Fantastik Kurgu okurları olarak, okuduğumuz eserlerin bizim dünyamıza ait olan kültürlerden esinlenerek, bizim dünyamıza ait mitler kullanılarak oluşturulmasını nasıl buluyoruz?
Dünya tarihinde mevcut olan folklorik ögelerden olabildiğince sıyrılmış, bağımsız bir fantastik kurguyu mu tercih ederiz? Yoksa tam tersine, iyi harmanlanmış kültürel esintiler içeren fantastik kurguyu mu?
David Eddings'in Elenium'un da Ortaçağ Avrupa kültürü iyi yansır. M. Zimmer Bradley'in Avalon'un Sisleri dörtlemesi tamamıyla Arthur dönemi Britanyasında geçen fantastik bir seridir. Conan serileri antikçağ üzerine kurgulardır. Bunların yanında Yüzüklerin Efendisi, Ejderha Mızrağı, Karakılıç gibi seriler kısmen daha bağıntısızlardır bizim dünyamızın folklorik ögelerine...
Sizin için hangisi, neden makbuldür? =)
_________________ Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
Yani sonuçta okuduğum şeyin beni heyecanlandırması lazım. Bunu bu dünya ait öğeler kullanmadan yapmak çok güç. Bazı noktalarda imkansız bir yerlerden esinlenmek gerek...
Diğer taraftan esinlenmeye başladığımızda esinlenecek şeyler zaten beli. Dönüp dolaşıp efsanelere dayanıyor. Çoğu bir zamanlar insanların gerçek olduğuna inandığı şeyler.Bitoloji ve hikayeler. Bunun da "araklama" olarak anlaşılma gibi bir riski var. Anahtar nokta iyi harmanlayabilmek sanırım.
Yani dünyadaki öğleleri kullanmak bir yerde kaçınılmaz. Ejderha mızrağı bile adından anlaşılabileceği gibi "ejderha" temasını bolca içerir ejderha da dünya mitlerinden. Çin mitolojisinde çokça kullanılıyor her kültürün ejderha anlayışı da farklı. Sonra içindeki şövalyeler yine orta çağdaki şövalyelik kavramının farklı bir versiyonu...
Başka ne söyleyeyim. Yüzüklerin efendisi dünyamızdan bağımsız gibi görünebilir ilk bakışta.Fakat ingilizlerin kendine ait bir mitolojisi olmadığından tolkien bir nevi ingiliz mitolojisi yazmış. Hatta cücelerin çoğu ölüyor, elfler diyarı terk ediyor ve geride insan egemen bir dünya kalıyor. Neredeyse bir şekilde günümüze bağlamış. Bunun yanında tolkienin zihnindeki elf kavramının zaten kuzey mitolojisinde yer alan yine "üstün bir ırk" olduğununu söylesem... Ya da cücelerin tipinin ve yaşayışının yine kuzey avrupa ahalisine benzediği de açık. Ayrıca Tolkien kendisi de Gandalf'ı Tanrı Odin'in yer yüzüne inmiş şekli olarak betimlediğini söylemiş.
Yani kültürel öğelerden kaçış pek yok bence. Yeni bir şeyler üretilebilir tabi ki. Çretilmelidir de. Ama bir yerde bir şeylerden beslenmek lazım Yaratıcılık hiçbir şeyden bir şey yaratmak değil. Olanlar arasında güzel bağlantı kurup harmanlayarak yeni bir şeyler ortaya koymak bence daha çok...
Hatta biz frp ve fantastik edebiyatla ilgilenen kişiler olarak kendi kültürümüzden yeterince beslenemiyoruz bence. Aslında bu konuda tutucu sayılmam. Klasik anlamda bir "paladin" ya da "şövalye" konseptini reddetmem. Ama bunları kullanmanın yanında kendi kültürümüzden kendi hikayelerimizden de birşeyler katabilmemiz çok güzelleştirirdi.
Bilgisayar oyunu alanında "Hükümran Senfoni" projesi durdurulmasaydı güzel bir örnek sergileyebilirdi belki. Kerem beyit de aslında bu alanda başarılı çizimler yapıyor sanırm. Neyse çok konuştum susayım artık =)
_________________ Chaos is the law of nature,
Order is the dream of man.
Joined: Mar 10, 2005
Posts: 2585
Location: YalnızlıÄ?ın hüküm sürdüÄ?ü yerden
Posted:
Tue Apr 28, 2009 11:06 pm
Kendi kültürümüzü araplarınkiyle karıştırmadan çok güzel şeyler çıkartılabilir aslında, marjinal bir kültürümüz var ve köklü hakikaten de taa hunlara kadar dönecek olursak. ki dünyaya doğru dürüst tanıtabilmiş bile değiliz.
konunun sorusuna gelecek olursak, eğer düzgün bir biçimde kendi hayallerini harmanlayabilmişse yapan kişi benim için kafidir, istediği kadar esinlenebilir. çünkü o eser tadından yenmez:) öncekilere göre insanların hoşuna gidebilecek ne gibi bir farklılığı olduğu önemlidir, eğer cidden heyecanlandırıcı bir farklılığı varsa istediği kadar esinlenebilir hatta çalabilir her şey serbest
_________________ And i still wonder if you ever wonder the same!...
Kesinlikle katılıyorum SacoKhan. Hunlara, İskitlere inilecek olursa mükemmel mitler harmanlanabilir. Çzellikle antik kültürümüz fantastik kurgu için oldukça elverişli.
Efla, Yüzüklerin Efendisi ve Ejderha Mızrağından bahsederken 'kısmen' tabirini kullandım bende zira cüceler, elfler, kuzey avrupa ahalisi ve ejderhalar durumu epey açık =) Ne bileyim.. Star Wars gibi en bağını koparmış kurgularda bile esinlenmeler kaçınılmaz. Ama şöyle de bir ütopya olup olamayacağını tartışmak eğlenceli geliyor: Bizim dünyamıza tamamen bağsız olup, bağlı olanların iyi harmanlanmışları kadar zevk verebilecek bir krgu nasıl olurdu
_________________ Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
Joined: Mar 13, 2006
Posts: 958
Location: Tanrilarin Unuttugu Yerden...
Posted:
Thu Apr 30, 2009 12:51 am
Ben de ikinize katılıyorum. İskitlerin ne kadar Türk olduğu tartışılır; ama özellikle Orta Asya kültürümüz fantastik öykülere çok uygun. Neyse denilenleri tekrar etmek istemiyorum.
Orta Asya'dan bahsettiniz, ilgi alanlarımdan birine değindiniz.. Bu konuda bir çizdiğimi paylaşmak istedim.. Bundan daha üstün bir çalışma daha çıkaramadım. Buradaki galeriye de koymuştum bu resmi, bakan bilir...
Anlatmak istediğim, istersek o Avrupalılardan daha havalı(!) işler çıkarabiliriz. İşlenmeye çok uygun zenginlikte tarihimiz var. Çoğu fantastik roman da (ki benden iyi bilirsiniz) alttan alttan Avrupa kültüründen beslenir. Biz de SacoKhan'ın dediği gibi yabancı elementleri ayıklıyarak saf Türk özünden beslenebiliriz. Dünya da bu müthiş kültürden daha fazla yoksun kalmasın Çzellikle yabancılar bu ilk resmime çok övgüler söylüyorlar, ki ben çok başarılı bir çizer değilim. Çzenle yapılan her iş tutar bence. Bu sitede o tarz işlere soyunulursa benim de tuzum olsun isterim.
_________________ I am Lord Amean, The King of North, Leader of Zederus..
Joined: Mar 10, 2005
Posts: 2585
Location: YalnızlıÄ?ın hüküm sürdüÄ?ü yerden
Posted:
Thu Apr 30, 2009 1:18 am
Resimlerin çok hoş olmuş, tebrik ettim, ben mesela çizim yeteneğime güvenirim ama asla doğru dürüst bir projeye başlayabilmiş değilim, hatta iki üç senedir köreldim diyebilirim. Keşke yardımcı olabilsem...
Kültürümüzü kendimiz bile pek tanımıyoruz, önce kendi içimizde tanıtmamız lazım. Aslında bunu bu sitede de gerçekleştirebiliriz, sanırım bir aralar öyle şeyler vardı bazı başlıklarda, tekrar canlandırabiliriz...
_________________ And i still wonder if you ever wonder the same!...
Hem fantastik kurguya hem Orta-Asya kültürüne ilgili olan birkaç kişi olmamız bile güzel bir durum. Türk Mitolojisiyle ilgili yazı yazılabilir belki siteye? Denemeler belki? Possessed'in çizimleri çok güzel zaten. Keşke bende çizip yollayabilsem Efla'ya, galeriye koyması için =) Ama Orta-Asya'da geçen birkaç öyküm var. Yollayabilirim biraz düzeltmeden sonra ocakbaşına.
Bu arada İskitlerin ne kadar Türk olduğu tartışılır haklısın Possessed. Ama bence tartışmanın sonucunda Türk oldukları görüşüne varılır. Çok defa tartışmalara girdim bununla ilgili. Kendi çapımda dilbilimsel, kültürel, tarihsel bir takım araştırmalar yaptım.
Kanıt niteliğinde birkaç örnek vermek isterim:
-Kül Tigin, sanıyorum 7. yüzyılda(tarihten emin değilim) Türk ipeğinin pazarına izin verilmesi için Bizan kıralı Justiyen'e bir heyet gönderir. Heyetin krala takdim ettiği mektupların İskitçe olduğunu tarihçi Menander ifade eder...
- Pazırık Halısı, Altaylarda Pazırık Qurgan'ından (Qurgan=Oq Uruqun=Oq kişisi mezarı / Bu oq, Oqhuz(Oğuz) adındaki Oq'tur.) çıkmıştır. Tarihinin -IV. -III. yy'lar olduğu belirlenmiştir. Batılı tarihçilerin büyük çoğunluğunca, İskitlerin İran kökenli oldukları kabul edilmiş olduğundan, Pazırık halısı İran sanatına mal edilmiştir. Halbuki halının ortasında 24, iç çerevesinde 62 adet Türk Damgası vardır. Bu damgalar Orhun alfabesinin oluşum sürecinde Moğolistan, Kazakistan, Kırgızistan kaya üstü yazmalarında görülen damgalardır.
-J.D. Groysen Geschicte, Alexanders der Grossen adlı kitabında İskenderin bugünkü Leninabad yöresinde bulunan, eski adıyla Sir-i Derya'yı geçmeye çalışırken İskitlerle karşılaşmasını anlatır. Bir anlamda Eski Yunan tarihçilerinin anlattıklarını tekrar eder. Ve şöyle der: İskit güruhu karşı sahilde toplanmıştı(suyun öte yanı). Savaşa davet eder gibi ok atıyor, caka satıyor, gürültü ediyorlardı. Diğerleri heralde savaşı göze alamazlardı. Eğer cesaret ederlerse Farslar ile Çöl(Bozkır) oğulları arasındaki farkı anlamış olacaklardı. Burada anlatılan sefer Türk destanlarında geçer. İskender'i suyun ötesinde bekleyenler bizim söylencelerimizde bizizdir. Yani Türklerdir. Sanıyorum, buradan eski Yunan'da birçok Türk boyunun İskit diye adlandırıldığı bir kere daha anlaşılıyor...
Fazla zamanım kalmadı ama şunu da söylemek istiyorum, ölü bir dil kabul edilen İskitçeyle, yine ölü bir dil olduğu ifade edilen Asya Hun dili muazzam bir benzerlik gösterir. Ki bu Hunca, Göktürkçe'nin temelini oluşturur. Göktürkçe'de çağdaş Türk lehçelerinin hepsinin temelini oluşturur...
_________________ Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
Kendi kültürümüzün zengin olduğuna sonuna kadar katılıyorum.
Ama sadece kendi kültürümüzle sınırlı kalmayıp farklı halk kültürleri ve farklı bakış açılarını öğrenmenin de bize daha iyi eserler üretmek için katkı sağlayacağını düşünüyorum. Elbette sadece Avrupa değil. Çin Japon, Hindistan, Antik Mezopotamya, Mısır, Afrika, Aztek, Kızılderili.... Hepsinin bence insanın ufkunu açıcı yanları var....
Kısacası olabildiğince farklı halkların ürettiği binbir farklı edebiyat bizlere bir şeyler katabilir.
Yazmayı düşündüğümüzde elbette yaşadığımız Dünyada geçen bir öykü de yaratabiliriz.
Aklımıza bambaşka bir Dünyanın hayali de gelebilir. Bambaşka bir Dünyanın hayali aklımızda canlanıyorsa elbette o Dünyayı yazmalıyız. Bu Dünya biz fark etmesek de elbette yaşadığımız Dünyadan esinlenerek oluşmuş olacak... Ancak gerektiğinde yine bu Dünyadan esinlenerek oluşsa da başka bir Dünyadan bakmak ilginç olabiliyor.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Kesinlikle her kültürün insanın ufkunu açıcı yanları var. Ama belki de kendi öz kültürümüzün unutulmaya yüz tutmuş hale gelmiş olması, bizi kendi kültürümüz üzerine kurgu oluşturarak edebiyat yapmaya bu denli sevk ediyor. Bence de farklı halkların oluşturduğu binbir farklı edebiyat bize birşeyler katar ama bunlardan önce kendi kültürümüzün katacaklarını almalıyız. Kendi kültürümüzün edebi anlamda bize katacaklarını aldıktan ve kendi kültürümüzü kullanarak da edebi anlamda büyük işler yapabileceğimizi kanıtladıktan sonra bu binbir farklı edebiyatın, kültürün katacaklarına yönelinmeli.
şunu da gerçekten merak ediyorum, belki bir ütopya bilmiyorum ama... Yaşadığımız dünyadan tamamen kopuk, hiç esinlenme barındırmayan bir fantastik kurgu, bilim kurgu eseri yazılabilir miydi acaba? Sanıyorum ki yazılamaz. Ama nasıl olurdu diye bir düşünmek bile insanı uğraştırıyor...
_________________ Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
Yaratılabilir hatta şöyle başlanabilir. Bir gezegen düşünün... Nasıl bir yıldızı olsun... Boyu ne olsun? Nasıl bir iklimi ve yapısı olsun? Nasıl canlılar yaşasın üzerinde...
Veya sadece farklı bir ülke düşünün şeklinde de olabilir. Ya da bambaşka kuralları olan bir evren düşünün şeklinde...
Ancak kurulan Dünya illa ki yaşadığımız hayattan esinlenilecekti.
Tolken mesela bildiğim kadarı ile birçok yazıda kurduğu Evrenin bu Evreni tasvir etmediğini anlatmıştı. Muhtemelen de gerçekten de bilerek bir benzerlik yaratmaya çalışmamıştır.
Ancak bence yarattığı ırkların pek çoğu zihninde Dünyadaki farklı ülkelerin halklarını yansıtıyor. Bir parça da efsaneleri...
Ama ne olursa olsun hayal etmek güzeldir.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Joined: Mar 13, 2006
Posts: 958
Location: Tanrilarin Unuttugu Yerden...
Posted:
Mon May 04, 2009 12:19 pm
Firble wrote:
Ama sadece kendi kültürümüzle sınırlı kalmayıp farklı halk kültürleri ve farklı bakış açılarını öğrenmenin de bize daha iyi eserler üretmek için katkı sağlayacağını düşünüyorum. Elbette sadece Avrupa değil. Çin Japon, Hindistan, Antik Mezopotamya, Mısır, Afrika, Aztek, Kızılderili.... Hepsinin bence insanın ufkunu açıcı yanları var....
Firble, haklısın ve ben de buna katılıyorum da zaten şu ana kadar bu süregelmemiş midir? Sürekli hep Avrupa ve Asya'nın belirli medeniyetleri esin kaynağı olmaktadır. Ama neden bu medeniyetler arasında Türk medeniyeti/mitolojisi/kültürü olmasın? Bu konuda doğru düzgün kaç eser gösterirsiniz bana? En basitinden adam gibi bir Gelibolu Destanı filmimiz yok. şöyle Hollywood'a taş çıkaracak bir savaş filmi hak etmiyor mu Gelibolu? Bir devrin battığı yer orası, ölmeden mezara konulanların yeri, askerin yaşam süresinin 3 dakikayı geçemediği bir şavaş.
Herhalde dünya üzerindeki en az milliyetçi, en hoşgörülü, en mütevazı ırk Türkler... Amerikan filmlerini izleyip "Amerikalılar çok milliyetçi" diyeceğimize biz de aynı şekilde işler yaparak yarışmalıyız bence. (ya ben neden filmlere kaydım tüm sanat dallarından bahsetmek istiyorum, öyle değerlendirin dediklerimi )
---
Quote:
şunu da gerçekten merak ediyorum, belki bir ütopya bilmiyorum ama... Yaşadığımız dünyadan tamamen kopuk, hiç esinlenme barındırmayan bir fantastik kurgu, bilim kurgu eseri yazılabilir miydi acaba? Sanıyorum ki yazılamaz. Ama nasıl olurdu diye bir düşünmek bile insanı uğraştırıyor...
Bence dünya kültüründen kopuk tamamen farklı bir öykü olamaz. Olursa da okunamaz. Hiçbir şey anlaşılmaz çünkü. Biz olayları dünya gözünden değerlendiriyoruz. Bir öykü başka bir gezegende geçse bile o gezegen dünyadan esinlenerek yaratılmış bir gezegen olacaktır.
Çtopya da insana göre mükemmel olan yerdir. Eğer dünyadan tamamen kopuk bir ütopya tasarlanırsa bence ütopya olmaz. (Aslında çoğu esere de bakarsak ütopyalar distopyaya dönüşür. İnsan için mükemmel bir yer olamaz, çünkü insan mükemmel değildir. Mükemmellik için konulan kurallar insanı makineleştirir ve bu da insan doğasına aykırıdır. Gerçi bu komple ayrı bir tartışma konusu tabii...)
_________________ I am Lord Amean, The King of North, Leader of Zederus..
Kardeş, Gelibolu'nun bir filmi var. İngilizlerin çektiği bir film. Bilmiyorum bizim yaptığımız bir film de var mıdır? Benim bildiğim yok...
Mesele zaten bence özellikle tarihi filmler ve de bilimkurgu filmleri açısından sinemamızın dar olması idi. En azından 90lardan önce çekilmiş benim çok severek tarih filmi hatırladığım kadarı ile yok.
Bana mesele etkiliyici edebiyat ve sanat ürünleri çıkarmak gibi geliyor. Bunu başardığımız zaman zaten kendi kültürümüz de kendiliğinden tanınır diye düşünüyorum. Çünkü zaten bizim eninde sonunda en çok etkileneceğimiz yaratacağımız sanat eserlerinin en çok esinleneceği kültür bizim kültürümüzdür.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.