Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: arosyf
    Bugün: 35
    Dün: 35
    Toplam: 90399

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1175
    Üye: 1
    Toplam: 1176

    Şu An Bağlı:
    01 : arosyf

    FrpWorld.Com :: View topic - Yolun gittiği yere...
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Yolun gittiği yere... View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Quel-Shin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined:
    Posts: 2052
    Location: Ýstanbul

    PostPosted: Wed Aug 27, 2003 8:00 pm Reply with quoteBack to top

    (Arkadaşlar hikayeye ekleme yapacak kişlere(tabi olursa Very Happy ) hikaye hakkında bişeyler söylemek istiyorum; hikayenin masaüstü tarzında yani ilerleyen satırlarda bir company nin kurulmasıyla devam etmesini istiyorum. Oynamk gibi yani. Sadece kendi dm'niz kendinizsiniz.İstediğiniz bi karakteri hikayeyi uygun bi şekile getirip ekleyin ve sonrada ortaya bi company çıkartalım. Hikayede şu an bi company uzak gibi gözüksede hayal gücünüzü ve bürükümlerinizi kullanın.Herşey role play için.Yani bu tek bi karakterin hikayesi olmasın bi company'nin olsun. kalem darbelerinizi bekliyorum)*******************
    ********----------------*************-------------*************

    Baskın için herşey hazırdı.Lonca binasının etrafı sarılmış, hareket emri bekleniyordu.şehirdeki lonca çekişmelerinin son hakasıydı bu gece olacaklar.Anlaşmazlıklar ve tartışmalar o kadar ileri gitmişti ki sokak ortasında bile birbirine giryordu düşman lonca mensupları.Eğer bu iki loncadan birindeyseniz yalnız başınıza dolaşmanız ölümünüz demekti.Sonra da kelleniz göz çukurlarına,ağzına ve kulaklarına pislik doldurulmuş şekilde loncanızın önünde bulunurdu. İşte bu baskının tetikleyicisi de bu durumun aynısıydı. Pamuk Eller loncası Gölge loncasının başkanın metresini kaçırıp bi güzel işkence ettikten sonra kellesine aynı operasyonu yapıp Gölge loncasının kapısının önüne bi kazıkla dikmişti. Bu Gölge loncasının başkanına en yakın kayıbıydı. Lonca başkanının kadınlara olan düşkünlüğü de düşünülünce saldırı onur zedeleyici ve ağırdı ama misilleme yok edici olmalıydı. Pamuk Eller loncası her zaman olduğu gibi bu gece de tetikteydi. Loncanın pencereleri ardından nöbetçiler ıssız gözüken sokak aralarını gözetliyordu. Ama görünürde öyleydi.Gölge loncasının başkanı Golven Deneth kurnaz bi adamdı.Loncanın bir kaç büyücüsü vardı ama yetersizdi o da şehrin büyücüleriyle anlaşıp destek aldı.Karşılığında çok şeyler vaad etmişti ama buna değerdi. Bu sayede sayıları 25'i bulan adamları üzerlerindeki görünmezlik büyüsü sayesinde Pamuklara gözükmeden köşelerde sinmiş durumdaydı. Golven yanındaki büyücüye baktı. oda hazırım dercesine ellerini cübbesinin içine soktu ve gerekli büyü malzemelerini ortaya çıkardı.Neindor Bellin sanatında iyi bi büyücüydü.özellikle evocation büyülerinde.Çıraklıktan yükseldikten hemen sonra bütün gayretini bu dalda gelişmeye yoğunlaştırdı.Ve şimdi an iyilerden biriydi.Golven Deneth ondan şok adici bi ilk darbe istemişti, o da kapıya atılan bi ateş topunun bu iş için ideal olduğunu düşünmüştü.Herşey inceden inceye düşünülmüştü.Ateş topu tabi ki bi yanıltmaydı.Çn kapıya atılacak ve 5 kişilik bi grup ardından ön kapıya saldıracak.Bu beş kişide özenle seçilmişti.Çlsede farketmeyenler veya ölmesi gerekenlerdi onlar.Bu adamlar da aldatmacanın bi parçasıydı. Asıl saldırın binanın sağından ve solundan sessizce olacaktı.Geriye kalan 20 kişi iki gruba ayrılmıştı ve he rgrubun yanında bi büyücü binanın cephelerinde bekliyorlardı.İşaret ateş topunun patlaması olacaktı.Ateş topu patlayınca diğer iki büyücü duvarda kapı açılmasını sağlayan bi büyü yaparak binanın cephelerinden içeri sızacaklar.Planlara göre herşey yolunda giderse 20 dk. içinde pamukların işi bitmiş olacaktı.Neindor Bellin(The evoker) son bir kez etrafına bakındı ve sonra konsantrastonunu kendi zihninin içine çevirdi.Büyü sözlerini hatırladı ve onları sarf etti.Sözleri sarf ederken elleri gerektiği gibi hareket ediyordu.Ve oluşam gücü hisseti önce zihninde toplanıyordu sonra tüm vücuduna yayıldı ve sonrada ellerinde birikti.Büyünün son sözüde dudaklarını terk ettiğinde büyünün gücü de ellerinden bi ateş topu olarak fırlamıştı. Ateş topu kapıya doğru kükrercesine bi sesle fırladı.Binaya çarptı ve muazzam bi ses çıkardı.İşaret verilmişti.Diğer büyücüler de büyülerini yaptılar.Golven Deneth büyücüye minnettar bi bakış attıktan sonra tekrar görünmezlik yüzüğünü taktı ve sağdaki gruba katılmak için karanlığın içine daldı....
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN MessengerICQ Number
    Raistlin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: May 26, 2003
    Posts: 5819
    Location: Cehennem

    PostPosted: Mon Sep 01, 2003 2:22 pm Reply with quoteBack to top

    Corax 20 yaşındaydı ve evinden ayrılalı tam 4 yıl olmuştu. Bu süre içerisinde Gladyatör olarak ün yapmış ve iyi para kazanmıştı fakat şartlar gittikçe ağırlaşıyordu buna rağmen aldığı para ona yetmemeye başlamıştı. Nefretini kusacağı farklı bir meslek dalı arayışındaki güçlü savaşçıyı Gölge Loncası denilen şehirdeki önemli bir hırsız topluluğu bulmuştu. Gerçekten etkiliyici bir rakam önerilen Corax ayrıntıları ciddiyetle dinledi fakat ondan bir çok şeyin de saklandığını anlaması güç olmadı.

    Ve 2. ayın ilk dolunayında Pamuk Eller diye anılan loncanın kapısından saldıracak beş kişinin arasında buldu kendini... Bu loncadan bir hırsız daha önce cüzdanını yürütmüş ve başka bir tanesi de çalışma alanında giysilerini çalmıştı. Çc almak sevdasıyla için için yanan Corax birazdan dökeceği ve etrafa saçacağı kanları düşünerek zevke geldi. Yerinde duramıyor yüzünde korkunç bir katliam sırıtışı ile zar zor kendini tutuyordu. Bıyıklarını yalayarak ve sürekli inanılmaz derecede kaslı kollarını ve eski yaralarını kaşıyıp kanatarak kendine gelmek için biraz canını yaktı. Subayları olarak atanmış başka bir savaşçının emirlerine uymak zorunda olduğu için adamın her cümlesinin sonunda tükürüyordu. Ateş topu sesinin gelmesini çılgınlar gibi beklerken bir ömür boyu geçmiş gibi hissediyordu.

    Sonunda işaret verildi ve Corax en öndeki subayı önünden fırlatarak korkunç bir nara atıp böğürerek kendinden geçti. Ağzından çıkan yüksek sesle yanında savaşacak olan diğer savaşçılar bile bir an tereddüt ettiler fakat savaşçının bu korkunç kendinden geçip saldırması karşısında içlerinde kabaran vahşeti hissederek gözleri dönmüş bir şekilde ön kapıya doğru saldırdılar. Yere düşmüş olan subay bir öküz tarafından tepilmiş gibi yere serilmişti ve yerinden kalkmakta zorlanıyordu. Loncanın kapısına doğru bağırarak koşan 4 çıldırmış savaşçının sesinden irkilen lonca gardiyanı kapının bir deliğinden tam dışarı bakacakken açtığı delikten geçen bir buçuk metrelik bir kılıcın darbesiyle kafatası delininip parçalanınca çığlık bile atamadan öldü ve kapıya korkunç bir gümbürtüyle çarpan Corax parçalanıp uçuşan tahta parçaları ve kıymıkların arasından fırlayarak geçti... Paniğe kapılmış lonca muhafızları gözü dönmüş bir şekilde bir arkadaşlarını parçalayıp kapıyı yıkarak geçen barbar'ın görüntüsü ve arkasındaki 3 savaşçının daha korkunç surat ifadeleri karşısında şok oldular...
    Corax ve çıldırmış onu takip eden savaşçılar kana ve vahşete aç bir şekilde dağdan inen bir toprak kütlesi gibi lonca üyelerine çarpıp önlerine geleni yıkarak geçiyorlardı...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    QuelSaruk
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 31, 2004
    Posts: 370
    Location: Mat-la-Tari

    PostPosted: Mon Jun 21, 2004 6:36 am Reply with quoteBack to top

    Lonca binasının sol tarafında bekleyen savaşçılar işaretin verilmesiyle hareketlenmeye başlamıştı ki kapıyı açmak için konsantre olmaya çalışan büyücü bir barbarın savaş çığlıyla irkilince zihnindeki büyülü sözler uçup gitmiş, büyücü kendinden geçmişti.beklenmedik bu sürpriz karşısında savaşçılar ne yapacağını şaşırmış 10 kişilik grubun içinden bir hırsız hızla Golven DenethÂ? in yanına koşup çıkan sorunu bildirmeye gitmişti.diğerleri onu beklerken QuÂ?elÂ?Saruk nasıl oldu da bu insanlar arasında bu baskına katıldım diye düşünüyordu.daha fazla dayanamayıp gölgeler arasından duvarın dibine geldi ve büyük bir ustalıkla tırmanmaya başladı.

    QuÂ?elÂ?Saruk lonca binasının duvarında hızla ilerlerken savaş sesleri gecenin karanlığında yankılanıyordu.kiralık katil yüksek duvarlı binanın camlarına ulaşmıştı ki aşağıda bir büyücünün kapı açmak için kullandığı büyü sözlerini duyabiliyordu.oldu olası işlerin büyü yoluyla yapılmasından nefret ederdi zaten.kim bilir geçmişinde ne kadar çok büyücü öldürmüştü.kafasındaki düşüncelerden sıyrılma vaktiydi çünkü o bir uzmandı ve pencereden içeri usulca süzülüyordu .ön kapıda çıkan kargaşa lonca binasındaki tüm savaşçıları şaşkına çevirmiş subaylar tarafından organize edilmeye çalışılıyordu.binanın sağ tarafındaki savaşçılar ise çoktan kan dökmeye başlamıştı.fakat üst katlara ulaşan henüz yoktu kiralık katil dışında.şanslıydı ki pencereden girdiği odada kimse yoktu.karanlıktı ve odanın dışından aşağıya koşan savaşçıların ayak sesleri duyuluyordu.QuÂ?elÂ?Saruk kınından kılıcını çıkardı ve bir kurt misali gülümsedi

    _________________
    kaçacak yer yok, yaratılmıÅ?sın bir kere...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    findor
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 28, 2004
    Posts: 2247
    Location: Bursa

    PostPosted: Thu Jul 01, 2004 2:39 pm Reply with quoteBack to top

    Büyücünün yardımıyla açılan kapıdan içeri bir anda girmişti 10 kişi birden...
    Findor kılıcını çektiği gibi kan dökmeye başlamıştı bu içindeki nasıl bir histirki bu kadar çok kan dökmeyi istiyordu...
    Kılıcı çok usta bir biçimde kullanıyor arka arkaya yaptığı hamlelerle karşı Lonca savaşçılarını biçiyordu...
    Kendi loncası bile gözü dönmüş bu savaşçıdan korkmuşlar dı ve düşünmüşlerdi "findor'un karşı loncada olduğunu düşünemiyorum" diye
    Arkadan gelen bi haberle hemen sol girişe doğru yöneldi o kapıda bir aksilik çıkmış 10 kişi dışardan içeri girmeye çalışıyorlarmış...
    Ama Quel saruk adlı suikastçi üst katlara tırmanmış ve üst katı biçmeye başlamıştı...
    yardım etmek amaçlı sol kapıyı açtıktan sonra üst katlara doğru merdivenlerden tırmanmaya başlamıştı...
    Bir Kılıç ustası olarak acemi hırsızları öldürürken hiç zorluk çekmiyordu...
    Onların tek avantajı çok hızlı ve kıvrak olmalarıydı ama Tecrübe herşeyden ağır basıyor ve öncelik sağlıyordu...
    Anladığı kadarıyla artık öldürülecek pek kimse kalmamış amaçlarına ulaşmalarına az kalmıştı....

    _________________
    DiÄ?erleri acı çektirirse
    ben kan kustururum...
    Onlar korkutursa ben dehÅ?ete düÅ?ürürüm.
    Ve sizden yada baÅ?kasından alınması
    gereken bir intikam varsa BEN alırım.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Araj_The_Wolf
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 01, 2004
    Posts: 29
    Location: zuzu

    PostPosted: Sun Jul 04, 2004 9:19 am Reply with quoteBack to top

    Araj gecenin sezliğinde bir anda ortaya çıkan çığlıkları duyduğunda kendinden hiç beklemeyeceği şekilde ürperdi.Aslında ürpermesinin asıl nedeni bu değidli.Köşeyi döndüğü anda gördüğü devasa dolunay onu birazdan olacakları hatırlatmıştı.Gözleri büyüdü.Elleri büyüdü.Ama bunu farketmiyordu.Köşeden döndükden sonra seslere doğru koşmaya başladı.Her adımda daha da güçleniyor diğer adımı daha büyük ve hızlı atıyordu.Her defasında daha yüksekten bakıyordu ve daha iyi görüyordu.Sonunda yeşile dönen gözleri gecenin içinde ateş gibi parlıyordu.Seslerin geldiği yere yaklaştığında büyü yapmaya hazırlanan büyücüleri gördü.Ancak gözü binanın arkasından tırmanan adama kaydı.kanın dayanılmaz tadını almıştı.Ve o tadı bu gece tekrar almak istiyordu.Genede dönüşümüyle kaybettiği hatıralarından bir kısmı geri gelmişti ve o adamı tanır gibi bir hisse kapılmıştı.o kadar hızla Koşturuyordu ki yanından geçen binaları görmekte zorlanıyordu.Koşarken bir anda önüne çıkan hırsızı pençesiyle kapmış , kafasnı koparıp yedikten sonra savaşan kalabalığa doğru atmıştı.
    Savaşan 10 larca kişi gördükleri hırsızın karşısında dona kaldılar.Sürmekte olan savaş bir süreliğine dondu.Bunu ne yapmış olabilirdi?Komutan 2 tane hırsıza etrafı araştırmalarını emretti.
    O arada Araj çoktan tırmanmaya başlamıştı bile.Elini her atışında kanın kokusunu ve ölen askerlerin çığlıklarını dahada çok duyuyordu.Kafasını pencereden içeri uzattığında ellerinde çift kılıçla ortalığı biçmekte olan adamı gördü.O adam !!!!Onu tanıyordu .Birden çok yakın bir parçası olduğunu hissetti.Bulutların arkasında kaybolmuş olan dolunaydan dolayı birden insan haline döndü.Ağzından
    "Kardeşim..." kelimesi döküldü.Dolunay tekrar döküldüğünde 10 larca hırsızın kaderi ölüm olarak yazılmıştı.Araj inanılmaz bir hırsla içeri daldı.Kardeşine arkadan saldırmakta olan hırsıza öyle bir pençe savurdu ki adamın kafası pencereden kalabalığın ortasına düştü.Gözler 2 saniyeliğine uçan kafaya döndü.
    Araj çok seri bir biçimde biçiyor öldürdüklerinin üzerine yumulup etlerini yiyordu.O sırada karnına saplanan kılıç canını çok acıtmıştı.Ama kılıç içindeyken kapanan yara kılcın kırılmasına neden oldu.Hırsız baka kalmıştı.Araj elini hırsızın karnına soktu ve sağa doğru kaydırdı.Hırsızın bel üstü ve altı ayrılmıştı.Araj aşağıya doğru koşturdu.Kardeşinin öldürdüğü adamları öldürmeye meyillenmişti.Bu yüzden koca barbarı gördüğünde bir süre duraksadıktan sonra 15 metrelik bir sıçrayışla hırsızın kafasını aldı.O kadar delice biçiyor ve yiyordu ki kanlar etrafa saçılıyordu.Corax ve Araj ın birlikte yaptığı kıyım daha önce görülmemiş bir olaydı.Corax öldürmenin zevkiyle yapıyor Araj ise kanın kokusu ve et
    in tadının verdiği hazla yapıyordu.Bu kıyım ilerlemiş ve neredeyse loncada asker kalmamıştı.
    Araj artık öldürecek hırsız bulamadadığında duraksadı.Ve güçsüzleşmeye başladı.Boyu kısalıyor elleri küçülüyordu.Tüyleri azalıyordu.Ve kafasındaki saçlar uzuyordu.Yavş yavaş loncanın ön kapısından çıktı ve durdu.Tüm gözler ona bakıyordu.Arajın ağzından çıkanlar ise sadece şunlardı :
    "Bugün yemeğin tadı her zamankinden daha güzeldi!!!Hırghh!!!"
    Back to top View user's profileSend private message
    Raistlin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: May 26, 2003
    Posts: 5819
    Location: Cehennem

    PostPosted: Sun Jul 04, 2004 5:03 pm Reply with quoteBack to top

    Kırmızı saçlı dev barbar Corax'ın gözleri kırmızı bir perdeyle kaplıydı. Delirmiş savaşçı, öldürmek ve korkunç kuvvetini düşmanlarını parçalayan kılıcını savurarak kullanmaktan başka hiç bir şey düşünemiyordu. Düşmanlar katil barbarın artık vücudunun bir uzvu gibi kullandığı ölümcül darbelerinden sakınmak için panik içinde kaçmaya çalıştılar fakat lonca binasının diğer bir yanından giren on kişilik başka bir grubu görünce kaderleriyle yüzleşmek için kaçmaktan vazgeçtiler. Kenara sıkışmış köpekler gibi vahşileşmelerine rağmen paniğe kapıldıkları için en deneyimli olanları bile ön kapıdan saldıran delirmiş adamların neredeyse hayvani hışımlarından nasiplerini aldılar. Corax önüne geleni üzerine koşarak öldürüyor, eziyor ve şuursuz bir şekilde gürlüyordu. Çyleki kendi arkadaşlarından birkaç tanesini öldürdüğünün farkında bile değildi.

    Düşmanlar birkaç saniye içinde tükenmişti ve Corax'ın yanındaki gözü dönmüş adamlardan ikisi en yakınlarında duran barbar'a saldırdılar. Corax aldığı darbeleri umursamadan öfkeyle birisinin tam karnına kılıcını sokup adamı havaya kaldırdı ve sol tarafına doğru fırlattı. Göğüs kafesi parçalanmış adam yere düştüğünde hala ayağa kalmaya ve savaşmaya çalışıyordu. Corax'a saldıran diğer adamın kafası ise hızlı bir pençe darbesiyle uçmuştu. Barbar zihninin kontrolünü ele almaya çalıştı ve kırmızı rüyasından uyandı. Tamamen kendine geldiğinde kana boyanmış savaşçı yorgunluktan dizleri üzerine yığıldı. Dev adam millerce koşmuş bir at kadar hızlı nefes alıyordu. Diğer kiralık askerler korkuyla kanla yıkanmış adama bakarken yamyam Corax zevkten kendinden geçmiş bir halde kılıcını yalayarak temizlemekteydi.

    Katliam yapılan yerin ikinci katından aşağıya bakmakta olan Gölge loncasının başkanı Golven Deneth dev adamın canlı olduğunu görünce yüzü buruştu. Çn kapıdan saldıran 5 kişiden sadece ölmesini en çok istediği adam sağ kalmıştı. Binanın her katında inleyen ve can çekişen adamların sesleri yükseliyordu. Golven zeki ve politik bir adamdı. Belki de ölmesini istediği piyon düşündüğünden daha değerliydi. Merdivenleri hızla indi ve yorgun argın dizlerinin üzerinden ayağa kalkmakta olan dev adamın yanına yaklaştı:

    "İşte hepinizin bu adam kadar hırslı ve acımasızca savaşmanızı bekliyorum! Corax bugün yaptığın büyük kahramanlıktan sonra artık sen de Gölge loncasının bir üyesisin!"

    Yan taraftan saldırmış olan adamlardan birkaçı yere tükürdükten sonra ufak bir tanesi bağırdı:
    "O hayvan Marcus ve Thilangdere'yi öldürdü! Yaşamasına izin veremeyiz"
    Birkaç yaltakçı bu sözlerden sonra tezahurat etti. Yukarıda gölgelere gizlenmiş kiralık katil zevkle aşağıda olanları izliyordu. Findor ise umursamazca etraftaki ölülerin değerli eşyalarını karıştırıyordu.

    Corax derinden bariton sesiyle gürledi: "Golven, şu ufak pisliklerini de parçalamadan önce bana paramı öde, ben de olay çıkarmadan buradan gideyim. "

    "Elbette Corax, ama yeni iş arkadaşlarınla iyi geçinmenin yollarını da aramalısın. Paranı bu loncanın her şeyi alınıp sayıldıktan sonra alacaksın. Yarına biter diye umuyorum."

    Barbar arkasını döndü ve kendisine yardımcı olan kurtadamın nerede olduğunu bulmak için çıkışa doğru yöneldi, arkası dönük yürüken konuşmaya devam etti:

    "A bu arada Golven... Bana vaat ettiğin paranın tam 5 katını istiyorum. Yanımdakilerin hakkı da benimdir."

    Bu bardağı taşıran son damlaydı, Golven'in yüzü saklayamadığı öfkesiyle buruştu. Corax kimseye hizmet etmezdi bunu biliyordu. Fakat bu kadar dengesiz bir o kadar da kuvvetli bir silahı elinden kaçırmayı göze alamazdı. Eğer barbar'la ters düşerse bu gün Pamuk Eller loncasının başına gelen yarın onun da başına gelebilirdi. En mantıklısı bu adamdan kesin ve sonsuza kadar kurtulmaktı, zeki adamın yüzü bir anda aklına gelen fikirle güldü.

    "Elbette savaşçı, hatta daha fazlasını da alacaksın. Loncamızda senin gibi birinin olması bir onurdur.". Corax Golven'in son sözlerini duymamıştı çünkü dışarı çoktan çıkmıştı. Yerde kan içinde yatan üstübaşı paramparça ufak tefek adamın etrafında 4 kişi fısıldaşarak konuşuyorlardı.

    Corax şekildeğiştiriciyi hemen tanıdı... İki sene kadar önce bir kurtadam kampında barbara saldırmıştı. Corax dev yaratığa kılıcıyla zarar dahi veremeyince yaratıkla güreşmeye başlamıştı. Korkunç kuvvetli iki düşman savaşırken barbar öldürücü öfkesiyle kurtadamın kemiklerini kırmış, kurtadam ise barbarın etlerini lime lime edip parçalamıştı. Sonunda yenişemeyen iki rakip yorgunluktan kendilerinden geçmişlerdi. Uyandıklarında etraflarında salyaları akan delirmiş yara bere içinde kurtlar olduğunu farkettiler ve yaralı savaşçılar hayatta kalmak için birlik olmuşlardı. Kanları ve terleri birbirine karışan iki adam kardeş olmuşlardı. Bir sonraki gece beraber avlanmışlar ve beraber çiğ et yemişlerdi. Fakat kader yollarını ayırmıştı.

    Barbar kılıcını çıkardı ve Araj'ın etrafında kılıçlarını çekmekte olan adamlara doğru bağırdı:
    "Ona dokunanı bu gece canlı canlı yerim!"

    Tehdit karşısında öfkelenenen adamlar sesin sahibine baktılar ve karşılarında kana bulanmış dev barbarın öfkeyle bıyıklarını kabartmış olduğunu farkettiler. Lonca üyeleri savunma pozisyonuna geçerken Corax kaslarını sıkarak onlara bağırdı ve vücudundaki yaralardan sızan kanlar daha hızlı akmaya başladı. Hırsızlar deli savaşçının dolunayda parlayan yeşil gözlerine bakınca tereddüt ettiler ve kılıçlarını hızla kınlarına koyup homurdanarak dağıldılar. Barbar yerde ölü taklidi yapmakta olan Araj'ın gülümseyen yüzünü görünce bir kahkaha attı:

    "Hala aynı numaraları mı yapıyorsun Araj! Seneler seni değiştirmemiş kardeşim!"

    _________________
    That which doesn't kill you, makes you stronger
    Only God should have this power
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Hükümlü
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: 1055100700
    Posts: 1548
    Location: Ankara

    PostPosted: Sun Jul 04, 2004 8:12 pm Reply with quoteBack to top

    Bütün bu savaş, naralar ve güç gösterileri bir çift ela gözü inanılmaz eğlendirmişti. Kanlar dökülmüş, kelleler uçuşmuş, kollar bacaklar koparken çıkan ölümcül çığlıklar onu inanılmaz neşelendirmişti. Tabii savaş esnasında birkaç favori adamı ölmüştü ve bu da onun bir miktar üzülmesine sebep olmuştu; ama bu onun için sorun değildi. Derhal kendine yeni favoriler bulmuştu ve onlar ölünce bir daha...
    Bütün bu patırtı gürültü bitince arkasına döndü adam:
    Â?Andres sanırım ben kaybettim. Al bakalım işte sana olan borcum olan bir kese altın!Â? Emrahab cebinden çıkardığı altınları koltukta oturan adamın kucağına attı.
    Â?Ne o? Sevinmedin mi?Â? sıkılmışçasına kafasını yana bıraktı Emrahab. Â?Biliyorsun değil mi sırf ölüsün diye benim duygularımı zedeleyemezsin!Â? içten bir kahkaha attı. Â?ama madem istemiyorsun, ben tekrar alabilirim paramıÂ? parayı ölü adamın kucağından aldı. Â?hiç de konuk sever değilsin Andres bunu bilÂ? beni çok kırdın bir daha senin evine gelmeyeceğim!Â? Kapıdan çıkacakken son kez adama baktı. Koltuğa tamamen bağlanmıştı Andres. Ağzı çığlık atmak istermişçesine açılmış ve içine içine bir güvercin sokulmuştu. Bu kadar da değil. Karnı yarılmış ve adamın karın boşluğuna fareler koymuştu. Yaptığı iş gerçekten çok komikti adamın kendince. Bundan büyük bir haz aldığı belli, parasını emniyette olacak bir yere koyduktan sonra ıslık çala çala evden çıktı.
    Çıkarken favorisi olan ve ölmeyen iki adamı konuşurken gördü. Aniden durunca kıyafetindeki çıngıraklar çınladı.
    Bu iki azmanın dikkatini çekmişti anlaşılan. Bundan pek bir rahatsız olmuştu aslında. Bu iki caninin ona neler yapacağını tahmin edemezdi. Bu iki kokuşmuş orman adamı ona dokunabilirdi. Bu gerçekten korkunç olurdu! Bundan kurtulması gerekebilirdi.
    Â?Merhaba dostlar! Bu gece gerçekten çok hoş bir iş başardınız. Bütün o bağrışmalar, çağrışmalar! Kükremeler falan.Â? Baş parmağını yukarı kaldırdı Â?hoşuma gitti. Gerçekten.Â? Beyaza boyanmış yüzünü boydan boya kaplayan bir sırıtma yayıldı.

    _________________
    --------------------------------------------------
    MutluluÄ?un ve üzüntünün ötesinde...
    Back to top View user's profileSend private message
    wicked_one
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 19, 2004
    Posts: 595
    Location: istanbul

    PostPosted: Mon Jul 05, 2004 5:48 pm Reply with quoteBack to top

    Vakit gelmişti...Olaylar başladığından beri son günün gelmesini bekliyordu...Her dakika her saniye,düşündü...hangi tarafın önce davranacağını ve savaşı bitireceğini merak etmişti...O gün birşey olmayacağını düşündü...Ve evine dönerken-her zamanki gibi gölgelerin içindeydi-yanından bir kurtadam geçti...'Sanırım başlamış'diye düşündü...Yüzünde gülümseme belirdi ve kurtadamın arkasından yürümeye başladı.Emindi ki kurtadam onu farketmeyecekti...Gizlilikte neredeyse kusursuzdu...ve kan kurtadamı çekerdi...savaş alanına geldiğinde gülümsedi...savaşı sevmiyordu...ama bu eğlenceliydi...gölgelerin içinde dolaştı...ve önüne kim gelirse okuyla delik deşik etti...Ama biliyordu ki bunların ölümü birşey değiştirmeyecekti...Çünkü en iyilerin hep hayatta kaldığını bilirdi...Kendisi de en iyilerden biriydi...Acelesi yoktu...Çldürdüklerinin üstünü aradı...Sonra tekrar öldürdü...Taki savaş bitene kadar...Sonra çevresine bakındı...çoğu en iyi değildi...'Yaşamları gerekliydi heralde' diye düşündü...Sonra gölgelerin içinde dışarı çıktı...Çevresine bakındı...Kurtadamın insana dönüştüğünü varketti...Ozanlar çok meraklı olurlardı...Ve Eniolis-namı değer içinde kötülük olan-bi istisna değildi...O kurtadamında insan olmasından cesaret alarak yanına çöktü ve kemerindeki bir şişeyi kurtadama uzattı-bi büyücü dostu tarafından yapılmış viski tadındaki iyileştirme iksiriydi-'bi yudum al dostum,kendini daha iyi hissedersin'.Çevresindekilere o kadar önem vermemişti...İlk adımı onlar atmalıydı
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Raistlin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: May 26, 2003
    Posts: 5819
    Location: Cehennem

    PostPosted: Mon Jul 05, 2004 6:26 pm Reply with quoteBack to top

    Kan içindeki barbar kendisine selam veren beyaz yüzlü adama bakmadı bile...
    "Kendini toparla eski dostum. Yollarımız burada yine ayrılıyor. Beni bulmak istersen kan kokusunu izle..."
    Yırtık pırtık giysiler içindeki ufak tefek bir adam olan Araj onaylarcasına gırtlaktan bir ses çıkardı ve ayağa kalktı. Bir kaç saniye için ormana doğru ilerleyen barbarın arkasından baktı. Sonra kendisine arkadan yaklaşan adama hızla dönüp gözlerini sonuna kadar açtı.

    Garip görünümlü başka bir adam kemerinden ona bir şişe uzatmıştı. Adamın gaddar dudaklarından kelimeler döküldü:
    "Bi yudum al dostum,kendini daha iyi hissedersin..."

    _________________
    That which doesn't kill you, makes you stronger
    Only God should have this power
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Hükümlü
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: 1055100700
    Posts: 1548
    Location: Ankara

    PostPosted: Mon Jul 05, 2004 10:06 pm Reply with quoteBack to top

    Bu herifler oldukça ilginç diye düşünür emrahab...evet evet bu adamı takip edecektir kahkahalar atar! neden güldüğünü kendide bilmemektedir; ama güler işte.

    sonra inca bacakları ile olabildiğince ses çıkarmadan yürümeye çalışır tabii çıngıraklar bunu mümkün kılmamaktadır....barbar önünde durmaktadır

    _________________
    --------------------------------------------------
    MutluluÄ?un ve üzüntünün ötesinde...
    Back to top View user's profileSend private message
    Raistlin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: May 26, 2003
    Posts: 5819
    Location: Cehennem

    PostPosted: Mon Jul 05, 2004 11:06 pm Reply with quoteBack to top

    Corax kendi kendine adamın ya aptal ya da deli olduğunu düşünür... Bir cüce ordusundan bile daha fazla ses çıkartan suratı beyaza boyalı soytarı kılıklı adamı umursamamaya çalışır. İki yüz adımlık bir mesafeden sonra barbar'ın öfkesi artmaya başlamıştır. Sakin olmaya çalışarak arkasını döner ve kan içinde suratı ile adama bakar.

    Eğlendiği açıkça belli olan adam hala sırıtmaktadır. Bir kez daha baş parmağını yukarı kaldırır ve selam verir:
    "Tekrar merhaba dostum..."
    "Ne var?" diye gürledi barbar.
    Adam zevkle "Ben sizin kim olduğunuzu merak etmiştim, çok iyi savaşıyor..."
    "Gladyatörüm! Arena çıkışına gel, yanında bir kılıç getir, senin için kırarım!"
    Corax tekrar arkasını dönüp ormana doğru yürümeye başladı...
    "Fakat neden kılıcı kırıyorsunuz ki? Bu çok mantıksız ama eğlenceli olabilir" diyerek bir kahkaha attı beyaz suratlı adam.

    Barbar onu duymazdan gelip yürümeye devam ederken, zil dolu giysisiyle adam yeniden sessiz olmaya çalışarak barbarı izlemeye devam etti:
    "Nereye gidiyorsun?" diye sordu...
    "Cehennem'e yıkanmaya gidiyorum! İstersen seni de hızlıca oraya yollayayım!" diye bir kez daha sinirlerine hakim olmadı Corax Tigerheart

    "Gerçekten mi? Sıcak banyo yapmayı mı seversin?"
    Corax bir anda durdu... İki kez havayı kokladı, yere eğildi ve toprağı avucuna alıp sıktı.
    Adam merakla kan içindeki savaşçıyı izliyordu:
    "Çiftçilikle de uğraştın mı? Savaşırken tekniğine yardımcı oluyor mu peki?" diye kendi kendine konuşurken barbar sakince kılıcını çekti. Hızla kocaman kılıcı etrafında savururken yüzü boyalı adam çevik rahat bir hareketle geri çekilerek tehlikeli hamleden kaçındı. Dev kılıç havada savrulurken bir anda tiz bir metalin metale çarpma sesi kulakları çınlattı. Parçalanmış bir okun kalıntıları rüzgarda yerde yuvarlandı. Corax omzuna nişanlanmış bir oku kılıcıyla havada karşılamıştı...

    Gölgelerde saklanmakta olan figürler sıkıntıyla fısıldaşırken barbar dev kılıcını tek eline aldı ve sırtından kalkanını çekerken yere tükürdü...
    "Eşkıyalar..."

    _________________
    That which doesn't kill you, makes you stronger
    Only God should have this power
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    wicked_one
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 19, 2004
    Posts: 595
    Location: istanbul

    PostPosted: Tue Jul 06, 2004 8:02 am Reply with quoteBack to top

    Barbar teklifini geri çevirinmişti...'Boşver,bana kalsın viskiyi her zaman sevmiştim zaten' diye seslice düşündü Eniolis...Sonra arkalarından gelen adamı izlemeye başladı...Komikti adam...Gerçekten çok komikti...Yüzü boyalıydı...'Hayatım boyunca hiç makyaj malzemesi görmemiş'diye düşündü...Ama kendi hayat sağlığından emin olmak için bunu çok daha sessiz düşünmüştü...Evet yaşamayı seviyordu...Hemde birçok kişiden daha fazla...Ama vahşet daha çok hoşuna gidiyordu...
    Adamların konuşmalarından çevrelinde dolaşan adamları farketmediğinden emin oldu...kılıçlarına yaklaştı elleri...ve kendini savunmak için gölgelerin içine girdi...Ağzından büyü sözleri döküldü...Başarılı olunca hissedilen o duygu içinden yükselince rahatlama hissetti...Büyüyü seviyordu...Ama müziği daha çok seviyordu...
    Güçlü barbarın çeviklikle hareket edip oku durdurması onu şaşırmıştı ama fazla birşey söylemedi-ozan olmasına rağmen fazla konuşmazdı-...Sonra-barbar gelenlerin eşkiya olduğunu belirtince-ellerini kılıçlarından çekti...Ve lavtasına gitti...Barbarın veya o komik adamın müziğin büyüsüne kapılmayacak kadar tecrübeli olduğunu biliyordu...Ama bir eşkiya buna dayanamazdı...
    Lavtasıyla barbarın yanına yaklaştı...Yere oturdu...İlk birkaç nota tizdi...rahatsız ediciydi...Ama sonra en mükemmel melodiyle en iyi kahramanlık balladını birleştirdi...Uzman olduğu konuydu...Tabii okçuluk ve hırsızlığı saymazsak...Çalmaya başladı...Kendisi bile inanamıyordu kendine...Eskisinden de güzel çalıyordu...Eşkiyalar teker teker gölgelerin arasından çıktı...Müzik harikaydı...Barbara baktı...Gözlerinde'Daha ne bekliyorsun biraz daha kan için'gibi bir ifade vardı...Barbara gülümsedi...Aptal olabilirlerdi barbarlar...Ama bu onlardan biri değildi...
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    QuelSaruk
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 31, 2004
    Posts: 370
    Location: Mat-la-Tari

    PostPosted: Tue Jul 06, 2004 9:16 am Reply with quoteBack to top

    gölgeler arasında olup biteni izleyen kiralık katil Quel Saruk Golven'e gözükmeden binadan çıkmış kardeşinin yanına gidiyordu.birden bir ozanın şarkısını duydu.çevredeki kalabalık zaten azalmıştı ,geri kalanlar ise suikastçının varlığından bile haberdar değildi.
    kanlı bir gecenin beşiğinde salladığı savaşçılar yorgun argın bir geceyi bitirirken ,en iyiler kaderin ironik kavşaklarından birinde karşılaşacaklarmıydı dersiniz ?
    Quel hızla kardeşinin yanına koştu.bir an duraksadı .soğuk kanlıydı ama bu manzara epey şaşırtmıştı onu.bir barbar ayakta kılıcını çekmiş duruyor ,bir ozan yere oturmuş büyülü bir şarkı çalıyor kardeşi ise yüzü boyalı bir soytarının yanında ayakta durmaya çalışıyordu.bir grup eşkiyada ölümü bekleyen zavallılar gibi kendinden geçmiş müziğin büyüsüyle sallanıyorlardı.Corax'ı tanıyordu geçmişten .arenalarda iş yaparken.ne denli güçlü ve çılgın olduğunu biliyordu.birazda kaba .ayrıca bu gece gerçektende güzel bir iş çıkarmıştı.bu genci sevmeye başladığını düşündü.ama diğer ikisi kimdi .kafasında soru işaretleriyle kardeşinin yanına yaklaştı ki grup henüz fark edebilmişti onu .
    barbar tam harekete geçicekti ki kardeşi adettiği araj'ın yanında duran sureti fark etti ve hızla Quel'e döndü. Quel ise ona aldırış etmeden ve ozanın büyüsü sonuna yaklaşmadan eşkiyaları öldürmek için belindeki dört küçük bıçağı Corax'ın kafasının hemen yanından eşkiyalara fırlattı ve grubun şaşkın bakışları arasında kılıçlarını çekip eşkiyaların arasına daldı ve şöyle seslendi "hadi evlat daha ne bekliyorsun davetyiyemi ?barbar olan sensin ben değil "
    yüzünde çarpık bir gülümseme vardı şimdi.araj ise abisinin umursamaz tavrını anlayamadan olup bitenleri izlemeye başlamıştı.

    zaman çok şey mi değiştirmişti acaba ?

    _________________
    kaçacak yer yok, yaratılmıÅ?sın bir kere...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    wicked_one
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 19, 2004
    Posts: 595
    Location: istanbul

    PostPosted: Tue Jul 06, 2004 9:54 am Reply with quoteBack to top

    şarkısının büyüsü harikaydı...cesret vericiydi...ama sadece eniolisin seçtikleri cesaret alıyolardı...barbar ve yüzü boyalı olan bunlardan biriydi...ve onlara yeni katılan biri de dahil...ona baktı...savaşa girdiği belliydi...ona da gülümsedi...en iyilerden biri olduğuu biliyordu onun ve daha önemlisi,onların tarafında olduğunu biliyordu...daha ozan onu farketmeden-çünkü müziğinin büyüsüne kaptırmıştı kendini-onu delik deşik edebilirdi...Bard ona karşı büyü yapmamaya karar verdi...büyüsünün tükenmekte olduğunu farketmişti...ve barbar halen olduğu yerdeydi...bu sefer daha manalı gülümseyerek baktı yeni gelene...
    Gözlerinin takip etmesi zor olmuştu hançerleri...Ve bir hançer onun yanından geçerken hızından dolayı konsantrasyonunu kaybedeceğini sandı...Ama şansına bir sorun olmadı...Notalar halen aklındaydı...şarkısına devam etti ama artık eşkiyaların ilgisini kendine çekmek daha zor olacaktı...Vazgeçti...Tam kiralık katil saldırdığında-hançerler ozana yeni gelen hakkında birçok şey açıklamıştı...en önemlisi ona sırtını dönmemesi gerektiğiydi-yayı ile palaları arasında kararsız kaldı-pala ve yay efsanevi cattie-brie ile drizzt in hikayelerinden çıkmaydı...ama onlarınkinin yarısı kadar büyülü değildi...-yayını aldı...çünkü düşmanlar ona saldıramadan palalarını çekebileceğini biliyordu...okunu kullanmaya başladı...eğlenmeye de başlamıştı...ama koca barbarın savaşmaya başlamamaış olması onu üzmüştü...'Dostumuz haklı koca oğlan bu işten en çok zevk alan kişi sensin olduğun yerde durmamalısın'dedi ve palalarını çekip saldırdı...Bu bir partiydi...Ve şimdiye kadar yaşadıkları arasında en eğlencelilerden biriydi
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    QuelSaruk
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 31, 2004
    Posts: 370
    Location: Mat-la-Tari

    PostPosted: Tue Jul 06, 2004 10:47 am Reply with quoteBack to top

    QuÂ?elÂ?Saruk arkasındaki hareketlenmelere aldırış etmeden saldırıyordu önünde yeni yeni ayılmaya başlayan eşkiyalara.o kadar kontrollüydü ki arkasından gelen vızır vızır okların sesine göre hareket edip bir bir vücudunun yanından geçmelerine izin veriyordu.gözleri alevler içinde bir elmas gibiydi.savaşın çoşkusu okadar çok cezbediyordu ki onu .öldürmek yada kan değildi onu çoşturan.yaptığı hareketlerin mükemmelliğini seviyordu.düşmanları arasında dans eder gibi bir hızlı bir yavaş kendi temposunu tutturmuş ölüm çiziyordu yer yüzüne.hareketleri akışkanlığını kazanmış gittikçe hızlanıyordu.iki elinde de normalden daha kısa iki özel rapier vardı.ikisi de kadim çağlardan bu yana gelmişti.Qu!elÂ?Saruk onları bulduğu günü hatırlıyordu.ne zorlu bir maceraydı.ve ne büyük bir değişim başlamıştı ruhunda .artık katil olmaktan utanmaya , entrikalardan sıkılmaya başlamış kendi yolunda özgürce ilerlemeyi düşlüyor olmuştu.gözlerindeki alevler artan bir öfkeyle parladı ve QuÂ?elÂ?Saruk daha da hızlanıp eşkiyalar arasında fırtına gibi esmeye başladı.geçmişinin anıları bir sis gibi dağılırken benliğinde.aklında kardeşi filizlendi onunla en son görüştüğünden kısa bir süre sonra başlamıştı bu değişim.ve şimdi bu değişimin nasıl karşılanacağından yana şüpheleri vardı.onsuz geçen zamanın ne denli büyük öfkelere gebe olduğunu hatırlıyordu.ve değişiminin bu kadar çok geçmişin kancalarına takılmasına tahammül edemiyordu.ah ahhhhhh Araj dedi .ne güzel hayallerimiz vardı küçük bir çocukken.şehrin dışındaki o köhne kulübede geçen yıllar.zaman ne kadar acımasız ve süprizlerle doluydu.o baskın gecesi ,kurtların saldırdığı o gece ,kardeşimi benden alıp ailemizi bizden alan kaderin o acımasız gecesi...
    Kabullenmişti oysa hayatın getirdiklerini ve götürdüklerini.öyleyse içinde patlamalar yaratan bu öfkede neyin nesiydi?tüketmek istedi bir an kendini.okadar çok dalmış ki unutmuştu nerde olduğunu .zihni kitlenmiş sadece iç güdüleriyle salsırıyordu şimdi düşmanlara .bu işte bir iş vardı.onca dakikadır ölüm yağdırıyordu çevresindekilere.peki neden hala bitmemişti bunlar.yanlış mı saymıştı yoksa düşmanın sayısını.kendine geldi lonca binasındaki ilk saldırıda duyduğu güçlü savaş narasıyla CoraxÂ?ın attığı.bir an düşmanlardan sıyrılıp etrafına baktı.Corax alışılmış çılgınlığıyla birbir eziyordu eşkiyaları.Ozan ise oklarını bitirmiş palalarıyla dans ediyordu.rüzgarda uçuşan yapraklar gibiydi sanki.Soytarıyı ise göremiyordu .ve kardeşi .henüz konuşmaya fırsatı olmadığı kardeşi.

    Bu işin içinde bir iş vardı. aklında golven belirdi.Golven ve Corax.bukadar çabuk olamazdı ama tuzak.hızlı düşünmeliydi.kardeşinin orman içine soytarı ile saklandığını umarak barbarın yanına yaklaşmaya ve onu uyarıp kaçmaları gerektiğini söylemeyi düşünüyordu...fikrini değiştirip ozanın yanına yaklaştı ve şöyle dedi.
    Â?dostum bu velet bir barbara göre çok akıllı ama birde gözü dönmeseÂ?,Â?bilmem farkında mısın ama bu bir tuzak ve derhal burdan uzaklaşmamız gerek bu konuda bana yardım ediceğini umuyorum.bu barbarı tek başıma kendisine getirip de kaçmaya ikna edebilir miyim dersin Very Happy Â?

    _________________
    kaçacak yer yok, yaratılmıÅ?sın bir kere...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.78 Saniye