini aralarından kapmalıydı.

    Necros:
    Necros hamatulaların yanına gitti ve SavaÅ?akamçılayan'ı yanına çekti. "DiÄ?er birlik kumandanlarına git ve tanar'rilerin hangi yönden saldıracaklarını öÄ?ren. Buna göre arazi üzerinde çalıÅ?acaÄ?ız." BaÅ?büyücü daha iyi bir yol görememiÅ?ti.

    DM:
    SavaÅ?akamçılayan büyücüye baktı. "Pekala efendim" dedi. Kafasında soru iÅ?aretleri ile beraber grubun yanından ayrıldı. Å?imdi Necros SavaÅ?akamçılayan olmaksızın grup ile baÅ?baÅ?aydı...

    Necros:
    Necros hamatulaları gözledi. "Aranızda SavaÅ?akamçılayan'a görevinde yardım eden herhangi birisi var mı?" diye sordu.

    DM:
    Hamatulalardan önce hiçbir ses çıkmadı. Sonra aralardan bir yerlerden tok bir ses yükseldi. "Görev. Hangi görev efendim?"

    Necros:
    Necros burnundan soludu. Sadece bir yanlıÅ? anlaÅ?ılma mıydı, yoksa SavaÅ?akamçılayan gerçekte komutan yardımcısı deÄ?il miydi? Ã?fkeden titrer bir sesle tekrar sordu. "SavaÅ?akamçılayan'ın aranızdaki rütbesi nedir?"

    DM:
    Hamatulaların bir kısmı aynen cevap verdiler; "SavaÅ?akamçılayan savaÅ? içersine ordunun birliÄ?ini ve kontrolünü saÄ?lıyor. Verilen taktikler doÄ?rultusunda."

    Necros:
    "Sanırım artık hepiniz görevle neyi kastettiÄ?imi anlamıÅ?sınızdır!" diye iÄ?nelercesine tısladı Necros. Bu birlik ve kontrolü saÄ?lamakta ona yardımcı olan birisi var mı aranızda, bunu soruyorum size!"

    DM:
    "Hayır efendim!" dedi aynı sesler. "SavaÅ?akamçılayan yardımcı istemez, yardımcıya ihtiyaç duymaz."

    Necros:
    "Yani bu durumda savaÅ? sırasında düÅ?erse, yerine vekalet edecek kimse yok." Necros çenesindeki top sakalını sıvazladı. Bu duruma raÄ?men onu ortadan kaldırabilirdi ya da...kaldırmalı mıydı?

    Necros:
    "Aranızdan birisinin ona bir Å?ey olursa vekalet etmesini istiyorum. Hiçbir savaÅ?ın sonucu önceden bilinemez. SavaÅ?akamçılayan da yenilmez deÄ?il. Aranızdan hangisi bu görevi baÅ?arıyla yerine getirebilir?"

    DM:
    Bunun üzerine bir süre ses soluk çıkaran olmadı. Sonunda bir baÅ?ka hamatula önme doÄ?ru yürüdü; "Ben yapabilirim efendim."

    DM:
    Gelen hamatula büyücü birliÄ?inden çıkmıÅ?tı ve Necros gibi o da bir büyücü olmalıydı.

    Necros:
    Necros içinden küfretti. SavaÅ?çılardan olmasını ümit ediyordu böylece onu büyüleyip istediÄ?ini yapmaya zorlayacaktı. Ama Å?imdi durum vahimleÅ?iyordu. Hamatulayı ikna etmek daha iyi olacaktı. "Güzel. BulunduÄ?un mevkiyi artık biliyorsun. Buna dikkat et." BaÅ?büyücü hamatulalara döndü. "Bu durumdan SavaÅ?akamçılayan'ın haberi olmasın. Mevki hırsına savaÅ?ta düzensizlik istemiyorum. YaptıÄ?ım Å?ey sadece bir önlem." BaÅ?büyücü tekrar büyücü hamatulaya döndü. "Adın nedir?"

    DM:
    Hamatula Necros a baktı. Yılan gibi keskin gözleri baÅ?büyücününkiyle buluÅ?tu. "Adım AteÅ?üfleyen...Aynı zamanda büyücü birliÄ?ini de kontrol ediyorum."

    Necros:
    "Güzel. Mevkinin öneminin farkındasın. Beni hayalkırıklıÄ?ına uÄ?ratmayacaÄ?ını düÅ?ünüyorum." Necros imalı imalı AteÅ?üfleyen'e baktı. Sonra birliÄ?ine kalanına döndü. "Aynı Å?eyi hepiniz için ümit ediyorum. Tatbikattaki halinizi görünce de ümit etmeyi bile gereksiz görüyorum. iyi iÅ? çıkartacaÄ?ız."

    DM:
    Ã?nce büyücü, sözlere karÅ?ılık olarak güçlü ses tonuyla; "Evet efendim!" Sonra tüm birlik aynı anda; "Evet efendim!!!"

    Necros:
    Necros baÅ?ını salladı. Sonra AteÅ?üfleyen'e baktı. "Benimle gel bakalım. Büyücü birliÄ?inin durumunu konuÅ?alım seninle. Nasıl olsa bu birlikte en iyi anladıÄ?ım grup onlar." Necros gözlerini devirerek hamantulalardan uzaklaÅ?maya baÅ?ladı.

    DM:
    Necros'un ayrılmasıyla birlik rahat konuma geçti, AteÅ?üfleyende insan büyücüsünün peÅ?inden ilerlemeye devam etti.

    Necros:
    Necros ilerlerken yan yan AteÅ?üfleyen'e baktı. "Büyücülerinin güçleri ne seviyede? SavaÅ? sırasında yeterince efektif olabilirler mi? Ne tip büyüler üzerinde yoÄ?unlaÅ?tılar?"

    DM:
    AteÅ?üfleyen keskin gözlerle Necros'u izlemekteydi. KarÅ?ısındakine bakarken onun içini izler gibi bir görüntü bırakırdı. YürüyüÅ?ünde de ayrı bir hava vardı. Necros un sözleri üzerine boÄ?uk ama son derece kontrollü sesiyle devam etti; "Büyücülerin büyü üzerindeki uzmanlıkları hemen hemen birbirleriyle eÅ?it gibi. Malumun savaÅ? üzerine eÄ?itim aldıÄ?ımız için çoÄ?unluÄ?umuz defansif ve ofansif büyüler ezberleriz. Ã?zellikle savaÅ? içerisinde kullanılabilecek alan etkili büyüler üzerine yoÄ?unlaÅ?ırız, çünkü savaÅ? içersindeki pozisyonumuz üzerinde en etkili büyü kullanımı bu Å?ekildedir."

    Necros:
    "Evet, elbette. En mantıklısı bu zaten. Ama doÄ?rudan düÅ?man komutanını öldürmek üzere kullandıÄ?ınız kiÅ?i etkili büyüleriniz de vardır sanırım. Ayrıca, liderleri olduÄ?una göre büyücülerin en güçlüsü sen olmalısın. Haksız mıyım?"

    DM:
    "KiÅ?i bazlı büyüler elbette mevcut ama daha önceki taktiklerimiz bizi hiç düÅ?man birliÄ?in özel bir kiÅ?isini isabet alma yönünde olmadı. Kan SavaÅ?ında bunun bir önemi olduÄ?u söylenemez çünkü. Ã?zellikle de tanar'ri piçlerine karÅ?ı. Büyücüler içersinde nüfuzu en yüksek olan benim. BirliÄ?i hesaba katacak olursak, içersinde bu topraklar üzerinde en uzun süre ayakta kalabilmiÅ? olan benim."

    Necros:
    "Tanar'rilerin belli bir liderlerinin olmaması ne yazık. Onu ortadan kaldırarak her Å?eyi halledebilirdik. Yine de... Neyse. Sen bulunduÄ?un mevkinin önemini anlayacak kadar zekisin. EÄ?er SavaÅ?akamçılayan'a bir Å?ey olursa..." Necros imalı imalı bakarak sözlerini vurguladı. "Onun yerine geçecek kiÅ?i sensin. Sanırım bahsettiÄ?im önemi kavrayabildin, deÄ?il mi AteÅ?üfleyen?" Necros tek kaÅ?ını kaldırarak hamatulaya baktı.

    DM:
    "Elbette efendim, bunun için göreve getirildim zaten. HerÅ?eyin bilincindeyim."

    Necros:
    "Yine de SavaÅ?akamçılayan'ın bize...yararlı...olmasına bakalım. SavaÅ?ı zaferle kazanmamıza yardımcı olabilecek kadar tecrübesi var. Bu yüzden en iyisi yorulmaya baÅ?ladıÄ?ında yerine 'vekalet' edersin. Herkesin yeteneklerini kullanmalıyız öyle deÄ?il mi?" Necros sessizleÅ?ti. Bir süre sonra tekrar konuÅ?tu. "Adamlarının eline iÅ?e yarar büyülü aletler var mı? SavaÅ? sırasında tanar'rilerin eline geçmesini istemiyorum hiçbirinin."

    DM:
    "Bazılarımızın elinde evet, daha çok kaotik saldırılara karÅ?ı ümmin sistemimizi korumak ve onların zaaflarına karÅ?ı etkili olabilecek ekipmanlar bunlar. Sizin yapmak istediÄ?iniz nedir peki? Hepsini elimizden alıp bir mahzene gömmeyeceksiniz heralde?"

    Necros:
    "Saçmalama tabi ki hayır. Bunlara ihtiyacımız olacak. Adamlarını geride tut. Benim yakınlarımda da olabilirsiniz. Siz baatezuların telepatik iletiÅ?iminiz vardı. Emirlerimi sana veririm, sen de SavaÅ?akamçılayan'a iletirsin. Elbette her ne kadar size güçsüz görünsem de benim de savaÅ?ta küçük rollerim olur. Ama gerektiÄ?inde tüm birliÄ?ini geriye taÅ?ımayı unutma.

    DM:
    "Elbetteki, bir hezimet beklemiyoruz tabiiki ama her duruma karÅ?ı kullanacaÄ?ımız disiplinlerimiz mevcuttur."

    Necros:
    "Tanar'riler düzensiz olabilirler, ama onları küçümsemeyin. Düzensiz olan bir Å?eyin ne gibi sonuçlar doÄ?uracaÄ?ını bilemeyiz. KarÅ?ımıza glabrezularla dolu bir birlik de çıkabilir."

