Modules
  • Ana Sayfa
  • AvantGo
  • Downloads
  • FAQ
  • Feedback
  • Forums
  • Journal
  • Private Messages
  • Recommend Us
  • Search
  • Statistics
  • Stories Archive
  • Submit News
  • Surveys
  • Top 10
  • Topics
  • Web Links
  • Your Account

  • Who's Online
    Şu an sitede, 1 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

    Henüz üye değilseniz, Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

    Languages
    Site Lisanını Seçin


    FrpWorld.Com :: View topic - Sonsuz GüneÅ?in Koruyucuları: Kadim IÅ?ıÄ?ı A
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Sonsuz GüneÃ…?in Koruyucuları: Kadim IÃ…?ıÄ?ı A View next topic
    View previous topic
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.
    Author Message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 7:58 am Reply with quoteBack to top

    GüneÅ? batarken Cervantes atının üzerinde geriye döndü ve son kez On KasabaÂ?ya baktı. Kasabayı muhtemelen son görüÅ?üydü bu. Binalar gelmekte olandan kurtarılamazdı; ama en azından insanlar kurtarılabilirdi.

    Konvoyun artçıları da önünden geçerken Cervantes insanların gözlerine baktı. Korku, umutsuzluk ve yeis gördü. Terk ettikleri evleri, yatakları ve oyuncakları için aÄ?layan çocuklar gördü. Kayıplarının tesellisini birbirlerinde arayan aileler gördü. Genç bir adam, kolunu niÅ?anlısının omzuna dolamıÅ?, onu avutmaya çalıÅ?ıyordu. Annesinin kucaÄ?ında götürülen küçük bir kız çocuÄ?u, evinde bıraktıÄ?ı oyuncak bebeÄ?ini isteyerek aÄ?lıyordu. On Kasaba halkından tek bir kiÅ?i bile en azından saÄ? kalacaÄ?ı için gülümseyemiyordu. Cervantes onları suçlayamazdı. Salgın ve peÅ?i sıra yaÅ?ananlar yüzünden halk bitap düÅ?müÅ?tü.

    Azalin, Apocalyspe, Yeminer... Tüm bunların suçluları onlardı. Cervantes kendini tutamadan içinden okkalı bir küfür salladı. Bu halk her Å?eyini kaybetmiÅ?ti. Ama OrenÂ?e Å?ükürler olsun, en azından hayattalardı.

    Cervantes atının dizginlerine asılarak kızıl alacakaranlıÄ?ın altında ıssızlaÅ?an On KasabaÂ?ya sırtını döndü.

    ***

    Borular... Boruların sesleri batan güneÅ?in kızıla boyadıÄ?ı göÄ?e yükseliyordu. Toprak, yere çarpan binlerce ayak ile titriyordu. Ã?avuÅ?ların emirler yaÄ?dırdıÄ?ı böÄ?ürtüler ise aÄ?açların, tepelerin, kayaların arasında yankılanıyordu. On KasabaÂ?ya yıkım götüren ordu yürüyüÅ?teydi. Binlerce, binlerce ork, goblin, hobgoblin ve böcayıdan oluÅ?uyordu. Ordunun taÅ?ıdıÄ?ı sancaklar deÄ?iÅ?miÅ?ti. Bir zamanlar, kadim bir siyah ejderhanın sancaklarını taÅ?ıyorlardı. Å?imdiyse sancaklarına ApocalypseÂ?in sembolü olan delirmiÅ? Å?eytan iÅ?lenmiÅ?ti. Eskiden kadim ejderha EchberiatosÂ?un olan, artık ApocalypseÂ?in olmuÅ?tu.

    Ordu On KasabaÂ?yla aralarındaki son tepeyi aÅ?tı. Urgonosh zirveye ayak bastıÄ?ında önünde uzanan manzaraya baktı: KarathasÂ?ın ordusunun maÄ?lup edildiÄ?i, kadim savaÅ? alanı. Corax ve KarathasÂ?ın ordularının karÅ?ılaÅ?tıÄ?ı, KarathasÂ?ın büyük bir maÄ?lubiyet aldıÄ?ı, kadim savaÅ? alanı. Sanki ölenlerin acı dolu feryatlarını duyabiliyor, havadaki kan kokusunu alabiliyordu Urgonosh. Herhalde savaÅ? alanının anılarına fazla dalmıÅ? olacaktı ki ancak sırtına bir Å?aplak yediÄ?inde kendine geldi. KeÅ?iÅ? böcayı öfkeyle döndü ve bu saygısızlıÄ?ı yapanın suratını göçertmek için yumruÄ?unu kaldırdı. KarÅ?ısında TrushÂ?u görünce yumruÄ?u havada kaldı. Trush hiçbir Å?ey söylemedi. Sadece ileriyi iÅ?aret etti.

    Urgonosh tekrar savaÅ? meydanına baktıÄ?ında ordunun ön saflarının oraya varmıÅ? olduÄ?unu gördü. Aynı zamanda...ön saflarda sıra dıÅ?ı bir hareketlilik vardı. Hatta sadece sıra dıÅ?ı deÄ?il aynı zamanda garipti de. Ã?ünkü ön saflar resmen yürüyüÅ? düzenini bozup, geri çekiliyorlardı. GnorhaÂ?nın orada olması lâzımdı. Neler oluyordu? Urgonosh böÄ?ürerek boruların çalmasını emretti. Borular farklı bir tonda çaldı ve ordu durdu, ama ön saflar hala hareket halindeydi ve karmaÅ?a içindeydi. Urgonosh öfkeyle tepeden inmeye baÅ?ladı. Trush da onu izledi.

    Ä°ki böcayı tepeden fırtına gibi inerken Gnorha çoktan bir grup orkla tartıÅ?maya baÅ?lamıÅ?tı bile. Ordunun orta saflarından iki diÄ?er böcayı de hızla oraya geliyordu. Dört böcayı da GnorhaÂ?nın yanına hemen hemen aynı anda vardılar. Hepsi de cesur ama ahmak bir ork komutanının söylediklerini duymuÅ?tu.

    Â?Biz gelmek sizinle... Hayır!.. Geri döner biz... Siz götürmek biz ölüm, savaÅ? diil!Â?

    UrgonoshÂ?un yüzü bu sözleri duyduÄ?u gibi öfkeyle çarpıldı. Apaçık isyandı bu.

    Â?Peki ya siz?Â? dedi Gnorha sakince, çevresinde toplanmıÅ? diÄ?er orklara. Hepsi de onaylarcasına baÅ?larını salladılar. Gnorha bakıÅ?larını UrgonoshÂ?a, sonra da TrushÂ?a çevirdi. Trush baÅ?ını evet anlamında salladı.

    Â?Olması gereken olacak. *O*Â?nun iradesi gerçekleÅ?meli.Â?

    Gnorha cevap vermedi. Sadece isyankâr orklardan birisini gırtlaÄ?ından tutup kaldırdı. Drejjesh ve Ghuzz da orklara atılırken Urgonosh çoktan ikisini enselerinden tutup kaldırmıÅ?tı bile. Sadece Trush sakince duruyordu. Orkların eski kumandanları olan isyankârlar bir anda yakalanınca çevredeki orklardan öfke dolu haykırıÅ?lar yükseldi. Ama orklar, liderleri ölünce tutunamazlardı ve Å?u anda böcayıların ellerinde sımsıkı tutulan liderlerinin akıbetleri ölümden çok daha kötüydü.

    Trush yavaÅ? adımlarla kalabalıÄ?ı yardı ve öne çıktı. Bir orktan bir mızrak aldı ve ordunun on metre kadar önüne çıktı. MızraÄ?ı hıÅ?ımla yere sapladı. Sonra da çıkarmadan arkasında sürüklemeye baÅ?ladı. Ne orklar ne de ön saflarda bulunan goblinler ve hobgoblinler onun ne yaptıÄ?ını anlayabilmiÅ?ti. Ama böcayılar biliyorlardı.

    Trush en sonunda durdu. MızraÄ?ı yerden çıkarttı ve bir kenara fırlattı. Ellerini kaldırdı, baÅ?ını geriye attı ve bir böÄ?ürtü kopardı. Bununla birlikte Urgonosh, Gnorha, Drejjesh ve Ghuzz, taÅ?ıdıkları orklarla birlikte TrushÂ?ın yere çizdiÄ?i Å?ekle yaklaÅ?tılar. Ä°syankâr orklar dehÅ?et içinde bu Å?eklin bir pentagram olduÄ?unu gördüler. TrushÂ?ın bir kez daha ellerini kaldırmasıyla birlikte orkları ve goblinleri kabaca iterek öne pek çok böcayı çıktı. Hepsi de iyi silahlanmıÅ?lardı. Zırhlarına lider beÅ?linin muhafızları olduklarını gösteren armalar iÅ?lenmiÅ?ti.

    Muhafızlar birkaç mızraÄ?ı birbirlerine baÄ?layarak birkaç tane mızrak demeti yaptılar ve bunları pentagramın çevresine sapladılar. Ä°syankârları soyup ellerinden ve ayaklarından bunlara baÄ?ladılar. Orklar kaçmak için debelendilerse de sadece birisi kaçmaya yaklaÅ?abildi. Ama o da UrgonoshÂ?un saÄ?lam yumruÄ?uyla gerisingeri böcayıların kucaÄ?ına uçtu.

    Orklar artık çıÄ?lık çıÄ?lıÄ?a yardım dileniyorlardı. Muhafızlar saygılı bir Å?ekilde geriye çekildiler. Gnorha, Drejjesh ve Ghuzz da onların peÅ?i sıra giderken Urgonosh bir an daha oyalandı ve TrushÂ?a baktı. Sonra onları takip etti.

    Trush belinden süslü bir tören hançeri çıkarttı. Hançerin kabzası bir iblisin baÅ?ına benzetilmiÅ?ti. Hançerin dalgalı bıçaÄ?ı ise bu iblisin aÄ?zından çıkan diliydi.

    Â?*O*Â?na karÅ?ı gelenler, cezalarını ruhlarıyla ödeyecekler!Â?

    Trush isyankâr orkların tek tek el ve ayak bileklerindeki damarlarla boyunlarındaki damarları kesti. Kesikler derin deÄ?ildi. Birden deÄ?il, uzun sürecek bir ölüm vaat ediyorlardı. Akan kanlar ise tam altlarından geçen pentagramın kazılmıÅ? çizgilerini dolduruyordu.

    Orkların bilinçlerini yavaÅ?ça kaybedip sessizleÅ?meleri gerekirken her geçen an çıÄ?lıkları artıyordu. Tören hançerini çıplak orklardan birinin vücudunun kanla lekelenmemiÅ? bir kısmına sürerek temizledi ve kemerine geri koydu. Bu sefer muhafızlardan birinin saygıyla uzattıÄ?ı bir oraÄ?ı aldı ve yavaÅ? yavaÅ?, her isyankârın karınlarının altını enlemesine yardı. BaÄ?ırsakların baskılarıyla yaralar açıldıkça, leÅ? gibi bir koku ve baÄ?ırsakların uçları da dıÅ?arı sarkmaya baÅ?ladı. Orkların çıÄ?lıkları artık tiz haykırıÅ?lara dönüÅ?müÅ?tü.

    OraÄ?ı tekrar muhafıza teslim eden Trush, pentagramın tam ortasına geçti ve ordunun kalanına sonsuzmuÅ? gibi gelen bir süre boyunca bekledi. Kanlar akmaya, kokular yayılmaya, organlar sallanmaya, çıÄ?lıklar atılmaya devam etti. Ta ki isyankârların vücutlarında hiç kan kalmayana kadar.

    Orduyu en çok korkutan bu olmalıydı. Ã?ünkü vücutları kupkuru kalmıÅ? olan orklar halen canlıydı ve var güçleriyle haykırıyorlardı. Pentagram tamamen kanla dolmuÅ?tu. Bununla birlikte Trush bir kez daha orkları tek tek dolaÅ?tı. Elini hızlıca orkların göÄ?üslerine gömüp kalplerini çıkardı. Garip yanı ise TrushÂ?ın elleri kan olmamıÅ?tı ve orkların göÄ?üslerinde delik oluÅ?mamıÅ?tı. Trush insanın kanını donduran bir soÄ?ukkanlılıkla halen atmakta olan kalpleri, haykıran kurbanlarının aÄ?ızlarına tıktı. Sonra yeniden pentagramın ortasına geçti. Tören hançerini çıkarttı ve onu iki eliyle kavrayarak yukarı kaldırdı.

