Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: LucieBarba
    Bugün: 30
    Dün: 35
    Toplam: 90394

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1857
    Üye: 0
    Toplam: 1857

    FrpWorld.Com :: View topic - Ozan Akademisi
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Ozan Akademisi View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Thu May 11, 2006 3:47 pm Reply with quoteBack to top

    Kimse ne şekilde kurulduğunu bilmiyordu.. Belki de kurulmamıştı. Gerçek dünyanın boyutların hiçbirinde yoktu.

    Onu insanlar sadece rüyalarında görebildiler.. Yine de o kadar gerçekti ki çoğu varlığına yemin edebilirdi.

    Efsane diyarında ozanların olduğu zamanın özlemini duyan bir gnomun kurduğunu söyler onun. İsmi Yoruktur. Tanrılar onun gerçek dünyalardaki varlığından ve daha da önemlisi müzik yaratmanın zevkinden vazgeçmesi karşılığında istediğini yaratmasına izin verdiler.. Ancak burayı yaratan biraz da müziğin ya da ozanlığın kendisiydi.

    Tanrıların da izni ile Sol Lagna nın ozanlık çağının üç ozanı akademinin üstadları oldular. Akademiye gelecek ozanları onlar eğiteceklerdi. Palisdan Firble ve Galadlirim. Bu ozanlar akademiye o çağdaki Firble Galadlirim ve Palisdan olarak geleceklerdi. Ve bir güç onların hep öyle kalmasını sağlayacaktı. ( rp dışı: Galadlirim umarım seni iyi oynarım.. İstersen kendini devralabilirsin)

    Yoruk ise akademinin bekçisi olacaktı sadece bekçi..

    Kurallar akademide müzik dışında tüm güçleri geçersiz kıldı silahlar büyü tanrısal güçler sadece bir yanılgı olacaktı. En düşük düzey ozanların bile farkedeceği yanılgılar.

    Akademi ozanlığı içinde hissetmiş birçoğunun hayallerinde varlığını fısıldamaya başladı. İçlerinde yeni yetmeler de vardı. Yüzyıllardır var olmuş efsanelere adı yazılmış olanlar da...

    Fısıltının anlamını kavraması her biri için farklı bir zaman alacaktı. Ama sonunda akademide olmayı gerçekten isterlerse orayı kafalarında canlandırmaları akademide olmayı düşünmeleri yetecekti.

    AKADEMİ....

    Issızlığın ortasında dev bir kubbe gibi yükseliyordu. ortasında beliren iki başka kubbe vardı.. Yapı bir yandan gizem dolu görünüyordu.. Farklı bir bakış açısından bakıldığında kulakları olan bir hayvana benziyordu. Neredeyse komikti. Kubbelerin üzerindeki sayısız vitrayı görebilenler ise oradaki resimlerde aşk, huzur, hüzün gibi kavramları içlerinde tüm yoğunluğu ile hissediyorlardı. Yanda kapısı kitli küçük sayılabilecek bir tahta bina vardı.

    Müzik sesi akademiden neredeyse kesintisiz geliyordu. Ama bazen insan müziğin varlığını farketmiyordu.

    Kapıya yaklaşanlar üzerinde tahtaya yazılmış yazıyı farkedebilecekti.

    İlk Sınav Cesaret İçin Yalnızca
    şarkı Söyleyebileceksen Akademinin Çnünde
    şiirin ezgisi kırık sesinin tonu yavaş diye korkmadan
    Açılacak Akademinin kapıları sana...

    RP DIşI: Girmek için bir şiir söylemeniz gerekiyor. şiir ne olursa olsun bu aşamayı geçmiş olacaksınız. İlk sınav yalnız cesaret için..

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden

    Last edited by Firble on Mon May 15, 2006 7:28 pm; edited 1 time in total
    Back to top View user's profileSend private message
    Lixer
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 04, 2006
    Posts: 511

    PostPosted: Thu May 11, 2006 4:47 pm Reply with quoteBack to top

    incubus ozan yavaşça ortaya yanaştı. tamam olduğunu anladığında ellerini kaldırıp içsel büyülerinden birini harekete geçirdi. etrafında bir anda yanım sönen ışık küreleri oluuşmuştu ve bu yanıp sönenlerin arasında kimse bir diğerinin nasıl dans ettiğine bakmazdı hani. az sonra salonu derin sesler doldurmaya başlarken incubusun hareketleri ritme uymaya başlıyordu.

    "dum tıs, dum dumum dum dum tıs"

    Cehennemdeki ses, kes tres yaratma
    Hepimiz eğlenmeye geldik buraya
    Bir iki üç nota sonra sözler elimde
    Yaklaş çekinme hele bi bei dinle

    Benim adım şeytan ama bana incubus derler
    Söylediğim sözler dev gibi ezer
    Geçer, aynı kör dövüşe benzer
    İlk seferde yerlerde ve galibiniz "ben"

    incubus bomba gibi niye diye sorma
    gülüyorsun işte direnme boşuna
    hoşuna gidiyor işte boşuna inkar etme
    alsana iblislerlerden bir hediye


    incubus ozan şarkısını şık bir parende ile bitirdikten sonra içsel güçlerini kullanarak hafifçe yerden yükselmiş ve alkışları beklemye koyulmuştu.

    _________________
    Yukarıda yazdıklarımı bir daha okursan sen kazanırsın, okumazsan ben!<br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Thu May 11, 2006 5:18 pm Reply with quoteBack to top

    Tek bir kişinin alkışları duyuldu. Sese bakılırsa bu kişi bir çocuk olabilirdi. Ses bir süre devam etti......................... ve kesildi....

    Kapı yavaşça açılmaya başladı... Kapıdan çıkan yaratık bir insan çocuğu ya da ... hayır.. bir gnomdu galiba...

    Çnce aşağıda birini aradı. Sonra başını kaldırmayı akıl edip yukarı baktı. Uçan yaratığa selam dedi... Değişik bir şarkıydı sanırım.. Bu kadarını söylemeliyim.. Akademiye girmek isteyenlerden daha önce hiç böylesini duymamıştım..

    Sonra önüne baktı tekrar yukarı baktığında gülümsüyordu. Aslında duyamazdım da... çünkü sen ilksin...

    Her neyse ziyaretçi Akademiye hoşgeldin
    ...

    Gnom kapıyı daha bir iterek içerinin görünmesini sağladı. Çok büyük bir salondu içerisi.. Faklı aletlerin yan yana konduğu bölümler ve bölümlerin çevresinde oturacak farklı yerler vardı. Bu yerlerin arasında geniş divanlardan küçük taburelere kadar farklı farklı yerler mevcuddu.

    Ben bekçi Yoruk diye tanıttı kendini... Akademinin bekçisiyim.. Hoşgeldin Ziyaretçi... İçeri girmeye çekinme... Eğer öğrenci olmak için geldiysen hemen başlayabilirsin.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sun May 14, 2006 7:37 am Reply with quoteBack to top

    Yoruk içeri giren uçan adamı izledi. Kapıyı arkasından kapayıp kapamamayı düşündü. açık kalmsı sorun olmazdı.. Sonuçta öğrenci olmak isteyen herkes ilk sınavı bir şekilde verecekti.

    Sorusuna cevap alamadığı için adamın konuşmak istemediğini varsaydı.

    Adam sessizce ilerleyerek geniiş divanlardan birine hafif yatar şekilde oturdu. Yoruk seyretmeye devam ediyordu. Adam akademide şimdilik pek bir şey yapmayacak gibi görünüyordu.

    Beklemek en doğrusu gibiydi şimdilik.

    RP Dışı Not: RPnin atılışı geciktiği için kendi insiyatifimle biraz durumu ilerlettim. şimdi artık divanda istediğin kadar oturabilirsin. Ama sen otururken de zaman ilerleyecek... : )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Yılmax
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 05, 2005
    Posts: 686
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Mon May 15, 2006 6:54 pm Reply with quoteBack to top

    Ateş, kan, yanık kokusu, çığlıklar. Orkların savaş böğürtüsü, ve en kötüsü ejderha. Kahrolası Apocalypse'in kahrolası ordusu yetmiyormuş gibi bir de bu ejderha. Bizi kim kurtaracaktı Oren'in şövalyeleri mi? Düşmüş tanrıların inananları mı yoksa kendilerini korumaktan aciz büyücüler mi? Bize biz bile yardım edemiyorken elim kolum bağlı bu katliamı izleyerek kendimden nefret ediyorum. şu anda ne mi yapıyorum yalnızca ölen halkımın altında saklanıyorum. Çlmemek için belki de ölmekten beter olacağımı bile bile.

    Gözlerini açar açmaz kendini bambaşka bir yerde buldu huzur veren bir müzik sesi onu uykusundan uyandırdı. Sıçrayarak kendine geldi etrafında ne bir ölü ne de bir gürültü vardı. Yalnızca huzur veren tatlı bir müzik sesi. Yavaş ve ürkek adımlarla ışığın ve müziğin geldiği büyük binaya doğru ilerledi. Işığa geldiğinde üzerinde kanların olmadığını bambaşka temiz bir giysinin olduğunu farketti. Buraya nasıl gelmişti. Çlen halkı neredeydi? Binanın önüne geldiğinde kapının açık olduğunu farketti ve ürkekçe içeri adımını attı. Sonra kapıdaki yazıyı farketti ;

    İlk Sınav Cesaret İçin Yalnızca
    şarkı Söyleyebileceksen Akademinin Çnünde
    şiirin ezgisi kırık sesinin tonu yavaş diye korkmadan
    Açılacak Akademinin kapıları sana...


    Benim gibi sıradan bir insan için ne kadar zor bir istek bir şarkı söylemek. Bir sınav ne için bir sınav? Neden ben? Ben yalnızca bir çiftçiydim. Babam da bir çiftçiydi annem de ve şimdi artık hayatta olmayan kardeşlerim de. Buraya geldiysem bir nedeni olmalı. En azından denemeliyim.

    Ne güzel di yaşamak huzur dolu topraklarda
    Yoktu hiçbir kötülük ben doğduğumda
    Masallardan bilirdim savaşı, ejderhayı
    Kurtaracak yok mu her an ölen insanları?
    Oren, nerdesin nerede adaletin?
    Yoksa sende mi diğerleri gibi bizi terkettin.

    şimdi ne oldu nereye gitti bunca can
    On kasaba denen yerdeki halkı yokmu kurtaracak olan?
    Yeter artık bitsin bu çile bitsin bu acımız
    Gelsin artık özlenen umut özlenen kahramanlar baştacımız...


    Sözcükler ağzından birer birer dökülürken kendi bile şaşırmıştı Cedric. Belki de önceden farketmediği bir yeteneği vardı. Belki de olması gereken şey buydu. Elinden hiçbirşey gelmese de bazı şeylerin hatırlanmasını sağlardı. Belki de yalnızca bir rüyadaydı. Huzur veren tatlı bir rüya...

    _________________
    Ä°nsan labirentte, içgüdülerini ince, keskin bir uç gibi bilemelidir, neredeyse bir hançerin, bir kılıcın aÄ?zı kadar keskin, çünkü içgüdüler de hayatta kalmak için kullanılan silahlardır ve sık sık en az çelik kadar faydalı olduklar
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon May 15, 2006 7:18 pm Reply with quoteBack to top

    İlginç çok ilginç küçük gnom bilgiç bir çocuk edasıyla kapının önünde belirdi. İlk şarkıdan daha farklı bunu kabul etmeliyim. Oren sanırım bu bir tanrı oluyodu.. Yanılmıyorum di mi? Belki yanılıyorumdur.

    Bir tanrının isminin ilk şarkında anılması.. Rahipsin ya da inançlı birisin... Sonra önüne baktı.. Neyse önemli de değil zaten bunlar.. İçeride oturan bir arkadaş var.. Bir kanatlı adam... Sen de buyur...

    Gnom dönüp içeriye ilerlemeye başladı sonra bir şey unutmuş gibi döndü.

    Akademiye hoşgeldin... Eğer ozan olmak istiyosan doğru yerdir burası... İstiyosan hemen başlayabiliriz eğitime..

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Yılmax
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 05, 2005
    Posts: 686
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Mon May 15, 2006 7:41 pm Reply with quoteBack to top

    Firble wrote:
    İlginç çok ilginç. İlk şarkıdan daha farklı bunu kabul etmeliyim. Oren sanırım bu bir tanrı oluyodu.. Yanılmıyorum di mi? Belki yanılıyorumdur.


    Karşısında gnom'u gören Cedric bir an afallar gibi oldu ama sonra kendisini toparlayarak;

    " Haklısınız efendim Lord Oren bir tanrıdır. Ama artık inananlarına pek önem vermiyor olmalı. Çünkü vatanım olan on kasaba neredeyse yokolmak üzere ve ben buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum.Ailem ve halkım öldüler ve ben hiçbirşey yapamadım, daha 17 yaşındayım ne yapabilirdimki? Rahip değilim ve yeterince inançlı da olamadım sanırım bu bela belki de başımıza inançsızlığımızdan geldi. Belki de tanrılar bizi bu yüzden terketti." Dizlerinin üzerine çökerek ağlamaya başladı. Duygularına hakim olamıyordu gözyaşları yanaklarından süzülürken tekrar gnom'un sesini duydu;

    Firble wrote:
    Akademiye hoşgeldin... Eğer ozan olmak istiyosan doğru yerdir burası... İstiyosan hemen başlayabiliriz eğitime..



    " Artık neye ait olduğumu ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum efendim. Herşeyimi kaybettim tüm ailemi ve ..." Artık gözyaşlarına hakim olamıyordu. Çlenleri düşündükçe iyicene kendini kaybediyordu. Son hatırladığı ağlarken gnom'un boynuna sarılmasıydı...

    _________________
    Ä°nsan labirentte, içgüdülerini ince, keskin bir uç gibi bilemelidir, neredeyse bir hançerin, bir kılıcın aÄ?zı kadar keskin, çünkü içgüdüler de hayatta kalmak için kullanılan silahlardır ve sık sık en az çelik kadar faydalı olduklar
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon May 15, 2006 8:03 pm Reply with quoteBack to top

    Gnom ne yapacağını bilemedi. Çocuk kendisine sarıldığında bir an devrilecek gibi durdu ama dengede durmayı başardı. Çnündeki... önündeki çocuk ağlıyordu.. 17 yaşındaydı 17... bir çocuğun yaşıydı.. Yüzüne dikkatli bakınca gnom... Evet bunu görmüştü... Sorun çocuğun boyuydu. Gnom insanlarla uzun zamandır beraber olmamıştı. Beraberken bile boyları onların hepsini büyük zannettirebiliyordu bazen...

    Biraz da beceriksizce çocuğun yanına gitti. Ufak ellerini beceriksizce onun omzuna koydu.

