Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: BradlyHaig
    Bugün: 32
    Dün: 23
    Toplam: 90361

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1558
    Üye: 1
    Toplam: 1559

    Şu An Bağlı:
    01 : riabovasb4t5

    FrpWorld.Com :: View topic - Yeni Dünya ( RP EKRANI )
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Yeni Dünya ( RP EKRANI ) View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    darkelven
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 29, 2006
    Posts: 229
    Location: khalkedon

    PostPosted: Fri Jan 12, 2007 4:13 pm Reply with quoteBack to top

    Shruiak gölgelerden hareket etmeyi deneyecekti ama burada pek de fazla gölge olmadığını kabul etti. Karavanların korunmasının iç kısmında yakılmış olan kamp ateşlerinin görüntüsü, bulunduğu tepeden, şatoyu kuşatma altına almış bir ordunun yaktığı kamp ateşleri gibi gözüküyordu.gerçeğin çok daha farklı olduğunu, çoğu insanın burada postu kurtarmak için bulunduğunu bilmek ona biraz garip geliyordu.
    Sol lagna`nın kıyameti herkesten önce karaelfler ve cüceler tarafından hissedilmişti.Drowlar bunu gizlemeye çalışmışlardı ama shruiak`ın babası ve şehirdeki birkaç cesur adam bunu yaymak için yer üstüne çıkmaya karar verdiler.bir dahada geri dönmediler karaelfler ve drowlar arasında bir muharebe yaşandı ve iki ulusun zaten kötü olan ilişkileri iyice çığrından çıktı.

    Annesinden öğrenmişti shruiak bunları, çünkü annesi onu kovuyordu uth masar`dan.çünkü o bir melezdi ve iki ulusu birleştirebilecek olan da oydu.Ama hayır, kralın varisinin gitmesi gerekliydi.Çünkü baş sorcerer hükmetmek istiyordu.Ve bunun için shruiak`ı öldürmeyede hazırdı.ve kaçtı shruiak şehrini alevler içinde bırakan ve kaosun yaşandığı bir gece babasının 7 yüzüğünü çok sıkışık anlarda kullandı.Arınmak için tapınağa gitmeye de niyetlendi.Ve arındı da ona annesinin ve babasının günahlarından sorumlu tutulmayacağı söylendi.

    Ama şimdi, dünya yavaş yavaş parçalnırken, çoğu insan artık ölüyken ve kıyamet son haddine ulaşmak üzereyken neredelerdi onlar?

    Yorulmuştu.Ve uyumalıydı.Başlığını başına geçirdi mümkün olduğunca morumsu derisini gizlemeye çalışararkateş çevresinde toplanan gruplardan gözüne en tenha kestirdiğine ilerlemeye başadı.İçinden bu insanların da diğerleri gibi problem çıkarmayacağını umuyordu.Tek istediği anılarını,kaçıp gitmek istediği bu dünyada bırakıp yeni bir hayata başlamaktı.Kıyamet birazda işine yaramıştı.

    _________________
    ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''

    Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...

    drow atasözü
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    WizardOfQuarks
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 28, 2004
    Posts: 757
    Location: Ankara

    PostPosted: Fri Jan 12, 2007 10:48 pm Reply with quoteBack to top

    Xyra’Shyntala büyük, yıllardır kullanılmayla artık eskimiş karavanların arkasındaki karanlık bir köşede sessizce oturmuştu. Siyah pelerinine bürünmüş ve başlığını kafasına iyice çekip gümüş saçlarını gizlemişti. Arkasına saklandığı karavandan sesler geliyordu. Anladığı kadarıyla üç kadın sohbet ediyordu. Kulak kabartmaya başladı; çünkü en iyi bilgiler erkeklerden değil, dedikoducu kadınlardan alınırdı. Sohbeti dinlerken aynı zamanda kimse onu farketmeden sessizce etrafı izleyip görüş alanındaki her şeyi büyük bir dikkatle inceliyordu. Başlığının gölgesinde kalmış gözleri her şeyi görmeye çalışıyor, onu habersiz yakalayacak her tehlikeyi her an hazır bir şekilde bekliyordu. Gözleri etrafı izlerken bir taraftan da düşüncelere dalmıştı...

    Karanlıkaltı’nın acımasız ve tehlikeli karanlığında doğmuştu. Orada ailesi tarafından eğitim almış ama evlerine yapılan beklenmedik saldırı sırasında babasıyla birlikte yeryüzüne kaçmak zorunda kalmıştı. Orada Eilistraee rahipleriyle karşılaşmış ve ondan sonra doğuştan yetenekli olduğu büyü eğitimine başlamıştı. Hayatının uzun yıllarını yollarda geçirmişti ve bir yerde hiçbir zaman uzun süre kalmamıştı. Bir yerden çok yollar onun yuvası olmuş da denilebilirdi. Kıyamet, yıkım, katliam, felaketler her yerde etkisini gösterirken yeni dünyanın dedikoduları kulağına gelmiş ve işte kendisini burada bulmuştu. Ama burada da çok fazla kalmayı planlamıyordu...

    _________________
    "�n yargıları yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur..."  Einstein
    Back to top View user's profileSend private message
    yeminer
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 01, 2003
    Posts: 4320
    Location: istanbul

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 12:16 am Reply with quoteBack to top

    Genç adamın sinirleri tepesindeydi, annesi babası, kardeşleri... Hepsi birden kalkıp bu lanet büyücünün şatosunun önüne doluşmuşlardı adeta beş parasız, çulsuz çaputsuz sokak dilencileri gibi ve bu durum hayatı boyunca refah içinde yaşamasa da hep ekmeğini kendi kazanan ve kimseye minnet etmeden yaşayan çiftçi çocuğu için oldukça gurur kırıcıydı.

    "Büyücü efendi bizi buraya topladın, bari birşeyler açıklamaya tenezzül et ! " diye bağırdı genç adam vargücüyle, bu esnada arkasından gelen 15-16 yaşlarındaki küçük kardeşi de her hareketini adeta bir şeyhin müridi gibi vecd ile onaylıyordu. Genç adam bağırdığında atarabaları ile arasında 15 mere mesafe vardı. Genç adamın az önceki bağırdığını bile büyücünün duyma olasılığı çok düşüktü ama yine de genç temkinli davranıp ardından büyücünün anne ve diğer dişi akrabaları ile ilgili yaptığı büyücünün son derece talihsiz bulması olası imaları daha düşük bir tonda söylemişti. Ama genç adamdan birkaç çetre ötede şarabını yudumlayan elf ve ona eşlik eten atı bu imaları rahatlıkla duymuşlardı.

    Genç adam elf ve atına ilgiyle baktı, aklından belkide birşeyler demek geçmişti ama vazgeçip at arabalarının çevrelediği geniş ateşin yanına doğru yola koyuldu.

    Susy kalabalığı aşıp şatonun önündeki güruha birnevi toplanma mekanı sağlayan atarabalarının çevrelediği açıklığa gelmişti. Bu açıklık yaklaşık 8 metre çapında bir yarımdaire şeklindeydi ve merkezinde ateşin etrafında toplanmış, güzel sesi ile şarkı söyleyen bir ozanı huşu içinde dinleyen 8-10 insan 4 elf ve birde cüceden oluşan bir topluluğu vardı.

    Susy bu kalabalığa çok fazla ilgi göstermeden atarabalarının birinde oturan üç kadının yanına yanaşmış ve onlara selam vermişti. Kadınlar kendi aralarında dedikodu ediyorlardı ve Susy nin geldiğini görmemişlerdi.

    "Sence bu büyü sayesinde çocuklarımız da büyülenir mi ? Yaratık olurlar mı ? " demişti kirli yüzlü, siyah dağınık saçlı bir kadın kocaman kocaman pörtlettiği gözlerini karşısındaki kahverengi saçlı, uzun boylu vücudu ve elbiseleri nispeten daha düzgün kadına bakarken.

    "Tabiki, büyüler içinden geçenlerin hepsini etkilermiş, ama olsun kadın, ölmekten iyidir. " dedi sesinde hafif bir hüzün ve bilmişlikle ikinci kadın. Ççüncüsü ise konu ile ilgili yorum yapmadan dinlemeyi tercih ediyordu ki Susy'i fark edip konuşmalarına ara verdiler.

    İkinci konuşan daha düzgün görünüşlü kadın selamı hemen kapmıştı.

    "Sana da selam yabancı" dedi Susy'i hiç de saygılı olmayan horgörü ile karışık bir ses tonuyla ve bu esnada onu inceliyor, kassız, çelimsiz kollara bacaklara bariz bir aşağılama ile bakıyordu. Ama yüzüne baktığında aşağılama değil de sanki beklediğini bulamama ifadesi vardı.

    Raphael çemberin içinde, ateşin yakınlarında biryerde kıvrılmış uykuya dalmıştı. O uykuya daldıktan bir süre sonra başlayan güzel sesli ozanın müziği adeta nini gibi gelmişti. Bu şekilde uyumaya devam ediyorduki kalın bir ses uykusunu böldü, bu ses Susy'nin daha başlamayan sohbetini de bölmüştü. Genç adamın teki büyücüyü açıklama yapmaya davet ediyordu.

    Edmond atı ile kendi ateşlerini yakmış guruplardan birine yaklaşıp selam vermişti. O gurba yaklaşır yaklaşmaz 45-50 yaşlarında bir adam ayağa kalktı. Elinde kalınca bir sopa tutuyor ve tehditkar olsam mı olmasam mı kararsızım havasında ileri geri sallıyordu sopasını.

    Edmond selam verdiğinde kabaca "Sana da selam yabancı ! " demişti ve Edmond yabancıyayapılan vurguyu rahatlıkla sezinlemişti. Yanaştığı guruba göz atan Edmondun ilk gözüne çarpan 17-18 yaşlarında kahverengi saçlı, çok güzel esmer bir kız ve kucağında tuttuğu bebecik olmuştu. Daha sonra 10 yaşlarındaki bir erkek çocuğu ve 40 yaşlarıdaki kadını gördü. Bu esnada biraz ötesinde bir genç adam onları buraya toplayan büyücüye sayıp sövüyordu.

    Cordy atı ile kalabalığın arasına girmiş bekliyordu. Herkes kendi halinde gibiydi. şatoya uzak duran Cory şatoya gelene kadar arada ena zından 100 kişi olduğunu tahmin ediyordu. Çoğu silahsız sivil insalardı ve hepsi de kamp kurmaya çalışıyordu. Uzun süredir burada olmadıkları belliydi.

    Shruiak kalabalığın arasında ilerliyor, dikkar çekmemeye çalışıyordu. Çevik drow kimseye takılmadan ilerleme konusunda hiç sorun çekmiyordu ama dikkat çekme konusunda o kadar da başarılı değildi. Arada insanlar dönüp bir bakıyor sonra işlerine devam ediyorlardı. Tam bir adam üzerine doğru gelecekti ki herkesin dikkari bağırıp çağıran bir gence yönelde ve Shruiak da sıvışıp dinlenebileceği en iyi yere, karavanların kaleye doğru bakarken en sol tarafında olanın kenarına kıvrılıverdi.

    Xyra kaleye doğru bakarken sağdan ikinci karavanın dış tarafında oturmuş dikkatle etrafı izliyor, bu arada da kadınların dedikodularına kulak kabartıyordu. Kadınların büyü konusunda bu kadar cahil olmaları onu dehşete düşürmüş olmalıydı ama izlemeye ve dinlemeye devam etti. Bu esna da başka bir kadın karavandaki kadınlara yaklaşıp selam verdi. Kadınlardan biri onun selamına karşılık veriyordu ki bir anda bir bağırtı koptu ve ister istemez drow oraya baktı. Bu esnada gözü bir hareket sezmişti ama neyin nasıl olduğunu fark edememişti. Bu hareket sadece iki karavan öteye yerleşen bir drow melezinin ustaca saklanma hareketiydi ve acaba bunu bilse Xyra nasıl hissederdi.

    _________________
    her zaman yalan söyle ki, kimse yalan söylediÄ?ini anlayamasın
    güç amacın, karanlık aracın olsun.

    Last edited by yeminer on Sat Jan 13, 2007 10:42 am; edited 1 time in total
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's website
    Lupus Nigra
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 24, 2005
    Posts: 236
    Location: Four Corner Square No:4 Old City/Silvermoon-SILVER MARCHES

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 1:20 am Reply with quoteBack to top

    "Kediyi merak öldürür" derdi eski akıl hocası ve sanat öğretmeni... Ama bu sözün gerçek anlamını anlamaktan uzak olan kulaklara söylerdi bunu...

    Çyle kulaklar ki kocaman ve sivri olmalarına rağmen sadece istediklerini duyardı.
    Bu kulaklar için yukarıdaki cümleden anlaşılması gereken ise "eğer kediysen merak tehlikelidir. Eğer genç elf isen gidermeden rahatlayamayacağın bir rahatsızlıktır" yada bunun gibi birşeyler...

    Genç elf yerinden kalkıp şarap şişesi elinde olmasına rağmen araba çemberine yaklaşmya başladı. Gözüne fazla dikkat çekmeden çembere yaklaşabileceği nispeten gölgede kalan bir yön seçmişti.

    Ateşin aydınlattığı yere çıkmadan önce 3-4 dakka yerinde dikilip insanların yüzlerini inceledi. Herkese teker teker bakıp kim yada ne olduklarını tehdit olutuşrup oluşturmadıklarını anlamak istiyordu. Eğer özellikle bu genç insan kavga çıkartacak insanları galeyana getirecek bir şeyler daha yaparsa onu sakinletirmek için harekete geçecekti. Ama önce etraftakileri tanımalı gerekirse yanında olabilecek mantıklı insanları belirlemeliydi... Ondan sonra ya gencin yanına gidecek ve konuşacak yada gerekirse bir söz duellosuna girecekti. Ççüncü seçeneği ise düşünmek bile istemiyordu.

    Doğrusu ilkini tercih ederdi...

    _________________
    Bir kiÅ?inin ölümü bir trajedi, bir milyon insanın ölümü ise bir istatistiktir.
    Joseph Stalin
    Back to top View user's profileSend private message
    Mark
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 31, 2006
    Posts: 2004
    Location: Midkemia, portal/istanbul

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 1:29 am Reply with quoteBack to top

    Quote:

    "Sana da selam yabancı" dedi Susy'i hiç de saygılı olmayan horgörü ile karışık bir ses tonuyla ve bu esnada onu inceliyor, kassız, çelimsiz kollara bacaklara bariz bir aşağılama ile bakıyordu. Ama yüzüne baktığında aşağılama değil de sanki beklediğini bulamama ifadesi vardı. Susy bu ifadeyi tanırdı: Yüzünden hoşlanan kadınlar vücuduna baktığında malesef bu şekilde karşılarlardı.


    Susy, annesinin sözünü hatırladı; "Baslangiclar, tehlikelidir".
    Kadinin bakislarini tanidi. Rahatsizlik duymadan, karsisinda oturan üç kadina odaklandi. Halbuki, o zayif bedenini begeniyordu. Tam o anda, uzaktan büyücüye söylenen nidalar patlak verdi.

    "Bir kac şey sorabilir miyim?"
    "Bu kadar insanin burada toplanacağını, tahmin etmemiştim. Neden, kaleye alinmiyorlar?", düşünceli bir tavırla ekledi. "Sizin için yapabileceğim bir şey var mi? Pardon, Uzun bir yoldan geliyorum. Adim, Susy Odnamra."
    Back to top View user's profileSend private message
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 4:37 pm Reply with quoteBack to top

    Edmond kendisine yapılan bu tehdidi direk olarak anlamıştı.Eh, zaten böylesine açık bir tehdidi anlamamak mümkün değildi.Ancak Edmond gitmemekte ısrar ediyordu.Çünkü böyle hiç kimse kurtulamazdı.Birlik olmak gerekirdi.Edmond'un anladığına göre adam *burası benim mekanım* havasına kapılmıştı.Gerçi üzerinde giysi olan büyücünün yanına geldiği için bu normal karşılanmalıydı.Fakat burada böyle yapılması kıyameti hızlandırabilirdi.Edmond'a ustası ne demişti zaten:*Gerçek kıyameti insan koparacaktır!*

    Edmond yorulmuştu.Doğrusu o kadar yolu uyumadan geçip yorulmamak mümkün değildi.Edmond büyü yapmayı başarmak için ne kadar uğraştıysa bu kıyameti durdurmak için de o kadar uğraşmaya yemin etmişti ki bu az bir yemin değildi.Edmond çok kişiyle kavga etmişti, en başta babasıyla.Babaya karşı geldiği için de Elf öncüleriyle.Ama bu kadar kavgayı boşa yapmamıştı.En başında artık özgürdü.Artık bir amacı vardı ve artık bir büyücüydü.Elindeki asasını yaparken ne kadar heyecanlanmıştı.Kaç kez milimetrik oranlarda kaydığı için koskoca sopayı yakmıştı ya da kırmıştı.Bu da onun büyücülüğe ne kadar önem verdiğini ustasına göstermişti ve ustası asayı büyüyle yapmıştı.

    Edmond 10 yaşındaki çocuğa yönelerek *Evlat senin burada işin ne?* diye sordu

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    Logan
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 29, 2004
    Posts: 1963
    Location: Gölgelerin İçinden,Kan Kusturmaya Geldim

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 8:16 pm Reply with quoteBack to top

    Quote:
    Cordy atı ile kalabalığın arasına girmiş bekliyordu. Herkes kendi halinde gibiydi. şatoya uzak duran Cory şatoya gelene kadar arada ena zından 100 kişi olduğunu tahmin ediyordu. Çoğu silahsız sivil insalardı ve hepsi de kamp kurmaya çalışıyordu. Uzun süredir burada olmadıkları belliydi.



    Cody Etraftaki insanların burada neden Toplandığını merak ediyordu... Gördüğü ilk dumana doğru gitti...
    Ateş olmayan yerden duman cıkmazdı... Ateşe yaklaştıkça Bir müzik sesi kulağına fısıldanıyor, etrafındaki insanlar o müzikle adeta büyüleniyordu dinlendirici bir müzik olduğu belli idi...

    Ateşin yanında toplanmış kişilerin yanına kadar gitti. Atını eğerinde tutyordu.

    Birinin omuzuna dokunarak

    '' Afedersiniz burda ki insanlar niye toplandı,bir yerlere mi gidiyolar yoksa burda bir kasaba gibi bir yermi kurulacak.''

    _________________
    Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEFFA
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    darkelven
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 29, 2006
    Posts: 229
    Location: khalkedon

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 10:16 pm Reply with quoteBack to top

    Büyücüye söven genç bir insan sesi...

    Shruiak içinden büyücüye de ergene de küfür ediyordu.
    Ne vardı yani beklese, kıyamet şatonun yanına kadar mı gelmişti?
    Zaten beyni gereğinden fazla yorgundu.Tabi bu sırada çevresindeki insanların da dikkatlerini oraya çevirdiklerini fark etti.

    şimdiyse kalkmıştı ve kalabalığın arasından çıkarak yürümeye başladı.
    Bela, burada da bela...
    Halbuki o beladan uzak durmak istiyordu.Geçmişinde yeterince kan dökmüştü.Her kavgadan kaçıyordu, çünkü girdiği kavgalarda kan fışkıran gövdeler bırakıyordu geride.
    İnsanlar umrunda değildi.Hide`ını da kaldırdı.Yürürken kılıçlarını da asmıştı omzuna çapraz bir biçimde.

    Büyücünün o çocuğu duymamamış olmasını ''onlardan'' diliyordu.

    _________________
    ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''

    Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...

    drow atasözü
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    AZaZ3L
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Mar 20, 2006
    Posts: 117

    PostPosted: Sat Jan 13, 2007 11:54 pm Reply with quoteBack to top

    Raphael yattığı yerde kıvranarak tek gözüyle uykusunu bölen adamı aradı..İnsanlar sabırsızlanmaya başlamıştı..Büyücünün adamı duyduğunu hiç sanmıyordu yinede o cevabı en az adamın istediği kadar duymak istiyordu..

    _________________
    http://www.travian.com.tr/?uc=tr2_22747
    Back to top View user's profileSend private message
    Kathranis
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 10, 2007
    Posts: 65

    PostPosted: Sun Jan 14, 2007 12:42 pm Reply with quoteBack to top

    Ayı postundan ve kurt derisinden zırhının içinde Kath'ranis kurdu Volan ile birlikte dikkat çekmemek için kervanın en sonunda oturmuş olacakları bekliyordu. İnsanların birbirine bağırdıklarını ve homurdandıklarını işitiyordu. Volan uyuklarken Kath'ranis de belindeki büyük kemerden bir elma aldı ve ısırmaya başladı. Çok fazla dikkat çekmek istememesine karşın kervanı ve insanları çok merak ediyordu.
    Back to top View user's profileSend private message
    EldariL
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 18, 2006
    Posts: 137

    PostPosted: Sun Jan 14, 2007 9:50 pm Reply with quoteBack to top

    Alegria dağların arasında sıkışmış ve unutulmuş küçük bir köyün az sayıdaki koruyucusundan biriydi. Dağlardan ve ormandan gelen karanlığın sürekli tehditi altında olan bir köy. Yaşayan tek akrabası büyücü olan dedesiydi. Alegria doğuştan savaşçı ruhlu bir kadındı. Ama dedesinden ona miras kalan ve henüz farkında bile olmadığı, su yüzüne çıkmamış bazı güçleri de vardı. Uzun boyluydu. Asi ruhunu yansıtan siyah saçlarının çevrelediği beyaz yüzünde, düşüncelerini açığa vurmayan karanlık bakışlı siyah gözleri vardı. Gençti, atletikti, hızlıydı, kılıçta usta ve iyi bir atıcıydı. Az sayıdaki insanı koruduğu bu köy onun yeteneklerinin çok gerisindeydi. Zaten buradaki görevi de o kadar uzun sürmedi... Bir sabah uyanıp da tüm köyün gittiğini görene kadar... Karanlık gelmiş ve yıllardır koruduğu her şeyi alıp götürmüştü. Peki ya o?... Neden o kalmıştı, neden sanki yıllardır uyuyor gibiydi? Kader ilk defa onu yollara düşmeye zorlamıştı. Yalnız ama güçlü. Bilinmeze doğru ama kararlı. Geçtiği her yerde karanlığı hissediyor izlendiğini biliyordu ama korkmuyordu. Günlerdir yürüyordu. Ve bir akşam, güneş bir kez daha ufka yaklaşırken ürpertisini siyah pelerinine sarılarak giderdi. İşte karşısında o bilinmez karanlık yapı duruyordu. Nihayet kaderinin onu çağırdığı yere gelmişti.
    Akşam güneşi kızıllığının yerini kalenin önündeki kamp ateşine bıraktığı sıralarda toplanmış kalabalığı artık iyice seçebiliyordu... Ateşin kızıl gölgelere benzettiği vücutlara doğru yaklaşırken temkinliydi.
    Back to top View user's profileSend private message
    WizardOfQuarks
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 28, 2004
    Posts: 757
    Location: Ankara

    PostPosted: Sun Jan 14, 2007 10:17 pm Reply with quoteBack to top

    Xyra artık kadınların büyü konusundaki saçma sapan fikirlerini dinlemekten bunalmış ve oturduğu yerden olayları daha iyi görebileceği bir konuma yerleşmişti. Bunu yaparken de karavandaki kadınlarla konuşmaya gelen ve muhtemelen büyücü olan diğer kadının onu farketmemesini umdu; çünkü karanlık ta olsa tam onun görüş alanına girmişti. Ama neyse ki büyücü kadının da dikkati onunla aynı yere çekilmişti ve oldukça meşgul gibiydi. Kalabalığın ortasında kendisine hakim olamayan genç insanı sakinleştirmeye çalışan kişileri farketti. İnsanlar herşeye ne kadar da ani tepki veriyorlardı.

    Onun tek istediği bu felaket ve yıkımdan kurtulmaktı o yüzden her zamanki sabırsız halini bırakıp sabretmeyi tercih ediyordu. Tekrar uzun siyah pelerinini ince vücuduna dolayarak karavanın ateşin ışığından uzakta gölgelerde erimiş güvenli yerinde durmaya devam etti. böyle kötü zamanlarda insanların sorunlarına karışmamak en iyisiydi. Artık karanlıkta bir gölgeden ibaretti. İnce ve güzel bir karanlık...

    _________________
    "�n yargıları yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur..."  Einstein
    Back to top View user's profileSend private message
    yeminer
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 01, 2003
    Posts: 4320
    Location: istanbul

    PostPosted: Sun Jan 14, 2007 10:18 pm Reply with quoteBack to top

    Aletralis meydana yaklaştı, bu esnada onun gibi buraya doğru gelen, meydandaki kalabalığı ürkek gözlerle inceleyen başkalarının da olduğunu fark etti. O kalabalıktakileri incelerken yanından zırhlara bürünmüş bir savaşçı geçip karavanların arasına doğru gitmişti(Cordy)

    Bu esnada biraz önce bağıran genç adam da Cordy nin yanında ilerliyor, küçük kardeşi arkada o önde meydandaki ateşin yanına doğru gidiyordu. Yüzünde kararlı bir ifade vardı ve kardeşi de abisini taklit etmeye çalışıyordu.

    Genç adamın yakışıklı yüzü, emin duruşu ve olgun sesi onun iyi bir lider olabileceğini ve insanları etkileyebileceğini düşündürdü Aletralis 'e. Bu esnada yudumlamaya devam ettiği şarabı ağzında ekşimsi bir tad bırakırken kafası güzel olmasa da çevresindekilerin onun kafasının güzel olduğunu düşünme ihtimalleri olduğunu fark etti. Ve bu genç adamın daha sevimli durabileceğini anladı Aletralis.

    Susy karşısındaki kadının tavrını garipsememiş ve konuşmaya devam etmişti.

    "Birkaç şey sorabilir miyim ?"
    demişti Susy ki ikinci kadın atladı.

    "Sor şekerim sor ? Eliat herşeyi bilir " dedi alayla ve kıkırdadı. Ççüncü kadını eliyle hafifçe dürtüp Susy'nin konuşmakta olduğu kadını işaret etti ve ikisi birden alayla genç ve güzel olan üçüncü kadına baktılar.

    Kadın ikisine de aldırmamış, eliyle sanki sinek kovalar gibi bir hareket yapıp Susy ile konuşmaya devam etmişti.

    "Sor bakalım, seni dinliyorum " dedi biraz daha saygılı bir sesle. Diğer ikisi kendisi ile alay edince Susy ile alay etmeyi bırakmış, ikisine karşı adeta yandaş edinmek istermiş gibi Susy ile saygıyla konuşuyordu. "Aldırma bunlara "

    "Bu kadar insanin burada toplanacağını, tahmin etmemiştim. Neden, kaleye alinmiyorlar? ... Sizin için yapabileceğim bir şey var mi? Pardon, Uzun bir yoldan geliyorum. Adim, Susy Odnamra." dedi Susy

    "Biz buraya geleli 3 gün oluyor, büyücü şatoda ve insanları şatoya neden almıyor bilmiyorum. Çok kalabalık olduğumuzdandır belki ? " dedi ve "yardım önerisi konusuna gelince " diyip diğer iki kadını gösterdi.

    "şu karılara aldırma yeter, ben Eliat " dedi ve alayla kıkırdadı. İki kadın sinirle Eliata baktılar.

    Edmond karşısında duran adamın durumunu anlamıştı, o bir aile babasıydı ve ailesini bu kalabalıkta korumak istiyordu. Edmond admın yüzündeki endişeyi gördü.

    Bu arada Edmond genç çocuğa "Senin burada ne işin var" diye sormuştu. Çocuk bir an afalladı, belki cevap verecekti ama babası daah erken davrandı.

    "Sanki olanlardan haberin yok be adam, bu diyar köklerinden sarsılıyor, oğullarımı, kızlarımı bırada mı bırakacaktım ! " dedi, adamın çaresizliği her hareketinden okunuyordu. Ailesini çok seven ve onlara ilgi gösteren bir baba olduğunu düşündü Edmond. Bu esnada biraz önceki gürültü patırtıyı çıkaran genç susmuştu ama ardından insanlar onun dediklerine kendilerince katılıyor, onun kadar yüksek sesle olmasa da onları günlerdir burda bekleten ama onlara ufak da olsa bir kurtuluş yolu gösteren büyücüye küfretmekle şükretmek arasında gidip geliyorlardı.

    Cody kervanların arasında duran müzik dinleyen kalabalığın yanına gelmiş ve oturmuş müzik dinleyen bir adama

    "' Afedersiniz burda ki insanlar niye toplandı,bir yerlere mi gidiyolar yoksa burda bir kasaba gibi bir yermi kurulacak." demişti.

    Ateşin yanında müzik dinleyen, uyuyan herkes bu soruya şaşırıp kalmıştı. Raphael gözlerini ovuştururken duyduğu bu soruyu sorana istemeden hızla bakmış.

    "Büyücü başka dünyalara götürebileceğini idda ediyor bizi savaşçı, sonu gelmemiş başka dünyalara" dedi sorduğu adam şaşırmış bir ifadeyle.

    "Senin haberin yok mu ? Eğer öyleyse çok şanslı bi adammışsın " dedi neşeyle. Bu esnada ozan bile olaya bakmak için durmuştu. Adamın bu cevabından sonra ufak bir gülümseme ile çalmaya devam etti.

    Bu esnada Shruiak gizlenmekten vazgeçmiş ve tekrar ortada dolanmaya başlamıştı. Garip gözleri, derisi ve görünüşü çevredekilerin ilgisini çekiyor. Her an silahlarına davranmaya hazır duruşu ise onları uzak tutyordu.

    Susy nin karşısındaki kadın ufak bir inleme ile konuşmasına ara verip Susy'e birkaç metre ötesindeki shruiak 'ı gösterdi.

    "Bu bir drow mu ? " dedi korku ve hayranlıkla.

    Bu esnada Xyra Susy ve kadınlar arasında geçen konuşmaların tamamını duymuş ve Shruiak da az önce gizlendiği yerden hareket edince onu farketmişti. Tabi onun bir melez olduğunu da farketmişti. Karanlığın içine iyice sindi, pelerinine sarıldı ve gizlenme konusunda yetenekli drow kimse fark etmeden keravanın gölgelerinde saklanmaya devam etti.

    Bu esnada Kathranis yere oturmuş kalabalığa uzak bir noktada elma yiyor ve merakını gidermeye çalışıyordu. Alegria ise Kathranisin birkaç metre ötesinde ayakta buraya toplanmış kalabalığa bakıyordu. İkisi de kalabalığın dış taraflarında durmuşlardı ama Kathranis oturmuşken genç savaşçı kadın Alegria çekingen bir şekilde de olsa kalabalığa doğru ilerliyordu.

    Akşam olmak üzereyken kalabalıkta ufak çaplı hareketlenmeler başlamıştı.


    Dışarıda bunlar olurken içeride Khedan heyecanla çıraklarını topluyordu. Birazdan uzun süredir beklediği zaman gelecekti. İçini korku ve heyecan kaplamıştı, geleceğin bilinmezliği ve gerçek bir kahraman olmanın, bir büyük mucize gerçekleştirecek olmanın heyecanı neredeyse bu işte bir aksilik olursa olabileceklerin korkusunu bastırır gibi olmuştu.

    "Çabuk hazırlanın " diye azarladı çıraklarını ve o da geniş salondan ayrılıp merdivenlere doğru yola koyuldu.

    _________________
    her zaman yalan söyle ki, kimse yalan söylediÄ?ini anlayamasın
    güç amacın, karanlık aracın olsun.

    Last edited by yeminer on Sun Jan 14, 2007 10:29 pm; edited 1 time in total
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's website
    haldor_goraxe
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 26, 2005
    Posts: 275
    Location: Ýstanbul, sen??

    PostPosted: Sun Jan 14, 2007 10:27 pm Reply with quoteBack to top

    Güzel bir kasabada eğlenceli bir işi vardı, şimdi bu olurmuydu. Kim daha fazla göz şişirip daha çok adam döverken aynı anda kız ayarlayayıp birde üstüne sınırsız içki ve maaşı bir anda yok pahasına bırakmak ister ki... Nerden çıkmıştı şimdi "kıyamet" olayı, zaten gün gelecek hepimiz ölücez neden kaçıyorsunki bundan... Ama kimse dinlememişti Piijek'i. Ve oda boş şehrin sıkıcı olacağını düşünüp gelmişti bu saçma şatonun önüne.

    Kendi han ozanlarıyla beraber oturmuş şarkı söylüyorlardı. Etrafta bir gerginlik vardı ve bunu hiç sevmiyordu Piijek. Karşısında 3 kadın muhabbet ediyorlardı, onlarında biraz yakınında bir cüce ile bir kaç elf baya iyi tartışıyorlardı. Galiba bir sorun cıkacaktı. İşte şimdi mutluydu. Hem handa olmamaları kavga cıkmayacağı anlamına gelmezdi. Birde o kadınlara zarar gelmesini istemezdi. Ayağa kalktı ve ozana eğer bir şeyler olursa daha hızlı bir şeyler çalmasını söyledi. Ozan bunu duyduğunda gülümsedi ve gözleri parladı. Başıyla onayladı. şimdi artık eğlenebilirdi. Tam cücenin yanına gitmişti ki orda birini gördü. Adının Susy olduğunu söyleyip kadınların yanına oturmuştu. Aman Tanrım!

    _________________
    Rakı ve Balık....Ä°Å?te Bütün Mesele Bu... By ViceRoy Haldor Goraxe Herkesin Å?uursuzluÄ?u kendine... By ViceRoy Haldor Goraxe Don't dream of women; cause they'll only bring you down... by Dio
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Mark
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 31, 2006
    Posts: 2004
    Location: Midkemia, portal/istanbul

    PostPosted: Mon Jan 15, 2007 12:38 am Reply with quoteBack to top

    Uc Gün!
    Elita, konusurken akli calismaya baslamisti bile;
    Khendan; şatonun büyücüsü, üc gündür bu insanlara bir aciklama yapmamisti. Yolunda, gitmeyen birşey vardi. şatoya bir an önce gitmeliydi.

    Quote:

    "şu karılara aldırma yeter, ben Eliat " dedi ve alayla kıkırdadı. İki kadın sinirle Eliata baktılar.

    Eliat ın yanina oturdu. "Eliat, yardim teklifimi yerine getirdim, öyleyse. Seninle tanistigimiza sevindim." Gülümsedi.

    Ozan'in ve etrafindaki savaşcilarin, uzamis gölgeleri karavanlarin güvenli cemberinden disariya dogru uzaniyordu. "Eliat, burada umutlarini tek bu ana bağlamis, o kadar insan var ki. Baslarina, kötü birşey gelmesinden endişe ediyorum. Söylediklerinden sonra, şatoya bir an önce gitmeye karar verdim. Benimle gel. Buradaki insanlarin, bir aciklamaya ihtiyaci var.

    Quote:

    Susy nin karşısındaki kadın ufak bir inleme ile konuşmasına ara verip Susy'e birkaç metre ötesindeki shruiak 'ı gösterdi.

    "Bu bir drow mu ? " dedi korku ve hayranlıkla.


    Hemen, gösterdiği yere doğru bakti. Bir drowun, neler yapabilecegini, nereye, ne koyduğunu ya da bir yemek masasina yaklastiginda neler olabileceğini dinlemişti, hep. Göz takibine almisti, onu.
    "Eliat, benimle gel" kolunu tuttu. Ayaga kalkmasina yardimci oldu. Diger kadinlardan baya uzaklastiklarinda, "Buranin sorumlusu kim ise, Beni ona götür."

    Gözleri drowun üzerindeydi.
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.57 Saniye