Grimburg Å?ehrinde özel bir gün yaÅ?anıyordu. Å?ehir ahalisi merkezdeki sosyete pazarında deÄ?il de, batı surlarının dibindeki hayvan pazarı denilen meydanda toplanmaya baÅ?lamıÅ?tı. Hayvan pazarının diÄ?er adı da idam pazarıydı. Her ayın ilk gününde, surların dibindeki iki daraÄ?acında, ölüm cezasına çarptırılmıÅ? mahkumların asılması adettendi. Ama bugün ayın ilk günü deÄ?ildi ve iki emektar daraÄ?acının yanına üç tane daha inÅ?a ediliyordu. Aslında ustalar iÅ?ini bitirmiÅ?, halatların ve yaÄ?lı ilmeklerin saÄ?lamlıÄ?ını kontrol ediyorlardı.
Aldo Zukkaban, yakıÅ?ıklı yüzünü saklamak ister gibi kukuletasının gölgesine sıÄ?ınmıÅ?tı ve iyice sarındıÄ?ı pelerini, üzerine giydiÄ?i yada taÅ?ıdıkları hakkında ipucu vermiyordu. BaÅ?ına ödül konan herkes gibi, ortalıkta görünmek yerine kıyıda köÅ?ede takılmayı tercih etmiÅ?ti. Gözleri fıldır fıldır, paranoyak bir hassasiyetle kalabalıÄ?ı süzüyordu. HoÅ?nutsuzlukla yüzünü buruÅ?turdu, rüzgarın hafifçe yön deÄ?iÅ?tirmesi hayvan pazarının aÄ?ır kokusunu vurgulamıÅ?tı. Burayı sevmiyordu, bu Å?ehri sevmiyordu.
Ä°dama daha iki saat olmasına raÄ?men meydan iyice kalabalıklaÃ…?maya baÃ…?lamıÅ?tı bile. Dedikodulara bakılırsa kral da gelecekmiÃ…? idamı izlemeye. Hah, Thumbar Zubin’in, Ã…?ehrin kuzeyindeki, kale gibi sarayından çıktıÄ?ı nadir görülürdü. Fakat gelirse de muhakkak yanında bir ordu kadar adamla gelirdi ki, o zaman bu meydanda adım atacak yer kalmazdı.
Aldo meydanda turlayan dörderli, iki grup muhafız tespit etti. Hepsi de zincirden zırh giymiÅ?ler, kılıç ve kalkan kuÅ?anmıÅ?lardı. Ä°dam sehpalarının hemen arkasındaki surlarda ise en az sekiz okçu daima görüÅ? alanında duruyordu. Bugün güvenlik her zamankinden sıkıydı. Genelde burada kefalet -yani rüÅ?vet- ödeyemeyen adi suçlular asılırdı. Ama bugün asılacak olanlar farklıydı ve beÅ?ini de aynı anda idam edebilmek için marangozlar tutulmuÅ?, hiçbir masraftan kaçınılmayarak gıcır gıcır üç daraÄ?acı daha yaptırılmıÅ?tı.
Aldo’nun gözleri, kalabalıÄ?ın içinde kendi gibi ihtiyatlı tipler olduÄ?unu farketti. Bazıları tek tek, bazıları ikili, üçlü gruplardı. Hepsi de kukuletalı, pelerinli, muhafızlardan uzak duran gizli saklı tiplerdi. Hayır efendim, bunlar yankesici filan deÄ?ildi. Aldo, hırsızlar derneÄ?inin bir üyesi olarak, taa uzaktan bir yankesicinin kokusunu Ã…?ıp diye alırdı. KalabalıÄ?ın içinde dolaÃ…?an bu kiÃ…?iler, birbirlerini tanıyorlarsa bile doÄ?rusu hiç açık etmemiÃ…?lerdi. Ama belli ki idam edilecekler için gelmiÃ…?lerdi, ya seyretmek için ya da...
Aldo, bugün burada olay çıkacaÄ?ını hissediyordu. Zaten zor olan görevi, bu yabancılar yüzünden iyice tehlikeye girebilirdi.
Aldo Zukkaban, çevresindeki tiyatro seyretmeye gelmiÃ…?çesine neÃ…?eli bir heyecan sergileyen kalabılıÄ?ı, küçümseyerek seyretti. Burayı sevmiyordu, bu Ã…?ehri, Grimburg’u sevmiyordu.
.....................................
Grimburg, yüzyıllar önce Sis Denizi’nin güneyindeki kıta Azaros’dan kaçan.; azılı suçlular, arananlar ve göçe zorlanan insanlar tarafından kuruldu. BaÃ…?langıçta eli silah tutup, düÅ?manlarını acımasızca katledebilenlerin, bilek gücüne dayalı hiyeraÃ…?isi ile yönetilen bir kasabaydı. Zaten Grimburg’un anlamı zalim kasabadır.
İç çatıÅ?malara, savaÃ…?lara, yakıp yıkma ve yaÄ?malamalara raÄ?men Grimburg, yok olmadıÄ?ı gibi, yüzyıllar boyunca yavaÃ…? yavaÃ…? geliÃ…?erek büyük bir Ã…?ehir, hatta krallık oldu. Gerçi ufak bir krallık, kuzeyinde doÄ?al bir sınır oluÃ…?turan Kara DaÄ?lar’a kadar olan bölüm –insanların iddiasına göre- Grimburg KrallıÄ?ıdır. Ancak insanlardan çok önce bu topraklarda olan madenci cüceler, yaÃ…?ı belli olmayan gnomlar ve kadim zamanlardan beri ormanın efendileri olan ölümsüz elfler, insanların, bu sonradan gelip, kaÃ…?la göz arasında topraÄ?a konma, olup bittisine, pek de hoÃ…? gözlerle bakmamaktadırlar. Yine de doÄ?anın renkli bir cilvesi sonucu bir birine yakın düÅ?müÅ? ama iliÃ…?kileri mesafeli ırklar arasında Ã…?imdiye kadar hatırı sayılır bir savaÃ…? olmadı.
....................................
Kral Thumbar tahtından sessizce oflayarak doÄ?ruldu. Bugün ülkenin çeÅ?itli yerlerinden gelen halkının Å?ikayetlerini dinlemesi gerekiyordu ve karÅ?ısındaki ihtiyar giderek sabrını zorluyordu. Kendini tanıtıp Lokhtar' ın kuzeyinden geldiÄ?ini söyledikten sonra, sanki nefes almadan konuÅ?maya baÅ?lamıÅ?tı; zor geçen kıÅ?ı nasıl atlattıklarını, buÄ?day stoklarının ne kadar azaldıÄ?ı, üstüne kurtların karlı daÄ?lardan inip hayvanlara nasıl zarar verdikleri... Kral bir müddet sonra kendi icadı olan 'açıkgöz' tekniÄ?ini kullanmaya baÅ?lamıÅ?tı. Elini çenesine dayayıp gözleri adamın üstüne dikti ve dikkatle dinliyormuÅ? gibi yaptı. Ara sırada "hımmm" ya da "demek öyle" diyerek, karÅ?ısındakini dinlediÄ?i izlenimi daha da arttırdı. Bunu gören ihtiyar daha Å?evkle konuÅ?maya baÅ?lamıÅ?tı. Kral artık zihnini oyalayacak kadar düÅ?ünecek birÅ?ey kalmayınca dikkatini tekrar karÅ?ısındakine verdi. Tanrı aÅ?kına bu adam kaç saattir konuÅ?uyordu?!