    Necros:
    Necros bir süre sessiz kaldı. Sonra devam etti. "Ben sana iÅ?aret verene kadar SavaÅ?akamçılayan'ın görevini devralma. Herkesin yeteneklerini kullanmak istiyorum. Herhangi bir sorun var mı?"

    DM:
    "Elbette komutan, tüm bunların bilincindeyiz zaten. Kan SavaÅ?ının neden bitmediÄ?inin göstergelerinden biridir bu da. Neye karÅ?ı nasıl karÅ?ı koyacaÄ?ımızı pekala biliyoruz."

    DM:
    "Herhangi bir sorun yok. Ä°zninizle efendim..."

    Necros:
    "Ã?ekilebilirsin." Necros arkasını döndü ve SavaÅ?akamçılayan'ı beklemeye baÅ?ladı. Raporu gerçekten de önem taÅ?ıyordu. Askeri konulara uzak olsa da arazinin savaÅ?ın kazanılmasında önemli bir etken olduÄ?unu biliyordu.

    DM:
    AteÅ?üfleyen Necros'un izniyle tekrar grubunun konuÅ?landıÄ?ı bölgeye döndü. Necros bir süre daha beklediÄ?inde SavaÅ?akamçılayan hızla hisardan çıkarak birliÄ?e yöneldi, sora Necros'u daha ileride bir noktada görünce yolunu o tarafa doÄ?ru deÄ?iÅ?tirdi. Büyücünün yanına geldiÄ?inde boÄ?azında fokurdayan birÅ?eyler varmıÅ?ta ses içersinden geliyormuÅ? gibi konuÅ?maya baÅ?ladı; "Efendim, ikinci bir emre kadar hisardan çıkıÅ? yasaklanmıÅ?. Bizi bekleyen savaÅ?tan ötürü olsagerek. SavaÅ? alanı ve taktik konusunda daha sonra siz bizzat ve birebir bilgilendirilecekmiÅ?siniz."

    DM: SavaÅ?akamçılayan hırlaya hırlaya Necros'un karÅ?ısında dikilmeye devam etti. daha önce görmediÄ?i birÅ?ey vardı sırtında Å?imdi; Bir yıÄ?ın zincir geliÅ?igüzel sırta asılmıÅ?tı...

    Necros:
    Necros iç çekti. "Yazık. Araziyi incelemek istiyordum. Yolda hiç söylentiler duydun mu peki? Askerler arasındaki dedikodular gibi." Necros yavaÅ? adımlarla ilerlemeye baÅ?ladı.

    DM:
    "Hayır efendim, hiçbir Å?ey..." hırlamaya devam etti...

    Necros:
    Necros aniden durdu ve SavaÅ?akamçılayan'ı süzdü. "Sen neden hırlayıp duruyorsun? Bir sorun mu var?" diye tersçe sordu.

    DM:
    SavaÅ?akamçılayan sözlerle beraber hırlamasını kesmeye çalıÅ?tı. "Ã?nemi yok efendim, geçer birazdan..." sözlerden sonra hırlama yavaÅ? yavaÅ? nefes alıp vermeye döndü. Ama savaÅ?akamçılayanın gırtlaÄ?ından çıkan nefes alıp verme sesi de pek beklendiÄ?i gibi deÄ?ildi tabiiki...

    Necros:
    "Bu hırlamanın sebebi nedir peki?" diye buz gibi sordu Necros. Madem Å?imdi geçebiliyordu, onu baÅ?latan bir Å?ey de olmalıydı. Hamatulalardan birisi AteÅ?üfleyen'i ona ispiyonlamıÅ? mıydı yoksa?

    DM:
    "Hiçbir sebebi yok, ama benimki gibi bir bedene sahip olsaydın derin nefes alıÅ?veriÅ?lerini hırlama olarak algılamazdın." dedi bu sefer, hala hırlıyordu ve Å?imdiye kadar hırlamasından sorun yaratan tek kimse bu büyücüydü.

    Necros:
    "EÄ?er benimki gibi iki tarafın da çıkarına olacak bir anlaÅ?ma yaparken buraya hapsedilseydin..." dedi Necros Cania'yı anımsatacak kadar buz gibi bir Å?ekilde "Sen de her Å?eyi olduÄ?undan farklı algılardın."

    DM:
    "Söylediklerinizden hiçbir Å?ey anlamadım efendim, ne demek istiyorsunuz?" hamatula belini dikleÅ?tirdi.

    Necros:
    "BoÅ?ver." diye mırıldandı Necros. Elini salladı. "EÄ?er Å?imdi giriÅ? çıkıÅ?lar yasaklandıysa muhtemelen tanar'riler yakındadır. Gidip herkesi hazırla. Ne zaman gitmemiz gerektiÄ?i bilinmez."

    DM:
    "Pekala efendim" dedi SavaÅ?akamçılayan ve kısa süreliÄ?ine konsantre olduktan sonra ortadan kayboldu...

    Necros:
    Ortadan kaybolmasıyla birlikte Necros dikkatini bir süredir veremediÄ?i bir Å?eye verdi: ParmaÄ?ındaki yüzüÄ?e. YüzüÄ?ü çıkarıp atmalı mıydı? Ama bunu yapması tehlike demekti. Onu bu yüzükle izlediklerini söylemiÅ?lerdi. YüzüÄ?ü çıkarırsa bunu fark etmezler miydi?

    Necros:
    Necros yüzüÄ?ü parmaÄ?ında çevirmeye baÅ?ladı. Bir süre daha alıkoymaya karar verdi. Sonra birliÄ?ine doÄ?ru ilerlemeye baÅ?ladı. Neden savaÅ?ta öne sürülmektense bu birliÄ?i ona vermiÅ?lerdi? Anlayamıyordu. Ama her Å?ey bitmeden, anlayacaÄ?ı kesindi.

    DM:
    Necros birliÄ?e döndüÄ?ünde birliklerin daÄ?ılmıÅ? ve kendi barakalarına yerleÅ?miÅ? olduklarını gördü. Barakalar birlik düzenine göre belli bir sıraya ayrılmıÅ?tı... Biraz sonra bomboÅ? arenaların çevrelediÄ?i alanda olacaktı tekrar...

    Necros:
    Necros çevrede kendi kullanımına ayrılmıÅ? bir yer aradı. Herhalde kendisine de uyuklayacak bir yer verilmiÅ?ti. EÄ?er verilmediyse... Eh, o halde biraz sorun yaÅ?ayacaktı.

    DM:
    Bunun içinde aklına gelen tek yer barakalardı. Necros kendi birliklerinin bulunduÄ?u barakaları kısa sürede buldu, kendisi için verilmiÅ? özel baraka özel bir mühürle belli edilmiÅ?ti ve diÄ?er barakalardan daha büyük ve ihtiÅ?amlı görünümüyle bu barakanın kendisine verilmiÅ? olduÄ?u belli oluyordu...

    Necros:
    Necros memnunca gülümseyerek kendi barakasının kapısına elini uzatıp kapıyı açmaya çalıÅ?tı.

    DM:
    Kapı onun hamlesiyle açıldı, büyücü metal basamakları birer birer tırmanarak barakaya girdi. İçerisi oldukça sade görünüyordu. Barakanın ilk katı tam bir komutan için dizayn edilmiÅ?ti. Etrafta savaÅ? için kullanılabilecek malzemeler bulunmaktaydı, ortada yuvarlak bir alan korkuluklarla çevrelenmiÅ?ti. Bu katta birde kütüphane bulunmaktaydı ki üzerinde onlarca kitap bulunmaktaydı. Barakanın üst katına çıkıldıÄ?ında bir yatak ve yiyecekler göze çarpıyordu, burada da bir kütüphane vardı fakat üzerinde çalıÅ?ılacak bir masa ve üzerindeki malzemelerden ibaretti bu kütüphane...

    Necros:
    Necros burada kendisini donatabilirdi. Hem-her ne kadar kullanmayı bilmese de-silahlar, hem de kitaplarla. Kitaplar elbette ilk tercihiydi ama silahlara da bakmadan geçemezdi. BaÅ?büyücü silahlara doÄ?ru ilerledi ve kullanabileceÄ?i tarzda silahlara bakındı.

    DM:
    her çeÅ?it silaha burada yer verilmiÅ?ti. Necros silahların bir ustanın elinden çıkmıÅ? olduÄ?unun farkındaydı, kendine uygun silah olarak da bir asa gözüne çarpmıÅ?tı, tersi bir mızrak olan asa... yanı sıra daha önce görüp kullanmayı denediÄ?i ve verim aldıÄ?ı hafif ekipmanlarda burada gözüne çarpmıÅ?tı...

    Necros:
    Ayin için silahlarını laboratuarında bıraktıÄ?ı düÅ?ünülürse, burası Necros için tam bir nimetti. Necros uzanıp asayı aldı. KullanıÅ?lı olacaÄ?ı kesindi. Ardından bir hançer aradı. Ayrıca daha önce denememesine raÄ?men hafif bir arbalet de iÅ?ine yarayabilirdi.

    DM:
    Hemen ilerisinde bir hançer gözüne çarpmıÅ?tı, sonra bir tane daha, bunlardan biri kapkara bir metalden yapılmıÅ?tı, öteki ise anlayamadıÄ?ı bir yapıya sahipti. Oldukça aÄ?ırdı. Ve iki farklı boyutta iki arbalet Necros un odasında bulunmaktaydı, biri orta boy diÄ?eri daha ufak görünümlü iki arbalet

    Necros:
    Necros düÅ?ünerek iki hançeri de aldı ve ufak görünen arbaleti de kolunun altına sıkıÅ?tırdı. Sonra üst kata çıkmaya baÅ?ladı. Yemek yerken bir yandan silahları inceleyecekti.

    DM:
    Necros elinde silahlarla beraber üst kata çıkmaktaydı, demirden merdivenler her adımında tok bir ses çıkarırken o geniÅ?çe bir giriÅ?in takip ettiÄ?i odasına adım attı. Ä°lk anda üzerine bir anda yüklenen bir büyüsel enerji hissetse de bu sadece bir milisaniyelik bir hissiyattı. Odaya girdiÄ?i anda bu ortadan kaybolmuÅ?tu. İçerisi ise diÄ?er iki katın dıÅ?ında dıÅ?arı doÄ?ru uzanan bir balkona ve içeri doÄ?ru uzunca devam eden bir girintiye sahipti, oda içine oda yerleÅ?tirilmiÅ?ti adeta, bir tarafta kapalı bir kapı onu beklemekteyken diÄ?er tarafta yemek yiyebileceÄ?i bir miktar yiyecek ve boÅ?, düzlemsel, birbiri üzerine tersten geçirilmiÅ? iki üçgenin bulunduÄ?u bir baÅ?ka alan vardı. Bu odanın gizemi, diÄ?er ikisine göre daha anlaÅ?ılması güç sayılırdı.