    �*O*�nun arzusu engellemez! Engelleyenlerin ruhları artık *O*�nundur!�

    Bu sözlerle birlikte kan dolu pentagram alev aldı. Alevler yayılarak mızraklarda asılı duran orkların bedenlerini ele geçirdi. Artık banshee çıÄ?lıklarını anımsatan haykırıÅ?lar karÅ?ısında tüm ordu kulaklarını tıkadı. Sadece Trush sükûnetle cayır cayır yanan pentagramın ortasında duruyordu.

    �*O*�nun gücüne tanık olun!�

    Ve aniden, bu sözlerle birlikte, hayali bir iblisin devasa, korkunç görüntüsü alevlerin arasından yükseldi ve orduya baktı. Korkak goblinler, leÅ? kokulu hobgoblinler, orklar ve böcayılar korkuyla yere kapaklandılar. Ama geleni bekleyen Urgonosh, Drejjesh, Ghuzz ve Gnorha, muhafızlarla birlikte saygıyla diz çöktüler.

    BaÅ?ladıÄ?ı hızla bitti her Å?ey. Alevler, Apocalypse, isyankâr orkların cesetleri, kan dolu pentagram... hepsi bir anda yok oldu. Sadece açıklıÄ?ın ortasında Trush duruyordu.

    Â?Ben *O*Â?nun seçilmiÅ?iyim! Onun iradesinin temsilcisiyim! Bize karÅ?ı gelen, ona karÅ?ı gelmiÅ? olur!Â?

    Ordudan bir onay mırıltısı yükselirken Trush kendinden memnun bir Å?ekilde gülümsedi. Bu iÅ? bitmiÅ?ti. Urgonosh da doÄ?rulurken bir ork çekinerek ona yaklaÅ?tı.

    Â?Gece varcaz.Â? diyebildi sadece. Urgonosh memnun bir Å?ekilde sırıttı. En sonunda bu gece bitecekti.

    ***

    Horcoel... Horcoel neredeydi acaba? Veya Harbormm? Veya VÂ?ladhek? Neredeydi Å?imdi tapınak Å?övalyeleri? Neredeydi Å?imdi adaletin koruyucuları? On KasabaÂ?yı yüzüstü bırakıp gitmiÅ?lerdi! Peki neden?

    Cervantes omzunu tutan bir el hissetti. Dönüp baktıÄ?ında SlachÂ?ın yanında olduÄ?unu gördü. DüÅ?üncelere ne kadar uzun süre daldıÄ?ını bilmiyordu. Ã?oktan karanlık çökmüÅ?tü. Ay yoktu. Gökyüzü fırtına bulutlarıyla kaplanmıÅ?tı. Korkan halkın arasından çok az cesur kiÅ?i meÅ?ale yakmaya cesaret edebilmiÅ?lerdi. DiÄ?erleri kör topal veya arada bir çakan, uzak bir Å?imÅ?eÄ?in anlık ıÅ?ıÄ?ıyla ilerliyorlardı.

    Cervantes huzursuzdu. Bu normal bir huzursuzluk deÄ?ildi çünkü tanrısından kaynaklanıyordu. OrenÂ?in büyük bir huzursuzluk ve tedirginlik içinde olduÄ?unu, hatta korktuÄ?unu hissedebiliyordu. Bu kendisi için kaynaklanan bir korku deÄ?ildi, masumlar için duyulan bir endiÅ?eydi. Ama bu endiÅ?e On Kasaba halkı için deÄ?ildi. Daha geneldi. Ã?yle ki On Kasaba halkı Å?u anda çok önemsiz kalıyordu.

    Cervantes yıllardan beri ilk defa kendisini yalnız ve kaybolmuÅ? hissetti. Hayır, tanrısı onu terk etmemiÅ?ti. OrenÂ?in kutsallıÄ?ını hâlâ hissedebiliyordu. Ama tanrısı dikkatini baÅ?ka bir yöne yöneltmiÅ?ti, yaklaÅ?makta olan savaÅ?tan çok daha önemli bir Å?eye. Cervantes, OrenÂ?in bu savaÅ?ta ona pek yardım edemeyeceÄ?ini anlıyordu. Onun için savaÅ?abilirlerdi. Onun için ölebilirlerdi. SeçilmiÅ?inin yardım haykırıÅ?larına bir nebze cevap verebilirdi. Ama o kadar, sadece o kadar.

    Ã?nlerindeki askerin taÅ?ıdıÄ?ı meÅ?alenin titrek ıÅ?ıÄ?ı altında CervantesÂ?in yüzü olduÄ?undan çok daha yaÅ?lı ve yorgun görünüyordu. Slach onun yüzündeki kederi, tedirginliÄ?i ve umutsuzluÄ?u gördü. Cervantes, daldıÄ?ı düÅ?üncelerinin ortasında, gerçek duygularını gizleyip, güven ve inanç dolu bir yüz ifadesi takınası gerektiÄ?ini unutmuÅ?tu. Slach bir Å?ey söylemedi. Söylemesine de gerek yoktu zaten. Sadece, güven verircesine bir kez daha, daha sertçe, CervantesÂ?in omzunu sıktı ve son elini yavaÅ?ça geri çekti.

    Bir Å?imÅ?ek daha, bu sefer çok daha yakından, çaktı ve SlachÂ?ın gözlerinin önüne stratejik bir manzara serdi.

    Sarp daÄ?lar vardı önlerinde. Yüksek deÄ?illerdi, ama sarplardı. Bu da düÅ?manın onlara arkadan saldırmasını olanaksız kılıyordu. DaÄ?ların eteklerinde tek tük binalar vardı. Belki yanılıyor olabilirdi, ama SlachÂ?a birkaç maÄ?ara aÄ?zı görmüÅ? gibi geldi.Böylece halk da savaÅ? sırasında saklanmıÅ? olacaktı. MaÄ?aralarla evlerin arasında saÄ?lam görünen, küçük bir kale vardı. Ama burası...feci derecede savunmasız göründü onun gözüne. Sanki halk burada ölüme mahkum olmuÅ? gibiydi. Slach o anda karar verdi: Buradan gidecekti.

    Â?AhÂ? dedi Cervantes ve Slach hemen ona döndü. SeçilmiÅ?in yüzünde artık yorgun, ama nispeten daha huzurlu bir tebessüm vardı. Â?Geldik.Â?

    Â?Demek burası...Â? diye mırıldandı Slach, askerlerden birisi koÅ?a koÅ?a CervantesÂ?e yaklaÅ?ırken.

    Â?Lordum! Lordum!Â? Asker, CervantesÂ?in önünde soluklanmaya çalıÅ?tı. Cervantes bu genci tanıyordu. SeçilmiÅ?, kasabaya geldikten sonra kendini OrenÂ?e adayan genç bir rahipti bu.

    Â?Lordum, kasaba muhafızlarının bir kısmı...yoklar...gitmiÅ?ler!Â?

    CervantesÂ?in yüzündeki tebessüm hızla solarken haberi duyanlar arasında onaylamaz mırıltılar yükseldi. Askerlerin bir kısmı birbirlerine karanlık bakıÅ?lar attı. Slach, fal taÅ?ı gibi açılmıÅ? gözlerle kendisine tahsis edilen atı CervantesÂ?in yanına sürdü.

    �Lordum,� diye sordu usulca �kaçaklar mı?�

    Cervantes bir Å?ey söylemedi. Sanki bu haberi bekliyormuÅ? gibiydi. Sadece geriye, artlarında bıraktıkları yola baktı. Sanki bu karanlıÄ?a ve onca mil uzaklıÄ?a raÄ?men, On KasabaÂ?yı görebiliyordu.

    Â?Hayır,Â? diye fısıldadı OrenÂ?in seçilmiÅ?i Â?Å?ehitler.Â?

    ***

    Maximillian, On KasabaÂ?lı bir yetimdi. Hiç kimsesi yoktu. Sokaklarda büyümüÅ?tü. Kasaba halkından bir Å?eyler çalarak sürdürüyordu yaÅ?amını. Tüm bunlar Oren inananlarının On KasabaÂ?ya gelmesiyle deÄ?iÅ?miÅ?ti. Å?övalyeleri gören Maximilan, o gün kendine bir amaç edinmiÅ?ti. O günden bugüne kasaba muhafızlarının arasında görev yapıyordu. Daha henüz on altı yaÅ?ındaydı, ama çoktan muhafızların arasında kendine yer edinmiÅ?ti bile. Kasaba muhafızları onu getir-götür iÅ?leri yapan bir yamak olarak deÄ?il, kendilerinden birisi olarak görüyorlardı.

    Maximillian pek çok badire atlatmıÅ?tı: Salgın, kasabanın cehenneme çekiliÅ?i, Å?imdi de bu. O da tıpkı diÄ?er gönüllüler gibi kasabada kalmıÅ?tı. Nereye gidecekti ki? Hayatından baÅ?ka hiçbir Å?eyi yoktu. Ã?zerindeki silahlar bile muhafızlardan ödünç alınmıÅ?tı. Burayı terk ederek yeni bir hayata sahip olamayacaktı. Dolayısıyla o da tıpkı diÄ?er vatanseverler ve onun gibi çaresizlerle birlikte kasabada kalmıÅ?tı. Binlerce kiÅ?ilik orduya karÅ?ı topu topu elli kiÅ?i On KasabaÂ?yı savunacaktı.

    Kasabada kıymetli pek bir Å?ey kalmamıÅ?tı. Halk hemen her Å?eyi alıp götürmüÅ?tü. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan On Kasaba, artık bir hayalet Å?ehirdi. Her taraf karanlıÄ?a gömülmüÅ?tü. Tek ıÅ?ık, Maximillian gibi ana caddenin iki yanındaki evlerde konuÅ?lanmıÅ? kasaba muhafızlarının arasından tütün içenlerin, tütün yakmak için kullandıkları çakmak taÅ?larından çıkıyordu.

    Maximillian caddenin sonlarına doÄ?ru bir evdeydi. Tüm askerler ilk katların pencerelerini ve kapılarının arkalarını kapatmıÅ?lardı. Herkes ikinci katta gelen orkları oklamak için bekliyordu. Kasabayı çeÅ?itli tuzaklarla kaplamıÅ?lardı. Muhafızların arasında bekleyen tek büyücü, bir ilüzyonistti. Ä°lüzyonist de tüm tuzakları görünmez yapmıÅ?tı. Orkların, tuzakların farkına varmaları söz konusu bile deÄ?ildi.

    Maximillian, nöbet yerini paylaÅ?tıÄ?ı diÄ?er askerlere baktı. Biri oldukça yaÅ?lı ve kıdemliydi. Sakince bir parça kuru ekmeÄ?i kemiriyordu. Muhtemelen son yemeÄ?iydi bu. Ama hiç de ölümün gelmesine üzülüyor gibi deÄ?ildi. O yıllardır bu görevdeydi. Kasabayı savunurken ölmek onun için bir Å?eref sayılırdı.

    Maximillian bir diÄ?erine baktı. Kasabada kalan tek kadındı Kontes. Orta yaÅ?lardaydı. Ã?ok aksi ve haÅ?in olduÄ?undan hiç evlenememiÅ?ti. Evinin yok olacaÄ?ını öÄ?rendiÄ?inde öfkesinden deliye dönmüÅ? ve burada kalmaya karar vermiÅ?ti. Kılıç kullanabiliyor muydu kimse bilmiyordu. Ama kasabadaki çoÄ?u kiÅ?i tokat ve yumruklarının son derece kayda deÄ?er olduÄ?unu bilirdi.

