Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: MaritzaCro
    Bugün: 11
    Dün: 60
    Toplam: 84285

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1817
    Üye: 1
    Toplam: 1818

    Şu An Bağlı:
    01 : ecubedegu

    FrpWorld.Com :: View topic - Sürgün
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Sürgün View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Mon Apr 27, 2009 11:22 am Reply with quoteBack to top

    Ormanda yıldızlar azalmıştı. Günden güne artan karanlık ve yokluk hissi yarım-elfi tedirgin ediyordu.
    Düşündü : "Ben Elweyn Gümüşyaprak, ormanla, toprağımla birim. Ama bir asırdır yuvam olan bu yeri yabancılamaya başlıyorum... Sayısız kış, sayısız bahar yaşadım, fakat evimi hiç bu kadar düşman görmemiştim." Eliyle toprağa dokundu, soğuktu. Ama bu soğukluk elini üşütmüyordu, adeta yakıyordu, derhal elini çekti. "Hayır, bu başka birşey. Daha önce
    hiç görmedim ama alışmaya da niyetim yok. Kaynağını bulmalıyım. Orman acı çekiyor, yardım istiyor, dinlemeliyim." Gözlerini kapattı, kılıcının kınını sıktı ve eğildi. Ağaçların fısıltısını hissetti, hâlâ tanıdık birşeyler bulmak onu mutlu etti. Doğrulduğunda anlamıştı, "güney" dedi. "Güneye gideceğim."
    Böylece başladı sürgün, yarım elf bir bir daha geri dönmeyecekti.

    Yürüdükçe, hava karardı, yokluk hissi arttı. Birgün yürüyerek geçmişti; fakat yolculuğu sırasında Elwevyn ağaçların acılı haykırışlarını, toprağın çoraklığını duyarak ve görerek ilerlemişti.

    Gece çöktü.

    Hassas kulakları birşeyler duyuyordu, yarım elf ileriye baktı. Gri bir kurt ona doğru koşuyordu, çaresiz ve korkmuştu. Durduğunda ise sinirlendi ve yarım elfe hırladı. Elwevyn odaklanarak kurdun gözlerine baktı : "Neden?" dedi kurda, "bu kadar kötü olan ne?"
    Cevap olarak bir hırlama daha geldi, fakat kurt yarım elfe zarar vermedi, yanından geçerek gitti.
    Çok uzaklardan, başka bir ses işitti. Hırlama benzeri bu garip ses, öylesine rahatsız ediciydi ki tüm ağaçlar yapraklarını titretti. Elwevyn düşündü : " Buraya ait değil. Hayır bu başka bir şey. Hatta bu dünyaya bile ait değil." Birdenbire bir öfke dalgası sardı yarım elfi, ince kılıçlarının ikisini de çekti. "Artık acı olmayacak."

    İleri atılarak gece içinde bir gölge gibi ilerledi, marifetli ayakları bir hışırtı bile çıkarmıyordu. İlerledikçe korkusu artıyordu ama aldırmazdı, korkmaya zamanı yoktu.
    "Nesin sen?" dedi, "neden buradasın?" cevap alamadı ama hırıltılar hâlâ devam ediyordu.
    Koşuşu hızlandı, "acı" dedi, "Bu kadar acının bedelini ödemelisin"

    Devamını yazmanızı bekliyorum Smile
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Mon Apr 27, 2009 5:55 pm Reply with quoteBack to top

    Devam edemeden duramadım Smile



    İlerledikçe, korktu Elwevyn; korktukça daha da hızlandı...

    "Rwedoras toprakları bana kulak verin!" dedi, "Acının kaynağını gösterin bana, bu anlamsız soğukluk beni delirtecek!"
    Hırıltılar cevap verircesine arttı yarım elfin kulağında, sanki "buradayım" diyordu.
    Güneybatıda bir karaltı gördü, bir figür hareket ediyordu. Yarım elf yaklaştıkça artan yanlışlığı sezerek zihinden tekrarladı : "Bu dünyaya ait değil"

    Seslerin kaynağını bulmuştu sonunda, kara yaratıkğa kendini göstermeden bir ağaca tırmandı...

    Karaltı, herzamanki hırıltılarıyla unutulmuş lisanlarda sözcükler fısıldıyori orada burada dolanıyordu. ELwevyn keskin gözlerinin seçebildiği kadarıyla bu uğursuz varlığa baktı, kara cüppeli cılız ve hastalıklı görünümlü birşeydi. Sanki bir ritüel uyguluyor gibiydi, etrafta büyü rünlerine benzer semboller vardı.

    "Biraz daha izlemeli" diye düşündü, "beni neden hissedemiyor? Belki de varlığımın farkındadır"

    "Yabancı" dedi, "konuş benimle." Ağaçtan zarifçe atladı .
    Karaltı kıpırdansa da ona aldırmıyor gibiydi, işine devam etti.

    "Yaptığın karanlık töreni bitirmeni öneririm."

    Tekrar sessizlik.
    Yarım elf artık harekete geçmenin zamanının geldiğini hissetti, kılıçlarını gösterek, yaratığın önünde durdu.

    Karanlık figür cüppesinin kapşonunu çıkardığında yarım elf onun gözlerine baktı...
    Hayır, bu dünyaya ait değildi. İğrenç gözlerdeki nefreti, hastalığı gördü, "Neden? dedi.
    "Neden buradasın".

    Karanlık şey fısıldadı : "Yeni bir çağ başlıyor yarım elf." "Yepyeni bir çağ"
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Mon Apr 27, 2009 7:51 pm Reply with quoteBack to top

    "Çlümün kendisi artık bu topraklarda"

    Elwevyn, yaratığın zihinini yokladığını hissetti, iradesini kullandı, karşı koydu.
    Güldü, iğrenç sesiyle : "Çlümden korkar mısın elf?" dedi.

    "Hayır" dedi yarım elf "ama gerektğinde onu başkalrına tattırırım"

    Bir kahkaha daha : "Uzun zamandır buradayım, aradığımı buldum sayılır"

    "Sahi mi?"

    "Evet, hayat dolusunuz, hem de hepniz..."

    Elwevyn anlamıyordu, bu konuşma bir yere varmayacaktı, harekete geçmeliydi ama nasıl?

    Kara şey onun kararsızlığıyla eğleniyordu : "Anlamıyorsun değil mi? Sen, ormanın, diyarın, hepiniz lanetlisiniz. Kehaetlere kulak asmalıydınız... Ama artık bunun bir önemi yok, ölüm sizi susturacak, bir kez daha..."

    Bir kez daha? Yarım elfin kafası git gide karışıyordu, ama oyunlardan bunalmıştı, bağırdı :"Hangi pis amaçla geldiysen burayı terket! Uyarımı dikkate almanı öneririm..."

    Kılıçları hazırdı, bir kaç dakika hazırda beklediler...

    Kahkaha sessizliği bozdu.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lugtarias
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jun 13, 2007
    Posts: 726
    Location: izmir

    PostPosted: Mon Apr 27, 2009 8:54 pm Reply with quoteBack to top

    O anda, farklı bir boyutta, farklı bir varlık yolculuk için hazırlanıyordu. Düşünceleri birbirine girmiş gibiydi. Bir karar vermesi gerekiyordu. Yolculuk... Ama nasıl? Kaçış mı yoksa itaat mı? Zihninin içine sızıp düşüncelerini yakalayan başka bir zihnin varlığını duyumsayarak irkildi puslu meskeninin içinde. Aniden azap yayan bir kırbaç gibi saldırdı diğer zihin. Acı çekmeye başladı. Zorlanıyordu... Söylemeye, itaat etmeye.

    Hırıltılı gırtlağından iniltie benzeyen bir ses yükseldi.

    Greldin gal ashtur: Gideceğim, itaatle. Varlık yola çıkıyordu.

    _________________
    Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Mon Apr 27, 2009 9:32 pm Reply with quoteBack to top

    "Bin yıl" dedi karaltı. "Zaman doldu, bizim olanı almaya geldik. Hayatlarınız bizim."

    Ve yokoldu.