    DM: Ve yine alaÅ?ımlardan oluÅ?turulmuÅ? barakanın duvarlarında hep aynı sembol göze çarpıyordu, tersten iç içe geçirilmiÅ? iki üçgen ve bu iki üçgenin iç kenarları boyunca çizilmiÅ? alevler saçan bir Å?eytan. Tıpkı kendi ordusunun da flamasını taÅ?ıyor olduÄ?u sembol gibi. Henüz bu sembolün ne olduÄ?u hakkında çokta fikir sahibi deÄ?ildi.

    Necros:
    Necros elindeki silahları yemek masasının yanına koydu ve Å?ekillere baktı. Å?eklin ne olduÄ?unu bilmiyordu, ama ya Zek'arab'ın, veya kumandasındaki bölüÄ?ün sembolü olabilirdi. Yine de bilemezdi ki. Belki aÅ?aÄ?ıdaki kitaplarda bunlarla ilgili bir Å?eyler bulabilirdi. Ama önce Å?u yemeÄ?i yiyip silahları incelemek daha mantıklı geliyordu ona. Silahlarda belki büyülü bir Å?eyler bulabilirdi. Pek umudu yoktu, ama yine de riske atmaya deÄ?mezdi.

    DM:
    Ã?nündeki orta boy masanın üzerinde bir yaratıÄ?ın gövde bölgesinden koparılmıÅ? bir parça durmaktaydı. Ã?nünde yaklaÅ?ık 20 kiloluk bir parça vardı ve kanıyla beraber masanın üzerine yayılmıÅ?tı. Onun için bu parçalanmıÅ? et parçası pekte iÅ?tah uyandırıcı olmasa gerekti.

    Necros:
    Sigil'ın aristokrat malikanelerindeki krallara layık yemeklerden, Avernus'taki bir barakadaki kanlı et parçalarına... EÄ?er Necros-çoktan rezil olmuÅ?-aristokrat kimliÄ?ini korumaya çalıÅ?masa gerçekten de aÄ?layabilirdi. Burun kıvırarak et parçasının yanından geçen BaÅ?büyücü, iki hançeri de detaylıca incelemeye baÅ?ladı.

    DM:
    hançerlerden birinin üzerinde bariz bir büyü olduÄ?undan emindi, diÄ?erinde ise farklı birÅ?eyler seziyordu. Büyüden farklı birÅ?ey.

    DM:
    hançerlerden saÄ? elinde tuttuÄ?u üzerinde 8 elipsin üst üste geçirildiÄ?i bir sembol taÅ?ımaktaydı, bu sembol yine kenarları eÄ?riltilerek elipsleri çevreleyen bir üçgenin üzerindeydi ve hem üçgenin merkezinde, hem de elipslerin ortasında kızıl minik bir taÅ? göze çarpıyordu, taÅ?ın oldukça kıymetli olduÄ?u belliydi ve eÄ?rilmiÅ? üçgenin etrafına çizilmiÅ? kaba görünümlü rünlerde bir büyüsellik olduÄ?u açıktı. Sol elinde tuttuÄ?u hançer ise kapkaraydı, sanki üzeri dumanla buÄ?ulanmıÅ? gibi. Daha önce hiç böyle bir metale rastlamamıÅ?tı. Daha dikkatli inceleyecek olursa hançerin daha önce karÅ?ılaÅ?tıklarından, hatta elindeki büyülü olandan bile daha sert bir metalle dövülmüÅ? ve çok daha keskin olduÄ?unu anlayacaktı.

    Necros:
    SoÄ?uk metal ile bir ilgisi olabilir miydi acaba? Pek sanmıyordu. Daha önce hiç böyle bir Å?ey görmemiÅ?ti. O halde ne olabilirdi? Ä°ki hançerdeki gizemi de ortaya çıkartabilirdi ama bu ona pahalıya patlayacaktı kesinlikle. Yüzünü buruÅ?turan BaÅ?büyücü, sıkıntıyla çevresinde bir Å?iÅ?e Å?arap ve bardak aradı.

    DM:
    bardak namına, kalın ve geniÅ? alüminyum parçalar gözüne iliÅ?iverdi kenarda bir yerde, burada iki kalın Å?iÅ?, birde ince uzun bıçak görmüÅ?tü. Ama ortalıkta ne Å?arap ne de benzer bir içki görebiliyordu. Belli ki bu baraka bir insana göre dizayn edilmemiÅ?ti. Bunu düÅ?ündükten sonra masanın üzerindeki et parçasının kanını tatmanın bir Å?eytana ne kadar büyük zevk vereceÄ?ini düÅ?ünmeye baÅ?ladı büyücü...

    Necros:
    "Ne kadar da zevksizler." diye mırıldandı BaÅ?büyücü. Ama daha çok gıcık kapmıÅ?tı. Å?arap, yapacaÄ?ı büyünün bileÅ?enlerinden biriydi ve o olmadan yapamazdı. Sinirli bir edayla Silahları alıp toparlandı ve aÅ?aÄ?ıdaki kütüphaneye inmeye karar verdi. Nasıl olsa yemek yiyemeyecekti. En azından orada buradaki amblemi araÅ?tırabilir ve bu hançer hakkında bakınabilirdi.

    DM:
    Necros yavaÅ? yavaÅ? aÅ?aÄ?ıdaki kütüphaneye doÄ?ru indi. burada kendisi için yerden oldukça yüksek bir masa ve yine uzun ama oldukça da kalın bir sandalye bekliyordu. Büyücü materyalleri boÅ? masaya yaydı.

    Necros:
    Necros kara hançeri tekrar inceledi. Hayır, ne olduÄ?unu çıkartamıyordu. Böyle bir Å?ey gördüyse bile hatırlayamıyordu bir türlü. Ama en azından üzerinde bir büyünün olup olmadıÄ?ını çıkartabilirdi. BaÅ?büyücü havaya tek bir rün çizdi ve rünü okudu. Ardından hançere yoÄ?unlaÅ?tı. (Detect Magic)

    DM:
    Hançerin aÄ?ız kısmına çizilmiÅ? rünler ve Å?ekil üzerine yoÄ?unlaÅ?tı Necros. Ã?izdiÄ?i merkez rün hançerin üzerine doÄ?ru yaklaÅ?tı, yaklaÅ?tıkça tek bir yön daha baskınlaÅ?maya baÅ?ladı. Merkez rünün Å?ekli saÄ? alt kısmına çizilmiÅ? alt rünün Å?ekline dönüÅ?meye baÅ?ladı. Rün tam büyülü hançerin üzerine geldiÄ?i vakit tamamiyle farklı bir rün haline gelmiÅ?ti. Necros un bilgileri ona, bu yeni rünün transmutation merkez rünü olduÄ?unu anlatıyordu.

    DM:
    öbür hançer üzerinde herhangi bir büyü sezilmedi. �izilen merkez rün havada kaybolup gitti.

    Necros:
    Necros kaÅ?larını çattı. Bu hançerin hala nasıl bir Å?ey olduÄ?unu anlayamamıÅ?tı. AnlayabileceÄ?ini de sanmıyordu. O halde... BaÅ?büyücü ayaÄ?a kalkıp raflardaki kitapları incelemeye baÅ?ladı.Kitap baÅ?lıklarından silahlarla ilgili olanlara özen gösteriyordu. Hançerler hakkında açıklamalar bulunabilirdi. Ama asıl dikkat ettiÄ?i Å?ey, ona gördüÄ?ü sembol hakkında bilgi verebilecek olan kitaplardı.

    DM:
    Kitapların çoÄ?unluÄ?u tarihi içerik taÅ?ıyordu, Kan savaÅ?ı ve Baatezu'lar üzerine kitaplardan, Tanar'ri ler üzerine edinilmiÅ? bilgilere, baatezu metamorfozlarına kadar çeÅ?itli kitaplar mevcuttu. SavaÅ? taktikleri ile ilgili kitapların içersinde silahlarla ilgili bazı Å?eyler bulabilirdi, bu amaçla bu konuda yazılmıÅ? birkaç kalın kitabı eline aldı. Bu kitaplar büyük ihtimalle Kan Ovalarını daha önce komutanlık yapmıÅ? Å?eytanlardan biri tarafından yazdırılmıÅ?tı.

    DM:
    Necros birkaç saattir barakanın içerisine adeta kapanmıÅ?tı ki yarım saattir yaptıÄ?ı araÅ?tırmalar sonunda Avernus'ta kullanılan silahlar konusunda bazı bilgiler bulabilmiÅ?ti.

    DM:
    Hançerler üzerine yapılan açıklamalar genellikle tanar'rilere karÃ…?ı daha etkin olabilen büyülerin iÃ…?lendiÃ

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:52 am Reply with quoteBack to top

    ---------------Avernus'ta gerçekten farksız bir düÅ?...---------------

    DM:
    Necros ayaktaydı. Her Å?eyiyle ortamı, etrafındakileri ve kendisini gerçekmiÅ? gibi görse de bunun bir rüya olduÄ?unu düÅ?ünüyordu, gerçeklik onu yanıltıyor olamazdı çünkü. O devasa holde dimdik bekliyordu. Ã?zerinde beklentili ve bunun verdiÄ?i sıkıntılı bir havası vardı. Sanki burada olmak istemiyormuÅ? da zorla getirilmiÅ? gibi. Ve aynı Å?ekilde burada olan hiç kimsenin gözünde bir deÄ?eri yokmuÅ? gibi...

    DM:
    Umarsızca etrafı izlemekteydi büyücü, ve ellerini göÄ?süne gömmüÅ? sabırla beklemekteydi. Odada ise üç kiÅ?i onunlaydılar. Birisi daha önce Yeminer TapınaÄ?ında da görmüÅ? olduÄ?u Kara Bekçi, diÄ?eri havada belli belirsiz görünen bir ruh, bir gölge, bir diÄ?eri ise üzeri tamamiyle kakara çarÅ?aflar ve pelerin ile örtülmüÅ? ince görünümlü bir kimse, muhtemelen bayan...