    Binadaki son kiÅ?i ise MaximillianÂ?dan birkaç yaÅ? küçük bir oÄ?landı. O da, Denial da, tıpkı Maximillian gibi yetimdi. Kasabanın demircilerinden birisi onu yanına çırak olarak almıÅ?tı. Ama demirci, CervantesÂ?in çaÄ?rısını duyunca panik içinde eÅ?yalarını toplamıÅ? ve kaçmıÅ?tı. Ã?ıraÄ?ı ise kasabada kalakalmıÅ?tı. Gidecek bir yeri veya kimsesi yoktu. Bir asker de deÄ?ildi. Vücudunu sıkan bir zincir zırh ile baÅ?ına büyük gelen bir miÄ?fer takmıÅ?tı, muhtemelen demirhanede bulabildiÄ?i en saÄ?lam eÅ?yalar. Korkuyla titreyen ellerinde ise hep demir dövmekte kullandıÄ?ı çekiç vardı. Yayını ise duvara dayamıÅ?tı.

    Maximillian baÅ?ını pencerenin pervazına yaslanıp dıÅ?arıyı izlemeye koyuldu. Derin bir iç çekti. Ne hale gelmiÅ?lerdi böyle? Peki ya kendi ölümlerinden sonra ne olacaktı? Kasaba kurtarılacak mıydı? Halkı yeniden huzur dolu yaÅ?amına dönebilecek miydi?

    MaximillianÂ?ın düÅ?ünceleri, caddenin çok ilerisinde gördüÄ?ü karaltılarla bölündü. Maximillian hızla doÄ?ruldu ve gözlerini ovalayıp bir daha baktı. Evet, hareket eden karaltılar vardı. Orklar en sonunda gelmiÅ?lerdi.

    Maximillian sessiz el kol hareketleriyle diÄ?erlerini uyardı. Ã?ekicini büyük bir tangırtıyla düÅ?üren Denial hariç hepsi hızlı ve sessizce yaylarına oklarını yerleÅ?tirip pencerenin kenarlarında hazırlandılar.

    Gnorha, ön saflardakilerin arkalarında sessizce izlerken garip bir Å?eyler olduÄ?unu biliyordu. Bunu UrgonoshÂ?a anlatmaya çalıÅ?mıÅ?tı. Kasaba zifiri karanlık olmamalıydı. Halkın gürültüsü olmalıydı. Nöbetçiler olmalıydı. Uyarı çanları olmalıydı. Bu büyüklükte bir ordunun görülmeden gelebilmesi imkânsızdı. Ama Urgonosh dinlememiÅ?ti. Baskın yapma emri vermiÅ?ti.

    Gnorha daha fazla yaklaÅ?madan goblinleri ve hobgoblinleri öne sürmüÅ?tü. Bir tuzak olmalıydı Å?üphesiz. Onları açıÄ?a çıkmaya zorlamalıydı.

    Maximillian sessizce bekledi. Ä°lk tuzak çalıÅ?ınca ateÅ? açacaklardı. Herkes -insan, orc, böcayı ve diÄ?erleri- bir Å?eyler olması beklentisindeydi. Ama henüz hiçbir Å?ey olmuyordu.

    Ä°lk goblin caddenin sonuna ulaÅ?tı ve bir hayret nidası kopardı. AyaÄ?ı bir Å?eye takılmıÅ?tı. Goblin neye takıldıÄ?ını göremedi. Son hatırladıÄ?ı Å?ey önünden gelen sivri Å?eylerin ona çarpması oldu.

    GörünmezliÄ?i bozulan ve sivri, demir kazıklarla kaplanmıÅ? bir kütük havadan kavis çizerek en öndeki goblin saflarına çarptı. Goblinler acı dolu çıÄ?lıklarla geriye savrulduklarında yaylım ateÅ?i baÅ?ladı.

    BeÅ? dakika bile geçmemiÅ?ti ki cadde tıka basa goblin ve hobgoblin ölüleriyle dolmuÅ?tu. Gnorha baÅ?ka çaresi kalmayınca orkları ve böcayıları caddeye sürdü. Ä°lk ork caddeye adım attıÄ?ı anda bir ateÅ? top patladı ve öndeki orkları kavurdu. Kalanlar ise ilerleyemeden caddenin giriÅ?ini kapatan bir ateÅ? duvarıyla kalakaldılar.

    Gnorha öfke içinde binaların pencerelerinden sallandırılan iplerle, pek çok askerin caddeye indiÄ?ini ve On KasabaÂ?nın içlerine doÄ?ru gittiklerini gördü.

    Maximillian tüm hızıyla koÅ?uyordu. O eskiden bir hırsızdı bu yüzden hızlı koÅ?maya alıÅ?ıktı; ama yanındakiler deÄ?il. Kısa sürede üzerindeki aÄ?ırlıÄ?a raÄ?men diÄ?erlerini geride bırakmıÅ?tı. Ä°lüzyonist en öndeydi. Tuzakların nerede olduÄ?unu hatırladıÄ?ı için onlara liderlik yapıyordu.


    Bir saat geçmiÅ?ti. On Kasaba artık mancınıklardan fırlatılan alevli kayalar yüzünden cayır cayır yanıyordu ama hala ayaktaydı. Kasabalıların henüz kayıpları yoktu. Ama hepsi de biliyordu ki geriye çok az tuzak kalmıÅ?tı. Daha fazla geriye çekilemezlerdi. Tüm muhafızlar Å?u anda kasaba meydanında toplanmıÅ?tı. Orklar henüz görüÅ? alanlarına girmemiÅ?lerdi. Okları çoktan biten kasaba muhafızları, ellerinde silahlarıyla bekliyorlardı. Maximillian, yanında DenialÂ?ın, öncekinden daha da beter bir Å?ekilde titrediÄ?ini fark edince üzüldü. Böyle bir ölümü hak etmiyordu, hiçbiri hak etmiyordu. EÄ?er en azından onu buradan kurtarabilseydi...

    Bir kadın çıÄ?lıÄ?ı hepsinin de dikkatini baÅ?ka bir yöne çekti. Meydana nâzır bir evi vardı KontesÂ?in, ve ev Å?u anda yanmaya baÅ?lamıÅ?tı.

    Â?EVÄ°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°M!Â? diye bir haykırıÅ?la Kontes koÅ?maya baÅ?ladı. Arkadan pek çok muhafızın küfrettiÄ?ini duydu Maximillian.

    Â?Merak etmeyin, ben onu getiririm.Â? dedi Maximillian ve yanındaki DenialÂ?ın kolundan tuttuÄ?u gibi onu da sürükleyerek KontesÂ?in peÅ?inden koÅ?maya baÅ?ladı. Belki bu vesileyle çocuÄ?u kurtarabilirdi. Kontes kapıyı kırarcasına açtı ve içeri daldı. Birkaç saniye sonra da Maximillian ve Denial içeri girmiÅ?ti. Ä°Å?te o anda borular duyuldu. Ork ordusunun tamamı hücuma geçmiÅ?ti. Maximillian arkasını dönüp meydana baktıÄ?ında, orkların en sonunda muhafızlara hücum ettiklerini gördü. Muhafızlar ise gruplara ayrılarak sokaklara daÄ?ıldılar. Å?anslarının böyle daha fazla olacaÄ?ını düÅ?ünüyorlardı herhalde. Gerçi daÄ?ılabilecekleri pek yer kalmamıÅ?tı ya...

    Maximillian kapıyı çarptı ve kiliti taktı. Ardından da kapının yanında duran askılık, dolap gibi Å?eyleri kapının arkasına ittirdi. Etrafına bakındıÄ?ında duman yüzünden bir Å?ey göremediÄ?ini fark etti. Sadece bir merdiven, evet yukarı çıkan bir merdiven görmüÅ?tü. Maximillian, Å?iddetle öksüren DenialÂ?ı kolundan tuttuÄ?u gibi merdivene sürükledi. Alt katı kaplayan duman burada daha azdı. Maximillian duraksamadan en yakın kapıdan içeri atladı ve kapıyı kapattı. Kontes de o odadaydı.

    �Neden geldiniz buraya? Burası benim evim! �ıkın evimden!�

    Maximillian öfkeyle cevap vermek için derin bir nefes aldı ama KontesÂ?in yüzünü görünce olduÄ?u yerde dondu ve KontesÂ?in gözlerine baktı. Tek gördüÄ?ü deliliÄ?in anlamsız parıltısı oldu. Dilinin ucuna kadar gelen acı sözleri yuttu. Kadını idare etmesi gerekecekti.

    Â?Ã?zür dilerim hanımefendi. Bizi Nyissa Baronu yolladı. Size övgülerini yolluyor. GüzelliÄ?inizin eÅ?sizliÄ?i oralara kadar yayıldı. En kısa sürede sizi ziyaret etmek istiyor. Kabul ediyor musunuz acaba?Â?

    AteÅ?in tahtaları kavurduÄ?u evde bir anlık bir sessizlik oldu. DıÅ?arıdan çeliÄ?in çeliÄ?e çarpma sesleri, savaÅ? naraları ve ölüm çıÄ?lıkları duyuluyordu. Kontes en sonunda utangaçça gülümseyerek cevap verdi.

    Â?Evet, elbette. Ne zaman konutumu Å?ereflendirirler acaba?Â?

    MaximillianÂ?ın içinde mutlulukla bir balon Å?iÅ?ti sanki. Ä°Å?e yarıyordu.

    Â?Biz oraya geri döner dönmez yola çıkacak. Hemen geri dönmeliyiz o yüzden. Ama ön kapınız kilitliydi. BaÅ?ka bir kapı var mı acaba?Â?

    �Evet, evet, mutfakta bir kapı daha var. Benimle gelin.�

    Kontes odadan fırladıÄ?ı gibi merdivenlerden indi. Maximillian ve Denial da onu izledi. KontesÂ?in mutfak olduÄ?unu iddia ettiÄ?i bir duman bulutunun içine girdiler.

    Â?Ä°Å?te burası. Gelin gelin, durmayın.Â? dedi Kontes ve kapıyı açtı. Kapı açılır açılmaz duman dıÅ?arı hücum etti. Maximillian ve Denial öksürerek dıÅ?arı çıktılar. Ama Kontes garip bir Å?ekilde gayet rahattı.

    Â?Evet, Å?imdi gidin ve barona haber...AAAH!Â?

    Kadının göÄ?sünü bir mızrak delip geçerken manyakça bir kahkaha duydular. Kadın sertçe yere düÅ?erken, iri yarı bir böcayı gördüler.

    Gnorha, MaximillianÂ?ın kapıyı kapatıÅ?ını görmüÅ?tü ve onları avlamak için gizlice eve girip dumanların içinde saklanmıÅ?tı. Å?imdi de KontesÂ?i öldürmüÅ?, Å?imdi de Maximillian ve DenialÂ?ın karÅ?ısına dikilmiÅ?ti. Ama bir haykırıÅ?la sırtına saplanan bir kılıç, dikkatini arkasına çekti. YaÅ?lı bir muhafız onun peÅ?inden gelmiÅ?ti ve Å?imdi ikisi de dövüÅ?üyordu.

    Gnorha KontesÂ?in cesedine saplı olan mızraÄ?ı tek hamlede çıkartıp muhafıza attı ama humafız hızla yana çekilerek kurtuldu. Gnorha öfkeyle büyük kılıcını çekti ve sonra da sadistçe muhafıza sırıttı. Ä°nsanı tek bir hamlede biçmek için devasa kılıcını saÄ?ına çekerek kendi etrafında 20 derece saÄ?a döndü bu sırada..Tek bir hamlede bu zayıf ırkın temsilcilerini bitirecek ve kanlarını
    Apocalypse�e sunacaktı..Tek bir hamle..

    ''Hyaargghhh..''

    Güçlü bacak kaslarından da destek alan böcayı hızla kılıcını saÄ? alttan sol yukarı çapraza yöneltti..Ve sırıttı..Acaba daha önce nice canlar almıÅ? kılıcı bu zayıflarında iÅ?ini bitirirken
    suratlarındaki son ifade nasıl olmuÅ?tu..

    ''Ã?tannnkkk''

    O sırada kılıcın bir metale çarpma sesi duyuldu ve koca kılıcın çizdiÄ?i ölümcül daire durdu..Ama nasıldı bu imkansızdı..

