GüneÅ?in doÄ?uÅ?u demek horozun ötmeleri için yeterli bir sebepti. Ama yüz sekiz gün önce kabilenin sınırları içinde yaÅ?ayan yirmi üç horoz da severek takip ettikleri bir tavuÄ?un günde kırk iki horozla aÅ?k yaÅ?adıÄ?ı gerçeÄ?ini öÄ?renmelerinin ardından dört gün yas tutmaya, sekiz gün de amuda kalkmıÅ? bir vaziyette dile getiremediklerini sembolik de olsa insanlara anlatmaya kalkıÅ?tılar, eylemleri dört gün sessiz bir biçimde tutulan yas, sekiz gün amuda kalkarak süre gelen bir eylem Å?eklinde on beÅ? gün düzenli olarak sürmüÅ?tü, sonraki on altı gün yeni bir eylem planı yaparak geçirdiler ve tekrardan aynı Å?ekilde eylem yapmanın daha ahlaka uygun olacaÄ?ına karar verdiler. Yüz sekiz gün sonra ise arka taraflarına basılan bir tekmenin etkisiyle resetlenerek kendilerine geleceklerdi.
Sırasıyla yirmi üç horoza tekmeyi basan Catboy hem akademik hem aritmetik bir Å?ekilde çalıÅ?an beynini harekete geçirerek bir hesap yapıyordu: Â?Dört gün sessizlik yemini eden, sonraki sekiz gün de amuda kalkıp garip vaziyetlere giriÅ?en yirmi üç tane horoza tekme atarak kırk iki horozla onları aldatan tavuÄ?u unutmaları saÄ?ladım, bu farklı davranıÅ?larını on beÅ? gün ahenkle sürdüren horoz kardeÅ?lerimiz on altı günlük bir aranın ardından tekrardan anlaÅ?ılmaz davranıÅ?larını sürdürmeye devam etmiÅ?ler ve yüz sekiz günün sonunda benim tekmemle kendilerine gelmiÅ?lerdir. Dört, sekiz, on beÅ?, on altı, yirmi üç, kırk iki sayılarını topladık mı yüz sekiz elde ederiz. Bu bana her türlü davranıÅ?ı bir Å?ekilde formüle edebileceÄ?im gerçeÄ?ine vurgu yapmam için ilham verse de nedense aklımdan bir adada KAYIP olmuÅ? hissini atamıyorum. Sekiz yüz on beÅ? kere daha aklımın etrafında dönüÅ? yapabilirsem belki zihnimin derinliklerinde yer alan adaya düÅ?ebilir ve bu adadan kaçmanın yollarını seyirciyle paylaÅ?abilirim.Â?
Notlarını düzgünce rapor haline getirdikten sonra dedesinin mezarını sulamaya gitti, çakıl taÅ?larını özenle sıraladı ve mezar taÅ?ını sevgiyle okÅ?adı: Â?Bigcat Dedem, aÄ?ız sıçma prensiplerinin mekanizmalarını ortaya dökmüÅ? yüce filozof seni her gün sevgiyle anan bir kabile olduÄ?unu bil. Huzur içinde tepinesin mezarında.Â?
Â?Onu anladıÄ?ımı düÅ?ünürdüm. Ã?ok konuÅ?urdu, her Å?eye Å?ikayet ederdi, somurtkan bir suratı vardı. Yine de anladıÄ?ımı düÅ?ünürdüm.Â?
Bigcat DedeÂ?nin mezarı baÅ?ında kaç dakikadır duruyordu emin deÄ?ildi Catboy, ama Prenses IllyraÂ?nın sözleriyle kendisine gelmiÅ?ti.
Â?Emin ol, tüm dünyaya küfür etse bile sana etmezdi. Bilirsin, küfür etmeyi sanat haline getirmiÅ? olsa da sana asla argo bir laf söyleyemezdi, aslında söylemek istediÄ?i olurdu bana kalırsa çünkü bazen yüzünün kızardıÄ?ını görürdüm.Â?
