Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: ShellieGoo
    Bugün: 28
    Dün: 23
    Toplam: 90357

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1228
    Üye: 1
    Toplam: 1229

    Şu An Bağlı:
    01 : riabovasb4t5

    FrpWorld.Com :: View topic - Bir Dünyanın Tarihi
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Bir Dünyanın Tarihi View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Sun Jul 18, 2004 10:34 am Reply with quoteBack to top

    Tarih ve yalanlar, ruhumuzun kaçışı cesaretimizin yenilgisi yalanlar, tarih; onu doğru yazanlar tarafından değil onu çarpıtmakta usta olanlar tarafından yazılmış ne yazık, bugün doğruyu bilen birkaç kişi kaldık, geriye kalanlarda ya öldüler yada kayboldular, ilgilenende pek kalmadı zaten, ama bugün burada doğrular yazılacak, bugün burada kimse kandırılmayacak, ey siz eskinin kralları! Varoluşunuzun gerçeği şu an anlatılacak.
    Bundan yıllar önce bilinmeyen bir zaman diliminde ve bilinmeyen bir yerde başladı her şey, biz elflerin insanların ve cücelerin uluların diyarı olarak adlandırdığı bir yerde bir baba ve üç çocuk yaşamaktaydı, baba soyu bilinmeyen çok ulu bir yaratımdı, insanlar ona isimsiz olan, tanrıların babası ve uluların lordu gibi pek çok isim koydular, ama isimler, biz ve bizim gibi basit varlıkların dillerinde bulunan hiçbir kelime onu anlatmaya yetmezdi. Denir ki Tanrıların babası ilkelerine bağlı katı bir varlıkmış ve ilkelerine esas aldığı tek şey dengeymiş, ve böylece çocuklarının ruhuna bakan baba kendi esaslarından uzaklaştığını fark etmiş çünkü çocuklarının hepsinin yüreği iyilik ve şefkat doluymuş. Dengeyi tekrar sağlayabilmek için baba kötülüğü yaratmış ve kötülük bir beden olup babasının, yaratıcısının karşısına çıktığında baba Â?OğlumÂ? demiş Â?Yapman gerekeni yapÂ? ve böyle doğmuş Fazgıhl böyle doğmuş karanlığın tanrısı.
    Uluların diyarında düzenin bozulması çok uzun sürmemiş çünkü iyiliğin üç kardeşi küçük kardeşlerinden içten içe nefret etmişler. Fazgıhl yapması gerekeni yapmış ve her fırsatta kardeşlerini kötülemiş, iftiralar atmış babalarının gözünde kardeşlerini küçük düşürebilmek için her fırsattan yararlanmış ve sonunda kaçınılmaz gün gelmiş çatmış.
    Çç kardeş FazgıhlÂ?i yakalayıp uluların diyarından kaçırmışlar, yaptıklarından utanç duysalarda kararları kesinmiş ve FazgıhlÂ?i uluların diyarının dışından sonsuz bir uçuruma atmışlar kardeşlerinin sesi duyulmaz oluncaya kadar üzüntü içinde o uçurumun kenarında beklemişler, geri döndüklerinde babaları onları öfke ile karşılamış, tüm bu olanların farkındaymış, öfke ile onları yargılamış, sevgi ile cezalarını vermiş ama yinede cezaları hafif değilmiş, baba onlar için bir hapishane yaratmış ve üç çocuğunu bu hapishaneye kilitlemiş. İşte bu hapishane, deniziyle, ağacıyla ve yaşayan tüm varlıklarıyla bizim dünyamızdır bu hapishane SlyriaÂ?dır ve Slyria tanrıların hapishanesidir.
    İşte böyle anlatılır SlyriaÂ?nın doğuşu, ne yazıktır ki ulu tanrılar bu konu hakkında çok az konuşmuşlar ve bize öğrenmek için çok az fırsat vermişlerdir, elflerin arasından en bilge olanlar bile bu konu hakkında bundan fazlasını bilmezler, ancak bundan sonrası bilinen tarih olarak adlandırılır, yaşam yolunu bulur ve Slyria denen bu hapishane bizim hayatlarımızın kaynağı olur, denge burada da hükmünü sürer, ama ne yazıktır, çok geç anlar iyiliğin üç kardeşi, karanlık olmadan aydınlığın değerinin bilinemeyeceğini.

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Mon Jul 19, 2004 8:46 pm Reply with quoteBack to top

    Elysium 0 Zamanın BaşlangıcıÂ?
    Tanrıların dünyaya gelişi pek çok hikayenin kaynağı oldu, öyle ki pek çok kral tanrıların ilk yaratımlarının kendi halkları olduğunu savundular hatta bu konuda savaşlara bile tutuştular ama bu, iktidar ve güç elde etme istenci dışında bir şey değildi, tarih işte bu kralların ağzından yazıldı ve bize yanlış aktarıldı, ama şu anda yazılanlar doğru olanın kendisinden başka bir şey değildir.
    İyiliğin üç kardeşi uzun yıllar bir kabuk gibi kurak olan dünyanın üzerinde amaçsızca dolaştılar ama zaman geçtikçe içlerinde büyüyen kusursuzca tasarlanan bir dünyanın modeli gelişiyordu, öyle ki bu dünyada babalarının amacından farklı olarak denge değil, eşitlik, iyilik ve adalet esas alınacaktı, ama bu dünya asla gerçekleşemeyecek bir ütopyaydı çünkü ölümün efendisi Fazgıhl kara uçurumdan kurtulmuştu, çünkü babası eşitliği sağlayabilmek için onu diğer kardeşlerinden daha güçlü yaratmıştı ve o bir imkansızı başarmış kara uçurumdan kurtulmuştu.
    Kardeşler ütopyalarının her ayrıntısını sonuna kadar planladılar ve ilk olarak bu hapishaneyi güzelleştirme, yaşama uygun hale getirmek için uğraştılar, işte böyle yaratıldı ağaçlar, denizler, toprak ve güneş, işin sonunda farkında olmadan bile olsa babalarının öğretisine uyduklarını fark ettiler, çünkü bu dünyada bile kusursuz bir denge hakimdi, henüz bozulmamış olan bir denge. İşlerinin sonunda, üç kardeş hapishanelerini yaşanılır hale getirdiklerine dair hemfikir olduklarında bu dünya üzerindeki en büyük eserlerini yaratmaya karar verdiler, yaşamı yaratmaya karar verdiler ve kardeşler ilk olarak bu gün bile adaletin ve iyiliğin sembolü olan elfleri yarattılar, Tyrina elfleri çocukları olarak gördü ve diğer kardeşlerinden ayrı olarak onlara özel bir ilgi gösterdi, onlara bu dünyayı ve yaratımlarını anlattı, daha sonra elfler TyrinaÂ?yı tanrıları ve önderleri olarak gördüler ona kutsal anne anlamına gelen Â?AlurielÂ? adını verdiler, böylece elfler dünya üzerinde yaratılan ilk ırk olarak tarihe geçti, ulu Venien ormanlarına yerleşip orada hayatlarını kurdular.
    Kardeşlerin en büyüğü olan Elaktrin diğer kardeşlerinden ayrı olarak ütopyalarına uymayan bir varlık yarattı, çünkü o babasının öğretisini geçte olsa anlamış ve insanları yaratmıştı, içinde iyiliği, adaleti ve şefkati taşıyan insanlar aynı zamanda hırs, öfke ve kötülük yapma gibi dürtülere de sahiptiler, işte bu yaratım kardeşlerin arasındaki ilk ayrılık tohumlarını da ekmiş oldu, kardeşler birbirlerine pek belli etmeseler de aralarına görünmez bir duvar girmişti, çok geçmeden Elaktrin yarattığı tüm insanları alıp, bu kıtanın ötesine uzaklara gitti, orada insanları için taştan bir kent yarattı, ve böyle atıldı ulu Elysium imparatorluğunun temelleri, gelecekte karanlığa karşı verilecek en büyük savaşların kalesi oldu bu diyar. ElysiumÂ?un yaratılışı zamanın başlangıcı olarak kabul edilir, çünkü kısa ömürlü olan insanlar tarihi kaydetme ihtiyacı duymuş ve yazıtlarında zamanın başlangıcı olarak da şehrin kuruluş gününü kabul etmişlerdir, daha sonra biz elflerde bunu böyle kabul ettik.
    Elaktrinin ayrılışından sonra Tyrina ve kudreti ile tanınan kardeşlerin en küçüğü Merazekh elflerin başında kalmışlardı, ama ElaktrinÂ?in ayrılışı küçük kardeşinin içine ayrılık tohumları ekmişti, Merazekh ablasına bağlı kalmaktansa bu koca dünyada özgür olmayı arzuluyordu, yani ayrılık günü yakındı, bu sırada ElysiumÂ?un inşasını tamamlayan Elaktrin insanlar arasından en özel niteliklere sahip on kişi seçti ve bu kişilere özel güçler verdi, işte bu kişiler tarihin ilk melekleri ve Elysium imparatorluğunun koruyucularıdır. Venien halkı ise bu sırada üzücü bir olaya MerazekhÂ?in bu ormanladan ayrılışına tanık oldu, önce güneydoğuda abisini ziyarete giden Merazekh daha sonra kuzeye düzlüklere gitti, ve böylece tarihin üçüncü halkı cüceler yaratıldı, kişilik olarak yaratıcılarına çok benzeyen cüceler, güçlü, soğuk, birbirlerine bağlı ve iyilik dolu bir yaratımdı, bugün olanın aksine cüceler o zamanlarda yüzeyde yaşar ama yinede demircilik ve mühendislik alanda harikalar yaratırlardı, denir ki yaptıkları ilk şehir öyle muhteşem bir yapıtmış ki, bundan sonra bu dünya üzerinde daha iyisi ve daha sağlamı asla yapılamamış, işte bu ilk şehrin adı Murgos kentidir, cücelerin ilk yaşam yeri.
    Ve böylece son bulur yaşamın yaratılış hikayesi, bundan sonra tanrılar yarattıkları halklara önderlik etmişler ve bu halklarda gittikçe gelişerek tanrılarının adlarını hak eder hale gelmişler, ama bu düzen böyle sürmemiş ve karanlık SlyriaÂ?nın üzerine çökmüş, böylece son bulan ilk çağın ardından ikinci çağ, başka bir adıyla lanetliler çağı başlamış.

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Mon Jul 19, 2004 9:34 pm Reply with quoteBack to top

    Elysium 826 FazgıhlÂ?in DönüşüÂ?
    İşte Slyria üzerinde tüm bunlar yaşanırken, uluların diyarından dünyaya bakan Fazgıhl öfke, kıskançlık ve kin doldu, tüm bunları gören baba dünyanın kaderini değiştirecek ve bu dünyayı ilgilendiren son kararını verdi; artık oğlu özgürdüÂ? bu özgürlük oğlunun kendi yarattığı hapishaneye girmesi olsa bile, ve böyle terk etti Fazgıhl babasını ve uluların diyarını, 826. yılın sabahı bu dünyaya kara bir gölge gibi indi ve ilk indiği yere kendi kara imparatorluğunu kurdu, tam 89 yıl boyunca bu bölgede kara büyüsünü ve kara müritlerini yarattı, güçlü, aptal ve itaatkar orkları bu diyarın kuzeyinden yükselen dağlarda nefreti ile yetiştirdi, ve kara müritlerini bir ordu komutanı gibi başlarına yerleştirdi, ve böylece Slyria üzerinde ilk ordu kuruldu üstelik kardeşlerin tüm bu olanlardan haberleri bile yoktu, işte FazgıhlÂ?in imparatorluğunu kurduğu bu yere büyü dilinde de ölüm anlamına gelen Thorgoriath adı verildi.
    915. yılın sabahı Venien ormanlarının güneyinden, ThorgoriathÂ?tan FazgıhlÂ?in ilk orduları yürüyüşe geçti, FazgıhlÂ?in kendisi bu ordunun başında olmasa da yardımcılarından biri olan ecel şövalyesi Halgor ordunun başındaydı ve ordu zaman kaybetmeden kuzeye VenienÂ?e doğru harekete geçti, dört ay süren yürüyüşün ardından ordu Alorn nehrine yani Venien ormanlarının güney ucu olan Valeros kentine ulaştı, neyle karşılaştıklarını bilmeyen ve henüz savaş yüzü görmemiş elfler, orkların nehri geçmelerine izin verdiler ancak nehri geçen son orkunda karaya ayak basmasıyla birlikte bu dünyanın kara kaderide başlamış oldu, savaş diye bir kavram bilmeyen silahsız elfler korkunç bir soykırımla karşı karşıya kaldılar, neredeyse bir gün içinde kentlilerin çoğu kılıçtan geçirildi, kaçabilenler kuzeye VenienÂ?in kalbine doğru gittiler, soykırım haberini alan Tyrina şaşkınlık ve öfke içinde ValerosÂ?a indi, karşılaştığı orkların hepsi korkuyla önünde diz çöktüler, orkları umursamayan Tyrina HalgorÂ?u buldu ve onunla yüzleşti, nefretle Â?kimsiniz ? bu yaptıklarınız nedenÂ? diye sordu, cevap vermek yerine kılıcını çeken Halgor korkuyla TyrinaÂ?nın üzerine saldırdı ama TyrinaÂ?nın kılıcı HalgorÂ?un göğsünü yardı ve cansız bedenini yere devirdi, komutanlarının ölümünü gören orklar dehşet içinde kenti terk edip güneye efendilerinin yanına dönmek için kaçtılar, işte o gün, o kara gün bu dünya üzerinde ilk kan döküldü, ertesi gün Valeros kentine gelen soydaşlar acılıydı, hüzünle, acıyla hatırlandı kardeşlik ve arkadaşlık, nefret ve intikam yeminleriyle bozuldu saflık, işte o gün o kentte ölenlerin hatıraları anıldı gözyaşlarıyla.
    Savaştan kaçan orklar birer birer efendilerinin topraklarına geri döndüler ama orada sahiplenilmeyi bekleyen orklar yeni bir sürgünle karşılaştılar, Fazgıhl onları korkak ilan etti ve topraklarına giren her korkağın ölümle karşılaşacağını buyurdu. Böylece savaştan kaçanlar ThorgoriathÂ?ın batısındaki dağlara gittiler, bunlardan bir grup kuzeye yerleşip Gargula, başka bir grupta daha güneyde Angarak kentini kurdu.

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Wed Jul 21, 2004 5:15 pm Reply with quoteBack to top

    Elysium 932 Karanlığın YükselişiÂ?
    915 yılında yaşanan soykırım tüm kardeşlerin FazgıhlÂ?in varlığını anlamasını sağladı, bu günden sonra insanlar, elfler ve cüceler kentlerinde silahlanmaya, ilk ordularını kurmaya başladılar, elflere ve cücelere göre daha hızlı çoğalan insanlar, bu zamana kadar büyük Elysium kentinin çevresinde üç büyük kent daha kurmuşlardı, bunlar Aduria, Veranos ve Zifarlos kentleridir, ancak batıdaki yeni ork kentlerini gören Elaktrin Thingol boğazını geçerek orada bir sınır lejyonu oluşturdu, kuzeyden güneye tüm geçişi engelleyecek şekilde muhteşem bir duvar örüldü ve buraya Wholkom sınır lejyonu adı verildi. Venien ormanlarındaki katliamın acısı hala içinde olan Tyrina halkını korumak için altın ejderleri yarattı ve o zamana kadar vahşi doğada bulunan pegasus ve griffonların eğitilmesini sağladı, ama Fazgıhl kara ülkesinde boş durmuyordu, bir fare gibi çoğalan orkların yanında ecel şövalyelerinin sayısıda hızla artmaktaydı, doğuştan yarı ölü olan bu şövalyeler ölümün kanunlarını bilir, kısmen de olsa ona hükmedebilirlerdi, böylece ordusunu ikinci kez toparlayan Fazgıhl tanrısal güçlerinin yardımıyla müthiş bir boyut kapısı açtı ve ordusunu Murgos düzlüklerinin kuzeyine indirdi.
    932. yılın başlarında FazgıhlÂ?in kara ordusu ikinci kez Slyria üzerinde yürümeye başladı, hedefleri bu kez Murgos kentiydi ama bu sefer karşılarında silahsız elfler değil, baştan sona ağır zırhlar kuşanmış silahlı ve güçlü cüceler vardı, Murgos kenti dev bir kaleydi ve tüm şehir işte bu kalenin içine kurulmuştu, yani ele geçirilmesi neredeyse imkansızdı, böylece kalelerinin içine çekilen cüceler huzursuca düşmanlarının gelmesini beklediler, nihayet kara ordu Murgos şafaklarında görüldü ve çok geçmeden kentin çevresinde toplandı komutanların emriyle ork birliklerinin kale kapısına saldırısı başladı, ama cüce tatar yayları onları karşıladı, pek çok ork daha kalenin kapısına ulaşamadan can verdi, tüm bunlar yaşanırken MerazekhÂ?te güneydeki abisine yardım çağrısı yaptı. Tam bir hafta boyunca orklar Murgos kalesinin kapılarını yıkmak için gece gündüz uğraştılar ama cüce okçularının bitmek bilmeyen ok yağmuru onların bu çabalarını boşa çıkardı, sonunda kentin bu şekilde ele geçirilemeyeceğini anlayan komutanlar orkları geri çektiler ve hep birlikte diz çöküp efendilerine dua ettiler, işte bu duanın ardından Fazgıhl elinde dev bir çekiçle gökyüzünde belirdi, efendilerini gören orklar ve ecel şövalyeleri hep bir ağızdan FazgıhlÂ?i selamladı, ardından Fazgıhl yeri göğü inleten bir savaş çığlığıyla kale kapısının önüne indi, cücelerin çaresiz ok atışlarının üzerinde hiçbir etkisi yoktu ama başlarını çevirip arkalarına bakan cüceler umudun bu koridorlarda yürüdüğünü gördülerÂ? Merazekh kale kapısına doğru gelmekteydi. Son bir kez kaleye bakan Fazgıhl elindeki dev çekici kalenin demir kapılarına indirdi, beyaz bir ışık patlamasının ardından kapı parçalara ayrıldı ve demir parçalar kalenin içine hatta arkadaki dev ordunun üzerine yağdı ama Fazgıhl şaşkınlıkla kalenin içine bakıyordu çünkü Merazekh kalkanını önüne siper etmiş hızla ona doğru koşmaktaydı, kaçmak için çaresiz birkaç hamle yapan Fazgıhl dev kalkanın darbesinden kurtulamadı ve sırt üstü yere çakıldı ama Fazgıhl iradeliydi elindeki çekici sertçe kardeşine fırlattı, Merazekh havada kavisler çizerek gelen çekici son anda fark etti ve kalkanını önüne siper etti ama çekicin kendiside güçlüydü büyüsüde, sağlam cüce yapımı kalkan MerazekhÂ?in ellerinde paramparça oldu, bu MerazekhÂ?i durdurmadı aksine daha çok öfkelendirdi, nefretle kardeşinin üzerine hücum etti ama FazgıhlÂ?in amacı farklıydı, o bu şehrin düşmesini istiyordu böylece dev kanatlarını açan Fazgıhl gökyüzüne yükseldi ve MerazekhÂ?te ardından gitti.
    FazgıhlÂ?in gidişinden sonra kara ordu tüm gücüyle, artık açık olan kapıya doğru saldırıya geçti, cücelerde yaylarını bırakmış baltalarını kuşanmışlardı, kapıdan giren herkese ölümü sunmaya kararlıydılar ve bu azimleriyle içeri giren binlerce orku katlettiler, cesaret ve onurlarıyla savaştılar ama orklar tükenip sıra ecel şövalyelerine geldiğinde işler tersine döndü, cüceler karşı koysalarda kapılarda direnen güç kırıldı ve ecel şövalyeleri şehrin içine girmeye başladı, orada çocuk, kadın ne varsa herkesi öldürmeye başladılar.
    Merazekh uzun bir süre FazgıhlÂ?i takip ettikten sonra büyük bir hata yaptığını anladı ve hızla MurgosÂ?a geri döndü ama geri döndüğünde şehrin kapılarında şehit olmuş binlerce cücenin sayıca kendilerinden kat kat fazla olan ork cesetleriyle bir arada yattığını gördü ve öfkeyle şehrin içine daldı, önüne çıkmaya cesaret eden tüm ecel şövalyelerini yok etti ardından şehrin içinde kalan ne kadar cüce varsa hepsini topladı ve tekrar şehrin dışına yöneldi, ecel şövalyeleri sessizce MerazekhÂ?in gidişini beklediler, hiçbiri karşı koymaya cesaret edemedi ve böylece Merazekh halkından canlı kalan son toplulukla MurgosÂ?un dışına çıktı, dışarı çıktığında ufukta hızla yaklaşan Elysium imparatorluğunun ordusuyla karşılaştı ve ordu başlarında Elaktrin ve MerazekhÂ?le şehre girdi ardından içeride ne kadar şövalye varsa hepsini yok edildi. Ve böyle son buldu Murgos savaşı, kimileri bunu bir zafer kimileriyse yenilgi olarak algıldı çünkü içeride cüce halkının neredeyse tamamı yok edilmişti savaştan sonra halkına daha güvenli bir ortam sağlamak isteyen Merazekh, Murgos düzlüklerini elleriyle yükseltti ve bu diyar sıra dağlara, yalçın kayalıklara dönüştü, cüceler yeni şehirlerini bu dağların içlerine kurdular işte o günden itibaren Murgos kenti derin Murgos anlamına gelen Cthol Murgos olarak adlandırıldı.

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Fri Jul 23, 2004 8:43 am Reply with quoteBack to top

    Elysium 1003 Karanlığın ArdındanÂ?
    HırsÂ? kişiliğimizi bile kontrol altına alabilen kara bir duygudur o, ve bu duyguya kapılan her birey hata yapmaya mahkumdur işte FazgıhlÂ?in kara imparatorluğunun ilk kara günleride bu duygu sebebiyle başladı çünkü Fazgıhl öfke, nefret ve intikam doluydu.
    Murgos düzlüklerindeki savaştan Fazgıhl beklediği sonucu alamadı, onun isteği kuzeydeki cüceleri yok edip daha sonra güneydeki abisinin topraklarına girmekti, ama Murgos savaşı Fazgıhl için büyük bir kayıptı, bunun için Fazgıhl doğusundaki orkları tekrar himayesi altına aldı, eskiden korkak ilan ettiği orkları tekrar hizmetkar ilan etti Angarak ve Gargula kentlerinin gelişmesini sağladı, bu başka bir saldırın sinyallerini veriyordu bizlere.
    1003 yılının baharında Fazgıhl ordularına üçüncü kez emretti, ve batıdaki dağlardan aşağı büyük Wholkom duvarına saldırı başladı, ElysiumÂ?un askerleri artık hazır ve eğitimliydiler Wholkom duvarının üzerinden düşmana ölüm yağdırdılar, bütün gün boyunca bu efsanevi duvarın üzerinde inleyen kiriş sesleri eksik olmadı.
    Ordusunun bu saldırıyı da başaramayacağını gören Fazgıhl, ThorgoriathÂ?ın kalbinden gökyüzüne yükselip tüm şiddetiyle süren savaşın ortasına daldı, dev toynaklarıyla duvarı tekmelemeye başladı öyleki bu saldırının etkisiyle sarsılan duvarın üzerinden pek çok asker, aşağıda bekleyen orkların arasına düştüler ama Wholkom ihtiyaç duyduğu yardımı çok beklemedi, Elaktrin ardında on büyük melekle doğan güneşin önünde görünüyodu ve bu manzarayı gören FazgıhlÂ?in yüreği korku doldu kanatlarını açıp gökyüzüne yükseldi ve kaçmaya başladı, Elaktrin ardındaki on meleğe, FazgıhlÂ?i yakalamalarını emretti ve kendisi savaş meydanına daldı, bir süre meleklerden kaçan Fazgıhl cesaretini topladı ve kara kılıcını çekip arkasını döndü, elindeki kılıcı en önde gördüğü meleğe doğru fırlattı, havada kavisler çizerek uçan kılıç, sertçe meleklerin liderini olan DemogorgonÂ?un göğsüne saplandı kaskatı kesilen melek aşağıya düşmeye başladı, ardından gelen dokuz yoldaşı onun peşinden aşağıya daldılar, sertçe yere çarpan melek yerküreyi parçalayıp bu dünyanın merkezine doğru sürüklenmeye başladı geriden gelen meleklerin altısıda oluşan bu kraterden içeri daldılar.
    Geriye kalan üçüyse acıyla kraterin içine baktılar, çok geçmeden yukarı lavlar ve küller püskürmeye başladı bulundukları yerden yükselen efsanevi melekler WholkomÂ?a geri döndüler, geri döndüklerinde orkların çoğu öldürülmüş yada esir edilmişti askerlerin yüzünde neşe ElaktrinÂ?in yüzünde ise hüzün vardı çünkü gönderdiği on melekten sadece üçü geri dönmüştüÂ?böylece meleklerin yanına yükselen Tanrı onlara özgürlüklerini verdi artık ElaktrinÂ?e hizmet etmek zorunda değillerdi.
    Savaş alanını terk eden melekler savaşta ve yaşamda acı çeken iyi insanlar için bir boyut yarattılar ve ölümden sonra rahat edebilmeleri için o kendilerini bu işe adadılar ancak geri kalan üç meleğin kişilikleri birbirlerinden farklıydı böylece kendi aralarında farklı gruplara ayrıldılar işte bu gruplar Guardinal, Archon ve Eladrin olarak adlandırıldı ve kendi yaratımları olan daha güçsüz meleklerle Celestia adı verilen boyutta SlyriaÂ?da ve SlyriaÂ?dan uzak yaşadılar.

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Fri Jul 23, 2004 8:44 am Reply with quoteBack to top

    Elysium 1003 Karanlığın ArdındanÂ?
    HırsÂ? kişiliğimizi bile kontrol altına alabilen kara bir duygudur o, ve bu duyguya kapılan her birey hata yapmaya mahkumdur işte FazgıhlÂ?in kara imparatorluğunun ilk kara günleride bu duygu sebebiyle başladı çünkü Fazgıhl öfke, nefret ve intikam doluydu.
    Murgos düzlüklerindeki savaştan Fazgıhl beklediği sonucu alamadı, onun isteği kuzeydeki cüceleri yok edip daha sonra güneydeki abisinin topraklarına girmekti, ama Murgos savaşı Fazgıhl için büyük bir kayıptı, bunun için Fazgıhl doğusundaki orkları tekrar himayesi altına aldı, eskiden korkak ilan ettiği orkları tekrar hizmetkar ilan etti Angarak ve Gargula kentlerinin gelişmesini sağladı, bu başka bir saldırın sinyallerini veriyordu bizlere.
    1003 yılının baharında Fazgıhl ordularına üçüncü kez emretti, ve batıdaki dağlardan aşağı büyük Wholkom duvarına saldırı başladı, ElysiumÂ?un askerleri artık hazır ve eğitimliydiler Wholkom duvarının üzerinden düşmana ölüm yağdırdılar, bütün gün boyunca bu efsanevi duvarın üzerinde inleyen kiriş sesleri eksik olmadı.
    Ordusunun bu saldırıyı da başaramayacağını gören Fazgıhl, ThorgoriathÂ?ın kalbinden gökyüzüne yükselip tüm şiddetiyle süren savaşın ortasına daldı, dev toynaklarıyla duvarı tekmelemeye başladı öyleki bu saldırının etkisiyle sarsılan duvarın üzerinden pek çok asker, aşağıda bekleyen orkların arasına düştüler ama Wholkom ihtiyaç duyduğu yardımı çok beklemedi, Elaktrin ardında on büyük melekle doğan güneşin önünde görünüyodu ve bu manzarayı gören FazgıhlÂ?in yüreği korku doldu kanatlarını açıp gökyüzüne yükseldi ve kaçmaya başladı, Elaktrin ardındaki on meleğe, FazgıhlÂ?i yakalamalarını emretti ve kendisi savaş meydanına daldı, bir süre meleklerden kaçan Fazgıhl cesaretini topladı ve kara kılıcını çekip arkasını döndü, elindeki kılıcı en önde gördüğü meleğe doğru fırlattı, havada kavisler çizerek uçan kılıç, sertçe meleklerin liderini olan DemogorgonÂ?un göğsüne saplandı kaskatı kesilen melek aşağıya düşmeye başladı, ardından gelen dokuz yoldaşı onun peşinden aşağıya daldılar, sertçe yere çarpan melek yerküreyi parçalayıp bu dünyanın merkezine doğru sürüklenmeye başladı geriden gelen meleklerin altısıda oluşan bu kraterden içeri daldılar.
    Geriye kalan üçüyse acıyla kraterin içine baktılar, çok geçmeden yukarı lavlar ve küller püskürmeye başladı bulundukları yerden yükselen efsanevi melekler WholkomÂ?a geri döndüler, geri döndüklerinde orkların çoğu öldürülmüş yada esir edilmişti askerlerin yüzünde neşe ElaktrinÂ?in yüzünde ise hüzün vardı çünkü gönderdiği on melekten sadece üçü geri dönmüştüÂ?böylece meleklerin yanına yükselen Tanrı onlara özgürlüklerini verdi artık ElaktrinÂ?e hizmet etmek zorunda değillerdi.
    Savaş alanını terk eden melekler savaşta ve yaşamda acı çeken iyi insanlar için bir boyut yarattılar ve ölümden sonra rahat edebilmeleri için o kendilerini bu işe adadılar ancak geri kalan üç meleğin kişilikleri birbirlerinden farklıydı böylece kendi aralarında farklı gruplara ayrıldılar işte bu gruplar Guardinal, Archon ve Eladrin olarak adlandırıldı ve kendi yaratımları olan daha güçsüz meleklerle Celestia adı verilen boyutta SlyriaÂ?da ve SlyriaÂ?dan uzak yaşadılar.

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Wed Jul 28, 2004 5:04 pm Reply with quoteBack to top

    Elysium 1004 ZaferÂ?
    Â?Gün bugündür kardeşlerim, bize acı çektirene acı çektirme günüdürÂ? Elaktrin böyle haykırıyordu önündeki müthiş topluluğa, diğer kardeşleride buna benzer konuşmalar yapıyordu kendi diyarlarında, güçsüzleşen FazgıhlÂ?e son ve kesin bir darbe vurmak için toplanıyordu SlyriaÂ?nın halklarıÂ?
    1004Â?üncü yılın baharında yürüyüşe geçti cüce halkı, güneye Elysium imparatorluğunun kalbine doğru, elfler ise ormanlarında hazır ve intikam ateşi içinde büyük emri bekliyorlardı, herkes hazır ve umut doluydu, böylece toplanan birlik SlyriaÂ?nın üç bölgesindede aynı anda verilen emirle karanlığın kalbi ThorgoriathÂ?a doğru harekete geçti cüceler insan ordusu ile beraber WholkomÂ?u geçip doğudan, Elfler ise Alorn nehrini aşıp kuzeyden saldırıya geçti, Thorgoriath topraklarına giren ordular FazgıhlÂ?in ecel şövalyelerini karşıladı zaten sayıca fazla olmayan şövalyeler fazla dayanamadılar, böylece düşen Fazgıhl ordusu ThorgoriathÂ?ı savunmasız bıraktı.
    Kara kalesinde bekleyen Fazgıhl ordusunun yok oluşunu öfkeyle izledi, kafasında planladığı hiç bir şey yoktu, şu an kardeşlerinin ona doğru geldiğini görüyordu artık sonduÂ? bu sefer kurtuluş yoktuÂ?
    FazgıhlÂ?in önünde durduğu pencereye inen Merazekh kılıcını kavradı, anlık tehditkar bakışlardan sonra iki kardeş aynı anda birbirlerinin üzerine atıldı, önce kılıçlar sonra bedenler birbirine çarpıştı, ardından iki kardeş sertçe yere çarptı ama savaş yerdede devam ediyordu; ani bir hareketle dizlerinin üzerine kalkan Fazgıhl kılıcını çift elle kavrayıp diklemesine kardeşine doğru savurdu, MerazekhÂ?in kalkanını kaldırması istemli bir hareketten çok bir refleksti böylece kalkana inen kılıç; tüm odayı çınlayan sesiyle doldurdu, kılıcını yandan savuran Merazekh zaferle haykırdı çünkü kılıcı FazgıhlÂ?in omzunda derin bir yarık açmıştı böylece korkuya kapılan Fazgıhl hızla pencereye doğru fırladı tam o sırada olay yerine gelen TyrinaÂ?ya sertçe çarptı ve Thorgoriath semalarına doğru yükseldiÂ? hızla kanat çırpıyordu arkasına bile bakmadan artık boş olan ork şehirlerinin üzerinden doğuya doğru ilerliyordu ama kardeşleri peşindeydi, uzun bir uçuştan sonra yerdeki yarığı gördü şu meleğin düştüğü yarığıÂ? bir an kararsız kaldı öyleki bu kararsızlık nerdeyse hayatına mal olacaktı çünkü Tyrina elindeki ip bağlı mızrağı ona doğru fırlatmıştı, mızrak sertçe FazgıhlÂ?in karnına saplandı acıyla haykıran Fazgıhl aşağı düşmeye başladı, TyrinaÂ?nın başına bir şey geleceğinden korkan Merazekh ileri atılıp mızrağa bağlı olan ipi hızla ablasının elinden aldı ama Fazgihl ölüme giderken bile gaddardı, ipe hızla asıldı ve geri çekti o lanetli deliğe düşerken MerazekhÂ?ide yanında sürükledi, iki kardeş birlikte içinden lavlar püsküren deliğe arkalarında sevgi ve nefret bırakarak düştülerÂ?

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    TheoDorus
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 29, 2004
    Posts: 535
    Location: istanbul

    PostPosted: Thu Jul 29, 2004 1:36 pm Reply with quoteBack to top

    abi bu ne yaww hepsini okuyamadım walla Very Happy . resmen kitap olmus Very Happy

    _________________
    Kazanmak hersey degildir ama kaybetmek hicbir seydir.
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Tue Aug 10, 2004 8:36 pm Reply with quoteBack to top

    Elysium 1007 DerinlerdeÂ?
    DüşüyorduÂ? ölüm çığlıkları yarıkta yankılanıyordu, bir yalvarış son bir nefesti belkide bu, Fazgıhl hırsla asıldığı ipi bırakmıyordu belki kendisi yok olabilirdi ama, ölürken bile bu dünyaya hasar vermeliydi, kardeşide onunla ölmeliydi. Böylece sürüklendiler derinlere, koca yarıkta uzunca bir düşüştü bu ve lavlarla son bulduÂ?
    Fazgıhl lavların arasında ne kadar yattığını bilmiyordu, ama yattığı yerde derisi deforme olmuş, artık eskisinden de korkunç bir görünüm almıştı; MerazekhÂ?de farklı değildi orada lavların arasında öylece yatıyordu ve ölü gibi duruyordu, ardından Fazgıhl ayağa kalktı, düştüğü çukuru uzunca bir süre araştırdı ve MerazekhÂ?in yanına diz çöktü, onun öldüğünden emin olmalıydıÂ?
    Merazekh gözlerini açtığı gibi FazgıhlÂ?in yüzüyle karşılaştı, yüzü berbat bir biçimde yanmış ve deforme olmuştu ve iki kardeş uzunca bir süre hiçbir şey yapmadan yalnızca bakıştılar ardından Fazgıhl nefretle konuştuÂ?
    Â? Düşmek nasılmış kardeşim? Benim ne kadar süre düştüğümü bilemezsinÂ?
    Merazekh hala kardeşinin gözlerine bakıyordu ona vermek istediği bir cevabıda yoktuÂ? bir anda kardeşinin arkasında beliren yedi silueti fark etti ama ne yapması gerektiğini bilemiyordu, sessizliğini korumaya devam ettiÂ?
    FazgıhÂ?inl yüzü ifadesini kaybetti, nefret çizgileri yok oldu, beklide bu ifadesi eskisinden de korkunçtu kardeşinin yüzüne çevirdi bakışlarını
    Â?Elveda kardeşimÂ?Â?
    Sonra pençeli elini havaya kaldırdı, ama elini geri indiremedi çünkü arkasındaki yanmış ve göğsünde büyükçe bir yarık olan yaratık FazgıhlÂ?i kolundan yakaladı şiddetle arkaya dönen Fazgıhl yaratığı sertçe geri itti, yarım kalmış bir işi vardı ama arkasını döndüğünde MerazekhÂ?i yerinde bulamadı, Merazekh içeri düştükleri yarıktan kaçıyordu yukarıya doğru attığı anlık bir bakışın ardından kanatlarını açtı, yükselmek için yeltendi ama aynı yaratık tekrar FazgıhlÂ?e yapıştı ve pekde uzun sürmeyen bir boğuşma başladı, FazgıhlÂ?in dev toynağı DemogorgonÂ?un suratına indi ve kadim melek yalpalayarak tekrar lavlara düştüÂ?
    Merazekh çoktan yüzeye çıkmıştı bile, Fazgıhl öfkeyle yukarıya ardından dönüp yanmış, deforme olmuş meleklere baktıÂ? yediside hala çok kudretli görünüyorduÂ?
    Â?Gelin melekler bundan böyle benim meleklerim olunÂ? ama önce biraz terbiye edilmeniz gerekÂ?Â?
    ve Fazgıhl pençeli elini kaldırıp meleklerin üzerine doğru koşmaya başladı

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Sat Aug 14, 2004 6:55 pm Reply with quoteBack to top

    Elysium 1114 DerinlerdeÂ?
    Sıcak ve sessiz, kötü ve yalınÂ?
    Fazgıhl yeni evini bulmuştu Abyss denen çukurlarda yeni ordularını kuruyor, emrindeki şeytanlar kazıyor, durmadan kazıyorlardı, kadim yedi meleği bozan, asimile eden Fazgıhl onlara artık melek değil şeytan diyordu, ve meleklerde yeni benlikleri ile FazgıhlÂ?in emrindelerdiÂ? itaatkarlardı.
    Büyü ile oluşturulan daha küçük şeytanların sayılarıda gün geçtikçe artmaktaydı, Fazgıhl başlarına DemogorgonÂ?u atamış ve sürekli kazmalarını emretmişti, böylece toprağı yer altından yaran, parçalayan şeytanlar burada dev mağaralar oluşturdular yüzeyden yakaladıkları tüm canlıları yer altına indirdiler ve esir ettiler, işkencelerle saf ve iyi benlikleri kendi lanetli ve sapkın düşünceleri ile doldurdularÂ?
    Zamanı geldiğini düşünen Fazgıhl kendilerine sunacakları hizmet karşılığında esirleri serbest bırakacağını açıkladı, ve esirlerin çoğu FazgıhlÂ?in hizmetine girmeyi kabul etti reddedenlerse öldürüldü ve böylece serbest kalan binlerce elf, cüce, insan yer altındaki bu dev mağaralara gittliler, burada kendi şehirlerini kurdular ve yüzeye karşı büyük bir kin büyük bir kıskançlık duydular, yer altının kara tenli ve kör insanlarına rywiq, elflerine drow, cücelere ise duergar dendi, zamanla rywigler kendi insan benliklerine geri döndüler, ama yıllarca şeytanların yaptığı işkencelerin etkilerinden asla kurtulamadılar, elfler ve cüceler ise şeytani ve kötü kalmaya devam etti, yeraltının kabusları oldu bu ırklar.
    Gün ve gün, zaman geçtikçe şeytanlar güçlendi, öyleki FazgıhlÂ?in kendisine yaptığı işkenceleri hatırlayan Demogorgon gizliden gizliye FazgıhlÂ?e karşı bir birlik kurmaya başladı, DemogorgonÂ?a güçlü şeytanlardan olan Belial ve LuciferÂ?da katıldı ve kendi emirlerindeki tüm şeytanlarında ona yardımcı olacağına dair söz verdiler.
    1114Â?üncü yılın baharında Abyss o güne kadar hiç görmediği bir karmaşa ile sarsıldı, kısa tarihi boyunca böyle bir gün görmemişti çünkü o gün AbyssÂ?te şeytan kanı dökülüyordu öyleki olaylar iyice ilerlemiş isyankar üçlü, şeytan lordlarından biri olan GrazÂ?zt ın başını kesmiş ve karşı koyan tüm şeytanları öldürmüşlerdi, Fazgıhl diğer üç lordu yanına alıp savaşın olduğu yere gittiğinde Demogorgon, GrazÂ?zt ın başını kaldırmış haykırıyorduÂ?
    Â?Bize katılın! yoksa hepiniz yok olursunuzÂ?
    Fazgıhl öfke ile DemogorgonÂ?un karşısına dikildiÂ?
    Â?Sen ne yaptığını zannediyorsun! zavallı yaratık!Â?
    FazgıhÂ?in gelişi ile Demogorgon korktu ama vazgeçmeye niyeti yoktuÂ?
    Â?Artık özgürüm Fazgıhl, bana hükmedemezsin tek çaren beni öldürmek yada burayı terk etÂ?
    Fazgıhl uzunca bir süre sessiz kaldı, sonra döndü ve diğer üç lorda emirindeki tüm yaratıkları toplamalarını emretti, diğer tüm şeytan orduları toplanınca Fazgıhl DemogorgonÂ?a döndü ve Â?şimdi gidiyorum melek, ama sen istediğin için değil.. bir gün ne kadar büyük bir hata yaptığını anlayacaksın, anlayacaksın ve pişman olacaksınÂ?Â? dedi, böylece yer altından ayrılan Fazgıhl, yüzeye eski toprakları olan ThorgoriathÂ?a yanındaki şeytan ordusu ile geri döndü içinde ihanetin öfkesi ve tekrar yüzeyde oluşunun heyecanı vardıÂ?
    Cehennemde tüm bunlar yaşanırken yüzeyde de toprak öfke saçıyordu, o gün yeryüzünde oluşan pek çok yanardağ patladı, lavlar ve depremler şehirleri mahvetti öyleki Slyria; FazgıhlÂ?in dönüşünü haykırıyordu sanki kardeşlere, yüzey halklarınaÂ? daha sonra yüzey halkları yavaş yavaş toparlanacak ve yaralarını saracaklardı.
    AbyssÂ?ten çıkan ve FazgıhlÂ?i izleyen düzenli şeytan ordularına boyun eğenler anlamına gelen Baatezu ismi verildi ve Fazgıhl ile birlikte yüzeyde ThorgoriathÂ?a yerleştiler, diğer AbyssÂ?te kalan şeytanlara ise isyankar anlamına gelen TannarÂ?ri adı verildi ve böylece kuruldu şeytanlığın iki dev klanı, isimleri lanetle nefretle anıldı Slyria topraklarında bundan sonraÂ?

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Fallen
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jul 04, 2004
    Posts: 1054
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Sat Aug 14, 2004 8:28 pm Reply with quoteBack to top

    Arkadaşlar öss nazi kampına girmemden dolayı zaman olayında sıkıntı yaşıyorum maalesef hikayenin devamını yazamayacağım, ama merakınızı birazda olsun gidermek için bunu yazdım...
    1183 Â? ThorgoriathÂ?tan salınan şeytanların Cthol Murgos kapılarını parçalamasıÂ?, bu savaşta Merazekh, Fazgıhl tarafından zehirli bir bıçakla yaralanmış ve ağır bir komaya girmiştir.
    1183 Â? Baator planeÂ?nin kuruluşu ve Baatezu klanının oraya yerleşmesi, orklar yeniden ThorgoriathÂ?da toplanmaya başladı.
    1191 Â? CelestiaÂ?dan meleklerin yeryüzüne inişi.
    1194 Â? Yeraltından yüzeye saldırılar, kara elflerin VenienÂ?de durduruluşu.
    1213 Â? FazgıhlÂ?in Wholkom duvarına saldırısı, melekler ve şeytanlar ilk kez karşılaştılar.
    1216 Â? ThorgoriathÂ?ın güneyinde Merallon adasının kuruluşu; burada elfler ve insanlar ilk kez bir arada yaşamaya başladılar.
    1253 Â? MerazekhÂ?in ölümü, batıya cüce göçlerinin başlaması.
    1254 Â? MerazekhÂ?in cenazesi; Slyria tarihinde yapılan en büyük cenazedir, MerazekhÂ?in bedeni batı denizine bırakıldı.
    1257 - Elfler ve cüceler arasında anlaşmazlık, kardeş savaşı. Tyrina cüceleri alır ve Cthol MurgosÂ?un güneyinde, ElysiumÂ?un batısında bulunan MakvalÂ?a bırakır.
    1259 - Tanrılara isyan, doğaya tapanların şehirleri terk edişi.
    1273 Â? Fazgıhl ElysiumÂ?da ElaktrinÂ?e ölümcül bir büyü yapar, ama büyüyü bir paladin olan Arthel engeller. Elaktrin ile FazgıhlÂ?in savaşı; Fazgıhl ağır yaralanır ama kaçmayı başarır, Arthel ölür ve bedeni bulunamaz, şehir bu savaş sırasında yerlebir olur.
    1283 Â? Tanrılar büyü dilini halklara öğretir, diyarlarda büyücü yetiştirilmeye başlanır.
    1290 Â? ZifarlosÂ?ta isyan, isyankarlar batıya kaçar ve gemilerle batı denizine açılırlar onlardan bir daha haber alınmaz.
    1295 Â? Fazgıhl Merallon adasını yok eder, Kardeşlerin çağrısıÂ?
    1295 Â? Çç kardeş VenienÂ?in kuzeyinde karşılaşır, savaş iki yıl sürer savaştıkları yer zehirli gazlarla, yalçın kayalıklarla sarılır, savaşı Fazgıhl kazanır ve uluların diyarına yükselir.
    1295 Â? Yokluk çağının başlangıcı, tanrıların parçalanmış ruhlarından yeni tanrıların oluşması, bu oluşum çok uzun sürdü.
    1315 Â? Göçler zamanı insanlar SlyriaÂ?nın her tarafına yayılır yeni şehirler kurulur.
    1320 Â? Baatezu ThorgoriathÂ?dan çekilir, orada yalnızca orklar kalır
    1427 Â? Thlyrotel ve Slyrador, tanrıların savaştığı diyara girerler ve onların kılıçlarını bulurlar, bu dünyanın en güçlü silahları onlardır.
    1430 Â? ArthelÂ?in dönüşü, karanlığın yeni tanrısı olur, kimilerine göre FazgıhlÂ?in dönüşünün habercisidir.
    1463 Â? FazgıhlÂ?in dönüşü ThorgoriathÂ?ın yükselişi...
    okuyan ve görüşünü bildiren tüm arkadaşlara teşekkür ederim, dünyanın tarihini sizin hayalleriniz devam ettirebilir ve sonlandırabilir.Gördüğünüz üzere bu tarih henüz sonlanmamış bir tarih, hayallerinizle dahada güzelleşebilecek bir tarih...

    _________________
    Sahi nasıldır yüzü dostunun.. senin yüzündür o pürüzlü ve kusurlu bir aynada...
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.54 Saniye