    Böcayı kılıcını savururken yumduÄ?u gözleri hamlesi durdurulduÄ?unda açtı ve önünde battal kılıcı ile araya girmiÅ? yaÅ?lı muhafızı gördü..Adamın yüzünden ter boncukları akıyor ve diÅ?lerini
    sıkıyordu. Battal kılıç ile büyük kılıç ufak yıldırımlar çıkartarak birbirine sürtünürken böcayı büyük kılıcıyla daha güçlü bastırmaya baÅ?ladı..''Sen'' dedi hırıltıyla..''Acı çekerek öleceksin''
    Bu sırada böcayının inanılmaz kas gücüne karÅ?ı koyamayan yaÅ?lı muhafız kılıcı ile hala büyük kılıcı bastırmaya çalıÅ?arak dizleri üzerine çöktü..Yararsızdı..Ve yaÅ?lı kolları o kadar çok aÄ?rımıÅ?tı ki..

    Kılıcını büyük kılıcın etrafında döndürüp üzerine getirdi ve böcayının gücünü ona karÅ?ı kullanarak büyük kılıcı mutfak zeminine çarpmaya zorladı..Böcayının bir anlık afallamasıyla ayaÄ?a kalkıp iki adım geri çekilmiÅ?ti..


    ''Etrafını sarın!!'' dedi yaÅ?lı muhafız genç askerlere..Hep birlikte bu ucubeyi haklayabiliriz..

    Ancak askerler o kadar korkuyorlardı ki..Böcayının 1,5 metreyi aÅ?an kılıcının ucu durdukları yerde bile sanki her an canlarını alabilecek gibi geliyordu onlara..

    ''Size diyorum askerler..Etrafını sarın..''

    Askerler sadece titrediler ve titrek elleri ile kılıçlarını göÄ?üs hizasında tuttular..Ama nedense ayakları hareket etmiyordu..

    Kılıcını yerdeki zeminden bu sırada kurtarmıÅ? olan böcayı hızlı bir böÄ?ürtüyle kılıcını tekrar alttan yukarıya yaÅ?lı adamı ikiye biçecek Å?ekilde savurdu..Daha önce de savaÅ?larda piÅ?miÅ? olan muhafız bu saldırıyı
    nedense karÅ?ılamak için oldukça zorlanmıÅ?tı..Battal kılıcını ileri doÄ?ru uzattı ve kılıçların çarpıÅ?ma sesi duyuldu..''Hnngh'' dedi yaÅ?lı adam bu sırada..Her karÅ?ılamada kolu sanki kopacak gibi oluyordu..Nefes almaya vakit bile bulamadan böcayı kılıcını bu sefer yukardan aÅ?aÄ?ıya indirdi..Yana doÄ?ru çekilemeyeceÄ?ini fark eden yaÅ?lı adam dar mutfaÄ?ın Å?ansına tükürüp kılıcını yukarıya kaldırdı..Ama her Å?ey o zaman olmuÅ?tu..

    ''Aaaaaaaaahhh...''

    YaÅ?lı muhafız kılıcını düÅ?ürerek saÄ? eliyle sol omzunu tuttu..Bu seferki saldırı çok güçlüydü..Omzunu çıkaracak kadar güçlü..

    ''Yoo hayır..'' dedi böcayı..''Ã?lüÅ?ün bu kadar çabuk olmayacak..''

    YaÅ?lı muhafız saÄ? eliyle kılıcının kabzasını tutmaya çalıÅ?ırken güçlü bir el onu zincir zırhının yakasından tuttu ve havaya kaldırdı..

    Maximillian kendine gelir gelmez DenialÂ?ın titreyen vücudunu kapının önünden çekti ve sokak boyunca koÅ?turdu. AttıÄ?ı her adımda sanki böcayının ensesini nefesinde hissediyordu. Panik bedenini ele geçirmiÅ?ti. Ä°ki metre, bir metre, birkaç adım... En sonunda sokaktan fırladılar. DoÄ?ruca bir ahırın yanına çıkmıÅ?lardı. Maximillian bir an umutla doldu ama neredeyse anında söndü. Ahırda at olamazdı. Hepsi kasaba terk edilirken alınmıÅ?tı. Peki ne yapacaklardı? Nereye gideceklerdi. Cevap, kiÅ?neyen bir attan geldi. Maximillian, DenialÂ?ı unutarak ahıra daldı. Bir at oradaydı. Kara yelesi, kahverengi teninin üzerine yayılmıÅ?tı. Soylu görünümdeydi ve...eyerliydi!

    Â?Ama...nasıl?Â? diye sordu Maximillian kendi kendine Denial içeri girerken. Genç yamak daha içeri girer girmez ata deÄ?il baÅ?ka bir tarafa bakarak bir Å?aÅ?kınlık nidası koyuverdi.

    Â?Ne?Â? diye sordu Maximillian aksilikle.

    Â?Görmüyor musun?Â? Denial belli ki sadece kendi gözlerinin gördüÄ?ü bir Å?eye bakıyordu. Â?Ne kadar da güzel. Hanımefendi burada ne arıyorsunuz? Å?ehir istila altında. Kaçsanıza.Â? Denial bir süre sessiz durdu. Â?Peki hanımefendi. ArzuladıÄ?ınız gibi yapacaÄ?ım.Â?

    Maximillian bir DenialÂ?a, bir de baktıÄ?ı boÅ?luÄ?a bakıp durdu. Neler olduÄ?unu anlamıyordu ama üstemeledi. Atın üzerine çıktı ve sonra da DenialÂ?ı çekiÅ?tirdi. Genç yamak oturur oturmaz Maximillian atı mahmuzladı ve at hızla dıÅ?arı fırladı. Denial ahırdan çıkmadan önce geriye dönüp haykırdı.

    Â?Kendinize dikkat edin madam!Â?

    Maximillian dıÅ?arı çıktıÄ?ında on kadar muhafız hala canlarını diÅ?lerine takıp dövüÅ?üyorlardı. Yerde sadece birkaç muhafızın cesetleri vardı. DiÄ?erleri düzenli bir Å?ekilde ara sokaklara daÄ?ılmıÅ? olmalılardı. Maximillian atını muhafızların dövüÅ?tüÄ?ü orklara doÄ?ru sütdü. Orklar atlıyı görünce bir an Å?ok oldular ve sonra kaçıÅ?maya baÅ?ladılar. Muhafızlar da bir sevinç narası atarak ara sokaklara karıÅ?tılar.

    Maximillian bununla birlikte atını On KasabaÂ?nın kuzeyinden çıkan caddeye sürdü. Hiç ork yoktu. Tek bir tane bile. At caddede koÅ?turmaya devam ederken Maximillian çıkıÅ?a çok yakın olduÄ?unu fark etti. Birkaç metre sonra kasabadan çıkmıÅ? olacaktı. O zaman güvende olacaktı.

    Ama aniden, çıkıÅ?tan önceki son sokaktan iki böcayı fırladı. Maximillian atın dizginlerine asılarak onu durdurdu. Bir anlık Å?aÅ?kınlıÄ?ın ardından böcayılar böÄ?ürerek saldırıya geçtiler. MaximillianÂ?ın tam arkasından gelen pek çok baÅ?ka böÄ?ürtü de, ona orkların yetiÅ?tiÄ?ini iÅ?aret etti. Buraya kadardı, bitmiÅ?ti. Ama en azından ikisi de dövüÅ?erek ölmelilerdi.

    �Yüce Oren, beni yalnız bırakma.� dedi Maximillian ve kılıcını çekti. �GELİN VE BENİ ALIN SERSERİLER!�

    Orklar böÄ?ürerek onlara hücum ettiler.

    Aniden yüzlerinde korku dolu bir ifadeyle donakaldılar. Kendi kaba dillerinde bir Å?eyler böÄ?ürüyorlardı ama Maximillian anlamıyordu. Ã?nündeki böcayılar ve arkasındaki orklar korkuyla kaçmaya baÅ?ladılar. Maximillian atı tekrar mahmuzladı ve kaçıÅ?an böcayıları arasından kasaba dıÅ?ına çıktı. Atı durdurmaya cesaret edemedi. At koÅ?tu ve koÅ?tu ve koÅ?tu...Ta ki Limerik OrmanıÂ?nın kıyısına gelene dek. Maximillian atı orada durdurdu ve dönüp On KasabaÂ?ya, ömrünün geçtiÄ?i yere baktı. Å?imdi bir çapulcu ordusuna teslim olmuÅ?tu. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan kasaba, Å?imdi alevlere teslim olmuÅ?tu. On Kasaba artık yoktu.

    Maximillian ancak Å?imdi nasıl olup da kaçabildiÄ?ini düÅ?ünebiliyordu. Orklar bir Å?eyden korkmuÅ?lardı. O Å?ey her ne ise orklar kaçmıÅ?lar ve Maximillian ile DenialÂ?ın yolunu açmıÅ?lardı. Oren duasını duymuÅ?tu. Ondan yardımını esirgememiÅ?ti.

    Â?TeÅ?ekkür ederim Oren. Hep senin için savaÅ?acaÄ?ım.Â? dedi. Atını döndürdü ve kuzeye doÄ?ru yanında Daniel ile yola koyuldu.

    Bu sırada, On Kasaba yıkıntılarında beÅ? böcayı da taaruz baÅ?ladıÄ?ından beri ilk defa bir araya gelmiÅ?lerdi.

    Â?Kasaba tıpkı tahmin ettiÄ?im gibi terk edilmiÅ?ti, ama yine de arkalarında bizi oyalayacak artçılar bırakmıÅ?lar.Â? dedi Gnorha sinirli bir Å?ekilde. Â?Böyle olacaÄ?ını söylemiÅ?tim. En baÅ?tan mancınık atıÅ?larını yapıp kasabayı ateÅ?e verseydik bunca kaybı vermemiÅ? olacaktık.Â?

    Â?Artık olan oldu. Uzatmanın bir anlamı yok!Â? diye atıldı Urgonosh hiddetle ve konuyu deÄ?iÅ?tirmeye çalıÅ?tı.

    Â?Gnorha haklı olduÄ?u kadar Urgonosh da haklı. Olan oldu artık. Asıl sorunumuz baÅ?ka.Â? dedi Trush huysuzca. Sözleri Drejjesh tarafından kesildi.

    Â?Ben korkusuzca savaÅ?ırım! Ama az önce hissettiklerim benim bile kanımı dondurdu! Ben benzeri bir korkuyu sadece tek bir varlıktan, *O*Â?dan hissettim. Peki ya o neydi? *O* bize öfkelenmiÅ? olamaz, deÄ?il mi?Â? Drejjesh sorarcasına TrushÂ?a baktı.

    Â?Hayır. *O*Â?nun memnuniyeti hala bizimle. Ama burada olması gereken katliam yaÅ?anmadı. *O*Â?nun bana gösterdiÄ?ine göre, Å?u yöne kaçmıÅ?lar.Â? Trush kuzeyi gösterdi. Â?EÄ?er *O*Â?nun onayını kazanmak istiyorsak, kaçan kasabalıları bulmalıyız. Ve o korkuya gelince...Â? Trush bir süre sustu, sonra devam etti. Â?Daha önceden de Å?üphelendiÄ?im gibi. Bunu bekliyordum. Ã?fkesi büyük, cevabı tez oldu. Bize ayak baÄ?ı olacak. Bir Å?ekilde ondan da kurtulmamız lazım.Â?

    BeÅ? böcayının da yüzleri karardı. Sonra hepsi de kararlı bir Å?ekilde baÅ?larını sallayarak onayladılar.

    Artık alevlerin dumanlarıyla Å?imÅ?eklerin ıÅ?ıklarının bile kesildiÄ?i On KasabaÂ?da seher borusu çalıp, ordu kamp kurmaya hazırlanırken birkaç ork birliÄ?i hala ara sokaklara daÄ?ılan direniÅ?çileri bulmaya çalıÅ?malarına devam ediyordu.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:00 am Reply with quoteBack to top

    Aniden alevlerle kaplı bir kasaba gördü VÂ?ladhek. Daha birkaç saniye önce Å?ehit ile konuÅ?uyordu, sonra anlam veremediÄ?i bazı sözler söylemiÅ?ti Å?ehit. Å?imdiyse buradaydı. Ya gece çökmüÅ?tü ya da alevlerden çıkan duman göÄ?ü kaplamıÅ?tı. Bir dakika! Alevler? Yanan bir kasaba?

