ArkadaÃ…?lar Manhattanda fantastik sanat deyince.....
Aslında ilk aklıma gelen kostüm dükkanlarıdır. DıÅ?arıdan kostüm dükkanı gibi görünürler... İçlerinde her Å?ey vardır. TaÅ?ınabilir mumyadan, örümcek aÄ?larına, kristal kürelere, kafesin içinde fare ya da kargaya kadar, pahalı ve ucuz fantastik hikayelerde geçen birçok malzeme bulabilirsiniz. Tabii 10 20 dolarlık ucuz kostümlerden 500 doları bulan çok daha kaliteli Å?eylere kadar türlü kostüm de bulabilirsiniz. Muazzemdır... Hiç cadılar gününe adam gibi katılmasam da ki asıl buralar cadılar gününde dolar... Bu dükkanları dolaÅ?maya bayılırım.
Hmm ama aradıÄ?ınız fantastik kitaplar ise... Yani aslında fantastik kitaplar, korku ve bilimkurgu öykülerini bir araya getiren bir yer var Forbidden Planet isminde bir yer.... Bu tarz baÅ?ka yerler de olabilir ama bu benim en iyi bildiÄ?im yer. Türkiyedeki ortalama kitapçı boyutlarındaki bir kitapçı olduÄ?u gibi bilimkurgu fantastik edebiyat ve korku kitap, çizgi roman ve oyuncaklarına ayrılmıÅ?... İçindekiler daha çok lise ve üniversite çaÄ?ındaki gençler... Ben klasik üniversite çaÄ?ını geçmiÅ? de olsam açıkçası dolaÅ?mak hoÅ?uma gidiyor. Birbirinden çok farklı ve ilginç çizgi romanlar var. Mesela Truva SavaÅ?ının çizgi romanını yapmıÅ?lar ki çok hoÅ?uma gitti.
Ama çizgi roman denince elbette aklıma özel olarak bir yer geliyor Times Meydanının hemen aÅ?aÄ?ısında Midtown Comics. Burası Tommiks Teksastan, Red Kit e Alfe, Ã?rümcek Adama, Konana aklınıza gelebilecek veya gelmeyecek her tür çizgi romanı barındırıyor. Klasik bir Türk kitapçısının iki katı boyutlarında... Açıkçası Ã?izgi Roman Endüstrisi sanırım Sinemayı en çok besleyen endüstrilerden birisi. Sanıyorum birçok çizgi romanın sonradan filmi yapılmıÅ?.
Bu arada tabii Å?unu eklemek lazım, birçok insana yani en azından bana fantastik gelebilecek hayaletler New Yorklular için gerçek olmalarının yanısıra bir endüstriyi besliyor. Yani New York un özellikle Empire State binasının güneyindeki taraflarında bol bol falcı var... Yani aslında bu falcıların adı Pysics gibi bir Å?ey... Açık açık Å?ehrin her yerinde reklamını görebileceÄ?iniz bu kiÅ?iler aynı zamanda evinize girmiÅ? hayaletlerle de konuÅ?up onların sizi rahat bırakmasını saÄ?layabiliyorlar... Yani anlayacaÄ?ınız evinizde hayalet varsa, sorunu halledebileceÄ?iniz kiÅ?iler var.
Bu arada Å?ehirde meÅ?hur bir hayaletli ev olduÄ?unu da belki yazmıÅ?ımdır. DoÄ?u Köyü adı verilen bir yer de Å?u anda müze olan Tüccar ın Evi denen bir yer. Burada 1830lu yıllarda doÄ?an bir kadın, 1910larda bu evde doÄ?duÄ?u yatakta ( annesinin yataÄ?ıymıÅ? ) ölmüÅ?. Yani 9 kardeÅ?lermiÅ? sanırım. BeÅ? kızdan üçü evlenmemiÅ?ler. Mutsuz bir aileymiÅ? galiba... Neyse evin civarından geçenler, müzeyi ziyaret edenler, ve çalıÅ?anların bir sürü hayalet öyküsü var... Cadılar bayramında da hayalet turları düzenleniyor evde...
Normal kitapçılara gelince oralarda bol bol fantastik edebiyat kitabı bulmak mümkün. Fantastik Edebiyat olarak da, çizgi roman olarak da sanırım ortalama bir kitapçıda 500 1000 farklı seçeneÄ?iniz oluyor. Ayrıca tabii genç ve çocuklara yönelik ayrı bir reyon var ki, o kitapların da çoÄ?u fantastik.
Ayrıca bazı kitaplarda hayaletlerle diyalog kurmaya yarayan Å?u meÅ?hur hani elinizde tuttuÄ?unuz bir tür... aleti hayaletin hafifçe ittirerek harflerin önüne getirdiÄ?i böylece hayaletin söylemek istediÄ?i cümleleri kurmasına yardım eden aletlerden de var. Zaten New York reyonunda da ( New Yorkla ilgili kitaplar için ayrı bir reyon var ) bu Å?ehirde geçen hayalet öyküleri ayrı bir bölüm oluÅ?turuyor. Yani neredeyse hayalet öyküsü ayrı bir öykü sınıfı haline gelmiÅ?.
Kitapçılar zaten ayrıca anlatılması gereken yerler... Benim New Yorkta en çok sevdiÄ?im yerler oralar.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
ArkadaÅ?lar özellikle OFF Broadway i okuyanlar açısından OFF OFF Broadway saçma ve benim uydurduÄ?um bir kavram olarak gelebilir ama öyle deÄ?il. Yani kavram yine saçma gelebilir ama ben uydurmadım. Has bir New York kavramıdır. Ortaya çıkıÅ?ı da 1960lardadır. Yani hatırlarsanız 1920 1930larda tiyatrocular biz öyle binlerce kiÅ?inin geldiÄ?i tiyatrolara muhtaç deÄ?iliz beÅ? yüz kiÅ?i gelsin bize yeter deyip daha küçük Off Broadway tiyatro geleneÄ?ini yaratmıÅ?lar, ya da en azından adının duyulmasını saÄ?lamıÅ?lardı.
60lara gelince ise yine New Yorktaki tiyatrocular yahu 500 kiÅ?iye de gerek yok be, 20-30 kiÅ?i yeter hani o da olmazsa 3-5 kiÅ?i seyretse de olur oyunumuzu diyerek yeni ve bir o kadar da tuhaf baÅ?ka bir geleneÄ?in önünü açmıÅ?lardır. Bu geleneÄ?i izleyen kimi tiyatrocular en fazla 100 koltuÄ?u olan 20-30 koltuÄ?a kadar inen yeni tiyatrolar açmıÅ?lardır. Bu gelenek bugün de devam ediyor. Bir gün en fazla 10 kiÅ?inin seyredebileceÄ?i Off Off Off Broadway tiyatroları da açılır mı bilmiyorum...