Illyra, BigcatÂ?in torunu CatboyÂ?un samimi düÅ?ünceleri karÅ?ısında biraz duygusal bir havaya bürünmüÅ?tü.
Â?Ä°dam tahtasında takındıÄ?ı yüz ifadesini unutamıyorum. Beni asıyorsunuz, ama gönlünüzden beni bu kadar basitçe atamazsınız bakıÅ?ı vardı sanki.Â? dedi hüzünle kötü anıları aklına getiren Illyra.
Â?O zamanlar ben daha on yaÅ?ındaydım. Ama ona atılan her muz kabuÄ?u ve domates sanki bana isabet ediyormuÅ? gibi göÄ?sümde bir acı hissetmeme yol açıyordu. Ben bir adada deÄ?ilim belki ama bir kabilede kayıp oldum ve lanet sayıları girmem gereken bir alet bile yok buradan kurtulabilmem için. Burada sıkıÅ?ıp kaldım, nefes alamıyorum ama burayı bir türlü terk edemiyorum. Sence neden, bu mezarı bırakıp gitsem kimse ilgilenmez diye mi yoksa?Â?
Â?Bigcat Dede özlenecektir, ama kimse ölümünden sorumlu olduÄ?u kiÅ?inin mezarına affedileceÄ?ine kesin olarak emin olmadan dönemez.Â?
�Sen döndün ama?�
�Döndüm, evet çünkü seni götürmeye geldim.�
Â?Nereye gidiyoruz?Â?
Â?Eve...Â?
*******
Â?Tanrı DaÄ?Â?ın hem kuzey hem güney yolunun kontrolünü ele geçirdik, böylece Orta AsyaÂ?da ticari hakimiyetimizi de kurmuÅ? olduk, Bütün DünyaÂ?nın Hanı.Â? diye son geliÅ?meleri bildiriyordu danıÅ?man Bogus.
Kara-Hitay Prenslerine Gür-Han adı verilirdi, anlamı ise Tüm DünyaÂ?nın Hakimi demekti. Prens haritaya baktı ve burun kıvırdı, aslında son durum hoÅ?una gitmedi deÄ?ildi.
Â?Desene Tanrı bile bize Å?u mesajı yolluyor: DünyaÂ?nın tamamı size helal olsun, hepsi sizin ve bunu hak ediyorsunuz.Â?
Â?Biraz erken hareket etmemek lazım, Batı Karahanlılar tehdit hala.Â? diye danıÅ?manlıÄ?ını sürdürdü Bogus.
Â?Onlar bir hiç, hükümdarları II. Mahmut bir tehdit deÄ?il. Yakında o topraklar da bize ait olacak, sonunda dünyanın tek hakimi ben olmuÅ? olacaÄ?ım.Â? diye gürledi Gür-Han.
Â?Tabi dünya sadece Orta AsyaÂ?dan oluÅ?uyorsa ve denizin ötesinde baÅ?ka toprak parçaları yoksa gerçekten dediÄ?iniz çıkabilir, efendim.Â? dedi çadıra o sırada giren Efla. Kabile Å?eflerinden en saygın duyulanlarından biriydi.
Â?Dünya düz bir tabak, altı püsküren lavlarla kaplı Cehennem üstü nur saçan yıldızların serpiÅ?tirildiÄ?i Cennet. Oralara ulaÅ?amayız, TanrıÂ?ya savaÅ? açamam. Ama tabaÄ?ın tamamı benim, lokmaların hepsi benim!Â? diye gürledi yine Gür-Han.
Efla ve Bogus bu hiddetli ses tonu karÅ?ısında diyecek bir Å?ey bulamadılar.
Â?Ã?ıkabilirsin, Bogus. Biraz Å?ef Efla ile konuÅ?mak istiyorum. Ona diyeceklerim var.Â?