    DM:
    Necros bir süre daha bekledikten sonra hafif bir sarsıntı holde hissedildi. Ardından Kara Bekçi ona doÄ?ru yaklaÅ?tı. "Necros, Yeminer inananlarının sana ihtiyacı var. Onlar ve efendimiz Ulu Yeminer için bizim yolumuzu takip etmelisin. Å?imdi bunu al ve köprünün ardını geç..."

    DM:
    Ve elindeki kafatası Å?eklinde oyulmuÅ? obsidiyen parçayı Necros'a verdi...

    DM:
    Sonra kapkara çarÅ?aflar taÅ?ıyan ince ve karanlık hanım ona doÄ?ru yaklaÅ?tı. "Necros, Takhisis'in yolundan ayrılma. Tüm bunlar olup bitmeden önce ona baÄ?lılıÄ?ını sunmuÅ?tun. Å?imdi 5 baÅ?lı ejderha seni izlemekte, yapacaklarını bekliyor ve sana gerçek Kraliçemizin yolunu seçmen için bir fırsat sunuyor. Bunun eline verilmiÅ? son fırsat olduÄ?unu unutma sakın. Köprüyü bununla geçeceksin."

    DM:
    Ve elindeki Takhisis sembolünü Necros'a uzattı... Elindeki granit parçasının üzerinde kapkara hilal Å?eklinde bir ay vardı.Bu ayın gerisinde yine aÅ?aÄ?ı doÄ?ru oyulmuÅ? ve granitin alt kenarına kadar uzatılmıÅ? ard arda iki ay daha görülmekteydi.

    DM:
    Sonra gölge Necros'a yaklaÅ?tı. Görünümünden cılız bir gölgeden çok bir Å?eytanın terör estirici etkisini kafasında Å?ekillendirebiliyordu.

    DM:
    "Atalarımızın kanını ve gücünü sana sunuyoruz Spellweaver. Bunun karÅ?ılıÄ?ında köprüden geçmeyeceksin. Bizimle kalacaksın..."

    DM:
    Ve boÅ?luÄ?un üzerindeki elinde bir Å?eytanın canlı bir Å?ekilde atan kalbini tutuyordu, Å?eytan kalbini Necros'a uzattı...

    DM:
    Å?imdi üçlü yine geri çekilmiÅ?lerdi. Necros un elinde iki taÅ? ve bir Å?eytan kalbi havada duruyordu. Seçim Å?ansı onundu...

    Necros:
    Necros dehÅ?et içinde üçüne de bakıyordu. Bu bir rüyaydı, kahrolası bir rüya. Ama bu lanet rüyada dahi yaÅ?amının özellikle son döneminin içinde geçtiÄ?i üçgen karÅ?ısına çıkmıÅ?tı. BaÅ?büyücü baÅ?ını eÄ?di. Ä°nanamıyordu. Bir yanda ailesinin nesillerdir sadakatle hizmet ettiÄ?i, kendisinin de baÄ?lılıÄ?ını sunduÄ?u ama kayıp olan bir tanrıça, öbür yanda çok az birlikte olduÄ?u, ama yaÅ?ayan bir tanrı, ve karÅ?ısında da asil kanıyla gurur duyduÄ?u ama kendi annesi, babası ve büyükbabası sayesinde nefret ettiÄ?i ailesi. Böyle bir Å?eyi hak etmemiÅ?ti o. Neden her Å?ey kötüye gitmek zorundaydı ki?

    Necros:
    BaÅ?büyücü öfkeyle yumruklarını tüm gücüyle sıkarken kemiklerin kıtırtıları duyuldu. Zihninde bir dürtü ona, hepsine "Canınız cehenneme!" diye haykırmasını söylüyordu, ama baÅ?büyücü bunu yapmayacak kadar akl-ı selimdi. YüreÄ?inde ve zihninde kopan fırtınaları dindirecek seçimi yapmanın tek bir yolu olabilirdi.

    Necros:
    Necros baÅ?ını gururla kaldırdı ve üç Å?ekle de baktı. "Seçimim karÅ?ılıÄ?ında bana tam olarak ne vaad ediyorsunuz?"

    DM:
    Ã?ç Å?ekilde aynı anda sese cevap verdiler. Bunu yapmaları gerçekten korkutucu olmuÅ?tu. "Sana vaad ettiklerimizi vaad ettik büyücü. Beklentin neyse bil ki onun çok daha azını bulacaksın. Vaad edilen bir Å?ey olmayacak, ama belki seçimini yaptıktan sonra kendini bir yönden Å?anslı hissedebilirsin. Bu tamamen hangi seçimi yaptıÄ?ın ile alakalı."

    Necros:
    Necros yeniden derin bir sessizliÄ?e gömüldü. DüÅ?ünceli bir edayla ve yavaÅ? adımlarla köprünün önüne geldi ve karÅ?ıya baktı bir Å?eyler görebilmek için. Gerçi bu sadece düÅ?ünebilmesi için kendi kendine yarattıÄ?ı bir zamandı. Ama yine de karÅ?ıda da iÅ?ine yarayacak bir Å?ey görebilirdi.

    DM:
    Köprü ince ve uzun uzadıya devam ediyordu. Sisler bir yerde köprünün önünü kesmiÅ?ti ve yolun devamını görünmez kılıyordu...

    Necros:
    Necros arkasını döndü ve üçlüye baktı. Yeminer.. Yeminer'e nasıl oldu da baÄ?lanmıÅ?tı Necros? Ah evet, Takhisis kaybolunca onu bulabilecek bilgiyi onda bulabileceÄ?ini umarak gelmiÅ?ti. Zaten Takhisis'i bulduÄ?unda gidecekti. Ne kadar komik...kim kimi bulmuÅ?tu acaba? Sonra Necros önündeki atalarının ruhuna baktı. Ailesinin tarihçesi neydi? Ah evet, Elysium'da yaÅ?ayan bir grup ölümlü büyücü. Basit iÅ?lerle uÄ?raÅ?ırlardı...ta ki aralarından güö hırsıyla çıkan bir tanesi gelip ailesinin gidiÅ?atını ebediyen deÄ?iÅ?tirene dek. Nekorrum isimli bu büyücü ölümbüyücülüÄ?üne soyunmuÅ?tu. Ailesinin tapındıÄ?ı önemsiz tanrıyı terk etmiÅ? ve yeni bir tanrı aramaya baÅ?lamıÅ?tı. Ä°lk karÅ?ılaÅ?tıÄ?ı tanrı Takhisis'ti. Ondan nasıl da etkilenmiÅ?ti. Elbette, etkilenmemesi mümkün müydü? BeÅ? baÅ?lı, büyüleyici güzellikte ve korkunçlukta, devasa bir ejderha. Nekorrum ona orada sadakatini sunmuÅ?tu. Necros kendisinin Kara Kraliçe ile bizzat karÅ?ılaÅ?tıÄ?ı zamanı hatırladı. Daha en basit büyüleri bile zorlukla yapıyordu. Majesteleri, onun gözlerine bakmıÅ?, bakıÅ?ları eti ve kemiÄ?i deÅ?erek ruhuna kadar inmiÅ?ti.

    Necros:
    O günü çok iyi hatırlıyordu Necros. Onun gücünü çok iyi hatırlıyordu. Ama gel gör ki Å?imdi tanrıça kayıptı. Ailesini bir arada tutan, hayatlarını uÄ?runa heba ettikleri tanrıça kayıptı.

    Necros:
    Obsidiyen kafatası, Å?eytan kalbi, Takhisis sembolü... Necros hızla üçüne de baktı. Yeminer buradaydı ve somuttu, ama ona asla sadakat beslememiÅ?ti. Takhisis ortada yoktu, ama tüm sadakati ve sözleri onaydı. Ailesinden tek kalan kiÅ?iydi. Spellweaverlar artık yoktu.

    Necros:
    O halde ilk kararını vermiÅ?ti. "Köprüden geçeceÄ?im." dedi sertçe BaÅ?büyücü.

    DM:
    Necros'un önünde boÅ?lukta durmakta olan kalp bir anda silindi, aynı Å?ekilde gölge de bir anda ortadan kayboldu...

    Necros:
    Ailesini reddetmiÅ?ti. Necros baÅ?ını hafifçe öne eÄ?di. Hayatı boyunca ilk defa gerçekten deÄ?er verdiÄ?i bir Å?eyin acısını yaÅ?ıyordu. Kendine hakim olamadan tek bir damla gözyaÅ?ı aktı. Sonra derin bir nefes alıp baÅ?ını kaldırdı ve gözyaÅ?larını sildi.

    Necros:
    Bir yanda duran, sadakatinin olduÄ?u ama kayıp olan tanrıçanın elçisine baktı, sonra diÄ?er yanda yanında olan ama sadakat beslemediÄ?i tanrının elçisine baktı. Ne yapabilirdi ki? Onun bedeni, yüreÄ?i, ruhu kayıp olan tanrıçaya aitti. Yeminer'i seçse bile sadece onun için çalıÅ?mıÅ? olacaktı, tıpkı Å?imdiye kadar olduÄ?u gibi. Bu diyara gelmesi, Yeminer'le tanıÅ?ması, kuleye gitmesi.. Bunların hepsi kayıp olan tanrıçası içindi. Ama gerçekten onun için deÄ?er miydi?

    Necros:
    Necros, cüppesinin içinde duran BeÅ? BaÅ?lı Ejderha madalyonunu çıkarıp baktı. BeÅ? baÅ? da ona her Å?eyini anımsatıyordu. Necros madalyonu öptü. Sonra da gidip, kara cüppeli kadının önüne diz çöktü. "Sadece Majesteleri Takhisis için yaÅ?adım."

    DM:
    Aynı anda Kara Bekçi'nin sureti de kayboldu... Kara cüppeli hanım memnuniyetle Necros'a baktı. "Pekala büyücü. Å?imdi köprüden geç..."

    Necros:
    Necros ayaÄ?a kalktı ve köprüye baktı. Sonra kara hanıma döndü. "Karanlıklar Kraliçesi için." diye fısıldadı ve emin adımlarla köprüye ilerlemeye baÅ?ladı.

    DM:
    Köprüye doÄ?ru ilerliyordu Necros. GöÄ?sünde Takhisis'in kolyesi, elinde TakhisisÂ?in sembolü olan granit parçası. Köprünün baÅ?ına geldiÄ?inde hayatının seçimi ve yolu karÅ?ısındaydı...