    Sessizlik çöktüğünde şafak da sökmüştü.



    Yarımelf düşündü : "Eski efsaneler... evet anladım..."

    "Rwedoras topraklarının isim babası kutsal korucu Rwedorasr, çağlar önce bir iblisle dövüştü. Oku "Altınsöğüt" ile öldürdü onu."
    "İblisin nefreti öylesine büyüktü ki hiddeti ormanı uzun süre terk etmedi..."

    Kuzeyli gezginler ve ozanlar bu hikayeyi anlatıp dururdu, ayrıca efsaneye göre kutsal korucuya Magus isimli bir büyücü yardım etmişti...

    Benları düşünürken yarım elf anlamıştı. "Relok, Brum, buraya gelin can dostlarım."

    "Güney" dedi, "güneye gidiyoruz"
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Tue Apr 28, 2009 8:55 am Reply with quoteBack to top

    Gümüş renkli iki kurt sahiplerinin sesini duymuştu, itaatle yanına koştular; yarım elf onları şefkatle okşadı : "SOrularınız var biliyorum. Ama şimdi beklemeli, kaybedecek vakit yok."


    Sürgün devam etti : "Ne garip" dedi Elwevyn "Bir daha geri dönmeyekmişim gibi hissettim bir an" Kendi kendine gülümsedi.

    Beraber yürüdüler, yarım elf dün geceki olayı düşünüyordu. Kara şey güneyden gelmişti.


    Ufka baktı yarım elf, şafak çoktan sökmüştü, ilerideki doğal olmayan karanlık onu şaşırtmamış gibiydi


    " Uğusuzluk artıyor, doğru yoldayız."
    Back to top View user's profileSend private message
    Lugtarias
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jun 13, 2007
    Posts: 726
    Location: izmir

    PostPosted: Thu Apr 30, 2009 9:27 pm Reply with quoteBack to top

    Um Grarak adlı varlık zorla çıkarıldığı yolculuğun ardından Rwedoras adlı diyarda var oldu. Herşey efendisinin zihnine işlediği gibiydi. Efendisi şılyamak Jorul'un ona biçtiği surete ve bedene sahipti artık. Bu diyarlarda elf adıyla çağrılan bir ırktan gibi görünüyordu. Bunu biliyordu. Aldığı her nefeste şılyamak'ın yakıcı iradesini bir diken gibi hissediyordu zihninde. İtaat etmek zorundaydı. Zorla da olsa boyun eğmişti bir kere o uğursuz varlığa. Onun sözündeydi artık...
    Yeni vücuduyla yeni bir soluk alıp usunun derinliklerini yokladı. Anımsayıverdi hemen şılyamak'ın dediklerini: ''Magus denilen bir kimse vardır ki zamanında kardeşimin gizlerini, marifetlerini tutup yere çalmış hüneriyle. Sonra Rwedorasr adlı kimse öldürmüş kardeşimi Altınsöğüt'ü ile. O hünerli Magus şimdi ölüdür. Lakin hükme erişecek olan karanlığı durdurmak için Rwedoras diyarında ete kemiğe bürünmesi kuşkusuz. Çyle ya, kudretinin ünü ötelere kadar gitmiş. Mutlak dirilecektir kurtarmak için o zayıf meskenleri. Toplayacak der kahinler direnecek olanları etrafında. Ama Altınsöğüt gerekecek onlara. Bilirim. O olmadan durduramazlar yükselen karanlığı. Sen şimdi gidip Altınsöğüt'ü bulacaksın. Yerini Odayda isimli ozan bilir. Kuzeyde gömülü derler ok için ama mutlak yerini o bilir. Yaşar hala kendisi. Onu bul, oku da bul, ikisini de yok et. Sonra yükselen karanlıktan biz de payımızı alırız. Başarılı olursan, yükün hafifler. Başarısız olursan gazabım üstünedir...''

    Alışmakta güçlük çektiği yeni bedeninin ürperdiğini hissetti Um Grarak. Odayda... Yokladı bir usunu. Kuzeyden sezdi ozanın ruhunu. Gözünü çevirdi kuzeye. Bir orman vardı. İlk gideceği yer orası olacaktı. Altında, samur adı verilen hayvanın derisinden yapılma bir pantolon, üzerinde kahverengi denilen renkte bir kazak, sırtında ise haki rengi bir pelerin ile koşturmaya başladı kuzeye.

    Ormana girdi. İçini bir garip his sardı. İlerlemeye devam etti bir süre ama herşey farklılaşmaktaydı sanki gözünde. Dönmekte olduğunu sandı geldiği yere birden. Bir bulanıklık ve yeniden netleşme hali geldi gördüğü dünyaya. Bu yolculuk türü bir şey değildi. İradesinin özgürleşmeye başladığını hissetti neden sonra. Nereden geldiğini anlayamadığı bir histi bu. Ama özgürleşiyordu. şılyamak'ın korkunç yüzünü görür gibi, ızdırap ile öfke dolu haykırışını duyar gibi oldu. Ama ikisi de yitti. Sonra yere devrildi Um Grarak. Huzurlu bir uyku sardı dört bir yanını. Hatırlamadığı kadar uzak bir haldi bu.

    Güneşin tepeye varmasına az kala uyandı. Ayağa kalkıp yeni yeni alışmaya başladığı bedenini gerdi. Neler olduğunu hatırlamaya çalışırken bir ses duydu pek sık olmayan ağaçların arasından. Çok yabancıydı ama düşmancıl olmayan bir sesti. Başını sesin geldiği yöne çevirdiğinde, gri renkli bir kurdun başını yana eğmiş ilgiyle kendisini süzmekte olduğunu gördü. İstem dışı bir şekilde gülümsedi...

    _________________
    Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Thu Apr 30, 2009 10:51 pm Reply with quoteBack to top

    Elwevyn bu sırada, yoldaşlarıyla ilerlerken bir kasaba içinde bulmuştu kendini.

    "Gümüşdal köyü... Halkı dostcanlısı ama şüphecidir."

    "Selam yarımelf." Tepeden tırnağa zurhlı bir insan kesti önünü.

    Elwevyn, insanlara alışıktı. Onlarla büyümüş olmasa bile anlaşabilirdi.

    "Selam savaşçı, nereden böyle?"

    "Batı'dan geliyorum...Hanthorn'dan"

    "Hanthorn mu? Uzun bir yoldan gelmişsin..."

    "Evet, ya sen?" Relok ve Brum'a baktı. "Dostlarınla nereye gidiyorsunuz?"

    "Güneye inmeliyiz...başımız belada..."

    Tereddüt etmişti, ama söylemeye karar verdi. Bu insanda bir kötülük sezmiyordu.

    "Başınız belada mı? Ne tür bir bela dostum?"
    Back to top View user's profileSend private message
    Lugtarias
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jun 13, 2007
    Posts: 726
    Location: izmir

    PostPosted: Fri May 01, 2009 12:43 am Reply with quoteBack to top

    Um Grarak, gri kudun yalnızca sıradan bir orman hayvanı olduğuna karar verip, belirli bir amacı olmadan kuzeye doğru yollandı. Yolda özgürlüğüne kavuşmuş zihnini düşündü. Ve öncesinde kendine söylenenleri... Madem burada özgür kalmıştı, bu zavallı diyarın halklarına yardım etmeliydi. Ozan Odayda'yı korumalıydı. Biliyordu ki şılyamak'ın, ozanı bulmak için yeni bir hizmetkar yollayacağı kuşkusuzdu. Bu düşünceler eşliğinde akşamüstüne doğru bir köye vardı. Köyün içine doğru sakin görünmeye çalışarak ilerlemekteydi ki tepeden tırnağa zırhlara bürünmüş bir insan, bir elf ve iki kurt dikkatinii çekti. Derin bir nefes alarak dikkatini çeken topluluğa doğru yürümeye başladı. Bu Rwedoras diyarında yapacağı ilk konuşması olacaktı. Gırtlağını temizledi, ''Selam olsun dostlar.''

    Ek Bilgi: Um Grarak'ın dünyayla ilgili sahip olduğu tüm bilgiler(hayvanlar, yer şekilleri, diller, ırklar...) boyut değiştirmeden önce şılyamak tarafından beynine işlenmiştir.

    _________________
    Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Fri May 01, 2009 10:24 am Reply with quoteBack to top

    Elwevyn şaşırmıştı, bölgede daha önce hiç görmediği bir elf vardı kaşılarında.

    "Sana da selam elf dostum..."

    "Ne ilginç bir gün!" dedi savaşçı. "Aynı günde iki elf ile tanıştım hah!"

    Yarımelf ve yabancı elf gülümsedi, birbilerini süzdüler. Elwevyn, elfte doğal olmayan birşey sezmişti. Sanki kendi vücuduna yabancıydı bu elf. Ama herhangi bir tehlike unsuru göremedi, dost canlısı bir havası vardı...

    "Adım Dorfin." dedi elf.

    "Ben Elwevyn Gümüşyaprak. İnsan dostum ise..."

    "Dranel." dedi savaşçı ve reverans yaptı. "Memnun oldum dostlarım."
    Savaşçının kesinlikle soylu bir havası vardı; belki de bir şövalyeydi kim bilir?

    Um Grarak bulunduğu surete alışmaya başlamıştı. Elwevyn'e sordu :

    "Kuzeyli bir korucu gibi bir havan var dostum?"

    "Evet Rwedoras topraklarında büyüdüm, Relok ve Brum ise can dostlarımdır. Orman evimdir."

    Bunları söylerken yüzünü acı bir ifade aldı. "Orman" dedi "Kimin ormanı?"

    Bu acıılı ifadeyi farketti Um Grarak, düşündü :

    "Durumu biliyor...belki de yardım edebilir. Evet bu insan ve bu yarımelf kurtuluş umudum olabilir."
    Back to top View user's profileSend private message
    Lugtarias
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jun 13, 2007
    Posts: 726
    Location: izmir

    PostPosted: Fri May 01, 2009 7:42 pm Reply with quoteBack to top

    ''Buraya gelirken bir ormandan geçtim. Birazcık güneyde kalıyor. Evin orası mı?'' Elwevyn kısa bir süre cevap veremedi. Düşündü... ''Evet evim orası.'' dedi sonra. Um Grarak, ciddi bir ifade takınmaya çalıştı, ''Ormanda yolunda gitmeyen birşeyler var Elwevyn. Bunu biliyosun değil mi? Evin orasıysa biliyorsun. Ben de biliyorum. Vakit yok. Bu yüzden açık konuşmamız gerek. Birlikte hareket etmek gerek.'' derin bir nefes aldı. ''Dranel, Bu köyde rahatça konuşabileceğimiz bir yer biliyor musun? Belki biraz da şarap?'' Elwevyn şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu. Kurtlarıysa ilgiyle sahiplerinin vereceği tepkiyi beklemektelerdi. Dranel tok sesiyle konuştu, ''şey, biliyorum ama... Yani neler oluyor? Tanrım! Düşün önüme tamam. Bilinmedik hikayeler dinlemeyi severim. şu andan itibaren bana birkaç kadeh şarap ve iyi birkaç hikaye borçlusunuz kabul ediyorum.'' Um Grarak sırıttı. İki elf, iki kurt ve insan yürümeye başladılar.

    _________________
    Ve sonbahar gelmeden topraÄ?a düÅ?tü yeÅ?il renkli yaprak, geceyi beklemeden ortaya çıkan ayla birlikte.
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Fri May 01, 2009 8:01 pm Reply with quoteBack to top

    "Anlat Dorfin. Bu diyardaki belayı biliyor gibisin." Dranel tok sesiyle konuşmuştu.

    "Tamam." dedi şarapları önlerine konurken. "Açık olacağım. Rwedoras toprakları görülmedik bir lanete bulanmış durumda..."

    "Lanet mi? Bunu daha önce de duydum." dedi Elwevyn.

    Dün gece tanık olduğu kara ritüeli ve kara figürü anlattı onlara.

    Um Grarak ilgiyle dinlemişti, Dranel ise kaşlarını çatmış; düşüncelere dalmıştı.

    "Bu olayın başka birşey ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum..." Sustu. Fazla konuştuğunu hissetmişti.

    "Söyle dostum çekinme" dedi Dranel.

    "Tamam öyleyse anlatayım. Evim olan bu yerin tarihi aslında oldukça karanlıktır... Çağlar önce yaşanmış bir kahramanlık öyküsü vardır..."

    Um Grarak gülümsedi, bahsettiği şeyi çok önceden beri biliyordu.

    "Altınsöğütten mi bahsediyorsun?" dedi Dranel.

    Elwevyn fazlaca şaşırmıştı : "Evet dostum, bunu bilmen beni şaşırttı!"

    "şey...evet...efsaneler çabuk yayılır..."

    Görünüşe göre soylu savaşçının da sırları vardı.
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: İstanbul

    PostPosted: Mon May 11, 2009 10:08 am Reply with quoteBack to top

    Dranel konuştu : "Söylediğim gibi Hanthorn'dan geliyorum. Lord Aryonas'ın şövalyesiyim... Yükselen karanlık güzel şehrimi tehdid ediyor...Kaynağını bulmalıyım."

    "Lanetin bu kadar batıya da egemen olması beni şaşırttı." Dedi Um Grarak.

    "Çyleyse ne yapmamızı önerirsin?" Dedi Elwevyn, sabırsızdı.

    "Çncelikle..." Um Grarak konuşmaya başladığı sırada sustu.

    Kafası karışmış gibiydi, gözlerinin kapatarak birşeye odaklandı.

    Savaşçı ve yarımelf buna bir anlam verememişti, kuşkuyla birbirlerine baktılar.

    "Um Grarak" dedi bir ses "Amacından sapıyor gibisin..."

    "Hayır efendim..." diye kekeledi Um Grarak, "Amacım hâlâ belli...ben sadece..."

    "Çzürlerini kendine sakla!" diye gürledi efendi Jorul. "Baraşamazsan sonsuz acı seni bekliyor olacak!"
    Ses gitmişti, Um Grarak rahatlamış gibiydi, kafasını kaldırdığında ona kuşkuyla bakıldığını gördü; ayrıca iki kurt ona hırlıyor, hışımla bakıyordu.

    "İyi misin Dorfin?"

    "Ben...iyiyim...ama konuya geri dönelim isterseniz...gidiş yolumuzu belirleyip..."

    "Pekâlâ" dedi Dranel, kalın sesiyle. "Sanıyorum hepimizin geçmişleri bir sır olmasına rağmen amacı ve bilgisi aynı..."

    Birbirlerini süzdüler, aralarında fikir birliği sağlanabilirdi; ama hâlâ güvenmiyorlardı birbirlerine.

    Um Grarak'ın daha temkinle konuşması Elwevyn'i rahatsız etmişti, elfin önceki trans halini gözünün önüne getirdi. Doğal olmayan birşey vardı, Relok ve Brum'a baktı, dostları yarımelfi uyarır gibi bakıyordu.

    "Dorfin... Buraya nereden geldin?"

    Um Grarak beklemediği bir soruyla karşılaşmışa benziyordu; biraz şaşırsa da istifini bozmadı.

    "Sanıyorum, güveninizi hâlâ kazanamadım."

    Elwevyn Dranel'e baktı, savaşçı omuzlarını silkti.

    "Bunun sana sorulacağını hiç düşünmemiş miydin?"

    "Elbette ki düşündüm..Size şunu söyleyebilirim. Oldukça uzak biryerden geliyorum. Tanıyacağınızı sanmam. Ama bu toprakları sevdim; sonsuz karanlığın burada bir işi olmamalı..."

    "Pekâlâ dostum. Bize bildiklerini anlat."

    "3 mil ötede... Doğuda..." Gözlerini kapatmıştı. "Evet doğuda...Bir büyücü kulesi bulunur. Derler ki efsanevi Magus'un öğrencilerinden biridir içinde yaşayan..."
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.57 Saniye