Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: yqiqufa
    Bugün: 16
    Dün: 23
    Toplam: 90345

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 771
    Üye: 1
    Toplam: 772

    Şu An Bağlı:
    01 : robert989

    FrpWorld.Com :: View topic - ZÇMRÇT GÇZYAşI (RP EKRANI)
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     ZÇMRÇT GÇZYAşI (RP EKRANI) View next topic
    View previous topic
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.
    Author Message
    BrokenBlade
    Süresiz BanlanmıÅ?tır





    Joined: Aug 01, 2005
    Posts: 441
    Location: GraveYard

    PostPosted: Sat Jan 14, 2006 11:32 am Reply with quoteBack to top

    Quote:
    "Benim acele bir işim ve bu suskun arkadaşımızda Cleo. Aslında şu ankinden daha fazla konuşur."


    Cleo adının seslenildiğini duyunca hayal dünyasından geri geldi.Sıkıcı bir toplantı olmuştu ve pek dinlememişti açıkçası,düşünecek çok daha önemli işleri vardı.O büyücü ve rüya.İçinden bir ses o yaşadığı şeylerin gerçek olduğunu söylüyordu.Bir şeyler olacaktı,bu kesindi.Peki ya seçimi?Hangi seçimi yapmalıydı ki?Güç demişti büyücü.Çstelik yenilen alan başlı yaratık olmuştu.Belki de çok düşünüyordu.

    Evet,evet,ben Cleo.Sen Andaras'sın dimi?Çok güçlüye benziyorsun,güçlü olmak iyidir.Seninle aynı tarafta olmaktan mutluluk duyuyorum. O sırada Casper'in hızla uzaklaştığını gördü,şanssızlıktı bu o varken tekrar düşüncelere dalabilrdi ve saygısızlık yaptığını düşünmezdi.Arkasından seslenecek oldu ama gerçekten acelesi vardı,hızla uzaklaştı.

    Nereye gidiyor bu orman kaçkını? Diye düşündü.Sonra Andaras'a döndü.

    Evet,mutluluk.Biliyomusun ben Yıldızlimanı'ndan geldim.Orda benim gibi bir sürü büyücü var.Evet benim gibi.Saçmaladğının farkındaydı.
    Tabi kılıçlarda önemlidir,keserler felan. Muzipçe gülümsedi.
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteAIM AddressYahoo MessengerMSN Messenger
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Mon Jan 23, 2006 7:31 am Reply with quoteBack to top

    Jax askerin peşinden ilerliyordu. Etraflarındaki askerler onları gördükçe durup önündeki askere selam veriyordu ama askerin diğerlerini önen edilemser gibi bir hali pek yoktu. Asker ilerledi ve Jax'i saraya soktu. Büyük binanın içi, dışından tahmin edilebildiği kadar güzeldi ve Jax'i bile etkilemişti. Jax'in gözüne takılan zenginlik, burada yaşayanlara karşı bir anlık bir kıskançlık yaşamasına bile yetebilecek düzeydeydi.

    Asker Jax'i ilerletti ve ardından merdivenlerle bir kaç kat aşağı indirdi. Aşağı indiklerinde merdiven kısa bir koridora açılıyordu ve koridorun sonunda da yatay kalaslarla desteklenmiş koca bir kapı vardı. Kapının yanında iki asker, ellerinde mızrakları nöbet bekliyorlardı. Jax'in ve askerin geldiklerini görünce ilk başta biraz dağılmış dikkatlerini tamamiyle toplayarak hazır ola geçtiler ve askere selam verdiler. Asker,

    - Kraliyet Çzel Muhafız Birliği Harn Manticore. Kapıyı açın. dedi.

    İlk başta bir şey olmadı ama ardından Jax kapının arkadan açılışının sesini duydu. Kapı açıldığında asker kapıdan içeri girdi ve Jax'e kendisini takip etmesini işaret etti. Kapıdan sonra koridor kısa bir süre daha devam ediyor ve ardından merdivenlerle yeniden aşağı yöneliyordu. İçeride nöbet bekleyen askerler Jax'e yan gözlerle baktılar ama ona fazla önem gösterdikleri de söylenemezdi.

    Merdivenlerle aşağı indikçe Jax duvarlarda meşaleler görmeye başladı. Yer altına girdiğini anlamıştı zira burayı aydınlatan tek şey meşale ışıklarıydı. Garip bir şekilde meşaleler etrafa ısı yaymıyordu. Bu sebeple ortamın biraz da soğuk olduğu söylenebilirdi. Bu bölge ayrıca sarayın göz kamaştıran yapısından uzaktı.

    Merdivenler aşağıda ayrı bir koridora açıldı. Koridor Jax'in göz erimi boyunca uzanıyordu. Sağda ve solda üzerlerinde dıştan sürgülü gözlem delikleri bulunan kapılar vardı. Kapıların altında normal boyutlarda bir köpeğin geçebileceği kadar bir boşluk daha vardı. Asker JaxÂ?i ilerletti ve açık bir kapıdan içeri soktu. Hücrede iki kişi vardı. Biri JaxÂ?i getiren adama benziyordu ve sırtında koca bir kılıç taşıyordu. Uzun boyu ve güçlü fiziğiyle etkileyici birisiydi. Diğeri ise ince ve orta boylu birisiydi. Otuzlarında gösteren adamın sırtında askerde olduğu gibi mor bir pelerin vardı. Belinde ise tek bir scimitar duruyordu. Çevik yapısı bu silahı yeteri kadar iyi kullanabildiğini yansıtır gibiydi.

    - Jax değil mi? dedi adam ve yavaşça başını salladı. Sinirli olduğu JaxÂ?in gözlerinden kaçmamıştı.

    - şimdi seninle ne yapayım ben? diye sordu ve devam etti,

    - Seni ben çağırttım asker ama bu sana sarayıma böyle girebilme hakkını vermez. diye tamamladı.

    - şimdi seni bu zindana attırmamam için bana mantıklı bir şey söylesene.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Mon Jan 23, 2006 12:36 pm Reply with quoteBack to top

    Sarayın içi gerçekten etkileyiciydi.İşçiliği gayet muntazam ve özenerek yapılmıştı.Jax birçok saraya girmiş ve birçok yer görmüştü ama burası gerçekten güzeldi.Sonra bir kapının önüne geldiler,kalaslarla desteklenmiş bir kapı,herhalde hazinelerini saklıyorlardır bu korkaklar diye düşündü Jax ve sırıtmadan edemedi.Sonra asker konuştu;

    Quote:
    Kraliyet Çzel Muhafız Birliği Harn Manticore

    dedi

    ve kapı açıldı,bu ismi unutma Jax dedi kendi kendine ilerde lazım olabilir.Sonra merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladılar.Merdivenler sadece meşaleler ile aydınlatılmıştı,Jax havlarmış gibi güldü.Kesin hazine odasına gidiyoruz,yada öldürülmeye diye düşündü.

    Sonra uzun bir koridordan yürüdüler ve bir hücreye geldiler 2 kişi vardı içeride ikiside Jax ile boy ölçüşemezlerdi,ama kıyafetlerinden ve hareketlerinden önemli kişiler olduğu belliydi.Sonra daha cılız olan konuştu;

    Quote:
    - şimdi seni bu zindana attırmamam için bana mantıklı bir şey söylesene


    Jax yukardan bir baktı adama gözleri karşısındaki iki kişiyide süzüyordu.Sonra biraz düşündü ve konuştu;

    "Çncelikle eğer zindanlardan ve ölümden korksaydım bu işi yapmazdım bunu iyice bir anlayın.Sonra beni buraya siz çağırdınız ve kapıdaki askerlerinize haber vermediniz.
    Kesinlikle önceden hakkımda bir araştırma yapmışsınızdır.Ve bilmelisiniz ki ben hesap vermem,karşımdaki kim olursa olsun ister bir asker isterse bir prens." Prens lafını bastırark söylemişti Jax,sonra tekrar konuştu;

    "Artık burda olduğuma göre ya görevimi söyleyin yada kellemi kafamdan uçurun,zira bunu ancak ellerim bağlı iken yapabilirsiniz.Biraz acele edin..."

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Thu Jan 26, 2006 10:51 am Reply with quoteBack to top

    Jax konuşurken Harn kısa boylu adamın boşta kalan tarafına geçmişti. Jax'in sözleri karşısında üzerlerinde plaka zırh olan askerler dikildi ve başlarını hafifçe ortadaki adama doğru çevirdiler. Jax, ortadaki adamın yüzünde hafif bir gülümseme görebiliyordu. Sanki söyledikleri hoşuna gitmiş gibi.

    - Ben Prens Arutha. dedi ortadaki adam Jax'e doğru.

    Jax bu ismi bir çok kez duymuştu. Daha çocuk yaşta üstün komutanlık yeteneklerini kanıtlamış, 8 yıl süren dünyalar arası savaşta batı cephesini ayakta tutmuş, Krondor Prensi Arutha. Arutha'nın kılıç kullanmadaki ünü paralı askerler arasında bile yaygındı.

    - Evet seni buraya benim çağrıdığım doğru. diye devam etti Arutha,

    - Ama yine de senden biraz, nasıl denir, uygun davranış beklerdim. Seni çağıran birinin evine kapısındakileri tartaklayarak giremezsin ve seni çağırana saygısızlık gösteremezsin. Saygını takınmazsan seni buradan attırırım ve ne parana kavuşursun ne de görevini alırsın. Keyif senin. Bana saygı duymayan bir adama inanmam, bana saygısını göstermeyen bi adama güvenmem, bana dikkafalılık yapan bir adamı ise sevmem. Doğru düzgün hareket edeceksen burada kalabilirsin Jax.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Thu Jan 26, 2006 11:16 am Reply with quoteBack to top

    Prens Arutha,Jax artık daha dikkatli olmalaıydı,çünkü o iyi bir savaşçıydı,devamlı birgün onunla dost bir şekilde dövüşmeyi hayal etmiş hatta kendisiyle tanışmak için yola bile çıkmıştı.Ama hayat çok değişkendi ve herkesi farklı yerlere sürmüştü.Sonra biraz düşündü Jax ve konuştu;

    "Bakın komutan Arutha,size komutan diyorum çünkü sizin askeri yönünüz beni bağlayan faktör.Eğer çok iyi bir savaşçı olmasaydınız ve sizin dövüş stiliniz beni etkilemeiş olsaydı buradan hemen çeker giderdim.Siz iyi bir askersiniz ve askerlerden anlarsınız.Ben hiç bir zaman kapınızdaki o *hödükler* gibi olamam.Evet dikkafalı olduğumu kabul ediyorum ve ayrıca kibirliğimde,ama hiç bir zaman bana görev veren,bana güvenen birine özellikle iyi bir komutana hainlik yapmam.Beni bilmiyorsanız iyi tanıyın,ben güvensiz,adi bir hırsız değilim.Bana güvenmemek bana yapacağınız en büyük hakarettir.Eğer beni buraya çağırıp bazı görevler vermek istiyorsanız bunu önceden bilin."dedi ve sustu,bir süre düşündü.Ardından tekrar konuştu;

    "Ayrıca görevi aldıktan sonra sadece sizden emir alırım" dedi ve hazırola geçti;

    "Asker Jax Komutan Arutha'yı selamlar"dedi ve sol ayağını yere vurdu.

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Jan 28, 2006 2:16 pm Reply with quoteBack to top

    Arutha başını hafifçe eğdi ve Jax'i şöle bir süzdü. Ardından,

    - Göreceğiz Jax. dedi. Jax, Arutha'nın eğilmiş suratının yanında eğlence yansıtan ince bir sırıtış görebiliyordu.

    - Akşam yemeğinde seninde aramızda olmanı istiyorum Jax. Hem takım arkadaşlarınla tanışır hem de görevinin ne olduğunu onlardan öğrenirsin. Bizimle yukarı gel. Bir hizmetkar odanı gösterecek. Akşam yemeğine kadar orada kalmanı öneririm zira kaybolabilirsin. dedi ve kapıya doğru ilerledi. Onun ilerlemesiyle birlikte özel muhafızlar arkasından ilerlemeye başladı. Jax'de onların arkasından.

    Zindanlardan çıktıktan sonra Jax Arutha ve askerleri bir üst kata kadar takip etti. Ardından koridordan geçen bir hizmetkar durduruldu ve görevi anlatıldıktan sonra Jax hizmetkara teslim edildi.

    Hizmetkar Jax'i uzun koridorlar boyunca ilerletti ve bir kaç kat daha yukarı çıkarttı. Ardından bir odanın kapısını açtı ve Jax'e içeriyi gösterdi. İçerinin düzeni Jax'i bir nebze de olsa şaşırtmıştı zira kaldığı basit barakalardan sonra bu oda saray içinde apayrı bir saraydı. İki kişilik yatak rahat gecelerin habercisi gibiydi. Yandaki giysi dolabının içinde bir şeyler olduğunu görebiliyordu. Belki kendisine uyucak bir şeyler bulabilirdi. Yatağın çapraz uzak sol köşesinde kalan geniş boşlukta yıkanmak için bir boşluk vardı.

    Hizmetkar Jax'i başıyla selamladı ve odadan ayrıldı.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Jan 28, 2006 2:26 pm Reply with quoteBack to top

    Casper toplantıdan ayrıldıktan sonra aceleyle odasının yolunu tutmuştu. Gerçekten odanın ne hle geldiği büyük bir soru işaretiydi onun için, yada adamların onlar için neler konuştuğu.

    Koridor boyunca ilerlerken bir kaç hizmetçi kızın kendisine yan gözlere bakıp aralarında bir şeyler konuştuğunu ve hatta ikisinin kıkırdadığını görmüştü. Sürpriz değildi aslında. Dedikodular çabuk yayılırdı hizmetkarlar arasında.

    Odasına vardığında içerinin sanki hiçbir şey olmamış gibi düzenlendiğini gördü. İlk geldiği akşamla şu anki görünüm arasında hiçbir fark yoktu. Sabah o giderken odaya giren hizmetkarsa yastığı kabartmış ayrılmak üzereydi. Casper'ı görünce,

    - Odanızı düzenledim efendim. Sizin gibi hevesli birini misafir etmek gerçekten ilginç. Genelde bizlere pek yardım edilmez. Ama yeniden yardım etmek isterseniz diye isterseniz size bir kaç şey göstereyim. dedi ve Casper'a oda düzenleri ve çarşaflar hakkında bilgi vermeye başladı.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Jan 28, 2006 2:32 pm Reply with quoteBack to top

    Andaras Arutha'nın odasından ayrıldıktan sonra Cleo ile bir süre muhabbet etmişti ve daha sonra bir hizmetkar tarafından kendisine odası gösterilmişti. Geniş oda kendi ufak evinden veya asker barakasındaki yatakhaneden su götürmez bir şekilde daha iyiydi. Geniş yatak, sağlam ve kaliteli ahşaptan çalışma masası ve sandalye, ufak atıştırmalar için bir masa, duş almak için bir bölme ve lüks sayılabilecek daha bir çok nokta... Andaras burayı sevmişti.

    Akşam yemeğine kadar odasından çıkmaması mantıklı bir eylem olurdu zira bu koca sarayda kaybolma ihtimali yüksekti. Yemeğe kadar üzerinde şahin işlemesi olan kolyelerle ilgili düşüncelerle boğuştu. Bu ilginç ve bir o kadarda zor olacaktı. Askerler arasında geceşahinlerinin öldükten sonra dirildiklerine ve onları gerçekten durdurmanın tek yolunun yakmak veya kalplerini sökmek olduğuna dair bir inanış vardı. Acaba bu ne kadar gerçekti?

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Jan 28, 2006 4:06 pm Reply with quoteBack to top

    Gecenin karaltısı yavaş yavaş Krondor'un üzerine örtülüyordu. Güneşin son ışıkları da artık Krondor'u terk ederken insanlar işlerinden çıkıyor ve evlerine doğru hareket ediyor, geceyi gece işçilerine; nöbetçilere, sokak kadınlarına, hırsızlara ve sarhoşlara bırakıyorlardı.

    Casper için gün kötü başlamıi olsa da eğlenceli devam etmişti. Adı Hanthor olan hizmetkarla iyi bir muhabbet kurdukları söylenebilirdi. En azından Casper'ın standartlarında. Kendiside bir köylü olan Hanthor o ilk anki tepkisinin ardından Casper'a anlayışla yaklaşmıştı ve hizmetkar olarak saygıda kusur etmemişti. Ne de olsa Casper prensin misafiriydi.

    Andaras için gün sıkıcıydı. Her ne kadar odası son derece şık da olsa burada kendi evindeki özgürlüğe sahip değildi. Kamptaki o boş zaman bırakmayan koşuşturmaca da yoktu. Akşamı iple çekmişti ama çok mu uzaktı ne, bir türlü gelmek bilmemişti. Gözüne gelen ışığın azalması ve batıdaki kızıllık ona güzel bir armağan gibi gelmişti.

    Jax için de durum farksızdı. Sarayda bulunmanın uyulması gereken binlerce kural ve davranış tarzı anlamına geleceği yeni yeni aklına düşüyordu. Saraydaki tabuları yıkmak eğlenceli bir iş olabilirdi. Ne de olsa kurallarla arası pek iyi olmamıştı hiç, kendi kuralları hariç tabii.

    Ççlü kendi odalarından aşağı yukarı aynı saatlerde farklı hizmetkarlar tarafından alınarak yemek odasına götürüldü. Casper odayı zaten biliyordu ama Andaras ve Jax için bu odada yemek ilk olacaktı. Ortadaki uzun ahşap masanın etrafındaki ahşap uzun arkalıklı sandalyeler onları bekliyordu. Ortada soğuk yemekler ve aperatifler üzerleri kapalı bir şekilde duruyordu.

    Kısa süre içinde Arutha odaya geldi ve herkesi selamlardı. Ardından sandalyesine oturdu ve hizmetkarlar sıcakları servis etmeye başladı. Sıcakların servisinin ardından odadan çıktılar ve kapıyı dışarıdan kapadılar. Arutha gruba baktı ve,

    - Yıldızlimanından gelen bir mesaj üzerine Cleo ayrılmak zorunda kaldı beyler. Sanırım iyileri toplamak zor oluyor ha. diyerek sırıttı hafifçe

    - Siz neler düşündünüz?

    ----------------------------------------------------

    DM Notu: Çzerinizdekileri tasvirederseniz canlandırma açısından daha iyi olur arkadaşlar. Yediklerinizi isterseniz kendiniz yazabilirsiniz.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Beckett
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 19, 2005
    Posts: 523
    Location: underworld

    PostPosted: Sat Jan 28, 2006 6:27 pm Reply with quoteBack to top

    Oda bugüne kadar kaldığı en lüx yerdi.Her zaman derme çatma yerlerde kalmış bazen bir taşın üstünde bazende bir ahırda ineklerle birlikte uyumuştu.Onun için bu kuş tüyü yatak ona cennetten bir yer gibiydi.Kapıyı kapatır kapatmaz,soyundu ve yıkanmak için suyu hazırladı.Banyo yapmayalı en az 3 ay olmuştu.Kokusu ondan önce giriyordu mekanlara.Bunun için kokulu sabunlar ve parfümleri kullanarak yıkandı.Gerçekten iyi kokuyordu.En azından artık kokusu ondan önce geldiğinde insanlar etrafından kaçışmayacaktı.Yıkandıktan sonra kendini çıplak bir şekilde yatağa attı ve kapısı çalınıncaya kadar kestirdi.Kapı çalınınca mahmur bir şekilde kapıya doğru gitti,bu arada gerçekten iyi görev en azından şu anda iyi yaşıyorum diye düşündü.Ama görevli kız onu çıplak bir şekilde kapının önünde görüp kaçınca bu düşünceler uçtu aklından.

    Kapıyı hemen kapattı ve giysi dolabının yanına gitti.Güzel beyaz bir gömlek ve kahverengi pantalonu beğendi.Ama kıyafetler çok klasikti.Hançerini çıkarttı ve giysiler üzerinde kendine göre bir kaç değişiklik yaptı.Ve işi bittiğinde daha çok beğenmişti

    Bir görevli yardımı ile yemek odasını buldu ve kendi için ayırılan sandalyeye oturdu.Masada bir kaç kişi daha vardı ama tanımıyordu.Zaten prensi dahi dinlemiyordu.O şu anda kendini yemeğe kaptırmıştı.Çnüne bir kuzunun yarısı çekti ve yemeye başladı.Sıcak baharatlı şarabı ile de boğazına takılan etlerin sindirimini kolaylaştırıyordu.Yemekler gerçekten harikaydı.Prensin aşçıları yeterince maheretli diye düşündü.Ve yemeye devam etti.Sonra Prensin sesini duydu ve ağzı dolu olarak cevap vermeye çalıştı;

    "Koonhhu haggdhhaa............."

    ağzının dolu olduğunu farketti ve büyük lokmayı tek harekette yutkundu,şarabından bir yudum daha aldı ve tekrar konuştu;

    "Konu hakkında bir bilgim olmadığı için birşey söyleyemeyeceğim" dedi.

    Et tabağından kalanları kenara itti ve meyve tabaklarından birini önüne aldı.Eti biraz fazlamı kaçırmıştı??

    _________________
    Bu İsaret Kaos Tanrısının
    Bu,Kılıcların Tanrısının
    Bu,hayatın
    Bu da olumun
    ..... Bilmen gereken bunlar.....
    Geliyor zamanı Tanrıların;
    Hayatın ve Olumun...
    Back to top View user's profileSend private message
    Darkgnome
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 31, 2004
    Posts: 3918
    Location: Ankara

    PostPosted: Sat Jan 28, 2006 10:44 pm Reply with quoteBack to top

    İlk kez onun saarydaki zamanı iyi geçmişti. Aslında çokta iyi denemezdi ama bunca sıkıcı zamandan sonra en azında konuşmasını bilen biri ile konuşmak ona iyi gelmişti. O anda bir şeyi anladı. Bu sarayın yapısı o kadar bunaltıcıydıy ki Crydee'yi bile özlemeye başlamıştı. Hanthor ise aslında Crydeeli bir kişi gibi olduğundan ona yakın gelmişti.

    Akşama doğru Hathor'un yanında ayrılıpta yemek salonun yolunu tutarjken üstünde hala aynı yeşil giysileri vardı.

    Hanthor ile sohbetleri sırasında ona verilen yemekler nedeniyle karnı oldukça dolmuş olan Casper birde Aruthanın sofrasında yemek yemeye pekte istekli değildi. Sadece bir kaç tadımlık aldı ve ayıp olmasın diye yemeye başladı. Ancak bu yemekler yenmeyecek gibi değildi. Bir kaç kaşık daha ve bir kaç parça daha aldı ve bir anda aslında midesinde boş bazı yerlerin olduğunu gördü.

    Sabahki toplantıya göre keyfi daha yerindeydi. Ama bu karşısındaki adam onun iştahsızlığından oldukça çok faydalanıyordu ve bu onunda keyfini kaçırıyordu. Çnlerinde bu adamın gelişiyle kurulmuş gibi duran bir ziyafet sofarısı vardı. Peki bu adam kimdi?

    Ardından başından beridir fark edipte soramadığı soruyu Arutha cevapladı. Cleo Yıldız limanın geri dönmüştü. Nasıl bir açğrı olabilirdiki onca yolu gitmesi gerkmişti. Aklından aslında ne olmuş olabileceği ile ilgili fikirler yürütmeye çalıştı ama hepside aslında isteyerek gittiği gerçeğinin yanında oldukça sönük kalmışlardı. Yine iki kişiydiler ve diğer üyeyi sadece sabahtan tanımıştı.

    Fazlaca iştahlı yemek yiyen kişi ise ona kendini daha rahat hisetmesini sağlatsa da grubun yeni bir üyesimi yoksa herhangi başka birmi bilmediğinden birazda huzursuz hissettiriyordu.

    _________________
    Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
    Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
    "
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Feb 04, 2006 2:43 pm Reply with quoteBack to top

    Arutha masada yemeğini yerken bir yandan da grubu gözlemliyordu. Görevlerinin ucunun nerye çıkabileceğine dair endişeleri vardı açıkcası. Bu gruba yüklediği ağır bir yük vardı ve Arutha bu yükün altından kalkabileceklerini umuyordu.

    - Sizleri tanıştırmayı unuttum. dedi birden.

    - Bu yeni arkadaşınız Jax. dedi ve Jax'i tanıttı. Aslında tanıştırmayı unutmamıştı ama Jax'in kendisini tanıtmasını ummuştu. Casper'ın Jax'e attığı boş bakışlarsa umduğunun tam tersinin gerçekleştiğini gösteriyordu.

    Elini yeleğinin iç ceplerinden birine attı ve katlanmış bir kağıt tomarı çıkararak bunu Casper'a uzattı.

    - Sabah bazı raporların size yardımcı olacağını söylediğini hatırlıyorum Casper. Yoksa Andaras mı ima etmişti? dedi hafifçe gülümseyerek ve raporları Casper'a verdi.

    Casper kağıtları açıp baktığında elinde binanın konumunun bir krokisi (yakında koyacağım), binaya giren ve çıkanların eşgalleri, son bir haftaki hareketleri, binaya giriş çıkış saatleri ve Casper'ı tatmin edebilecek daha bir çok şey vardı. Bunu incelemek belki onlara bir şeyler kazandırabilirdi.

    Arutha Andaras'a döndü ve,

    - Sen bu şehre daha alışkınsın Andaras. Konu üzerine de düşündüğünü umuyorum. Aklında bir şeyler var mı? diye sordu.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Darkgnome
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 31, 2004
    Posts: 3918
    Location: Ankara

    PostPosted: Sat Feb 04, 2006 9:18 pm Reply with quoteBack to top

    Kasper Aruthanın uzattığı kağıdı kirli elleriyle tutmamak için dudakları ve birazda dili yardımı ile ellerini temizledikten sonra yanındaki havluya kurulayarak aldı. Ancak yemeklere dalmış kafasına daha sonra dank etti kağıdı uzatanın Arutha olduğu. Burada çok rahat davranmaya alışmıştı ve biraz kızardı. Kendisi için değil Martin'in köt görülmesi yüzünden endişelenmişti. Yinede Aruthanın bunları çokta kafasına takan biri olmadığını öğrendiğinden kafasına çokta takmadı ve kağıtları açıp bir bakış attı.

    Bilgiyle dolu kağıdın bilgileri içinde boğulduğunu hissetti. Sanki brökrasiyel uğraşırmış gibi gelmiş. Bakış atışı oldukça kısa sürmüştü ve Casper'ın kağıda baktıktan sonra yardım ararmışçasına etrafına bakışı ve gözlerinin Andaras'ta takılmasından sonra kağıtları ona uzartması, ne düşündüğünü anlamayı oldukça kolaylaştırıyordu.

    *Ormanda herşey daha basitti!*

    diye geçirdi içinden. şimdi yeni yandaşı Jax ile tanışma zamanıydı. Tam konuşacaktıki Arutha (büyük ve önemli prens, söz kesebilen ve istediği gibi konudan konuya atlayarak yanındakilerin konuşmasına bile mani olan önemli şahsiyet!)bu seferde Aruthaya bir soru sordu. şimdi Jax'la tanışması yapılamayacaktı. Ancak o anda Jax denen adamın gözleriyle gözleri kesişti.

    Yüzünde engel olamadığı bir gülümseme belirdi. Yüzünün üstü soslar ve küçük et parçalarıyla süslenmiş görüntüsü hem komik geliyordu hemde kendisini daha rahat hissetmesini sağlıyordu. Gülümsemesi hafif sırıtışa doğru kayarken başıyla kısa bir selam verdi.

    _________________
    Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
    Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
    "
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Efla
    Site Admin
    Site Admin





    Joined: Apr 10, 2004
    Posts: 3916
    Location: Ankara

    PostPosted: Fri Feb 17, 2006 2:01 pm Reply with quoteBack to top

    Sarayda yaşamayı şehirdeki çoğu insan gibi o da hayal etmişti. Belki beklediğinden de güzel biryerdi. Çok rahattı. FAkat bunlar sıkılmasını engelleyememişti. Boş vaktini düşünerek değerlendirdi. Gece şahinleri herkesin korkulu rüyasıydı. İnsan olduklarından bile şüpheliydi. En azından bir zamanlar insan olduklarını düşünüyordu. Bu kadar fanatiklik onu korkutuyordu. Asıl korktuğu gece şahinleri değildi aslında. Bunu anladı. Başarısız olmaktan korkuyordu. Böyle kafa patlatmak pek hoşuna gitmiyordu ama yapıcak başka birşey de yoktu.

    En sonunda düşüncelerinin arasından onu yemeğe çağıran bir sesle sıyrılıp çıktı. Bir protokol yemeği. Nasıl olduğunu hep merak etmişti. Çnemli yemeklerde az da olsa bulunmuştu ama burası bir saraydı. Bu insanı bir muharebeden daha çok zorlayabilir diye düşündü. Herkesi selamlayarak masaya oturdu. Nasıl insan savaşın içine girdiğinde heyecanı kayboluyorsa masaya oturması da heyecanını azaltmıştı. İnsanlar her türlü duruma çabuk uyum sağlıyordu. Ama önünde hala garip çatal kaşıklar duruyordu. Nasıl yemesi gerektiğini hatırlamaya çalıştı. Aslında çok leziz yemekler vardı. İçinden geçen hepsinden patlayana kadar yemekti. FAkat pek fazla yemedi. Belki normalde yediğinden de az. Konuşulanları dinlemeyi ihmal etmiyordu. Bu zevk için verilen bir yemek değildi zira. Birşeyler konuşulacaktı. Giderek kendini daha çok meseleye verebildi.

    Konuşulanları dinliyor birşey sorulmadıkça suskun kalmayı tercih ediyordu. Ama birşey sorulmuştu. Prensin. Andaras demesiyle istemsizce yüreği ağzına geldi. Belki artık alışmış olması gerekiyordu ama yine de engelleyebileceği birley değildi. Mümkün olduğunca rahat görünmeye çalıştı. Aslında bu beklediği bir soruydu. Evet birşeyler düşünmüştü aslında. Ama bulduğu fikirlerin çoğunu kendisi gündeme getirmeye karar vermeden çürütmüştü. Bunlar binayı ateşe vermek gibi fikirlerdi. Aslında sonradan sönüp baktığında aptalca bile gelmişti. Hızlı ve gizli bir operasyon olmalıydı. Bütün şehri tedirgin ederek ve ortalığı ayağa kaldırarak değil. Zaten zekasıyla övünen bir insan değildi. şimdiye kadar düşünmesi de pek gerekmemişti. Hep emirleri komutanlar verirdi. Ama bu eğişiyor gibiydi. Bu konuda biraz antreman yapması gerekecekti.

    Boğazını temizleyerek bekletmeden söze girdi.
    -Aslına bakarsanız düşündüm efendim. Elle tuttulur pek birşey elde edemedim. Hala Krondor halkının huzurunu düşünmek zorundayız. Bu da elimizi kolumuzu çoğu noktada bağlıyor. Mümkün olduğunca az tedirgin etmeliyiz. Bu durumda sessiz ve hızlı bir operasyon olmalı. Giyim dahil her konuda hiçbir şekilde göze batmamlıyız. Aslında... sayın büyücünün(ismini o an hatırlayamamıştı) da bize katılacağını umuyordum. Uzaktan yakından büyüle pek alakam olmasa da işimize yarayabilecek şeyler yapabildiğini duymuştum. Fakat umuyorum ki elimizdekilerle de başarılı olacağız. Belki bilgileri inceledikten sonra daha verimli olabilirim.

    Aman tanrım diye düşündü ne çok konuşmuştu. Bu kadar cümleyi art arda kurabileceğini bile ummuyordu. şimdi söylediklerinin tamamını bile hatırlamıyordu. Ukalaca ya da ters bişey söylememiş olduğunu umuyordu. Prens Arutha'ya akıl vermek haddine değildi aslında...

    _________________
    Chaos is the law of nature,
    Order is the dream of man.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Andero
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jun 24, 2004
    Posts: 758
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Feb 18, 2006 11:13 am Reply with quoteBack to top

    Güneş batıdan batar ve son kızıllıklarını Krondor ve batı toprakları üzerine salarken o yemekten sonraki 4. günde geçiyordu. Jax, Casper ve Andaras; Andaras'ın odasında toplanmış son konuşmalarını yapıyordu. Bu akşam operasyon gerçekleşecekti.

    Geride kalan 4 gün boyunca binayı bulmuşlar, raporları incelemişler, mahali gözlemişler ve kendilerine yarayacak bir şeyler bulmaya çalışmışlardı ellerinden geldiğince fark edilmemeye çalışarak. Elde ettikleri şeyleri alt alta girmişlerdi ve bunlar üzerinden uygun yolu bulabileceklerine inanıyorlardı.

    -Mahalle çok fakir ve insanlar kendi yaşamları dışında pek az şeyi umursuyorlar.
    -Bina yerleşimleri düzensiz.
    -Pencere düzenleri düşünülürse binanın iç yapısı iki yanda geniş birer odadan oluşuyor.
    -Binanın yanında biri üç diğeri ise iki katlı iki ayrı bina var. Orta binaya giren ve raporlarda verilen eşgallere uygun iki kişi sürekli olarak diğer binalara da girerken ve/veya çıkarken göze çarpıyor. Girilen binalardan çıkılıyor.
    -Binaya sürekli giriş çıkış yapan 4 kişi var ama bina 4 kişiyi barındırmak için fazla büyük. Adamlar görünür bir silah taşımıyor.
    -Biinaya en geç girişler güneş batımından sonraki bir saatlik zaman dilimi içerisinde gerçekleşiyor.
    -Çevre halkı binanın uzun süredir boş olduğunu ve genelde kalmak isteyenlerin uğradığı bir yıkıntı olduğunu söylüyor.
    -Terk edilmiş ve girişleri kalaslarla kapanmış kapılar bir süredir terk edilmiş ve içinde kimsenin yaşamadığı binalar alanı. Binalar çok eski.
    -Pazar alanı haftada 1 kez kuruluyor. Son kuruluşu dündü. Etrafta çöp olma olasılığı yüksek.
    -Uzak taraftaki çeşme akmıyor ama çok kötü bir koku yayılıyor. Etrafı binadan ve etrafından görülmesini engelleyen bir korulukla kaplı.
    -Bina yıkıntısı yaklaşık 2 hafta önce çöken bir binadan kalma. Binanın zaten eski olduğu söyleniyor.
    -Mahalle sakinleri askerlerden korkuyor ama fakir giyinmeyen herkes çok kolay göze çarpıyor.
    -Sokaklar geceleri ay ışığıyla aydınlanıyor.
    -Hedef binanın görülen bir başka girişi yok.
    -Çatılarda gezenlere rastlanmadı.
    -4 katlı olan ortadaki hedef binadan gün batımından sonra gün doğumuna kadar herhangi bir çıkış olmuyor. ,
    -Yan binalara geçenlerin içeride kalış süreleri 1-3 saat arasında değişiyor. Görüldüğü üzere girişleri ve çıkışları arasında bir farklılık yok. Gözlem süresi içinde de bu bina değiştiriş hareketlerini tamamiyle rastgele saatlerde yaptılar.
    -Orta binadan çıkan ve gözlenen 4 kişi hep aynı kişiler. Bu kişilerden yan binalara hangisinin gireceği belirsiz ve rastgele olarak değişiyor. Binalara giriş süreleri de tamamiyle rastgele. Bir aylık bir gözlem sürecinde iki hafta boyunca hiç girmedikten sonra bir hafta boyunca üç kez geçiş yapıldı. Son bir hafta da ise herhangi bir geçişse rastlanmadı.
    -Dışarı çıkanların arada sırada pazar yerine uğradıkları ve yiyecek tedarik ettikleri görülüyor. Alınan yiyecekler pazar bir daha kurulana kadar üç kişiye yetecek miktarda.
    -Binanın içinde 4'den fazla kişi olup olmadığı bir soru işareti zira bu dörtlüden başkaları göze çarpmadı.
    -Dörtlü sürekli beraber değiller. Hatta çoğu zaman ayrı hareket ediyorlar.
    -Hanlara ve benzeri yerlere gidip zaman geçirip içki içiyorlar. Fazla kaçırmamaya dikkat ettikleri gözlemlendi.
    -Kapılar ön sokağa bakan alanda olup üç binada da kapı hizasında ve kat yüksekliğinde birer pencere var. Yanlardan baktığınızda göze çarpan penceler binaların sisteminin aynı olduğunu ve bütün binaların iki yanda geniş birer daireden oluştuğunu gösteriyor. Daireler muhtemelen iki odalı. Pencelerin perdeleri genellikle kapalı oluyor ama dört odadan geceleri lantern ışıkları fark edilebiliyor.
    -Çeşme iyice incelendiğinde kaldırılabilir olduğu görülüyor. Çeşmenin altında bir delik var ve delik kanalizasyona açılıyor. Jimmy'nin şehir turunda anlattıkları kanalizasyonlarda insanlar gezebildiği yönünde. Çeşmenin altındaki delik çok küçük ve çocuk yaşta bile olsa bir insanın geçmesi imkansız. Etrafta herhangi bir mekanizma görülmüyor ama deliğin oturmuş olduğu mermerin kenarları toprak zeminden bir çelik perdelikle ayrılıyor.
    -AruthaÂ?ya gitmeden haber ver !!!

    Image

    Ellerindeki notlardan çıkarttıkları özet buydu. Onlara yardımcı olacağını umuyorlardı. Zira bu akşam bu işi yapacaklardı. Ççlünün gözü bir diğerinden gelecek öneri için birbirlerine bakıyordu.

    _________________
    Sadness is my reward because I hate, because I am alone, because I exist. It is the thing which reveals my rage, my envy. I neither live nor die. I will always pursue her. I am sad, I am angry and, I am waiting my time, because I am it, revenge itself.
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.72 Saniye