    Necros:
    BaÅ?büyücü kararlılıkla yolu izlemeye baÅ?ladı.

    DM:
    Köprüde ilerlerken sisler yavaÅ? yavaÅ? aralanmaya baÅ?ladı. Sisler aralandıkça köprü devam etti. Uzun yolun sonunda Necros köprünün tamamını geçmiÅ?ti. yeni bulunduÄ?u ortam son derece etkileyici bir tapınaktı. Takhisis tapınaÄ?ı...

    DM:
    Hemen önünde geniÅ? bir kaide duruyor, kaidenin gerisinde 5 metre boyunca yüksele bir sütun ve sütunun üzerine oturtulmuÅ? dev bir Takhisis sembolü görünüyordu. Holün gerisi de vardı belli ki ama Å?imdilik geri tarafta sislerle çevriliydi. Ve kaide... Ã?zerinde bir oyuk vardı... Ã?nceden Å?ekillenmiÅ? bir oyuk...

    Necros:
    BaÅ?büyücü yavaÅ?ça kaideye doÄ?ru ilerlemeye baÅ?ladı.

    DM:
    Kaide 5 farklı koldan yükselen yılanlar Å?eklinde bir görünüme sahipti, üzerinde hiçbir Å?ey yoktu...

    Necros:
    Necros dikkatini bu sefer oyuÄ?a yöneltti. Neyin nesiydi bu?

    DM:
    Granitin tam olarak üzerine oturabileceÄ?i bir oyuk, aynı Å?ekilde kafatası ve kalpte buraya yerleÅ?tirilebilirdi, eÄ?er seçseydi....

    Necros:
    Necros'un yüreÄ?inden bir sızı geçti. O ihanete alıÅ?kın bir kiÅ?iydi, ama daha önce hiç yürekten deÄ?er verdiklerine ihanet etmemiÅ?ti. O anda-her ne kadar çok az zaman geçirmiÅ? olsa da-tuhaf bir Å?ekilde Yeminer'e de fazla baÄ?lanmıÅ? olduÄ?unu hissetti. YanlıÅ? bir seçim mi yapmıÅ?tı? Bilemiyordu BaÅ?büyücü. Ama hayatını Takhisis'e adamıÅ?tı. EÄ?er bugün vazgeçseydi, yaÅ?amının hiçbir deÄ?eri kalmazdı.

    Necros:
    Necros, granit sembolü alıp oyuÄ?a dikkatlice yerleÅ?tirdi.

    DM:
    Sembol yerleÅ?irken üzeri hafifçe parladı. Sonra kadidenin üzerindeki gölgeler tek bir vücut haline gelene dek toplanmaya baÅ?ladılar. Bu olurken nereden geldiÄ?i belli olmayan bir gürültünün sesi etrafa dolmaya baÅ?ladı.

    DM:
    Gölgeler bir vücut haline geldiÄ?inde bunun, daha önce görmüÅ? olduÄ?u cüppeli hanım olduÄ?unu gördü Necros. Seçimin bizi haddiyle memnun etti büyücü, Å?imdi bana yaklaÅ?...

    DM:
    Kaidenin üzerinden büyüyle bir nesneyi hareket ettirirmiÅ? gibi Necros'un üzerinden kendi üzerine doÄ?ru elini hareket ettirdi.

    Necros:
    Necros duraksamadı bile. Artık seçimini yapmıÅ?tı ve bir kez daha Takhisis'indi. Kayıptı, ama onu bulacaÄ?ına yemin etmiÅ?ti. Belki de bulmuÅ?tu bile. BaÅ?büyücü kararlılıkla kara cüppeli hanıma yaklaÅ?tı ve önünde diz çöktü.

    DM:
    Kara çarÅ?aflara bürünmüÅ? hanım önünde eÄ?ilen büyücüye tek bir anlık minik bir tebessümle baktı. Sonra bazı sözler çıkmaya baÅ?ladı dudaÄ?ından...

    DM:
    Necros bir anda sözlerin etkisiyle kendinden geçer oldu, bu ani etkiye karÅ?ılık vermeye çalıÅ?tı fakat baÅ?arılı olamadı. Kara çarÅ?aflı hanımın elleri doÄ?ruca Necros'un Å?akaklarına sabitlenmiÅ?ti ve ellerinin etrafında simsiyah bir duman gezinmeye baÅ?ladı. Gözleri dimdik Necros'un gözlerine kenetlenmiÅ?ti ve gözlerini kırpmaksızın onu izliyordu.

    DM:
    Aynı Å?ekilde Necros da iradesini Å?eytana teslim etmiÅ?ti.

    DM:
    Ve Necros'un zihnine onlarca, yüzlerce, binlerce soru yöneltildi. hepsi sırayla, hepsi kusursuzca...

    DM:
    Ve Necros bunlara birer birer yanıt vermeye baÅ?ladı, iradesizce, ama doÄ?ru olanları hep.

    DM:
    Ve Necros'un bilincindekiler ve bilinçaltındakiler, hayatı boyunca bildiÄ?i, öÄ?rendiÄ?i ve unuttuÄ?u her Å?ey üzerine bir sünger tutulmuÅ?çasına beyninden emilip çekildi.


    ----------------------------------------------------------- ------------

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:55 am Reply with quoteBack to top

    UyanıÅ?... Kan SavaÅ?ı!!!


    Necros aniden uyanıverdi. Neler olduÄ?unu tam olarak çözümleyememiÅ?ti. Ama onu huzursuz eden bir Å?eyler olduÄ?u kesindi. Etrafa bakındı, uyanıktı, gözleri ise kan çanaÄ?ına dönmüÅ?tü. Tüm vücudu kupkuru kesilmiÅ?, yorgunluktan bitap düÅ?müÅ? gibiydi. Sanki hiç uyumamıÅ?tı!

    DM:
    Kol ve bacak kasları hala kasılmaktaydı, her hareketinde kramplar giriyordu vücuduna...

    DM:
    Aynı Å?ekilde Necros, uzun süredir uyuduÄ?unu da düÅ?ünmekteydi...

    Necros:
    Necros oturur vaziyete geçti. Kahretsin, neler olmuÅ?tu böyle? GördüÄ?ü rüyanın bir anlamı var mıydı yoksa sadece Avernus'un getirdiÄ?i kötülüklerden birisi miydi? BaÅ?büyücü aÄ?rıyan baÅ?ını ovuÅ?tururken gözlerini kapattı. Neler olduÄ?una akıl erdirmeye çalıÅ?tı.

    DM:
    Ã?zerine uzun uzun düÅ?ünmeye çalıÅ?tıysa da kendi adına bir bulgu elde edemedi. Tüm vücudu aÄ?rıyordu, gözlerini kapattıı anda gözkapakları gözlerine adeta yapıÅ?ır olmuÅ?tu ve bir sıcaklık gözlerini örtmüÅ?tü. Aynı zamanda acıyordu da bu gözler, uyumak istiyordu...

    Necros:
    'Uyuyakalalı' ne kadar olduÄ?unu merak etmiÅ?ti Necros. Tekrar uyumalıydı ama yine kötü Å?eyler olacaÄ?ından korkuyordu. Bir anda aklına geldi: O Avernus'taydı ve hiç sevilmiyordu. BaÅ?ını hızla kaldırarak çevresine bakındı. Sanki her gölgede bir suikastçi varmıÅ? gibi telaÅ?lıydı.

    DM:
    Sonra dıÅ?ardan güçlü bir ses duydu. "Hizaya gel!!! Uygun adım ileri!!!"

    Necros:
    Hiza? Ä°leri? Kahretsin, savaÅ? baÅ?layacaktı neredeyse! Necros acelelyle hançerleri alıp kemerine sıkıÅ?tırdı ve sonra orta kata yazılarını almaya koÅ?tu.

    DM:
    Necros hançerlerini aldı, uyumadan önce efsunladıÄ?ı kapıdan geçerek aÅ?aÄ?ı kata indi. Burada masada bıraktıÄ?ı yazılar ve kitaplar hala durmaktaydı...

    Necros:
    BaÅ?büyücü yazıları üst üste koyarak aceleyle katladı ve aceleyle çantasına tıkıÅ?tırdı. Bu sefer de en alt kata indi. Silahlıkta bıraktıÄ?ı altı mızrak gibi sivri olan asayı eline aldı. Küçük arbaleti beline astı ve çantasının inine birkaç tane ok koydu. Sonra barakanın kapısına koÅ?turup dıÅ?arı fırladı.

    DM:
    Necros dıÅ?arı fırladıÄ?ı anda binlerce iblisin her tarafta sıralanmakta olduÄ?unu gördü. MüthiÅ? bir kalabalıktı bu, tamamı Å?eytanlardan oluÅ?an devasa tugaylar...

    DM:
    Herbirinin baÅ?ında efendileri emirler yaÄ?dırmakta hepsini hizaya ve uygun pozisyona sokmaktaydılar...

    DM:
    Bir anda büyücünün aklı baÅ?ından gitmiÅ?ti bu sahneyi gördüÄ?ünde...

    Necros:
    "Lanet olsun!" Necros küfrederken üzerindekileri iyice yerleÅ?tirdi ve dıÅ?arı çıkıp etrafına bakındı. Onun kahrolası birliÄ?i nerelerdeydi?

    DM:
    Necros birliÄ?ini hiçbir yerde göremiyordu. Etrafta baÄ?ırıp çaÄ?ıran Å?eytanlar gözüne çarpabiliyordu. Herkes birliklerini bir düzene sokmak ve emirleri beklemekle görevliydiler.

    DM: Bir süre araÅ?tırdıktan sonra AteÅ?üfleyen NecrosÂ?un gözüne takıldı. Aynı Å?ekilde o da NecrosÂ?u gördü ve ona doÄ?ru yaklaÅ?tı. AteÅ?üfleyen taburların arasından sıyrılarak Necros'un bulunduÄ?u tarafa geliyordu.

    Necros:
    Ã?ileden çıkmıÅ? haldeki Necros, ona doÄ?ru ilerledi. "Dokuz katman aÅ?kına! Neden kimse bana haber verme zahmetine girmedi?!" diye hamatula büyücüsünü azarlamaya baÅ?ladı BaÅ?büyücü.