Â?Yok saÄ?olun, efendim.Â? dedi samimi bir dilde Efla.
Â?Sana deÄ?il, bana su koy demek istedim.Â? diye kızdı Gür-Han bu sefer.
Efla sakince masadan sürahiyi alıp su doldurdu, Gür-Han Å?apırdak bir ses çıkartmaya özen göstererek suyunu içerken Efla içinden ıslık çalıyordu, dıÅ?ına vuramayacaÄ?ı bazı ezgiler içermekteydi ıslık. Aslında sözlere dökse belki yeni bir müzik kültürü bile oluÅ?turabilirdi, hafif sertti ondan aklına hep Â?kayaÂ?yı çaÄ?rıÅ?tırıyordu ezgileri.
Â?Å?imdiikkkk, Å?ef Efla. Cansın, kansın, susun, vatan topraÄ?ısın. Kabilen için her Å?eyi göze alırsın. Zamanında isyanları durdurmak için sert önlemler bile almaktan çekinmezdin, sarayda her zaman bir sandalyem vardır sana. Lakin bir takım dedikodular kulaÄ?ıma ulaÅ?tı, yabancı birini kabilenizde saklıyormuÅ?sunuz, hem de casus olduÄ?undan Å?üphe edilen.Â?
Â?Sanırım Darkgnome isimli kiÅ?iden bahsediyorsunuz, o bizim misafirimiz, kabilemizde yaÅ?adıÄ?ı süre boyunca bize yararı olmuÅ?tur. Hem teknik yönden bize çaÄ? atlatmıÅ?, hem de bize insan olmanın gerçek yüzünü göstermiÅ?tir.Â? diye savunmaya baÅ?ladı Efla hemen.
Â?Onu bana getir.Â?
Â?Casus olabilir Å?üphesiyle onu idam edemezsiniz.Â?
�Sen zamanında bundan daha azı için birilerinin idamını emrettin?�
Â?YanlıÅ?tı ama bu ve sizin de bu yanlıÅ?a düÅ?menizi istemiyorum.Â?
Â?Å?EF EFLA!!!! ANLAMIYOR MUSUN? SANA YARDIM ETMEYE Ã?ALIÅ?IYORUM!!!!Â?
Birden Gür-HanÂ?ın gölgesi tüm çadırı sarmıÅ?tı, Efla küçüldüÄ?ünü hissediyordu sanki parmaÄ?ında yüzüÄ?ü olsa yere atıp perilerin yaÅ?adıÄ?ı diyarlara kaçıp gidecekti.
Â?Seni hain olmakla suçlayacaklar, itip bir kenara atacaklar, daÄ?ın eteklerinde saklanacaksın, enseni yakan güneÅ?ten nefret edip karanlıÄ?a sıÄ?ınacaksın. En sonunda çiÄ? balıkları yerken kendine saçma sapan bir isim takacaksın.Â? diye sakin sesle uyarısını yaptı Gür-Han.
Â?Peki o zaman ne yapmam gerektiÄ?ini biliyorum.Â? dedi hüzünlü bir sesle Efla sonra çadırın kapısında bir an için durdu: Â?Tanrı ne taraftaydı, saÄ? mı sol mu?Â?
Â?Sol.Â?
Efla Tanrı daÄ?ının gölgesi altında yatan kabilesine doÄ?ru yola çıkarken hala neden saÄ? ve sol yönlerini karıÅ?tırdıÄ?ını düÅ?ünmekteydi.
*******
Darkgnome mor ıÅ?ıklar saçan cihazından uzaklaÅ?ıyordu. Bu sefer kesindi. BaÅ?armıÅ?tı. Dünyayı deÄ?iÅ?tirecek o buluÅ?u sonunda gerçekleÅ?tirecekti.
Â?Tüm Asya bunu konuÅ?acak, çekik gözlülerle boy boy fotoÄ?rafım olacak.Â? diye hevesle gülümsedi.