    VÂ?ladhek gözlerini ovuÅ?turup tekrar baktıÄ?ında anlayabilmiÅ?ti. Burası... Burası On KasabaÂ?ydı! Dahası, alevlere boÄ?ulmuÅ?tu. Kendi çevresine bakındıÄ?ında On KasabaÂ?nın çıkıÅ?ında bir yolda durduÄ?unu fark etti. Kasaba, yangına raÄ?men sessizdi. Ã?ok uzaktan bazı ork böÄ?ürtüleri duyar gibi oldu VÂ?ladhek. Gitmesi onun için iyi mi olmuÅ?tu? Yoksa Å?imdi ölmüÅ? mü olurdu? Yada gitmesi sadece kasaba halkını bir nebze daha savunmasız mı bırakmıÅ?tı?

    Horcoel Baator VÂ?ladhekÂ?in tam arkasında belirdi. Tanrılar Å?ahit olsun gerçekten kusabilirdi. Teleportasyon iÄ?renç bir histi. Görüntü dalgalanmıÅ?tı ama asıl kötüsü vücudunun hiçbir acı hissetmeden de olsa binlerce, milyonlara minik parçaya ayrıÅ?tıÄ?ını hissetmiÅ? olmasıydı. Parça pinçik olmuÅ? mavi pelerini sırtında dalgalanırken Horcoel bir an için dengesini kaybetti ama hemen toparladı.

    VÂ?ladhek arkasındaki hareketi görünce hemen döndü ve tam arkasında HorcoelÂ?le göz göze geldi. Tam o anda HorcoelÂ?in yanında baÅ?kaları da belirdi. Kırmızı cüppelere bürünmüÅ? bir drow, Bembeyaz kanatları ve masum yüzüyle göz kamaÅ?tıran bir yarı melek, mızmızlanan bir cüce, bir yarı elf ve en sonda da sırıtarak ortaya çıkan beyaz cüppeli bir büyücü.

    Yılmax daha önce hiç teleportasyon yaÅ?amamıÅ?tı. Ama HorcoelÂ?in aksine bu onun çok hoÅ?una gitmiÅ?ti. Büyüyle uÄ?raÅ?an birisi olarak büyünün kendisine yararlı olan etkilerinden her zaman haz almıÅ?tı. HorcoelÂ?in aksine, onun vücudu milyonlarca minik parçaya ayrılırken eÄ?er aÄ?zı kalabilseydi sırıtıyor olacaktı.

    GümüÅ?yüz gözyaÅ?larıyla yanan On KasabaÂ?yı süzdü. Tanrısı ona acı çeken masumlarla ilgili görüler göstermiÅ?ti. Bir Å?eylerin olacaÄ?ını tahmin edebiliyordum. Ama görünen o ki geç kalmıÅ?lardı.

    Harbormm daha ThorgoriathÂ?a varır varmaz Mygnor ve Eldarin tarafından toplantıya alınmıÅ?tı. On KasabaÂ?ya yürüyen ordunun tek tanıÄ?ı oydu. Onun gördükleri sayesinde Ã?elik KardeÅ?liÄ?i bugün On KasabaÂ?ya yardıma gelmiÅ?ti...ya da On KasabaÂ?dan geriye kalanlara.

    Finrod tıpkı Yılmax gibi büyünün etkisinden hoÅ?lanmıÅ?tı. Kendi becerisinden bu kadar yüksek bir büyüye daha önce hiç maruz kalmamıÅ?tı. Acaba bu büyüyü yapacak kadar güçlenebilecek miydi? DüÅ?ünceleri bir anlıÄ?ına önündeki korkunç manzarayı unutturdu. Ama sonra kendine geldiÄ?inde yangına teslim olan kasabayı fark etti.

    Eldarin çevresine bakındıÄ?ında bazı kiÅ?ilerin ortalarda olmadıÄ?ını anında fark edebildi. Mygnor orada deÄ?ildi tıpkı MaelthrachathÂ?ın ve VilthasÂ?ın da orada olmadıÄ?ı gibi. Büyü de bir sorun mu çıkmıÅ?tı acaba?

    Onlar düÅ?üne dursun, tanrıların öfkesi gökten çıÄ?lık çıÄ?lıÄ?a yere çakıldı. Sonları mı gelmiÅ?ti acaba?!

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:01 am Reply with quoteBack to top

    Hastlisch saatlerce uçuyordu. Evet, uçuyordu. Kendi icadı olan bir aygıt ile uçuyordu. OturduÄ?u koltuk oldukça rahattı ve yürümekten çok daha hızlıydı. Ayrıca teleportasyonun verdiÄ?i o rahatsız edici duygu da yoktu. Ama açık konuÅ?mak gerekirse, tepesinde dönen pervane biraz fazla gürültü yapıyordu.

    Aygıtının tarifini kimseye vermezdi Hastlisch. Neden versindi ki? Nasıl olsa hiç kimse anlattıÄ?ından bir Å?ey anlamayacaktı. O yüzden o da boÅ?u boÅ?una nefes tüketmiyordu.

    Ah, Å?u ilerideki ıÅ?ıklar On Kasaba olmalıydı. SavaÅ? arefesinde oldukları düÅ?ünülürse oldukça cıvıl cıvıldı. Böyle parlak ıÅ?ıkları Å?enlik ateÅ?i yakmıÅ?çasına yakmak her saldırı altındaki Å?ehrin harcı deÄ?ildi.

    Hastlisch uçuÅ? sırasında gözüne taktıÄ?ı bu kirli gözlüklerden kurtulmak isterdiç GörüÅ?ünü son derece bozuyorlardı. Ama o gözlükler olmazsa rüzgar yüzünden gözünü hiç açamazdı.

    Hastlisch gittikçe On KasabaÂ?ya yaklaÅ?tı. En sonunda öyle bir mesafeye geldi ki o pis, yalancı gözlükler bile gerçeÄ?i ondan saklayamaz oldular. Gördükleri Å?enlik ateÅ?leri deÄ?ildi. On Kasaba yanıyordu.

    Hastlisch gözlerini önündeki manzaradan alamazken aniden her yer karanlıÄ?a büründü. Gnom mucit son derece kirli bir dumanın içinde öksürüp duruyordu. Göremiyordu, nefes alamıyordu, ve en kötüsü aygıtın kontrolünü kaybetmiÅ?ti!

    Pervanenin ritmi bozulup aygıt hızla aÅ?aÄ?ı düÅ?erken Hastlisch hala dumanla boÄ?uÅ?uyordu. Zaman zaman deneylerinden birisi ters giderken bu dumandan çıkardı. Ama hiç bu kadar çok olmamıÅ?tı.

    Aygıt en sonunda duman bulutundan çıktıÄ?ında Hastlisch düÅ?üyor olduÄ?unu fark etti ve telaÅ?la kumanda koluna asıldı. Ama ne yaptıysa da aygıtı yükseltemedi. Ancak sola doÄ?ru kaymasını saÄ?layabildi.

    Ve o anda, tek bir anda, HastlischÂ?in aklına yepyeni bir fikir geldi. Aygıttan çok daha büyüÄ?ünü yapar ve altına kovalar koyarsa, böyle büyük yangınları söndürmek için kullanılabilirdi.

    Ama uzun düÅ?üÅ?, muhteÅ?em fikri mucidin zihninden çıkardı. Gnom, çıÄ?lıklar atarak büyük bir gürültüyle yere çakıldı. Daha doÄ?rusu aygıt çakıldı. Hastlisch, koltuÄ?uyla birlikte havada süzülüyordu. Bu acil durum koltuÄ?una eklediÄ?i paraÅ?üt adını verdiÄ?i bir sistemle kendini kurtarmıÅ?tı. Koltuk yere indiÄ?inde Hastlisch hızla yıkıntılara koÅ?tu. Aygıt parçalanmıÅ?tı ama en azından aÅ?ırı saÄ?lam kutuya koyduÄ?u buluÅ?ları saÄ?lamdı.

    GnomÂ?un aklına düÅ?üÅ?ünü gören birilerinin olup olmadıÄ?ı geldi birden. Ã?evresine bakındıÄ?ında az ileride karaltılar gördü. Birileri mi vardı ne? Pek iyi göremiyordu.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:09 am Reply with quoteBack to top

    Slach, kendisine tahsis edilen midilliyle birlikte güneye doÄ?ru yol alıyordu. On Kasaba halkı sıÄ?ınaklarına güvenle vardıklarında, kimseye bir Å?ey söylemeden ortadan kaybolmuÅ?tu. Sessizlik sarmıÅ?tı çevresini. Uzakta alevlerin kızıl parıltıları bulutlara vurmuÅ?tu. On KasabaÂ?nın yandıÄ?ını anlamak için üstün bir zekaya ihtiyaç yoktu.

    Söze ihtiyaç yoktu. Yapılması gerekeni yapmıÅ?tı. Halk orada kendini savunabilecekti. Kimsenin ona ihtiyacı olmayacaktı. Slach kararlılıkla midillisini Limerik OrmanıÂ?na geri sürdü. Tam bu sırada aÄ?açların arasından birisi fırlayınca korkuyla irkildi. Ama sonra bunun sadece bir kadın olduÄ?unu fark etti...korkunç derecede güzel ama ölümcül bir yara almıÅ? bir kadın. Kadın korkuyla ona bakarak kendini yere attı. Dudaklarından kan kabarcıkları çıkartarak fısıldadı.

    �Y...Yardım...�

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:10 am Reply with quoteBack to top

    Azazel göÄ?e yansıyan kızıl parıltıyı görür görmez büyük bir yangın olduÄ?unu anlamıÅ?tı. DoÄ?anın TapınaÄ?ı yakınlarında yolculuÄ?una çıktıÄ?ından beri rastladıÄ?ı ilk kötü alametti bu. Adımlarını hızlandırdı, On KasabaÂ?ya doÄ?ru yaklaÅ?maya baÅ?ladı. Buraya doÄ?ru yürüyüÅ?te olan bir ordunun haberini duymuÅ?tu. Ama ordunun bu kadar çabuk gelmesini beklemiyordu. Birkaç dakikalık bir yürüyüÅ?ün ardından kasabanın doÄ?usuna vardı. Hiç saÄ? kalan yokmuÅ? gibi gözüküyordu. Gerçi uzaklardan ork böÄ?ürtüleri geliyordu ama...

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:11 am Reply with quoteBack to top

    Dioraveni uzun, çok uzun zamandır yoldaydı. Macera tutkunu bir prensesti, ama yolculuÄ?a çıktıktan birkaç gün sonra belki de bu tutkusunun büyük bir hata olduÄ?unu düÅ?ünmeye baÅ?lamıÅ?tı. Tutkusundan baÅ?ka bir becerisi yoktu. AteÅ? yakamıyordu, avlanamıyordu, yiyecek bulamıyordu. Açtı, susuzdu, yorgundu ve inanılmaz derecede kirlenmiÅ?ti.

    Gece çoktan çökmüÅ?tü ama artık yorgunluktan geceyi ve gündüzü ayırt edemez olmuÅ?tu. Sadık atı HeavenbreezeÂ?in üzerinde uyuyakalmak üzereydi. Atın onu nereye götürdüÄ?ünü umursamıyordu artık. Ama Å?ırıldayan suyun sesini duyduÄ?unda, ata kocaman bir öpücük vermeyi istedi.

    Ã?ılgıncasına attan inip kendini kocaman, ve hızlı bir nehrin sularından içmeye bıraktıÄ?ına atın da aynı Å?evkle içtiÄ?ini fark etti. Heavenbreeze her ne kadar sarayda yetiÅ?tirilmiÅ? olsa da yine de doÄ?al içgüdülere sahipti. Bu da onu suya getirmiÅ?ti.