    DM:
    AteÅ?üfleyen çizgi haline gelmiÅ? gözleriyle Necros'a bakıyordu, onun karÅ?ısında hazır pozisyona geçmiÅ?ti. "Efendim ordular erken toparlandılar, bizlerde henüz tam bir araya gelmiÅ? deÄ?iliz, buradaki ordularda öyle. Erken bir baskın bekleniyormuÅ? sanırım. Siz Kutsal Olmayan Kale'ye gitmelisiniz. Efendimiz Kyrul'auth sizi taktik ve yöntem konusunda bilgilendirecekmiÅ?. Kendisinin yanından henüz geliyorum."

    Necros:
    Necros baÅ?ını sallayarak onayladı sonra tam harekete geçecekti ki durdu. "Bu Kyrul'auth.. Nedir o? Hakkında bilmem gereken önemli bir Å?ey var mı?"

    DM:
    "Bende kendisini tam olarak tanımıyorum. Efendi Kanfatihi'nin altkumandanlarından biri diye düÅ?ünüyoruz."

    Necros:
    Necros tekrar baÅ?ını salladı. "Peki nerede toplanacaÄ?ız? Bu lanet kalede kaybolabilirim bile."

    DM:
    "Onlara 47.bölüÄ?ün baÅ?ında olduÄ?unuzu söylerseniz sizi yönlendirebilirler. Kendi açımdan yolu göstermeyi güç buluyorum. Yine de isterseniz sizinle beraber gelebilirim komuta odasına kadar"

    Necros:
    Necros sabırsızca elini salladı "BoÅ?ver, sen burada kalıp SavaÅ?akamçılayan'a birliÄ?i toparlamasında yardım et. Daha iÅ?e yarar bir Å?ey olur." Necros aceleyle yolunu bulmaya giderken, bu rezil hamatulalar kadar olup kendisini bu kumandanın yanına teleport edemediÄ?i için kendisine lanet ediyordu. Ah evet, teleportasyon gücünün sınırları dahilindeydi, ama hatasız bir teleportasyon için henüz o kadar güçlü deÄ?ildi. BaÅ?büyücü aceleyle yolunu bulmaya çabaladı.

    DM:
    Necros 15 20 dakika içersinde kalenin önüne varmıÅ?tı. Å?u anda kalenin hiçbir giriÅ?i yok gibi görünüyordu. Dümdüz bir kaleydi sadece. Kalenin etrafında yine birlikler toplanmıÅ?tı ve ana baba günüydü.

    Necros:
    Necros önüne baktı. Bir iblisi çevirip kumandanına oraya nasıl ulaÅ?acaÄ?ını sorabilirdi. Ama gidip aptal gibi bir cornugona dayılık taslamak da istemiyordu. Ã?evresine bakınıp kendisini bilgilendirebilecek birilerini aradı.

    DM:
    Etrafta tanıdık birilerini bulmak imkansızdı. Bilgilendirmek için ise, etrafta farklı birliklerin sancakları görülmekteydi. Onların dıÅ?ında birilerini bulması oldukça güç olmuÅ?tu. Yine de sonunda kalenin önüne ıÅ?ınlanan bir osyluth gözlerine iliÅ?miÅ?ti. O herhangi bir sancaÄ?ın niÅ?anını taÅ?ımıyordu. Açıkçası soracak baÅ?ka birisini de bulamamıÅ?tı.

    Necros:
    Necros aceleyle osyluthun yanına seÄ?irtti. En iyisi buydu. "Sen! Evet, sen! Kaleye nasıl girebilirim?" Necros, osyluthun rütbesini bilmiyordu, ama aÅ?aÄ?ı rütbeli birisine saygılı davranıp kendisini rezil etmektense üst rütbeli birisine saygısız davranmak yeÄ?di. En azından henüz buradaki hiyerarÅ?iyi bilmediÄ?inden bir hata olduÄ?unu anlatabilirdi öyle bir durumda.

    DM:
    Osyluth tam buradan da teleport olacaktı ki koÅ?arak onun yanına gelen cüppeli kimseyi gördü son anda. *"Kaleye giriÅ? yasak"* dedi kısa ve kesin bir Å?ekilde

    Necros:
    "Ben 47. bölüÄ?üm komutanıyım ve Kyrul'auth'un yanına gitmem gerekiyor. O nerede? Kaledeyse, kaleye gireceÄ?im. DeÄ?ilse, bana nerede olduÄ?unu söyle." dedi BaÅ?büyücü buyurgan bir edayla. BaÅ?ka derdi yokmuÅ? gibi bir osyluthla uÄ?raÅ?ıyordu Å?imdi de.

    DM:
    Osyluth ismi duyduktan sonra bir an duraksadı. *"Bunun için içerideki görevlilerle konuÅ?mam gerek. Å?u anda teleport ile içeri giriÅ? çıkıÅ?lar yasaklanmıÅ?durumda."*

    DM:
    Sonra osyluth ellerini hafifçe iki yana açtı, gözlerini kapattı ve konsantre oldu.

    DM:
    Bir süre bu konsantrasyon devam ettikten sonra osyluth tekrar Necros'a döndü. *"Kuzeydeki savaÅ? barakaları"* dedi ileriyi göstererek. BakıldıÄ?ında boÅ? bir alaan mevcuttu orada ve bir yıÄ?ı baraka dizilmiÅ?ti. *"Efendimiz sizi orada, en büyük barakada -ki flamasını göreceksin, bekliyor olacak, hızla oraya gidin."* Ardından Necros'un hareketlenmesini bekledi, büyücü hareketlendikten sonra o da teleport olup ortadan kaybolacaktı.

    Necros:
    Necros hiçbir Å?ey söylemeden koÅ?ar adımlarla barakalara doÄ?ru ilerlemeye baÅ?ladı. Kimbilir ne kadar geç kalmıÅ?tı!

    DM:
    20 dakikadan daha uzun süre sonra Necros barakalardaydı. Burası tamamen boÅ?altılmıÅ?, etrafta hiçkimseler kalmamıÅ?tı neredeyse. Sonra Necros barakaların ortasında en büyük barakayı gördü. 4 katlı barakanın çevresi hala korunuyordu ve kendisini açıkça belli ediyordu. Necros o tarafa doÄ?ru yönelirken bir hamatula onu durdurdu. *"Kimsin? Niçin buradasın?"*

    Necros:
    Necros hamatulaya buz gibi bir bakıÅ? attı. Hamatulalar artık canına tak etmeye baÅ?lamıÅ?tı. "47. bölüÄ?ün komutanıyım. Komutan Kyrul'auth ile görüÅ?eceÄ?im."

    DM:
    Hamatula Necros'a dur demedi, onun ardından büyük barakalara doÄ?ru yol aldı sadece. Bu sırada 3 baraka da daha önce Necros un önünde çember oluÅ?turmuÅ?tu, daha sonra ardından çember oluÅ?turdular.

    Necros:
    BaÅ?büyücü sessizce onu izlemeye baktı. Kyrul'auth'un nasıl bir Å?ey olduÄ?unu düÅ?ünüyordu. Cornugon mu? Gelugon mu? Yoksa baÅ?ka bir çukur iblisi mi? Yok canım artık. Burada baÅ?ka bir çukur iblisi sadece Zek'arab'ın baÅ?ını aÄ?rıtırdı. Yine de... BaÅ?büyücü emin olamıyordu iÅ?te. Sadece hamatulayı izleyip, onun ne olduÄ?unu görebilirdi.

    DM:
    Barakanın kapıları Necros için açıldı, içeride bir yıÄ?ın hamatula daha Necros'u karÅ?ıladı. Onlarda dosdoÄ?ru komuta odasını gösterdiler. Necros komuta odasına girdi. Å?imdi Kyrul'auth karÅ?ısındaydı. Yüksek rütbeli bir gelugon.

    DM:
    *"Evet buyrun 47. bölüÄ?ün komutanı, bekletildiÄ?imizden daha çok beklenti ve heyecan yaÅ?amıÅ? olmanızdandır herhal bu aceleniz ve telaÅ?ınız. Buyrun geçin biraz soluklanmanıza bari iznimiz olmuÅ? olsun."*

    Necros: Necros selam verdi sonra da rahatlayıp asasına dayandı. "GeciktiÄ?im için özür dilerim Komutan Kyrul'auth. Takdir edersiniz ki kalede yeniyim ve sizi nerede bulabileceÄ?imi bilmiyordum. Ve tabi ölümlü bedenimin kısıtlamaları da mecvut."

    DM:
    *"Buyrun dinlenin tabiiki 47. bölüÄ?ün komutanı. Dinlenmeniz bizim için sizin kim olduÄ?unuzu tanıyıp bilmemizden daha önemli sayılabilir belki de, bir yerde. Böylece öncekine göre daha saÄ?lıklı hareket etmiÅ? oluruz hem, deÄ?il mi?"*

    Necros:
    Necros derin nefes alırken baÅ?ıyla onayladı. "Evet Komutanım. Sanırım ismim size iletilmemiÅ? Adım Necros..." gördüÄ?ü rüyanın etkisiyle soyadını söylemekte zorlansa da BaÅ?büyücü devam etti "Spellweaver."

    DM:
    *"Pekala Necros Spellweaver. Aslına bakılırsa ne ismin ne soyun ne de ölümlülüÄ?ün bizim için bir kıstas teÅ?kil ediyor. Benim gözümde 47. bölüÄ?ün komutanı cüppeli uzun boylu bir insansın sadece. Ã?ncelikle bunu akıllara iÅ?lesek daha iyi bir düzen saÄ?lamıÅ? oluruz."*

    DM:
    *"Haksız mıyım?"*

    Necros:
    Bir kez daha aÅ?aÄ?ı olduÄ?u suratına çarpılmıÅ?tı. Ama baatezu doÄ?ası düÅ?ünüldüÄ?ünde beklenmeyecek bir Å?ey deÄ?ildi bu. Necros alıÅ?maya baÅ?lamıÅ?tı. "Haklısınız Efendim."

    DM:
    *"Pekala cüppeli uzun boylu insan. Biliyorsun ki emrin altındaki bölükler savaÅ? öncülüÄ?ü rolünü üstleniyor. Bunun sorumluluÄ?unu ve yapacaklarını biliyorsun deÄ?il mi?"*

    Necros:
    "Madde düzleminde bu tip kuvvetlerin nasıl kullanıldıÄ?ını biliyorum Efendim. Sizin aranızda baÅ?ka bir kullanımı varsa veya aklınızda baÅ?ka bir görev varsa bu konuda bilgisizim ne yazık ki."

    DM:
    *"Bilgisiz misin? Bunu nasıl bir üstüne söylersin asker!"* Kyrul'auth ayaÄ?a kalkmıÅ?tı Å?imdi. Sesi adeta kükreme gibi çıkıyordu. *"BilgisizmiÅ?! BilmediÄ?in ne var ki bölükbaÅ?ı!!!"*
    DM:
    *"Sana bunun için yeterli süre verildi, nasıl hala bilmediÄ?in bir Å?eyler olduÄ?unu iddia edersin!"*

    Necros:
    "Ã?zür dilerim Efendim. YanlıÅ? anlattım. Demeye çalıÅ?tıÄ?ım Å?ey, stratejinizde ne gibi bir konuma sahip olduÄ?umuzu bilmediÄ?imizdir. Orduda bulunacaÄ?ımız genel konum yani. Ve eÄ?er bize özel olarak verilecek bir görevinizin olup olmaması." Necros düzgün anlatamamasına lanet etti.

    DM:
    *"Senin stratejimizdeki konumunu belirtmek üzere buraya çaÄ?ırdım zaten. Stratejiler konusunda bilgili misin?"*

    Necros:
    Necros bir an duraksadı. "Å?ey, bir kere bir savaÅ?a katılıp bir goblin bölüÄ?ünü kumanda etmiÅ?tim. Tecrübem bundan ibaret malesef." Necros yalan da söyleyebilirdi elbette, ama yalan söylerse anlatılacakları anlayamayabilirdi, dolayısıyla bu da savaÅ?ta baÅ?arısızlık getirirdi. Necros'un zihninde Zek'arab'ın sözleri yankılandı bir anda: *"Senden baÅ?ka hiçkimseden hesap sormayacaÄ?ım, bana hesap verecek tek kiÅ?i de sen olacaksın!"* BaÅ?büyücü ürpermeden edemedi.

    DM:
    Kyril'auth bu sefer tekrar ayaÄ?a kalkamadı. *"Sana stratejiler konusunda bilgili misin diye sordum asker, hayat hikayeni deÄ?il! *"Stratejiler konusunda bilgili misin!"*

    Necros:
    Necros kısa ve net olarak cevap verdi. "�ok az Efendim."

    DM:
    *"Kan SavaÅ?ındaki akibetinde yavaÅ? yavaÅ? belli oluyor öyleyse insan."* dedi kalın ve tiksintili ses tonuyla.

    DM:
    Sonra hemen yanından bir harita çıkardı, haritada Kan Ovaları ve Styx Nehri görülmekteydi, doÄ?uda bir baÅ?ka lejyon daha vardı ama o taraf detaylı çizilmemiÅ?ti. Harita kenarlarından silikleÅ?tirilmiÅ?ti.

    Necros:
    'Görürüz' diye düÅ?ündü BaÅ?büyücü. Ama içinden bir ses de gelugona hak vermeden edemiyordu. Gerçekten de pek Å?ansı yoktu. Necros dikkatlicee haritayı incelemeye baÅ?ladı "Konumlarımız nereler Efendim?"

    DM:
    *"BulunduÄ?umuz konumu görüyorsun"* dedi eliyle Kan Ovalarını iÅ?aret ederek. *"Burada 100000 kadar Å?eytan korumaya çekilmiÅ? durumda. Aynı Å?ekilde doÄ?udaki lejyondan da 300000 kadar yardım edecek. Ve yine 500 sürüyü Styx nehrine doÄ?ru harekete geçireceÄ?iz."* Å?imdi Styx nehrini göstermekteydi, Nehir haritanın sol tepesinden baÅ?layarak saol altına kadar kıvrıla kıvrıla devam etmekteydi.

    DM:
    *"Sürülerin bir kısmı Ovalardan 300 kilometre kadar ileriye yollanacak, senin yönettiÄ?in sürü ise 550 km öteye yollanacak, yani styx nehrinin ötesine"*

    DM: *"Tanar'ri piçlerinin Styx nehrinin gerisinden Avernus'a inmeleri muhtemel, bunun için sen ve sürün ilk öncü olarak burayı tutacaksınız, baÅ?ka öncülerde boylu boyunca Styx nehrinin ilerisini ve gerisini tutacak."* Sonra pençeli parmakları tekrar haritayı gösterdi, haritanın hemen sol altını gösteriyordu, gerisinde yanyana iki tepelik görülmekteydi. Bu iki tepeliÄ?i yine bir sıradaÄ? dizisi izliyordu.

    DM:
    *"Burayı"* diye gösterdi Kyril'auth Styx nehrinin gerisini. *"Sen tutacaksın asker"*

    DM:
    *"AnlaÅ?ılmıÅ? mıdır?"*

    Necros:
    Necros bembeyaz olmuÅ? bir tenle anlatılanları dinledi. Bu resmen ölüm fermanıydı. Ama ne yapabilirdi ki? "AnlaÅ?ıldı Efendim." dedi zorlukla.

    DM:
    Kyril'auth ciddi bir Å?ekilde ayaÄ?a kalktı. *"Emir Å?u an itibariyle geçerlidir asker! Sürü ile beraber harekete geç! Saldırı yakındır!"*

    Necros:
    BaÅ?büyücü selam verdi. "Emredersiniz Efendim!" Necros bunun ardından arkasını dönerek koÅ?ar adımla baraka çıkıÅ?ına yöneldi.

    DM:
    Necros barakadan çıktı, Yine etrafında çeÅ?itli rütbelerde Å?eytan askerler görmekteydi. DıÅ?arıda ise aynı kalabalık mevcuttu. Å?imdi kendi sürüsünü bulmalıydı.

    Necros:
    Necros geldiÄ?i yerden geri dönmeyi denedi. Kahrolası yaratıklar gibi kendini oraya kusursuz bir Å?ekilde nakledemezdi. Oraya gitmesi bile sorun olacakken, bu lanet yaratıkları acilen bulut yola çıkmaları en iyisiydi.

    DM: Necros yarım saatten biraz fazla süren koÅ?uÅ?turmacasının ardından tekrar kendi barakasını bulmuÅ?tu. Sürüler Å?imdi birer birer harekete geçmekteydi. Büyücü de acele etmeliydi, oysa üzerindeki mthiÅ? yorgunluÄ?u dahi atamamıÅ?tı. Günlerdir uykusuz kalmıÅ? gibiydi, kendi barakasının önüne geldiÄ?inde ayaklarını zor sürüyordu. Etraftaki kalabalık ona sanki bir halisülasyon görüyormuÅ? gibi geliyordu. UÄ?ultular her yanını sarmıÅ?tı adeta...

    Necros:
    BaÅ?büyücü gerçekten çok kötü bir haldeydi. Ne yapabileceÄ?ini hiç bilmiyordu. Ã?evresine bakınarak kendi hamatulalarından birini aradı.

    DM:
    Oysaki hepsi birbirine benziyordu, onları bulmanın bir yolu olmalıydı. Ama ne!

    Necros:
    BaÅ?büyücü çevresine bakınmasına raÄ?men hiçbir Å?eyi ayırt edemiyordu. Tanrılar adına, bu savaÅ?ın sonuna kadar nasıl dayanacaktı?! Necros tek çaresini yaptı. "47 bölük, toplan!"

    DM:
    Necros bunları söyledikten sonra yere devriliverdi. Son sözlerini duyanlar onu sayıklıyor sanmıÅ?lardı...

    DM: Necros un etrafında ince uzun demetler halinde ıÅ?ıklar yaklaÅ?ıyorlar, uzaklaÅ?ıyorlardı. Tuhaf varlıklar çevresinde geziniyordu ama onlara ne tepki verebiliyordu ne de korkusunu geri plana atabiliyordu.

    DM:
    Sonra gözler yavaÅ? yavaÅ? kapandı... Necros derin bir uykuya daldı...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 6:58 am Reply with quoteBack to top

    Baator'un Zindanları, Hiç Dinmeyen Ã?ıÄ?lıklar, Kafatası Kulesi...


    DM:
    Yeniden uyandıÄ?ında Necros dar bir koridora bakan zindanlardan birindeydi. Altına bir çul serilmiÅ?ti ve yerden dumanlar ince çizgiler halinde tütüyorlardı.

    DM:
    Necros uyanmıÅ?tı, bu sefer yorgunluÄ?unu üzerinden atmıÅ? gibiydi. BayaÄ?ı dinlenmiÅ? olmalıydı.

    Necros:
    "Kesin AteÅ? Ã?ukurları'na gönderileceÄ?im.." Necros, bayıldıÄ?ından beri ne kadar süre geçtiÄ?ini hayal bile edemiyordu. SavaÅ? ne olmuÅ?tu acaba? Kazanan taraftan Å?üphesi yoktu, ama kendi bölüÄ?ü ne olmuÅ?tu acaba? Daha da önemlisi, kendi akıbeti ne olacaktı acaba? Necros oturur pozisyona geçti ve üzerini incelemeye baÅ?ladı. Açıkçası tek bir eÅ?yasının bile kaldıÄ?ına inanmıyordu.

    DM:
    Necros'un üzeri çırılçıplaktı...

    Necros:
    "Lanet madalyonu bile almıÅ?lar.." diye mırıldandı Necros. Sonra alayla kikirdeyerek parmaÄ?ında, buraya ilk geldiÄ?inde kendisine verilmiÅ? olan yüzüÄ?e baktı. O ne olmuÅ?tu acaba?

    DM:
    Parmak, sadece parmak...

    Necros:
    "En azından habire beni izlemeyecekler. Gerçi burada izlemelerine gerek de yok ya." Necros yavaÅ?ça ayaÄ?a kalktı ve çevresine bakındı.

    DM:
    Kapkaranlık bir hücredeydi Å?u anda, ilk Avernus'a indiÄ?inde de benzer bir yerde bulunmuÅ?tu. Bu seferki daha korkutucuydu. AÅ?aÄ?ıdan ve yukarıdan canavarların haykırıÅ?ları yükselmekteydi. Bazen bir kadın sesine benzer oluyordu bu, bazen de bir bebek sesinden faksız. En küçük canlıdan en büyük canavara deÄ?in herkese ait sesler duymaktaydı hücrenin dıÅ?arısından gelen.

    DM:
    Ve bu hiç dinmiyordu. Zaman zaman canlılara ait olmayan seslerde geliyordu kulaklara ama yüzlerce binlercesinin ard arda haykırması çoÄ?unlukla bu sesleri de bastırıyordu.

    Necros:
    Ä°Å?kence zindanları! Belki de çokdan AteÅ? Ã?ukurları'na gelmiÅ?ti bile. Daha önce hiç bulunmamıÅ?tı orada, ama böyle bir hücre hayal etmiyordu. Yine de Necros'un üzerine muazzam bir umutsuzluk çöktü. Hala büyüsü vardı, evet. Ama malzemeleri yokken ne yapabilirdi ki? Necros tekrar kendini yere attı. GörünüÅ?e göre buraya kadardı. En azından çabuk bir ölüme sahip olmayı isterdi. SavaÅ? sırasında curcunanın ortasında bu saÄ?lanırdı ama burada... Artık pek umut göremiyordu.

    DM:
    Necros tam bir umutsuzluk anına düÅ?müÅ?tü Å?imdi. O kendisini geriye atmıÅ?ken yüzlercesinini binlercesinin çıÄ?lıÄ?ı hiç dinmedi. Ã?lümlü zihinleri delirtecek derecede korkunç bir Å?eydi bu. Sonsuz çıÄ?lıklar hiç dinmiyordu.

    DM:
    Hücre ve önünde parmaklıklar, karÅ?ısınnda kapkara duvar görünüyordu. Yeden püsküren dumanlar dinmek bilmiyordu. Hücrenin saÄ?ında solunda aÅ?aÄ?ısında yukarısında hep birileri vardı. Ã?ıÄ?lıklar buna iÅ?aret ediyordu.

    Necros:
    Necros o sırada bir Å?ey fark etti. Yerden püsküren dumanlar.. Lanet olsun! Büyücü hemen zihnini çalıÅ?tırdı. Her büyü malzeme istemiyordu ya! Necros aceleyle havaya birkaç rün çizip bunları seslendirmeye baÅ?ladı. (Protection from Fire)

    DM:
    Necros onca baÄ?ırıÅ? çaÄ?ırıÅ?ın içersinde zorlukla büyüsünü yapabildi. Büyü sözlerinin basit ve kısa olması da bunun olmasına imkan tanımıÅ?tı. Bir süre sonra artık ateÅ?e karÅ?ı dayanıklılık sahibi olmuÅ?tu.

    Necros:
    Necros-tamamen anlamsızca-sırıttı. En azından artık AteÅ? Ã?ukurları'nın-tabi oradaysa-ateÅ?lerine karÅ?ı bir süre direnebilirdi. Necros bundan sonra parmaklıklara gitti ve dıÅ?arıda neler olduÄ?unu görmeye çalıÅ?tı.

    DM:
    Demir parmaklıklar uzanabildiÄ?ine devam ediyordu, saÄ?lı, sollu... Tepesinde ve aÅ?aÄ?ısında yine katlar vardı, duvar kavislenerek bir yerden sonra diÄ?er hücreleri görememesini saÄ?lıyordu.

    Necros:
    Necros'un yapabileceÄ?i en iyi Å?ey Å?u anda baÄ?ırmaktı herhalde. Å?eytanlardan birileri orada olmalıydı. "Hey! Kimse yok mu?"

    DM:
    Ses sadece çıÄ?lıklara karıÅ?abiliyordu. Burada kimse kimsenin sesini umursamazdı ne de olsa. Necros onca çıÄ?lıÄ?ın ve gürültünün içersinde kendisininkinin dikkate alınacaÄ?ını anlamıÅ?tı o anda

    DM:
    Saatler birbirini kovaladı, sesler kimi zaman azaldı kimi zaman arttı. Saatler günleri buldu, günlerce aynı sesler devam edecekti. Necros fena derecede acıkmaya ve çıldırmaya yaklaÅ?mıÅ?tı. Gitgide çürüyordu sanki burada. Adeta çürümeye terkedilmiÅ?ti...

    DM:
    Ve bilinmeyen bir anda Necros buradan teleport edilerek tekrar Zek'arab'ın yanına getirildi. Aynı tahtta, aynı odada... Necros rezil bir haldeydi. Bu Å?eytanla ilk karÅ?ılaÅ?tıÄ?ı andan beri hep böyle olmuÅ?tu. Hep günah onunlaydı, hep lanet onunlaydı.

    DM:
    Ã?ukur Ä°blisi nefret dolu bakıÅ?larla devasa tahtında oturuyordu, karÅ?ısındaki çırılçıplak insanı izlemekteydin. *"Spellweaver. KarÅ?ımda duruyorsun? Tüm ihtiÅ?amınla, tıpkı köklü ailen gibi..."*

    Necros:
    GörünüÅ?e göre burada ölecekti. Artık pek umudu kalmamıÅ?tı Necros'un. Ama en azından gülümseyerek ölecekti. "Açıkçası ailem hep üstlerine karÅ?ı dürüst olmuÅ?lardır. Ama ben sanırım ölçüsünü biraz fazla kaçırdım." SaygınlıÄ?ının son zerresini de kaybetmiÅ? olan büyücü, içten bir üzüntüyle Zek'arab'a baktı.

    DM:
    *"SonsuzluÄ?a adımını atmadan önce bunu keÅ?fedebilmen az da olsa yol katetmiÅ? olduÄ?unu gösteriyor ölümlü. Ama bu nihai sonucu deÄ?iÅ?tirmeyecektir. Kan SavaÅ?ı bitti ve sen yoktun. BirliÄ?in de baÅ?arısız oldu. Daha önce seni tanıdıÄ?ımı söylemiÅ?tim. Ama açıklama sunacak bir insiyatif vermiyorum sana. Ã?ünkü savaÅ?madın. "*

    DM:
    Ve sonra Zek'arab Necros'un önünde yükseldi. Etrafa alevler saçmaktaydı. Gölgelere sinmiÅ? olanlar biraz daha geriye çekildi. Ve bir kükreme duyuldu. *"Cezan ölümdür Spellweaver. Kafatası sütunu ile tanıÅ?acaksın!!!"*

    DM:
    Kafatası Sütunu: Necros bu ismi daha önce bir yerlerde duymuÅ?tu. Fakat üzerine fazla bir Å?ey okuyamamıÅ?tı. Ve Å?imdi, oraya götürülüyordu...

    DM: Karanlıkların içersinden iki Å?eytan fırladı. Zek'arab ın pençeleri dosdoÄ?ru Necros'u gösteriyordu. *"Onu Kafatası Sütununa götüreceksiniz!!!"* Ardından iki Å?eytan Necros'u saÄ?lı sollu yakaladılar. Ã?lüm onu bekliyordu, Å?imdi yakalanmıÅ?tı iÅ?te!

    DM:
    Å?eytanlar bir anda Necros'u alarak teleport oldular, tekrar kendine geldiÄ?inde ise etrafında hiç yaÅ?ayan Å?eytan yoktu...

    DM:
    Necros Sütunun tepesindeydi Å?imdi, Kafatası Sütununun tepesinde.

    DM:
    AÅ?aÄ?ısı görünmüyordu ve sütunda bir bilye tanesinden dev bir ejderha kafasına kadar her boyda Å?eytan kafatası bulunmaktaydı. Burası kafataslarının üstüste oturtulması ile yükseltilmiÅ? göÄ?ü adeta delen bir kuleydi.

    DM:
    Ve Necros kulenin en tepesinde, tek baÅ?ınaydı. Sonsuz uçurum onu bekliyordu. Sonra tek bir söz duyuldu, *"Atla..."*

    DM:
    Artık buradan kaçacak baÅ?ka bir yer gözükmüyordu...

    Necros:
    Necros öylece durdu. Hiç kıpırdamadı. Sonra dudakları hafifçe Å?ekillendi. "Majesteleri, en azından imanınızla öleceÄ?im." Necros kendini boÅ?luÄ?a bıraktı.

    DM:
    Necros saniyeler boyunca havada kaldı, göÄ?ün sonu gelmiyordu sanki, uçurumdan atlamak ayrı bir histi, dipsiz bir uçuruma dalmak apayrı bir his. Bu korku onun kalbini durduracak gibiydi.

    DM:
    Ta ki...

    DM:
    'Büyüye karÅ?ı koyma Necros Spellweaver!'

    DM:
    Ses Necros'un ardından esen rüzgarla birmiÅ? gibi gelmiÅ?ti kulaÄ?ına, ama gelmiÅ?ti iÅ?te...

    DM:
    KulaÄ?ından çok zihnine gönderilmiÅ? gibiydi ama o an her ikisini de ayırt edememiÅ?ti.

    Necros:
    Necros gözlerini kapadı ve gülümsedi. Nasıl olsa dirense bile ölecekti. Nereye kadar kaçabilirdi ki? Ã?ok kısa bir zaman için baÅ?büyücülüÄ?ü tadan Necros, kendisini saldı ve ruhunu yolculuÄ?a-ki muhtemelen yine dönüp dolaÅ?ıp Baator'a gelecekti-hazırladı.

    DM:
    Sonra Necros'un üzerine bir büyü yollandı. Hakikaten büyünün bedenine nüfuz ettiÄ?ini hissetmiÅ?ti. Hiç direnmeye çalıÅ?madı buna. Ve büyü onu bir anda bulunduÄ?u noktadan aldı ve baÅ?ka bir noktaya yerleÅ?tirdi...

    DM:
    Bir fırtınanın göbeÄ?ine...

    DM:
    Necros Kıyamet Grubu SeçilmiÅ?leri ile birleÅ?tirilmiÅ?tir...........

    ---------------------------------RPG'nin Sonu------------------------------------

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Feb 15, 2006 7:06 am Reply with quoteBack to top

    -----RPG'NÄ°N SONUNDA-----

    Necros Spellweaver--->+2 level

    RPG KIYAMETÄ°N AYAK SESLERÄ° 1. KISIM SONU Ä°LE BÄ°RLEÅ?TÄ°RÄ°LMÄ°Å?TÄ°R.

    Necros' a çok özel teÅ?ekkürlerimi sunuyorum. Bunca RP'yi bıkmadan usanmadan yaptıÄ?ı, benim eziyetlerimi çektiÄ?i, msn diyaloglarını düzenleyip sonra elime verip al sen at abi dediÄ?i, herÅ?eyini yitirmesine raÄ?men hala benimle aynı samimiyetle muhabbete devam ettiÄ?i için. Allah herkese böyle uysal oyuncu nasip etsin ne diyim :=).

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     


    All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2005 by me.
    You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt

    Sayfa Üretimi: 0.32 Saniye