Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: yqiqufa
    Bugün: 16
    Dün: 23
    Toplam: 90345

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1686
    Üye: 0
    Toplam: 1686

    FrpWorld.Com :: View topic - Yeni Dünya ( RP EKRANI )
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Yeni Dünya ( RP EKRANI ) View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Illyra
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jan 25, 2005
    Posts: 2113
    Location: Duskwood

    PostPosted: Wed Jun 27, 2007 3:41 pm Reply with quoteBack to top

    Kız bariz bir rahatlama ile silahlarını, yayını, sadağını ve çizmesinde taşıdığı iğne gibi sivri hançerini hızla yere bıraktı. Susy'i kolundan tutarak hızla dao nun yanına doğru sürüklemeye başladı.

    gitmeden önce son bir kez güvenmesede mecburen beraber savaştığı kişilere baktı. Gözleri önce Cody'e ardından ta bu kara yere düşmeden önce gördüğü kara elf meleze kaydı. bakışları parlak ve yaşam doluydu. ve sanki söylemek istediği şuydu

    "teslim olun! yaşamak için teslim olun!"

    ardından yanında yürüyen kolunu sıkıca tuttuğu susy e baktı

    "susy. sakın bir şey yapayım deme. sakın bir büyü yapma. parmağını bile kıpırdatma. sadece bana güven çok hassas bir noktadayız, bu işin şakası yok. ben cüce maması olmak istemiyorum, seninde olmanı istemiyorum. sadece bekle. ve lütfen iblisler aşkına sakin dur"

    sevecenlikle kızın kolunu biraz daha sıktı. bakışları güven verici ve sevgi doluydu. diğerlerini bilmiyordu ama en azından susy onun yanındaydı. tıpkı onunda susy nin yanında olduğu gibi...

    _________________
    Image
    Back to top View user's profileSend private message
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Wed Jun 27, 2007 4:18 pm Reply with quoteBack to top

    Edmond kılıcı ve asayı hafifçe ileri fırlattı.Sonra Amora'nın üzerine çökerek *Teslim oluyoruz* dedi.Amora'nın kendi kendine karar vermeyecek durumda olduğunu düşünüyordu.*Zarar vermeyin* dedi

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    Mark
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 31, 2006
    Posts: 2004
    Location: Midkemia, portal/istanbul

    PostPosted: Wed Jun 27, 2007 6:39 pm Reply with quoteBack to top

    susy, lineas ile aynı fikirdeydi.
    Piijek ile bakıştı, yanına gelmesini işaret etti. lütfen dedi, ağzının ucuyla.
    Back to top View user's profileSend private message
    darkelven
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 29, 2006
    Posts: 229
    Location: khalkedon

    PostPosted: Wed Jun 27, 2007 9:32 pm Reply with quoteBack to top

    Shruiak bir yarım kan olduğunu yine hatırlamıştı.Bir yanı kahkahalarla gülerken midesini tutan bu cine midesini tutmak için gerçekten iyi bir neden vermek- mesela çıkan barsaklarını toplamak- diğer bir yanıysa bu savaşın aptalca olduğunu kabul ediyor, ve ölmek istemediğini söylüyordu.

    Bu ikilem iyice belirginleşmeye başlamıştı, öyle ki kılıçları tutan elleri, kılıçları tekrar kaldırmakla yere atmak arasında bir gitti, bir geldi.

    Ama sonra babasından kalan miras olan insan kanı, ve ona onur ve şerefli bir ölüm hakkındaki tüm o ''saçma''' fikirleri veren tarafını savunmaktan vazgeçti, yaşamak istiyorsa acımasız olmalıydı, drow, yaşamak için öldürmeliydi, aynı zamanda budalalık yapmamalıydıdı da.

    Demin ona tiksinerek baktığını düşündüğü Xardas`a döndü: '' Pes et büyücü, pes et, yoksa bir budala gibi ölüceksin, ben yaşamayı seçiyorum ! Ve bunları söyleyişinin hemen ardından kollarını iki yana açarak palalarını tangırdatacak şekilde yere bıraktı.