    Yoruk dedi. Benim ismim de Yoruk... Ben... ben buranın bekçisiyim.. Akademinin.

    Buraya ancak rüyalarında ulaşabilirsin.. şu durumda sen... uyuyor olmalısın.. Gerçek dünyadan uyumadan buraya ulaşma yolu yok çünkü..


    Yoruk durdu çocuk hala ağlıyordu. Kesinlikle zor bir öğrenci olacaktı. Eğer niyeti buysa tabii. Bir deneyiminin de olmadığı kesindi. Ama bir şey bu çocuğa akademiyi buldurmuştu. Çyleyse belki... Belki ozanlık en zor anda yakalanan bir yetenekti. Bunu uzun uzun düşünmek isterdi gnom ama önünde ağlayan bir çocuk vardı.

    Eğer her şeyini kaybetmişse belki ozanlık ona yeni bir şeyler verir diye düşündü Yoruk.

    Çocuğa döndü. Çocukla göz göze gelmek için bir parça eğildi.

    Eğer her şeyini kaybettiysen ozanlık yeniden başlamak için iyi bir yol olabilir... biraz durup ekledi oğlum... Akademi tüm diyarlarda ozanlığı yaşatmak için kuruldu. Ozanlığın yolundan gitmek isteyenlere rehber olmak için Çocuğun omuzlarını biraz sıktı. Bence sen de ozanlığın yoluna girmelisin evlat... İnsanlara anlatmalısın... Yaşadıklarını ve hissettiklerini... Bunu yapabildiğin zaman göreceksin... Göreceksin bir çok şey değişecek..
    Yoruk söylediklerinin nasıl bir etki yaratacağından emin değildi. Belki çocuk sadece sessizliğe ihtiyaç duyuyordu.. En doğrusu sözlerinin etkisini bekleyerek görmekti.

    Bekçi merak etti. Bu çocuk iyi bir ozan olabilecek miydi? Yoğun duygular hissetmiş olmak ozanlığa başlamak için iyiydi ama yol ilerledikçe duyguların etkisi altında kalmama becerisi de gerekli oluyordu. Ama şimdi bunları düşünmek için erken gibiydi.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Yılmax
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 05, 2005
    Posts: 686
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Tue May 16, 2006 11:27 am Reply with quoteBack to top

    Gnom'un elini omzuna koymasıyla biraz da olsa moral bulan Cedric gözlerindeki yaşları koluna sildi ve ilgili gözlerle Gnom'a baktı. Adının Yoruk olduğunu söylüyordu gnom ve buraya ancak rüyalarda ulaşılabileceğini. Nasıl olabilrdi hala uyuyor olamazdı. Lanet olası orklar hala insanları katlediyor olmalıydılar. Kısa süre sonra onu da bulacaklardı. Umut yerini umutsuzluğa bırakmıştı.

    " Uyumak mı? Efendi Yoruk bu nasıl olabilir herşey o kadar gerçek gibi görünüyor ki. O halde ben hala oradamıyım? İnsanlar ölüyorlar ve ben de belki de öleceğim. Efendim bana yardım etmelisiniz."

    Firble wrote:
    Eğer her şeyini kaybettiysen ozanlık yeniden başlamak için iyi bir yol olabilir... oğlum... Akademi tüm diyarlarda ozanlığı yaşatmak için kuruldu. Ozanlığın yolundan gitmek isteyenlere rehber olmak için. Bence sen de ozanlığın yoluna girmelisin evlat... İnsanlara anlatmalısın... Yaşadıklarını ve hissettiklerini... Bunu yapabildiğin zaman göreceksin... Göreceksin bir çok şey değişecek..


    "Belki de haklısınız efendim ama benim buna yeteneğim var mı? Ben sadece okuma yazmayı biliyorum. Başka hiçbirşey bilmem ki! Ben, ben sadece çiftçiyim (biraz durakladıktan sonra üzüntüyle bakışlarını yere çevirdi) çiftçiydim. Hala ekilebilecek topraklar varken. Belki de haklısınız, hiçbirşey yapamazken insanların olanları unutmamasını sağlayabilirim. En azından bunu yapabilirim. (Yüzü biraz da olsa gülümsemeyi başarmıştı. Artık daha kendinden emin konuşuyordu.) Eğitime girmekten onur duyarım efendim tabii ki siz benim gibi birini öğrenci olarak kabul ederseniz."

    _________________
    Ä°nsan labirentte, içgüdülerini ince, keskin bir uç gibi bilemelidir, neredeyse bir hançerin, bir kılıcın aÄ?zı kadar keskin, çünkü içgüdüler de hayatta kalmak için kullanılan silahlardır ve sık sık en az çelik kadar faydalı olduklar
    Back to top View user's profileSend private message
    galadlirim
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Mar 23, 2004
    Posts: 975
    Location: istanbul

    PostPosted: Tue May 16, 2006 1:16 pm Reply with quoteBack to top

    Galadlirim odanın karanlıkta kalmış köşesinde oturuyordu.Hayal gibiydi gerekten.Aynı hayallerinde olduğu gibi.Kalbinin yıllarca çektiği acıyla burulduğunu unutacağını hissediyordu adeta.Palisdan ve Firble!Tıpkı eski günler gibi.Ama şimdi eski günleri düşünüp hüzünlenmenin bir anlamı yoktu.Bu düşünceyi kaç kez geçirmişti aklından?Gerçekten önemi yoktu ki!Ozanlar Akademisi demişti Firble buna.Ah Firble.Her zaman umut dolu Firble.Küçük Gnom Ozan. Firble a baktı yeni gelen toy ozana yardımcı oluyordu işte.Kalbi pırpır etti.Çzlediği her şey burada duruyordu.Yalnız değild,i o bir ozandı.Ozanlar acemi ya da usta ..Ne farkederdi? Bu akademide hepsi eğitilecekti.O eğitim mi verecekti?Eğitim diyemezdi buna.Mutlulukla şarkı söyleyecekti..Hüzünle bazen.Ama önemli değildi önemli olan bu harika şarkının,hayalin içinde oluşuydu.Bu sefer sorgulamıyordu.Mutluydu.Gerçekten...

    Akademiye katılmak bunun kendisine neleri feda ettireceği söylenmişti. Bu bedel onu korkutmuştu ama şimdi bu bedeli bile ödemeye değermiş gibi geliyordu. Firble ve Palisdan'ın yıllar önceki hallerinde olduklarını bakar bakmaz hissetti. Onlar da kendisi gibi akademinin iyiliği için sonsuza dek değişmeyeceklerdi. Belki onun gelecekteki Galadlirim olduğunu biliyorlardı ama geleceği bilmiyorlardı. Bilmemeliydiler.

    Oturduğu yerden kalkarak çekine çekine öbür gnomun konuştuğu çocuğun yanına gitti. İsmi Yorutu galiba. Ya da bekçi ona bahsedilen bekçi. Doğrusu daha heybetli biri beklemişti. Bir yarı tanrı gibi. Ama önemli de değildi.

    Bir drow görmenin çocuğu ürküteceğini biliyordu ama gözlerine baktığında anlayacaktı...

    "Hiçbir şeyin yoksa bile mi...Ne önemi var ki..Benimde hiçbir şeyim kalmamıştı.şimdi geriye kalan sadece şarkılar.Anlıyorsun değil mi.Kim olduğunun önemi yok.Ne olursan ol.Ben bir drowum.Neler yaşadığımın,ne kadar kötü ya da iyi olduğumun,ne kadar neşeli ya da öfkeli olmamın önemi yok.Sadece şarkının sözleri ve müzik olmalı burada.Hatırladığım tek şey şarkılarımın hüznü ve şu küçük gnomun neşesi.Burada öğreneceğin ilk şey kimliğin önemsiz olduğu,yüreğinde o ritimlerin ve sözlerin büyüsü varsa geriye Hiçbir şey kalmamıştır!Sadece müziğin büyüsü olacak ellerimizde,gözlerimizde onun ışıltısı olacak.Sözler olacak sadece.Ozanlık budur işte.."

    Firble tarafından değiştirildi.
    Not: Galadlirim üzgünüm oyunda bir iki ufak ayrıntı vardı. Onların bozulmaması için mesajını değiştireceğim sana ayrıntıları özel mesajla aktardım Bu arada Akademiye hoş geldin.

    _________________
    Gözlerimi kapadım ve geçmiÅ?i hatırladım
    Bizi biz yapan yıldızların ve denizlerin parıltısını içimde buldum
    SöylediÄ?imde Å?arkımı unutulmadı sözlerim
    Å?arkılara konu olmuÅ? zaferlerim,hatıralarım
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue May 16, 2006 3:34 pm Reply with quoteBack to top

    Yoruk yukarı Çstad Galadlirim e doğru baktı.. Galadlirim akademinin üç üstadından biri... Doğrudan iradesi ile üstadlığı kabul etmiş tek üstad.. Diğerleri de zihinlerinin bir köşesinde istiyor olmasalar burada olamazlardı biliyordu.

    Tekrar çocuğa döndü.. Çstadlarımızla tanış oğlum.. Çstad Galadlirim yanımızda zaten. Gerimizde ise benim ırktaşım Çstad Firble ve Çstad Palisdan var.

    Arkada duran gnom ismi söylenirken muzipçe Benim dedi yüksek sesle Firble benim. Palisdan ise kibarca kafasını eğip çocuğu selamladı.

    Oğlum seni bu rüyadan çıkarabilirim belki ama uyandıramam. En azından şimdi değil.. Ne kadar tanrılara inancını kaybetsen de bazen onlara güvenmek de gerekir.. Eğer uyuduysan belki de burayı bulman gerekiyordu.

    Ve eğer istiyorsan oğlum başlamamak için hiçbir neden yok değil mi?

    Benim değil mi ilk eğitmeni değil mi? Di mi ? Çle söz vermiştin Yoruk. diye öne atladı gnom üstad. Yoruk geriye doğru baktı. Eğer diğer üstadlarımın itirazı yoksa. Sanırım ilk eğitimi Firble nin vermesi doğru olacak.

    Diğer üstadlara göz gezdirdi. Sonra birden diğer iki üstad ve gekçi kayboldular geriye sadece Firble kalmıştı. Onu karşılayan gnom değil öbür gnom...

    Akademinin ilk öğrencisi başlamaya hazırsan başlıyoruz uzun arkadaşım. Yaaa bilmiyorum buraya benim gibi normal boyda biri gelecek mi sen ilk kişisin gerçi ama... Hep uzun boylular gelir diye korkuyom. Gerçi tabii uzun olman da senin suçun değil di mi? Sonra muzipçe gülüp onun merak edeceğini düşündüğünü açıladı.. Merak etme diğer üstadlar da seni izliyor. Ama ilk aşamayı geçerken onlar sanki yokmuşmuş gibi olması daha iyi olur di mi sen ne düşünmüyorsun bilmiyom tabii ...

    Bir ozanın ilk olarak bilmesi gereken nedir sence öğrencim nedir? Düşün bakalım düşün düşün düşün düşün düşün... Buldun mu... Bulmuşsundur değil mi her halde değil mi ama ama ben sana söyleyeyim. Bir ozan önce kendini anlatabilmelidir. Kendi duyduklarını hissettiklerini düşündüklerini... Aslında bunu çoğu insan yapabilir. Sıradan insanlar çooooook güzel şarkıları böle yazarlar hep.. Kendi hissettiklerini yazarak.. Yeter ki bundan korkmasından.. Kendilerini anlatmaktan...

    Sonra gnom gözlerini çocuğa dikti. Peki sen sen biraz durup ne diyeceğini düşündü. Sen uzun dostum.. Sen neler hissetttin?

    Çocuk bir anda tüm hayatını gözlerinin önünde yaşamaya başladı. Yaşadığı en yoğun anları hissediyordu. Annesini ilk görüşü. Babasının ona söylediği şarkılar. Tarlada bitkilerle oynayışı. Evinin içindeki oyuncakları. Evde tabağı kırdığında hissettiği utanç... Ordular gelirken hissettiği korku..

    Görüntüler orada durdu. Görmemesi gereken bir şeyler görmüş bir çocuk gibiydi. Çocuğa tekrar baktı. Neler hissediyor olabilirdi. Kekeler gibi konuştu. Sen..... sen kötü şeyler yaşamışsın.. Ced... Cedric adın bu değil mi ? Zor günler... Bunlar.... sana acı çektirmiş... Kafasındaki bir şeylerle boğuşuyor gibiydi. Bir anda çocuğa döndü bilgiç bir edayla.. Acı çok zor bir öğretmendir... Ama onun dersinden geçebilirsen. Onurunu ve kişiliğini koruyarak başaracaklarının sınırı yok.

    Görüntüler devam etti. Mağralara girerken yaklaşan ordunun görüntüsünün yarattığı dehşeti çocuk iliklerinde tekrar hissetti. Sonra da mağranın önündeki çığlıkların ve katliamın yarattığı çaresizlik delilik hissi..

    Firble orada durdu... Ozanlık yoluna girmenin en kolay yolu kendini anlatmaktır öğrencim.. şiirin bana anlatsın bana yaşadıklarını yaşadıklarının neler hissettirdiğini anlatsın.. Mağrada beklerken ve en sonunda... en sonunda mağraya saldırılırken hissettiklerini anlatsın..

    İlk işin belki çoğu öğrenciden kolay öğrenci.. İzin ver sadece dizelerin akmasına izin ver. Ki onlar senin neler hissettiğini göstersin herkese...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Yılmax
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 05, 2005
    Posts: 686
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Thu May 18, 2006 9:02 am Reply with quoteBack to top

    Cedric Yorut ile konuşurken göelgelerden gelen birini farketti bir drow! Drowların kötü bir ünü vardı. Bir şövalye ona "Drowlar kaos'un çocuklarıdır. Onlar kötülüğün aracılarıdır onlardan korkmalısın, onlara karşı temkinli olmalısın Genç Cedric." demişti. Bu yaşına kadar hep drowlardan çekinmişti. Ama onları savunmaya gelen grupta da br drow vardı. Belki de hepsi kötü değildi. Ama ne olmuştu sonunda yardıma gelenler belki de bir felakete neden olmuştu. On kasaba halkından yaşayan varmıydı? Onu düşüncelerinden ayıltan yine drow'un sesi olmuştu ;


    Galadlirim wrote:
    "Hiçbir şeyin yoksa bile mi...Ne önemi var ki..Benimde hiçbir şeyim kalmamıştı.şimdi geriye kalan sadece şarkılar.Anlıyorsun değil mi.Kim olduğunun önemi yok.Ne olursan ol.Ben bir drowum.Neler yaşadığımın,ne kadar kötü ya da iyi olduğumun,ne kadar neşeli ya da öfkeli olmamın önemi yok.Sadece şarkının sözleri ve müzik olmalı burada.Hatırladığım tek şey şarkılarımın hüznü ve şu küçük gnomun neşesi.Burada öğreneceğin ilk şey kimliğin önemsiz olduğu,yüreğinde o ritimlerin ve sözlerin büyüsü varsa geriye Hiçbir şey kalmamıştır!Sadece müziğin büyüsü olacak ellerimizde,gözlerimizde onun ışıltısı olacak.Sözler olacak sadece.Ozanlık budur işte.."


    Drow'un sözleri gerçekten bilgece gelmişti Cedric'e. Artık iyice emin olmuştu bunların başına gelmesi tesadüf olmamalıydı. Sonra Yorut bir kez daha konuştu ;

    Firble wrote:
    Tekrar çocuğa döndü.. Çstadlarımızla tanış oğlum.. Çstad Galadlirim yanımızda zaten. Gerimizde ise benim ırktaşım Çstad Firble ve Çstad Palisdan var.


    Gnom'un hemen arkasında ansızın beliren drow'dan sonra iki kişi daha belirmişti. Bir gnom ve bir insan. Gerçekten rüyada olmalıydı ama gerçeklikle belki de iç içe. Afallamamak mümkün değildi genç Cedric için. Bu yaşında ne kadar çok şey yaşamıştı, savaş, katliam, kendinden utanacağı bir şey yapması. Bunları yaşamak için çok gençti daha. Ne yapmıştı?

    Firble wrote:
    Oğlum seni bu rüyadan çıkarabilirim belki ama uyandıramam. En azından şimdi değil.. Ne kadar tanrılara inancını kaybetsen de bazen onlara güvenmek de gerekir.. Eğer uyuduysan belki de burayı bulman gerekiyordu.

    Ve eğer istiyorsan oğlum başlamamak için hiçbir neden yok değil mi?

    Benim değil mi ilk eğitmeni değil mi? Di mi ? Çle söz vermiştin Yoruk. diye öne atladı gnom üstad. Eğer diğer üstadlarımın itirazı yoksa. Sanırım ilk eğitimi Firble nin vermesi doğru olacak.



    Firble wrote:
    Akademinin ilk öğrencisi başlamaya hazırsan başlıyoruz uzun arkadaşım. Yaaa bilmiyorum buraya benim gibi normal boyda biri gelecek mi sen ilk kişisin gerçi ama... Hep uzun boylular gelir diye korkuyom. Gerçi tabii uzun olman da senin suçun değil di mi? Sonra muzipçe gülüp onun merak edeceğini düşündüğünü açıladı.. Merak etme diğer üstadlar da seni izliyor. Ama ilk aşamayı geçerken onlar sanki yokmuşmuş gibi olması daha iyi olur di mi sen ne düşünmüyorsun bilmiyom tabii ...

    Bir ozanın ilk olarak bilmesi gereken nedir sence öğrencim nedir? Düşün bakalım düşün düşün düşün düşün düşün... Buldun mu... Bulmuşsundur değil mi her halde değil mi ama ama ben sana söyleyeyim. Bir ozan önce kendini anlatabilmelidir. Kendi duyduklarını hissettiklerini düşündüklerini... Aslında bunu çoğu insan yapabilir. Sıradan insanlar çooooook güzel şarkıları böle yazarlar hep.. Kendi hissettiklerini yazarak.. Yeter ki bundan korkmasından.. Kendilerini anlatmaktan...

    Sonra gnom gözlerini çocuğa dikti. Peki sen sen biraz durup ne diyeceğini düşündü. Sen uzun dostum.. Sen neler hissetttin?


    Gnom usta sözlerini tamamlar tamamlamaz Cedric bir rüya görmeye başladı. Rüya içerisinde rüya nasıl olabilirdi? Ama bu imkansız diye içinden geçirdi Cedric. Bu mutlaka Gnom'un işi olmalıydı. Gerçekten birçok güce sahip olmalıydı. Çocukluğu geçiyordu gözünün önünden; doğumu, annesini ilk görüşü, hayatını borçlu olduğu kadın, onu herşeyden koruyan bu yaşa getiren, şevkatle büyüten, gerektiğinde kendi aç kalarak onun doymasını sağlayan, en kutsal varlık, şimdi yoktu. Babası, onu herşeyden koruyan, gerektiğinde otoriter olan gerektiğinde arkadaş. Kötü birşey yaptığında ona kızan ama hep ders vermek isteyen. Kötülüğünü istemediğini bildiği.Birlikte ne kadar çok vakit geçirmişerdi. Bildiği herşeyi babasına borçluydu, bitkilerin nasıl yetiştirildiği, okuma-yazma, ata nasıl binileceği, hangi mantarların zehirli olduğu. Babası da yoktu artık. Ne kadar da çok üzmüştü belki de ailesini. Sonra o lanet olası ordunun gelişi geldi aklına. Sör Cervantes ve tapınak şövlyelerinin tüm on kasaba ve çevredeki köylerinin halklarını alıp kaleye götürüşleri. Sonra diğerlerinin havada dev böceklerle uçarak gelişleri. Belki de zaferin bir işaretiydi diye düşünmüştü. Ama hiç de öyle olmadı. Ordu kale duvarlarını yıkarak içeri sızmıştı. Tüm halkı mağaralara toplamışlardı. Sonrası, sonrası tam bir şok. Orayı hatırlamak bile istemiyordu. Orkların çılgınca saldırması, önlerine geleni vahşice öldürmesi. Sonra kendinin yaptıkları. Daha fazla kendini tutamadan tekrar diz üstü yığıldı ve hıçkırarak ağlamaya başladı Cedric.

    Firble wrote:
    Ozanlık yoluna girmenin en kolay yolu kendini anlatmaktır öğrencim.. şiirin bana anlatsın bana yaşadıklarını yaşadıklarının neler hissettirdiğini anlatsın.. Mağrada beklerken ve en sonunda... en sonunda mağraya saldırılırken hissettiklerini anlatsın..

    İlk işin belki çoğu öğrenciden kolay öğrenci.. İzin ver sadece dizelerin akmasına izin ver. Ki onlar senin neler hissettiğini göstersin herkese...


    Cedric son söylenenlerle birlikte biraz olsun kendini toparlayabilmişti. Gözlerini gömleğini koluna silerek tüm benliğini serbest bıraktı. Dizelerin kendiliğinden gelmesini bekliyor gibiydi yine...

    Günler ne kadar güzel geçerdi
    10 güz dönümü önce
    Annem güzel çörekler pişirirdi
    Babam bana okumayı öğretirdi
    Yenmemesi gereken mantarları, yemekler için tanrılara şükretmeyi
    Beraber tarlada çalışır güzel şarkılar söylerdik

    Hep eğlenirdik, çok çalışırdık
    Belki çok paramız yoktu
    Belki okulumuz, güzel elbiselerimiz
    Tapınağa giderdik birlikte
    Bazen neşe bazen huşu ile

    Günler geçti yaşım ilerledi
    Babamla hala çalışırdık tarlada
    Ekinler azaldı Umutlar bitmedi
    Söylentiler geldi kıyamet, ceza, ordular
    Savaş yakın diyordu biri, diğeri ceza geliyor

    Artık tanrılara inanan yok diye savunuyordu biri
    Bir diğeri tanrıların zaten umurunda değiliz
    Çfkem kabardı isyan ettim
    Her yön doldu dul yetim
    Bu mu tanrıların adaleti
    Tanrılar mı nerede tanrılar?

    Sonunda haberler doğru çıktı
    Bir haberci geldi tapınak şövalyelerinden
    Toparlanın gidiyoruz koca bir ordu gelecek
    Yakacak, yıkacak, acımayacak
    Bir korku sindi içime bir acı
    Yokoluş, azap, cehennem
    Bunlar sadece kavram mı yoksa gerçekmi
    Belki de öğrenecektim salt gerçekliği

    Kaçış beklediğimden zor oldu
    Bırakmak doğduğum toprakları
    Yaşadığım evi, kasabayı
    Hepsi yokolacak yazık,
    Ork ayakları çiğneyecek yattığım yatağımı

    Ne geçecek ellerine herşeyi yokedince?
    Tek amaçları bu mu yakmak, yoketmek, katletmek?
    Bir avcı sadece yiyebileceğini avlarken
    Bunlar herşeyi öldürmek, yoketmek istiyor neden?

    Toplanarak kaçtık gittik götürdükleri yere
    Tapınak savaşçılarına güvendik bizi kurtarsınlar diye
    Onları görünce bir umut doldu içime
    Kurtulacağız güzel günler dönecek diye
    Sonra dev böceklerde uçarak 6 kişi geldi
    Savaşı kazanıp kurtulacağımıza inandım iyice
    Ne acıdır ki ilk saldırıda kaybettim umudumu

    Sör Cervantes halkı mağaralara gönderdi
    İstedim gitmemek kalıp savaşı görmek
    İlk sıra orku görünce anladım savaş masallardaki gibi değil
    Korku, kan, vahşet,
    Nerede hikayelerdeki onurlu savaşçılar onurlu savaş
    Kaşındaki onurlu değilse savaş, savaş değil katliam

    Saklandık mağaralara korku içerisinde
    Dışarıdan gelen patlamalar, çığlıklar
    An be an çıldırtırcasına yankılandı duvarlarda kulaklarımda
    Korktum köşeye sindim iyice
    Babamın ardına sığındım kurtarır beni diye
    Annem teskin etti beni kazanacağız savaşı bitecek bu eziyet diye
    Umudumu yeşertmeye çalışıyordu belki de acı sonu kolaylaştırmak için
    An be an yükseldi metalin metale çarpma sesi
    Düşündüm geçmiş, güzel günlerimizi
    Ne günah işledik de bunlar başımıza geldi

    Tanrılar lanet olsun onlara
    En çok yardıma ihtiyacımız olduğu anda yoklar yanımızda
    Onlar değilmiydi ki bizi kendilerine tapındırmak isteyen
    Ne istediler bizden, şimdi neredeler?

    İlk darbeyi öndeki genç kızlar yedi
    Birisi benim evlilik hayalleri kurduğum Jenna idi
    Uzun sarı saçları ince belinde salınırdı
    Güzel yüzü elf bakirelerini kıskandırırdı
    şimdi ne oldu ona bir ork tarafından tecavüze uğruyor
    O güzelliği an be an soluyor bitiyor
    Acı çığlığı beni çıldırtmak üzere
    Bu lanet yaratıklara yalvarmak, nafile
    Karşı koymak mı birine mi onuna mı yüzüne mi?
    Çlmek bir an daha ölüme yaklaşmak
    Her an sanki daha çok yaşlanıyorum
    Bu katliamı görmek istemesem de kan kokusu ve seslerle
    Çaresizliğimden daha da çok iğreniyorum

    Sonraki dalga çocuklara ve yaşlılara geldi
    Ben hala çaresizce kendime lanet ediyorum
    Çok değil 1 hafta önce eğlenen oyunlar oynayan çocukllar
    Belki de şimdi nereye gideceklerini bile bilmeden cansız vücutlarına bakıyorlar
    Lord Oren, Adalet Tanrısı bu mu senin adaletin? diye haykırıyorum
    Cevabımı babamın kanlar içerisinde üzerime yıkılmasıyla alıyorum
    Ne kadar karşı koymak istesemde onlara çaresizlik içerisinde cesetlerin,
    Babamın cesedinin altına biraz daha sinerek annemin katledilişini izlemek zorunda kalıyorum

    Lanet olası orklar, lanet olası Apocalypse
    Tanrılar hepinize lanet olsun, bu çektirdiklerinize
    Kendime de lanet okuyorum, orada kıpırdamayıp kendimi sakladığıma
    Belki de tek vuruşta bu işkenceden kurtulacağıma sonsuz işkenceyi seçtiğime..."


    Daha fazla devam edemeyecekti. Kendinden nefret, tanrılardan nefret. katliam, kan, herşey onu daha da fazla yıkıyordu. Gözyaşlarına hakim olmaya çalışmıyordu artık. Yapabileceği tek şey buydu, ağlamak sonuna kadar ağlamak, çaresizliğin, kayıpların ardından ağlamak. Belki de ruhunu arındıracaktı...

    _________________
    Ä°nsan labirentte, içgüdülerini ince, keskin bir uç gibi bilemelidir, neredeyse bir hançerin, bir kılıcın aÄ?zı kadar keskin, çünkü içgüdüler de hayatta kalmak için kullanılan silahlardır ve sık sık en az çelik kadar faydalı olduklar
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Thu May 18, 2006 2:52 pm Reply with quoteBack to top

    Sözler Firble nin içinde yankılandıkça gnomun yüzü daha da çok kırışıyordu. Güzel bir şiirdi. Beceriksiz kafiye meraklıları şiirde kusur bulurlardı şüphesiz. Ama Firble en azından kafiyesiz bir şiirin birçok defa işini çok daha iyi yaptığını biliyordu.

    Bu şiir de yapıyordu. Kuşkusuz nesilden nesile geçip bir ağıt olmaya aday bir şiirdi. Belki de olurdu. Ama Firble de ozandı ve şimdi karşısındakinin yaşadığı acıyı hissediyordu. Tüm yoğunluğu ile... Yer altı şehrinde yaşadıklarını hatırladı. O daha azını yaşamıştı. Ama... şimdi geride kalanlar... Bunları aklından çıkardı. şiirin gücü Cedric in şiirinin gücü kesinlikle çok fazlaydı. İlk aşamayı kesinlikle geçmişti. Belki de ona bunu yaptıran kendisinde olduğu gibi yaşadığı acıların ona verdiği güçtü.

    Çğrencisine yaklaştı. Ne diyeceğini bilemedi bir an... Sonra Çğrenci Cedric dedi. İlk aşama kolaydır çünkü görmen gereken sadece kendindir. İlk aşama zordur çünkü çoğu kişi kendine bakmaya bakanlarsa kendilerini anlatmaya cesaret edemezler...

    Sen öğrenci Cedric... Bir iki saniye durduktan sonra devam etti. Ozanlık yolunun ilk aşamasını geçtin...

    şiirin öyle güçlü ki belki bir gün birçok insanın dilinde olabilir. Sesi biraz titredi. Sana Cedric Sana yardımcı olmayı... devam edemeyerek arkasını döndü.

    Cedric yere çökmüşken ve aklında hala şiirinin mısraları varken bile o anda bulundukları yerde sanki ne olduğunu anlamadığı bir güç varmış gibi hissetti.

    Firble yeniden döndüğünde ağlayan kişiyi görünce bir parça şaşırdı. Ama ama... üzülmene gerek yokki senin ilk aşamayı geçtin sen hakketen de geçtin.... Güzel bir şiirdi. Çoook güzeldi. Bir an aklını zorlayıp hatırlamayı denedi olmuyordu. Ama güzeldi bu aklındaydı hem de çok net aklındaydı.

    Mağranın girişinde diğer iki üstad ve Yoruk belirince Firble daha da heyecanlanıp konuşmaya başladı. İşte işte bak bak bak diğerleri de geldiler... Cedric. Hakkaten güzel şiirdi. Di mi di mi?

    Yoruk hızla ilerleyip Cedric in yanına geldi. Hakkaten de güzel şiirdi Çstad Firble... Sonra Cedric e sarılıp onun kulağına fısıldadı. Çstadı etkileyecek kadar güzel ama onun etkilenmesini istemeyiz değil mi? Sanırım sanırım şimdi ikinci eğitimi de verilmesi gerekiyor di mi ?

    İkinci eğitimi verecek olan da Galadlirimdi di mi?

    Firble mahçup mahçup başını eğdi. Ama ama ama ben Cedric i sevmiştim. Boyuna bile alışmıştım onun. Sonra etrafındakilerin garip garip kendisine baktığını görünce şaka yaptım şaka diye ekledi. Hem Cedric in Çstad Galadlirim in eğitiminden mahrum kalmasını da istemem zaten.

    Yorukla Cedric in yanından geçerek mağranın girişine doğru ilerledi.

    Yoruk hala Cedric e sarılıyordu. Ama ikinci eğitim için zamanın geldiğini de hissediyordu. Geriye Galadlirim e bakıp Eğer hazırsanız üstadım sanırım ikinci eğitim başlayabilir di mi? diye sordu Galadlirim'e....

    RP dışı: Galadlirim Yoruk un söyleyeceğine olası tepkisini de yazabilirsin.. İkinci eğitimin sonuna kadar öğrenci senindir. ( Tabii RP de... : ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    galadlirim
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Mar 23, 2004
    Posts: 975
    Location: istanbul

    PostPosted: Fri May 19, 2006 3:03 pm Reply with quoteBack to top

    Galadlirim titreyen ellerini sıktı.Bu hikaye çok tanıdıktı elbette.Fazla tanıdıktı.Katliam ve kan,acı ve keder...

    Durduğu yerden bir iki adım öne çıktı.Elleri hala sıkılıydı.Yüzünde anlaşılmaz bir ifade vardı.Ama sonra ağlayan çocuğa baktığında yavaşça gülümsedi.Sıcak bir gülümsemeydi.İçtendi...Sıcaktı,nadiren olan bir şeydi.

    Cedrice yaklaştı ve ellerini tuttu.İnce kara zarif elleri güçlüydü ve soğuktu.Cedric bu elleri tutmaktan hoşlanmamıştı büyük ihtimalle.Cedricin gözlerinin içine baktığında gözlerinin içi gülüyordu.

    "Cedric,şarkın acılarının dalgalanan müziği ve kaybolan hayallerinin sözleri...Bir ozanı yollara düşüren umutsuzluk mu yoksa umut mudur Cedric?Sence benim gibi bir drow neden ozan olur ki? şu dünyada görünenin ardında dönen o kadar çok şey var ki.Bana baktığında ne görüyorsun!Benimle burada karşılaşmamış olsaydın kimbilir ne düşünürdün,veya beni başka bir durumda..geçmişte görmüş olsaydın? "
    Drow Cedricin gözlerinin ta içine baktı.O zaman Cedric o birçok drowda gördüğü delice,acı bir soğukluk gördü.Ama sadece bu yoktu,sanki gerisinde bir şeyler dolanıyordu.Soğuk bir sis kaplamıştı sanki heryeri şimdi.Gözler büyüyordu.Gözlerin içindeki soğuk sis etraflarını sarıyordu.Bulundukları haya aleminin gerçekliğinde dolanan gerçeklik pırıltıları toplandılar ve Galadlirimin düşünceleriyle kıvrıldılar ve biçime geldiler.Cedric drowun gözlerine bakıyordu,gözlerde gördükleri sanki büyüyor ve onu ele geçirir gibi oldular.Beyni buna karşı koymadı...

    ...

    Biçimsiz bir yaratık doğmuştu.Acı içindeki dünyaya yeni bir sayı.Yeni bir canlı.Ork çocuğunu doğuduktan sonra gerisingeri fırlatmıştı.Kan kokuyordu her yer.O bir hayvan değildi fakat insan da değildi.O orktu.Bir adı vardı.Bir adı vardı ve belki de duyguları ama doğduğunda gördüğü ilk şey kan kokan ellerdi.Geceleri gördü.Bağırtılar vardı ve işkence sesleri.Kardeşleri ve annesiyle babasını tanımıyordu.Korktuğunda yanında kimse yoktu.Sadece o bir sayıydı ve itiş kakış içinde koşması gerektiğini öğrenmişti.Kimsenin kimseye merhameti yoktu.İnsan denen yaratıkların şehirleri vardı.Etleri vardı,güzel etleri.Ordunun komutanı insanların çok önce yaşadıkları yerlerden insanların onları kovduğunu böğürerek haykırdı.İçinde bir öfke oluştu,beyni başka bir şey düşünemiyordu.Doğduğundan beri itilip kakılmıştı,kkan ve vıcık vıcık şeyler görmüştü.Kanın tadını almıştı.Ona kan tattırmışlardı.Ona öldürmesi söylenmişti.Yaşaması gerektiğini biliyordu,dünya acımasızdı o da acımayacaktı!Acı,kan,nefret...Yaşamın ilk kez anlamlı olmaya başladığı vakitlerdi.Tanrılar vardı.Tanrılara itaatsizlik edilmemesi gerktiğini söylemilerdi.Tanrıların askerleri ona zaferin yolunu göstermişlerdi.Kan tek zaferdi.Sana yaşama hakkı tanımayan insanları öldürmeliydi!Onlar her şeye sahipken orklar pis mağaralarda yaşıyolardı.Hepsinden nasıl da nefret ediyorlardı!Ve birde şu elfler vardı!Parlak gözlü,ışıkla donanmış kılıçlı elfler.Onlar da sadece ölümle karşılık veriyorlardı.Her yerde savaş vardı,kan vardı.Savaştan ve kanın heyecanı ile kutsanmayı anlatmıştı şaman o gün.Hayatında tek gördüğü savaş,kan ve açlıktı.Tüm dünya düşmandır demişti şaman.Doğadaki hiçbir şey bizi istemiyor oysa biz onlardan çok daha üstünüz bu sebeple kıskanıyor bizi.Tek yol ölümdür.Adalet yoktur sadece ölüm vardır!Dünya savaşıyordu,dünya ölüyordu,sonunda orkların da bir canlı olduğunu göreceklerdi.O gün ne kadar da güzel olacaktı.Çlüm konuşacaktı,orkların çizmeleri yeri inleteceklerdi,orkların intikamı alınacaktı bu pisliklerden!Gözlerini oyacaklardı ve dillerini keseceklerdi.Doğumdan sonra bir tek ölüm ve kn vardı.Ork olmanın anlamı buydu.Tanrılarının adında bile bu gizliydi.Işığın iğrenç ışınlarını yutacaklardı,koşacaktı.İntikam günüydü bugün yapılan haksızlıkların öcünün alınma günü..Çlümün baltası insanların ince boyunlarını biçecekti.Ork onların kanını içecekti.Doğasının emrettiği şeyi,ona öğretilen şeyi yapacaktı.Savaşçı doğmuştu ve savaşçı ölecekti.Ve tüm dünya görecekti!Sonunda o gün gelmişti ve insanlar kaçıyor,korkuyor ve çığlık atıyorlardı.Günlerini göreceklerdi.Gözlerine sadece tek bir renk görünüyordu o gün:kırmızı.Heryer kırmızı olmalıydı,dünya bununla yıkanıyordu.Zevk içinde inlerken bedeni heryer kırmızıydı,insanlar onun tüm hayatı boyunca gördüğü rengin güzelliğiyle tanışmışlardı.Korkuyorlardı!Gülüyordu onlara.Korksunlardı,o da korkmuştu bir zamanlar o da ölümle tanışmıştı onunda yoldaşları böyle ölmüştü işte insanlar öldürmeyi zafer sayıyorlardı ve orkların öldürmsine katliam diyorlardı!O bunun anlamını çoktan unutmuştu,yaktı yıktı ve tecavüz etti.Sonuna kadar orkların gücünü gösterdi.Karanlık geldiğinde Kan Tanrısının kutsanışını hissetti.Çlümle tüm pislikler temizlenmişti,şimdi o görevini tamamlamıştı.Dünya gününü görmüştü.Bir ork doğmuştu ve ölmüştü.Kanla doğmuş ve kanla ölmüştü...

    ...

    Cedric Drowun gözlerinde tüm bunları görürken sanki etrafında olurmuşçasına gördüğünü farketmemişti.Ama öyle gerçekti ki!Sanki ork oydu!Bu nasıl olabilirdi bilmiyordu ama öldürmekten zevk almış ve insanlardan nefret etmişti.Acı içinde geçen bir hayatta nedenselliğinin artık öneminin olmadığını ve dünya düzeninde ölümün tek adalet olduğunu gerçekten de görmüştü!O bir orktu.Çlümle gelen karanlığı dahi görmüştü.Etraf karanlıktı.Galadlirimin varlığından habersizdi o anda,hiçbr şey önemli değildi.Sadece kan ve nefretle örülmüştü her şey...

    Sonra Galadlirim gözlerini kırpıştırdı ve Cedric gerçeğe döndü.Artık nasıl bir gerçeklikteyseler.Çünkü bunu bilmiyordu.Beyni sadece gördüğü anılarla doluydu.Gözlere baktı ve kara ellerin kendini bıraktığını hissetti.Konuşuyordu galiba şimdi.

    "Acı sadece bize özgü değil Cedric ve ölüm de öyle!Ne gördün Cedric anlat bana!Kanın ve nefretin nereden geldiğini söyle bana o 'savaşı' anlat bana şimdi."

    _________________
    Gözlerimi kapadım ve geçmiÅ?i hatırladım
    Bizi biz yapan yıldızların ve denizlerin parıltısını içimde buldum
    SöylediÄ?imde Å?arkımı unutulmadı sözlerim
    Å?arkılara konu olmuÅ? zaferlerim,hatıralarım
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    mefistofeles
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 12, 2005
    Posts: 481

    PostPosted: Fri May 19, 2006 8:14 pm Reply with quoteBack to top

    Sessizlik sadece sessizlik...
    Ssezsizliğin şarkısı en güzel olanı galiba.Bildk yada bilmedik tüm şarkıların buluştuğu tek nokta.
    Acının, sevginin, nefretin en kötüsü şevkatın içindeki sevgisizlik.Hayatın insana verebilecekleri ile alabileceklerindeki bilinmeyen denge.Kimi Chaos dedi kimi kötülük ama ne farkı varki, ihanetin insanları sevmemeyi becerebilmek arasında.İşte ben, kardeşimi öldüren ve sizide öldürecek olan ben ne bekliyorsunuz ki benden.Sizi sevmemi mi?Çok beklersiniz.İnsan bilmediklerinden korkar.Cehalet, cehalet en büyük kötülüktür.şeytan bile o kadar kötü olmaktan korkar ki cehaleti kendisinden uzak tutar ama cahil olan sizleri çevresinde toplar.Kötülük için elini yakmaz sizleri toplar.Ne istiyorsunuz beni yakaladıınız işte kaçtığımdan da değil ya.Benden alabilecekleriniz o kadar az ki ama benim sizden alabileceklerim.Hanginiz sözlerimin hepsini anladınız.Tanrısal olana hizmet etmek için ne yaptınız kendi cahilliğiniz dışında.Evet ben yaptım hem kardeşimi hem ailemi hem de bütün köyü öldürdüm.Ama itiraf etmeliyim ki kazada olsa ilki bir başka oluyor.Savaşlada ilk kez birilerini öldüren şovalyeler gibi hayat boyu taşıyacağım bir yük.Kan küçükken bile kan ellerinize değidiğinde sadistçe bir zevk aldığını bilirmisiniz ben bilirim.Rahiplerin dedikleri yalan insan düşünmeye başladığı ilk anda cehalet sarar etrafını.Cehaletten sonra zevk takip eder kötülüğün sırasını.İşte doğduğun andan itibaren zevk için yaşarsın bir şeyler öğrenene kadar.Çldürdüm hepsini öldürdüm ama ardlarında ağıtlar yaktım.Benden başka hiç kimsenin bilmediği ağıtlar.Tanrılar bile kıskandı.Tanrısallığı arayanlar alkışladı.Bu kadar, buraya kadar sonlarınız geldi.Kaçısınız yok artık....


    Ozan köydeki en büyük bina olan ve bütün köy halkının toplandığıı mahkeme binasında kendi yaptığı ve wagner die çağırdı gitarını belinden çekip dizine koydu.Çnce okşadı ardında yavaşça tellere dokunmaya başladı.Bir inen bir yükselen ritm le bazen konuşmadan ağladı bazen acıdı.Müziği duyanlar öyle bir dehşete kapıldılarki yerlerinden hareket edemediler.Bu öyle bir dehşetti kimse güzelliğinde mi yoksa müzikteki nefretten mi anlayamadılar.Ardından acı geldi dinleyenler için.Wagner ın titreyen telleri önce ısındı sonra güz soğuğu gibi insanın içine işlemeye başladı.Dinleyenlerin acısı gittikçe arttı.Acı bu kadar dayanılmaz olmasına rağmen kimse ne hareket ediyor nede bir şeyler söyleyip hareket edebiliyordu.Sonra soğuk bir ışık farkettiler kimse yerinden kıpırdayamasada huzurun ışıkla geleceğini anlamıştı.Çlüm her zaman soğuk olur.İster iyi olun ister kötü , ister cennete gidin ister cehenneme yada chaosun ortasında kaybolun geri dönüp anlatabilseniz.
    Söyleyebileceğiniz tek şey soğuk olduğudur.Çocuklar dahil odadaki herkes ölümü içtenlikle kabul ettiler üşüseler, yada yansalar nefretin bu hali onlara çok gelmişti ve mahkeme salonundaki herkes kıpırdamadan gözleri ozana akar halde ölmüştü.

    Mefisto şarkısını bitirdikten sonra gözünden akan tek damla yaşla wagner i sırtına aldı ve pelerini çekip ayağa kalktı ve yürümeye başladı ama yürüyemedi arkasında bıraktıkları için hiç üzülmemişti onların çektiğini her saniye çekiyordu zaten.Birazda kıskandı onları buldukları huzur için.Derken yorgunluk ölüm gibi çöktü üzerine ama bu sefer sıcaktı.Kenara geçip uzandı, bir daha hiç uyanmamayı dileyerek.

    Uyandığına bir kapının önündeydi.Nasıl geldiğini bilmiyordu.Artık ne rüya ne gerçek bilmiyordu.Gene uyumak istesede uyuyamadı.Kapılar onu bekler gibiydi......
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.64 Saniye