Sensei okuduğu kadim kitabın başından kalktı, yanında onu bekleyen iki orca kitaptaki kutsal taşın bulunduğu yeri gösterdi. Orada yapılacak büyük kazı çalışmasına başlanmasını emretti. Gorath ise yapacakları büyük ayin iyin gereken tüm ırkların kanlarını toplamakla meşguldü , sen son akıtılacak kan ise ikisininki olacaktı. Yapılan uzun süreli çalışmalar gerçekten çok güzel geçmişti. Arada hata yapanlar ise sensei'nin akşam yemeği olmaktan kurtulamıyorlardı.Sensei kutsal taşı gördüğü zaman gözleri fal taşı gibi açılmış taşa balıyordu. Tamamen siyahtı , ışığı emiyordu, zaten ona o kadar uzun süre bakmak da mümkün değildi. Baktıkça sanki seni çağrıyordu, ona doğru çekiliyordun.Taşın o kadar yük altındayken pürüzsüz olarak kalması da ilgi çekici bir şeydi. Taştan yayılan gücün hissedilememesi imkansızdı. Sensei taşı kitapta söylendiği gibi işaret edilen yere koydurttu. Sanki taş oraya konmayı bekliyormuş gibi titredi. Goblinler ve orclar taşın bu hareketinden dolayı ürküp kaçıştılar. Sensei elini kaldırarak onlara dur emri verdi. Hepsi durup şaşkınlıkla sensei ye baktılar.
--İşinize devam edin. Efendimizin dünyaya gelmesi için bu kapıyı açmak zorundayız. Kaçan kim olursa bizzat benim hışmıma uğrayacaktır.
Hepsi başları önlerinde işlerine koyuldular. Gorath'ın da gelmesiyle birlikte ayin hazırlıkları tamamlanabilirdi. Ayin için akşam ki dolunayı beklemek zorundalardı.
Akşam karanlık bulutlar sanki bu günün kutsallığını biliyomuş gibi dolunayın görünmesi için dağıldılar. Ay kıpkırmızı bir renge sahipti ve tamamen parlıyordu. Sensei ayin için gereken tüm ırklara ait kanların getirilmesini istedi. Kanlar geldiği zaman onları kitaptaki sözleri okuyarak yere doğru döküyordu. Fakat kanlar her kelimeyle birlikte uçmaya başlıyorlar ve kara taşın içine giriyorlardı, hemde arkalarından hiç bir iz bırakmadan. Sensei tüm kanları kullandıktan sonra , gorath la birlikte ayini gerçekleştirecekleri alana, karataşın tanına doğru ilerlediler. Sensei kitapta belirtildiği gibi bileğini kesti ve vücudundaki kanın kara taşa damlamasını sağladı. Aynı hareketi Gorath da yaptı. Sonra sensei kitaptan tekrar kadim sözcükleri söylemeye başladı. Sözler bittiği anda taş kan kırmızısı parlamaya başladı. Taştan havaya doğru bir çizgi şeklinde bir alev çıktı. Bunu gören goblinler ve orclar kaçışmaya başladılar. Sensei'nin gözlerindeki iradeyi görenler donup kaldılar. Diğer kaçanlar ise daha tam olarak oradan uzaklaşamadan erimeye başladılar. Taştan gelen olağan üstü büyük bir güç ve kötülük hissedilebiliyordu. Taşın dışına doğru bir karanlık yayılıyordu , etraftaki her şey sanki yaşamını yitirmiş gibi öylece kalakaldılar. Sensei bu gücü hissedebiliyordu, ne kadar kadim olduğu ortadaydı , bu güç karşısında ayakta durmakta bile zorlanıyordu. Taşın parlaması söndüğünde taş toz haline gelip yok oldu. O anda karanlığın çekirdeğinin orada olduğu hissediliyordu.Sensei dizlerinin üstüne çöktü ve...
--HOş GELDİN EY YÇCE EFENDİ , EY YENİLMEZ, EY KUDRETLİ.. EMRİNİZDEYİM
_________________ Gitarım AÅ?kım... My Guitar My Soul...
Joined: Oct 01, 2003
Posts: 4320
Location: istanbul
Posted:
Wed Sep 22, 2004 2:07 pm
Yeminer... Binlerce yıllık kadim lich... Diyarlarda varlığını sürdürdüğü binlerce yıl boyunca kendisini çok az tehlikeye atmıştı. Fakat gerektiği zaman risk alamsını da bilirdi... Yetimhaneye olan saldırısı da binlerce yıldır aldığı en büyük riskti... Diyarın tanrılarının buna çok sinirleneceğini biliyordu fakat amacına ulaşmak için çok büyük bir güce ihtiyaç duyuyordu.
Yeminer Starfall'la savaştı ve tam onun yok edecekken tanrıların laneti onu buldu... Belki erken belki geç ama Yeminer'in beklemediği bir zamandı ve Yeminer yok oluşu hissetti... Tüm varlığının diyarlardan çekildiğini hissetti.. Son bir çaba varlığının özünü sakladığı taş parçasına yöneldi... fakat o da mühürlenmişti... Yeminer kendisine lanet ederek karanlığa doğru yola çıktı fakat hala birşeyler yapabileceğini biliyordu... Çst düzlemlerde hala gücü olacaktı ama bir şartla.. Diyarlardan yardım görmesi gerekiyordu... Birilerinin varlığını hapsettiği taşa diyarların gördüğü en dehşet verici ve en habi ayin olan kan ayinini yapması gerekiyordu.. Yeminer bunun için geride birçok şey bırakmıştı.. birçok kehanet ve birçok büyü fakat yine de gerekli şartların oluşması şansa bağlıydı... Yeminer düzlemler arasında son zamanlarını geçiriyodu.. Bu kadar kalabilmesi bile güce duyduğu inanılmaz hırs sayesindeydi.. Cehennem onu kendisine çekiyordu hem de inanılmaz bir güçle ama o bu gücü tersine çevirmeyi düşünüyordu Yeminer..
Ve zaman bitiyordu... yeminer cehennemin inanılmaz gücüne karşılık vermekte zorlanmaya başlamıştıki ilk işareti fark etti.. Evet birisi.. birisi kan ayinini yapıyordu... Yeminer o anın zevkini çıkardı... Cehennem her an baskısını arttırıyordu ancak Yeminer de aynı zamanda güçlenmeye başlamıştı... Tüm vücudu kudretle sarsılıyordu... Varlığını yok eden tanrısal güç artık onun benliğine geçiyordu... Yeminer varlığının değişmeye başladığını hissetti... İçinde şimdiye kadar hiç hissetmediği kadar kötülük vardı ve aynı zamanda diyarlardaki ve cehennemdeki kötülüğü hissediyordu... Ve bunu kullanabildiğini fark etti... Kötülük isteğini kontrol edebiliyordu.. oan yön verebiliyor, artık korkun seviyelere ulaşmış büyü gücünün sınırlarını keşfetmeye başlamıştı.. Yeminer boyutlar arasının her köşesini hissediyordu ama hala onu kontrol edecek gücü yoktu.. bir kez daha diyarlara döndü... Kan ayini son aşaamya gelmişti.. İki kişi son ritüelleri yapıyorlardı.. Ve Yeminer ilk kez gücü hissetti.. Bir tanrının sahip olduğu gücü.. Son damlalar taşın üzerine damlarken sanki milyarlarca kat büyüyüp Yeminer'in varlığına güç katıyorlardı..
Son aşamada tamamdı ve Yeminer boşluğu şekillendirebildiğini fark etti... Boşluğa ol dedi ve kendisine göre bir yer düşündü.. Karanlık.. habis.. ve karanlıkta Yeminer'in düzlemi şekillendi...
şimdi diyarlara hiç görmediği kötülüğü gösterme vaktiydi... Ve Yeminer diyarlara döndü... Secde edeni gördü.. Kan ayinini yapanı... Evet bir vamirdi.. Birzamanlar kendisinin olduğu gibi bir ölemeyen... Yeminer düzleminden secdede konuşan adamı izliyordu..
Sensei bir anda karanlığın inanılmaz boyutlar aldığını fark etti... Etrafta kaçan kimse kalmamıştı.. Herkes secde ediyordu..
"Bu dağ "dedi Yeminer duyanlar korkudan ve saygıdan donakalmışlardı.. "benim tapınağımdır..."
Ve koca dağ bir anda şekild değiştirmeye.. kararmaya başladı.. Yeminer'in karanlığı dağı iğrenç bi hale sokmuştu.. Yaşayan her hayvan ölmüş sadece çürümüş leşleri taşlaşıp klamıştı... Dağın içinde dev holler oluştu ve artık karanlık yoluntapınağı denilecek yer oluştu...
"Hizmetini kabul ediyorum Sensei " dedi dehşet veren ses... Herkes tarif edilemez bir kötülük yapma ve güç kazanma isteği ile dolmuştu... Sensei ise inanılmaz bir iç huzurla... o artık saf kötülüktü.. ve en büyük kötüye hizmet edecekti...
_________________ her zaman yalan söyle ki, kimse yalan söylediÄ?ini anlayamasın
güç amacın, karanlık aracın olsun.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.