Kendi el emeÄ?iyle hazırlamıÅ? olduÄ?u kullanma kılavuzunu bir ekre daha gözden geçirdi. Å?emayı doÄ?ru çizmiÅ?ti, ama sanki bazı terimlerin yer deÄ?iÅ?tirmesi gerekiyordu. ON ve OFF özellikle kafa karıÅ?tırıcı idi, bir insan sıkıldıÄ?ında bir Å?eyi kapatırdı açmazdı. OfladıÄ?ı zaman yaptıklarını düÅ?ündü ve evet, OFF kapama olsun, daha mantıklıydı. Açmak için on kere cihazı sallaması gerektiÄ?ini fark etmiÅ?ti, bu nedenl bu uÄ?urlu sayısına ithafen cihazı kapatırken ON terimini kullanıyordu ama tam tersi cihazı açarken asıl ON olması gerekiyordu, böylece o sayıya olan gönül borcunu da ödeyebilirdi daha düzgün bir biçimde.
Â?ON yapıyorum, umarım OFF yapmamı gerektirecek bir sorun olmaz.Â? diye basit bir yemek duası okudu iÅ?e giriÅ?meden önce.
Ve cihazın kaya tuzundan yapılma kolunu çevirdi, cihaz çalıÅ?ıyordu. BuluÅ?u iÅ?e yaramıÅ?tı, artık güneÅ? ıÅ?ıÄ?ı altında bile mikrop bulaÅ?tırmadan camla çevrilmiÅ? steril ortamda böÄ?ürtlen reçeli yapılabilmesini saÄ?lamıÅ?tı.
AkÅ?ama bu cihazıyla yaptıÄ?ı reçelleri daÄ?ıtacaktı, bilimsel yöntemlerinden en önemlisi olan deney aÅ?amasında denek olarak kullanıyordu bu kabileyi. Ondan bir yere ayrılmıyordu uzun süredir. Zaten yaptıÄ?ı yıldırım oluÅ?turan cihazıyla kabileyi eÅ?kiyalara karÅ?ı koruduÄ?unu gösterdiÄ?inden beri kabile bu yabancıyı bırakmamaktan yana bir tavır sergiliyordu.
Illyra ile Catboy, hevesli bir Å?ekilde kavonozlara reçel dolduran DarkgnomeÂ?un yanına gittiler.
Â?Bu yediÄ?im en muhteÅ?em reçel. Bunu nasıl yapıyorsun?Â? diye sordu Catboy bir iki parmak tattıktan sonra.
Â?Bu reçelin gizli bir tarifi var. Süt, kakao ve kenarları yanmıÅ? böÄ?ürtlen taneleri bu muhteÅ?em lezzet için bir araya geliyor.Â? diye açıkladı Darkgnome.
Â?Anlıyorum, cidden çok gizli bir tarifmiÅ?.Â? diyebildi Catboy.
O sırada gökyüzünde bir patlama sesi duyuldu ve mor bir kalkan kabilenin etrafını çevirmeye baÅ?ladı.
Â?Tarifi kimseden çalmadın deÄ?il mi?Â? diye endiÅ?eyle sordu Illyra.
Â?Valla öyle bir Å?ey yapsaydım bile hukuki yollara baÅ?vurulmasını öncelikle beklerdim.Â? dedi Darkgnome diÄ?erleri kadar endiÅ?eli olmayan bir sesle.
Efla kabilesini uzaktan görüyordu, atıyla yaldır yaldır ilerliyordu ve kabilesini kurtarmak için acele ediyordu. Ama kalkan kabilenin etrafını çevirmiÅ?ti çoktan. Korkusuz Efla hiç düÅ?ünmeden kalkanı delmeye çalıÅ?tı kılıcıyla, ama kılıç mor kalkana deÄ?ince elektriÄ?i andıran bir akıma uÄ?radı. Mor ıÅ?ıklar gözlerinden saçıldı ve yere düÅ?tü.
YaÅ?lı bir dedenin önünde yerde kıpırdayamadan yatıyordu, yaÅ?lı adam EflaÂ?nın bedenine üflüyordu ve üfürükçüleri andıran saçma dualar okuyor gibiydi. Sonra kırıÅ?ık elleriyle EflaÂ?nın alnına dokundu.
2. Bölüm: "Kek Yalandı Ama Å?evval Gerçek
Â?GüneÅ? gözlüklü zenci bir adam bana doÄ?ru bakıyordu. Bana mavi ve kırmızı renkte iki hap gösterdi, ben de baÅ?ım aÄ?rımadıÄ?ı için hapları nazikçe reddettim. Ama bilmediÄ?im Å?ey zaten hapı yutmuÅ? olduÄ?umdu.Â?
Grup, hasta gencin konuÅ?masını bitirmesini bekliyordu. Daha ondan sonra konuÅ?ma yapacak altı kiÅ?i vardı. Psikolog konuÅ?maları dikkatlice dinliyor ve hastalarıyla ilgili gerekli raporları alıyordu.
Genç konuÅ?masını sakince sürdürdü: Â?Binanın penceresinden aÅ?aÄ?ıya bakıyordum, insanlar karınca gibiydi, karıncayiyen olsaydım onları yeme arzusuyla dolacak kadar o derece. Ajanların yakında olduÄ?unu hissediyordum, yapılacak baÅ?ka bir Å?ey yoktu. Ben de telefonda bana yardım edeceÄ?ini iddia eden zencinin tavsiyelerine uydum.Â?
Â?Zenci adam telefonda mıydı? Ama sana kırmızı ve yeÅ?il hapları göstermemiÅ? miydi?Â? diye araya girdi psikolog.
�Hayır, o daha ileride geçiyor. Hem hapların rengi kırmızı ve maviydi, hata olmasın.�
Â?Tabi ki de. Her neyse, peki gözlerini açıp kendini yataÄ?ında bulduÄ?unda ellerine gelen sarı sıvıya bakarak ilk ne düÅ?ündün?Â?
Â?Determinant diye bir Å?ey yokmuÅ?, aslında reel olan matriks imiÅ?. Kompleks sayıları analitik bir düzlemde yerleÅ?tirebilirsek uzaysal yönelimleri de hesaba katarak gerçeÄ?i bulabilirim. Bu aydınlanmayla dün gece yatmadan önce mutfaÄ?a götürmeyi unuttuÄ?um yataÄ?ıma ben uyurken devrilen portakal suyunu çarÅ?afımdan yaladım, çünkü bir aktivasyon enerjisine ihtiyacım vardı eÅ?ik deÄ?erini aÅ?mam için.Â?
Psikolog itinayla rapora notlarını yazmaya devam ediyordu o sırada: Â?Hasta karÅ?ılaÅ?tıÄ?ı sorunları çözmek yerine hayali formüller uydurduÄ?u yetmezmiÅ? gibi, mide bulandırıcı ya da gerçeÄ?i kabul edemeyeceÄ?i Å?eyleri daha yumuÅ?ak ve kabul edilesi formlara sokuyor, portakal suyu örneÄ?inde olduÄ?u gibi.Â?
Â?NecoÂ?ya bir moral alkıÅ?ı, arkadaÅ?lar. Sonra devam edelim.Â? diye süresini zaten yeterince aÅ?an Matriks hiperbollerini oluÅ?turmaya çalıÅ?an NecoÂ?yu susturdu.
O sırada odaya mor sakallı yaÅ?lı bir dede girdi. Psikolog ve hastaları sırasıyla süzdü. Acı bir gerçeÄ?i paylaÅ?madan önce yapılan o vahim bakıÅ?ı attı ve konuÅ?maya baÅ?ladı: Â?Uzun zaman bekledim. Gereken süreyi size verdim. Ama baÅ?arıya ulaÅ?amadınız siz de, kutunuzdan çıkamadınız. Bunu yapmayı baÅ?aracak kiÅ?iler olacaÄ?ını ummuÅ?tum bu sefer, olmak üzereydi de ama iÅ?te o kiÅ?ilere mani olarak aslında büyük ödülü kaçırdınız.Â?
Psikolog ayaÄ?a kalkarak yaÅ?lı adama gülümsedi: Â?Siz yoksa yeni gelecek hastalardan biri misiniz, çünkü yarın sizin toplantınız ama isterseniz Å?imdi de bize katıla...Â?
Â?Yeter, seni farkında olduÄ?unu sanan Å?eytan kulaklı!!! Mani olduÄ?un yetmezmiÅ? gibi bir de benimle konuÅ?maya cüret ediyorsun.Â? diye kızmaya baÅ?ladı yaÅ?lı adam.
Â?Siz kimsiniz, bilmiyorum ama hastalarımla yaptıÄ?ım özel toplantımı bu Å?ekilde engelleyemezsiniz.Â?
Â?O kadar acınası bir durum ki, bulunduÄ?un yere kendini ziyadesiyle kaptırdıÄ?ından gerçeÄ?i hatırlamıyorsun bile artık. Akıl hastanesinde geçen kırk yılını, ardından medyanın baskıları sonucu tekrardan mahkeme salonlarına çıkartılman ve sonunda öldürdüÄ?ün her kız çocuÄ?unun hesabına vermek üzere o idam sandalyesine oturtulman, hiç birini hatırlamıyorsun. Beyninde dolaÅ?an elektriÄ?i bile, çünkü o zaman bile sen psikologtun, hastaların vardı ve kendi uydurduÄ?un gerçekliÄ?in kölesi olmuÅ?tun. Sana Å?ans tanıdım, ama sen yine de gerçeÄ?i anımsamak istemedim ve büyük ödülü kaçırdın. Artık tamamen buraya aitsin, yani bana, belki de hep olduÄ?un yerde...Â?
YaÅ?lı dede sözlerinin ardından odayı terk etti. Bir ayna karÅ?ısına geçti, aslında bulunduÄ?u sonsuz uzunluktaki koridorun duvarlarında karÅ?ılıklı olarak hep aynalar asılmıÅ?tı.
Ã?erçeveleri farklıydı aynaların, yaÅ?lı dedenin baktıÄ?ı aynanın çerçevesi ise ahÅ?aptandı.
Â?O kadar da zor deÄ?ildi, sen de gördün.Â? dedi aynada ona bakan yüze.
Â?AnlaÅ?mamıza uyacaÄ?ımı söyledim, ama bu daha ne kadar sürecek?Â?
Soran kiÅ?i Efla idi. Kara-Hitay kabilelerinden birinin Å?efiydi, en azından hala öyle olduÄ?unu umuyordu.
Â?Kabilendeki her bir kiÅ?i kendi gerçekliÄ?inden kaçabilecek cesareti gösterene kadar. AnlaÅ?mamıza ben uyuyorum, sen de uymaya devam edeceksindir diye tahmin ediyorum.Â?
Â?Bunu her birinin yapabilmesi cidden zor ama.Â? dedi endiÅ?eyle Efla.
Â?EÄ?er gerçekten de birbirlerine sıkıca baÄ?lılarsa birbirlerini bulacaklardır ve kendi gerçekliklerini bulmalarında birbirlerine destek olacaklardır.Â?
Â?Kabilemin her bir ferdinin aralarındaki baÄ?ı su tarlası baÄ?ı ile bile kıyaslayamazsın.Â? dedi Efla gururla. (Su tarlası baÄ?ını açıklamamı bekleyin, kimya ve latince bilgilerinizi ortaya dökün ve kelimenin anlamı karÅ?ısında siz de saygı duruÅ?unda bulunun.)
YaÅ?lı dede kulak küpesi iÅ?levselliÄ?inde geceye damgasını vuracak o son sözünü söyledi: Â?O zaman bunu unutmayasın: Korkulu düÅ? görmektense uyanık yatmak yeÄ?dir.Â?
Â?Ä°nanın bana, ben bir Å?ey yapmadım.Â? dedi Darkgnome. UmursadıÄ?ından deÄ?ildi, sadece sakallarının arasında yaÅ?ayan Ã?in At SineÄ?iÂ?nin ortaya çıkmasını istemiyordu. Ã?inlilerle düÅ?man bir bölgede bulunuyordu, sonuçta yabancı bir sineÄ?in sınır ihlalini bile savaÅ? sebebi haline getirebilirlerdi bu at, avrat ve kılıçlarıyla sarhoÅ? olmayı amaç edinmiÅ? insan topluluÄ?u.
Â?Neyse siz burada bekleyin, ben bir diÄ?erlerini kolaçan edeyim.Â? deyip uzaklaÅ?tı Illyra.
Kimseler yoktu ortada. Daha insanlar yeni uyanıyorlardı normalde de, ama yine de gürültü karÅ?ısında insan merak edip evinden çıkarlar diye beklemiÅ?ti. En yakın ev FirbleÂ?nindi, kapısı her zaman açık olan Ozan FirbleÂ?nin evine girdi o da kapıyı bile tıklamadan.
Â?FÄ°RBLEEEEE!!!! OZAN FÄ°RBLEEEEE!!!!Â?
Ses yoktu, merdivenlerden yukarı çıktıÄ?ında garip bir manzara ile karÅ?ılaÅ?tı. DeÄ?iÅ?ik bir odadaydı, bir cam vardı ve camın dıÅ?ından gürültü geliyordu. Cama yaklaÅ?tıÄ?ında kafasını daha da karıÅ?tıran Å?eyler gördü. Kocaman binalar, bir sürü insanlar, dahası tekerlekli garip araçlar da vardı. Gri renkte yollar yapılmıÅ?tı. Direkler vardı, sürekli yeÅ?il, kırmızı ve sarı renk arasında gidip geliyordu.
Duvara asılmıÅ? olan ince anlamlandıramadıÄ?ı Å?eylere baktı. Böyle odunu o kadar ince kesmiÅ?lerdi bu hale gelmiÅ?ti sonunda sanki. Ã?zerlerinde yazılar vardı, garip semboller, hiç birini anlayamıyordu. O sırada odadaki yatakta birisinin uyuyor olduÄ?unu fark etti. Uyanmak üzereydi.
Illyra yataktan kalkan kiÅ?iyi tanıdıÄ?ından iyice kafası karıÅ?tı: Â?Firble!!!Â?
Firble ona doÄ?ru döndü, gülümsedi: Â?Ä°yi bari bugün hava güneÅ?li.Â?
Firble IllyraÂ?ya deÄ?il cama bakıyordu, IllyraÂ?yı görememiÅ?ti. Illyra Å?aÅ?kın gözlerini etrafta çevirmeye devam ediyordu ki camdan içeri mavi bir ıÅ?ık küresi girdi. Küreye dikkatlice baktıÄ?ında yaÅ?lı bir adam gördü. Hatta onunla konuÅ?uyor gibiydi: Â?Kusura bakma, Prenses ama Mario gelmeden seni baÅ?ka bir kaleye götürmem gerekiyor.Â?
Etrafını saran mor ıÅ?ıÄ?ın ardından kaybolmuÅ?tu. Firble ise hiç bir Å?ey görmemiÅ?ti. Bilgisayarını açmıÅ? ve bir forum sitesine girmiÅ?ti hemen. Aklına gelen güzel bir Å?iiri Â?TopraÄ?ın Å?arkısı YenidenÂ? isimli bir baÅ?lıÄ?ın altına yazıyordu.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum