Sanıyorum bu hem doğu hem de batı tarafından paylaşılan bir konu ancak kaynağını doğudan alıyor. Doğunun hikayelerinde cinler inanılmayacak düzeyde güçlü yaratıklar olarak görünüyorlar. Bir yerden başka bir yere inanılmayacak hızlarda gidebiliyor istedikleri pek çok şeyi gerçekleştirebiliyorlar. Belki de bu özellikleri hem korku hem de sanırım biraz açgözlülük yaratmış insanlarda.... Sonuçta bir cinden bir şey istediklerinde cin onu yerine getirebilecek bir yaratık olarak tanımlanmış.
Cinlerin bunu nasıl yapabildiklerine ilişkin fikirler doğu kültüründe bildiğim kadarı ile tam olarak tanımlanmamış. Ama parçaları bir araya getirirsek sanıyorum şöyle bir sonuç çıkıyor. Cinler farklı fizik kurallarının geçerli olduğu bir Dünya'nın varlıkları, o nedenle bu Dünya'nın fizik kuralları onlara sınırsız gözüken bir güç sağlıyor. Yine de bu Dünya da var olmak onların hoşuna giden bir şey değil. Buradan çıkabilecek bir sonuç belki cinlerin bulunduğu Dünya'ya gitsek bizim de onların bakış açısı ile büyük bir güce sahip olacağımız ama muhtemelen bu bizi mutlu etmeyecek orada...
Cinlere ilişkin muazzam hikayeler var, sanırım en meşhur olanlar çocukken arkadaşlarımla birbirimize anlattığımız ayakları ters olan insanların hikayeleri. Sanırım son zamanlarda bizim fantastik sinemamız epey sayıda cin filmi üretti.
Ancak bu açıdan en önemli eseri Bartimeus Ççlemesi olarak görüyorum. Hem bir hikayenin tadını korumayı hem de hikayede yer alan cin ögesini bu kadar güzel tasvir etmeyi başaran başka bir kitaba rastlamadım doğrusu...
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Ben genellikle iki şekilde karşılaştım cinlerle gerek edebi gerek görsel eserlerde olsun.
İlki insanların birbirine korkunç hikayeler anlatmaya başladığında anlatılan cin hikayeleri sanırım bu denli etkileyici olmasının nedeni cinlerin varlığının dini olarak kabul edilebilen bir gerçek olması. SAnırım genellikle kötü niyetli olmalarının sebebi insanlarla haşır neşir olanların bir çıkar gütmesi olarak açıklanır.
Diğeri ise aslında batıdaki cin anlayışına daha çok uysa da en büyük örneği yanılmıyorsam binbirgece masallarında bulunan Aleaddin ve lambadaki cin hikayesi. Binbirgece masalları cinler ve ifritleri oldukça fazla miktarda öğe oalrak kullanmış. Ben Batıdaki cin kavramının bu hikayeleri baz alarak geliştiğini düşünüyorum kapsamlı bi araştırma yapmadım.
Genelde cinler mavi ve hava elementiyle ilikilendirilmiş yaratıklar ifritler ise bunların ateşten kardeşleri olarak tasfir edilir.
Bartimeus Ççlemesi konusunda firble'a katılıyorum. Başarılı bir sentez yapmış. En güzel yanı da ne biliyor musunuz? Dünyamızın efsanelerini ve cin hikayelerini kendi yarattığı cin kavramı içerisinde açıklaması.
şimdi vaktim biraz kısıtlı belki sonra daha fazla yazarım.
_________________ Chaos is the law of nature,
Order is the dream of man.
frp sistemlerine bile epey etki etmiş. aslında binbir gece masallarında geçen biçok şey epey etki etmiş frpye ve fantastik kurguya. bildigim kadarıyla gulyabanilerde ghoul olarak geçiyolardı..
_________________ Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
Ancak cin inançları sanırım daha eski bir döneme dayanıyor. Sanırım cinler bir çeşit bizim eşitlerimiz gibi görülüyorlar. Her ne kadar bazı hikayeler onlara sanki insanın üstündeymiş gibi görevler yüklese de. Onların gerçek olduklarını var sayarsak ateş nasıl bizim için muazzam ve anlaşılmaz bir şeyse toprak da onlar için öyle olmalı. Toprak onların ait olduğu kaosu yok ediyor. Ateş nasıl düzeni yok ediyorsa... Ancak bizim Dünyamızda nasıl ateş yiyerek yok edecek bir şeyler bulduğu sürece yaşıyorsa onların Dünyasında da toprak düzenli hale dönüştürebileceği kaos bulduğu sürece var oluyor ve sonra yok oluyor olmalı... Bu durumda onların Dünyası bizim bir çeşit yanma hissi yaşayacağımız bir yer muhtemelen....
Eh bunları düşünmek ilginç oluyor. Bir an cinlerin o korkulan yanlarının ötesinde gerçekten ne olabileceklerini düşünmek.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.