    _________________
    ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''

    Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...

    drow atasözü
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    esen
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 10, 2004
    Posts: 809

    PostPosted: Thu Jun 28, 2007 7:59 am Reply with quoteBack to top

    Mavi bir gökyüzü altında yeşil cimenlere uzanmış uzaktaki kuşları izliyordu. Huzur tüm benliğini kaplamıştı, hiç bir acı yada keder Amoraya dokunamayacak kadar uzaktı artık. Uzandığı yerden hafifce kalktı üzerinde saf ipekten beyaz bir elbise vardı daha önce görmediği kadar güzel damla taşlarıyla süslenmişti. Bal rengi saçları rüzgarda savrulurken rüzgarın kulağına bir şey dediğini sandı.
    Edmond wrote:
    *Teslim oluyoruz. Zarar vermeyin* dedi


    Böyle bir şeyi neden duymuştuki sanki, bir şeyler ters gidiyordu. Mavi gökyüzü birden bire kararmıştı. Yeşil çimenler yerine kanla kaplı kuru toprak kalmıştı. Amora aynı anda büyük bir acı ile inledi üzerinden akan kanın ılık olması bile titremesini engellemiyordu. Bir şeyler yapmalıydı ama o kadar güçsüz hissediyorduki. Son bir gayretle gözlerini açmayı denedi, bu ancak bir rüya bir kabus olmalıydı eğer gözlerini acarsa uyanacak ve her şeyin yolunda olduğunu görecekti. Ama gözlerini açtığında kabus sandığı şeyin aslında ta kendisi olduğunu görmek Amorayı derinden sarsmıştı, üstelik yaşlı büyücü onu korumak istermişcesine sarılmış ve endişeyle gözlerini ilerdeki bir şeye dikmişti. Baygınken daha kötü şeyler olmuş olmalıydı...
    Back to top View user's profileSend private message
    Argay
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 21, 2006
    Posts: 191

    PostPosted: Thu Jun 28, 2007 10:24 am Reply with quoteBack to top

    Argay teslim olduğunu göstererek tüm silahlarını ve kalkanını yere attı.yapacak fazla birşey yoktu.
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    EldariL
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 18, 2006
    Posts: 137

    PostPosted: Fri Jun 29, 2007 11:55 am Reply with quoteBack to top

    Alegria, peş peşe sıraladığı darbelerin pek bir etkisi olmadığını ne ferkediyor ne de umursuyordu. İki eliyle sıkı sıkı tuttuğu kılıcını tekrar yukarıdan aşağı savuruyordu ki, ağlar birden bire kaybolunca darbesi boşa gitti.

    Devinimi onu neredeyse yere yıkıyordu. Dengesini tekrar sağlamaya çalışırken, az önceki çılgınlığı yerini yorgunluğa bıraktı. Alnından süzülen teri elinin tersiyle silerken düşmanının sesi yankılandı.
    Quote:

    “Ey canlarını kurtarmak için merhametimi dilenen aciz köleler, silahlarınızı şimdi askerlerime teslim edin! Ve siz, teslim olmayı reddedenler…”


    Gözü tekrar tek tek inen kılıçlara, teslim olanlara gitti. Çfkesi onu ayakta tutan tek şeydi.

    Quote:

    “Çlümlerden ölüm beğenin.”


    İşte bu Alegria'ya gerçekten komik gelmişti. " 'Aciz köleler' ha?" diye düşündü sırıtarak. Ama köle olmadan önce ölümümüzü seçme şansı sunuluyorsa... Bir sarhoşun umursamaz sırıtışı tekrar belirdi dudaklarında. Ama gözlerinde kararlılığı, korkusuzluğu ve ölümü kabulleniş vardı... Köleliği ise asla!

    "Çlüm kurtuluşa giden tek yol ise, seve seve yürürüm!" diye homurdandı duyulabilecek bir sesle.

    Kalkanını yerden aldı ve kendine siper etti. Kılıcı elinde Dao'ya doğru koşmaya başladı. Delirmiş gibi görünmek onun tek avantajıydı. Gevşek şekilde tuttuğu, kılıcı koluyla beraber zararsızca yanında sallanıyordu.

    İyice yaklaşabilirse... Kılıcı, kalkanının altından uzun boylu Dao'nun bacaklarına doğru geniş bir yay çizecekti. Ona varabilir miydi hiç bilmiyordu ama belki bir karışıklık yaratabilir ve diğerlerine kaçma şansı yaratabilirdi. Aslında umrunda da değildi. Onlar zaten teslim olmayı seçmişlerdi.

    Tek istediği ölmeden önce düşmana zarar vermekti. Böylece ruhu bedenini gururla terkedebilirdi...

    "Çzgür bir ruh olarak..." diye fısıldadı nefes nefese koşarken.

    _________________
    Do you really want to see something from your worst dreams? I'll take you into the land of the dead, where you should never go alone and where the past has a frightening habit of repeating itself-for ever!
    Back to top View user's profileSend private message
    Rhalazarn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 05, 2007
    Posts: 148
    Location: Nordmar

    PostPosted: Fri Jun 29, 2007 12:22 pm Reply with quoteBack to top

    Drow melezinin sözleri Xardas’ın seslice gülmesine yol açmıştı. Neden güldüğünü kendisi de bilmiyordu, ama gülüyordu işte. Daha sonra gülüşü aniden durdu ve sinirli bir bakışa dönüştü. Pes edenlerin sayısı sanki artıyor gibiydi-özelikle de daonun son tehdidinden sonra… Ağ kalkmış olsa da, aslında zihinsel olarak hala Xardas’ın üzerindeydi. Kara cüppeli kıpırdamak nedir hatırlamıyordu sanki.
    Buraya ilk başta geliş sebebi Khedan’dan bir şeyler öğrenmekti, bu kadarını hatırlıyordu. Ancak bakışlarını Khedan’a çevirdiğinde onun ölü gibi baygın olduğunu gördü, hain çırağının kollarında… Tuhaf, diye düşündü Xardas, bunu daha önce fark etmemiştim. Belki de onu görmüştü ama suçluluk hissi yüzünden belki de zihni ondan saklamıştı bu bilgiyi. şimdi yeniden hatırlıyordu, kendi yaptığı büyü kızıl cüppeliye zarar vermişti. Belki de kendi amacına ulaşmasını engelleyen tek kişi kendisiydi kara cüppelinin.
    Ama hayır… Biri daha vardı büyü yollayan Khedan’a, kesinlikle onu da hatırlıyordu şimdi. Hainlerden hoşlanmayan kadın, sonrada hainlere karşı pes eden kişi… Kim bilir, belki de bu iğrenç pes etme gösterisinin kaynağı o kadınla yanından ayırmadığı minyatür kadındı.
    Anlaşılan savaş kadın işi değildi, ancak onların savaşta olmaları, cesur erkekleri de etkilemişti.
    Biraz önce aptal dediği ve ardından en onurlu olanı yapanın o olduğunu düşündüğü adam da pes etmişti. Xardas’ın pek çaresi kalmamış görünüyordu… Tek başına bütün cücelere karşı koyamazdı, özellikle dao da buradayken-ama korkaklığın kaynağını yok edebilirdi.
    Minyatür kadın, hainlerden hoşlanmayan kadının kolundan tutmuş daoya doğru sürüklüyordu. Xardas da kolunu onu onların bulunduğu tarafa doğru sürüklemek isteyen şeye bıraktı ve hızla ikisinin arkasına ilerledi. Aklında tek bir büyünün sözcükleri vardı ve vücudunda da acı… Hareket ederken dikkat etmeye özen göstermemişti, sonraki hareketlerinde daha dikkatli oldu.
    İlerlerken aklına bir şey takılmıştı. Ya aslında bu ikisi suçlu değilse? Ya da Khedan’ın yaralarından Xardas da sorumlu değil miydi? Sakın kendi suçlarından kurtulmak için bu ikisine suç yüklemiş olmayaydı?
    Sonra aklından bu şüpheleri uzaklaştırdı…
    Ne fark ederdi ki?
    Bu sırada aniden saldırıya geçmiş bir kadın görünce gururla gülümsedi kara cüppeli. Yalnız değildi demek ki, ayrıca savaştan anlayan kadınlar olduğunu da fark etmişti. Ama bu, anlamayanların varlığını yok etmiş değildi…
    Yeniden hainlerden hoşlanmadığını söyleyen hainle minyatür kadına döndü ve ilerlemeye devam etmeye başladı.
    Yeterince yaklaştığında sol elini minyatür dişinin omzuna koyacaktı ve yapacağı büyü zihninde planlanmıştı… (Vampiric Touch)

    _________________
    <div> Wir sind nicht gestorben. Wir haben nie gelebt.<br>                   <br> -Ragnar Lodbrok</div>
    Back to top View user's profileSend private message
    Swain
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 18, 2005
    Posts: 103
    Location: Ankara

    PostPosted: Mon Jul 02, 2007 12:40 pm Reply with quoteBack to top

    Swain gördüğü manzara karşısında bir kez daha tüyleri diken diken olmuştu. Neticede her gün bir ölü görüyor değildi. Her ne kadar onun yardım için burada olduğunu bilse de bundan bir çeşit rahatsızlık duyuyordu. Takip edeceği yol belliydi fakat diğerlerine yapacağı açıklamayı düşündü. Sonunda sadece güvenlerine sığınmayı seçti. Bir süre diğer tünelin karanlık ufkuna baktı ve sessizlik bozuldu.
    ”Bu taraftan” diye göstermişti parmağı. Ama gözleri hala öbür tüneldeydi. Biran olsun gözünü kırpmadan bakıyordu. Sanki oradan kötü bir şey beklermiş gibi. Kendisine yönelen şaşkın bakışlara karşılık
    “Güvenin bana bu taraftan” diye ekledi. Herkesin tünele girdiğinden emin olduktan sonra oda onları peşinden dalıverdi içeriye. Yollarının ne kadar uzun olduğunu ve ne kadar süreceğini bilmiyordu. Bildiği tek şey umudunu kaybetmemesi gerektiğiydi. Umutsuzluğun onları esir almasına izin vermemesi gerektiği..

    _________________
    what does not kill you.. wish you make it had.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN MessengerICQ Number
    Lupus Nigra
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 24, 2005
    Posts: 236
    Location: Four Corner Square No:4 Old City/Silvermoon-SILVER MARCHES

    PostPosted: Mon Jul 02, 2007 1:29 pm Reply with quoteBack to top

    Paladine bakan Alestralis'in 'Hayır öbür taraftan gidelim' demek için hiç bir sebebi yoktu... Hatta birinin ona 'Bu taraftan' demesini içten içe istiyordu. Eh bu koşullar altında oda tünele girdi.

    Artık daha dikkatli ilerlemeliyiz arkadaşlar... Ya ben öne geçip öncülük yapayım yada Xyra epey önden karanlıktan ilerlesin. Grup halinde ilerlersek grupça tuzağa düşebiliriz.

    _________________
    Bir kiÅ?inin ölümü bir trajedi, bir milyon insanın ölümü ise bir istatistiktir.
    Joseph Stalin
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Jul 03, 2007 1:46 pm Reply with quoteBack to top

    Daonun yüzündeki sırıtış, herkes silahlarını bırakırken yerini korudu. Artık-en sonunda-kölelerin akılları başlarına gelmişti. Zorluk çıkmasından nefret ederdi. Gerçi bir avuç cüceyi bile halledemeyen bu aşağılık mahlûklar için neden çaba sarf ettiğini merak ediyordu, ama emirler yeterince açıktı.

    Kölelerden bazıları ise teslim olmaya tahmininden daha da heveslilerdi. Ufak bir kız, bir başka kızı-çatışmada ilk hamleyi yapma aptallığını gösteren kızı-çekiştirerek daoya getirmeye çalışıyor, bunu yaparken de sık sık tökezliyordu.

    Toprağa düşen metallerin sesleri artarken dao bakışlarını kendisine doğru ilerlemeye çalışan ikiliden alıp göz ucuyla topluluğa baktı.

    Ve iki tane salak gördü.

    Alegria bir savaş çığlığı bile atmadan, son hızıyla daoya doğru koşmaktaydı. Elindeki kılıcı, cücelerin meşalelerinin ışığında parlıyordu.

    Dao bir an kendisine doğru yaklaşan ölümcül kadını gördü. Dao, savaşı asla kadınlara yakıştıramamıştı. Ellerinin hamuruyla kılıç tutmaları ona daima tuhaf görünmüştü.

    Kadınların yapacağı işten de ancak bu çıkardı zaten.

    Tüm cücelerin ve kölelerin gözleri Alegria’ya dönmüştü bir anda. Savaşı kadın gıkını bile çıkartmadan daoya doğru koşuyordu. Güçlü adımlarını toprağa her vuruşunda hafif bir toz bulutu kaldırıyor ve arkasında onun geçtiğini belli eden bir iz bırakıyordu.

    “Kahrolası sürtük…” diye mırıldandı Cristobal. “Ne kadar onurlu ve aptal.”

    Daonun yerin dibine geçiren bakışları ve Alegria’nın öfke dolu gözleri, epik bir tablo oluşturmuştu bile. İki hasmın gözleri buluştuğunda, Alegria meşale ışıklarıyla parlayan kılıcını daoya doğru indirdi.

    Dao geriye sıçradı ve tam az önce durduğu yerdeki toprak müthiş bir hızla çamurlaşarak yeniden şekil aldı. Çamur havaya doğru yükseldi ve ardından katı bir duvar oluşturdu.

    Alegria’nın kılıcı, duvara çarpıp geri sekti.

    Daonun alaycı kahkahası mağarada yankılanırken Alegria’nın öfkesi daha da büyümüştü.

    İşte herkesin dikkatinin oraya döndüğü bir anda, Lineas aniden omzunda buz gibi bir temas hissetti. Ani bir soğuk tüm bedenini kaplarken kasılıp kaldı ve çığlık bile atamadı. Yaşamı kendisinden çekilirken kapanan yaraları tekrar açıldı, bedeninde yeni yaralar meydana geldi. Alnında yeni açılan bir kesikten akan kan görüşünü bulandırıyor, kollarından akan kanlar Susy’i tutmasını zorlaştırıyordu. (Lineas--> 15 damage)

    Lineas’ın yaşam enerjisi bedenine akarken Xardas’ın gözleri bir an kapandı ve ağzı keyifle açıldı. Akan bu enerji bedenini kuvvetlendiriyor, az önce hissettiği halsizliği söküp atıyordu.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Jul 03, 2007 1:47 pm Reply with quoteBack to top

    Swain, dar olan tünelin önüne geldiğinde ellerini beline dayadı ve yaklaşık üç metre yüksekteki yere baktı. Tünelin girişi dimdik bir yerde olmasa bile oraya çıkan yokuş oldukça dikti ve tırmanmak-özellikle o zırhlar içinde-zordu.

    Elias da benzeri düşünceler içerisindeydi. Onun kaygısı ise zırhından değil, çelimsizliğinden kaynaklanıyordu. Fiziksel olarak hiçbir zaman yeterli birisi olmamıştı zaten. şu üç metrelik dik yokuşu çıkmak bile onun için büyük bir sıkıntıydı.

    Ve durum sadece bununla da sınırlı değildi. Buraya geldiklerinden beri taşıdıkları her şey fazlasıyla ağırlaşmıştı ve artık bunca yolu bu kadar ağırlıkla yürümek onları cidden yormuştu. Hemen hepsi nefes nefeseydi ve artık yarı havasız olmaya başlayan tünellerde aşırı terlemişlerdi.

    Bu tuhaf ağırlık hissi ve yorgunluk yüzünden, hepsinin o küçük tünele tırmanmaları on dakikayı aşmıştı. Ardından daha tünele girer girmez pişman olmuşlardı.

    Tünel ilerledikçe alçalıyor ve özellikle Swain olmak üzere herkesi iki büklüm ilerlemek zorunda bırakıyordu. Elias şimdiden küfretmeye başlamıştı bile. Neden peşlerinden geldiği konusunda homurdanıp duruyor, Khedan’ın yanında gitseydi şimdiye güvende olacağını söyleyip duruyordu.

    Fısıltılar da peşlerini bırakmış değildi. Anlamsız şeyler mırıldanan, tonuyla tüyleri ürperten fısıltılar zaman zaman duyuluyordu. Fısıltıları ilk Alestralis, tam kulağının dibinde duymuş, refleks olarak o tarafa döndüğünde ise hiçbir şey görememişti. Biraz sonra Xyra, ileriden bir fısıltının geldiğine yemin etti ve Clesyne arkadan gelen bir şeyin fısıltılarını duyduğunu iddia etti.

    Ama yirmi dakika sonra fısıltılar çoktan kaybolmuş, yerini çok ileriden gelen hafif, rahatlatıcı ve güven veren bir flüt melodisine bırakmıştı.

    On dakika sonra tünelin sonuna geldiklerini, tünelin çıkışını büyükçe bir kayanın kapattığını fark ettiler. Buna rağmen bulundukları noktada tünelin tavanı yükselmiş ve kenarları genişlemişti. Artık yan yana iki kişi durabiliyor ve herkes dik bir vaziyette kalabiliyordu.

    Flüt sesi artık kesilmişti. Kayanın, çıkışın kenarlarındaki açıklıklarından ise meşale ateşlerinin gölgeli ışıklarını görebiliyorlardı. Bunun dışında tamamen bir sessizlik hâkimdi.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Fri Jul 06, 2007 9:06 pm Reply with quoteBack to top

    Edmond'un bir an için gözü döndü.Yine ne yapacağını bilemedi.Klasik hamlesini yaptı saldırdı...

    Ancak, daha bilinçli olmalıydı.Basit bir ataktan ziyade planlı bir hareket olmalıydı.Ne yapacağını yine de bilmiyordu.Amora'nın üzerinden gözü yaşlı bir şekilde kalktı.Grup ile Dao'nun arasına geçmeye karar verdi.Gözü kimseyi görmüyordu.Kaşları tekti.Ağlayamıyordu.Duygulardan yoksundu.Sadece ölümü düşünüyordu.Ancak ölmeyecekti.Bilemezdi ne olacağını.Ama ümit her şeyi değiştirirdi.

    Edmond grup ile Dao'nun arasına geçmeye karar verdikten sonra, bir an için durdu, yoksa başka bir şey mi yapmalıydı.Dao'yu öldürürken bir şey kendisini engelleyebilirdi.Christobal!Edmond hemen aksi yöne baktı.Christobal.Edmond nasıl öldürebilirdi bu sersemi.Ya Khedan'a bir zarar verirse!Ne yapacağını bilmiyordu.

    Karmarışık duygular içindeydi.Sonra bir an için silahını ve asasını bıraktığını anımsadı.Az ilersindeydi.Ardından bir hamleyle üzerlerine atladı.Amacı asasını kapıp, Christobal'a topları yollamaktı.[MAGİC MİSSİLE]

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    aransayes
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 08, 2004
    Posts: 1861
    Location: aksaray-izmir

    PostPosted: Fri Jul 06, 2007 9:37 pm Reply with quoteBack to top

    Çnünde duran Alegria’nın savaş çığlığı atarak öfkeyle dao ya saldırdığını gördü. Yalnız başına hiçbir şansı yoktu. Tanrısına dua okurken eliyle inancının sembolünün olduğu madalyonu avucunda sıkıca tutuyordu. (bulls str)

    _________________
    Bir tek seni bana çok gördü dünya
    Ä°yiler bu savaÅ?ı kaybetmiÅ?
    Peki ben nası büyük adam olucam
    Kötü olmak seni geri getirir mi acaba...
    Back to top View user's profileSend private message
    EldariL
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 18, 2006
    Posts: 137

    PostPosted: Fri Jul 06, 2007 11:38 pm Reply with quoteBack to top

    Dudakları belli belirsiz bir alayla kıvrıldı... Kılıcı elinde kayanın etrafından hızla dolanırken "Küçük hileleri bırakmaya ne dersin?" diye tısladı dişlerinin arasından daha çok kendi kendine konuşuyor gibi.

    Bu sefer koşmuyordu ama bütün vücudu tehlikeye karşı gerilmiş atılmaya hazırdı. Sakin sakin Dao'ya doğru yürürken,bakıp da buna inanmak güçtü. Bir savaşçıdan çok yürüyüşe çıkmış bir asilzade kadar rahat görünüyordu.

    Kılıcını elinde çevirdi. şimdi ucu yere bakıyordu. Kalkanı önünde iyice Dao'ya yaklaşmaktı planı. Zarif adımlarını birbiri ardına atarken ve mesafeyi kapatırken,dikkatini dağıtmak umuduyla bu küstah yaratığı kızdırmaya çalıştı.

    "Elinden gelenin en iyisi bu mu?" diye güldü alayla. Amacı egosunu ona karşı kullanıp iyice yaklaşmaktı. Sonra kılıcıyla dizini hedef alan bir saplama hareketi yapacaktı. Tek ve hızlı bir darbeye ihtiyacı vardı.

    "Çamurdan başka neler yapabiliyorsun?" diye sırıttı dudakları, gözlerindeki düşmanlığı yalanlarcasına.

    _________________
    Do you really want to see something from your worst dreams? I'll take you into the land of the dead, where you should never go alone and where the past has a frightening habit of repeating itself-for ever!
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.62 Saniye