Ama en azından Off Off Broadway tiyatrolarından birine gitmeyi istiyordum. Ki bu o kadar kolay deÄ?il, çünkü bu tiyatroların öyle büyük afiÅ?lerde reklamları yok. Tiyatroların önünde dev tabelalar da yok. Ã?nünden fark etmeden geçme Å?ansınız çok fazla... Yani biraz Å?ansa buluyorsunuz... Tabii internet sitelerinden de araÅ?tırma Å?ansı var, ama iÅ?te bir gnomluk edip oradan bakmadım. Neyse ki okulun yakınlarında bir Off Off Broadway tiyatrosu buldum. Hatta 1970ten beri oynanan bir en eski Off Off Broadway oyunu bile buldum. Adı Line...
Bu oyun nedir diye sorarsanız? Kısaca Å?öyle bir oyun... Ne için beklediklerini anlamadıÄ?ımız ilk baÅ?ta sayıları birken zamanla beÅ?e çıkan karakterlerimiz vardır, bu karakerler beyaz düz bir çizgi ki ilk baÅ?ta tebeÅ?irle yapıldıÄ?ını sansam da sonra yere yapıÅ?tırıldıÄ?ını anladım, önünde sıra bekliyorlar.
Yani aslında hep sırada beklemiyorlar, birbirleri ile önce sohbet ediyorlar, sonra birbirilerinin sırasını kapıyorlar, ayrıca birbirlerinin karakterlerini hayatlarını sorguluyorlar... Yani öyle çok rahat izlenen bir tiyatro deÄ?il, ama fena oyun da deÄ?il.
Å?unu yazabilirim... Ses efektleri, makyajlar, kostümler gibi oyunu renkledirecek ögeler olmadan bir tiyatroyu güzel yapmak için oyunculuk gerekiyor ve bu tiyatroda da oyunculuÄ?u çok çok iyi.... Yani bu konuda sanırım diÄ?er iki tiyatro türünden de daha iyiler Off Off Broadway oyuncuları...
Tabiii bu tiyatroların oynandıÄ?ı ortamlara daha bir buraların müdavimi gibi görünen yani oyundan önce tiyatronun yöneticisi ile görmeyeli nasılsın, çocuklar nasıl tarzı bir muhabbet yapmaları mümkün oluyor eh bu durumda da ben orada biraz kendimi ait deÄ?ilmiÅ? gibi hissediyorum. Ama tabii yine de ( daha önce bahsettiÄ?im ortamlardan farklı olarak ) tiyatroyu, hatta özel olarak böyle uç bir tiyatro türünü seven insanların yarattıÄ?ı bir samimi ortam olması da güzel sonuçta..
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Porta Riko Paradesi ve New York un DiÄ?er Paradeleri
ArkadaÅ?lar Parade kelimesi, Türkçeye çevirmeye çalıÅ?ırsanız yürüyüÅ? oluyor. Ama buradaki anlamı sanırım sıradan bir yürüyüÅ?ten daha fazlası.... Yani her hangi bir Å?eyi, kimi zamanlar çok tuhaf Å?eyleri bile tanıtmak ve kutlamak için New Yorkta Paradeler düzenleniyor, bu paradelerde konu ile ilgili ve kimi zaman ilgisiz bir çok kiÅ?i yürüyor, New Yorklular da bir kenarda seyrediyor. Ama eÄ?er Parade büyük, birkaç saat süren ve insanların ilgi duyduÄ?u bir Parade ise o zaman izleyenler de ayrıca baÄ?ırıyor, dans ediyor, bir bakıma çıldırıyor. Türkiyede en azından ben benzerlerine rastlamadıÄ?ım için çeviremedim.
Ama burada New York'ta bu paradeler günün bir parçası ve kimi zaman günün en iÅ?lek saatinde en yoÄ?un caddeler Paradeler yüzünden pat diye kapatılıyor, yani benim öyle bir deneyimim olmadı, ama araba kullananlar için sinir bozucu olduÄ?u anlar olmalı bu Paradelerin.
Nelerle ilgili Paradeler var derseniz? YılbaÅ?ı, Cadılar Günü, ABDnin geri kalanında herkesin evine kapanıp kimseyi sokakta bulamayacaÄ?ınız Å?ükran Günü New Yorklular dıÅ?arıda geçit yapanları seyrediyor. Bunun dıÅ?ında mesela Vejitaryanların da kendilerine özgü bir Parade i var, ya da New York un meÅ?hur okyanus kıyısındaki sahil bölgesindeki semti Coney Adasında Deniz Kızı Parade i var, hiç seyretmedim ama meÅ?hurmuÅ?....
Bir de buradaki Etnik Grupların Parade leri var. Ä°rlandalılar, Yunanlılar, Türkler ( tabii tıpkı diÄ?erleri gibi genel olarak Amerikalı Türkler ) ve elbette Porto Rikolular...
Ben daha önce sadece Ä°rlandalıları seyredebilmiÅ?tim. Bizim parade den bu sene haberim oldu, ama çok çok ters bir zamanda ve yaÅ?adıÄ?ım yere uzaktaydı, gidemedim. Porto Rikolular ise yaÅ?adıÄ?ım yere yirmi dakika yürüyüÅ? mesafesindeydi, zaten adamların mahallesinin dibinde yaÅ?ıyorum bir yıldır, Porta Riko Kültürünü de severim, gideyim dedim.
Å?imdi Å?unu yazmak gerekir, Ä°rlandalıların Parade in de de coÅ?ku vardı. Ama bugün karÅ?ılaÅ?tıÄ?ıma göre çok çok düzenli bir parade idi. Yürüyenlerin hepsi önceden planlandıÄ?ı açıkça belli Å?ekilde yürüyor, ya da önceden planlanmıÅ? Å?eyler yapıyorlardı.
Bir not olarak yazayım, bir parade de yürüyenler her tür gösteriyi yapabilir, çoÄ?unlukla müzik çalarlar, bazen dans ederler, bunun dıÅ?ında kimi zaman zaten ünlü kiÅ?iler olduklarından geçmeleri bile coÅ?ku yaratır, ama en azından Ä°rlandalılarda durum buydu...
Porto Rikolulara gelince..... Onların parade i tam bir delilikti. Zaten polis Ä°rlandalılara göre çok daha fazla önlem almıÅ?tı. Ä°rlandalılarda Parada i izlemek için istediÄ?imiz yerden yürüyüÅ? alanına girebiliyorduk. Porto Rikolularda boydan boya hızlı Å?ekilde ancak on onbeÅ? dakikada yürünebilecek uzunlukta bir yürüyüÅ? hattına girilebilecek iki ya da üç nokta vardı... Ã?zellikle yürüyüÅ? hattının hemen gerisindeki sokaklarda belki 300 400 polis vardı.
Yürüyenlere gelince... Tam bir delilikti.... Porta Riko güzellik yarıÅ?ması birincileri, basket takımı, itfayeciler, limuzinler, son model lüks spor arabalar ( Porta Riko ile ne ilgileri var son ikisinin bilmiyorum ), Porta Rikoluların sahip olduÄ?u Å?irketler, radyo kanalları geçtiler sanırım. Ama zaten geçenlerin önemi de yoktu. Herkes sanki o anda aklına ne geliyorsa o Å?ovu yapıyordu. Arabalar gaza basıyorlardı mesela, itfaiyeler de sirenlere basıyorlardı, yürüyerek gelenler bol bol dans ediyordu. Ama daha çok baÄ?ırıyor, el sallıyor ve daha çok baÄ?ırıyorlardı. Ben de eh zaten deliyim, el salladım, baÄ?ırdım. Tadını çıkardım ortamın... Bir de yaÄ?mur yaÄ?dı, ıslandım. Durmak daha da zevkli hale geldi.
Neyse böyle bir bir buçuk saat durdum her halde en azından... Yani tuhaf o yaÄ?murda insanlar bir yaÅ?larındaki bebeklerini bile getirmiÅ?lerdi. Yani tabii yaz ama yaÄ?mur sonuçta beni bile sersemletti, bir bebeÄ?i bu mevsimde bile hasta edebilir.
Neyse bildik Å?ekilde bitirirsek, Porta Riko Parade inden de bir Firble geçmiÅ? oldu böylece... Açıkçası.... Hani Å?imdi soÄ?ukkanlılıkla bakınca eÄ?lenmek için bir neden yok gibi görünse bile, ben orada çok eÄ?lendim güzel de birkaç saat yaÅ?amıÅ? oldum.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Arkadaslar mecburen Ingilizcelerini yaziyorum, Turkcesini yazinca anlam karisiyor, burada Avenue Turkce de nedir derseniz, hicbir sey diyemem... Kucucuk sokaga da Avenue dedikleri oluyor, koskoca bulvara da.... Ote yandan kockoca Bulvarin adi bazen cadde yani Street de olabiliyor... Yani burada isimler son derece ozgur bir ruhla konuyor saniyorum.
Neyse... Alisveristen cok hoslanmam... Ama ben bile su meshur 5. Avenue yu gormek istedim. Meshur giysi magazalarinin ard arada dizildigi cadde... Simdi iclerinden sadece Armani yi hatirliyorum. Ama magazalari bilmesem de sonucta goruntulerinden onemli giyim magazalari oldugu anlasiliyor... yani tabii fiyatlardan da anlasiliyor... Magazalarin ortalama yani 100 200 dolar civarindaki urunlerini bir yana birakacak olursak bir de her magazada oyle celik kasa ve kursun gecirmez cam gibi bir seyin ardindan gorebildiginiz bir iki bin dolarlik cantalar saatler kiyafetler var... 1000 2000 dolar bir kisinin kira dahil New York da bir ay rahatlikla yasayabilecegi bir para... Ama canta, saat, kiyafet hepsini bu kalitede aldiginizda 8000 dolara varan bir paraya giyinmis olabiliyorsunuz ki bu da hos bir durum tabii...
Ama isin guzel yani su... Bu magazalarin dolu oldugu aksamustu saatlerinde ve ozellikle cumartesi gunlerinde kimse sizle ilgilenmiyor, siz de Dunyaca unlu bir moda magazasinda ne yapiyor bu insanlar rahatlikla izleyebiliyorsunuz..
Tabii cadde uzerinde benim en cok hosuma giden yine bir oyuncak temali magaza oldu... Build a Bear isimli super bir magaza var... Orada en bastan ici bos uzerinde hic kiyafeti olmayan bir ayiyi aliyorsunuz, adim adim icini dolduruyorsuz farkli kiyafetler aliyorsunuz, aksesuarlar aliyorsunuz, metal bir kolayenin uzerine Ayinin adini ve istediginiz bir sekli secip cizdiriyorsunuz, sonra sizin kendi tasariminiz olan bir ayi oluyor.
Yani 5. Cadde uzerinde tek almak istedigim sey bu ayilardi... Ama sonra dusundum kime hediye etsem, oyuncak magazisindan aldigim ayidan ne farki olacak... Eeee almamin bir anlami yok dedim.
5. Caddenin bu meshur magazalari bu arada 42inci caddeden baslayip Central Park a kadar gidiyor, en son magaza iki katli bir oyuncak magazasi... Daha cok kucuk cocuklar icin, 10-12 yasindaki cocuklar icin Times Meydaninda dort bes katli bir Toysarus var. Hatta o Toysarus un magazanin icinde bes alti metre boyunca dev bir donme dolabi, bir de yine uc dort metra boyunda dev bir T-rex i ile, yine icine girebileceginiz dev bir Barbi Evi var... Ki ben hepsinin yakinina gidip bir baktim.
Besinci caddedeki magazaya gelince adi FAO Schwartz... Onun ayri bir guzelligi var... Oyuncaklarla oynayabileceginiz yerler var ki, oralarda yine ben bol bol oynadim.
En guzel oynanabilen oyuncak yere serilen dev bir piyano, ayaklarinizla basarak caliyorsunuz. Yani once ayakkabinizi cikartmaniz gerekiyor calmadan once.. Ben cok dusundum oynayayim mi diye, sonra baktim, sirada bekleyen epey bir bes alti yaslarinda cocuk var, genclerin onunu kesmeyeyim dedim...
Efendim bu besinci caddenin Central Parktan sonraki bolumu de zamaninda ABDnin zenginlerinin oturdugu bir bolge imis, Upper East Side denilen zamanin luks mahallesi... Tabii o zamanin zenginleri apartmanlarda oturmayacaklarindan ( bugun kismen en azindan bir apartman dairesi olanlar var sanirim ) mustakil evler yapmislar... Bu evlerin cogu sonradan zenginler evlerini daha sehirden uzaklara tasiyinca yikilmis, kalanlarin bir bolumu muze, okul, hastane gibi amaclarla kullaniliyor, ve ayakta kalanlarin hepsinin uzerinde en azindan bugune kadar gorduklerimde istisnasiz ev ne imis kim kurmus niye kurmus anlatan bir plaka var.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
ArkadaÅ?lar bu konudan da bahsetmem gerektiÄ?ini düÅ?ündüm. Ã?zellikle New Yorktaki son günlerime yaklaÅ?ırken. Å?imdi öncelikle Å?undan bahsetmek lazım sanırım. New York ortalama gökdelen yüksekliÄ?i açısından bakıldıÄ?ında bugün Dünyanın en öne çıkan Å?ehri deÄ?ilmiÅ?, uzakdoÄ?u Å?ehirleri daha öne çıkıyor. Ama ABDde bile Chicago New York un sanırım önüne geçiyor bu konuda...
Ã?yle ise New York un özelliÄ?i nedir derseniz? New York gökdelen çılgınlıÄ?ının sanırım ilk baÅ?ladıÄ?ı Å?ehir. Eh bugün de her ne kadar bu açıdan New York u geçen Å?ehirler olsa da yine de Manhattan ın özellikle merkez bölgesi ile güneydeki ucunda GüneÅ?i ender gördüÄ?ünüz sokaklar var. Hatta Brooklyni tanıtan kitaplardan birinde buranın Manhattan a göre avantajlarından bahsederken, Brooklyn de gökyüzünü görebilirsiniz diye yazıyordu, ki aslına bakarsanız Manhattan dıÅ?ındaki her yerde görebiliyorsunuz zaten gökyüzünü...
Güney Uçtaki Gökdelenlerden özel olarak hatırladıÄ?ım yok. BirçoÄ?u sanırım 1910larda yapılmaya baÅ?lanmıÅ?. 2001den önce 1970lerde yapılmıÅ? olan Dünya Ticaret Merkezi de varmıÅ? tabii, Å?imdi onun eskiden olduÄ?u yerin biraz ilerisinde nisbeten yüksek kuleleri ile Dünya Finans Merkezi binası var. Binanın alt bölümü ise, eh ne zaman gitsem ıssız olsa da, en azından New Jersey ile Ã?zgürlük Heykelini seyredebildiÄ?iniz lokantalar ve maÄ?azalarla dolu. Dünya Ticaret Merkezinin yerine ise yeni beÅ? gökdelen yapıyorlar.
Å?unu belirtmek lazım, Manhattan ın güney ucunda Å?u anda ayakta duran gökdelenler merkez bölgedekilere göre nisbeten küçük olsalar da aÅ?aÄ?ı Manhattan ın sokakları da dar, hatta bir bölümü çok çok dar... Dolayısı ile küçük de olsa iki yanında gökdelen olan olması bu sokakları, eh New York un turist rehberlerinde yazmayı çok sevdiÄ?i Å?ekliyle ifade edersek bir kanyon gibi yapıyor. Wall Street de bu kanyonlardan eh nisbeten geniÅ?lerinden birisi.
Merkez bölgedeki gökdelenlere gelince... Bunların çoÄ?unun ismini biliyorum. En efsanevi olanları 1930larda yapılmıÅ? olan Empire State ile, Crysler Binası... Ä°kisi aynı dönemde yapılmıÅ?, Crysler Empire State den birkaç hafta önce bitmiÅ? ve o birkaç hafta boyunca New York un en yüksek gökdeleni olarak kalmıÅ?. Benzetmede hata olmaz denir, Crysler Binasını ben açıkçası porselene benzetiyorum. Empire State ise çok sade aslında bir bakıma zevksiz bir bina.... Ama o kadar insanın zihninde yer etmiÅ? ki insanı etkilemeyi baÅ?arıyor.
Hmm Rockafeller Center Binalarını unutmamak lazım. Empire State dıÅ?ında benim bildiÄ?im tepesine çıkabildiÄ?iniz tek bina... Ayaktayken bir de Dünya Ticaret Merkezinin tepesine çıkılıyormuÅ?. Rocakfeller Merkezinin tepesinin Empire State e göre bir avantajı var... O da Empire State i görebiliyorsunuz. O nedenle kesinlikle tercih edilebilecek bir bina... Bu gökdelen de çok sadece görünümlü... Ama özellikle yanı baÅ?ında, gökdelenlerin arasında durmasa dev gibi görünecek bir katedralin tam karÅ?ısında ve binayı yapan Rocakfellar amcam, bizim ikisini karÅ?ılaÅ?tırıp binanın büyüklüÄ?ünü daha rahat hissedeceÄ?imizi öngürmüÅ?.
Bu binalar dıÅ?ında Truph ve Sonynin gökdelenleri altlarındaki bir bölümü bizlerin ziyaretine açmıÅ?lar, hatta lokantaları bile var... Hatta bir de Truph un özel bir tatlısı var. Güzel binalar ama bahsettiÄ?im diÄ?er üçlü kadar etkileyici deÄ?iller.
Peki diÄ?er ilçeler... Brooklyn ve Quenns bizimde gökdelenlerimiz var diye övünse de, onların gökdelenleri öyle çok da övgüye deÄ?er deÄ?iller doÄ?rusunu yazmak gerekirse... DiÄ?er iki mahalle olan Bronks ile Staten Island da bildiÄ?im kadarı ile hiç gökdelen yok. Yani New York ve gökdelen denince Manhattanla sınırlamak gerek Å?ehrin etkiliyici gökdelenlerinin olduÄ?u yeri.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
ArkadaÅ?lar bu öykü eski bir öykü ama defteri kapatırken, bunu anlatmadan bitirmemek istedim açıkçası... YaklaÅ?ık bir yıl önce oda arkadaÅ?ımın kız arkadaÅ?ı iki defa kendisini ziyarete gelmiÅ?ti. Ben de, eh sonuçta arkadaÅ?ımla kız arkadaÅ?ı rahat vakit geçirsinler diye geceyi hostelde geçirdim ilk seferinde... Hostele doÄ?rudan kızın geldiÄ?i sabah gitmiÅ?tim ve hafta içi olduÄ?u için çok rahat yer bulmuÅ?tum.
Dolayısı ile ikinci seferde de, kızın geldiÄ?i günün farklı olduÄ?unu hesaba katmama akılsızlıÄ?ını gösterip yer bulabileceÄ?imi düÅ?ündüm. Oysa kızın geldiÄ?i gün bu defa cuma idi. Cuma ise insanların hostellere ve hatta otellere yıÄ?ıldıÄ?ı bir gündür. Dolayısı ile ne kadar dolaÅ?sam ne kadar baksam yer bulamadım. Eve de dönemiyorum. New York un sokakları birden bana tuhaf görünmeye baÅ?ladı. Dev gökdelenler, sokaklarda dolaÅ?ıp da yüzünüze bakmayan insanlar.... Yani bir anda ben ne yapacaÄ?ım, yatacak yerim yok diye düÅ?ünmek cidden deÄ?iÅ?ik bir deneyimdi.
