.
Rol yapma oyunlarımız için GENEL yorumlar, fikirler.
Arkadaşlar, şaka maka ne kadar zaman oldu, amatörce başladık D&D4.Ed. öğrenelim biraz niyetiyle, kendi hâlimizde ilerliyoruz. Bu başlığı, oyuncuların beklentilerini ve fikirlerini, zevklerini öğrenelim diye açtım umarım yanlış bir şey yapmamışımdır.
Çncelikle benim oynattığım oyunlar için sormak istiyorum; nasıl gidiyor, memnun musunuz? Kimseden, “eline sağlık! Çok memnunuz!” gibi bir cevap gelmesin yalnız lütfen, bunu istemiyorum yani. Oyunlardan beklentileriniz var mı, varsa nelerdir? Sizce daha iyi olması için nasıl olmalı, vs gibi düşüncelerinizi bekliyorum. Oyundan soğuduğunuz, koptuğunuz anlar var mı, nelerdir? Ayrıca hoşlandığınız, aklınızda kalan bölümleri de belirtirseniz, ileride karşınıza benzeri durumlar çıkabilir. Herkes açık olsun lütfen, darılmaca kızmaca yok. Ben sizin bir abiniz sayılırım, amacım eğlenmeniz, pardon eğlenmemiz.
Ben oyuncu olarak kendi zevkimi paylaşayım ilk olarak. Tabii DM daha iyisini bilir ama benim Rol oyunlarında (D&D) en sevdiğim kombinasyon: %50 Combat, %25 Skill ve Strateji, %20 Tiyatro, %5 Bulmacalar.
Ben savaşları severim, eğlenceli geliyorlar, zaten Powerplay seven bir piskopat olduğumu herkes bilir.Fakat önemli olan, nasıl savaştığın.Yani savaştaki stratejin önemli.Satranç gibi.İlk önce öne piyon sürmelisin (aramızda gönüllü piyon var mı ) ki arkadan gelenlere yol açılsın.
Eğer insiyatif sende ise (Beyaz isen) agresif bir oyun sergilemelisin ki karşındaki geri çekilmeli.Çnce şahın önündeki piyon kendini feda edercesine ileri koşmalı ki, hem vezire yol açılmalı, hem file.Sonra ise savaşa gerçek güçlüler sürülmeli (biz buna satrançta alet geliştirmek diyoruz ) ve bu sırada şah'ın etrafında taşlar olmalı fakat, öyle bir yerde olmalı ki bu taşlar, her an saldırabilmeli.Yani savaşta bir Rahip şah'tır bazen, bazense bir büyücü, bazen NPC, ama ölürse oyunun kopacağı adam şAH'tır, ve ölürse, şah'ın da ölme ihtimalinin yüksek olduğu adam, yani korunaklı ve güçlü adam, Vezir'dir.Yani eğer öncelik sende ise, 1.'l kişinin önünü açarsın, sonra güçlüleri piyasaya sürersin.Ve sürekli saldırırsın.Her hamlende rakibi tehdit etmelisin.
Eğer siyah isen (insiyatif onda ise) doğrudan savunmaya geçmelisin.Bunun için ilk önce şahını kaçmalısın, fakat etkisiz bir yere değil.Yani soldaki atın önünü bir kare ileri alırsın ki, fil oradan çekilebilesin.Ardından filii o boşluğa sokarsın ki, korunması sağlam bir yer olsun.Ardından atı çıkarsın ki, sahaya 3 hamlede iki güçlü taş sürmüş olabilesin.Ve bir ROK atarsın, ve böylece Ev kurma denen olay gerçekleşir, ve şaha 4 hamleden önce erişilemez.4 hamlede de elin armut toplamazsa mat olmazsın.
Yani insiyatif sende ise dal, ama öyle bir dal ki, rakip nefes almaya kalkarsa keybetsin.İnsiyatif sende değilse korun, fakat korunurken öyle bir şey yap ki, rakip bocalamaya fırsat bulamadan kaybetsin.
Yani Combat = Skill-Strateji diyerek, şıkkımı işaretliyorum.
Senin oyunların gayet eğlenceli geçiyor Yani dilediğim kadar savaşabiliyorum, gerçi benim yüzümden oynu terk edenler olabiliyor ama (dargınım onlara) ben Vezir çıkarken onlar piyon kalacaklar
Dwaxer benim gördüğüm kadarıyla forum rplerinde malzeme yaratma konusunda çok başarılı. Hatta gördüğüm en başarılılardan diyebilirim.
Çzellikle bilgisayar oyunlarını kullanarak bişeyler yapması çok etkilemişti beni.
Oyunalra gelince aslında ben forumda kurallara bu kadar bağlı oyunlar oynamaya alışkın değilim. Kendi oynattığım oyunlarda doğru düzgün zar bile atmam matematik de epey geri landa kalır. Sayısal değerleri karakterlerin ne kadar atik, becerikli, güçlü vs olduğunu kavramak için kullanırım.
Ama forumda kurallı bir oyunu güzel başarıyor bence dwaxer. Alışkıno lmadığım zevk almadığı anlamına gelmiyor.
Normalde dwaxerın tiyatro diye tabir ettiği öğe benim için en öncelikli gelen. Daha sonra mücadele laylarını severim. Ama genellikle akılcı bir strateji belirleme ve sıradışı etkisi beklenenden daha büyük bişeyler yapmak beni eğlendirir. Aslında dwaxer'ın oyunu da combat dışındaki alanlarda tiyatro öğesine müsaitti ama oyuncuların da iş birliğiyle belli bir noktanın üstüne çıkabiliyor.
Strateji sevdiğimi belirtmiştim. Satranç da severim eskiden de epey oynamıştım ama Edmond'un satranç benzetmesi D&D ye tam da uymuyor bence. Eğer bir turda bütün taşlar bir hamle yaptırma şansımız olan bir satranç olsaydı daha çok benzerdi sanırım. Ama tabi bütün strateji öğelerinin benzer noktaları olduğunu da inkar edemem.
Artık karakterimizin kabileyetlerinin sınırlı olmaındna mı kaynaklanıyor bilemiyorum ama benim oyundan koptuğum noktalar var. Yapacak farklı bişey kalmadığında savaş sırasında kullancak ilginç bir büyük kalmadığında(ki pek yok) biraz sıkılıyorum. Ortalığa rasgele büyülü saldırı yapmam gerektiği açık bu durumda ama 3 el üstüste aynı şeyi yapmak bana göre değil hiç. Ghost sound büyüsü başlangıçta çok hoşuma gitmişti. İstediğin sesi çıakrtabilmek müthiş bi güç bence ama birkaç kere denedim etkisini göremeyince geriye magic missle kalıyor.
Oyunlarda özellikle büyücü oynadığım yerlerde rakipbi şaşırtmak, gerektiğinde korkutmak ya da tereddüte düşürmek ve bu yolla mücadeleden açınmak sevdiğim bi yöntemdir. (Skill mevzusu burda işi karıştırıyor. intimidate gibi bir skillim olmayabilir ama zaten doğrudan sizi gebertirim gibi bir tehdit yapılmadığındainsanların anlayamadığı büyülü güçlerden korkmasını sağlayabilrisem korkmak skille çok da bağlı olmamalı. Ya da Bu asa lanetli dokunan herkesin ruhunu elegeçirebilir dediğimde sonucu belirleyenen sadece bir bluff check olması garibime gidiyor sanırım) Ama bazen düşman karşımıza gelince illa ki onla savaşacakmışız gibi hissediyorum. Mesela doğada vahşi bir hayvanla karşılaşsam meşaleyi yakıp hayvana doğru sallayı onu uzak tutmaya çalışırdım ama bir d&d oyununda hayvan bana muhtemelen pençelerinin verebildiği kadar hasarı çekinmeden verebilecektir. Bu aslında biraz da D&D nin oynanış tarzıyla alakalı dmden çok ama ben yine öyle bi belirteyim tam eleştiri diyemem.
Genel olarak ben oyuncu olarak oyundan menunum. dwaxer başarlı bir dm. Site mensubu olarak da oyunları takdir ediyorum. Oyun ihtiyacının neredeyse tamamını dwaxer karşılıyor şu anda.
_________________ Chaos is the law of nature,
Order is the dream of man.
Senin oyunlarını oynamıyorum ama daha öncesinde oynamıştım, biliyorsun. Kural sistemi konusunda oldukça mızmız davranmamın nedeni sanırım bu başlıkta daha da kolay anlaşılacak. Senin verdiğin seçenekler içinde dahi yok benim seçeneğim.
Benim seçeneklerim
%35 rolyapma, %30 hüner ve stratejiler, %20 çarpışmalar, %8 geyik, %5 bilmeceler, %2 alışveriş (Ki sanırım bunu da hüner ve stratejiye koyabiliriz ).
Karakterlerim beni zorlamalı ve illaki bir şeyler üretmelidir. Güçsüzlüklerinin ve acizliklerinin üstesinden başka taktikler kullanarak gelmelidir. Ellerindeki gücün potansiyelini durumuna göre en iyi şekilde yorumlamalı ve aslında kendine başka bir durum için verilen gücü, çok farklı bir yerde de kullanmalıdır. En aptal karakterimde bile durum bu şekildedir. Aptal bir savaşçı dahi olsa aslında kafasını tamamen savaşa verebilen bir karakter olduğundan savaş anında taktik vermese dahi sadece duyularıyla değişik kullanımlar üretebilir elindeki potansiyel güçlere.
Vahşi batıda bıçaklı bir adamı seçme sebebim, üstesinden gelinecek zorlukların çok olması ve beni stratejiye yönlendirmesiydi. Avantajı ise işini sessizce bitirebilecek, etkili bir karakter olmasıydı. Ne yazıkki atılan bir 100 ile alnının ortasından vuruldu.
Aynı oyunda bir kumarbaz (ki geleceğin politikacısıydı) oynama sebebim ise sadece rol yaparak ilerleme isteğim ve gerektiğinde yine farklı stratejilerle işin üstesinden gelme düşüncemdi. (Elinde silahı olan biri asla yönetici değildir. Elinde silahı olmayan, kendini kabul ettirmiş adam elinde silahı olanlara hükmeder.) Ancak ne yazıkki insanların çekingenliği, kıvrak (Gerçi ona ben karar veremem ama) dili için bile çok kaygandı.
Arena da dahi rol yapmaya çalıştıığım ve karakterime bu sayede daha çok bağlandığım Druidim aslında daha çok taktiksel çeşitlilik ve kişisel merak ("Druidlerin çektikleri nedir"i anlamak için) ile yaratılmıştı.
Gerçekten Edmond'dan* çok daha farklı bir oyun stilim var. Birlikte bulunduğumuz hikayeden çıkışımın en büyük sebebi olmuştu bu durum. Satranç hakkında bir şeyide kendi yetersiz satranç bilgime rağmen belirtmek istiyorum. Veziri, vezir yapan şey, onun taktiksel çeşitliliği ve tekliğidir. Bir oyunda vezir olmak için, bana göre, kendi oyununu yaratmalı ve oynamalısın. Ancak eğer VEZİR olmayacaksam at olmayı yeğlerim. (Ki bence asldında at suikastçi olmalıymış. Atlar neden L şeklinde gidiyorki. Aslında savunma duvarlarının ardına girebilen ve savunmaları dağıtanlar suikastçiler ve casuslardır. )
(*İsim vererek sataşma niyetim yok. Edmond'un oyun stiline bir karışmak istemiyorum. Herkesin zevki ayrıdır ki birlikte oynadığımız "kardeşlik" oyununda iyi bir yandaştı. Sadece, karakteri uçuruma yakın yürüyecek kadar cesur ama nasıl yürüyeceğini bilmeyecek kadar dikkatsizdi. Allah rahmet eylesin. )
Oyunlarında şu sıralar oynayabileceğimi sanmıyorum. Ne yazıkki merak etsem de zaman kısıtından ve bırakamama korkusundan okuyamıyorum ve okumuyorum. Sadece kendi oynadığım oyunlar hakkında bir kaç istekte bulunacağım.
1. İyi taktik ve stratejileri ödüllendren sistemler. Fazladan tecrübe puanı olarak değil. Ben tecrübe kazanmak değil daha çoğunu görecek ve daha da derinleşecek kadar yaşayacak karakterler yaratmaya çalışırım
2. Taktik oluşturanlara yardım adına, sistemlerinde bazı eksi ve artıların nasıl işlediğini daha iyi belirt. Mesela bunu yaparsam ne olacak sorusundan da öte, bu özellik güzelmiş ve bunu şu şekilde yararıma kullanabilirim sanırım diyebileceğim sistemler olabilir. Aksi taktirde çok fazla mesajlaşma sonucunda oyundan kopukluk oluyor.
3. Çok fazla oyuna bölünme. Fazla oyuna bölününce kendine ve diğerlerine ayıracak zamanın kalmıyor. Bir kısmını zamansızlıktan bırakıyor, bir kısmına ara veriyor, sakallarını kesemiyor, bazen haftada ancak bir kere duş alabiliyorsun.
4. Son oyunlarını bilemiyorum ama oyunlarını renklendirecek bazı resimleri oyunlar sırasında kullnamanı tavsiye ederim. Sadece haritalar değil, bir kovboy kasabası resmi, bir canovarın heybeti ve gücünü belirten bir resim, yada bir labirentin tek bir koridorunun resmi, onca yazıdan çok daha etkili olur bence.
Çok çalışkan ve yaratıcı birisin bence. Farklı diyarlar ve sistemler üstünden, haritalarını çizerek ve kişilerin gözünde ortamı olabildiğince canlandırmaya çalışarak çok güzel bir çalışma yapıyorsun. Sitedeki pek çok (Ya da herkes) kişinin saygısını kazandın. Herkes senden memnun. Kesinlikle kötü değil aksine çok güzel şeyler çıkartıyoprsun ve bu çalışmalarınla, hiç çalışmayan beni biraz utandırıyorsun. Sadece kendi açımdan, kendi çapımda bakarak, isteğin üzerine fikilerimi yazmamın sana karşı olan boyun büküklüğümü biraz azaltacağı düşüncesi ve senin oyunlarına katkısı olacağı umudu ile yazdım bu yazıyı.
_________________ Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
"
.
Efla, ben senin ızdırabını anlıyorum ve hatta senin özlemini çektiğin pozisyonlar da muhakkak sık sık gelecek oyunda ama forum oyunu işte masaüstü gibi hızlı gitmiyor, sümüklü böcek hızında ilerliyor mecburen. şu ana kadar (sanırım 2 ay oldu) yaptığımız şeyleri masaüstünde 2 saatte tamamlardık herhâlde. O yüzden senin karakterin yeteneklerine hitap edecek bölümler gelmiyormuş gibi gelebilir ama dediğim gibi sırf zamanın yavaş ilerlemesinden. Aslında D&D oyununda en çok büyücülerin çözebileceği gizemler, görevler vs olacaktır doğal olarak.
Skill kullanımları ve zarların etkisi konusunda D&D’yi yapanların tarafını tutmuş gibi olacağım sanki ama skill puanlarımız ilgili yetenekte ne kadar tecrübeli olduğumuzu gösterdiğine göre, “Skill Check”leri kullanmalıyız diye düşünüyorum. Ama bu rol yapmaya kesinlikle engel olmamalı, aksine bildiğiniz gibi kendi adıma yapılan (yazılan) rollerin ne kadar eprili, heroic, görkemli, zekice, duygusal, özetle etkileyiciliğine göre exp, vs ödül veriyorum; gerek exp ödülü, gerekse oyun içi eşya ya da durum ödülü, vs. Yani “ben Bluff Check yapıyorum!” diye bir eylem yok. Gerçekten de güzel (inandırıcı) bir yalan söylersin yanına da “Bluff Check” diye notunu düşersin. O zaman tamam. Tabii “yalan inandırıcıysa Bluff Check yapmaya ne gerek var?” diyebiliriz. Ama ben kendimden biliyorum hiç yalan söyleyemem (alışmamışım çünkü) herhâlde söyleseydim karşımdaki şıp diye anlardı. Buna rağmen bazen doğruları söylediğim hâlde karşımdaki inanmayabiliyor; gel de böyle birine karşı başarılı Bluff Check at.
Bu arada Efla senin büyücü olarak dolaştığın mekanlarda hiç “Detect Magic” yaptığını görmedim mesela; büyücüsün ama etrafta sihir var mı yok mu diye hiç merak etmiyorsun.
Darkgnome, senin oyunculuğunu beraber oynadığımız “Kardeşlik” oyununda gördüğümden, vs biliyorum. Bir kere aşırı detaycıydın (ve biraz da paranoyaktın) Keşke benim oynattığım oyunlarda da oynasaydın, cuk otururdun doğrusu. Çzellikle “Hakmarun” senaryosu o kadar entrikalarla dolu ki, senin gibi biraz paranoyak oyuncular lazım.
.
Biri(leri) oyun oynatsa da ben de oynasam! Devrimk'nın oynattığı Forgatten Realms diyarında geçen oyunda biraz oynayabildim ama tadı damağımda kaldı. Çzellikle D&D3,5 oynatabilecek DM arkadaşlara sesleniyorum: Oyun açın da oynayalım! Lütfen!
.
İşte bu sebeple sen çok sevilen ve sayılan birisin sitede. Karşılık beklemeden insanları mutlu ediyorsun.
_________________ Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
"
Evet arkadaşlar bayram araya girdi, oyunlarımız da iyice yavaşladı ama umarım artık yine hızlanırız. şimdi benim oynattığım üç oyuna bir göz atıp, şimdiye kadar gerçekleşen olayları bir özetleyelim:
Hakmarun; Orcus’un Dehşeti:
İnanılmaz fantastik Hakmarun diyarında, namevtlerin iblis prensi Orcus’un, kadim Necrotox harabelerine gelmesiyle dehşetli bir tehlike başgöstermiş, iyilik tapınağının temsilcisi gönüllü oyuncularımız bu tehlikeye karşı durmak amacıyla uzun ve yorucu bir serüven yolculuğuna çıkmışlardı. İlk durakları olan Zander kasabasında Tobias adındaki eski bir “define avcısı”ndan işe yarar bazı harita ve belgeler alacaklardı. Ancak bunun karşılığında Tobias’ın yeni satın aldığı köhne bir binayı içindeki yaratıklardan temizleme sözü verirler. Fare avlamak üzere binaya giren elemanlarımız, farelerin iriliği karşısında ve bir takım tecrübesizlikten kaynaklanan hatalar yaparak hezimete uğrarlar. Çyle ki acil kaçış planlarını uygulayarak başlangıç noktasına kendilerini teleport ederler. Ancak ertesi gün cesaret toplayıp tekrar geri dönerler ve bütün fareleri binadan temizleyip yarım bıraktıkları işi tamamlarlar. Derken Tobias onları binanın hemen dışında karşılayarak, haritaları vermek bahanesiyle ıssız, eski başka bir binaya götürür ve grubu usta bir şekilde tuzağa düşürür! şimdi grup elemanları tuzaklarla dolu, içeriye her geçen saniye ölümcül zehirli gaz dolan bir odada (üstelik teleport ile kaçış, büyüyle engellenmiş) kapana kısıldılar. En son kapıyı açmaya çalışırlarken satranç oyunundan ilham alan bir şifre mekanizmasıyla uğraşıyorlardı.
Musibet Çetesi:
Büyücüler, düzenbaz ve savaşçılar; hepsi de cinayet suçuyla hapse atılmışlardı. Ne silahları vardı, ne de zırhları. Ancak daha demir parmaklıkların ardına düştükleri ilk gece kaçmaya karar verdiler ve bunu başardılar da! Silahlı gardiyanları ve komutanlarını, gerçekten de bıçak sırtında bir mücadeleyle alt etmeyi başardılar. Ardından zindanlardaki gizli geçitleri bularak yeraltına kaçtılar. Çnce zombilerle karşılaştılar, onları da altettiler. Daha sonra Jelatine benzeyen, biçim değiştirebilen, asitli yaratıklarla karşılaştılar ve onları da yendiler. Bu arada katettikleri mesafe belirsizdi; saatlerce saatlerce yürümüşlerdi bu dehlizlerde. şimdi ise zehirli dev örümceklerin ağına düştüler; kurtulmaları zayıf ihtimal ama bu grubun atlattıkları düşmanlar aklıma geldikçe, “bunlardan her şey beklenir!” diyorum.
İslanda Macerası:
Yine fantastik ötesi bir diyar: İslanda! Kahramanlarımız çiçeği burnunda, kasabalarının Fisnot takımı olarak komşu kasabaya maça gidiyorlar. Ancak gece kamp yaptıkları yere kurtlar gelerek saldırdı ve ertesi gün korsanlardan kaçan bir gemi mürettebatına yardım ettiler. Basit bir yolculuk, haddinden fazla hareketli geçiyor. şimdi el koydukları korsan gemisini yüzdürüp yüzdüremeyeceklerini tartışıyorlar.
Eh Gordeon Karargahinda biz oyuna son ana kadar devam etmistik. Neyse... Bakalim isteyen olursa oyun acarim. Ama klasik Rp tarzi olmaz... Yukaridaki ankette sadece tiyatroyu secen tek kisi benim sanirim, : ) )
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
.
Arkadaşlar oyunlarımda şimdiye kadar yaptığım uygulama: 2d6, 3d4 gibi çoklu zarları atarken birini atıp, sonucu katsayısıyla çarpıyordum. Ama bu uygulamanın yanlış olduğunu anladım. (sanırım Edmond beni uyarmak istemişti bu konuda ama uyaramamış demek ki)
Artık bundan sonra kaç taneyse hepsini ayrı ayrı atacağım zarların.
Çrneğin 2d6 ise sonuçlar: 1,2 yani toplamda 3 gibi bir "tek sayı" olabilir.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.