Sadece bir Å?amdanla aydınlanan, penceresiz, loÅ? bir odadaki sandalyesinde oturuyor ve ellerini sıkıp kavuÅ?turuyordu. Hayatı boyunca hiç böyle bir çaresizlik hissetmemiÅ?ti. Bu ona tamamen yabancı bir duyguydu, ama demek ki kaderde bunu yaÅ?amak da vardı.
Gözlerini yere dikmiÅ?ti ama yeri görmüyordu bile. Ã?aresizlik dolu bir sıkıntıyla ellerini oynarken, zihnince onlarca düÅ?ünce birbirini kovalıyor, ona olası baÅ?ka bir çıkıÅ? yolunu arıyordu.
Yoktu. Tanrılar adına, baÅ?ka bir çaresi yoktu iÅ?te! Ya bunu yapıp riski göze alacaktı ya da... Hayır, böyle bir Å?ey söz konusu bile olamazdı. Bu amaç uÄ?runa gerekirse bu riski bile alacaktı.
OturduÄ?u sandalyeden yavaÅ?ça kalktı ve adım adım ilerleyerek odanın kapısına vardı. Å?amdanın kendine bile ancak hayrı dokunan ıÅ?ıÄ?ına ihtiyacı yoktu. Onun gözleri zifiri karanlıkta bile gayet net görebilirdi.
Ama dıÅ?arıdaki koridor boyunca koridorun iki yanındaki duvarlara da onar adım arayla meÅ?aleler yerleÅ?tirilmiÅ?ti. Hayır, bu koridorun karanlık olduÄ?unu söylemek gerçekten de haksızlık olurdu. Ama zaten onun gibi önemli birisinin basit bir çalıÅ?ma odasına bile giden yol böyle aydınlatılmalıydı, öyle deÄ?il mi?
Onun gibi önemli bir kiÅ?i... Bu fikir karÅ?ısında acı acı gülümsedi, ve yine yavaÅ? adımlarla ilerleyerek koridoru geçmeye baÅ?ladı.
Koridor yerini bir yol ayrımına bıraktı. SeçtiÄ?i koridor da baÅ?ka bir yol ayrımına, o da bir baÅ?kasına. Böylece labirent gibi koridorların içinde en sonunda varması gereken yere vardı: LaÄ?ımlara inen bir koridor.
Koridoru takip etti. Ä°Å?te burası gerçekten de karanlıktı. Tek bir ıÅ?ık bile yoktu, ama karanlık görüÅ? yeteneÄ?i saÄ?olsun, hiç de sorun çekmiyordu. Siyah beyaz görüntü ona yetiyordu.
LaÄ?ımların yanına indiÄ?inde laÄ?ım boyunca beÅ? yüz metre kadar ilerledi. Sonra aniden durdu ve dönüp yanındaki duvarı yokladı. Zamanla aÅ?ınmıÅ?, girintili çıkıntılı duvarda eli bir oyukta durdu. Sonra diÄ?er elini boynuna götürdü ve kaftanının içinde boynunda asılı duran madalyonu çıkartıp oyuÄ?a yerleÅ?tirdi ve tam bir çevir madalyonu çevirdi.
Bir sürtünme sesi ve gıcırtı eÅ?liÄ?inde, bir metre kadar ötesinde rahatlıkla girebileceÄ?i bir delik açıldı. Madalyonu oyuktan çıkartarak deliÄ?e girdi. Madalyon olmadıÄ?ı için delik hemen arkasından kapandı.
İçi rahattı. DıÅ?arıdakine benzer bir mekanizma içeride de vardı. Bu sebeple bu odada kısılı kalmasına olanak yoktu.
Ona sadık olanlardan bile böyle bir Å?eyi gizlemek zoruna gidiyordu, ama bunun bilinmesi çok tehlikeliydi. Risk alamazdı. Böyle bir güvenlik önlemi Å?arttı.
İç çekerek odayı inceledi. Dikdörtgen Å?eklinde bir odadaydı ve ilerisinde bir kaide üzerinde bir kutu duruyordu. Kutunun içinde ne olduÄ?u belliydi: AradıÄ?ı Å?ey.
TaÅ? kaideye çeÅ?itli rünler kazınmıÅ?tı. Kaidenin üzerini kırmızı kadife bir örtü kaplıyordu. Ã?rtünün üzerinde de süslü ve yaldızlı kutu bulunmaktaydı. Kaidenin iki yanına birer meÅ?ale asılmıÅ?tı. Bunlar dıÅ?ında odada ıÅ?ık kaynaÄ?ı yoktu. Odadaki diÄ?er eÅ?yalar-çeÅ?itli büyülü veya deÄ?erli Å?eyleri taÅ?ıyan sandıklar, türlü türlü sandalyeler ve koltuklar, büyülü silahların dayandıÄ?ı askılıklar gibi Å?eyler-kapı ile kaideye giden yolun iki yanına dizilmiÅ?lerdi.
Derin bir nefes alarak kutuya dik dik baktı ve yumruklarını sıktı. Birkaç dakika öylece bekledi. Sonra adım adım ilerlemeye baÅ?ladı. Kutuya vardıÄ?ında elleri onun iradesine karÅ?ı koyuyor gibiydi, ama zorlukla da olsa elini cebine attı ve cebinden çıkarttıÄ?ı anahtarı kutunun kilidine sokup çevirdi. Küçük bir klik sesi ile kutunun kilidi açıldı. Kutunun kapaÄ?ını yavaÅ?ça açtı ve içindeki Å?eye baktı.
Bir süre sadece meÅ?ale ıÅ?ıklarını yansıtan o pürüzsüz yüzeyine baktı, sonra ellerini yavaÅ?ça uzattı. YaÅ?lı, boÄ?um boÄ?um olmuÅ? parmakları, tir tir titreyerek onun yüzeyine yaklaÅ?tı ve en sonunda iki yanından temas etti.
MüthiÅ? bir acı zihnini kavururken çeÅ?itli ayartıcı sözler düÅ?üncelerini doldurdu. CanhıraÅ? çıÄ?lıÄ?ı sadece oda içinde yankılanıyordu. Odadaki gölgeler neÅ?eyle tuhaf Å?ekillerde kıpırdandılar ve çekilen ızdırabı selamladılar.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Power demands sacrifice.
Last edited by Lord Necros on Thu May 18, 2006 6:52 am; edited 1 time in total
Hancı sıkıntıyla etrafına bakındı. Bu akÅ?am han oldukça sakindi. Bir köÅ?e baÅ?ında sürekli votka içip gittikçe sapıtan bir grup, sürekli kendi aralarında gülüÅ?üp duruyordu. Orta sınıf bir tüccar, baÅ?ka bir masada yemek yiyordu. Yolculuk pelerinine gömülmüÅ?, baÅ?lıÄ?ıyla yüzünü gizleyen bir adam, bir köÅ?e baÅ?ında piposunu tüttürüyordu. Kırmızı bir pelerin giyen, kızıl saçlı ve sakallı, aÅ?ırı iri bir adam, bir baÅ?ka masada oturuyordu ve ısmarladıÄ?ı geyik budu ile birayı midesine indiriyordu. Hanın eski müdavimlerinden olan birkaç kiÅ?i ise, Å?ömine baÅ?ındaki masaya oturarak hancının yanlarına gelmesini ve onlarla sohbet etmesini bekliyorlardı.
Elrach Stoneskin, önündeki geyik budundan bir ısırık daha alıp, birasından höpürdeterek aldıÄ?ı bir yudumla aÄ?zındaki eti ıslatıp yumuÃ…?atırken Parlak Mücevher Hanı’nın gerçekten de kendisine söylendiÄ?i kadar iyi olduÄ?unu düÅ?ünüyordu. Bir karmaÃ…?a çıkmamıÅ?tı. Hancı gayet düzgün ve ilgiliydi. Ayrıca yemekleri ile birası da harikaydı.
Elrach, yolculuÄ?u sırasında eski dostu Estabin’in de bu bölgelerde olduÄ?unu duymuÃ…?tu. Aceleyle çiziktirdiÄ?i bir mesajı bir haberciyle ona göndererek onu Parlak Müvecher Hanı’nda beklediÄ?ini yazmıÅ?tı. Estabin’in bu gece hana gelmesi gerekiyordu. Elrach da onu beklemeye niyetliydi.
Elrach birasından bir yudum daha alırken hancı yanında belirerek hiç de yılıÅ?ık olmayan bir gülümsemeyle baktı. “Beyefendi baÃ…?ka bir Ã…?ey arzu ederler mi acaba?”
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Estabin Rockbreaker Sorpigol’un karanlık ve tekinsiz sokaklarında dolaÃ…?ıyordu. Ã…?ehre geleli daha yarım saat bile olmamıÅ?tı, ama daha Ã…?imdiden burayı sevmemiÃ…?ti. Burası kabilesinin kampı veya On Kasaba gibi deÄ?ildi. Ä°nsanların hepsi derbeder görünüÅ?lü ve çıkarcı bakıÅ?lıydı.
Gecenin soÄ?uk ayazı karÅ?ısında Estabin kahverengi pelerinine sarındı. GördüÄ?ü adamların pek çoÄ?unun onun para kesesine göz diktiklerini biliyordu. Ä°ri yapısı ve uzun boyu sayesinde Å?imdiye kadar kendisine karÅ?ı bir harekette bulunan olmamıÅ?tı, ama Estabin de biliyordu ki karanlık bir sokakta ansızın arkadan uzanıp gırtlaÄ?ını kesen bir bıçak karÅ?ısında en iri savaÅ?çı bile dayanamazdı.
Sorpigol’e girdiÄ?inden beri izleniyordu. Estabin’in savaÃ…?çı içgüdüleri bunu anlayacak kadar geliÃ…?miÃ…?ti. Birisi veya birileri onu izliyordu; ama ne zaman Estabin durup çevresini kolaçan etse hiç de daha önceden gördüÄ?ü birisini göremiyordu.
Estabin üç gün önce bir haberciden bir mektup almıÅ?tı. Mektup, eski dostu Elrach’dan geliyordu. Elrach Sorpigol’deydi ve onu üç gece sonra Sorpigol’deki Parlak Mücevher Hanı’nda bekliyor olacaÄ?ını yazmıÅ?tı. Estabin de bunun üzerine rotasını Sorpigol’e yöneltmiÃ…?ti.
Ã…?imdi tamamen yabancı olduÄ?u bu Ã…?ehirde, Estabin tek baÃ…?ına Parlak Mücevher Hanı’nı arıyordu. Oranın nerede olduÄ?u konusunda en ufak bir fikri bile yoktu.
Dalgınca bir köÅ?eden döndüÄ?ü anda önüne yaÃ…?lı, kamburu çıkmıÅ? bir kadın çıktı ve bir çanaÄ?ı Estabin’in burnunun dibinde sallayarak “Yüce tanrılar seni korusun evladım. Bu yaÃ…?lı ninenin bu gece karnını doyurması için bir sadaka ver evladım.” dedi.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Atını yavaÃ…?latıp çevresinde yükselen alçak binalara bakarken, Juiblex Coebelliantus, cüppesinin balıÄ?ıyla gizlediÄ?i yüzüne kimsenin göremediÄ?i bir gülümseme yerleÃ…?tirdi. En sonunda Sorpigol’e varmıÅ?tı.
BeÃ…? gündür yoldaydı Juiblex. Bundan beÃ…? gün önce, bir gece Dulbırakan’daki bir handa akÃ…?am yemeÄ?ini yerken, pelerinin baÃ…?lıÄ?ıyla yüzünü saklayan birisi masasına oturmuÃ…?, ve ona bir suikastten bahsetmiÃ…?ti.
Juiblex daha önce de bu tip iÅ?lerle uÄ?raÅ?mıÅ?tı. Elbette ki bu iÅ?ler fazlasıyla para isterdi. Sonuç olarak birisini öldürmek kolay deÄ?ildi, özellikle de o kiÅ?i önemli birisiyse.
“Ne kadar vermeyi düÅ?ünüyorsun?” diye sormuÃ…?tu Juiblex adama. Adamın yanıtı ise “Seni tatmin edecek kadar çok.” demiÃ…?ti ve elini beline atıp bir kese almıÅ? ve bunu masanın üzerine koymuÃ…?tu. “Burada yüz altın var. YolculuÄ?a hazırlan ve Sorpigol’e git. Orada bin altın kadar avans alacaksın. Ve iÃ…?i bitirdiÄ?inde on bin altın ve iÃ…?verenimin bazı süprizleri senin olacak.”
Juiblex keseyi almıÅ?tı hemen. Tekrar adama baktı. Yüzü kesinlikle görünmüyordu. “Hedef kim?” demiÃ…?ti Juiblex. AldıÄ?ı tek yanıt ise “Sorpigol’e geldiÄ?inde öÄ?reneceksin.” olmuÃ…?tu.
Bununla birlikte adam masadan kalkıp hanın kapısına doÄ?ru yönelmiÃ…?ti. Juiblex arkasından seslenmiÃ…?ti. “Sizi nasıl bulacaÄ?ım?!” diye. Adam bir an durmuÃ…?tu, geriye doÄ?ru bakarak “Biz seni buluruz.” demiÃ…?ti ve handan çıkmıÅ?tı.
Ertesi sabah Juiblex yola koyulmuÃ…?tu. Ve Ã…?imdi en sonunda Sorpigol’e varmıÅ?tı iÃ…?te. Ã…?ehir, bir gece vakti herhangi bir Ã…?ehrin olması beklenildiÄ?i gibi ıssızdı. Sokaklarda kimseler yoktu. Bazı evlerde ıÅ?ık yanıyor, bazılarında ise yanmıyordu. Evlerin durumu pek de içaçıcı deÄ?ildi. Belli ki burası Ã…?ehrin fakir bir bölümüydü. Sokaklarda kimseler görünmese de Juiblex, Sorpigol gibi bir yerde, özellikle de böyle fakir bir bölümde gölgelerde gizlenen birilerinin olduÄ?undan emindi.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Erober Frontsideair esnemesini bastıramayarak aÄ?zını bir karıÅ? açtı. Ä°ki gecedir uyuyamamıÅ?tı. Ä°ki gece önce bir adamın paralarını çalmaya çalıÅ?tıÄ?ında birkaç tapınak Å?övalyesi tarafından suçüstü yakalanmıÅ?tı ve uzun süre onlardan kaçmıÅ?tı.
Tanrılar biliyor ya, Å?övalyeler gerçekten inatçıydı. Ä°ki gündür aralıksız onu arıyorlardı, Erober de iki gündür aralıksız onlardan kaçıyordu. Bırakın uyumayı, doÄ?ru düzgün dinlenememiÅ?ti bile.
Ama ister boÄ?az keserek ister aÅ?ırarak acilen para bulmalıydı. Ailesine düzenli olarak yolladıÄ?ı parayı yollama vakti gelmiÅ?ti.
Ã…?imdi bir ara sokaÄ?ın giriÃ…?indeki kutuların arkasında gizleniyordu Erober. Ã…?ehre gelen kafilelerden birisini izliyordu. Son zamanlarda Sorpigol’e ciddi anlamda insan akını olmuÃ…?tu. Güneyden gelen bu kafileler, türlü yıkım haberleriyle geliyorlardı, ama bu hikayeler o kadar abartılardı ki çoÄ?u kiÃ…?i bunlara inanmıyordu.
Kafilede her çeÅ?it insan vardı: Zincir zırhlarını giymiÅ? savaÅ?çılar, yaÅ?lı, fakir kadınlar, küçük çocuklar, marangoz ve demirciler, çiftçiler, diÄ?erlerine göre çok daha endiÅ?eli görünen ve keseleri sallanan bir tüccar, kırmızı ve beyaz cüppelerine bürünmüÅ? birkaç büyücü ve iki kadar Oren rahibi.
Hepsi de Å?aÅ?kın görünüyordu. Görünen o ki kalacak bir yer arıyorlardı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
George Edmons, onunla beraber ata binmiÅ?, kollarının arasındaki yeÄ?enini gecenin ayazından korumak istercesine peleriniyle sarmaladı. Hiçbir meÅ?ale taÅ?ımıyorlardı. Yollarını, gökteki dolunayın ıÅ?ıÄ?ıyla bulmuÅ?lardı. Å?imdi George Edmons, elli metre kadar ötelerinde baÅ?layan Sorpigol binalarına bakıyordu.
“Aaah, Essonya... Sorpigol! Annenle baban seni buraya hiç getirmiÃ…?ler miydi? EÄ?er getirmedilerse buna Ã…?ükredebilirsin kızım. Ä°nan bana kesinlikle görmek isteyeceÄ?in bir yer deÄ?il. Her türlü itin cirit attıÄ?ı bir yer.”
George sessizleÃ…?erek Sorpigol manzarasına bakakaldı. Anılarına dalmıÅ?tı muhtemelen. Elbette ki saçları kırlaÃ…?mıÅ? bu adamın burada kimbilir ne gibi anıları vardı ki Essonya’ya burayı o kadar kötülüyordu.
BeÃ…? dakika kadar geçti, soÄ?uk Essonya’nın iliklerine kadar iÃ…?lemeye baÃ…?ladı. Ä°lkbahar da olsa geceleri hâlâ soÄ?uktu. Essonya amcasını dürtükleyince George kendine geldi. “Ah, özür dilerim kızım. Ne diyordum? Hah, evet. Sorpigol her türlü hırsızın, yankesicinin ve katilin bulunduÄ?u bir yerdir. Burada tarım yapan çok az kiÃ…?i var ve inan bana onların yaptıkları da uyuÃ…?turucu tarımı. Ã…?ehrin yönetimi göstermelik. Eskiden loncalar yönetirdi burayı. Kısa süre önce Oren TapınaÄ?ı bir ihtilâl gerçekleÃ…?tirerek loncayı yıktı ve liderlerinin çoÄ?unluÄ?unu öldürdü, kalanları ise kaçtı.” George atı dizginledi ve at yavaÃ…? yavaÃ…? Sorpigol’e doÄ?ru ilerlemeye baÃ…?ladı. “Göstermelik yönetim halen bulunuyor. Güç Ã…?u anda Oren TapınaÄ?ı’nda; ama elbette ki loncayı destekleyen çok fazla insan var. Bu yüzden Ã…?ehirde asayiÃ…? bir türlü saÄ?lanamıyor. EÄ?er Oren TapınaÄ?ı Ã…?ehri dürüst insanlar için temizlemeye kalkıÅ?ırsa, Ã…?ehir nüfusunun çoÄ?unu katletmesi gerekir.”
George tekrar sustu ve birkaç dakika kadar bekledi. En sonunda at Sorpigol binalarının ilkine ulaÃ…?tıÄ?ında George tekrar konuÃ…?maya baÃ…?ladı. “Bu yüzden eÄ?er bir Ã…?ekilde ayrılırsak, burada çok dikkatli olmalısın Essonya. Herkese kanmamanı öneririm. Ä°yi gözükenler bile kötü olabiliyor.” Bir anlık sessizlikten sonra devam etti. “EÄ?er sormak istediÄ?in bir Ã…?ey yoksa kızım, gelecek duraÄ?ımız Oren TapınaÄ?ı. Oren ataerki ihtilâlden hemen önce lonca tarafından katledildi. Tapınak da bunu bahane ederek ihtilâli gerçekleÃ…?tirdi. Ã…?imdiki ataerk benim akın bir dostum, ve bizi buraya o çaÄ?ırdı.”
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Dolunay ıÅ?ıÄ?ı altında Sorpigol’ü izlerken pençelerinden birisini sıktı Xanthroat Maegian. Neden buraya gelmiÃ…?ti? Gerçek kimliÄ?ini aramıyor muydu? Hırsızlarıyla, katilleriyle, dolandırıcılarıyla ünlü bir suç Ã…?ehri olan Sorpigol’de onun ebeveynleri ne arardı ki?
Derin bir nefes alıp bıraktı. Belki de kaderi buydu. Hiç alakası yokken yüreÄ?inin derinliklerinde onu buraya getiren bir dürtü hissetmiÅ?ti. Belki gerçek kimliÄ?iyle ilgili bir Å?eyler vardı burada. Belki de doÄ?ru olmayan, düzeltmesi gereken Å?eyler. Bilmiyordu, ama öÄ?renecekti.
YavaÅ? adımlarla dolambaçlı patikadan ayrılıp Å?ehre doÄ?rudan girmeye karar verdi. Gece vakti dıÅ?arıda kalmayı pek istemiyordu. Yine de koÅ?acak, hatta uçacak deÄ?ildi. Cüssesi bile insanların çoÄ?unun gözünü korkutmaya yeterdi.
Peki ya kendi cüssesinde kiÅ?ileri?
Xanthroat patikanın dıÅ?ındaki çalıları ve aÄ?açları aralayarak ilerlerken çalılar aniden bitti ve yerini düzenli bir bitki örtüsüne bıraktı. Bunların aralarında düzenli yollar vardı ve hepsi de eÅ?it aralıktaydı. Burası sanki bir...tarla?
Ama burada ekili olan bitkileri tanımıyordu Xanthroat. Kapsüllü, tuhaf bitkilerdi bunlar. Marul, domates, salatalık veya baÅ?ka bir Å?ey deÄ?il. Ama bunun ne olduÄ?unu bilmemesi böyle Å?eylerin olamayacaÄ?ı anlamına gelmiyordu ya. Xanthroat omuzlarını silkti ve bitkilere mümkün olduÄ?unca dokunmadan ilerlemeye devam etti. Söz konusu iri cüssesi olduÄ?undan bu gerçekten de takdire Å?ayan bir çabaydı.
Gözlerini bitkilerden ayırmadan ilerlemeye devam ediyordu Xanthroat. Ä°leri bakarsa mutlaka birkaçına veya daha fazlasına zarar verirdi. YavaÅ?, gerçekten de yavaÅ? adımlarla ilerliyordu. EÄ?er patikadan gitse muhtemelen Å?imdiye Å?ehre varmıÅ?tı.
Sonra görüÅ? alanına bitkilerden baÅ?ka bir Å?ey daha girdi. Bir çift tuhaf, dev ayak.
Xanthroat içgüdüsel olarak hemen baÃ…?ını kaldırdı ve geriye bir adım attı. KarÃ…?ısındaki Ã…?ey köpeÄ?imsi burnuyla bir gnolldu ve yalnız deÄ?ildi. Arkasında onun gibi dört tane daha vardı. Gnoll, elinde tuttuÄ?u halberde yaslanarak diÄ?er eliyle Xanthroat’ı iÃ…?aret etti ve homurdanırcasına bir Ã…?eyler söyledi. Xanthroat söylenenlerden hiçbir Ã…?ey anlamamıÅ?tı. Bunu anladıÄ?ı belli olan gnoll bu sefer Ortak Lisan’da sözlerini tekrarladı.
“Sen buradan defol! Burası bizim! Sen hemen gitmek veya biz seni parçalamak!”
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Kırmızı cüppesine sarınıp üzeri rünlerle ve çeÃ…?itli iÃ…?lemelerle süslü olan asasına dayanan Estalus, kederle derin bir iç çekti. Neden? Onca yer varken Zaradek’i neden burada arıyordu ki? Burası Zaradek gibi bir büyücünün olabileceÄ?i en son yerlerden bir tanesiydi. Daha sadece bir saattir buradaydı ve Ã…?imdiden iki tane imdat çıÄ?lıÄ?ı duymuÃ…?tu. Ã?ıÄ?lıkların geldiÄ?i yere gittiÄ?inde ise hiçbir Ã…?ey bulamamıÅ?tı.
Sokaklar ıssız olmasa bile tenhaydı ve sokaktaki gözler onu hiç de dostane bir tavırla izlemiyordu. Estalus’un basit hırsız ve katillerle baÃ…?a çıkabileceÄ?inden hiç Ã…?üphesi yoktu, ama hayatı artık boynundaki madalyona baÄ?lıydı. Ä°ster istemez dakika baÃ…?ı elini oraya götürüyor ve cüppesinin üzerinde hâlâ yerinde olup olmadıÄ?ına bakıyordu.
Cadde ileride iki yan sokakla birleÅ?iyordu. O sokaklara beÅ? metre kala, Estalus saÄ?daki sokaktan bir imdat çıÄ?lıÄ?ı daha duydu. Yine birilerine saldırmıÅ?lardı belli ki.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Gece olduÄ?u için herkes evlerine kapanmıÅ?tı anlaÅ?ılan. Sokaklarda kimsecikler yoktu. Atı yavaÅ? adımlarla ilerlerken o yavaÅ? nal sesleri bile sokaklarda yankı buluyordu. Geceleri Å?ehirler sessiz olurdu, evet. Ama bu kadarı da biraz fazlaydı sanki.
Birkaç metre daha ilerledikten sonra olası sebebi anlayıverdi Mathan. Ä°leriden gelen zırh sesleri vardı ve görünüÅ?e göre birden fazlaydılar. Gözlerini sokaÄ?ın sonuna odakladıÄ?ında yan bir sokaktan çıkan üç tane zırhlı kiÃ…?iyi gördü. Adamlar onu fark eder etmez kılıçlarını çektiler ve hızlı adımlarla ona ilerlemeye baÃ…?ladılar. Bir tanesi daha öne çıkarak boÃ…?taki sol elini kaldırarak “Lord Oren adına sana emrediyorum, dur!” diye baÄ?ırdı.
Dolunay ıÅ?ıÄ?ı altında parlayan zırhlarının göÄ?üslerinde ve kollarında asılı duran kalkanlarında Oren’in sembolü iÃ…?lenmiÃ…?ti. Tapınak Ã…?övalyeleriydi bunlar görünüÅ?e göre, ve bu bölgedeki asayiÃ…?i saÄ?lamak üzere devriye geziyorlardı. Bu Ã…?ehrin kötü ünü düÅ?ünülürse insanların sokakta olmamasına Ã…?aÃ…?ırmamalıydı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Pelerini bir çalının dalına takıldı. Küfrederek pelerini çekiÅ?tirerek kendisini kurtarmaya uÄ?raÅ?tı. Ama bu sırada kolu da baÅ?ka bir dala takıldı. Kolunu hızlıca çekiÅ?tirip pelerinini kurtarırken ayaÄ?ı takıldı ve yere düÅ?tü.
Küfrederek ayaÄ?a kalkarken Celdar, neden adam gibi yollardan gitmediÄ?ini merak ediyordu. Sorpigol’e gizlice girmesinin daha iyi olacaÄ?ına karar vermiÃ…?ti, evet. Ama o gizlilik bile Ã…?u anda çektiklerine deÄ?mezdi kesinlikle.
Tarikatının tanrısı bu diyarda bulunmuyordu, ama bulunmaması çok da önemli deÄ?ildi. Ä°nananları ona saÄ?lam bir Å?ekilde tapınmaktaydı. Tarikatın öÄ?retileri çok sıkıydı ve inançta kusuru affetmiyordu.
Birkaç gün önce tarikatın büyükleri toplanmıÅ? ve onu yanlarına çaÄ?ırmıÅ?lardı. KarÃ…?ısında hilal Ã…?eklinde dizilen büyükleri gördüÄ?ünde Celdar’ın yüreÄ?i aÄ?zına gelmiÃ…?ti çünkü bu çok ciddi bir Ã…?eylerin olduÄ?u anlamına geliyordu. Ya büyük bir suç iÃ…?lemiÃ…?ti, ya da çok önemli bir Ã…?eye tanıklık edecekti.
“Kalkın ve yükselin Engerek SavaÃ…?çısı Celdar ve silin yüzünüzdeki endiÃ…?eyi.” demiÃ…?ti tarikatın büyüklerinden bir tanesi. Celdar ayaÄ?a kalktıÄ?ında bir baÃ…?kası konuÃ…?maya baÃ…?lamıÅ?tı bile.
“Anakonda Büyücüleri’nin istihâre büyüleri sonucunda, hepimizi bekleyen büyük bir tehlikeyi ve muhtemel bir sonu gördük, Engerek SavaÃ…?çısı Celdar.”
“Uzun toplantılardan sonra, tarikatımızı kurtarmanın bir yolu olduÄ?unu bulduk.”
“Ama bu yol bizim bile gözlerimizden gizli ve ancak doÄ?rudan araÃ…?tırılarak bulunabilir.”
Celdar üç büyüÄ?e de bakmıÅ?tı ve yavaÅ? yavaÅ? neler olduÄ?unu anlamaya baÅ?ladıÄ?ını düÅ?ünüyordu.
“Sen, Engerek SavaÃ…?çısı Celdar, bu görev için seçildin.” dedi ortadaki büyüklerden birisi ve elini salladı. O anda Celdar’ın önünde bir parÃ…?ömen tomarı belirmiÃ…?ti. “Büyülerimizin bozulduÄ?u bu dönemde görülerimiz bizi ancak yolun baÃ…?langıcının Sorpigol’de olduÄ?unu gösterebilirdi. Bu yüzden Engerek SavaÃ…?çısı Celdar, Sorpigol’e gideceksin. Orada, güvende olduÄ?un bir zaman bu parÃ…?ömen tomarını açacaksın ve görevini öÄ?reneceksin.”
Bununla beraber Celdar kendisini aniden odanın dıÅ?ında bulmuÅ?tu. Bütün gün hazırlanmıÅ? ve gece tarikatın gizli karargâhını terk ederek yola çıkmıÅ?tı.
Ve iÃ…?te en sonunda Sorpigol’deydi. Daha doÄ?rusu oraya ulaÃ…?maya çalıÅ?ıyordu. EÄ?er Ã…?u lanet çalılar olmasaydı...
YaklaÃ…?ık bir saat süren bir çabanın ardından normalde on dakika sürecek yolu aÃ…?mayı baÃ…?armıÅ?tı ve Ã…?imdi de çalıların arasından Sorpigol’ü gözetliyordu. BaÄ?lı bulunduÄ?u tarikat yüzünden Ã…?ehre gizlice girmek istemesi için yeterince sebep mevcuttu.
Bir dakika kadar yirmi metre kadar ötesindeki ilk binaları gözetlerken, iki tane zırhlı, atlı bir adamın birbirlerine zıt yönlerde dolaÅ?arak bu bölgeyi devriye gezdiÄ?ini fark etti. Tapınak Å?övalyeleri olmalıydı bunlar. YaklaÅ?ık yüz metre kadar ileride Å?ehre giden asıl yolun giriÅ?inde ise beÅ? kadar baÅ?ka Å?övalye bekliyordu.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Patlayan alevtopları, cızırdayan Å?imÅ?ekler ve fokurdayan asitler... Hepsinin içinde ölen yüzlerce insan... Yarılıp Å?ehirleri yutan yer... Ä°nsanları, hayal etmesi bile korkunç olan iÅ?kencelerle öldüren türlü yaratıklar...
Ensiferum yolculuÄ?una çıktıÄ?ından beri bu kabuslar yakasını bırakmıyordu. Sarsılan araba yüzünden uyanmıÅ?tı. DıÅ?arıdan tuhaf kargaÅ?a sesleri geliyordu. Ensiferum ayaÄ?a kalkarken yarasının artık neredeyse tamamen iyileÅ?tiÄ?ini fark etti.
Evinden uzaklaÅ?tıÄ?ında baÅ?ıboÅ? bir Å?ekilde gezmiÅ?ti Ensiferum ve sonunda birkaç goblinin saldırısına uÄ?ramıÅ?tı. Daha önce hiç böyle bir Å?ey yaÅ?amayan Ensiferum, geçirdiÄ?i Å?ok içinde ancak iki goblini öldürebilmiÅ?ti, ardından kaçmak zorunda kalmıÅ?tı. Ama goblinlerden birisinin oku onu midesinden vurmuÅ?tu.
Kaçarken en sonunda yola varmaya baÃ…?armıÅ? ve orada yıÄ?ılmıÅ?tı. Güneyden gelen ve Sorpigol’e giden bir kafile onu bulmuÃ…?tu ve Ã…?ifacıları Ensiferum’u özenle iyileÃ…?tirmeye çalıÅ?mıÅ?lardı. Ensiferum yok boyunca karavanlardan birinde yatmıÅ?tı, ama görünen o ki yolculuk sona ermiÃ…?ti.
Ensiferum öbür tarafa baktıÄ?ında zırhlı adamlardan bir tanesinin elinde kaÄ?ıtlarla yanında olduÄ?unu gördü. Onu da sorgulamak istiyordu görünüÅ?e göre.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Sorpigol... Onun tarzında yetiÅ?miÅ? birisi için hiç de hoÅ? bir yer deÄ?ildi burası aslında. O savaÅ? meydanlarında çarpıÅ?maya meyilli bir Å?ekilde yetiÅ?tirilmiÅ?ti, suç dolu bir Å?ehirde boÄ?azını gizlice kesecek bir bıçaÄ?a karÅ?ı tetikte olacak Å?ekilde deÄ?il.
Yine de Gredix Illumen Sorpigol’e yaklaÃ…?ırken, savaÃ…? meydanlarını hiç de aratmayacak bir hareketlilik yaÃ…?ayacaÄ?ını hissediyordu. Böyle bir Ã…?ehirde savaÃ…?acak adamlar asla bitmezdi.
Dolunay gökte parlarken Gredix Sorpigol’e yaklaÃ…?ıyordu. Yolu çoktan terk etmiÃ…?ti. Yol oldukça dolambaçlıydı ve mesafeyi uzatıyordu. Hem zaten kanundıÅ?ı bir Ã…?ehirde kurallara uyarak yolda yürümenin ne anlamı vardı ki?
Sorpigol binalarının ilkine vardıÄ?ında birkaç yüz metre ileride bazı at arabaları gördü Gredix. Tuhaf bir Å?ekilde sessiz ama hızlı olmaya çalıÅ?ıyor gibiydiler. Bunun dıÅ?ında sokaklar tenhaydı. Bazı evlerde ıÅ?ıklar yanarken, bazıları karanlıÄ?a gömülmüÅ?tü.
Yakınlarda bir yerde bir çıÄ?lık duyuldu, ama nereden geldiÄ?i kestirilemiyordu. Bunun üzerine bazı gıcırtılar duyan Gredix, ileride gördüÄ?ü arabaların hızlandıÄ?ını ve aceleyle Å?ehre girmeye çalıÅ?tıklarını fark etti. Ve tuhafı, at arabaları yol üzerinden deÄ?il, Gredix gibi yaban araziden girmeye çalıÅ?ıyordu.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Dolunayın ıÅ?ıÄ?ı yüzüne vururken dikkatle Sorpigol'ün yollarında yürüyordu..BoÄ?azına dayanacak herhangi bir bıçak,seni paran için tehtit etmeleri veya biri seni boÄ?azlamak için atıldıÄ?ında bu tür Å?eyler kent için pek de garipsenecek Å?eyler deÄ?ildi..Kendisini rahatsız hissediyordu ama bunca insan bunca gerizekalı kendisini korkutabilecek kadar akıllı deÄ?ildi..Bazıları hariç..
Gecenin karanlıÄ?ında iÅ?lenen binlerce suçu düÅ?ündü Gredix içinden.Artık alıÅ?tıÄ?ı Å?eylerdi bunlar ölümler,insanların hayatta kalma çabaları her Å?ey artık normal geliyordu Gredix'e ama bu kendisinin bunları engellemeyeceÄ?i anlamına gelmiyordu..
Gecenin sessizliÄ?ini bozan gıcırdamalar kulaÄ?ına iliÅ?tiÄ?inde etrafa baktı..Cüppesinin baÅ?lıÄ?ını kafasına geçirmiÅ? bir Å?ekilde etrafına bakındı..Gizlenmek..Burada yaÅ?amanın hayatta kalmanın tek yolu güç ve gizlilik..Ä°lerideki at arabalarına baktı..Ne taÅ?ıyor olabilirlerdi ki veya gecenin bu saatinde ne yapıyorlardı..
Kendisi gibi yoldan deÄ?il baÅ?ka yerden gitmeye çalıÅ?ıyorlardı ki bu gayet normaldi çünkü gecenin bu saatinde yoldan yürümek biraz saçmalıktı..Hırsızların,kiralık katillerin dolaÅ?tıÄ?ı bu iÄ?renç kentte yoldan yürümek...Gredix kendini hazırladı.Gecenin karanlıÄ?ında kaybolmayı planlıyordu ama o anda kulaÄ?ına bir çıÄ?lık geldi.
Gredix o sakin donuk bakıÅ?larıyla bekledi ve sesin geldiÄ?i yönü hesaplamaya çalıÅ?tı..HerÅ?eyi hatırladıÄ?ından emin olduÄ?u anda yolun karanlık kısımlarından yürüyerek çıÄ?lıÄ?ın geldiÄ?i sokaÄ?a doÄ?ru yol aldı.KoÅ?arak gitmiyordu bu kendisini tuzaÄ?a daha rahat düÅ?mesine neden olurdu bu yüzden sadece koÅ?ar adımlarla ama bir o kadar da dikkatli bir Å?ekilde ilerliyordu Sorpigol un lanetli sokaklarında..
_________________ Beni mutlu et tatlı kız.. Bana sarıl bu gece. Öp beni yaÄ?murun altında. Sev beni sonsuza dek..
Juiblex,atını yavaÅ? ve dikkatli bir Å?ekilde ilerletiyordu.Her Å?ey için tetikte olmalıydı..gölgelere asla güven olmazdı...
Sokaklardan biran önce uzaklaÅ?mak için yoÄ?un bir istek duydu içinde,Yolculuktan sonra baya bi yorgun düÅ?müÅ?tü,güzel bi banyo ve uyku hatta gücü kalırsa belkide bir kadın..
Bir an dikkatinin bozulduÄ?unu hissetti,atının üstünde doÄ?ruldu..
GördüÄ?ü ilk düzgün görünümlü hana girmeye karar verdi ama atı içinde bi yer bulsa fena olmazdı...Açıkta bırakılırsa atın birkaç aileye akÅ?am yemeÄ?i olacaÄ?ının farkındaydı.....
Joined: Oct 07, 2005
Posts: 63
Location: kimsenin bulamayacaÄ?ı cennetimden
Posted:
Thu May 18, 2006 10:01 am
Ã?alıların onu sakladıÄ?ının farkındaydı Celdar ama bir Å?ekilde Sorpigol denen bu yere girmesi gerekiyordu. Å?övalyelerin onu görüp gereksiz sorular sorması ise hiç istemediÄ?i birÅ?eydi. Tekrar, atlatması gereken muhafızlara baktı. Devriye gezenlerin eninde sonunda onu göremeyecekleri bir yere gideceklerini biliyordu ama esas giriÅ?te duran 5 kiÅ?i ne olacaktı? Beklemeye karar verdi Celdar, en azından Å?u devriyeler gidene kadar. Daha sonra tıpkı avına yaklaÅ?an bir yılan gibi sessizce ilerlerdi . BaÅ?ka bir giriÅ? daha yok mu diye kontrol etmediÄ?ini farkettiÄ?inde ise kendi kendine kızdı. Yine de çok zaman kaybetmiÅ?ti ve o ilk binaların gölgelerine kadar süzülmek zorundaydı..
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum