Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: SharonMass
    Bugün: 21
    Dün: 23
    Toplam: 90350

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1720
    Üye: 0
    Toplam: 1720

    FrpWorld.Com :: View topic - Yeni Dünya ( RP EKRANI )
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Yeni Dünya ( RP EKRANI ) View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Swain
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 18, 2005
    Posts: 103
    Location: Ankara

    PostPosted: Wed May 30, 2007 10:30 pm Reply with quoteBack to top

    …Grubun önüne geçmek üzere harekete henüz geçmişti ki aklına bir düşünce yer ediverdi ve kalakaldı yerinde. Biraz durakladıktan sonra aklından geçenlerin aklıca olduğu ve bunu diğer yoldaşlarıyla paylaşmaya karar verdi. Aniden arkasını döndü ve fısıldayarak sanki çok gizli bir sırrını döküyormuş gibi konuşmaya başladı.

    “Yoldaşlarım, bu karanlık tünelde körü körüne üstelik erzaksız ilerlemek ahmaklık. Geri dönüp şu yer cücelerinin ceplerini bir yoklayacağım. Orada biraz yiyecek ve su bulmayı umuyorum, kimbilir belkide bize rehberlik edecek bir harita bile bulabilirim...” derin bir nefes alarak sözlerine devam eder. “..Sizden bu cehennemin ortasında beni beklemenizi yada benimle oraya dönmenizi isteyemem. Tek isteğim benim için dua etmeniz.”

    _________________
    what does not kill you.. wish you make it had.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN MessengerICQ Number
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Thu May 31, 2007 3:25 pm Reply with quoteBack to top

    Barış istiyorsanız, savaşa hazırlanın.

    Khedan bu sözcükleri nereden duyduğunu hatırlamıyordu, ama bir anda bu sözcükleri ne kadar doğru olduğunu kavrayıvermişti. Kurtarmaya ve umut dolu yeni bir başlangıca götürmeye çalıştığı insanlar, buraya geldiklerinden beri o barış için durmadan savaşmak zorunda kalmışlardı. Henüz pek ölen olmamıştı ama… Khedan’ın aklı bir anda geçit kapanırken geride bıraktığı kişilere ve peşlerinden gelen çırağına gitti. Onlar…onlar için yapabileceği hiçbir şey yoktu. “Tanrılar yardımcıları olsun.” diye düşündü. Zihni olduğu yere dönünce de aynı tanrıların yardımına kendilerinin de muhtaç olduğunu hatırladı.

    “Ne kadar ironik. Hayatım boyunca tanrıları inkâr ederken, şimdi onlara muhtacım.” Khedan kaşlarını çattı ve öfke dolu gözlerle daoyu süzdü. İhanete uğramıştı, hem daolar tarafından, hem de son çırağı tarafından. Çırağının ihanetinin nedenini çözmeye çalışıyordu ama bulamıyordu. Cristobal her zaman aşırı hırslı birisiydi, ama kesinlikle bunu yapacak kadar ileri gitmezdi. Daoların kendisini de öldürebileceklerini akıl edememiş miydi?

    Cristobal hançerini Khedan’ın sırtına dayamış vaziyette dururken alnından boncuk boncuk terler akıyor, sakin olmadığını belli eden bakışlarıyla bir cüceleri, bir daoyu, bir de grubu süzüyordu. Derin derin nefes alıyordu ve elleri de titriyordu. Hançeri biraz daha ittirerek Khedan’ı dürttü ve yaşlı büyücü de bunun sonucu olarak biraz öne eğildi. İşte tam o anda, Cristobal o sözleri duydu.

    Susy wrote:
    Beni mazur görün. Fakat hainleri hiç sevmem.


    Ve aynı anda iki farklı ses-biri genç bir kadının yaşam dolu ve sabırsız sesi, diğeri ise genç bir erkeğin soğuk ve vicdansız sesi-iki ayrı büyünün sözlerini seslendirmeye başladılar. Cristobal’ın gözleri faltaşı gibi açıldı çünkü ikisinin ne hangi büyüleri yaptıklarını biliyordu. Dahası, o büyüyü kime yaptıklarını da biliyordu. İkisinin de gözleri, gözlerine dikilmişti.

    Susy’nin elinden havayı yararak giden, küreye benzeyen şeffaf bir dalgalanma hızla fırladı. Aynı anda Xardas’ın da parmağından bir ıslık sesiyle mavi-beyaz bir ışık yayıldı ve doğruca Cristobal’a doğru ilerledi.

    Küre bir uğultuyla, ışın da buzun çatırdayan sesleriyle kendisine doğru yaklaşırken Cristobal dehşetli gözlerle ikisini izledi ve…

    Khedan’ın boğazına arkadan sarılıp onu aniden kendi önüne çekti.

    Susy’nin ses küresi ve Xardas’ın buz ışını Khedan’ın bedenine çarpanken yaşlı büyücü acıyla haykırdı.

    Mağarada bir an şok edici bir sessizlik oldu. Az önce Edmond’a hiçbir şey yapmadan beklemesini söyleyen Amora, dehşet içinde Khedan’a bakıyordu.

    Aynı bakışlara Lienas da sahipti. Olabildiğince kansız bir şekilde olayların bitişini arzularken Susy ve Xardas’ın ani saldırıları yüzünden şu anda Khedan hedef olmuştu ve hatta belki de ölmüştü.

    Logan ve Argay da dövüşe hazırlanıyorlardı, ama Khedan’ın bir anda bu hale gelebileceğini hiç düşünmemişlerdi. Elleri kılıçlarını sımsıkı kavramıştı ama bunun farkında bile değillerdir.

    Alegria, Saelnir, Kathranis… Hatta cücelerin ve daonun bakışları bile bir anda Khedan’a yönelmişti. Gergin sessizliğe tek bir düşünce hakimdi: Khedan Boderium ölmüş müydü?

    Sessizlik, bir iniltiyle bozuldu. Khedan’ın inlediğini duyan ve tir tir titremekte olan Cristobal, iniltiyi duyunca rahat bir nefes aldı. Ustası ölmemişti. Hâlâ yaşıyordu. Bir dakika, ustası mı? Ona hâlâ usta mı diyordu?

    Khedan’ın iniltisiyle çemberdeki herkes rahat bir nefes alırken, dao da memnun gözüktü, ama cüceler oldukça hayalkırıklığına uğramışlardı.

    Dao başını iki yana sallayarak yüksek sesle cıkladı. Yüzünde son derece alaycı bir gülüşle “Bu ahval hiç de aklıselim değil.” dedi ve koca kılıcını kaldırıp çemberi işaret etti.

    Aniden mağarada yankılanan vızıldamalar, çemberdekilere cücelerin arbaletlerinin oklarını saldığını belirtti. Çatışma başlamıştı bile.

    Bir ok Argay’ın kalbinin birkaç santim soluna saplandı ama bereket versin ki zırh yüzünden sadece yüzeyde kalarak derin olmayan bir yara açtı. (3 damage)

    Bir başka ok yayını gevşetmiş olan Lineas’ın sol omzuna saplandı. Lineas acı içinde bağırırken yayını elinden düşürdü. (7 damage)

    Aniden çıkagelen bir başka ok da Xardas’ın midesine saplandı. Büyücü dizleri üzerine çökerken karnında sanki alevler yanıyor, iç organlarını kavuruyor gibiydi. Midesindeki acı beynine kızgın bıçaklar gibi vuruyordu. (9 damage)

    İlk ok dalgası bittiğinde çemberdeki kişilerin bir kısmı isabet almış bir şekilde yatıyordu. Saelnir bacağındaki bir oka asılarak çıkartıyor, Kathranis kolundaki sıyırığa tampon yapıyordu.

    Ve sonra mağarayı savaş naraları kapladı. Arbaletleri taşıyan cücelerin arkalarından otuz kadar cüce piyade fırladı ve kayalardan atlayarak çembere doğru hücuma geçtiler.

    Bayılmamalıydı.

    Bayılmamalı ve onları kurtarmalıydı.

    Khedan son bir gayretle elini kaldırarak cücelere yöneltti ve dudaklarını zorlukla kıpırdatarak büyülü sözleri söylemeye başladı. “Alsi kurannan ia zul-”

    Khedan’ın sözü, tam ensesinde hissettiği ani bir acıyla kesildi. Gerisi yaşlı büyücü için karanlıktı.

    Cristobal elindeki hançeriyle Khedan’ın arkasında duruyordu. Yaşlı büyücü aldığı hasarın ardından üstüne yığılmıştı ve çırak da onu tutmaya çalışıyordu. Dudakları “Çzgünüm.” dercesine kıpırdadı ve Khedan’ı yere yıkan yarayı inceledi.

    Yaşlı büyücünün cüppesinin göğsü, sonik patlama nedeniyle paramparça olmuştu. Aynı patlama yüzünden Khedan’ın teninde derin yarıklar vardı. Buradan akması gereken kan ise, buz ışını yüzünden donmuş bir halde bedene tutunmuştu.

    Cristobal başını salladı. Böyle bitmesi gerçekten üzücüydü.

    Daonun merhametsiz kahkahaları mağaradaki tüm sesleri bastırarak yankılanırken, cüceler de artık çembere iyice yaklaşmışlardı. Çemberdekiler, gerideki cücelerin arbaletlerini tekrar doldurmakla uğraştıklarını görebiliyorlardı.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.

    Last edited by Lord Necros on Thu May 31, 2007 3:27 pm; edited 1 time in total
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Thu May 31, 2007 3:26 pm Reply with quoteBack to top

    Son cümlelerinin ardından Swain bir an durup herkesi tek tek süzdü ve bir sorun olmadığını görünce hızlı adımlarla mağarayı geri yürümeye koyuldu. Tek bir dönemecin ardından beşini de geride bırakmıştı bile.

    Geldikleri yere dönerken Swain’in eli tünelin duvarlarında geziniyordu. Tünel, normal büyüklükte bir insanı ancak tek başına alabilecek büyüklükteydi, bu yüzden Swain yürürken eğilmek zorunda kalıyordu.

    Çç dakika kadar sonra Swain geldikleri yere varmayı başarmıştı. İşte o zaman az önce fark edemediği manzarayı gördü.

    Pek çok cücenin cesedi parçalanmış, kavrulmuş veya kızarmış halde çevreye saçılmıştı. Bu Swain’in alışık olduğu bir manzaraydı. Savaşın doğal bir getirisiydi.

    Ama savaş bittikten sonra geriye sadece trajedi ve birkaç kişinin karışık hesapları uğruna dökülen kanların, yok olan hayatların hikâyeleri kalırdı. Savaşanlar, bunu ancak savaş bittikten sonra görebilirlerdi.

    Swain’in karşılaştığı ilk cücenin arkasındaki kan izleri onun hemen ölmediğini, güvenli bir yere kaçmak için tünele doğru süründüğünü gösteriyordu. Cüce yarı yolda ölmüş, öylece yatıyordu.

    Swain ilerledikçe pek çok başka manzarayla karşılaşmıştı. Bir cüce, bir başkasının cesedinin üzerinde ölmüştü. Ceset onun üzerine düşmemiş, adeta ona gitmiş ve ona sarılmıştı. Swain biraz dikkatle baktığında iki cücenin de yüzlerinin birbirlerine fazlasıyla benzediğini fark etti.

    İşte orada, hemen yanında başka bir cüce vardı. Sağ avucunun içinde bir toka tutuyordu. Çlümün ardından açık kalan gözleri, o tokaya odaklanmıştı. Çlümün karanlık gerçeği bile o gözlerin ifadelerinin barındırdığı sevgiyi ve kederi söküp atamamıştı.

    Swain cesetleri detaylıca incelemeyi bitirdiğinde sadece bir tane matara bulabilmiş ve birkaç küçük peksimete rastlayabilmişti. Harita ise hiç yoktu. Artık gitmesi gerektiğini hissediyordu. İblislerle kadaharların çatışma sesleri sona ermiş, ortalığa kalın bir ölüm sessizliği çökmüştü ve dahası savaş meydanlarında cesetlerin ortasında dimdik durmak bir zafer simgesi olduğu kadar ölüleri aşağılamaktı da.

    Swain, yavaş adımlarla tünele geri yönelirken aniden küçük bir el, ayak bileğini kavradı. Swain hemen ayağını hızla geri çekip kendini kurtardı ama bunun sadece can çekişen bir cüce olduğunu gördü. Cüce, yaklaşmakta olan ölümün ve acının gözyaşları içinde Swain’e bakıyor, hırıltıyla nefes alırken zorlukla kendi dilinde bir şeyler söylüyordu. Söylediklerini anlayabilmek için Swain’in cüce lisanını bilmesine gerek yoktu. Cücenin sesinin tonu bile bir parça merhamet için yalvardığını anlatmaya yetiyordu.

    “Su.” dedi cüce en sonunda “Yalvarırım biraz su.”

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Thu May 31, 2007 3:26 pm Reply with quoteBack to top

    Xyra’nın gözleri uzaklaşan Swain’i izlerken hançeri hâlâ elindeydi. Paladinin, çırağa verdiği tepkiye karşı bir şeyler yapmasını bekler gibiydi ama Swain bu konuya hiç değinmemiş ve doğruca geri gitmişti. Xyra’nın gözleri tüneldeki diğerlerine çevrildi. Çırak olduğu yere diz çökmüştü. Artık bağırmıyordu, tam aksine rahatlamışa benziyordu ve derin derin nefes alıyordu. Alestralis de hemen Xyra’nın yanındaydı.

    Clesyné ile Elanora birbirlerinin kollarına girmişler, sırtlarını da mağaranın duvarına dayayıp soluklanıyordu. İkisi tüm bu yaşanan karmaşanın ortasında umudu ve desteği birbirlerine bulmuşlar, öylece oturuyorlardı. O karanlıkta birbirlerini görmelerine ihtiyaçları yoktu, onlar zaten birbirlerini hissediyorlardı.

    “Sizi arıyordum.” dedi çırak en sonunda. “Adım Elias. Eğer bilmiyorsanız söyleyeyim, Usta Khedan’ın çıraklarından biriyim.” Elias’ın sesinde Khedan’ın ismini zikrederken bir çatlama oldu. Çırak, birkaç saniye bekledikten sonra devam etti. “Sizi geri getirmek için peşinizden gittim ama geçit kapandı. Ustam gitti, tıpkı diğerleri gibi.” Elias’ın ses tonu yükselip öfke ve suçlamayla karışık bir hal almıştı. “Neden ha? Neden girdiniz buraya? Ne zorunuz vardı? şimdi hepimiz burada hapisiz!”

    Elias bir anda ayağa fırladı. Hiçbirini göremiyordu ama karanlığa göz gezdirip duruyordu. Yumruklarını sıkmıştı. Eğer ışık olsaydı o cılız yapısıyla sergilediği bu davranış yüzünden gerçekten komik duruma düşerdi.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    darkelven
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 29, 2006
    Posts: 229
    Location: khalkedon

    PostPosted: Thu May 31, 2007 8:23 pm Reply with quoteBack to top

    Büyücüye güvenmekle hata ettiklerini kim tahmin edebilirdi? Pekala, pek de sıcak bir karşılama değildi bu ama yine de o çamurda boğulmadığına ve bu -evini andıran- yeraltı boyutuna geldiğine sevinmişti Shruiak.

    Ama şimdiki durum, hiç de iyi gözükmüyordu...

    Karanlık köşelerde onları daha ne gibi sürprizlerin beklediğini görmek için o yöne baktı ve sağ elini, sırtındaki palanın sapına götürdü.(*)

    Onlarla yapılan bir savaşta kazanma olasıkları çok azdı.Ama ölmeye niyeti olmayan Shruiak`ın köleliğe de pek niyetli olduğu söylenemezdi.Gerginliğin yarattığı ter damlacıkları alnından süzülürken, Argay ve Cody kalkanları doğrultup kılıçlarını döndürüyorlardı.

    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Shruiak tekrar onları bekleyen tehdide baktığında bir kadın ve bir erkek sesi, daha yaşlı birinin-Khedanın- iniltisine karıştı.Refleksle kılıçlarını çekti, arkasında duran Balamir`e endişeyle baktı ve tam hain çırağa doğru yönelecekti ki;

    Savaşın yarattığı heyecan seli bir dalga halinde geldi ve geçti, çünkü şimdi Dao kılıcını onlara yöneltmişti.

    İlk ok yağmuru bitip de cüceler arbaletlerini tekrar doldururken Shruiak çevik hareketlerle oklardan sıyrılmış, kılıçları elinde ve savaşa hazır bir durumda bekliyordu.Bu kısa bacaklı madencilerin crossbow boltlarından biriyle vurulmaya hiç niyeti yoktu.Bu beyaz gözlü herifle nasıl savaşabilirdi bilmiyordu melez ama onu indirmenin bir yolunu bulmalılardı.Sonuçta bu savaşı kazanma ihtimalleri çok azdı ama, bir kaç kelle toplamadan ölmek istemezdi Shruiak.

    Sağ tarafında duran Cody`e seslendiği sırada cücler mevzilerinden çıkarak saldırıya geçmişlerdi bile:

    '' Yaralıları koruyalım- bir araya toplanmalıyız!''

    Nispeten yüksek sesle bağırmıştı ama savaş naralarının etkisi altında duyulması zor olabilirdi.

    Ardından kötü biçimde yaralanmış gibi görünen ve kendini savunamayacağını düşündüğü kara cüppelinin önüne doğru koştu.Giderken diğerlerine bir daha seslendi.

    Xardas`ın yanına vardığında cüceler iyice yaklaşmıştı ve sadece şöyle bir göz ucuyla yarasına bakabildi Xardas`ın.Çnce gelenlerle başa çıkmalıydı, sonra onla ilgilenirdi.

    Kılıçlarını öne doğru uzattı; gelen ilk cüce dalgasını savuşturmak istiyordu.İki kılıcıyla sol ve sağ tarafı durdurabilirdi.Savaş alevi tekrar damarlarına dolarken, kendini sakinleştirmeye ve zihnini durulaştırmaya çalıştı.Heyecan ve stres sadece başarısız olmasına yol açardı.

    Kılıçlarını iki yandan ilk gelen iki cüceye doğru savurduğunda, herşeyi anlamıştı, sayıca azlardı ve umut yoktu, umudu cüce kanının ve kendi kanlarının arasından kendileri bulup çıkartıcaklardı.




    * Darkvision,çarpışma başlamadan önce bakıyorum.

    _________________
    ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''

    Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...

    drow atasözü
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    EldariL
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 18, 2006
    Posts: 137

    PostPosted: Fri Jun 01, 2007 1:40 pm Reply with quoteBack to top

    Alegria gerginliğin ardından birden patlak veren dart yağmurundan yara almadan kurtulmuştu. Ancak hemen yanında duran Saelnir bacağından yaralanmıştı. Her ne kadar durumu kötü görünmese de dartların zehirli olma ihtimaline karşılık, hızla yaklaşan cüce piyadelere karşı onun önüne geçti. Yayını bıraktı ve yere sapladığı kılıcı hışımla söktü.

    "Sanırım ödeşme vakti sandığımızdan erken geldi değil mi?" diye gülümsedi savaş heyecanıyla Saelnir'e. Kendini gelen cücelerle adamın arasına yerleştirdikten sonra kalkanını gözlerine kadar kaldırıp, bacaklarını iyice sabitledi. İlk gelene savurmak için kılıcını tutan kolunu gerdi. Düşman kanına susamış iştahlı gözlerini kıstı ve hevesle dişlerini sıktı. İşte savaşa odaklanmış ruhsuz Alegria'nın umrunda olan tek şey dostunu korumaktı.

    _________________
    Do you really want to see something from your worst dreams? I'll take you into the land of the dead, where you should never go alone and where the past has a frightening habit of repeating itself-for ever!
    Back to top View user's profileSend private message
    Swain
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 18, 2005
    Posts: 103
    Location: Ankara

    PostPosted: Fri Jun 01, 2007 5:17 pm Reply with quoteBack to top

    Gördüğü manzaraya her ne kadar alışkın olsa da hiçbir savaşa kayıtsız kalamazdı. Onun hala bir kalbi vardı ve şu anda acı veriyordu. Ne vardı sanki geri dönüp kaçsalardı o çekiç darbesinin şiddetinden? Cesaretlerine hayran kalmıştı ama asla güneş görmemiş bu topraklar ne yazıkki onların sonu olmuştu. Onlara olan saygısından dolayı işini mümkün olduğunca çabuk bitirmeye çalışmıştı. Bereket ki biraz erzak bulabilmişti ama mucize gerçek olmamıştı. Çzenle aramasına rağmen hiçbir haritaya rastlamamıştı. Ayağa kalktı din savaşçısı ve ölülere karşı son görevini yerine getirmek üzere duasına henüz başlamıştı ki..

    Quote:
    “Su, Yalvarırım biraz su..”


    Hayatta kimsenin kalmadığını zanneden Swain bir anlık şaşkınlıktan sonra aceleyle su mataralarından birini çıkardı ve eliyle kafasına destek yaparak cüceye içirdi. Sadece birkaç yudum su içebildi zavallı. Hemen ardından gözlerini tavana diktiğini gördü. Zaten güçlükle nefes alan cücenin hırıltılı nefesinin git gide yavaşladığını hissediyordu. Çlmesine izin verecek kadar acımazsız değildi asla. Kendisinden merhamet dileyen kimseyi geri çevirmemişti şimdiye kadar ama Kutsal yetilerini uzun zamandır kullanamıyordu. Buda içinde ister istemez bir şüpheye yol açıyordu. Sol Lagna’ dan ayrıldığından beri tanrısını kendisine yakın hissetmek ona huzur veriyordu ve inanıyordu. Başaracaktı.

    Bu sırada elini cücenin yarasının üstünde gezindirirken tanrısına yakarmaya başlamıştı bile.

    “Yalvarırım Bu faniyi yanına almadan önce ona yaşaması için biraz daha zaman tanı. Yalvarırım onu şüphesiz adaletinle sınamadan önce ona bir fırsat daha ver. Bunu senden bir hizmetkarın olarak değil bir inananın olarak istiyorum. Yalvarırım..” (Lay on Hands)
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN MessengerICQ Number
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Fri Jun 01, 2007 7:54 pm Reply with quoteBack to top

    Edmond işlerin bu kadar karışacağını tahmin etmemişti.şimdi işleri çok zordu.Ne yapacaklarını bilmiyordu.Etrafları çeviriliydi.Çlmemek zorundaydı, en azından Amora...

    Edmond Khedan'ın ölmediğini düşünüyordu.Çlmemeliydi.Edmond'un kaşının yanından bir damla ter akmaya başladı.İlk kez olarak korkuyordu.Kendi ölme ihtimalinden değil, koruduğu hayat ölebilirdi.

    Edmond ne yapsaydı.Savaşmalıydı.Aklına tek bir büyü geliyordu.Fireball, ama yapamazdı.O kadar heyecanlanmamalıydı.Yoksa herkesi öldürebilirdi.Saldırı moduna geçmeliydi.

    Edmond asasını cücelere yönelterek, büyülü sözleri söyledi ve ardarda büyü toplarını yolladı.[MAGİC MİSSİLE]

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    Rhalazarn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 05, 2007
    Posts: 148
    Location: Nordmar

    PostPosted: Sat Jun 02, 2007 4:15 pm Reply with quoteBack to top

    Kara cüppeli büyücü iğrenç bir yakarışla dizleri üzerine çöktü. Hangi dilde olduğu bile anlaşılmayan hayvani sözcükler sarf ediyordu. Düşünemiyordu artık, acı bedenini kemirdiği gibi ruhunu da kemiriyordu. Zihninde tek bir görüntü belirgindi, çocukken insan anatomisiyle ilgili bir kitaptan gördüğü bir sayfa… Mideye alınan yara, mide suyunun dışarı çıkmasına yol açıyordu ve tıpkı yiyecekleri parçalaması gibi şimdi de iç organlarını parçalıyordu. İşkenceli ve uzun bir ölüme giden en kullanışlı yoldu bir insanın midesine kesici bir alet saplamak. Ve şimdi, bir zamanlar Xardas’a dahice gelen bu yöntem, ona karşı kullanılmıştı…
    Bir daha haykırdı. Küçüklüğünden beri ne zaman böyle acı verici bir tecrübe edinse, gözlerinin akı ortaya çıkardı ve başı dönmeye başlardı. Görüntüler beyazlaşırdı ve o kör olup diğer insanlar gibi hiçbir şeyi görememekten korkardı, ölmekten değil. Böyle durumlarda aptalca paniklere kapıldığını hatırlıyordu-ki yine o paniklerden birine kapılmıştı. Keşke midesine saplanan oku çıkarmasaydı, o zaman ok tıpa görevi yapıyor olacaktı ve asit organlarını parçalamıyor olacaktı, şimdi de ağlamak yerine işe yarayan bir şeyler yapıyor olurdu…
    Elini yarasına götürdü ve…eli sert bir şeyi kavradı, ince ve uzun bir şeydi bu ve sonunda tüyler vardı… Görmekten korktuğu şeyi görmek için gözlerini açtı ve-
    “Salak!”diye söylendi kendi kendine ağlamayı keserek. “Oku çıkarmamışım ki!” Ve gözleri hayata dönmüş olmanın mutluluğu ve şaşkınlığıyla okun tüylü kısmını da aşarak önünde palalarını çekmiş duran kara elf melezine kaydı. “Buradakiler hiç terbiye almamışlar herhalde.”diye geçirdi aklından, “Yaralı olmama rağmen korkup bana sığınanlar var.” Acıyla ayağa kalkmaya çalışırken kendi kendine alçalıp yükselen bir sesle söylenip duruyordu: “Siyah tenlilerden ve melezlerden nefret ediyorum ama hep onlar çıkıyor karşıma; ah! Tanrılar yine benimle alay ediyorlar! Bu kadar deli yetmezmiş gibi şimdi bir de utanmaz bir melez çıktı! Ama birgün o huysuz yaşlıların hepsine günlerini göstereceğim!” Ayağa kalkarken çektiği acı sebebiyle yaptığı bilinçsiz, salakça ve abartılı hareketler yüzünden kukuletası inmiş ve normalde soluk olmasına rağmen şu anda beynine kan çıktığı için kıpkırmızı olan yüzü açığa çıkmıştı. Uzun siyah saçlarını yine kontrolsüzce çekiştirdikten sonra birazcık duraksamayla aklını başına toplamaya çalıştı.
    Nefes alışıyla beraber gelen acı yeniden onu sarsarak kendine getirdi. Cüceler şimdi yaklaşıyorlardı, birkaş kişi onun gibi arbaletlerden çıkan oklarla yaralanmıştı. Muhtemelen bu kara tenliyi bir süre korumasının bir sakıncası olmazdı… Xardas ellerini ve kollarını sanki büyü yapıyormuş gibi hareket ettirerek düşünmeye çalışıyordu. Ve aklına bir fikir geldi…
    Yeniden sakinleşerek gözlerini en yakında duran cüceye dikti ve cücelerin kafasını karıştırmak umuduyla sözcükleri söylemeye başladı…(Cause Fear)

    _________________
    <div> Wir sind nicht gestorben. Wir haben nie gelebt.<br>                   <br> -Ragnar Lodbrok</div>
    Back to top View user's profileSend private message
    Logan
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 29, 2004
    Posts: 1963
    Location: Gölgelerin İçinden,Kan Kusturmaya Geldim

    PostPosted: Sat Jun 02, 2007 6:49 pm Reply with quoteBack to top

    Quote:
    Yaralıları koruyalım- bir araya toplanmalıyız!''


    Cody bir anda Saldırıya geçen Cücerler Sinirle baktı bir kaç ok yanından geçmişti.. ARkadaki insanlara SAplanmış Acı cığlıkları Ard arda patlıya vermişti.

    Lanet olsun saniyelik düşünceleri aklından geçirdi...
    rush HAyır olmaz.. Kaçmak nereye ? En iyisi Bulmuştu

    etrafta aVazı cıktığı kadar BAğırmaya başlamıştı...

    ''Lienas ARkadaki arbaletli okçuları Temizlemeye başlaa .. ''

    Gelen Bİr cüceye sağdan Sola kılıcını salladi...
    ''Lanet Cüceler Sİzleri DAha önce yendim şimidie Yene bilirim''

    '' ARkadaki okçuları temileyin ARkaşlar... ''

    Diyer cüceye isabet etirip etirmediğine Bakmadan Yanındaki Cüceye Kılıcını Havada Döndürerek Soldan Gelene Hamle YAptı...

    ''Büyücüler... şu okları Çnliyecek bir şeyler ... Yapın... KAdim insanlar... Siz ZEkanızla.. biz Ok ve kılıçlarımızla.. Burdan Cıkacak...
    Birbirinizden AYrılmayın,Bir bütün halinde olun...''


    İşte SAvaşın Tüm sıcaklığı cody Yakmştı bile Kaslarındaki yanmayı Hisediyordu.Karşısındaki Aşalık VArlıklara Aşalarcasına Ve sinirle SAldırıyordu

    Bir ara Gözü dao kaydı...

    ''SEninde Sıran gelecek Korkak Yaratık''

    _________________
    Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEFFA
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Mark
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 31, 2006
    Posts: 2004
    Location: Midkemia, portal/istanbul

    PostPosted: Sat Jun 02, 2007 10:26 pm Reply with quoteBack to top

    Susy, hareket edemiyordu. Yerde yatan adamın, boş gözlerine bakıyordu.
    Farkında olmadan, geriye bir adım attı. Oklar havada, vınlayarak yanından geçti. Havadaki okları ağır çekimde yakında geçerken, görebiliyordu. İlerde yatan Büyücüden başka, herşey silinmişti, dünyadan. Kalbi kurşunla dolmuştu.
    Bağıran sesler...

    Gözlerini kırpıştırdı, Susy.
    (Tanrım, nolur ölmüş olmasın,
    Mystra, ne yaptım ben,
    Mystra.)

    Kalbi, deli gibi çarpıyordu. Yakınından, aşağıdan bir yerden inleme sesleri geldi. Hızla, o tarafa döndü. Siyah büyücü yerde midesini kavramış, dişini sıkıyor, diğer yanda , omzundan büyük bir ok saplanan, lineas yakında hırsla ileriye doğru bakıyordu.
    O tarafa baktı, bir kez daha omzu üzerinden baktı. Sıkıştık, diye düşündü.

    Zırhlı adam bağırdı, Ve saldırmaya başladı.

    Gözlerini kaçırmaya çalışıyordu, ama yapamadı. Yine o cansız, kanlı bedene baktı. Çzüntü bedenini kapladı.

    "Çyle yapmak istemedim. Ben.. Ben .. çok özür dilerim.." Khedan'ın, ilerdeki bedenine sanki onu duyacakmış, gibi.

    yere çöktü.

    Cody ve diğerleri için pes etmemeliyim. Onlar için hala birşeyler yapabilirim.
    Yap-ma-lı-yım.

    Konsantrasyon içinde, karanlık bir sessizilikte, büyüsünü şekillendirirken.
    Gözlerinden yaş akmamasına rağmen. İçi ağlıyordu.

    Sol taraftaki köşeden atılan okların yolunu kesmek için, mağaranın o yanını tamamen, diğer bölümden ayırdı. (WEB)
    Back to top View user's profileSend private message
    Argay
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 21, 2006
    Posts: 191

    PostPosted: Sun Jun 03, 2007 8:39 am Reply with quoteBack to top

    ne olduysa bir anda olmuştu .

    acı içinde haykırdı küfürler savurarak.bir ok sal tarfına girmişti.derinde değildi ama lanet olası gerçekten kötü sızlıyordu.oku çıkartmayı düşündü ama bu zaman kaybıydı.okun arka tarafını kırdı.ucu hala zırhı ve bendeni arasında duruyordu.cücelerde yaklaşmıştı.onlar saldırmadan saldıra geçti Argay.kılıcını arka arkaya savurmaya başladı gelenlerin üstüne.
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    darkelven
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 29, 2006
    Posts: 229
    Location: khalkedon

    PostPosted: Sun Jun 03, 2007 12:44 pm Reply with quoteBack to top

    Palaları öldürmek için savrulurken Shruiak`ın öldürme isteği de kabarıyordu.Derinlerden gelen bir hırsla doğramak istiyordu ki birden arkasından söylenen büyü sözlerini işitti. Büyüden korkar mıydı? Pek değil ama onları gereksiz bulurdu.

    Tam karna saplanan bir ok hiç de azımsanır bir hasar yaratmazdı ama kara cüppeli büyü yapmaya başlamış olmalıydı.Soldan hamle yapan başka bir cüceye yukarıdan aşağıya iki kılıcını da salladı.Daha sonra soldaki palayı gırtlağına doğru, yukarıdan aşağı salladı.
    Gerilemesi gerekiyordu, kontrollü bir şekilde gerilemeye başladı.

    Büyücüye arka tarafa gitmesini söyleyecekti çünkü onu savunamayacağını düşünmeye başlamıştı.Sonra büyücünün konsantrasyonunu bozmamaya karar verdi.

    Başka cücelerin yaklaşmasını önlemeyi umarak kılıçlarına sola ve sağa doğru daireler çizdirdi.

    Cody`nin nefes nefese söylediklerine hak vermiyor değildi ama, burada... okçuları durdursalar bile bu kapandan kaçmaları gerekiyordu.

    Doğrudan Cody`e seslendi:

    ''Burada kalamayız, okçuları temizlemesek de olur, onları... durduralım, yete- '' gelen başka bir darbeyi savuşturması gerekiyordu, sol palasını o yöne doğru savurdu.

    Bu sırada Cody``nin arkasında bir dizi üstüne çömelmiş bir kız gördü, yeterince çevik ve gizlenerek saldırmak için yeterince ufak yapılı bir insan, belki bunu kullanabiliriz diye düşündü, o cini indirmek için... Ama bu saniyelik düşüncelerden sıyrılıp ona saldıran cüceyle karşılaşması gerekiyordu.

    _________________
    ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''

    Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...

    drow atasözü
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    WizardOfQuarks
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 28, 2004
    Posts: 757
    Location: Ankara

    PostPosted: Mon Jun 04, 2007 1:42 am Reply with quoteBack to top

    Xyra karanlıkta sessizce Swain’i beklerken, dikkatli bir şekilde etrafı dinliyordu. Aynı zamanda da yanındakileri izleyerek zaman geçirmeye çalışıyordu. Acayip bir topluluklardı ama bundan daha acayip şeyler de görmüştü hayatı boyunca. O yüzden bunun üzerine pek düşmedi. Onu asıl düşündüren şey, neden bu çırağın güvenliğe açılan geçide girmeyip buraya geldiğiydi. Tam bu sırada düşüncelerine cevap geldi.

    Quote:
    “Sizi arıyordum.” dedi çırak en sonunda. “Adım Elias. Eğer bilmiyorsanız söyleyeyim, Usta Khedan’ın çıraklarından biriyim.” Elias’ın sesinde Khedan’ın ismini zikrederken bir çatlama oldu. Çırak, birkaç saniye bekledikten sonra devam etti. “Sizi geri getirmek için peşinizden gittim ama geçit kapandı. Ustam gitti, tıpkı diğerleri gibi.” Elias’ın ses tonu yükselip öfke ve suçlamayla karışık bir hal almıştı. “Neden ha? Neden girdiniz buraya? Ne zorunuz vardı? şimdi hepimiz burada hapisiz!”


    Bunları dedikten sonra bir anda ayağa fırlayan çırağın yanına giden Xyra, sinirlerine hakim olmaya çalışarak olabildiğince soğuk bir sesle konuştu: “Bir daha bağırmayacağın konusunda anlaştığımızı sanıyordum ama yanılmışım. Demek ki pek etkileyici olamadım bu konuda. Ne kadar yazık. şimdi sessiz ve sakin bir şekilde durmanı öneririm. Yoksa olacaklar senin için hiç de iyi olmayacak. Paladini bekliyoruz. O geldikten sonra ne yapacağımıza karar vereceğiz.”

    Bunları söyledikten sonra herhangi bir hareket olup olmadığını anlamak için tünelin her iki tarafına da göz attı.

    _________________
    "�n yargıları yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur..."  Einstein
    Back to top View user's profileSend private message
    Lupus Nigra
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 24, 2005
    Posts: 236
    Location: Four Corner Square No:4 Old City/Silvermoon-SILVER MARCHES

    PostPosted: Mon Jun 04, 2007 4:23 am Reply with quoteBack to top

    Mavi saçlı, genç, toy ve daha önce yer altına hiç inmemiş elf...

    Sessiz ve oldukça karanlık tünellerde 3-4 adım ilerleyip duruyor sesleri dinliyor sonra terar 3-4 adım gidiyordu.

    Zaten az olan görme becersi tünelin arkasından gelen ışığın da kesilmesi ile iyice yok olduğunda elf geri dönme vaktinin geldiğini düşünüyordu.

    Gelenleri göremiyor ama rahatlıkla duyabiliyordu. Ağır zırh sesleri duyup karanlığı yaran kırmızı iki göz gördüğünde (atalarının aksine) sevinmişti.

    Olabildiğince sessiz ilerlemeye çalışıyorlardı ama pek te başarılı sayılmazlardı. En azından şovalye kesinlikle başarılı değildi.

    "Hey" diye seslendi ve grubun yanına gelmesini bekledi. Kırmızı gözleri görüyordu ama geri kalanını değil.



    Quote:


    “Yoldaşlarım, bu karanlık tünelde körü körüne üstelik erzaksız ilerlemek ahmaklık. Geri dönüp şu yer cücelerinin ceplerini bir yoklayacağım. Orada biraz yiyecek ve su bulmayı umuyorum, kimbilir belkide bize rehberlik edecek bir harita bile bulabilirim...” derin bir nefes alarak sözlerine devam eder. “..Sizden bu cehennemin ortasında beni beklemenizi yada benimle oraya dönmenizi isteyemem. Tek isteğim benim için dua etmeniz.”


    "Hmm aslında hep birlikte gitsek bence çok daha iyi olur. Hem işe yarar bişeyler bulabiliriz. Madem burada yalnız kaldık herşeye ve keze ihtiyacımız var. "

    _________________
    Bir kiÅ?inin ölümü bir trajedi, bir milyon insanın ölümü ise bir istatistiktir.
    Joseph Stalin
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.70 Saniye