Ä°ki üçe kadar sinemaya falan giderek vakit geçirilebiliniyor. Ama sonrasında öncelikle kesinlikle gidilecek yerler, Diner denen yerler... Hani ilk defa Dinerların üçe dörde kadar açık olduÄ?unu gördüm. Neredeyse içi bomboÅ? dinerlarda üç dört kahveyi yavaÅ? yavaÅ? içtim. Bir de patates yedim. Rahat koltukları ve sessizliÄ?i ile eh gecenin hiç olmazsa bir bölümünü geçirmek için birebir. Yine de bir iki saatten sonra burası üstüne üstüne geliyor insanın.
Ben de öyle olunca Times Meydanına gittim. Times Meydanında gece izlenecek çok Å?ey var. Her Å?eyden önce meydanda belki 50 60 tane ekran var. Her birinde bir dakikalık bir reklam gösterseler sıra ile bakınca bir saati geçiyor insanın. Bunun dıÅ?ında baÄ?ıran sesleri ile itfaiye arabalarının, polislerin geçtiÄ?ini görmek zevkli. Meydanda gökdelenlerin arasında havanın hafif aydınlandıÄ?ını görmek ayrıca zevkliydi.
Tren Ä°stasyonu çok yakınımda olduÄ?u halde ne yazık ki bunu bilmiyordum... Hatta önünde üç dört defa geçtim ama içine girmedim, oysa geceyi en rahat geçireceÄ?im yerde oradaymıÅ?.
Bir defa saat 7-8 olunca, cumartesi günü iyi bir kahvaltı edebileceÄ?iniz yerler var oralara gidip kahvaltı ettim, sonra en kısa zamanda eve gidip uyudum. Böylece Manhattan da yatacak bir yerim olmadan bir gece geçirmiÅ? oldum. Daha önce yazmıÅ? olsam da yazmam lazım ki, bunu her gece yaÅ?ayan birçok insan var ne yazık ki bu adada...
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
ArkadaÅ?lar, aslında Manhattan ın kuzey ucunda ikinci bir terminal daha var. Ama ben güneydeki Times Meydanına yakın terminalden bahsedeceÄ?im. Times Meydanının en ıÅ?ıklı sokaÄ?ı 42. caddenin üzerindedir bu terminal. O ıÅ?ıklı alandan sonra renksiz ve soÄ?uk bir bina olarak karÅ?ınıza dikilir.
Ä°smi Port Authority Otobüs Terminali. Ä°lk göze çarpan 11 Eylül Saldırıları için yapılmıÅ? bir anıt, baÅ?ka birçok yerde olduÄ?u gibi. Bunun dıÅ?ında el arabası gibi birçok ufak arabanın içinde satılan küçük hediyelik denebilecek eÅ?yalar var. Yukarıda daha büyük eÅ?ya satan dükkanlar, lokantalar hatta bovling salonu dda var.
Dört katlı bir binadır... Ve dört katından da otobüs kalkıyor. Yani otobüsler binanın tepesinden kalkıyor, sonra binanın tepesinden yer altına giriyor Hudson Nehrini yer altından geçip Manhattandan çıktıktan sonra normal bir otobüs gibi yer üstünden yol almaya baÅ?lıyorlar.
Otobüs Terminaline para ödememek için hemen terminalin önündeki sokaklarda da birçok otobüs firmasının otobüsü bekliyor özellikle sizi yakın yerlere götürmek için. Yani bir bakıma Times Meydanının iki adım ötesi minibüs duraÄ?ı gibi...
Ben bu terminalden iki defa otobüse bindim ikisi de New Jersey deki akrabalarımı ziyaret için. Jersey Otobüslerinin biletleri eÄ?er gideceÄ?iniz otobüsün numarasını biliyorsanız otomatlardan alınabiliyor. Ama otomatlardan numarayı öÄ?renmeyi baÅ?aramadım. Her seferinde dördüncü katta duran ve bulmak için bütün otogarı dolaÅ?tıÄ?ım bir kadından öÄ?rendim numaraları.
New York un etrafındaki eÄ?lence merkezleri, alıÅ?veriÅ? için tasarlanmıÅ? köyler gibi günü birlik gidilebilecek farklı yerlere otobüs kalkıyor. Yani alıÅ?veriÅ?in baÅ?kenti New Yorkta insanlar sırf alıÅ?veriÅ? için baÅ?ka yerlere gidebiliyorlar. Sizi bilmiyorum ama ben ilk öÄ?rendiÄ?imde Å?aÅ?ırmıÅ?tım.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Birkac bolumu ard arda yazmayi dusunuyorum.. Bu aksam da gunlugu de tamamliyorum... Hayirli olsun diyelim. : ) ) )
New York Korfezinde Tekne Turu
New York her konuda oldugu gibi bu konuda da bircok secenek sunuyor... Cok ucuz turlar da var, 100 200 dolar civarinda yemekli turlar da... Ben bir deniz ve tekne fanatigi olarak bircok defa bu turlara katildim, bircok defa en ucuzuna ama bir defa yelkenli ile yapilan nisbeten daha pahali olana da katildim...
Istanbul Bogazina cok guzel derler ki katiliyorum, ama su ile karanin bir arada oldugu yerlerde Istanbul Bogazi gibi cok guzel baska yerler de yaratilabiliyor. New York da bence bunun bir ornegi....
Manhattan dar bir bogazdan girilen bir korfezin icinde, etrafindaki sular neredeyse bir ic gol gibi ama tabii ki tuzlu... Korfezin tam ucunda bogazda bir kopru var, New York un dediklerine gore insana kendini tasrada gibi hissettiren bir ilcesi var Staten Island... O adayi yine Uzun Ada denen baska bir adanin uzerindeki Brooklyn e bagliyor... Tabii bu koprunun altina kadar gitmiyoruz ama o kopruye ve korfezin cikisina dogru gitmek bile guzel, bu yon ayni zamanda gocmenlerin geldigi yon...
Bunun disinda tabii Ozgurluk Heykelinin onunde uzun uzun duruluyor insanlar resim cektiriyor, ben de bu heykeli birkac defa gormus biri olarak iste bizim heykel havasinda bakiyorum... : ) ) )
Brooklyn Koprusu muhtesem... Iste Gotik denebilecek, ortacag satolarini andiran ayaklarindan tutun, trafigin ustunden yuruyen yayalarina kadar bu kopruye hayranim ve ne kadar yakinina gitsem de bir turist hayranligi ile bakabiliyorum bu kopruye....
Bir de New Jersey var tabii... Tam karsimizda, aslinda New York un bir parcasi olabilecekken ayri bir eyalette oldugu icin neredeyse New Yorkla ilgili hicbir yerde adi bile gecmeyen bahti kara Jersey Sehri, ben de iki yil seyrettim bir defa ayak basmadim...
Tabii adagi Manhattanin gokdelenleri var... O kadar yuksek degiller demistim, ama hepsi birlesip de uzaktan bakinca cok guzel ve etkileyici duruyor...
Iste boyle New Yorkun deniz turu da bu sekilde geciyor.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Sonunda basardim.... Gecen yaz benim yanibasimda yuzenleri huzunlu bir sekilde izliyordum... Bu defa Coney Island denilen, bir onceki mesajda belirttigim New York Korfezinin disinda o nedenle de onunde ucsuz bucaksiz Atlas Okyanusunun uzandigi yerde gecen yaz yapamadigimi yazip yuzdum...
Oncelikle su Akdenizden daha az tuzlu... Akdenizde yuzdukten sonra uzerimde biriken tuzlari ozledim dogrusu... Ikicisi... Coney Island da esyalari koyacak yer yok, her ne kadar tuvaletleri bu amacla kullansalar da resmen giyinecek yer yok. Ben kurallara uyarak, mayomu giysimin altina giydim, yani mayomu degistirmeme gerek kalmadi.
Klasik bir tatil koyunden farkli olarak, hemen arkada sehrin, biraz onde ise lunaparklarin (evet birden fazla var ) sahil lokantalarinin olmasi cok cok guzel. Halk plajinda esyalarini biraktin mi ne olacak simdi bunlara heyecanini yasamak bile guzel...
Zaman zaman hic dalga olmuyor zaman zaman da cidden cok yuksek dalgalar oluyor... Acilinca dalgalar cok hos oluyor, gerideyken de guzel ama bazen konusurken arkadan vurunca hos olmuyor. Eh ben bol bol acildim, ama kardesim de yanimda oldugu icin hep bir sure sonra mecburen dondum.
Kopek Baligi oluyormus ama rastlamadim... Gelgiti ama gozledim, uc kusur saat icinde deniz yaklasik dort bes metresini yuttu kumsalin.... Cankurtaranlar da hemen hemen her elli metrede bir varlar... Bir de bol bol ucak geciyor uzerinde reklam yazilari var.
Sahilden cikinca bu sahilin yakininda mahalleleri olan Ruslarin lokantalarinda yemek yedik, ben bildigim tek Rus yemegi olan Beef Straganof denen yemegi yedim guzeldi... Sonra da eve donduk.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Gunlugun kapanisi disinda ne yazmak isterim diye dusundugumde aklima Bronks geldi... Dun gittim.. Gerci simdi aklima daha bircok yer ve sey geliyor amaaaa...
Bronks yine de ozel.. Bronks New Yorkun asi ilcesi... 1900lu yillarin luks mahallesi, sonra 60larda burada oturanlar yavas yavas New York disina gocuyor, geriye geliyor benim gibi sehre yeni gocenler para olarak elimizdeki olanaklar sinirli... Eeee adam elinde tek daireyi gelir getirsin diye tutmuyor, koskoca binalar var adamin elinde masraflari korkunc... Cogu elindeki binalari yakmis masrafindan kurtulmak icin... Bronks Yaniyor 70ler New Yorkunun meshur lafi...
Peki simdi... Simdiler de Bronks su sekilde kullaniliyor konusmalarda...
Ya Harlem e tehlikeli diyorlar dogru mudur?
Yok ya artik orasi tehlikeli degil, asil tehlikeli mahalle simdilerde baska bir yer
Eeee neresi
Bronks sakin haa Bronks a gece mece gitme
Iste o Bronks hani benzetmede hata olmazsa yeni Harlem... Oraya gitmek ilgincti, her ne kadar cogu zamanimi Hayvanat Bahcesinde gecirsem de...
Binalar eski pusku ama eskiden luks olduklari belli oluyor... Lokantalarda bile sanki hersey oylesine yerlestirilmis gibi... Ama boyle yerleri tuhaf sekilde severim, burayi da sevdim, hayvanat bahcesinin yaninda bir dere var, Bronks deresi, etrafina da park yapmislar, burada mahallede oturanlar bir tur yaz eylencesi duzenliyordu... Coluk cocuk da dereye yuzmeye gelmisti... Biraz bizim Eminonu Sahali gibi, ama onun derede olani... Derenin de selale gibi aktigi bir yer var, burada sanirim biraz daha derinlesiyor daha cok orada yuzuyorlardi.
Hayvanat Bahcesine gelince, New Yorkun en unlu hayvanat bahcesi hayvanlarin bircogu icin sanki kendilerine ozgu ormanlari var gibi bir hava yaratilmis, ama dikkatli bakinca arkada direkleri agaclarin arasina ozenle gizlenmis teller oldugu gorulebiliyor... Boylece her hayvan tam da onu gormeyi beklediginiz yerde, ama sanki sans eseri ordaymis gibi...
Bir bolume, Hindistana ait hayvanlari koymuslar ve o bolumu trenle gezdiriyorlar.... Hayvanlari cok daha yakindan gormek mumkun oluyor. Hem de trenle giderken onune kaplan cikmasi da benim gibi sehir cocugu icin degisik bir duygu...
Baska bir bolumde cogunlukla koy hayvanlarini oksamak ve yem vermek mumkun oluyor, benim gibi sehirli olan kardesim en cok bu bolumu sevdi, ve her halde en az bir saat kaldi... Hamster benzeri bir hayvanla da fotograf cektirdi... Yani benim koyde yetismis ODTUlu arkadaslarima derim, sehirlileri getirin isleri yaptirin bir de bunu eglence diye satip para alin diye,, asagi yukari bu yapiliyor burada...
Son olarak 4 boyutlu tiyatro denen bir seye gittik... Dorduncu boyut su... Mesela hikayenin hemen basinda salona baloncuk pompaliyorlar, filmde adam muz yerken muz kokusu aliniyor, adam kutba gidince salona kar yagiyor, selaleden gecerken uzerinizi islatiyorlar falan...
Hikaye son derece gicik bir cocuk hikayesi idi ama dorduncu boyutla izlemek ilgincti, durust olayim o kadar gicikti ki sadece uc boyut olsa sanirim yetmeyecekti.
Neyse hayvanat bahcesinden son cikanlardandik... Guzeldi ama yine gozumde fazla buyutmenin zararini yasadim....
Evet arkadaslar boylece gunlugun sondan bir onceki bolumunu de bitirmis oldum hayirli olsun.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Arkadaslar hemen once bu ikinci kapatis konusunu aciklayayim. Gunlugu gecen yazin da basinda kapatmistim, cunku Istanbul a dondugumde parasal sorunlardan oturu New York a donup donmeyecegim belli degildi. Simdi ama gecen yaz oldugundan cok kesin bir sekilde New Yorktaki yasamim en azindan simdilik sona eriyor. Baska bir universitede doktoraya kabul aldim. Bir aksilik olur da oraya gidemesem bile, buradaki yuksek lisansi tamamlamak icin universitede almam gereken sadece tek ders var, sadece o dersi almak icin de sanirim burada kalmam, uzaktan yurutulebilecek bir ders alip en fazla sinavina girerim.
Dolayisi ile gelecek sene yasadigim yerin New York olma ihtimali neredeyse sifir, ama su iki ay icinde hic beklenmedik seyler olur da bir sekilde burada yasarsam, bu gunlugu yeniden acarim... Ancak yillar sonra yeniden New Yorkta yasamaya baslarsam, o zaman muhtemelen actigim gunlugun adi Ikinci New York Gunlukleri olur.
Tabii bu basligin altinda sorusu olan veya yorum yapmak isteyen olursa da bu beni mutlu eder... Ben sadece dogrudan yazdigim bolumleri bitiriyorum. Daha kolay takip edilmesi icin birkac alt baslik yaratacagim.
BITIRIRKEN: Ucagi kacirmamin sonucunda buradan ayrilmama 2 gun kaldi, kacirmasaydim iki gun once ayrilmis olacaktim. Temmuzda donecegim ama beklenmedik bir durum olmazsa artik burasi benim yasadigim sehir olmayacak, birkac gun kalip Utah a gidecegim, ya da bir ihtimal Istanbul a geri donecegim.
Son birkac gun ne yaptigimi daha once yazmistim. Su gunlerde de yeni bir yere gitmekle eski gittigim yerlere yine gitme arasinda kaldim. Annemler buradayken degisik bir sey yapmak icin sinemaya gitmemistim, ama burada sinemaya gitmeyi de biraz ozlemisim sanirim, dolayisi ile sinemaya gittim. Yine annemler bizim yemegimizden cok farkli yemek yemek istemediginden Afrikali Amerikali veya Cin lokantasina gitmemistik ki, ikisine de gittim, annemlerle de Yunan lokantasina gitmistim zaten.
Her zamanki gibi sehirde en cok yapmayi sevdigim sey yurumek, yurumek hem bir tur gozlem firsati yaratiyor, insanlarin neler yaptigini gozlemek cok hosuma gidiyor, hem de baska yaptigim her seyden cok kendimi bu sehre ait hissediyorum yururken.
En son degisiklikle donecegim tarih 3 temmuz oldu, buranin ulusal bayramindan bir gun once...
NEW YORKTAKI YASAMIM: Ikinci yilin sonunda oncelikle sunu yazabilirim, diger ilceleri hala adam gibi tanimiyorum, ama artik Manhattan i iyice taniyorum. En kuzeydeki herkesin unuttugu bolgeyi hesaba katmazsak ki oraya da gittim, Manhattan in bu defa kuzey bolumunde epey vakit gecirdim, ozellikle gecen sefer neredeyse hic vakit gecirmedigim Central Parkta ve de Harlem ile Porta Riko Mahallesinde...
Genel olarak gecen sene yapmak isteyip de yapamadigim pek cok seyi yaptim. Okyanusa girdim, unlu yilbasi gosterilerinin ikisine gittim, bir Off Off Broadway tiyatrosu denen cok cok kucuk sahnelerde oynanan oyunlardan birine gittim.
Ama bircok seyi de yapamadim, buz pateni yapmaktan korktum, dusup yabanci ulkede ayagimi kirarim diye.... Sonlara dogru Beysbol Macina gitmek istiyordum vakit bulamadim. Yine gidemedigim ama gitmek istedigim bircok muze var, bir komedi klubune de gitmek istiyordum o da olmadi.
Ama bu sene belki gecen senekinden de cok kendi icime kapandim. Bunun birinci nedeni de okulda islerin istedigim gibi gitmemesiydi... Hem belirsizlik, hem de okulun biraz hevesimi kirmasi acikcasi benim akademik basarimi biraz etkiledi, ama daha da fazla kurabilecegim arkadasliklari etkiledi. ( Bu kisisel bir not izninizle ) Ama bu sayede sehri cok daha fazla gordum tanidim, ama belki bunu paylastigim birileri olsaydi daha fazla tad alirdim, sehirden.
Defalarca yazmisimdir, yine yazayim, New York un en cok sevdigim yani birbirinden farkli onlarca yasamim bir arada yasanabilmesi, hala su uc gun icinde tesadufen gittigim biri Bronks oburu Brooklyn ilcelerindeki bazi semtler burasi da New York mu dedirtti, ama yine de tabii New York un asil hissedildigi yer Manhattan cunku burada farkli yasam tarzlari baska her yerden fazla ic ice.... Yine daha once yazmis olabilirim, ama Manhattan da bir sokak ileri gidince bile bazen bambaska bir Dunya ya gitmis gibi hissetmek mumkun olabiliyor.
Ayrica cok cilgin bir sehir... Her seyin en iyisini yapamiyor, hatta bazi seyleri cok cok kotu yapiyor, mesela metrolar felaket, evet en azindan dis gorunumleri ile Istanbul ve Ankaradan bile felaket, ama aklina koydugunu yapmak icin herseyi goze alan insanlarla dolu... Ve sehir onlari kisitlamiyor... Dolayisi ile cok ilginc insanlar yaratabiliyor bu sehir.
En cok neyini sevmiyorsun derseniz? Sehirde surekli yasanan telas ve bir yere yetisme duygusunu sevmiyorum. Sanki her insan bugun degil de yarin ya da en azindan bir sonraki an icin yasiyormus gibi.... O telas aslinda bazen yasanan anin da olabildigince verimli, eger eglenmek veya arkadaslarinla vakit gecirmek icin bile harcansa evet verimli kullanilmasini sagliyor. Yine de insanlarin yasamlarinin anlarini nasil desem, biraz daha az tadini cikarabilmelerine neden oluyor, cunku hep akillarinin bir kosesinde sonra yapilacaklar var... Ve bu sanirim tum New Yorklularda var.
Sonuc olarak herseye ragmen sanirim bu sehre karismayi basardim. Hatta belki de bireysel iliski yoklugundan ilk defa bu kadar fazla basardim. Bir Amerikali olmasam da yine de kendimi bir sekilde New York a ait hissedebiliyorum.
DAHA ONCE YASADIGIM SEHIRLER VE NEW YORK
Bursa: Benim ilk sehrimde ilk goz agrimdi, ama bes yil yani topu topu bes yasina kadar yasadim... Herseyden once sehrin kendisi cok daha kucuk cok daha az insanin yasadigi bir yerdi, hele o yillarda... Sadece New York un degil, Istanbul ve Ankaranin devasaligi orada yoktu... Dolayisi ile New York Bursa kiyaslamasinda en kuvvetle aklima gelen Bursa nin New York a gore cok daha kucuk, her yanina ulasilan ve her seyin elimin altinda oldugu bir sehir olmasi... Hele cocukken bunu cok daha fazla hissediyordum.
Istanbul: Iste gercek bir buyuk sehir, Istanbul da New York un yaninda... Sehirlerin yapisini dusundugumde Istanbul etrafinda Izmit ve Tekirdag gibi sanayilesmis baska bolgeleri barindiriyor. New York un da etrafi sanayilesmis... Yine de o ABD standartlarinda New York a cok yakin sanayi sehirleri ile New York sehri arasinda yine bir Istanbul Ankara kadar mesafe var en az... Istanbulda kilometrelerce mesafede sehrin hep etrafimda oldugu duygusunu yasarken burada Manhattan in en yogun bolgesinden bir iki kilometre mesafede sehirden cikiliyor. Yani her tarafi kaplamak bir yana, sehri adam gibi yasayabileceginiz bir alan dar bir bolge daha cok.
Bunun disinda New Yorktaki telas gorunurde Istanbulda da var. Ama genel olarak Istanbullular hayatin ritmine cok daha fazla uyum saglamis gorunuyorlar daha rahatlik. Yapamadiklari ya da neler yapabilecekleri daha az akillarinda o anin tadini daha cok cikariyorlar.
Ankara ve ODTU: Simdi Ankarada olsam da bu sehri cok az hissedebildim, daha cok ODTUnun dar alaninda kalmistim. ODTU tabii bir tur koy ya da kasaba gibi... Ama yine etrafini saran Ankaranin icinde bir vaha gibiydi, yani sehirde degil gibi hissetsek de bunun aslinda bir yanilgi oldugunu biliyorduk. Bunun disinda yuruyerek etrafi yarim saatte dolanilacak bir alanda, birbirinden farkli onca seyi yasamak guzeldi. Ama o yasamda bana tum mesafeler devasa gibi geliyordu. New York her yerden fazla mesafelerin daha kolay asilabiliyor oldugu duygusunu yasatti, her seyden once 9 saatte Istanbuldan buraya gelebilmek bunu yasatti. Tabii ODTU en fazla arkadasimin oldugu bolumuydu hayatimin en azindan bugune kadar... Burada yazdigimdan farkli sekilde universitenin de tadini cikarabildim sanirim, belki de universitemi sevdigimden...
Ankaraya gelince... Bu sehri az tanidigimi yazmistim... Ama tandigim kadari ile Ankara bildigim en duzensiz sehir... Yani Turkiyede gordugum baska her sehirden daha duzensiz, sanki her sey bir koseye dagilmis... Nerede karsina neyin cikacagi belli olmuyor.
Caddelerin ve bulvarlarin kilometrelerce dumduz uzandigi, apartmanlarin aralarinda bosluk bile kalmayacak sekilde sirali oldugu Manhattan New York u ile sanirim en cok bu noktada ayriliyor Ankara.
GUNLUK UZERINE: Gunluk hakkinda genel dusuncelerimi de yazmak istedim bir an... Gunluk fikri nereden cikti derseniz? Zamaninda Yurtdisi Gunlukleri diye bir baslik acip orada New Yorktan biraz bahsetmistim. Orada Starfell'in talebi ile gunlugu actim, yani fikir babasi Starfelldir.
Ilk yazilarima bakinca sanki bir turist rehberi gibi yazdigimi fark ettim. Sanki yazdiklarima fazla ruh katamamisim, sonlara dogru yazdigim basliklar haric... Onemli yerleri anlatmak, ve daha cok orada yapilacaklari anlatmak daha once cikmis.
Daha sonraki basliklarda genel olarak New York ruhunu daha iyi anlattigimi dusunuyorum, bunun disinda New Yorkun farkli yerlerinde kendi yasadigim deneyimlerin uzerinden yaziyi yazmak bence daha da iyi oldu... New Yorkun belli yerleri hakkinda bilgiyi bulmak kolay, ama bilmiyorum bana okudugum gezi yazilarinda hep deneyimlerle ilgili bolumler daha iyi gelmistir. Ki bu sadece gezi yazisi da degil, New Yorktaki yasami da anlatiyordum sonucta.
Dolayisi ile sonlara dogru daha iyi bir uslup tutturdugumu dusunuyorum, zaten daha da cok yazmisim, ilk yil uc sayfa ikinci yil yedi sayfa yazmisim... Epey bir fark var sanirim.
SON SOZ: Sonuc olarak iki yila yakin suredir surdurdugum bu gunluk guzel bir deneyim oldu... Oyle ki bir sonraki yasayacagim yerde bunu surdurmek istiyorum. Adaylar Vahsi Bati Gunlukleri ile Atina Gunlukleri... Ama bambaska bir yer de olabilir...
Saniyorum yasadigi her sehir insani bicimlendiriyor. Bu nedenle ben bir insanin belli bir sure bir sehirde yasadiktan sonra bir yaninin hep o sehirli olarak kaldigini dusunurum. Bu sekilde bakarsak ben ayni zamanda Bursali, Istanbullu, Ankarali ve ODTUluyum, ve su son iki yilin ardinda da ayni zamanda New Yorkluyum.
devam edecek
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Ve sanıyorum 2 yıl boyunca takip ettiÄ?im bu günlüklerin sonunu hiç gelmesini istemezdim ama tabi ki yaÅ?am Firble'nin, ne yapacaÄ?ı ne edeceÄ?i hayatın ona ne getireceÄ?ini kimse kestiremiyor zamanı gelene kadar. Kader belki bu günlükleri üçüncü defa kapatmayı uygun bulacak bilemezsin, bir New York yolculuÄ?u daha yapman gerekebilir ileride ve yıllar sonra New York'ta neler deÄ?iÅ?miÅ? onu anlatırsın bizlere.
Favorim VahÅ?i Batı ama dediÄ?im gibi kaderde hangi günlük varsa yeter ki sen mutlu ol, ben her türlü günlüÄ?ünü okurum her zaman...
VahÅ?i Batı süper olurdu... Bu günlüÄ?ü hep kopuk kopuk okumustum ve o Å?ekilde bile çok beÄ?enmiÅ?ken baÅ?tan baÅ?layıp tekrar okuyacagım.
_________________ Thanks Mario but The princess is in another castle!!
Ä°Å?ler bir daha karıÅ?tı, ama Atina Å?u anda benim için daha önde... Aslında benim yarım bıraktıÄ?ım bir hikaye vardı, onu tamamlama konusunda da Atina daha fazla ilham verirdi.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum