Joined: Oct 26, 2005
Posts: 275
Location: Ýstanbul, sen??
Posted:
Thu Mar 29, 2007 4:51 pm
Etrafına bakındı Piijek, cüceler tükenmişti. Bacağındaki yaraya baktı. Küçük önemsiz bir şeydi. Tüniğinden bir parça koparıp bacağına sardı. Ama lanet olsun bu pantolonu cok seviyordu. Tamir edebilecek birini bulmalıydı daha sonra. Ama bu yeraltında bunu başaramazdı. Yer altında olduğu aklına geldi bir anda. Susy'ye baktı. Orda duruyordu. Ardından Piijek'in gözleri Susy'nin arkasındaki Khedan'a ilişti. Uyanmış gözüküyordu. Hatta ayaklanmış son cüceleri kendisi öldürmüştü.
Piijek kılıcındaki kanı temizledi ve etrafa bakındı hançerleri için. Bulabildiklerini aldı ve Susy'nin yanına gitti.
_________________ Rakı ve Balık....Ä°Å?te Bütün Mesele Bu... By ViceRoy Haldor Goraxe Herkesin Å?uursuzluÄ?u kendine... By ViceRoy Haldor Goraxe Don't dream of women; cause they'll only bring you down... by Dio
Bir an aklına Edmond geldi.Acaba o ne yapmıştı.Umarım sağ sağlim kurtulabilmiştir bu savaştan diye düşündü.Çünkü kötü birisine benzemiyordu ve iyi,güvenilir birilerine ihtiyacı olacağını düşünüyordu.Hiç olmazsa bu kadar kişnin arasında az da olsa tanıdığı tek kişi Edmond'du..
Hemen düşüncelerinden sıyrılıp yeniden tüm dikkatini karşısındaki kolcuya yöneltti.Ve sabırla bekledi...
Joined: Aug 31, 2006
Posts: 2004
Location: Midkemia, portal/istanbul
Posted:
Thu Mar 29, 2007 10:23 pm
Susy ;
-"Yaralanmışsın."
Gelen piijek'in, beline kolunu doladı.
Endişelendi. Yürüyebliyormuydu ? Acıyor muydu?
yardım etmeye çalışıyordu. Bir yandan, piijek in yarasına bağladığı bandajı inceledi. Yarasının üzerini elinden geldiğince, düzeltmeye çalıştı.
Khedan a bakıyordu, piijek.
"Khedan'a gidelim." Çzüntülüydü, piijek için iyi duygular hissediyordu. Yürürlerken etrafındaki olaylara bakıyordu.
Amora çok tedirgin olmuştu yaşlı büyücünün arkasından koşarken aklında hep aynı sözler dolanıyordu, "İnsan kendi kaderini, kendisi belirler" ne olursa olsun bunu unutma... Sözler beyninde sürekli yankılanıyordu. Korktuğu şeyin ölmek olmadığını biliyordu, korkusu sonsuz bir ızdırap çekmekti. Bu korkunun neden kaynaklandığını o an için anlamasada, bu yere geldiğinden beri içindeki şeyin bu olduğunu biliyordu. Bu duyguların yoğunluğu yüzünden olsa gerek elindeki taşı çok fazla sıkmıştı, bir an elinin acısıyla düşüncelerinden arınıverdi. Bu esnada kızıl cüppelinin bir şeyler dediğini farketti, adam kendi kendine konuşmaya başlamıştı. Yoksa büyümü yapıyordu, tabi ya bu garip sözler, ancak büyü sözleri olabilirdi. Koşmayı bırakmıştı olduğu yerden kızıl cüppeliye bakıyordu, kızıl cüppeliyi son gördüğünde daha farklı işaretleri vardı ama şu anda anlamını bilmediği garip şekiller büyücünün başının üstünde dönüyordu. Amora bir an için kendisini garip hissetti, böylesine güçlü bir his onu kötü etkiliyordu. Gözlerini kapatıp derin bir uykuya dalmayı arzuladı. Peki büyücü ne olacaktı? Yaşlı adamı korumalıydı, kendisini zorda olsa toparladı ve yaşlı büyücünün arkasından gitmeye devam etti. Tünellerin ikisi yıkılmıştı, ortalıkta sadece bir elin parmakları kadar düşman ya vardı yada yoktu. Amora buna rağmen tedbiri elinden bırakmadı. Mağranın geneli bir ölüm yuvası gibiydi... Cesetler her yana saçılmıştı, parçalanmış vücutlarından akan kan yüzünden zemin kaygan ve balçık şeklindeydi. Görüntü insanın kanını donduracak türdendi, Amora daha fazla bakmaya dayanamadı yaşlı büyücünün olduğu yere doğru yavaş ama dikkatle yürüyordu. şimdi ne olacaktı, yoksa bu olanlar daha bir başlanğıçmıydı...
Kara cüppeli, zihninden başlayıp tüm bedenine yayılan keskin acıyla yaratığın zihniyle olan bağının kesildiğini hissetti ve bulunduğu yere döndü. Çlümün acısını hissetmişti, kutsal bir şey olan ölümün kutsallığını fark etmişti bir kez daha... Çlümü kutsal yapan acıydı… Acı, canlılara var olduklarını hatırlatır, onlara yaşadıklarının gerçek olduğunu söylerdi. Ancak tuhaf bir şekilde ölüm acısı, canlıya artık burada yaşamayacağını anlatıyordu.
Büyücü, hızla silkelendi-şimdi felsefenin sırası değildi. Zihnindeki düşünceleri olabildiğince çabuk toparladı ve etrafta yaratık olmadığını gördükten sonra-en azından canlı yoktu-bakışlarını kızıl cüppeliye çevirdi.
O da büyüsünü bırakmıştı anlaşılan, şu anda o da buradaydı-ayık bir şekilde. Xardas, ona yöneldi hızla ve kararlı, uzun adımlarla. Yaklaştığında kukuletasını çıkardı-saygısızlık olmasın diye-ve ölü gibi beyaz tenini gözler önüne serdi. Siyah, beline kadar uzun saçları vardı ve toplu değillerdi, çok kabarıklardı. Gözleri de siyahtı ve bakışları derindi… Burnunun biraz sivri olması dışında yüzünde pek hata da yoktu-eğer iskelet kadar zayıf olmasaydı yakışıklı sayılabilirdi, ama böyleyken bir ölü gibiydi… Yüzü gibi kemikli olan ellerinden birini kızıl cüppeliye uzatarak;
"Merhaba kızıl efendi…"dedi önce gür ama yumuşak sesi ve yüzünde dolgun, teniyle tezat oluşturan kızıl dudaklarının ufak ve samimi bir tebessümüyle,”ben kara cüppelilerden Xardas… Buraya gelene kadar sadece bizim gizliden plan kurduğumuzu düşünürdüm, nedense fikrim değişti… Beni biraz olsun aydınlatmaya-ya da kızartmaya-çalışırsınız umarım…”
_________________ <div> Wir sind nicht gestorben. Wir haben nie gelebt.<br> <br> -Ragnar Lodbrok</div>
Kathranis attığı ok hedefini bulunca tuhaf bir coşku hissetti kendinde. Biraz sonra ise coşku yerini utanca bıraktı, hiçbir yaratığı öldürmek istememişti. Yavaşça ilerleyerek mağaranın taş duvarına yaslandı. Nedense kendini gerçekten korkunç derecede yorgun hissediyordu.
Yayını sırtına astı. Biraz gerindi ve tekrar mağaranın ortasına kadar gitti. Yorgun druid ilerde Khedanı görebiliyordu. Büyücüye sormak istediği birkaç şey vardı ancak bu koca mağarada yorgunluk ve savaş duygularını altüst etmişti. Yalnız kalmak istemiyordu.
İlerde Piijek i ve Susy i gördü. Belki henüz arkadaş diyemezdi ancak onlarla birlikte olmanın yalnızlıktan iyi olduğu kesindi. Piijek e doğru yürüdü.
"Piijek yaralarını iyileştirmemi ister misin? " diye sordu savaşçının bandajına bakarak. Büyüleri dilinin ucuna getirdi. Ancak söylemedi efsunlu kelimeleri bazı insanların büyüden nefret ettikleri bilinen bir gerçekti.
Joined: Dec 29, 2006
Posts: 229
Location: khalkedon
Posted:
Sat Mar 31, 2007 7:30 pm
Kılıcı vasıtasıyla fışkıran kanın görüntüsü Shruiak`ı memnun etmişti.Çldürmekten zevk alan bir melezdi.
Ve kaçırdığı iki vuruşa öfkelenmesine rağmen sinirine hakim olmaya ve çöken mağara tavanının sesiyle şaşıran cüceye doğru hamle yapmaya girişti.
Diğer cücelerin mağara tavanı altında ezildiğini görmüştü soluklanmaya fırsat bulduğunda.
Yazık ki daha az savaş olacaktı.Gerçi bu mağarada kalmayı tercih ederdi su ve yiyecek bulabilseydi.Ama bu şeyler beni veya herhangi birini rahat bırakmaz diye düşündü.Hele bi şunları biçeyim, Ondan sonra ne yapacağıma karar veririm diye düşündü.
Sol palasını önden dümdüz savurdu fakat bu bir aldatmacaydı.Daha önce yaptığı hatayı tekrarlamayacaktı.Çfkeyle saldırmak yarar getirmiyordu.Yaratığın hamlelerini gözleyerek sağdaki kılıcını indirdi.Daha temkinliydi bu sefer.Sağdaki atağın ardından etrafında dönerek savurdu kılıçlarını.
Bacağındaki acı artmaya başlamıştı belki ama bu yalnızca lanet cüceyi biçmesi için onu heveslendiren bir şeydi.
_________________ ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''
Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...
Son kılıç darbesini de indirmiş yeni bir hedef için etrafına bakınıyordu. Etrafta, ayağının dibindekiler gibi cüce cesetleri vardı ama anlaşılan canlı düşman kalmamıştı. Rahatladı. Sonunda biraz dinlenebilecekti. Cesetlerin üstüne basarak tünelin ağzından çekildi ve yorgun bedenini duvara yaslayarak yere oturdu.
Taş zemin, ağrıyan kaslarına kuş tüyü bir yatak kadar rahat gelmişti. Gözlerini bir an için kapadı. Sızlayan yarası bu kısacık anı ondan çalmak istercesine kaşındı.
"Ah pekala!" diye söylendi kaşlarını çatarak. Pelerininin ucundan hançeriyle şerit halinde bir parça kesti.
Oturduğu yerde yarasını sarmaya başladı.
_________________ Do you really want to see something from your worst dreams? I'll take you into the land of the dead, where you should never go alone and where the past has a frightening habit of repeating itself-for ever!
Joined: Dec 24, 2005
Posts: 236
Location: Four Corner Square No:4 Old City/Silvermoon-SILVER MARCHES
Posted:
Sun Apr 01, 2007 8:53 pm
Yüzünde savaş heyecanından kaynaklanan bir gülümseme ile nefes nefese elf başka düşmanlar aramak için etrafına bakınıyordu.
Her cüce ölü yada ölmek üzereydi.
Çnündeki savaşçıya gözkırmarak "Güzel dövüştü değilmi?" Aklına şimdi gelmiş gibi bir an gözleri büyüdü. "Aaa bu arada ben Alestralis... Hizmetinizdeyim..."
Kendi kılıcı az önce öldürdüğü cücenin kanı ile kıpkırmızı kesilmişti. Cabinden bir parça bez çıkarıp kılıcını temizlemeye başladı. Yeterince temizlendiğine karar verdiğinde etrafına bakınmaya başladı.
Tekrar savaşçı kadına dönüp "Senden bir şey isticem... Ben şu tünelin sonuna kadar gidip bi bakıcam bakalım nereye gidiyormuş... Bu sırada sen de burada beklermisin tünele birilerinin girmesini engelle ses çıkmasını istemiyorum. Tabi bir de... " gülümseyerek ekledi " Eğer uzun süre gelmezsem birilerinin benden haberdar olması iyi olur."
Pelerinine sarınıp tünelin içinde ilerlemeye başladı. Ara ara duruyor sesleri dinliyordu.
_________________ Bir kiÅ?inin ölümü bir trajedi, bir milyon insanın ölümü ise bir istatistiktir.
Joseph Stalin
''Eeee başka süprizlerle karşılaşmadan cıkartacakmısın bizi ? büyü yapman için koruduk seni eee Bir kapı yada onun gibi bir şey yok mu ''
Cody Bir kez daha sağına soluna baktı
'' bu cehenlemden cıkartacaksın dimi?''
_________________ Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEFFA
Joined: Jan 25, 2005
Posts: 2113
Location: Duskwood
Posted:
Mon Apr 02, 2007 4:49 pm
en sonunda yakınındaki birinci derece tehlikeyi atlatmıştı. adam büyü yapıordu ve kendisini farketmediği belliydi.
geriye doğru baktığında, sarışın kızın yaralı arkadşını taşıdğını gördü. ona yardıma gitmelimiydi? kararsız kaldı. ne yapabiilir di ki?
yavaş fakat dikkatli adımlarla istikamet ini kızın yönüne çevirdi. sadece bir göz atacaktı. artık bu mağara canını sıkmaya başlamıştı. burdan nasıl çıkacaklardı?
kızın yanına gittiğinde yaralı adamın yarasına şöyle soğuukanlı bi bakış attı. sonra kıza baktı
"çevrede pek kimse kalmadığına göre şimdi nasıl dışarı çıkacağımız hakkında bir fikrin var mı?"
Joined: Oct 08, 2004
Posts: 1861
Location: aksaray-izmir
Posted:
Tue Apr 03, 2007 10:00 pm
Saelnir tüm cücelerin yerde kıpırtısız kaldığını gördükten sonra rahat bir nefes aldı. Bunu da atlatmışlardı ve daha neler çıkacaktı karşılarına bilmiyordu. Etrafına baktığında alegria’in oturmuş pelerininden kopardığı anlaşılan bezle yarasını sarmaya çalıştığını gyere çökmüş olduğunu ördü ve hızla ona doğru yürümeye başladı.
“Bırak ben bakayım” dedi Saelnir ve elini kadının bacağına koyarak dikkatle inceledi. Onu buraya güvende olması için zorla getirmişti ama şimdi yaralandığını görmek kalbine azap veriyordu. Yavaşça duasını okumaya başladı.
(yaranın durumuna göre Cure Moderate Wounds veya Cure Light Wounds okuyorum )
_________________ Bir tek seni bana çok gördü dünya
Ä°yiler bu savaÅ?ı kaybetmiÅ?
Peki ben nası büyük adam olucam
Kötü olmak seni geri getirir mi acaba...
Yere oturmuş beceriksizce yarasını sarmaya çalışırken, üzerine düşen gölgeye başını kaldırdı. Savaş başladığında onu gözden kaybetmiş sonra da neredeyse unutmuştu. Ama işte elf yine karşısındaydı ve kaygılı gözlerle yarasına doğru eğilmişti hemen.
Quote:
“Bırak ben bakayım” dedi Saelnir ve elini kadının bacağına koyarak dikkatle inceledi.
Bir anda mahçup olmuştu.
"Sadece bir sıyırık kendim halledebilirim" diye mırıldansa da elf çoktan dua etmeye başlamıştı bile.
Alışık olmasa da birinin onunla ilgilenmesine itiraz etmedi. Zaten çok yorgundu. Tekrar kayalara yaslandı ve gülümseyerek "Teşekkürler," diye fısıldadı.
_________________ Do you really want to see something from your worst dreams? I'll take you into the land of the dead, where you should never go alone and where the past has a frightening habit of repeating itself-for ever!
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.