" Bunlar yetmezmiÅ? gibi yüce kralım, baharın gelmesiyle öküzlerimizi beslenmeleri için kırlara saldık, ama sonra baktık ki; öküzlerin çoÄ?u eksik!
Ortadan öyle Å?ak diye kaybolmaları imkansızdı. Acaba büyü mü dedik? Ama son ikiyüzyıldır Lokhtar' da tek büyücü görülmemiÅ?ti. Neyseki kolculardan biri izleri takip etmeyi akıl edip sonuna kadar gitti. Cevabımızı bulmuÅ?tuk. Ã?küzler hala buz tutmuÅ? haldeki MavidüÅ? Gölü'nün üstünden yüreyek Güney Lokhtar' a geçmiÅ?ti. Zaman kaybetmeden biz de aynısını yaptık." Ä°htiyar sonunda biraz soluklanmak için durup tekrar krala baktı. Kraldan devam et iÅ?areti alınca tekrar konuÅ?maya baÅ?ladı.
" Evet, biz de aynısını yaptık. Güney Lokhtar' a geçtik, ama sürülerimiz onlarınkiyle karıÅ?mıÅ?tı. Durumu izah ettiÄ?imizde anlamamazlıktan gelip bunların kendi sürüleri olduÄ?unu idda ettiler. Ä°Å?te kralım bu konuda sizden acil yardım istiyoruz."
"Peki, ama öküzlerin size mi onlara mı ait olduÄ?unu nasıl anlayacaÄ?ız? "
"Aslında anlaması zor deÄ?il. Kuzey Lokhtar' daki öküzlerin tırnakları arasındaki açıklık güneydekilere göre daha fazladır ve güneydekilerin boynuzları kuzeydekilere göre daha büyük ve kıvrıktır."
"En kısa zamanda sorununuz halledilecek" dedi kral bezgin bir halde ve sevinçten gözleri parlayan ihtiyarın arkadaÅ?ları olduÄ?u insanların yanına gidiÅ?ini ve kucaklaÅ?malarını izledi.
Sıkıntılı bir Å?ekilde sıradaki Å?ikayet sahibini beklerken gelenin bir ulak olduÄ?unu görünce Å?aÅ?kınlıÄ?ını gizleyemedi.
" Kralım, idam törenine ulaÅ?manız için arabanız hazırlandı. "
Tabii ya, bugün bir de gitmesi gereken bir idam töreni vardı. Kral Thumbar sarayından çıkmaktan hiç hoÅ?lanmazdı, üstelik pazar yerinin leÅ? gibi tezek koktuÄ?undan emindi. Yanına biraz mendil ve birkaç Å?iÅ?e parfüm alması gerekiyordu.
Hazırlıklarını yapıp sıkıntıyla arabasına doÄ?ru ilerlerken gözü koruluÄ?a takıldı. Aklına öÄ?retmeni Terenas geldi. Bu korulukta ders iÅ?ledikleri günleri hatırladı, eski anılara dalıp gitti.
" Terenas, sence kral olmak zor mu? Babamı bazen çok yorgun görüyorum"
"Hiçte zor deÄ?il Thumbar, tüm yapman gereken istediÄ?in emirleri verip, balolarda güzel leydilerle dans etmek."
"KulaÄ?a hoÅ? geliyor doÄ?rusu."
Thumbar anılardan bugüne tanımadÄ?ı bir sesle geri döndü.
"Efendim herÅ?ey hazır, sizi bekliyoruz."
"Heh! Yapmam gereken tek Å?ey emirler verip, güzel leydilerle dans etmekmiÅ?! Ben kral olmadan ve iÅ?in aslını anlamadan önce öldüÄ?ün için Å?anslısın Terenas. Yoksa kafanla gövden kesin ayrı yerlerde olurdu!" diye söylendi ve arabaya binerken düÅ?ünmeden edemedi. Acaba Lokhtar' ın öküzleri dans edebilir miydi?
...........................
Günün özelliÄ?inden dolayı Tomi de genele uyup, istemeyerekte olsa kalabalıÄ?a katılmıÅ?tı. Grimburg' da altıncı günüydü, kendine sosyete pazarını mesken edinmiÅ?ti. Adı üstünde sosyete pazarı; kısa zamanda karlı iÅ?, ama bugün nerdeyse soylular ve her tabakadan halk batı surlarına, hayvan pazarına akın ediyordu. Madem öyle, ben de bu sürüye katılırım o zaman.
Hayvan pazarına yaklaÅ?tıkça, rüzgar yönünü deÄ?iÅ?tirip kendine doÄ?ru estiÄ?i her seferde kokudan dolayı, istem dıÅ?ı suratını ekÅ?itiyordu. Lanet hayvanlar iyi çalıÅ?mıÅ?lar ! Ä°Å?e baÅ?lamadan önce son kontrolleri yaptı. Ã?stünde son moda, asillere ait kıyafetler vardı, saçı düzgün taranmıÅ?tı ve son olarak eline doÄ?ru üfleyip nefesini kokladı. Kendi kendine " baÅ?la bakalım Tomi " deyip pazara girdi.
Gözüne hemen kıyafetlerinden zengin oldukları belli olan bir kadın ve yanındaki küçük kız takıldı. Pazar muhafız kaynadıÄ?ı için rahatça gezebiliyorlardı, fakat Tomi basit bir yankesici deÄ?ildi. Adımlarını hızlandırıp baÅ?ka bir tarafa bakıyormuÅ? gibi yaparak, kadına fazla Å?iddetli olmayan bir Å?ekilde tosladı. Biraz Å?iddetli olmuÅ? olsa da neyseki kadını elinden tutarak düÅ?mesini engelledi.
" Affedin beni leydim, acelemden dolayı sizi farkedemedim ki böyle bir güzelliÄ?i görmemem pek nadir olur. "
Kadın bu komplimandan hoÅ?landıÄ?ı bariz bir Å?ekilde kıkırdayarak " hiç sorun deÄ?il beyefendi" dedi. Tomi hızını yeni almaya baÅ?lamıÅ?tı hemen yanındaki küçük kızı göstererek " ve bu küçük hanımefendi de kardeÅ?iniz olmalı" diye komplimanını devam ettirdi. Kadın bu iltifattan öyle hoÅ?landı ki yanaklarının kızarmaya baÅ?ladıÄ?ını gizleyemedi.