    Biraz daha canlanmıÅ? hisseden Dioraveni, su tulumunu doldurduktan sonra tekrar HeavenbreezeÂ?in sırtına yerleÅ?ti. At tekrar yoluna devam etti. Yarım saatten az zaman geçmiÅ?ti ki Dioraveni ileride bir köyün ıÅ?ıklarını gördü ve HeavenbreezeÂ?i oraya doÄ?ru sürmeye baÅ?ladı. At köye yaklaÅ?tıkça, Dioraveni de köyün arkasında akan nehrin de arkasında kocaman bir arazi ve o arazinin sonunda daÄ?ın eteklerine kurulu bir kaleyi fark etti. En sonunda karnını doyurabileceÄ?i ve temizlenebileceÄ?i bir yere gelmiÅ?ti galiba.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:12 am Reply with quoteBack to top

    On Kasaba mültecileri en sonunda kaleye girmiÅ?lerdi. Askerler ve mülteciler Å?imdi kalenin güvenli surlarının arkasında bekliyorlar ve dinlenip yorgunluklarını atmaya çalıÅ?ıyorlardı. Sadece Cervantes, kalenin en yüksek yerinde durmuÅ?, güneyden bulutlara vuran kızıllıÄ?ı seyrediyordu. Orada kendilerini feda edenleri düÅ?ünüyordu. Acaba saÄ? kalabilmiÅ?ler miydi? Esir mi düÅ?müÅ?lerdi? Ã?lümleri çabuk mu olmuÅ?tu? KaçabilmiÅ?ler miydi? Cervantes bilmiyordu. Tanrısı ona bunu bahÅ?etmiyordu. Vatanları için veya halklarının güvene kavuÅ?ması için kendilerini feda eden o savaÅ?çıları düÅ?ünen Cervantes, kendini daha fazla tutamadı ve gözleri doldu.

    Ne kadar süre orada Å?ehitleri düÅ?ünüp aÄ?ladıÄ?ını bilmiyordu. Ama en sonunda yanından telaÅ?lı bir ses duydu ve kendine geldi.

    Â?Lordum?!Â?

    Genç bir tapınak Å?övalyesi dehÅ?et içinde güneydeki kızıllıÄ?a bakıyordu.

    �Evet, On Kasaba yanıyor.� diye cevapladı Cervantes.

    Bir süre sessizlik yaÅ?andı. En sonunda tapınak Å?övalyesi rahatsız olmuÅ? bir Å?ekilde sordu.

    �Efendim, emirleriniz nelerdir? Ne yapmalıyız?�

    Cervantes o anda sorumluluklarını hatırlayıverdi. Ã?lenlerin yasını tutmaya vakti yoktu. Onlar OrenÂ?in yolunda Å?ehit düÅ?müÅ?lerdi. Å?imdi yaÅ?ayanlarla ilgilenme vaktiydi.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:13 am Reply with quoteBack to top

    Nakh-thl Elrich, çalıların içine iyice sindi. ManastırÂ?dan ayrıldıÄ?ında büyük bir ork ordusunun söylentilerini duymuÅ?tu. Uzun zamandır onları takip ediyordu. On KasabaÂ?ya kadar gelmiÅ?lerdi. Å?imdiye kadar hiçbirini öldürme Å?ansı olmamıÅ?tı. Ama istila sırasında birbirlerinden ayrılırlarsa... Böyle saklanmaktan nefret ediyordu. Ama Å?imdilik buna mecburdu.

    Az ileride kasabadaki sınır evlerinden birinin yanından çıkan iki ork gördü. GörünüÅ?e göre bir adamın cesedini yaÄ?malıyorlardı. Kahrolası yaratıklar yok yere bir can daha almıÅ?lardı belli ki.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 8:14 am Reply with quoteBack to top

    Ilyamain, eski dostu olan bir griffonun üzerinde uçuyordu. Bu hissi özlemiÅ?ti. Uzun zamandır tapınakta kalmıÅ? ve hiç uçmamıÅ?tı. Sevinçle çıÄ?lık attı kör rahibe. Ama Koruyucu onunla aynı fikirde sayılmazdı. KuyruÄ?unu bacaklarının arasına kıstırmıÅ?, inleyip duruyordu. Ilyamain onu sıkıca tutuyordu. DüÅ?mesine olanak yoktu. Yine de o bir köpekti ve ayaklarının topraÄ?a basmasını tercih ederdi.

    Griffon ilk baÅ?larda gayet mutluydu. Ama kuzeye doÄ?ru ilerledikçe huzursuzlanmaya baÅ?ladı. Ilyamain eski dostunun huzursuzluÄ?unu gayet net hissedebiliyordu. Nedenini anlayabiliyordu çünkü kendisi de huzursuzdu.

    Aniden onu boÄ?acak gibi bir dumanın içine girdi. Hiç durmadan, ciÄ?erlerini patlatırcasına öksürmeye baÅ?ladı. Nefes alamıyordu. Koruyucu da ondan iyi bir halde deÄ?ildi. Griffon ise öfkeyle kiÅ?nedi ve hızını arttırarak yükseldi. Dumanları altında bırakarak Ilyamain ve KoruyucuÂ?yu tekrar temiz havaya bıraktı. Ilyamain havanın oldukça nemli olduÄ?unu hissediyordu. Bulutların içinden uçtuklarını anlaması için bir zaman geçmesi gerekti.

    Griffon yükselmeye devam etti. En sonunda bulutları da aÅ?aÄ?ıda bırakarak ay ıÅ?ıÄ?ında uçmaya devam etti. Yıldızlar pırıl pırıl parlıyordu. Ã?ok yazıktı ki Ilyamain bunları göremiyordu.

    Solunumu düzelince Ilyamain sakinleÅ?ti ve derin nefes aldı. Kısa süre sonra da KoruyucuÂ?ya sarılarak uyuyakaldı.

    UyandıÄ?ında rüzgarın saçlarının arasından geçiÅ?ini hissetmiyordu. Yere inmiÅ?lerdi. Griffon yanında huysuzca kıpırdanıyordu. Kurtarıcı ise hırlayıp duruyordu. Ilyamain bir an neden hırladıÄ?ını anlayamamıÅ?tı. Sonra bazı sesler duydu.

    Â?Gördün mü? Gökten geldi o kuÅ?la. Ã?nce askerler ve mülteciler, Å?imdi de bu.Â? dedi bir kadın sesi.

    Â?Olacak Å?ey deÄ?il. O köpek de yaklaÅ?tırmıyor ki bize ona! Yaralı mı acaba. Baksanıza öylece yatıyor.Â? dedi bir erkek.

    Â?Sanmam. Ã?zerinde kan göremiyorum. Ama bayılmıÅ? olabilir.Â? BaÅ?ka bir erkek diÄ?erini cevapladı.

    Ilyamain nerede olduÄ?unu ve baÅ?ında kimlerin olduÄ?unu bilmiyordu. Ne yapmalıydı?

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Darkgnome
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 31, 2004
    Posts: 3918
    Location: Ankara

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 11:40 am Reply with quoteBack to top

    Ä°lk baÅ?ta neler olduÄ?unu anlayamadı. Yere çarpıÅ?ı sert olmamıÅ?tı. Ejder kanadı nereye düÅ?müÅ?tü. Duman kesinlikle çok koyuydu. Bu dumanda nefes aldıÄ?ına bile Å?aÅ?ırıyordu. Göz gözü görmüyordu. Ejder kanadı da onun daha eski model aÄ?abeylerinin arasına gitmiÅ?ti. DiÄ?erlerinden daha fazla hizmet etmiÅ? aracının arkasından nasıl bir tören düzenleyeceÄ?ini düÅ?ündü. Ama ilk önce tören için bu inanılmaz derecedeki koyu dumanın içinden Ejder kanadını bulmalıydı.

    Aklına ejder kanadını yaparken yaÅ?adıÄ?ı anıları geldi. Sonuncusunu yaparken HaroldÂ?ın ona nasıl yardım ettiÄ?i ve SchönÂ?ün Ejder kanadını kıskanıp ta saldırması. Schön... evet schön adında bir baykuÅ?u vardı ve dumanlara girmeden biraz önce yanında uçuyordu. Schön.... SCHÃ?N!

    Â?SCHÃ?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?N!Â?

    Dosyu etrafta yoktu. Dostunun bir paraÅ?ütü de yoktu. Bir Å?ahin dahi Schön kadar iyi uçamazdı. HastlischÂ?in uçuÅ? konusundaki merakını zaten kendiliÄ?inden uçma yeteneÄ?ine sahip olan SchönÂ?de paylaÅ?ıyordu ve schön hiçbir kuÅ?un uçamayacaÄ?ı kadar iyi uçardı. Ama bu dumanların arasında yüksek bir duvara çarpmıÅ?ta olabilirdi.

    Â?SCHÃ?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?Ã?N!Â?

    Gnomun kalbi durmuÅ?tu sanki. Ã?lüyor muydu ne! Evet ölüyordu sanki ruhunun içinden çıktıÄ?ını hissetti ve sanki kalbi göÄ?sünü parçalayıp dıÅ?arı çıkmaya çalıÅ?ıyordu. Ama asıl olan her aynının uyuÅ?maya baÅ?lamasıydı. Gözleri kanla dolarken, gnom gözlerindeki kanı silmeye çalıÅ?tı ve bir anda etrafı daha iyi görebildiÄ?ini fark etti. Kafasında hemen bir tahlil yaptı. Buraya düÅ?meden önce Ejder kanadını sürüyordu ve aracını sürerken hep gözüne gözlük takardı.

    *Gözlük tabii ya*

    Hastlish gözlüÄ?ün camlarını alnına dayadı ve etrafı daha iyi görebildiÄ?ini gördü. Ä°lk gördüÄ?ü ise üstüne gelen iri bir taÅ? parçası oldu. Guruuuuk gibi bir ses geldi. Bu SchönÂ?ün sesiydi. GÂ?sinin basıklıÄ?ından ve UÂ?sunun yayvanlıÄ?ından yada ona benzer bir Å?eyinden Hastlisch SchönÂ?ün sesini nerede olsa tanırdı. Gözlerini açtı ve SchönÂ?ün omzuna konduÄ?unu gördü.

    Â?Evet tabii ki Ejder kanatları düÅ?tü. Sanırım mekanik bir arıza oldu.Â?

    Guuuuuk

    Â?Hayır efendim ben dumanların içine dalmadım tabii ki. Rüzgar benim üstüme doÄ?ru dumanı üflemiÅ? olabilir ama ondan çok önce oluÅ?an bir mekanik aksaklık yüzünden ben kontrolde zorlandım. Duman olmasa çakılmazdım ama duman kocaman bir binayı çok geç fark etmeme sebep oldu ve ben son anda kurtulabildim.

    Guuuuk Guk!

    Â?Saol, Ä°yiyim! Ama benim yaptıÄ?ımı bu kadar abartmana gerek yoktu.Â?

    Ardından Yıkıntıların arasındaki aracını gördü. Hemen yanına gitti ve kanatların ikisinin de oldukça eÄ?rilip büküldüÄ?ünü ve kuyruÄ?un ileride bir yerde kopmuÅ? olduÄ?unu fark etti. Yen, taktıÄ?ı pervane ise görünürlerde yoktu. Zaten o pervanenin çokta yararlı olabileceÄ?ini düÅ?ünmemiÅ?ti. Bu iÅ?e zararlı baÅ?lamıÅ?tı. Hem de oldukça zararlı. Bu zararı nasıl kapatabilirim acaba diye aklında bir hesap yapmaya baÅ?ladı. Sırf kasabadakilere yardım getirebilmek için aracından olmuÅ?tu. Yanında getirdiklerini biraz daha pahalıya satsa herhalde bir Å?ey demezlerdi. Zaten zaman bunu gerektirirdi. Fakat kasabalılar neredeydi? MüÅ?terileri demi gitmiÅ?ti yoksa? Buraya boÅ?una mı gelmiÅ?ti yani?

    Aracının yanındaki alet çantasına baktı. Aracı için iÅ?e yaramazdı ama hala güzel aletlerdi bunlar. Sonra ateÅ?ler içindeki çuvalını hızla çekti. Bu olmadan hiçbir Å?eyi taÅ?ıyamayacaÄ?ını biliyordu. Etrafta kimsenin olup olmadıÄ?ına baktı ve ileride birilerinin olduÄ?unu fark etti. Ã?uvalının içine tekrar elini attı ve bir spreyleyici çıkarttı ama beyaz olanın olduÄ?unu gördüÄ?ünden tekrar elini çantanın içine daldırdı ve

    Â?Aptal!Â?

    derken tekrar elini dıÅ?arı çıkarttı. Ã?stünde bir kırmızı boyayla alev deseni çizilmiÅ? siyah renkte baÅ?ka bir spreyleyiciyi çıkarttı. Sonra tekrar çuvalın içine elini daldırdı ve uzun bir boruyu çıkarttı. Borunun ucunda etrafı bir tozla kaplanmıÅ? bir tel uzanıyordu. Spreyleyici Å?öyle bir salladıktan sonra dolu olduÄ?unu anladı ve ucuna boru kısmını geçirdi. En son olarak çuvalın içine elini daldırıp çıkarttıÄ?ında, ikiye katlanmıÅ? bir dairenin ortasına gerilmiÅ? bir bez ve diÄ?er tarafından deriden bir borunun çıktıÄ?ı çıktı bir alet çıkarttı ve bunu spreyleyicinin dıÅ? kısmına baÄ?ladı. Arta kalan kısmını da spreyleyicinin yanındaki çengele tutturdu.

    Kara dumanla kirlenmiÅ? sakalının altından arsız bir çocuÄ?un hain sırıtıÅ?ı geçti ve buna HastlischÂ?in kıkırdamaları eÅ?lik etti. Schönde sanki Guklamaları ile HastlischÂ?e eÅ?lik ediyordu. Hastlisch pompayı bir iki kere itmeyi denedi ama daha önceden zaten hazırlanmıÅ?tı bu alet. Ne olur ne olmaz diye gözlüklerini temizleyerek normalde durmaları gereken yere, gözlerinin önüne geri geçirdi.

    Yanında yanmakta olan ateÅ?lerden birine borunun ucunu tutu ve borunun ucu birden alev aldı. Belki de HastlischÂ?in aÄ?zı bu yangınla kurumuÅ? olmasaydı sakalları aÄ?zından akan salyalarla ıslanabilirdi. Bundan zevk aldıÄ?ı belliydi.

    Artık hazır olduÄ?una göre ilerideki grubu karÅ?ılamaya hazırdı.

    Guuuk!

    Â?Evet belki de sen önden gidip kimler olduklarına baksan daha iyi olur. Ben Å?uradaki molozların arkasında kalacaÄ?ım. Sakın görüleyim falan deme!Â?

    Shön, HastlischÂ?in omzundan ayrıldı ve grubun olduÄ?u yere doÄ?ru kanat çırpmaya baÅ?ladı.

    _________________
    Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
    Eskisi ka
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Gorath
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Mar 22, 2004
    Posts: 2057
    Location: Meleran

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 4:35 pm Reply with quoteBack to top

    Ã?zgürdü bir kez daha. Gözleri görmesede bu duyguyu tatmak gerçekten çok güzeldi. Saçları rüzgarda özgürce uçuyor ve uzun zamandır ilk defa etrafında ne olduÄ?unu merak etmiyordu. Hayatı boyunca halkı için elçilik yapmıÅ? olan Ä°lyamain için bu duygu eÅ?sizdi. Kollarının arasında ki kurtarıcıyı sıkıca tutuyor ve kendisini son zamanlarda hiç olmadıÄ?ı kadar güçlü hissediyordu.

    O uzun uçuÅ?un bir anında, yorgunluÄ?un üzerine çöktüÄ?ünü hissetti ve uykuya daldı. YaklaÅ?ıyordu. Rüyasında hiçbir Å?ey yoktu. Sadece yaklaÅ?an bir Å?ey... Ne olduÄ?unu bilmiyor, göremiyordu. Eskiden rüyalarında en azından görürdü. Ama Å?imdi oda olmuyordu. YaklaÅ?an Å?eyi göremiyordu. YaklaÅ?an tüm bedenini ve ruhunu sarıp onu içine alana kadar göremedi. Sonrasında ise... Gözleri açıldı...

    Onca ses bir anda üzerine hücum edince, uyku sersemliÄ?inin de etkisiyle neye uÄ?radıÄ?ını Å?aÅ?ırdı. Ama sonrasında altında ki Albentuna ya dokundu ve "Yardımın için saÄ?ol sevgili dostum." diyerek onun inmesi için yere çöken Albentuna'nın üzerinden indi ve neredeyse yere indiÄ?i anda yanında kendisine sürtünerek varlıÄ?ı ile onu rahatlatan kurtarıcıyı hissetti. Elini köpeÄ?in baÅ?ına koyarak "Ä°yi misin oÄ?lum?" diye sordu ve o anda köpekten iç rahatlatan bir ses geldi.

    Ä°lyamain rahatlayarak baÅ?ını salladı ve Å?imdi çevresini yeniden saran sesleri anlamaya çalıÅ?arak baÅ?ını yan çevirdi. Ama anlayamadı. O Griffondan inene kadar sürekli konuÅ?an halk onun iniÅ? anında bir anlık susmuÅ?tu ama Å?imdi hep bir aÄ?ızdan yeniden konuÅ?uyorlardı. Sesler adeta birbirine karıÅ?ıyordu.

    Kör kız bir an bekledi ve sol elindeki sopası ile yerden destek alarak dinledi. Havada uçmayı severdi ama uçuÅ? sonunda ki her zaman üzerine çöken yorgunluÄ?u da hiç sevmezdi. Yinede huzurluydu. Å?imdi etrafında ki onlarca sese bakarsa ilgi odaÄ?ı olmuÅ?tu anlaÅ?ılan ama buna raÄ?men huzurluydu.

    En sonunda konuÅ?maya karar verdi. Ne diyeceÄ?ini bir an bilemedi ama ardından nerede olduÄ?unu sorarak baÅ?lamaya karar verdi. Ã?ünkü karÅ?ısında ki kimselere nasıl hitap edeceÄ?ini bilemiyordu. KarÅ?ısında ki kiÅ?ilerin ne tarz kimseler olduÄ?unu dahi bilemiyordu...

    "Nerede olduÄ?umu öÄ?renebilir miyim acaba?" diye sordu kalabalıÄ?ın üzerinde sesini olabildiÄ?ince yüksek ama kibar bir tonda tutmaya çalıÅ?arak.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailICQ Number
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 10:34 pm Reply with quoteBack to top

    Lord Oren, SavaÅ? Efendisi. Å?ehitlerimizin ruhları seninle olsun. Onlara cennetinin melek kanatlı kapılarını sonuna kadar aç ve Adalet'in Hisarında ölümsüz kanun muhafızlarının, büyük savaÅ? efendilerinin yanına al.

    Onlar kesin adalete, ölüme, korkusuzca yürüdüler. Onlar ki en korkusuz olanlar, onlar ki en azimli, en gözükara olanlar. Bizler, hala hayatta olan kulların, savaÅ? meydanlarında dizkapaklarımız çürüyene kadar savaÅ?acaÄ?ız. En yüksek ruhlar için, Efendi Oren Dautry nin emri ile Å?ehit olanlar için savaÅ?acaÄ?ız. Bu dünyadaki güzel olan, iyi olan herÅ?eyi koruyabilmek adına, güçlü düÅ?manlarla yüzleÅ?eceÄ?iz.

    Andım olsun, ölüm zamanım gelene kadar onlardan cezalandırabileceÄ?im kadarını cezalandıracaÄ?ım. Gerek savaÅ? meydanında gerek kanun meydanında...


    Cervantes kayalık sırtların ardına bakmaktaydı. DüÅ?man oradaydı iÅ?te. Buraya da geleceklerdi. Orkların iz sürme konusunda baÅ?arılı olduklarını biliyordu. Burayı bulmaları için hiç zorlanmayacaklardı.
    Yine de Efendi Oren onlara bu toprakları göstermiÅ?ti. Sırtlardan aÅ?aÄ?ı bakıldıÄ?ında yüzlerce metre uzanan tümsekli çukurlu alan görülebiliyordu.

    Bir savaÅ? meydanı... Acı da olsa, bu meydanlık alan insanın aklına baÅ?ka birÅ?ey getirmiyordu.

    Sonra genç Å?övalyeye döndü Cervantes. aÄ?zının yanlarında ç.izgiler belirmiÅ?ti. Yanakları kızıl kızıldı.

    "Orada iflah olmaz bir tehdit var. Å?u durumda daha geriye gidemeyiz. Bu halkı iyiden iyiye zorlar. Ã?lümlere sebebiyet verebiliriz. Ki düÅ?manı burada karÅ?ılarsak onlara verebileceÄ?imizden fazla zaiyat verebiliriz. Gerekli teknik desteÄ?i saÄ?layabilirsek tabiiki.

    Å?u maÄ?aralar. Å?imdi gidip o maÄ?araları araÅ?tıralım. BaÅ?ka bir grupta sırtları tümüyle araÅ?tırmaya koyulsun.

    Ve bana elimizde bulunan silahlı kuvvetler ve lojistik konusunda detaylı bir rapor hazırlamanı bekleyeceÄ?im en kısa süre içersinde. "

    Sonra Cervantes yanında taÅ?ıdıÄ?ı ufak çantadan bir parÅ?ömen çıkardı. Seri bir Å?ekilde ismini yazıverdi, altına niÅ?anını bıraktı.
    "Ben ise kayalık sırtlara dikilmiÅ? Å?u binaları inceleyeceÄ?im."
    YavaÅ?ça olduÄ?u yerden kalktı, omuzlarını dikleÅ?tirdi. Kalede kendisi için ayrılmıÅ? odaya gidip zırhlarını kuÅ?anacaktı, Lord Oren in armaÄ?anını Bloodseeker ı alarak evlere doÄ?ru yol alacaktı...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülü
    Back to top View user's profileSend private message
    Horcoel_Baator
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 22, 2004
    Posts: 673
    Location: BoÅ? boÅ? gezindigi Ankara sokaklarından..

    PostPosted: Fri Dec 02, 2005 10:48 pm Reply with quoteBack to top

    ''V'ladhek??'' dedi Horcoel Å?aÅ?ırmıÅ? bir ses tonuyla..Gruptan ayrıldı ve tapınak Å?ovalyelerinin lideri iken birliÄ?inde Å?ovalye ilan ettiÄ?i silah arkadaÅ?ının yanına ilerledi..

    Ã?lüm ve ardından gelen sessizliÄ?in estirdiÄ?i rüzgarla irkilen yarımelf kurak topraÄ?ı çatırdatarak saÄ?ına ve soluna birer adım atarak etrafına bakındı..Aman tanrım diye geçirdi içinden..O gönderildi gönderileli burada neler olmuÅ?tu..

    ''Binalar yanıyor'' dedi gözlerini açarak paladin..Alevlere dikti gözlerini..Alevler..Ã?lümün dansını sergileyen merhametsiz ve boÄ?uk alevler..Gözlerinden ufak yaÅ? damlaları akarken içi öylesine acıdıki..Bir an dizleri üzerine çöküp aÄ?layacak gibi oldu..HerÅ?ey sessizleÅ?miÅ?ti sanki..Sanki..Sanki kalp atıÅ?larını duyabiliyordu artık..Rüzgarın getirdiÄ?i is ve kan kokusunu koklayabiliyordu sanki..Acı çeken masumların ruhlarının son çıÄ?lıklarını duyabiliyordu sanki..Acıyla yumruklarını sıktı..Ã?lenler yerine kendisinin ölmüÅ? olmasını diledi..Ama ne önemi vardıki..DÄ°LEKLERÄ°N NE Ã?NEMÄ° VARDI? KENDÄ°LERÄ°NÄ° CEHENNEME SÃ?RDÃ?KLERÄ°NDEN DOLAYI TANRIDAN Ä°NTÄ°KAM ALMAK Ä°STEYEN DÃ?Å?MÃ?Å?LER HERZAMAN ''TANRI''NIN MASUM YARATILARINA ZARAR VERMEK ONLARA ACI Ã?EKTÄ°RMEK Ä°STEYECEKTÄ°..

    Amaçsızca çektirilen acılar..Sadece hırs ve intikam uÄ?runa..Güç uÄ?runa..Zevk uÄ?runa..DiÅ?lerini sıktı..Sinirlerine hakim olmalıydı..Onlardan intikam almayı düÅ?ünürse onlardan bir farkı kalmazdı..PALADÄ°NLER DÃ?Å?MÃ?Å?LERÄ°N EYLEMLERÄ°NÄ° DURDURMAK Ä°Ã?Ä°N ORTAYA Ã?IKMIÅ?LARDI..ONLAR KADAR GÃ?Ã?LÃ? OLMASALARDA Ä°NTÄ°KAM DUYGULARINI YENEREK ONLARDAN DAHA ASÄ°L OLDUKLARINI KANITLAYAN VARLIKLAR..KENDÄ°LERÄ°NÄ° TAMAMEN MASUMLUÄ?A VE SAFLIÄ?A DOÄ?RUYA VE AYDINLIÄ?A ADAYAN VARLIKLAR..Ve Biliyordu bir paladin saldırgan olmamalı kılıcı sadece masumiyeti savunmak amacıyla savurmalıydı..Biliyordu..Ama böyle bir durumda sinirlenmemek elde deÄ?ildi..Gerçekten elde deÄ?ildi..

    O kadar masum insan..O kadar masum..diye tekrarladı zihninden..Sadece yaÅ?amak isteyen sadece yaÅ?amak..Ne zararları vardı TANRI AÅ?KINA NE ZARARLARI?..Ufak tefek eÄ?lenceleri ve alıÅ?kanlıkları olan o kadar masum insan..Neredeler.. HEPSÄ° NEREDELER..NEDEN ESKÄ°DEN NEÅ?EYLE GÃ?LEN Ã?OCUKLARIN YÃ?ZLERÄ° Å?Ä°MDÄ° BALTA YARALARI Ä°LE TANINMAYACAK Å?EKÄ°LDE NEDEN NEYDÄ° GÃ?NAHLARI NEYDÄ°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°Ä°!!!!!!!NEDEN BU KATLÄ°AM NEDEN!!!!

    Nedenmiydi..''Apocalypse'' nin katliamını ve kaosunu tüm dünya ile tanıÅ?tırmak içindi..Tüm o acıların nedeni kendini kaosun ve merhametsizliÄ?in içine kaptırmıÅ? ve onunla birleÅ?miÅ? bir varlıÄ?ın sapkın amaçları uÄ?runa idi..Tüm o iÅ?kence edilen insanlar..Apocalypsenin iÄ?renç sancagında sallandıgını düÅ?ündüÄ?ü masum insanları düÅ?ündükçe ona olan nefreti gittikçe artıyor kalbi kanını hızla pompalıyor..Å?u ana kadar adaleti ve ıÅ?ıÄ?ı daÄ?ıtan elleri kötülüÄ?ü ezme hissi ile pozitif enerji ile doluyordu..

    ''LANET OLSUN SANA APOCALLLLLYPSEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEE'' dedi içinden ölülere ve yanmıÅ? binalara bakarak..''BÄ°RGÃ?N ALDIGIN HER MASUM RUHUN CEZASINI Ã?EKECEKSÄ°N BENÄ° DUYUYORMUSUN..BÄ°RGÃ?N HEPSÄ°NÄ° Ã?DEYECEKSÄ°N..''

    Belkide Illyranın kendi boyutuna geri dönmesi onun için en iyisi olmuÅ?tu..Å?u anda yanında olmasını istemezdi..Kalbinde herzaman olacaktı ama Å?u anda yanında olup bu manzarayı görmüÅ? olmasını istemezdi..Duraksadı ve tek eliyle gözyaÅ?larına boÄ?ulmuÅ? gözlerini kimseye belli etmemeye çalıÅ?arak sildi..Ã?len masumlar için tutulacak yası sonraya tutacaktı..Å?imdi zaman kalan masumlar için savaÅ?ma zamanıydı..

    Ardından V'ladhek e döndü..Buraya geldiklerinde tek canlı gördükleri o olduguna göre cevabı ancak o bilebilirdi..Nede olsa o gönderildiÄ?inde de V'ladhek kasabada kalmıÅ? ve kasabayı savunacak tapınak Å?ovalyeleri arasında yerini almıÅ? bekliyordu..En azından Horcoel böyle düÅ?ünüyordu..Harbormm un da Onkasabadan ayrılıÅ?ı kendisinin sürülüÅ?ü..Geriye Cervantes ve V'ladhek i bırakmıÅ?tı anlaÅ?ılan..''SÃ?YLE BANA V'LADHEK''Dedi acıyla karıÅ?ık sinirle..'' BURADA NELER OLDU?? LORD CERVANTES NEREDE..??SAVAÅ?I KAYBETTÄ°KMÄ° TÃ?M O MASUM CANLAR KAOSUN KANLI ELÄ°NE TESLÄ°MMÄ° OLDU SEN NASIL KURTULDUN?? ANLAT BANA!!! ''

    Gözlerini eski tapınak Å?ovalyesinin üzerinde gezindiren paladin V'ladhek inde üstünde artık kendisi gibi oren sembolleri olmadıgını gördü..Yani artık Oren inancını taÅ?ımıyordu..Bu nedemekti ve nasıl olmuÅ?tu..Yoksa diye geçirdi bir an zihninden..Kendi yaÅ?amı için Onkasaba halkına ihanet edip düÅ?manla bir mi olmuÅ?tu..Ama Å?ovalye V'ladhek i tanırdı..O böyle birisi deÄ?ildi..Zamanında Oren ona tapınak Å?ovalyelerini sınarken insanların içini görme yetisi vermiÅ?ti..Ve V'ladhek in içinde masum insanları ne olursa olsun arkasında bırakabilecek bir düÅ?ünce kırıntısı bulunmamaktaydı..

    Sadece sinirli bir Å?ekilde parmaÄ?ı ile V'ladhek i iÅ?aret etti..''Seninle sonra bu konuyu tartıÅ?acaÄ?ız Sör V'ladhek..''dedi resmi bir Å?ekilde..''Ve bana herÅ?eyi anlatacaksın..Neler oldugunu..Nasıl saÄ? kaldıgını..Ve tapınak Å?ovalyeliÄ?ini nasıl bıraktıÄ?ını..Ben Oren e inancımı kaybetmemden dolayı sürüldüm..Adalet e inanıyordum ama Ã?lüm ve savaÅ? bana gittiçe ters gelmeye baÅ?lamıÅ?tı..Birini yargılarken öldürmekten çekiniyordum..BaÅ?ka bir ceza verilmeli diye düÅ?ünüyordum..Ä°yi yoldan..Bir paladin böyle olmalı diyordum kendi kendime..Oren ise bana iyi-kötü yol ayırt etmeden tarafsız yargılamam gerektiÄ?ini ve hakedeni ölümle hakedeni yaÅ?amla cezalandırmam gerektiÄ?ini fısıldıyordu..Ben yaÅ?am ıÅ?ık ve adalet e inanıyordum..Oren in oluÅ?umlarından birinin tam tersine inanırken nasıl onun tapınak lideri olabilirdimki?..Ama sen..Evet sen V'ladhek..Senin nasıl tapınak Å?ovalyeliÄ?ini bıraktıÄ?ını merak ediyorum..Ve insanlar orada can çekiÅ?irken burada böylesine dikilmeni..Eminim ilginç bir hikayedir..''

    Hafif bir volta attı ve grup ile V'ladhek arasında ikiÅ?er adım gidip gelmeye baÅ?ladı..Ardından kasabayı iÅ?aret etti diÄ?er eli ile..

    ''Orada hala saÄ? kalmıÅ? insanlar olabilir..Ve öyle bir durum varsa onlara yardım etmemiz gerekir..DıÅ?arda olması gerekenden daha az..''Yutkundu ve duraksadı söylemek istemediÄ?i bir kelime çıkacaktı aÄ?zından..''Ã?lüler..görüyorum..Hala yaÅ?ayanlar olmalı..Biryerlere saklanmıÅ? olabilirler..Belkide Lord Cervantes sonunda savaÅ? ve ölüm merakını yenip daha önceden ona önermiÅ? olduÄ?um gibi halkı ''Güvenli'' bir yere götürmüÅ? olabilir..Ama yinede her ihtimale karÅ?ı kasabayı kontrol etmeli..Canlı birileri varmı diye..''

    ''Bu sırada akla gelen ilk soru Å?u..DüÅ?man hala içerdemi..Ve burada tam olarak neler oldu..''

    ''Belkide aramızdan birisi bunu biliyordur..''

    DüÅ?ünceli bir biçimde arkasını döndü paladin..

    ''Haa Sör V'ladhek??''

    _________________
    ''No matter what I do, no matter how hard I try,
    the ones I love will always be the ones who pay..''
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Rhonin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Dec 27, 2004
    Posts: 478
    Location: Ankara

    PostPosted: Sat Dec 03, 2005 1:11 am Reply with quoteBack to top

    Horcoel'in tavrını pek anlamamıÅ?tı ama haklıydı çünkü bazı Å?eyleri bilmiyordu arkasına döndü ve Å?ehrin harab olmuÅ? yıkılmıÅ? haline baktı...Evler yanıyordu artık etrafta kasaba diye birÅ?ey kalmamıÅ?tı lanet olası Apocalypse lanet olası mahvetmiÅ?ti Å?ehri heryeri yakmıÅ?tı..Ä°nsanları masum insanları katletmiÅ?ti nedensizce insanları acımadan yoketmiÅ?ti...Etrafta birsürü ölü bedenler vardı hepside pislikler tarafından öldürülmüÅ?tü..Kadınlar..Ã?ocuklar...

    V'ladhek silah arkadaÅ?ına baktı konuÅ?masından biraz afallamıÅ?tı " Ben..Senin Lord Oren tarafından sürüldüÄ?ünü duyduÄ?umda bundan vazgeçtim dostum O zaman vazgeçtim Lord Oren'den...Ben bu insanları böyle asla bırakmam bunu iyi bilirsin * Å?ehre göstererek * eÄ?er bunun olucaÄ?ını bilseydim terkedermiydim ben seni aramak için gittim 10 kasabadan çünkü Lord Oren'in adaletsizlik yaptıÄ?ını düÅ?ündüm asla bir insanı bu halde bırakmam dostum asla ve Å?imdi de bırakmayacaÄ?ım..." gözleri dolmuÅ?tu ve sinirliydi o kadar insan katledilmiÅ?ti...Büyük bir yıkım gerçekleÅ?miÅ?ti ama bunu durdurucaktı hayatıyla ödese bile bunu durdurucaktı...

    V'ladhek iç çekti dostu onu yanlıÅ? anlamıÅ?tı...DoÄ?ruldu ve arkadaÅ?ına bakarak " Å?imdi eÄ?er beni anladıysan cevabım evet hala orclar içeridedir bu savaÅ?tan sonra tekrar hareket edecek kadar aptal deÄ?illerdir emin ol büyük ihtimal toparlanıyorlardır... " V'ladhek sessizliÄ?e boÄ?uldu Å?ehire döndü ve orada yaÅ?ananları düÅ?ündü ve yaÅ?anacak olanları...

    _________________
     Beni mutlu et tatlı kız..
     Bana sarıl bu gece.
     Öp beni yaÄ?murun altında.
     Sev beni sonsuza dek..
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Finrod_Isilra
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 22, 2005
    Posts: 166

    PostPosted: Sat Dec 03, 2005 1:17 am Reply with quoteBack to top

    Yanan kasabaya bakdı gri gözler yanan et kokusu ciÄ?erlerine doluyordu ama kendinden geçmiÅ?cesine alevlerden gözlerini ayırmadı kendi ülkesinin alevler içindeki görüntüsü gelmiÅ?di gözlerinin önüne sendeledi ve bir kaç adım geriye gitti sonra zorlada olsa gözlerini alevlerden alıp topraÄ?a eÄ?ildi ve eÄ?ürmeye baÅ?ladı...

    Toprakdan baÅ?ını kaldırdıÄ?ında kendini daha iyi hissediyordu ama alnına dökülen uzun saçları terden ıslanmıÅ?dı kendini toparlıyarak doÄ?ruldu gözlerini ilerdeki bir toprak parçasına sabitlemiÅ?di...

    ''Bu sırada akla gelen ilk soru Å?u..DüÅ?man hala içerdemi..Ve burada tam olarak neler oldu..''

    gözlerini toprak parçasından ayırıp paladin e bakdı...

    "-Büyük ihtimalle canlı çıkan birileri vardır alevden daha çok duman var gerçi canlıları nasıl göreceÄ?iz bilmiyorum ama Å?ehri ufak bi keÅ?fe çıkmalıyız"

    _________________
    purometos, bir hırsız
    tanrıları soymuÅ?,
    ateÅ?i çalmıÅ?
    yanar gazı,
    sen misin purometos!..
    kafkas daÄ?larında bir
    kayaya çakılmıÅ?,
    karaciÄ?erine de iki kartal,
    vur, allah vur!..
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     


    All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2005 by me.
    You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt

    Sayfa Üretimi: 0.28 Saniye