Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: NathanielH
    Bugün: 35
    Dün: 23
    Toplam: 90364

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1418
    Üye: 1
    Toplam: 1419

    Şu An Bağlı:
    01 : usezymum

    FrpWorld.Com :: View topic - Çeliğin Kardeşliği (Rp Ekranı)
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Çeliğin Kardeşliği (Rp Ekranı) View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Rhonin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Dec 27, 2004
    Posts: 478
    Location: Ankara

    PostPosted: Tue Nov 08, 2005 3:16 pm Reply with quoteBack to top

    "Beni buraya yönlendiren şey kadim ve yüce bir güçtür mabed koruyucusu..Kendi kişisel arzularım yada savaşçı kardeşlerimin ruhlarını titretecek bir saygısızlık yapmak değildir.." V'ladhek yerden kılıcını çıkardı sert ve haşin bir tavırla önündeki cesedi süzdü...
    "Yüce bir güçten bahsediyorum!!..Tanımlayamadıgım ama bildigim bir güç..!!Belkide BuRocK un ta kendisi olabilecek bir güç..Sana yada savaşçılara saygısızlık yapma gibi bir niyetim yok nede olsa onlardan biriyim..Kaderimin beni yönlerdigi yazgıda ilerlerim..Oren tarafından haksız yere sürülen şovalye lideri Horcoeli..Dostumu arıyorum..Ve O tanımlayamadıgım güç bana bu yüzüğü verdi..Horcoele ulaşmamın tek yolunun buraya gelmem ve mabed in en yüce savaşçısıyla konuşmam gerektiği söylenildi..Ve işte bende burdayım..En keskin çeliği aramaya geldim bana bunu aramam söylendi ama kötü bir amaçla değil Oren'in hangi şovalyesi kötülük yapar ki..Umarım şimdi beni anlamışsındır... " V'ladhek soğuk bakışlarla savunma pozisyonunda önündeki adamı izledi sessizce...

    _________________
     Beni mutlu et tatlı kız..<br> Bana sarıl bu gece.<br> Öp beni yaÄ?murun altında.<br> Sev beni sonsuza dek..<br>
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Raziel_Zauvirr
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 26, 2005
    Posts: 79

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 2:09 pm Reply with quoteBack to top

    Raziel D'Nosferatt,20 yıl önce çıkmıştı yeryüzüne Bregan D'Aerthe subay.Karanlıkaltından ayrıldığından beri yolculuk ediyordu, hiç bir yerde 1 günden fazla kalmadı,daha doğrusu kalamadı,insanlar drow görmeye pek alışık değillerdi.Onları bilirler,uzak durulması gereken canlılar olarak görürlerdi ama çoğu bir karaelf görecek kadar şanssız olamazdı.Raziel insanların yanında kalınmasının olanaksız olduğunu anladığında kendine başka yandaşlar aramaya koyuldu.Bir gün Bloodthirsty Clanı ile yolları kesişti.Kabile şefininin kafasını kendi halkı önünde sallandırdı.Kendisine karşı gelinmesini pek de beklemiyordu açıkcası,orclar ne de olsa ne zekalarıyla nede cesaretleriyle tanınıyorlardı.15 yıl boyunca kabileyi kendine köle etti bir sürü kanlı savaş yaptı,bir sürü kan döküldü ama hem orclar hemde drow birbirlerinden birşeyler öğrenmişlerdi.Gene bir kasaba baskını sonrası tutsaklar alınmış mallar yağmalanmıştı.Ve düşen bir BuRock rahibinin cebinde bulduğu yazılara göre çok kudretli,bir silahtan bahsediyordu.BuRock un en güçlü savaşçılarından birinin kılıcı.Bu kılıcı hakkındaki yazıları okuyunca merak ı bir saplantıya dönüştü.Ve kılıcın peşine düştü...

    _________________
    Nindyn vel'uss kyorl nind ratha thalra elyhinn dal lil alust.
    Back to top View user's profileSend private message
    KUTBILTUNGA
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 03, 2005
    Posts: 160
    Location: Tanelorn

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 4:40 pm Reply with quoteBack to top

    Giff savaşçı Suapopoaygrmus,nehir kıyısında tekneyi yavaşlattı ve indi.Bahsi geçen sunak,buralarda bir yerde olmalıydı.Haritasını çıkardı ve göz gezdirdi.'Kuzeye bir ya da bir kaç kilometre ...'dedi içinden.Bir rehber bulabilirsem iyi olacak.Harita katlayıp cebine yerleştirdi.
    Hafif mitril örgü gömleğinin üzerine giydiği gömleği illedi ve hafif örgü mitril pantolonunun üzerine giydiği keten pantolonu düzeltti.Tekneden aldığı adamantit balta ve kılıcını yerleştirdi ve tatar yayı ile okluğunu yüklendi.Sırt çantasına yerleştirmiş olduğu çivi atar cüce-nom silahını ve üzerinde su aygırı motifi bulunan kalkanını düzeltti.

    Matarasından bir yudum içecek aldıktan sonra,yavaşça ve huzuru bir biçimde elinde çivi atarı ile birlikte sık ağaçların bulunduğu vadiye hantalca bir şekilde ilerledi.

    _________________
    Yalnız geldik dünyaya;yalnız yürürüz yollarda.Bitmez yollar bizimdir;biziz kırılmaz irade gücünü yalnızlıktan alan.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mail
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Fri Nov 11, 2005 1:08 pm Reply with quoteBack to top

    Çok az kalmıştı,4 saatir koşuyordu ama hala yorulmamıştı.Kuzeye doğru gidiyordu.Eldarine,savaş mabedine doğru.Adımları hızlı ve kesindi,yorulmadan dinlenmeden koşuyordu.Bir golem gibi ilerliyordu,tek amacı Eldarin'e ulaşmaktı.

    Ahh şu lanet Ay ve yıldızlar olmasa diye düşündü.Görüş alanını kısıtlıyordu.Çok parlak olmasalar bile zorluyordu Krayns'ı.Ama elden gelen birşey yok dedi kendi kendine.Bir an önce Eldarin'e ulaşmalı yapılması gerekenler yapılmalı ve yuvasına geri dönmeliydi.Tapınağına.şimdiden özlemişti orayı;cesetleri,iskeletleri,işkence aletlerini ve tabi kütüphanesini.Ve tanrısını en çok orda hissediyordu.Onun o muhteşem katliam ve kaos hissine en çok Mabet de kapılıyordu.Belki olan büyülerden belkide yere yakınlığından bilmiyordu.Ama oraya bağlıydı onun yuvası *O* nun mabediydi...

    Hızı biraz yavaşlamıştı,düşüncelere dalmış ve farkında olmadan da yavaşlamıştı.Zaten fazla yolum kalmadı diye düşündü.Güneş doğmadan orda olurum diye kestirdi.Yol aldığı patika kıvrak ve tozluydu.Yolun iki yanındada sık ağaçlı ormanlar bulunuyordu.Ama çok sessizdi.O doğanın iğrenç canlıları nereye kayboldu acaba diye düşündü.Sonra burda olmadıkları için Tanrısına şükretti,çünkü o seslere o vızıldamalar dayanamıyordu.

    Böyle düşünürken birden irkildi,geriye sıçradı ve hemen kılıcını çekti arkasından.Drow, gözlerini kıstı ve etrafı yokladı.Demin garip birşey olmuştu önünden siyah bir gölge geçmiş ve kaybolmuştu.Soğuk sesi bir anda yankılandı sessiz gecede;

    "Karşşşşşıma çık vee öl seni salak,zaten öleceksin bari acı çekmeeeeee"
    dedi ve etrafını dinlemeye başladı.Drow kulakları en küçük sesi bile ona süzülmüş şekilde aktarırdı ama hiç birşey yoktu,hiç birşey.Tam kılıcını yerine koyacaktı ki solundan ormanın içinden birşey duydu bir ses

    "Gehhhlllll"

    bunu duyduktan sonra kılcını tekrar çıkardı ve deli gibi ormanın içine koştu dalları parçalıyor ve önüne gelen herşeyi yıkıyordu.Ama gölge ondan devamlı daha öndeydi,sanki havada süzülüyordu.Onu seçemiyordu ama orda birşey olduğunu biliyordu.Çok sinirlenmişti ve aynı zamanda meraklanmıştı,neydi bu şey?

    Bütün hızı ile koşuyordu,elleri önündekini yakalamak için savruluyordu,ama eline gelen tek şey dal parçalarıydı.Kafasında bir çok soru işareti oluşmuştu Krayns'ın anlamadı birçok şey,yalnız içindeki katliam ve kaos duyguları şaha kalkmıştı,birşeyleri eli ile parçalamak dişlerini sıcak ete geçirmek istiyordu.İçinde ki canavar uyanmıştı.Ve bunun nedenini anlayamıyordu,sadece içgüdüleri ile hareket ediyor arada bir kılıcını önündekine saplamaya çalışıyordu.Kaos mabedinde bile böyle duygular yaşamamıştı.Elf bebeklerini kesip kanlarını içerken bile böyle şeyler hissetmemişti.İlk sıcak ete kılıcını saplarken bile böyle birşey yaşamamıştı.

    Orman ilerde açılıyordu.Artık birşeyleri anlamaya başladı.Karşısındaki her ne ise onu çekiyordu,nereye olduğunu bilmeden gidiyordu,umursamıyordu sadece koşuyordu.
    Ve orman bitti,sanki birisi oraya anlatalımayacak şekilde bir balta indirmişti ve herşeyi yarıya kesmişti.Sanki başka bir boyuta geçmişti kafası durdu,anlamakta zorluk çekiyordu.Koşmayı zaten kesmiş etrafnı inceliyordu.Karşısında büyük bir açıklık vardı,ayağının altındaki toprak öleli yıllar olmuş gibiydi.Ve yerlerde kemik parçaları duruyordu heryerde kemikler.Karşısında gördüğü tekşey sanki taşları üst üste koyarak yapılan bir yerdi.Yıkılmıştı,harap olmuştu,parçalanmış bir yer.Gök birden kırılıyormuşçasına gürledi.şimşekler ve yıldırımlar çarpıyor,Krayans'a çokta uzak olmayan yerlere düşüyordu.Acele etmeliydi,bu lanet yerden hemen uzaklaşması gerekiyordu.Ama içindeki duygular dahada şiddetlendi.Deli gibi etrafına bakmaya başladı,buranın neresi olduğunu anlamaya çalışıyordu.Sonra o gölgeyi gördü kaleye biraz daha yakındıi,az daha ilerlemesi gerekiyordu.

    Kılıcın elinde yavaş adımlarla ilerlemeye başladı.Sonra gökten gene su damlaları gelmeye başladı ama artık bunlar canını yakıyordu.Çok sağnak şekilde gelmiyordu ama üzerine düşünce canını acıtıyordu.Gökten asit yağıyordu...Krayns bir kahkaha koyuverdi,içindeki mazoşist kişiği depreşti ve o gölgeye sırıtarak ilerledi.Kalenin duvarları artık belli oluyordu o canlı kafası olan duvarlar...Beyni deli gibi çalışmaya başladı ve 10 saniye sonra sonra kafasına nerede olduğu dank etti hemen olduğu yerde durdu,iyice duvarları incelemeye başladı ve "LANEEEEET OLSUNNNN" diye böğürdü.Eğer okuduğu kitaplar doğruysa ki mevkide okuduklarına göre doğruydu,Krayns Çığlıklar Kalesindeydi...Düşmüş tanrı Azalin'in kalesi.Seçilmişlerin gidipde zaiyat verdiği yer.Tuzağa düşmüştü...

    Sonra kafasında birşeyler patladı,sanki beyni yarılıyordu.Kılıcını elinden düşürdü ve bağırmaya başladı.Acı içinde sarhoş gibi geziyordu.Beyni patlıcak gibi ağrıyor,kulakları zonkluyor,gözleri yanıyordu.Dizlerinin üstüne düştü,o kan kırmızısı gözler ve göz bebekleri yukarıya doğru kaydı.Gözleri artık bembeyazdı.Kolları geri çekildi,sanki biri arkadan onu çekiyormuş gibi.Kafasını kaldırdı,karşısında devasa birşey vardı,muazaamdı ve içindeki duygular artık doruk noktasına gelmişti.İçinde birşeyler patlıyordu.Anlatılamaz ve yaşanılamazdı.Bugüne kadar hiçbirzaman öyle kaos ve katliam duyguları hissetmemişti.
    Sonra ağzından sadecei bir kelime döküldü.

    "Efendimizzzzzz"

    baygın gibiydi artık ve ağlıyordu Krayns,hayatında ilk kez mutluluktan ağlıyordu,gözünden damlalar geliyordu.Ama bunlar gözyaşı değildi...

    Kandı...

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Fri Nov 11, 2005 9:17 pm Reply with quoteBack to top

    Rhonin wrote:
    "Beni buraya yönlendiren şey kadim ve yüce bir güçtür mabed koruyucusu..Kendi kişisel arzularım yada savaşçı kardeşlerimin ruhlarını titretecek bir saygısızlık yapmak değildir.." V'ladhek yerden kılıcını çıkardı sert ve haşin bir tavırla önündeki cesedi süzdü...
    "Yüce bir güçten bahsediyorum!!..Tanımlayamadıgım ama bildigim bir güç..!!Belkide BuRocK un ta kendisi olabilecek bir güç..Sana yada savaşçılara saygısızlık yapma gibi bir niyetim yok nede olsa onlardan biriyim..Kaderimin beni yönlerdigi yazgıda ilerlerim..Oren tarafından haksız yere sürülen şovalye lideri Horcoeli..Dostumu arıyorum..Ve O tanımlayamadıgım güç bana bu yüzüğü verdi..Horcoele ulaşmamın tek yolunun buraya gelmem ve mabed in en yüce savaşçısıyla konuşmam gerektiği söylenildi..Ve işte bende burdayım..En keskin çeliği aramaya geldim bana bunu aramam söylendi ama kötü bir amaçla değil Oren'in hangi şovalyesi kötülük yapar ki..Umarım şimdi beni anlamışsındır... " V'ladhek soğuk bakışlarla savunma pozisyonunda önündeki adamı izledi sessizce...


    şehit iyiden iyiye sinirlenmişti. Ellerini yumryk yapmış sıkarken, kol kasları sertleşmiş, akan kan damarlardan daha hızlı pompalanmaya başlamıştı.

    Sonra başının çevresinde dik bir şekilde ortaya çıkan yukarı süzülen iki hilal görüldü. Hilal şekilleri birbirine dolandı, hızla havayla birleşti.

    Ardından sağ elini hafifçe yukarı kaldırdı.

    "En keskin çeliği arıyorsun, o halde biz buradan gidiyoruz.."

    dedi şehit...Bu sırada vücudu incelip uzuyordu, V'ladhek in korkusu da bununla beraber gitgide artmaktaydı.

    Uzayan boy ile beraber kaldırdığı koluyla dimdik V'ladhek i gösterdi şehit.

    "Iyhnarr Fel rsazh essel hya Nhirsz..."

    V'ladhek in anlamını bilmediği bu sözcük dizisi büyünün eşsiz kıvrımları ile birleşerek onu bu harabelerin uzaklarına, tanrısına isyan ederek ayrıldığı 10 kasaba topraklarına bırakmıştı...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    mefistofeles
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 12, 2005
    Posts: 481

    PostPosted: Fri Nov 11, 2005 10:49 pm Reply with quoteBack to top

    Eru sıkılmıştı.Elleri tam keselerine gidiyordu ki durdu.Hiç bir söylemeden arkasını dönüp savaşçıdan uzaklaşmaya başladı.Savaşçıdan on adım uzaklaşınca durdu.Keselerinden birini açtı.Bir parça odunla biraz ipi birbirine dolayarak büyünün anlaşılmaz dilinde sözler söylemeye başladı.Vücudu büyünün verdiği coşkuyla titredi.Elindeki tahta parçası ve ip kayboldu.(unseen servant)Çlüm büyücüsünün önünde sadece kendisinin görebileceği yaratığa bakıp gülümsedi.Git dedi dedi git ve öğren sadık hizmetkarım Gör görki bende görebileyim duy duyki bende duyabileyim sayende.Sonra geri gel anlat bana gördüklerini duyduklarını .Git hizmetkarım yüzümü ak çıkar.

    Çlüm büyücüsü ona doğru yaklaşan savaşçını farkındaydı.Kesesinden çıkardığı bir bitkiyi ağzına attı gelen savaşçıyı merakla beklemeye başladı.....
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Tue Nov 15, 2005 2:40 pm Reply with quoteBack to top

    KUTBILTUNGA wrote:
    Giff savaşçı Suapopoaygrmus,nehir kıyısında tekneyi yavaşlattı ve indi.Bahsi geçen sunak,buralarda bir yerde olmalıydı.Haritasını çıkardı ve göz gezdirdi.'Kuzeye bir ya da bir kaç kilometre ...'dedi içinden.Bir rehber bulabilirsem iyi olacak.Harita katlayıp cebine yerleştirdi.
    Hafif mitril örgü gömleğinin üzerine giydiği gömleği illedi ve hafif örgü mitril pantolonunun üzerine giydiği keten pantolonu düzeltti.Tekneden aldığı adamantit balta ve kılıcını yerleştirdi ve tatar yayı ile okluğunu yüklendi.Sırt çantasına yerleştirmiş olduğu çivi atar cüce-nom silahını ve üzerinde su aygırı motifi bulunan kalkanını düzeltti.

    Matarasından bir yudum içecek aldıktan sonra,yavaşça ve huzuru bir biçimde elinde çivi atarı ile birlikte sık ağaçların bulunduğu vadiye hantalca bir şekilde ilerledi.


    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Giff savaşçı Suapopoaygrmus, tekneden ayrıldıktan hemen sonra ağaçların arasına dalmıştı.. başlangıçta sık bir orman olarak düşündüğü bu yer, aslında küçük bir ağaçlıktan ibaretti, nitekim bir süre daha kuzeye devam ettikten sonra, ağaçlardan kurtulmuş, geniş düz bir araziye çıkmıştı, boyunlarını bükmüş yeşil otlar, her rüzgar esişinde, uzun saçların dans etmesi gibi bir sağa bir sola sallanıyorlardı burada.. ve yavaş yavaş alçalmakta olan güneş, kızılın çeşitli tonlarında oyunlar yaratıyordu, yeşilliklerin üzerinde..

    Uçsuz bucaksız görünen arazide insana dair tek bir kalıntı yoktu, yalnızlığın verdiği huzurla karışık korku tüylerini ürpertiyordu savaşçının.. ama ilgiyle çevresini izleyerek yola devam ediyordu.. biraz daha kuzeyde olmalıydı yıkıntılar.. haritada aynen böyle gösteriyorduÂ?

    Yürüyordu.. gece olmuştu artık.. gün batımında gördüğü çalılık oldukça geride kalmıştı.. yorgun gözleri ilerde bir yerde bir kamp ateşi seziyordu sanki.. tepeliğin biraz ilerisinde.. ne olduğunu tam bilemesede savaşçı, beklide burada bişeyler bulabilirdiÂ?



    Raziel_Zauvirr wrote:
    Raziel D'Nosferatt,20 yıl önce çıkmıştı yeryüzüne Bregan D'Aerthe subay.Karanlıkaltından ayrıldığından beri yolculuk ediyordu, hiç bir yerde 1 günden fazla kalmadı,daha doğrusu kalamadı,insanlar drow görmeye pek alışık değillerdi.Onları bilirler,uzak durulması gereken canlılar olarak görürlerdi ama çoğu bir karaelf görecek kadar şanssız olamazdı.Raziel insanların yanında kalınmasının olanaksız olduğunu anladığında kendine başka yandaşlar aramaya koyuldu.Bir gün Bloodthirsty Clanı ile yolları kesişti.Kabile şefininin kafasını kendi halkı önünde sallandırdı.Kendisine karşı gelinmesini pek de beklemiyordu açıkcası,orclar ne de olsa ne zekalarıyla nede cesaretleriyle tanınıyorlardı.15 yıl boyunca kabileyi kendine köle etti bir sürü kanlı savaş yaptı,bir sürü kan döküldü ama hem orclar hemde drow birbirlerinden birşeyler öğrenmişlerdi.Gene bir kasaba baskını sonrası tutsaklar alınmış mallar yağmalanmıştı.Ve düşen bir BuRock rahibinin cebinde bulduğu yazılara göre çok kudretli,bir silahtan bahsediyordu.BuRock un en güçlü savaşçılarından birinin kılıcı.Bu kılıcı hakkındaki yazıları okuyunca merak ı bir saplantıya dönüştü.Ve kılıcın peşine düştü...




    Raziel elindeki scrollÂ?a bir kez daha baktı, kılıçtan kesin bir şekilde bahsediliyordu.. ama mabedin konumu hakkında kesin bir bilgi yoktu, düşmüş bir tanrının mabedi hakkındada çok fazla şey bulamıyordu Drow çevrede, tek bildiği güneyde olduğuydu, Çığlıkların kalesi denen lanet yerin biraz daha güney batısına doğru.. şu an bulunduğu düzlüktede bunu düşünüyordu, acaba tam olarak yerini bulabilirmiydi merak ediyordu..

    Yol üzerinde AdaletÂ?in tapınağına çok yaklaşmıştı, neyseki zamanında nereye gittiğini anlamış, çevrede devriye gezen paladinlerden saklanmayı başarmıştı.. şu anda bir gölün kenarına kurulmuş ufak bir kasabaya uzaktan bakıyordu.. belki buralarda bişeyler bulabilirdi, denemeye değerdi..

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Fri Nov 18, 2005 2:14 pm Reply with quoteBack to top

    Katana; yere istemsizce dizçökmüş samurayın önünde havaya doğru yükseldi. Çığlıkların Kalesinde Apocalypse seçilmişlerinin düştükler durum içler acısıydı. Aslında bilmiyor olsalarda, sadece tanrıların birer oyuncaklarıydı. Amaç belliydi, ve sonuçta belli oluyordu.
    Ama direnmekÂ? Samuray için önemli olan buydu. Ve bunun için mücadele veriyordu. Kurtulamayacağını bilse de direnmekÂ?


    Azalin in hastalıklı avatarının yüzü çarpık bir vaziyet almıştı şimdi. Kalesine girmiş bu kendinibilmezlere cezasını verecekti. Onlara sunduğu teklif reddedilmişti. O zaman intikam alma vakti gelmişti. İntikam tanrısının nefreti büyüktü, ve bu nefretin ilk kurbanları birazdan canlarından olacaklardı.

    AnderoÂ? nun zihni bulanıklaşmıştı. AzalinÂ? den yere çökmesiyle ilgili ilk emir geldiğinden bu yana kendi iradesinden uzak bir görüntü çiziyordu. Verdiği tepki sadece kurtulmak yönündeydi ve tekdüzeydi.
    Ama sonrabaşka bir şey daha fark etmişti. Zihninde gürleyen ve dalgalar halinde yükselen bir ses silsilesi. Kabaran alevler ve birbiri ardına patlayan volkanların içinden yükselen dehşet uyandırıcı böğürtüler duymaktaydı. Kulak zarı patlayacak gibiydi. Bu kadar yoğun bir ses topluluğuyla daha önce sadece tek bir yerde karşılaşmıştı.

    Pandemonium! Katliamın Evi!

    Sesler gitgide yükseliyor, tüyler ürpertici bir hal almaya başlıyordu. Ve Andero bu yoğun maneviyatın içersinde sadece tek bir şeye odaklanmıştı, direnmeye... Tutunabileceği yegane güce,

    Tanrısına...

    *****

    Azalin in çarpılmış yüzü dimdik samurayı izliyordu. Kızıl Katananın üzerinde parlayan üç rün görülebilmekteydi. Kaos, Acı ve İntikamÂ?
    Ve Avatarın boğazından derin bir çığlık yükseldi. Uzunca devam eden bir kreşendo sesi gibiydi bu çığlık.

    --------------------

    Tanrıların senfonisi birbiri ardına artan müzik dizileriyle devam etmekteydi. Ama bu kreşendo sesi senfoniyi bozmuştu. Kreşendoyu toneri düzensiz bir vokal takip etti. Musiki bir anda dağılıvermişti. Kemanlar, çellolar, davullar, flütlerÂ? Tüm sesler bir anda birbirine karışmıştı. Orkestranın yarattığı kaos inanılmaz boyuttaydı.


    --------------------

    Katana yavaşça aşağı iniyordu. İşte tam bu esnada tapınak kökünden güçlü bir şekilde sarsıldı. Mabedi tutan büyülerden birçoğu aynı anda çözülüverdiler. Kaleyi fiziksel yönden tutan büyüler birer birer dağıldılar ve tapınağın kendisi zaiyata uğramaya başladı. Duvarlar çöktü, kalenin gerisinde açılmış dipsiz kanyon kalenin ortalarına kadar yarığını arttırdı.
    Yıkık tapınak son darbe ile iyice moloz yığını haline gelmişti. Demin sadece AnderoÂ? nun zihninde duyulan gürlemeler şimdi Çığlıkların Kalesinin her yanını sarmıştı. Müthiş patlamalar ve gök gürültülerinin ardından gelen brutal bir böğürtü Çığlıkların Kalesinin heryanından duyulur hale gelmişti.

    Kaos Efendisi Apocalypse düzleme inmişti! İlahi kurallar bozulmuştu!

    Çığlıkların kalesi tümüyle bir çöküntü halini almıştı şimdi. Mabedin dibinden yukarıya doğru, tüm katları parçalayarak gelen Apocalypse, albinonun bulunduğu hole ulaşmıştı. Azalin in muhteşem katanası Andero yu boynundan ikiye ayırmadan hemen önce Efla ile beraber iki seçilmişi Katliam Mabedinin yakınlarına teleport etmişti.
    Apocalypse, Azalin in karşısına çıktığında müthiş bir savaş narası kopardı. Bu işin basit seçilmişler ile alakası yoktu...

    Yıkılan mabedin duvarları ortalığı inlete inlete çökerken iki tanrı için avaş davulları hızla çalmaya başlamıştı.

    Albino birkaç saniye geçmeden kızıl-beyaz bir ışığın üzerine inmesiyle formunu değiştirdi. Birazdan dev ve içimsiz bir forma bürünmüştü.

    Ardından Mabedini yıkıntı haline getiren iblis lorduna baktı Azalin. Tarak kemikleri uzayıp katlar oluşturarak parmaklarının üzerini sarmış, kemiksi bir tabakayla örtmüştü. Kürek kemikleri her iki yana doğru açılmış, iki kemiğin ardından devam eden omurlardan fırlayan kemikler sivrilerek geriye doğru uzamıştı. Göğüs boşluğu olması gereken yer şimdi içeri göçmüş ve bunun yerini içeriden dışarı fırlamış bir larva almıştı. Albino bu larvanın içersinde soluk biçimde görülebiliyordu. Renksiz ve soluk. Tüm hissizliğiyle orada yatıyordu. Etrafını sarmış renksiz fakat soluk katmanın altında yatıyordu.
    Fakat kolları dışarı çıkmıştı ve soluk görüntüsüne tezat oluşturacak biçimde hızla sağı solu arıyor, pençeli elleriyle düşmanı yakalamaya ve pençeleriyle parçalamayı bekliyordu.

    Azalin in yüzünü örten kemik bütününün ardından bakan kızıl gözler şimdi delirmiş Apocalypse inkine kenetlenmişti.

    Sonra Azalin doğruca ileri fırladı, etrafında büyülü ağlar örülürken dirseklerinin olduğu yerden fırlamış kılıcımsı kemikler Apocalypse e yaklaşıyordu...

    ********************

    Gölge Ustası Maniak hislerinin onu çağırdığı tek noktaya, Çığlıkların kalesine doğru tüm hızıyla yol almıştı. Murdak ı Gölge Orman da bırakalı pek uzun zaman olmamıştı, ve onu çağıran kadim güce de gitgide yaklaşıyordu.

    Bozulmuş topraklara vardığında kale amamiyle bir yıkıntı halini almıştı, Azalin in toprakları ölülerin yaşadığı bir muselum gibiydi adeta. Dinmeyen yıldırımlar, şimşekler, hortumlar ve asit yağmurları bölgeye tabiatın gerçek intikamını göstermekteydi.

    Yine de Maniak, Azalin den artakalanın bu çürümüşlük ve yıkım olmadığının bilincindeydi. Aradığı nesne, gücünün ilk damlası, yazgısının en önemli parçası buradaydı. Onu bir kere duymuştu. Ve burada olduğunu bilmesi için bu bile yeterliydi.

    Aiszhaerr...

    Maniak kan kokan topraklara hızla girdi. Bu sırada bir başka gezginde özüne takılmıştı. İlk anda onu umursamadı. Ecelini arayan biri gibi gelmişti ona. Hızla onun bulunduğu noktadan uzaklaştı, balçık araziye ayak bastı.

    Sonra kara elfin oa birkaç söz savurduğunu duydu. Sözler ona homurdanma gibi gelmişti, tıslama rüzgara karışmıştı çünkü.
    Ondan iyice uzaklaştı Maniak, ilgisi şimdi tekrar kaleye kaymıştı. İçeride müthiş gümbürtüler kopuyordu, Maniak neler döndüğünü bilmiyordu. Ne yapacağını da şimdi bir kez daha düşünmesi gerekebilirdi. Bu sırada gözü birisine kaydı.

    Deminki kara elf... Yere çökmüş, elindeki keskin bıçak ile yanaklarını kesiyor, dudaklarından anlaşılmaz sözleri haykırırken gözyaşları kanı ile birleşiyor, toprağa damla damla dökülüyordu.

    Bir rituel mi? ya da başka birşey...Bu Maniak'ın bilgisi dahilinde değildi.

    Fakat Krayns ın beyni delicesine zonkluyor, ağzı sonuna kadar açılmış haykırıyor, nefesi ciğerlerinden çekiliyor, boğazı düğümleniyordu. Çnündeki dev kalenin üzerindeki sonsuz kurukafa suretleri dimdik onu izlerken Krayns tek bir şeye kenetlenmişti.

    Onun zihnini tüketen sözlere...

    "KAOSUN KALBİ... LANETLENMİş şÇVALYE... RUHUNU GÇNAH VE KAN İLE KUTSAYACAğIM. SEN BENİMSİN. BANA GELLLLLLLLLL!!!"

    Krayns ın beyaza çalmış gözlerinin karşısında dev kalenin içersinde dev bir alev topu tepeye doğru yükseldi. Beraberinde tonlarca kayayı da havaya uçurmuşolan bir gücün tetikleyicisiydi bu.

    Ve ses... Çığlıkların kalesinden geliyordu ses...


    Apocalypse' in Sesi. Bhathor' un Kükreyişi!!!

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Fri Nov 18, 2005 3:07 pm Reply with quoteBack to top

    Acı...Kim gerçek tanımı yapabilir yaşamadan.Kim onu bilebilir tatmadan.Hayır,hayır basit acılardan bahsetmiyorum.Bir kılıç darbesi yada yanan bir el.Bunlar acı değil.Krayns'ın yaşadıkları yanıda sadece bir iğne batması gibi bir his yaratır.Krayns'ın o an yaşadıkları ölçülemez,yaşanılamaz ve bilinemezdi.Onun için sanki zaman durmuştu.Yada geçiyormuş gibi gözüküyordu.Çünkü yaşadıkları sanki hiç bitmiyormuş gibi geliyordu.Krayns için 1 saniye 1 saat 1 saat 1 gün gibi geliyordu.Acı...Bitmek bilmiyordu.

    Artık ne yaptığını tam olarak bilmiyordu.Bilinçli olarak hareket etmiyor sadece güdüler ile davranıyordu.Bıçağını alıp yanaklarını keserken sadece *O* nu düşünüyordu.Böğürüp deli gibi dolanırken sadece *O* nu düşünüyordu.Tek düşündüğü şey *O* ydu.Beyni sanki patlamıştı kafatasının içinde bundan emindi.Bir ara sok dedi kılıcı kalbine ve bitsin bu yaşananlar.Sok ve sonsuzluğa yüksel.Bitsin dedi...Sonra o sesi duydu;

    Apocalypse wrote:
    "KAOSUN KALBİ... LANETLENMİş şÇVALYE... RUHUNU GÇNAH VE KAN İLE KUTSAYACAğIM. SEN BENİMSİN. BANA GELLLLLLLLLL!!!"


    Sonra durdu,kaleye baktı ve ayağa kalktı.Ama sadece verilen bir emri uyguluyordu.Çünkü tek sahibi efendisinin emrine,isteğine karşı gelemezdi.Elinde sadece kılıcı vardı,sanki büyük bir yara almış gibi yürümeye başladı.Nereye gideceğini napacağını bilmiyordu.Kalbindeki kaos ve katliam aşkı ona yön veriyordu.*O* na duyduğu sonsuz aşk yol gösteriyordu.Kılıcın ucu yerdeki bataklığa deyiyor ve izler bırakıyordu.Kılıcı öyle sıkı tutuyordu ki keskin kısımdan tuttuğunu unutmuştu.Yanaklarındaki yaraya şimdi birde eli eklenmişti.Onun umrunda değildi,isterse elinin bulunduğu kol kopsun *O* nun uğrunda.Hiç önemli değil diye düşündü.Kılıçdan aşağı süzülen koyu kan toprağa damlıyor ve o lanetli yeri besliyordu.Ama onun kanı Apocalypse'ye aitti Azalin'e değil.Onun bu lantli topraklarına değil.Ardından kaleye giriş olan ilk boşluğa yürümeye devam etti.Bir kaç sözcük döküldü ağzından;

    "Geliyorum efendim geliyorum.Kalbimdeki saf kaos aşkı beni size getiriyor..."

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Fri Nov 18, 2005 3:20 pm Reply with quoteBack to top

    Krayns ın dizlerinin bağı çözülüyordu sanki. Mabede ilerledikçe onu tüketen güce de yavaş yavaş teslim oluyor gibiydi. Tanrısına duyduğu coşku muazzamdı. Yine de tükeniyordu, yoruluyordu. Fiziksel olarak acı çekiyordu, ama zihnini bulanıklaştıran acı bundan çok daha öteydi.

    Çağrı ile Krayns dosdoğru yıkık kaleye doğru ilerlemeye devam etti. Bu sırada metrelerce ötesinde Maniak, balçık yığınlarının arasında bulabildiği bir tümseğin ardına sığınmış, üstün gizlenme kabiliyetiyle kendisini bu yabancı gezginden saklamıştı.

    Ama gezginin kaleye doğru hızla hareketlendiğini gördü Maniak. bu yabancıda şüphe uyandıran birşeyler vardı, bu kesindi.

    --------------------

    Mabedin gerisinden, yıkıntı halindeki kanyon bölgesinden, dipsiz karanlıktan; karanlığın kendisiyle özdeş olan biri, kanatlarını geriye almıştı ve dimdik yukarı doğru yükseldi.

    Kara kanatlar dev bedeni önce dimdik göğe doğru çekti, ardından kalenin sağına yönelen kanatlar dar ve uzun bir parabol çizerek kalenin dışına çıktı.

    Kapkara kıllı ve dev bedeniyle Azalin in Seçilmişi Hellfire... İşte oradaydı...

    Henüz Krayns' ta Maniak ta onu farkedememişti!!!

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Fri Nov 18, 2005 3:43 pm Reply with quoteBack to top

    Artık tükeniyordu Krayns,yavaş yavaş eriyordu.Onun gücü buraya kadardı.Yetmiyordu gidemiyordu,başaramayacaktı.Yapması gerekeni yapamayacaktı.Bir ara çöktü yere ve;

    "Yapamıyorum,gücüm yetmiyor.Yardım et efendim güç ver bana" dedi.

    Daha fazla kaos ve katliam üzerinde yoğunlaştı.Düşünceleri ile ayağa kalktı.Artık bedeni onu terk etmişti.Herşey kafasında bitiyordu.Gözleri kapalı.Daha önce gördüğü boşluğa yol alıyordu.Arada bir tökezliyor yere düşüyor ama durmak istemiyordu.Efendisine bir an önce ulaşmak istiyordu.Yıkık Kalenin çürümüş kalbine doğru yol alıyordu.Merkezine...
    Dudağından bazı fısıltılar çıkıyordu,sadece 4 kelime;

    "Bana güç ver efendimizz"

    Artık merkeze varmıştı kalenin kalbindeydi.Diz çöktü ve başını lanetli göğe doğru kaldırdı.

    "İşte burdayım efendimiz geldim.Al beni yanına.Göster bana gücü ve ulaşılamaz katliam duygunu" dedi ve beklemeye başladı.

    Efendisi beklemeye başladı...

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Fri Nov 18, 2005 9:13 pm Reply with quoteBack to top

    Kalenin merkezine ulaştığında kara elf, etraftaki yıkım gözleri önündeydi. Kalenin içersindeki açıklık saha harabelerden farksızdı ve hiçbir ordunun çöktüremeyeceği surlar şimdi önünde, arkasında, sağında, solunda, yerle bir vaziyetteydi. Kalenin ve merkezindeki mabedin yapımında kullanılmış kayalar etrafa saçılmış, zemin dışarısına göre birkaç metre dibe çökmüştü ve yumuşak olmasından ötürü bir bataklıktan farksızdı.

    Toprak, harabeler, kan, kılıç ve ölü savaşçıların oluşturduğu bir bataklık, bir zamanlar kutsal olan ve intikam hissi uyandıran surların ardındaki bataklık alan...

    Krayns ın ara ara kontrol altına alabildiği bilinci şimdi anlamsızca etrafı izliyor gibiydi. Aslında daha çok beklenti içindeydi. Onu çağıran kudretli sesin sahibini, Bhathor'u arıyordu. Ona seslerinoyrdu. Sesine karşılık istiyordu. Fiziksel olarak çökmüştü, yine de içindeki müthiş arzuyu bastırmak uğruna yoluna devamedebilirdi. Arzusu; kalbine yıllardır yön veren, yaptığı her harekette onu takdir eden, ona yolunu gösteren tanrısının ikinci bir işaretini görebilmekti.

    Sonra ses bir daha onun zihninde canlandı.

    "SENİ GÇRÇYORUM KAOS şÇVALYESİ."

    Krayns etrafına bakındı. Kaos efendisi onu görüyor muydu? O halde neredeydi. Krayns şiddetle onu görmek istiyordu. Katliam lordu ile birebir yüzleşmek. Ahhhhh...İşte bu gerçekten unutumaz bir sahne olurdu.
    Krayns'ın gözleri iyice açıldı, dört bir yanda Apocalypse i, ona ait bir işareti aramaktaydı. Madde formunda karşısına çıkmayacağını düşünmemişti o an için.

    "BENİ GÇRMEYE UğRAşMA ELF KANI İLE VAFTİZ EDİLMİş OLAN...şİMDİLİK SADECE DEDİKLERİMİ YAP..."

    Krayns bir an durakladı. Bariton ses sanki yanıbaşında bir iblisin boğazından çıkıyor gibiydi, ama ses zihnine nüfuz etmekteydi. Krayns ın bulanmış şuuru bunu farkedemeyeck kadar karışmıştı. Birazdan sadece söylenenleri dinlemeyi uygun görmüştü.

    "HARABELERE GİR şÇVALYEM...BARAKALARI, SAHALARI, YIKIK SURLARIN ALTLARINI ARA...ÇZERİNE CEHENNEMİN KIZIL RÇNLERİ KAZINMIş TABLETLERİ BURUşUK DERİLİ ELLERDEN AL..."

    Böğürtüye dönüşen ses, diğer ses silsilelerinin arasında duyulamaz hale geldi. Söylenecekler söylemişti...

    ----------------------

    Hellfire tanrısına indirilen bu ikinci darbe ile iyiden iyiye çılgına dönmüştü. Zihnindeki karanlık ve katliam hisleri uç boyutlara ulaşmış ve birer saplantı haline gelmişti. Mantıklı ve makul düşünemiyordu, sadece belli idiotik düşüncelere kilitlenmişti. Krayns kalenin yıkıntıları arasına girmeden hemen önce Hellfire onu farketmişti. Yarı iblisin sert yüzü daha da buruştu, müstehcen bir küfür sarfetti ve kanatlarını gerie doğru açtı ardından hızla topraklara girmiş olana doğru yöneldi. Kalenin içine girmeyi istemese de bu yabancıya haddini bildirmeliydi.

    ----------------------

    Maniak tümsek alanın ardından şimdi bir başkasını görmektedi. Kalenin yıkıntılarına girerek Maniak ın görüş açısından çıkan gezginin girdiği ere doğru havada dimdik süzülerek giren kapkara vücutlu, kanatlı bir yaratık. Görünüşünden iblisvari bir yaratık olduğu açıkça anlaşılıyordu. Ve belki de birazdan deminki cılız gezginin canını alacaktı...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Sat Nov 19, 2005 1:52 pm Reply with quoteBack to top

    *O* nu arıyordu her tarafı bilinçsizce tarıyordu.Onu bir an görebilmek için herşeyini feda edebilirdi.Ama göremiyor, *O* nu bir türlü bulamıyordu.Sonra muazzam sesi tekrardan konuştu ve kendisini göremeyeceğini söyledi.Krayns başını hemen yere çevirdi ve

    "Tabi efendimiz tabi,siz en iyisini bilirsiniz"dedi.

    Sonra tekrar konuştu kaosun ebedi efendisi ve tekrar emir verdi aciz kuluna.

    APOCALYPSE wrote:

    "HARABELERE GİR şÇVALYEM...BARAKALARI, SAHALARI, YIKIK SURLARIN ALTLARINI ARA...ÇZERİNE CEHENNEMİN KIZIL RÇNLERİ KAZINMIş TABLETLERİ BURUşUK DERİLİ ELLERDEN AL..."


    "Tabi efendimiz hemen halledeceğim hemen..."dedi.

    Yavaş yavaş kılıcına dayanarak ayağa kalktı.Zorlanan beyni çok az durulmuştu ve şimdi tabletleri aramak için gücü biraz gelmişti.Harabelere doğru bir iki adım attı.Ve etrafını izledi.Sonra sol tarafındaki yere doğru yürüdü.Neden bilmiyordu ama oraya gitmesi gerekiyordu.Taşların yanına geldi ve tekrar diz çöktü,küçük küçük taşları elleri ile açmaya başladı.Sanki birazdan tabletlere ulaşacaktı.Onları istiyordu.

    Çünkü tanrısı öyle emretmişti.

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Raziel_Zauvirr
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 26, 2005
    Posts: 79

    PostPosted: Sat Nov 19, 2005 3:32 pm Reply with quoteBack to top

    Raziel kasabaya yaklaştı.Hiç kimse görünmüyordu etrafta.Burası hayalet bir kasabaydı.Derken Su aygırına benzeyen oldukça iri bir yaratık gördü.Ona hiçte arkadaşça bakmıyordu.Eli sırtında duran Çift taraflı Kılıcı "İkiz Darbe" ye gitti...

    _________________
    Nindyn vel'uss kyorl nind ratha thalra elyhinn dal lil alust.
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Sun Nov 20, 2005 9:24 am Reply with quoteBack to top

    Yaratık ona doğru döndüğünde Raziell karşısındakinin, başında iki burnunda da tek bir boynuzu olan bir aygır olduğunu gördü.

    Hayvan başını yana almış, Raziel e kenetlenmişti. Karşısındaki kılıcını çıkarttığı anda yaratığın gözleri kısıldı. Gerideki ayaklarını Raziel' e karşı hazırladı.

    Burnunun üzerindeki keskin tek boynuzu Raziel in dikkatini çekecek şekilde sağa sola hızlı ve güçlü bir şekilde sallamaya başladı. Geniş ağzını açtı, demir bir borunun içinden gelirmiş gibi çıkan metalik sesiyle derin derin iki üç kere böğürdü...

    İçgüdüsel larak bu adamı kendisinden uzakta tutmaya çalışıyordu...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.64 Saniye