"Bu küçük hanım, kızım olur. Onikisine yeni bastı."
"Küçük hanım, emin olun ki; birkaç sene sonra delikanlılar peÅ?inizde kuyruk olacak ! " dedi Tomi ve kızın sol yanaÄ?ını okÅ?adı ve "Adım Aedelas Magna, Grimburg' ta yeniyim. " diye kıvırdı.
"Ben Aegwynn Drathir, ve bu küçük hanımefendi de kızım Alleria," kız eteÄ?ini biraz kaldırıp baÅ?ını hafif eÄ?erek bir revarans yaptı.
" Ã?yleyse tanıÅ?tıÄ?ımıza memnun oldum Leydilerim" dedi Tomi, "umarım tekrar görüÅ?ürüz." ve kadının elini tutup kibarca öptü.
" Ve siz küçük hanım, delikanların canlarını yakmamaya özen gösterin" diyerek kızın bu sefer öbür yanaÄ?ını okÅ?adı. DiÅ?erinin hepsini gösterecek Å?ekilde gülümsedi ve göz kırpıp yanlarından ayrıldı.
Ä°yice kuytu bir yer bulduktan sonra, sırayla ganimetleri kontrol etmeye baÅ?ladı. Leydi Aegwynn' den bir çift yüzük ve küçük Alleria' cıktan bir çift küpe. "Ne? Hayır küçük kız üzülüp aÄ?lamanın bir anlamı yok. Tomi amcanın da doldurması gereken bir midesi var " diye kendi kendine söylendiktan sonra idam törenini izlemek için yavaÅ? yavaÅ? önlere doÄ?ru ilerledi.
....................................
Hayvan pazarının, Å?ehre uzanan dar sokaklarından birinde, yaÅ?lı bir adam, sopasına yüklenerek büyük bir çabayla yol alırken bir yandan da kendi kendine söyleniyordu. "Peh, hayvan pazarıymıÅ?. Böyle bir iftira duymadım. O kadar zavallılar ki bu iÄ?renç kokunun kendilerinden geldiÄ?ini kabul etmek istemiyorlar." YaÅ?lı adam bir an durdu ve sokaÄ?ın köÅ?esine gölge bir yere gizlendi. Bir iki sözcük mırıldandı ve elindeki peçeteyi salladıktan sonra burnuna götürdü."Imm.. Böyle daha iyi. Å?imdi Å?u delikanlıyı bulalım."
Acımasız bir Å?ehirde, yetim olmanız ya da kör olmanız, söylediÄ?iniz bir Å?arkı yüzünden boynunuza ilmiÄ?in geçirilmesine engel olamaz. Hele ki bu Å?arkının içinde, dolaylı yoldan krala hitap ediyorsanız. Gözüne koyu renk bir kumaÅ? sarılı halde, elleri ayakları kelepçeli, idam alanına kadar sürüklendi Kan ismindeki genç adam. Ã?zerine tükürdüler, yiyecek ve hayvan pisliÄ?i fırlattılar. Onu çok az kiÅ?i tanırdı. Ailesi Å?ehre geldiÄ?i gün onu doÄ?urmuÅ?, gözlerinden kanlar boÅ?alan çocuÄ?u lanetli diye sokaklara bırakmıÅ?tı.
Fakat o, Grimburg gibi bir Å?ehirde, Å?ansının yardımıyla hayatta kalmayı baÅ?armıÅ?tı.
Tabi, Ã…?imdiye kadar.
..................................
Aldo Zukkaban hızlı hızlı yürürken, gördüÄ?ü bir olay üzerine çok kıymetli zamanının bir dakikasını feda etmeye karar verdi. Asilzadeler gibi giyinmiÅ? bir adamın yanına yaklaÅ?arak, aniden bileÄ?inden yakaladı. Adam yankesiciydi.
Asilzade kılıklı yankesici; siyahlar içindeki, kukuletalı adamın bileÄ?ine yapıÅ?masıyla, bir an Å?aÅ?kın kalakaldı.
Birkaç saniye bakıÅ?madan sonra Aldo adamın kulaÄ?ına eÄ?ilerek: “Bu Ã…?ehirde yenisin galiba, derneÄ?e kayıt olmadan iÃ…? yapanın elini keserler!” dedi. Ve adamın cevap vermesine fırsat tanımadan yoluna devam etti. Garnizona gidiyordu, hızlı hızlı yürüdü.
2.Garnizon, batı surlarının güney kısmındaydı. Ä°dam pazarına yakın olduÄ?u için infaz edilecekler, bir gün önceden buraya transfer edilirdi. Grimburg Å?ehrinin asıl zindanları ise kralın sarayının altındaydı. Zaten orası saraydan çok kaleye benzediÄ?i için geceleri acıyla inleyen yada iÅ?kence altındaki mahkumların çıÄ?lıkları yadırganmıyordu.
Garnizonun gözaltı koÄ?uÅ?u, yer altında rutubetli bir koridor ve koridorun iki yanında sıralanmıÅ? dörder adet demir parmaklıklı bölmeden oluÅ?uyordu. Bölmelerin arasında duvar vardı ama koridora bakan taraf tamamen demir parmaklık olduÄ?u için mahkumlar birbirlerini rahatça iÅ?itebiliyorlar, karÅ?ılarına denk gelen hücreleri görebiliyorlardı.
Å?imdi koridorun sonundaki karÅ?ılıklı iki hücrede, birbirine baÄ?ırıp duran, küçük boylu iki adam vardı.
“Salak bücür! Hep senin yüzünden geldi, bunlar baÃ…?ımıza!” diye baÄ?ırdı cüce ırkından olan adam. Tordek Ungart, cüce ırkının bütün temel özelliklerine sahipti. Bir insan çocuÄ?u kadar boyu olmasına raÄ?men, barikat gibi geniÃ…? gövdesi, saÄ?lam kasları, göbeÄ?ine kadar kızıl sakalı ve çakmak çakmak gözleriyle oldukça tehlikeli gözüküyordu. Asabiydi, önce vurup sonra konuÃ…?mayı tercih eden bir yapısı vardı. GülmediÄ?i zamanlarda sinirli gözükürdü. Baltası ve zırhı alınmıÅ?, bilekleri kalın bir zincir ile baÄ?lanıp, büyük bir kilitle tutturulmuÃ…?tu. Ã?küz gibi kuvvetli olmasına ve Ã…?iddetli öfkenin motivasyonuna raÄ?men zincirleri koparamadı. Mosmor olmuÃ…?tu.
“Ã?ylemiii? Neden benim suçum oluyormuÃ…? bakayım?” diye yüksek ses tonuyla cevap verdi, gnom ırkından olan adam. Fonkin Ningel, gnom ırkının bir özelliÄ?i olarak Tordek’ten de kısaydı, üstelik ince yapısı yüzünden onu arkadan gören kesinlikle çocuk zannediyordu. Ama yüzündeki, yüzyirmi yaÃ…?ın olgun çizgileri ve patlıcan iriliÄ?indeki burnu çocuk olmadıÄ?ının ispatıydı. Ä°llüzyonist ve kimyacıydı, ayrıca mekanik bilimine de yatkındı. Esprili ve Ã…?akacı bir yapısı vardı ama birazdan asılacaÄ?ı için Ã…?u anda pek havasında deÄ?ildi.
“Bu uyuz Ã…?ehire gelmek senin fikrin deÄ?il miydi?” diye baÄ?ırdı Tordek.
“Ulan krala küfür eden ben miydim?”
“Bi kere ben krala deÄ?il, muhafıza söylediydim o kelimeyi.”
“’Senin kralının da, senin de...’ Ã…?eklinde kurduÄ?un cümleyi mi diyorsun? Onu, muhafız seni, kral adına tutuklamak istediÄ?inde söylemiÃ…?tin. Ama daha öncesinde, kral adına ayak bastı vergisi istediler diye ‘kralın Ã…?eyimi yesin’ demiÃ…?tin, yanlıÅ? hatırlamıyorsam. Bide...”
“Neyse, olan oldu. Böyle ölümü mü bekliycez burda. Hazır muhafızlar da ortada yokken, senin Ã…?u gözbaÄ?cı numaralarından yap da çıkalım buradan! Ã…?u kelepçeleri de çözüver bi zahmet, o kralın köpeklerini benzeteyim biraz.”
Fonkin, “Oldu canım, emrin olur.” diyerek, parmaklıkların arasından sıyrılıp hücresinden çıktı. Bunu gören Tordek keyifli bir kahkaha attı. Aslında bu parmaklıkların arası, Fonkin’in minik bünyesine göre oldukça geniÃ…?ti. Ancak muhafızlar onları buraya getirirken, rahat durmayan Tordek ile ilgilenmekten bunu farketmemiÃ…?ti. Ã?stelik usta bir illüzyonist olan Fonkin kıyafetini Ã…?iÃ…?irerek ve ıÅ?ıÄ?ı, gölgeyi kullanarak, askerlere, kendini olduÄ?undan iri göstermeyi baÃ…?armıÅ?tı.
“Durun!” dedi yaÃ…?lı bir ses, “bunu yapmak istediÄ?inizden emin misiniz?” Fonkin sesin sahibinin çapraz hücredeki uzun beyaz sakallı bir ihtiyar olduÄ?unu gördü.
“KonuÃ…?an da kim?” diye sordu Tordek sabırsızlıkla.
“Büyücü tipli bir bunak,” dedi Fonkin. YaÃ…?lı adama “neden, kaçmayıp kendimizi mi astıralım?” diye sordu.
“Bakın benim kaçıÅ?ım ayarlandı bile, olay çıkarıp iÃ…?imi bozmayın.”
“Sizi geride bırakmam, merak etmeyin hep beraber kaçacaÄ?ız” dedi yaÃ…?lı adam.
BaÃ…?ka bir hücreden ahenkli bir erkek sesi duyuldu: “Benim halkımdan da, beni kurtarmak için gelenler olmuÃ…?tur. Bir Elfin insanların elinden, üstelik törenle asılması, halkım tarafından kabul edilemez. Böyle bir cüretkarlıÄ?ın sonucu savaÃ…? olacaktır.”
“Kim o, kimmiÃ…?, elf mi dedi?”
“Evet, zarif duruÃ…?u, güzel sesi ve sivri kulaklarına bakılırsa, bu bir elf.”
Tam bu sırada koridorun ucundaki kapıdan açılan kilitlerin sesi geldi. Fonkin derhal hücresine geri döndü. İçeriye bir sürü muhafız girdi ve baÃ…?larındaki adam konuÃ…?tu: “Asılma zamanı! Hah hah ha!”
.................................
Kral, arabasında sıkıntı içinde yol alıyor, zaten sıcak olan bugünde neden dıÅ?arı çıkmak zorunda olduÄ?unu düÅ?ünüyordu. O olmadan da idam töreni gayet iyi olabilirdi. Havada sallanıp yüzleri morarak, dilleri aÄ?ızlarından fırlamıÅ? insanları görmek ilgisini çekmezdi; üstelik sıcak ve kokulu bir ortamda olanları hiç. Arabada oluÅ?an pis kokudan pazara geldiÄ?ini anladı, zaten bir kaç saniye içinde durdular. DıÅ?arı adımını atar atmaz alkıÅ? ve tezahürat sesleri boÅ?luÄ?u doldurdu. Kral hizmetkarlara bir iÅ?aret yaptı ve yiyecek dolu sepetler halka doÄ?ru savruldu ve sonra çavuÅ?a dönüp sordu "Hazırlıklar tamam mı? " Ã?avuÅ? evet anlamında baÅ?ıyla onaylayınca Kral " hemen biterilim bu iÅ?i de bir an evvel saraya döneyim" dedi. Kanunları kendisi koymamıÅ?tı, bilmem kaç yüzyıl önceki atasının marifetiydi bunlar hep ve o zaman beri adet olmuÅ?tu Grimburg' ta. ManyaÄ?ın biri sallanarak ölen insanlar görmek istedi diye Å?u çektiÄ?im eziyete bak!
"Askerler çabuk olsalar iyi olur, ne bekletmeye ne bekletilmeye tahammülüm yok!"
...................................
“Bugünkü idamlar, bardaÄ?ı taÃ…?ıran son damla olabilir, sevgili kraliçem!” dedi, Kral’ın bütçe ve ticaretten sorumlu yardımcısı Archibald Matierlis. Kraliçe Rosanne Maria Zubin ile yaptıÄ?ı bu gayriresmi toplantıda, Kral’ın baÃ…? danıÅ?manı, astroloji uzmanı, büyücü kahin Thoxilius Korbon’un da bulunması, biraz moralini bozmuÃ…?tu. Tabii ki kraliçe ile baÃ…?baÃ…?a görüÅ?mek gibi bir riske girmesi söz konusu olamazdı ama bu pis büyücünün entrikaları, sözleri çarpıtıp, kehanetlerle süsleyip, insanın kuyusunu kazması, her zaman mümkündü.
Nitekim: “Yani, Kral’a saygısızlıÄ?ın cezası, ölüm olmamalı mı sizce?” diye araya girdi Thoxilius.
“Kral’a saygım sonsuzdur!” dedi Archibald. Geride, hafif kamburu çıkmıÅ?, ince uzun bir yılan gibi duran Thoxilius’a bakarken, gözlerindeki hiddeti gizleyememiÃ…?ti. Pislik, nasıl da çarpıtıyordu söylediklerini. Tekrar kraliçeye dönerek: “Ancak, Kara DaÄ?lar’ın ardındaki memleketler ile ticaretimizin kesilmesi, hatta savaÃ…? tehlikesi mevcut! Bugün asılanlar arasında, bir cüce, bir gnom ve üstelik bir de elf var” sayın hazretleri.
“Gnom mu? O da nedir?” dedi kraliçe. Siyah saçlı, yeÃ…?il gözlü güzel bir kadındı ve anlayamadıÄ?ı bir Ã…?ey duyduÄ?unda gözleri kırpıÅ?ır, zarif alnında bir, iki çizgi olur, bu da güzelliÄ?ine deÄ?iÃ…?ik bir boyut katardı.
Archibald, konunun birden sapmasına sinirlendiyse de, bu sefer belli etmedi. “Gnomlar, tıpkı cüceler gibi kısa boylu ama ince, deÄ?iÃ…?ik bir ırktır. Ve yine tıpkı cüceler gibi daÄ?ların içinde yaÃ…?arlar ve uzun ömürlüdürler. Kendilerini göstermeyi pek sevmedikleri için bulunmaları güçtür. NeÃ…?eli, ve pek Ã…?akacıdırlar. En çok da cüceler ile alıÅ?veriÃ…?te bulunurlar, belki iki ırkın da taÃ…?, maden iÃ…?çiliÄ?i ve kuyumculuk konusunda usta olmasından, belki de boylarının birbirlerine yakın olmasından. Hah hah.”
Birden Archibald’ın gözlerinde bir kurnazlık kıvılcımı parladı. “Henüz geç deÄ?il efendim! Hemen yola çıkarsak idamdan önce yetiÃ…?ebiliriz. Hatta ben hemen bir ulak yollayayım, kraliçenin geldiÄ?ini haber alan kral hazretleri, muhakkak bekliyecektir sizi.” Thoxilius’a kaçamak bakıÅ? attı. Kahinin bu plana itiraz edeceÄ?ini düÅ?ünmüÅ?tü ama Thoxilius’un sesi çıkmadı.
“Ay, bilmem ki,” dedi Kraliçe.
Tam bu sırada “Anne, anne!” diye baÄ?ırarak Prenses Alara girdi. “Ay toplantı mı yapıyordunuz?” diyerek durdu. 18 yaÃ…?ında, cıvıl cıvıl bir kızdı. Kumral saçları dıÅ?ında, güzellikte annesine çekmiÃ…?ti.
Archibald, derhal Kral’a, Kraliçe’nin idamı izlemeye geldiÄ?ini haber vermesi için bir ulak gönderdi. En hızlı atı almalıydı ve uçarak gitmeliydi ulak. Sonrada Kraliçe’nin arabasının hazırlanması talimatını verdi: Ã?abuk, çabuk, çabuk... Bu aptalca, Grimburg’un sonunu hazırlayacak idamı, bu saatten sonra durdurmak mümkün olabilir miydi?
........................
Tomi Å?aÅ?kınlıÄ?ını üzerinden atıp, bileÄ?ini ovuÅ?turarak söylendi "Kırsaydı bir de! Ä°ki kiÅ?i çarptım topu topu; bir tam bir yarım hatta! Tamam bugünden öncekilerle oniki ediyor, ama kim sayıyor ki?" Lonca'nın yerini öÄ?renip gitmeye karar vermiÅ?ti ki; kargaÅ?adan ve yükselen tezahüratlardan dolayı bu fikrini erteledi. Kral pazara teÅ?rif etmiÅ?ti sonunda. Hizmetkarların yiyecek dolu sepetleri savurmasıyla kargaÅ?a daha da katlandı. Zenginler yavaÅ? yavaÅ? kaçıÅ?ırken alt tabakadan olanlar birbirini çiÄ?nemeye baÅ?ladı; daha fazla yiyecek için kadınlar çamurla karıÅ?ık tezek içinde yuvarlanıyor, erkekler birbileriyle boÄ?uÅ?uyor, çocuklar aÄ?lıyordu. Herkes tatmin olana kadar karıÅ?ıklık devam etti.
Tomi de Å?ansına bir somun ve koca bir salam yakalamıÅ?tı; ikisini ısıra ısıra yoluna devam etti. Kral cömertmiÅ?. Etrafına bakınıp "Kimden öÄ?renebilirim acaba" diye düÅ?ündü. Pazardaki kargaÅ?ada meslektaÅ?larına ulaÅ?mak uzun sürebilirdi, lonca'yı bulması gerekiyordu. Neyseki gözüne köÅ?ede dilenen yaÅ?lı kadın takıldı; adresi bilebilirdi. Saçları iyice beyazlamıÅ?, yüzü kurumuÅ?,gözleri kapalı ve kalan son bir kaç diÅ?i de iyice sararmıÅ?tı, Tomi " Bu Å?ey canlı mı? " diye düÅ?ünmeden edemedi.
" YaÅ?lı kadın, biraz yardımına ihtiyacım var. "
" Fakire bir sadaka. "
" YaÅ?lı kadın... "
" Fakire bir sadaka. "
" Hey eski ayakkabı, Hırsızlar Loncası' nı bulmam gerek, biliyorsan yerini söyle! "
" Fakire beÅ? altın ya da baÅ?kasından öÄ?renirsin. "
" Nasıl? "
" Fakire beÅ? altın ya da baÅ?ının çaresine bak. "
" Seni pörsümüÅ? soyguncu müsvettesi, seni... "
" Fakire on altın. Ya ver ya da sövmeyi bırakıp baÅ?kasından öÄ?ren, yoksa sana giderek pahalıya patlar. "
" Acelem olmasa sana gösteriridim! Al paranı, ötmeye baÅ?la! "
" Sihirli kelimeyi unuttun. "
Tomi bir an sinirden patlayacaÄ?ını düÅ?ünsede kendini kontrol edebilmeyi baÅ?ardı.
"Lütfen!"
"Beyaz Midilli sokaÄ?ı, sondan üçüncü bina. Mavi renkli olan."
Tomi uzaklaÅ?ırken tekrar aynı cümleyi duydu "Fakire bir sadaka." Sanırım bu sefer beni kastediyor.
Neyseki zorlanmadan buldu binayı, Å?imdi tek sorun içeri girmekti; kapıya yavaÅ?ça iki kere vurdu.
"Kimsin? Ne istiyorsun? "
Tomi'nin akıllı bir cevap vermesi gerliyordu, neyseki daha önceden deneyimi vardı.
"Geceleri baÅ?kaların konutlarında, gündüzleri baÅ?kaların ceplerinde hakkını arayan basit biri."
"Demek bizdensin, bekle."
Kapı açıldı, Tomi' nin karÅ?ısında orta boylu, karga burunlu baÅ?ı hafif kelleÅ?meye baÅ?lamıÅ? bir adam vardı.
"Evet, artık burdayım ve biran evvel kaydımı yaptırmam gerek."
"Aferin, genelde kayıtsız çalıÅ?mak pek akıllıca deÄ?il. Ee tek elle hırsızlık yapmak, nasıl desem; pek kolay olmasa gerek."
"Aklımın ucundan bile geçmedi." diye kıvırdı Tomi ve hala sızlayan bileÄ?ine bakıp yutkundu.
Tomi kapıyı açıp odaya girdiÄ?inde "burası loncaya ait bilgilerin depolandıÄ?ı yer olmalı" diye düÅ?ündü, ama odanın birinci katta ve bu kadar kolay bulunması ihtimalini düÅ?ününce bu fikirden vazgeçti. Odanın ucunda masasında oturmuÅ? ufak tefek bir adam vardı. Adama yaklaÅ?tıkça Å?aÅ?ırmaya baÅ?ladı; burnunun üstünde gözlerinin önüne yerleÅ?tirilmiÅ? camdan yapılmıÅ? yuvarlak iki Å?ey vardı. Nedense bu Å?eyler adamın gözlerini olduÄ?un kat kat büyük gösteriyordu ve bu komikti.
" Bu Å?ehirde çaldıÄ?ın malı burada satmamızı beklemiyosun heralde; nakliye, satın alacak kiÅ?iyi bulmak ve diÄ?er hizmetleri düÅ?ünce kalan bu. "
" Bana kalacak bir yer de lazım. "
" Grimburg' ta çok güzel hanlar var. "
" Param yok dedim ya! "
" VaroÅ?larda uyuyacak yerler vardır sanırım. "
" Hadi ama! Burada kalamaz mıyım? Eminim yukarılarda konaklamak için odalarınız vardır. "
" DiÄ?er Å?ehirlerin loncalarından gelen konuklarımız için sadece. "
"Ben de baÅ?ka Å?ehirden geldim sayılırım! "
" Maalesef, az önce Grimburg' un resmi, kayıtlı hırsızlarından biri oldun. "
" Burada konaklamamın bir yolu olmalı? "
" İki altın. "
" Haa? "
" Günlük iki altın. Az öncede dediÄ?im gibi amme hizmeti yapmıyoruz. "
Tomi diÅ?lerini sıkmaktan kırılacaÄ?ını hissetti, "tamam bunları bozdurun ve harcamaları kesin, " bugünün hasılatını istemeyerekte olsa adamın avuçlarına bıraktı.
" Paranızın üstü gelecek hafta salı günü elinize ulaÅ?ır. Odanız üçüncü katta soldan ikinci kapı. "
" Ee anahtar? "
" Pardon? Hırsızların cirit attıÄ?ı bir binada kapınızı kilitlemeyi mi düÅ?ünüyorsunuz "
" Sadece Å?aka yaptım " dedi Tomi gülümsemeye çalıÅ?arak, bir anlık dalgınlıÄ?ına gelmiÅ?ti.
Yukarı çıkarken elleri boÅ?almıÅ? ceplerinde kendi kendine söyleniyordu. "Bu Å?ehre alıÅ?makta hiç zorluk çekmeyeceÄ?im, zira iÅ?in gidiÅ?atına bakılırsa halkın çoÄ?u zaten hırsız! "
.........................
Gözleri kapalı adam, idam [yada öncelikle iÅ?kence] edileceÄ?i alana çıkartıldı. Kalabalıktan inanılmaz bir tezahürat yükseldi. Cellat Bora, yada halkın tanıdıÄ?ı ismiyle Karınyaran elleri havada, yüzünde maskesi, merdivenleri çıktı. O gözükünce büyük bir haykırıÅ? patlayıverdi. Cellat, bir elini indirerek diÄ?eriyle sessiz olun iÅ?areti yaptı. Bu adam sahnedeyken, kraldan daha etkili bir Å?ekilde halkı susturabilirdi. "Ä°dam, birazdan baÅ?layacak. Ona kadar sessiz olun. Yüce kralımız, buraya gelene kadar kimsenin kellesi uçurulamaz !"
"Tanrım..." diyordu içinden Kan. "Tanrım bana yardım et. Senin yolundan hiç Å?aÅ?madım Tanrım. Henüz hazır deÄ?ilim. Lütfen bana yardım et." Ne acıdır ki cellat, adamın ettiÄ?i duanın son kısmına kulak misafiri oldu. Halka haykırdı. Kafir p.ç, kellesinden olcaanı anlayunca duaya baÅ?ladı. Senin tanrını ... ulan ben. Cellat bunları söylerken dizini, diz çökmüÅ? adamın çenesine geçirdi. Halk arasından büyük bir tezahürat koptu. Bir kaç kiÅ?i ellerindeki yiyecekleri adama fırlattılar.
"Taam taam susun. Kral gelene kadar belki kelle alamam ama biraz iÅ?kencenin kimseye zararı olmaz." dedi Karınyaran ve lakabını almasına yol açan muameleyi yapmak üzere yere yıkılmıÅ? adamın üzerine yürüdü. Bu sırada kolunun arkasından uzanan bir zincir ve zincirin ucuna baÄ?lı kanca, gaza gelmiÅ? halkı çılgına çevirmeye yetti.
...............................
Aramil Liadon, idam pazarının hezeyan mertebesinde heyecan içinde olan kalabalıÄ?ı arasından, insanlara çarpmaktan umutsuzca sakınarak yürürken, kukuletasını çekiÅ?tirerek, elf olduÄ?unu belli eden kulaklarını ve gözlerini gizlemeye çalıÅ?tı. Ancak insanlar, idam platformu üzerindeki, celladın kör mahkuma uyguladıÄ?ı iÅ?kence oyununu seyretmeye o kadar dalmıÅ?tı ki, onu fark edecek durumda deÄ?ildiler. Nöbetçi muhafızlar bile, kör ozanın hırpalanmasını seyredip, gaddar kahkahalar atıyordu.
Aramil, kendi gibi kukuletası ve pelerinini örtünmüÅ? baÃ…?ka bir elf olan Soveliss Amakiir’in yanına geldi. “Hala bunun olacaÄ?ına inanamıyorum. Laucian’ı idam edecekler mi gerçekten?”
“Etrafına bir baksana kardeÃ…?im, bu yaratıkların kör bir gence yapılan iÃ…?kenceyi seyrederken, yaÃ…?adıÄ?ı heyecanı, zevki görmüyor musun?” dedi Soveliss. Gözlerinde alıÅ?ılmadık Ã…?ekilde hiddet vardı.
“Bunun iki halk arasında bir savaÃ…?a sebebiyet vereceÄ?ini akıl edemiyorlar mı?” dedi Aramil. Pelerinini düzeltti. Soveliss gibi o da pelerinin altında yay ve oklarını saklamıÅ?tı, bir de kısa kılıç.
“Evet sevgili Aramil, görünüÅ?e göre kana susamıÅ? bu insanlar, savaÃ…?ın dehÃ…?etinden sapkın bir zevk duyacaklar. Ama eÄ?er Laucian Nailo bu savaÃ…?ta ilk ölen olacaksa, büyük ihtimalle ikinci ölen elf ben olacaÄ?ım. Ã?ünkü Laucian idam edildiÄ?i anda, benim okum da insanların baÃ…?ı olan Zubin denilen Kral’ı vuracak!”
Ä°ki adam da geriye dönüp, ötedeki Kral Zubin’e baktılar. Kral geçici olarak inÃ…?a edilmiÃ…? tribünün üzerindeki tahtında oturuyor, zevkle idam platformundaki gösteriyi seyrediyordu.
.....................
Kral, Karınyaran'ı ayakta alkıÅ?lıyordu. Yapılan iÅ?kence onu fazlasıyla tatmin etmiÅ?ti. Ancak sıcak ve iÄ?renç kokudan tiksinmiÅ?, ve sırada daha pek çok idam olduÄ?u için sabırsızlanmıÅ?tı. "Göz bandını çıkar Å?unun da gözlerini görelim." diye emir verdi cellata. Bora, çıplak ve kıllı göbeÄ?ini kaÅ?ıyarak sırıttı. Yere tükürdü ve karnının yarısı açılmıÅ? adamın üzerine yürüdü. Ellerini göz bandına uzattıÄ?ı anda acıyla kıvranmakta olan adam diÅ?lerinin arasından fısıldadı. "Yerinde olsam bunu yapmazdım." Cellat bir an Å?üphe etti. Krala dönüp baktı. Kral elini "hadi hadi" dercesine salladı.
"Kralım, kralım." YaÅ?lı bir adam krala haykırdı. Elinde bir mendil vardı ve kötü kokuyu uzaklaÅ?tırmak için yüzünde tutuyordu. Kral sorgularcasına baktı adama. Aralarında uzun bir mesafe vardı. "Majesteleri, bu adamın suçunu öÄ?renmek istiyorum." Herkes Å?aÅ?kınlıkla adama yöneltti bakıÅ?larını. Yasalara göre halktan herhangi birisinin krala bu Å?ekilde soru sorması serbestti ama yüzyıllardır hiç kimse, kralı bu Å?ekilde sorguya çekmemiÅ?ti.
Kral, kendinden gayet emin bir Å?ekilde ayaÄ?a kalktı. FısıldaÅ?maları susturdu ve yaÅ?lı adamın yüzüne bakarak konuÅ?tu. "Bu adam, halka açık bir alanda bir Å?iir okudu."
Bir Å?iir mi? Lanet olsun, diye geçirdi içinden yaÅ?lı adam. KeÅ?ke suçu bu kadar büyük olmasaydı.
Bir anda pazar alanındaki halk çılgına döndü. Nefret sözcükleri haykırıldı iÅ?kence edilmiÅ? adama. Hatta birkaç kiÅ?i, korumaları aÅ?arak kendi elleriyle Kan'ı boÄ?maya kalktılar. Cellatın hırlayan yüzünü görünce bir iki adım geri attılar.
"Å?iir okumayı bırakın, uyaklı iki cümle kurmak bile Grimburg Å?ehrinde ölüme sebebiyet verir. Å?imdi, baÅ?ka herhangi bir sorunuz yoksa, yapacak daha çok iÅ? var yaÅ?lı adam."
YaÅ?lı adam geri çekilerek kalabalıÄ?ın arasına karıÅ?tı. Bu olayı kendi yöntemleriyle halletmesi gerekiyordu.
Cellat Bora, "Ã?ldür ! Ã?ldür ! Ã?ldür !" sesleri arasında, kraldan son bir onay alarak, baltasını, haykıran adamın kafasına indirdi. Tek bir hamlede kelleyi vücuttan ayırdı. Tüm bu yaÅ?ananlar arasında, gözbandını çıkartmayı unutmuÅ?tu.
......................
Aldo Zukkaban, sur boyunca -mahkumların idam pazarına götüreleceÄ?i en kestirme yoldan- hızlı hızlı yürüyerek, neredeyse 2.Garnizona varmıÅ?tı. Artık garnizonun kapısını ve önündeki nöbetçileri görüyordu. Birden, kırık dökük, iki katlı bir eve yanaÅ?tı. Kapıyı çaldı, önce üç kez, sonra iki ve üç kez daha. Bu arada 2.katın penceresinde birini görür gibi oldu. Kapı açıldı ve Aldo, gölge gibi süzüldü içeriye.
“Nerde kaldın?” dedi, kapıyı açan kadın. Charlotte Maxim, sözde fahiÃ…?elik yapan, aslında müÅ?terilerini ilaçla uyutup soyan güzel hırsızlardandı. Adam uyandıÄ?ında, eÄ?er soyulmayı hazmedemeyip kadının peÃ…?ine düÅ?erse, bulsa bile hırsızlar loncasının koruması altındaki birine bulaÃ…?tıÄ?ına bin piÃ…?man olurdu. Ã?stelik güzel kadın kendini rahatça koruyabilecek kadar hançer kullanmasını da biliyordu. Ama nadiren, Charlotte de adamdan hoÃ…?lanırsa, aldıÄ?ı paranın hakkını fazlasıyla verirdi.
Aldo kadına aldırmayarak üst kata çıktı. SokaÄ?a bakan bu büyük oda, oldukça kalabalıktı. Hepsi de üniforma gibi beyaz gömlek, deri yelek, yeÅ?il pantalon ve yeÅ?il pelerin giymiÅ?lerdi. Ã?ç pencerenin de baÅ?ında ikiÅ?er adet kadın savaÅ?çı, ellerinde çifter çifter arbaletler kurulmuÅ?, hazır bekliyorlardı. Ortada duran, yedi erkek savaÅ?çının ise kılıçları ve ufak kalkanları vardı. Ve bir de liderleri olduÄ?u belli olan kadın. Zarif, ince kılıcı, kadife Å?apkasından taÅ?an temiz kumral saçları vardı. BakıÅ?ları etkileyici, hareket ve tavırları o elbisenin altında saÄ?lam kasları olduÄ?unu belli eder nitelikteydi.
Naome Exidion, IÃ…?ık SavaÃ…?çıları örgütünün teÄ?menlerinden biriydi ve bugün buraya idama mahkum olmuÃ…? amcası Theodor Exidion’u kurtarmaya gelmiÃ…?ti.
“Bu kadar mısınız? 14 kiÃ…?i” dedi Aldo, biraz sıkıntılı.
“Evet,” dedi Naome.
“Muhafızlar zırhlı olacak.”
“Sen kafanı bunlara yorma Aldo. Sen dönüÅ? yoluyla, gizli geçitlerle ilgilen. KaçıÅ? yolunda bir aksilik çıkmasın da.”
“Merak etme herÃ…?ey ayarlandı. Bu evin bodrumundaki kapıdan, kanalizasyon tünellerine geçeceÄ?iz. Arkamızdan da geçidi çökerteceÄ?iz tabii. Ancak Ã…?imdi ödemeyi görmem lazım.”
“Biliyorum sadece görmek istiyorum, emin olmak için.”
Güzel savaÃ…?çı çakmak çakmak parlayan gözlerini Aldo’dan ayırmadan, gizli cebinden bir taÃ…? çıkardı ve yakıÅ?ıklı hırsıza uzattı. SaÄ? eli, her an kötü bir süprize hazır olacak Ã…?ekilde kılıcının kabzasındaydı.
Aldo taÃ…?ı hemen inceledi. Oldukça büyük ve deÄ?erli bir elmastı bu. Bir an Ã…?eytanlar Aldo’nun kulaÄ?ına birÃ…?eyler fısıldadıysa da, genç adam onları dinlemedi. “Tamam,” dedi ikna olarak ve taÃ…?ı Naome’ye geri verdi.
“Vakit geldi!” dedi, pencere kenarında pusuya yatmıÅ? okçulardan biri. “Ã?ıkıyorlar!”
........................
Cıvık Ä°stiridye Hanı, liman caddesinin göbeÄ?indeydi, öyle ki rıhtıma yanaÅ?an gemiler, sokaÄ?a bakan pencerelerden rahatça görünebiliyordu. AzmıÅ?, gözü dönmüÅ? denizcileri kendine çekmek için, oldukça iyi bir yer tutmuÅ?tu yani. Liman bölgesinde en iyi para kazanan hanlardan biriydi.
Hancı “baba” Harpo, yirmi seneden beri hanını, sinsi gözlerden, aç ellerden korumuÃ…?, aslında iyi yürekli biri olmasına raÄ?men, kendini ve ekmek teknesini korumak için gerektiÄ?i zaman acımasız olmayı bilmiÃ…?ti. Bugün de her zaman olduÄ?u gibi iÃ…?inin baÃ…?ındaydı. Ama barı rekor derecede boÃ…?tu, bomboÃ…?tu yani. Bütün müÅ?teriler, yosmalar, hırlılar, hırsızlar idam pazarına gitmiÃ…?ti, hatta korumaları Botto ile Gans bile! Salak herifler, bir de fedai olacaklar, tam da soyulmaya müsait bir günde hanı korumasız bırakıp gitmiÃ…?lerdi. Ã?ivili kalın sopasının, tezgahın altındaki her zamanki yerinde olup olmadıÄ?ını kontrol eden Harpo, bomboÃ…? salondan geçerek kapının önüne çıktı. Aslında pek nadiren olan bu tenhalık, ona alıÅ?ık olmadıÄ?ı bir huzur vermiÃ…?ti, bunu kendine itiraf etmekten korksa bile.
Birden gemiler tarafından gelen potansiyel bir müÅ?teri gördü. Sırtında çantası, Ã…?apÃ…?al Ã…?apÃ…?al etrafına bakınan, sarıÅ?ın, güzel yüzlü bir delikanlıydı. Harpo, belli ki yabancı olan genç adamın, liman meydanı bu kadar boÃ…? olmasaydı, çoktan çarpılacaÄ?ını düÅ?ündü. “Buyrun! Buyrun beyim, en kaliteli ve en ucuzu burası!” diye baÄ?ırarak, adamın dikkatini hana çekti. Bu Ã…?apÃ…?alın biraz yönlendirilmesi gerekiyordu.
Genç adam gülümseyerek hancıyı takip etti. “Burası çok sakin bir yermiÃ…?” dedi.
“Ohhoo, siz idam gününe denk geldiniz, yoksa iÄ?ne atsan yere düÅ?mez buralarda.”
“Ä°dam mı?”
“Yabancı olduÄ?un pek belli, güneyden, Azaros’tan mı geliyorsun? Bira mı, Ã…?arap mı içersin?”
“Ã…?arap olsun. Evet Azaros’tan geliyorum, off deniz yolculuÄ?u berbat bir Ã…?ey.”
“Buyur bakalım Ã…?arabını, ben hancı Harpo, baba da derler bana. HoÃ…?geldin o zaman Azaroslu!”
“SaÄ?ol Harpo! Ben de Lorenzo Exidion, memnun oldum.” dedi genç adam ve çantasını yandaki tabureye yerleÃ…?tirirken, üstteki örtü hafifçe kayarak mandoline benzer bir çalgı gözüktü.
Harpo birden ciddileÃ…?erek, “müzik aleti mi o? Yoksa sen de diyar diyar dolaÃ…?ıp, insanlara Ã…?arkı söyleyip, masal anlatan ozanlardan biri misin?”
“Evet dostum, çalgı çalar, müzik yaparım, kafiye düzer, Ã…?iir yazarım, dünyayı dolaÃ…?ır, diyar diyar gezerim.” Lorenzo çalgısını çıkarıp tıngırdatmaya baÃ…?ladı. Ã…?evke gelmiÃ…?ti. “Azaros’tan çıktım yola, ne dinlenme ne de mola, lay lay lom...”
“Hoop, hoop, hooop! Kes!” diye müdahale etti Harpo. “Deli misin? Ã?abuk kaldır onu ortadan!”
Lorenzo bozulmuÃ…?tu. Ã?algıyı kaldırırken, “sesimi mi beÄ?enmedin?” diye sordu.
“Bak delikanlı biliyorum burada yenisin ama hiç kimse sana Grimburg da Ã…?iir söylemenin, hatta kafiyeli konuÃ…?manın yasak olduÄ?unu ve cezasının ölüm olduÄ?unu söylemedi mi?”
“Herhalde Ã…?aka ediyorsun, benimle dalga geçiyorsun!”
“Ã…?aka deÄ?il, hem de hiç deÄ?il. Hatta bu saatlerde bazıları, idam ediliyor Ã…?iir yazdı, okudu diye!”
“Deliliktir bu ama, Ã…?iir yazan adama, takdir yerine idama...”
“Ã…?Ã…?Ã…?Ã…?Ã…?Ã…?Ã…?Ã…?Ã…?tt! Bu kelimelerin, seni anında ipe götürür yada cellada. Ã…?anslısın ki bana rastladın da, baÃ…?kası olsa, üç kuruÃ…? ödül için hemen ispiyon ederdi seni. Tavsiyemi dinle kapa çeneni, hakim ol kendine ve diline!”
Genç Å?airin morali bozulmuÅ?tu ve hala Å?üpheyle bakıyordu hancıya.
“Hikayelerini anlatmak için yanlıÅ? yeri seçtin dostum” dedi Harpo, “umarım geri dönecek kadar paran vardır. Bir tavsiye daha: Buralarda yankesici, hırsız boldur. Dikkat et de çarptırma kendini.”
“Ben aslında babamın son vasiyeti üzerine, büyük amcamı bulmaya geldim buraya, Theodor Exidion’u.”
“Theodor Exidion mu? Hımm, bu isim hiç de yabancı gelmedi bana, tanımıyorum ama yakın zamanda bi yerden duydum sanki.”
..............................
Grimburg’un eÃ…?kiya soylu Kral’ı Thumbar Zubin, kendisi için hazırlanan platformda idam öncesi iÃ…?kenceyi seyrederken; bir yandan da, bu güruhun ortasına gelmekle riske girip girmediÄ?ini düÅ?ündü. Ã
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum