Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: MauraIngle
    Bugün: 9
    Dün: 23
    Toplam: 90338

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1569
    Üye: 0
    Toplam: 1569

    FrpWorld.Com :: View topic - Sonsuz Güneşin Koruyucuları! (KIYAMET RPG' Sİ GRUBU)
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Sonsuz Güneşin Koruyucuları! (KIYAMET RPG' Sİ GRUBU) View next topic
    View previous topic
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.
    Author Message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 6:41 pm Reply with quoteBack to top

    Diyardaki tüm dengeler altüst olurken bir grup vardı ki, herşeye rağmen hür halkların yaşadığı bu toprakları korumaya adamışlardı kendilerini. Onlar ki kalplerindeki iyiliğin ve ışığın her daim dalgalanan bayrağını ezelden ebediyete kadar kasvetli karanlığa karşı korkusuzca tutmaya ant içtiler. Ve şimdi diyar yıkımın eşiğine gelmişken bir kez daha birleşiyorlar. Tıpkı kehanetleri doğrularcasına. Ve tekrar birlik oluyorlar, şafağı ve doğumu yeniden güvenli topraklara taşımaya...

    ...Bu diyarda iyi olan, güzel olan ne vara bizler yaptık! Bunca güzelliği biraraya getirdik ve onları korumaya, kollamaya ant içtik! Manevi birliğimizi hep kalbimizin derinlerinde sakladık!

    şimdi görüyorum ki diyar, yeni ve çok daha büyük bir yıkımın eşiğinde. Aylardır meditasyon evrelerinde hissettiğim büyük güç dalgasını şimdi iyiden iyiye farketmeye başladım. Ve bize katliam, kaos ve yıkım getireceğini görüyorum.
    Ey Sonsuz Güneşin Savunucuları, Nöbette olanlar... Ruhlarımızı tek ve temiz bir darbeyle birbirimizden ayıracak ve birer birer yokedecek kılıcın keskin tarafı bize ve tüm değerlerimize doğrultulmuş durumda.

    Ve şimdi yoldaşlar...Karşı koyma zamanıdır. Sözünüzün ardından durma Zamanıdır...

    Yıkım başlıyor ve zaman... Tekrar göğüs göğüse çarpışma zamanıdır...

    Eldarin Symeon


    ----------------------

    Kıyamet Rpg si için iyilerin oluşturacağı alt gruptur arkadaşlar. Katılım başlamıştır.

    Diyarın geleceği ellerimizde;

    Kudret avuçlarımızda olsun...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir

    Last edited by Eldarin_ on Fri Dec 09, 2005 9:52 pm; edited 1 time in total
    Back to top View user's profileSend private message
    Rhonin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Dec 27, 2004
    Posts: 478
    Location: Ankara

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 7:10 pm Reply with quoteBack to top

    Uzun yıllar boyunca bir adamın yanında çıraklık yaptı V'ladhek Khalderun kendisi onun yanına isteyerek gelmemişti orda kalmak zorundaydı çünki annesi babası ve kardeşi lanet olası 6 hırsız tarafından öldürülmüşlerdi ve yanında kaldığı adam onu kurtarmıştı 11 yaşındayken ve o günden beri onun yanındaydı çaresizce...

    İnsanların ölümüne işkencelerine küçük yaşta tanık olmuştu ama her geçen gün büyüyor ve ustasından birşeyler öğreniyordu geçmiş yaşamındaki işkenceler yüzünden kendisini iyiliğe adamıştı V'ladhek şovalye olmayı istemişti hep insanları kurtarmayı istemişti burdaki öğrendikleriyle iyi seviyede öğrendiği eğitimi sayesinde ordan ayrılmış yollara çıkmıştı sessiz ve karanlık gecelerde...

    Başka birini bulmuştu kendine başka ve eskisinden daha iyi bir usta ama o hep V'ladhek'i aşşağılamıştı yanında olduğu sürece arada bir ordaki insanların yanına atardı kendisini ve bu onlara daha yakın olmasını sağlıyordu..O zaman insanların neler çektiğini daha iyi anlamıştı orda bile işkenceler görüyordu çevresindeki halk tekrar yola çıktığında ise işte oraya gelmişti Lord Oren'in tapınağına...

    Orada tapınak lideri ile dost olmuştu V'ladhek ilk defa arkadaşlığı en güzel şekilde görmüştü ama Oren ona adaletsizlik yapmıştı onu atmıştı..Tek dostunu atmıştı ailesi öldürülürken neredeyse aynı hisleri duymuştu...Artık hiçbirşeye güvenemiyordu hayatı boyunca hep saçmalıklarla uğraşmıştı yüce Lord Oren iyiliğin tanrısıydı ama yaptığı ne iyilik nede adaletti...

    Ve kendini onu aramak için tekrar yollara atmıştı artık bir şovalyeydi ama tanrısız bir şovalye onu aramasının nedeni kardeşi gibi olmasıydı en yakın dostuydu kendisini anlayan biriydi o ailesi gibi onu da kaybedemezdi ve onu aramaya çıktı sessiz,soğuk ve karanlık gecelerde...Kendisi seçimini yapmıştı en başından beri...

    Karakter:

    İsim :V'ladhek Khalderun
    Boy:182
    Kilo:80
    Irk:İnsan
    Yönelim:Netural Good
    Görünüm:Kahverengi uzun saçlı ve Buz mavisi renkli gözleri var...( Long Sword rünlerle kaplı ,buckler ,composite Long bow)
    Sınıf:Fighter
    Yaş:22

    _________________
     Beni mutlu et tatlı kız..<br> Bana sarıl bu gece.<br> Öp beni yaÄ?murun altında.<br> Sev beni sonsuza dek..<br>
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    Horcoel_Baator
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 22, 2004
    Posts: 673
    Location: BoÅ? boÅ? gezindigi Ankara sokaklarından..

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 7:18 pm Reply with quoteBack to top

    Adım Nimarien Celeb'thalion..Sanırım bir insan ömrüne göre uzun ve acıklı,bir elf ömrüne göre
    birkaç haftada okunulup bitirilen bir trajedi öyküsüyüm..Ama ne yazıktırki iki kanı birden taşıyorum..
    Ama doğru soru bu değil..Doğru soru bundan hiç utandımmı..Asla..Bilemiyorum belkide yetiştirliş tarzımdandır..

    Bir insan kadını ile bir elfin aşkından doğan bir meyveydim..Onların
    dileği..Onların umudu..Yaşam ve gelecek hakkındaki tek hedefleri olacaktım..Annemin dediğine göre ben tam doğduğumda
    pencereden yeni güneş doğuyormuş ve benim üzerimde ilk ışıltılarını serpiştirdiğinde gerçekten benim tanrıların hediyesi
    oldugumu düşünüyormuş..Babam o sırada Nimarien demiş bana..Ve adım bu olmuş..Evet..Nimarien..O lanet sirkten kaçtığına hiç pişman olmamış..
    Sirk..Hıh bunu hiç öğrenemedim..Ne babam nede annem anlatırdı
    bu hikayeyi bana..Ama önemi de yoktu..Annem ve babam..Anne seni ne kadar özlediğimi biliyormusun..Ve baba..Ah..Keşke bunu durdurmak
    için bir şansım olsaydı..

    Hayatımda huzur buldugum ilk yer..Doğup ve büyüdüğüm o küçücük kasaba..Heheh..Gülünç değilmi hep bir terzi olmak isterdim..
    Ancak iş çalışmaya gelince de kaytarır Derolgen Usta nın atolyesinden sıvışırdım..Çocuklarla oynamak güzeldi..Aslında oradaki
    herşey güzeldi ve ben..Ben mutluydum..Akşama kadar oyun oynar sonra da koşuşturarak eve gelirdim..Annem sofrayı hazırlamış olurdu
    babam ise arada ''arkadaşlarım'' dediği ki sonradan öğrendigime göre elf akrabalarımızın yanına gider gelirdi..Yada bahçedeki
    sebzelerle uğraşırdı..

    Güneşin batışı bile o kadar güzel ve manalıydıki..

    Evimizin üst çatısında oturur ve etrafı izlerdim akşama doğru..Güneşin batışını..İnsanlara bakınca onların gülen yüzlerini..

    Neden o lanet boru çalmak zorundaydı.....NEDEN??


    Peki ya şimdi..Ellerimde babamdan kalan son hatıralardan biri olan iki kısa kılıç belkide sonum olacak bir yola doğru kayıtsızca yürüyorum..Çzerimde parçalanmış deri bir

    zırh ve kırık bir kalple..

    Peki ne için..

    Belki daha önce yaptığım bir hatayı yapmamak için..

    ''Yaşam dünya üzerindeki en büyük hazinedir evlat..şuradaki atışan dalga geçen savaşçılara bak..Hayattaki tek amaçları savaşmak
    ve sağ kalmak..Onlar kendi hazinelerini biliyorlar oğlum ve onu korumak için savaşıyorlar..''

    ''Peki sizi onlardan ayrı..Yani özel yapan şey nedir..Siz..yani paladinler..''

    Gülümseyen yaşlı şovalye eğildi ve yarımelfin gözlerine gülümseyerek bakındı..

    ''Paladinlerin hayat amacı oğlum..Her zaman doğru olanı yapmaktır..Onlar bu yolda yürümeye başladıklarından beri kendi yaşam
    hazinelerinden vazgeçtiler ve başkalarınınkiler için savaşmaya başladılar..''

    ''Sonuçta paladinler bile herzaman heryerde olamıyor değilmi..Eğer olabilseydi gerçek annem ve babam..''duraksadı..

    Yaşlı şovalye susarak başını eğdi..''Bak Horcoel..Nimarien'' Dedi titrek bir hüzünle..

    ''Boşversene..Belliki siz YÇCE paladinlerin bile yapamayacağı şeyler var..Kaderi değiştirmek gibi..''

    ''Kader değiştirilemez evladım..''

    ''KADER UMURUMDA DEğİL TAMAMMI..Eğer dediğin gibi olsaydı..''Ağlamaklı bir ses tonuyla çıkmaya başlamıştı sesi..''Eğer iyiler
    hep kazansaydı şu anda bu lanet tapınakta senin esaretinde değil onların yanında mutlu bir şekilde oturuyor olacaktım..''

    ''Horcoel,oğlum..Ben seni tutsak olarak tutmuyorum..Seni oğlum olarak aldım yanıma..İste..İstediğin zaman gidebilirsin..''

    Arkasını döndü ve çıktı odadan..


    Benmi ne yaptım..Evet gittim tabi..Orclar..Onlardan nefret ediyordum ve hepsini parça parça doğramaya yeminliydim.
    Artık gücüm de vardı..Tapınakta geçirdiğim onca zamanda savaş sanatları üzerine eğitim almıştım..Hocalarım disiplinsiz
    oldugumdan şikayet etsede tapınak gençleri arasındaki müsabakalarda yaptığım hız döğüşü taktikleri ile üst üste senelerce
    birinci olmuştum..Evet tapınak artık bana vereceğini vermişti..Aslında burayı neden bıraktım biliyormusunuz..O güzel kasaba
    sanki ben oradayım diye orayı basmışlar gibi düşünmüştüm..Saçma değilmi..Ama oranın huzuruna kendimi kaptıra kaptıra oraya
    nazar değdirdiğimi düşünüyorum..

    Ve Euderius tapınağı..Orası da o kadar huzurlu idi ki..Her ne kadar surat asıp bazen saçmalıklar yapsamda orayı hep özlerim..
    Orayı ve oranın huzurunu..

    Başka güzel bir yerin daha Nimarien Celeb'thalion yüzünden yok olmasına izin veremezdim..

    Yada Thornan ın bana verdigi isimle Horcoel..Horcoel Baator..

    Thornan demişken..Tapınak lordu thornan..Beni gerçekten çok iyi yetiştirdi..Hep kalbimin ne kadar temiz oldugunu söylerdi bana
    Gülüp geçerdim..Ne de olsa temiz kalp ailemi geri getirmeyecekti..O kadar insanı geri getirmeyecekti..

    Bana kinimi aşarsam bir paladin olabileceğimi ve bana ustalık yapabileceğini söyledi..Diyorduki Euderius bana zaten bir çağırı
    yollamış..Sadece ben farkında değilmişim..Hıh..Hikaye..En azından o zaman için öyle düşünüyordum..

    Bazen neden biri beni çok sinirlendirse bile onu dövemediğimi kalbimden birşeyin beni durdurdugunu hep merak ederdim ama..
    Çzellikle de küçükken..Bilirsiniz çocuklar acımasızdır..Çzellikle insan çocukları..

    ''Haaha sivri kulaaak sivri kulaaaaaak..EHEHEhHEHEHEHEHE''

    Düşününce komik geliyor gerçi..

    Tapınagı terkederken buraya birdaha gelmeyecegimi düşünüyordum..Zaten kendimi bir lanet abidesi olarak gördüğüm için tapınağı
    daha fazla uğursuzlugumla bozmayacaktım..Gittim ve kasaba kasaba gezindim..Nedensizce insanlara yardım ettim..Nedensizce..Bazen oturup enayimiyim ben
    dediğim bile oldu..İlk gittigim han
    ben girer girmez soygun tehtidi ile karşılaştı..İşte ugursuzlugum demiştim kendi kendime..Gerçi bu sefer hatamı düzeltebilecektim..
    Adamı iki harakette yakaladım..Amatör..Nefeside pis kokuyordu..Hangi salak içip içip han soymaya kalkarki..Babamında bazen mırıldandıgı gibi
    ''İnsanlar işte..''

    Yolculuğumda kara bahtımdanmıdır nedir birçok orc öldürdüm..Ara sıra tapınaktan kaçar çevre civarı kabilelere ufak saldılar düzenlerdim..
    Bi seferinde orcun tekinin bana bakıp kaba saba ortak lisanda ''Gat-liamjııı'' diyip kaçtıgını hatırlarım..İşte o günde böyle bir gündü
    tesadüftenmidir yoksa kaderdenmi Euderius tapınagı yakınlarına düşmüştü yolum..3 5 tane orc ve bir tane yarı orc gördügüm gibi sırıtıp
    kılıcımı çektim..Onların da baltalarını çekecegini umarken yarı orc dur dedi..Durmak mı dedim sırıtarak..Durmak..Neden durayım ki..
    Başka bir ailenin daha mahvolması içinmi HA!!

    ''Hayır''dedi yarı orc..Biz tapınak lideri Thornan ı uyarmaya gidiyoruz..Biz elçi..şef Groghnak seçmek bizi..Orclarla insanlar bir olmalı..Tehlike..
    Sonra 4 iri orcu gösterdi''Bunlar muhafız..''

    Bukadar saçma bir hikayeye inanamazdım herhalde Thornan ve orclar..Anlaşma??..Bu gerçekten çok saçmaydı..İlerlemeye devam ettim..

    ''Llütfen..Biz sana zarar vermek istemiyoz..Söz verdik..Kızıl fırtınaya..Bundan sonra insan eti yok..Ama onu uyarmaya gidiyoz..Karabüyücüler..Onlar onu ölü ister..
    Var tuzak çıkmamalı dışarı''

    Ahh..Gerçekten saçmalık..
    İlerlemeye devam ettim..
    Ve gerisi çığlıklar siyah kan lekeleri ile kaplı..

    Ben ne yaptım..??


    (Euderius savaş karargahı..)

    2 gün sonra bir patlama..

    ''Koşuun''

    ''Efendim ne oluyor..''

    ''Patlamalar efendim büyü işine benziyor..''

    ''Herkez kaleyee..Herkez kaleyee..''

    Oradaki kim..

    Tanrım küçük bir kız ateş altında..

    ''Brixal herkezi içeriye çek..''

    ''Ama efendim kaçamayız..''

    ''Bu bir emirdir..Görmediğimiz şeyle savaşamayız..''

    ''Büyücüler hangi şeytanlıkların arkasına saklanmışlardır bunu ancak Euderius bilir..''

    Thornan dörtnala savaş bineğini sürerken etrafını inceliyordu..

    ''Yüce Euderius aşkına bu kız..''

    O sırada bir yıldırım mızragı göğsüne işaret etti ve adamı bineğinden yere mıhladı..

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------
    Sonrasını hatırlamak istemiyorum..Sadece onun yanına vardıgımda son sözleri hala kulagımda..

    ''Sen benim sahip oldugum en iyi şeydin evlat..Ama bir o kadarda huysuzdunki..''Çok babacan gülümserdi hep..Çlürken bile..

    ''Birgün kaderin ne olduğunu anlayacaksın..''Ve değiştirilmeyeceğini..''

    Evet anladım baba..Anladım..şu an bende senin izinde bir paladinim..Kim bilirdiki benim bir paladin olacağımı..Seni öldüren büyücüleri
    cezalandırmak uğruna takibe başladım ve onlar beni bir boyut kapısı ile buraya yolladılar..
    Burada bir süre boyunca insanlara yardım ettim bir tanrının himayesine girdim..Ve geri çıktım..İnanabiliyormusun Cehennemin bir katını ve
    Cennetin bir katını görmeyi bile becerdim..Evet gerçekten huysuzum galiba..

    ''şimdi düşüncelerimi önüme yoğunlaştırmam lazım baba..Bana ihtiyacı olan insanlar var ve senin öğrettiğin şekilde insanlara yardım etmeye
    ve onların hazinelerini korumaya devam ediyorum..Birde Illyra var tabi..Sevdigim kız..Onunla seni tanıştırmayı çok isterdim biliyormusun..
    Zaten artık kendime yönelik tek amacım Illyra yı bulmak oldu..Ama önce insanları düşünmek zorundayım..

    Kendine iyi bak baba..Sanırım bir yaralı beni çağırıyor..İyileştirmem için..

    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------
    Nimarien Celeb'thalion/Horcoel Baator
    Boy:1-75
    Kilo:65
    Irk:Half Elf
    Yönelim:Lawfull Good
    Görünüm:İpek sarısı omuzları geçen uzun düz saçlar ve deniz mavisi gözler..
    Sınıf:Paladin/Fighter
    Yaş:57

    _________________
    ''No matter what I do, no matter how hard I try,
    the ones I love will always be the ones who pay..''
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    wicked_one
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 19, 2004
    Posts: 595
    Location: istanbul

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 7:22 pm Reply with quoteBack to top

    Crelanos Dreambringer

    Görünüş: Uzun boylu, iri yapılı, gülümseyen ve bilgece bakışlara sahip, oldukça sakin bir insan. Mavi, yeşil ve beyaz renklerden oluşmuş kıyafetler giyiyor, zırhı yok. Yanında taşıdığı bir flüt var. Kahverengi gözlü, kumral saçlıdır.

    Geçmiş: Paladin olan babasının ölümü ve abisinin ( Valeros Doombringer ), evden kaçışından sonra, annesinin yaşadığı hüznü gören Crelanos, kendini annesine adamıştır. Ve onu zorlayan kimse olmadığından, paladinliği seçmeyip, farkında olmadan abisinin yolundan gitmiş ve bir ozan olmuştur. Annesinin yardımını arkasına alan ve sevgisiyle yaşayan Crelanos, bir süre sonra, diyarda uzayıp giden savaşlara karşı hissettiği duyguların farkına varmış ve kendine verdiği sözlerle bu savaşlara karşı çıkmaya başlamıştır. Bir süre sonra, verdiği sözlere olan bağlılığından oluşan bir güçle, annesinin ölümünden sonra, diyara barışı ve huzuru dağıtmak için dolaşmaya başlamıştır. Ve bunu yaparken, annesinin son isteği olan, ValerosÂ?u bulmayı da kafasına koymuştur. Bu yolda ilerlerken, bir grup ile karşılaşır, ve diyarın kaderini değiştirecek olan olaylara karışır...

    _________________
    <div>De profundis clamavi at de Domine, serva animos nostros...</div><br>
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 8:04 pm Reply with quoteBack to top

    Cervantes(Yetim olduğu için soyadı yok)

    40'larında bir insan şovalye, 1.90 boylarında, full plate zırh giyiyor, zırhının sol dirseği ve sol elinin arasında bir bucklar var, arada ufak yıldırımlar saçan bir bastard swordu var. Fırça gibi dik beyaz kısa saçları var. Boynunun gözüken kısmında değişik dövmeler görünüyor. Gözleri açık mavi.

    -----------------------

    "Senin için karanlikta yürüdüm... Senin için isigi aradim... Senin için kan döktüm... Kanimi döktüm... Can aldim..."

    Din savasçisi gururla kendinden emin bir sekilde yürüyordu. Çzerindeki zirhta tanrisinin sembolünü yillardir tasiyordu. Çlümlü hayatini ve yasaminin da sonrasini ona adamisti...

    "Oren... Çlüm'ün Tanrisi... Adalet'in Tanrisi... Savas'in Tanrisi...",
    Hayatini temsil eden ve adadigi her sey Oren'in yolundaydi... Onu rüyalarinda görmeye baslamasinin üzerinden çok uzun zaman geçmisti. Tanrisinin sembolünü bir kez daha öperken gözlerini dünyanin tehlikelerine kapatti. Huzur ona ancak bu kisa anlarda bahsedilirdi. Karanliga karsi savastaki huzurlu birkaç saniye....

    Cervantes savaş alanınca korkunç bir canavar, hayatında ise iyiliğin koruyucusu ve dünyanın en onurlu en nazik insanıydı... Savaş ve ölümü yüzlerce kez tatmıştı düşmanlarının cesetlerinin üzerinde zaferi göğüslerken...

    Defalarca kez güller solmus, yapraklar dökülmüstü... Fakat Tanrilar'in savasindan sonra bile dünya hala oradaydi, sapasaglam ayaktaydi. Karanlik basarisiz olmustu. Oren gücünü yeni bir dengede bulmustu, adalet...

    O bu dünyadaki en ölümsüz askla doluydu... Tanri askiyla doluydu... Dağlık zirvenin eteklerinde günlerce yolculuk ederek 10 kasaba ahalisini dağların ardına gizlemişti.

    "Oren... Can alan ve can veren... Doğuyu ve Batıyı eşsiz terazisinin üzerinde dengede tutan. Senin çagrinla buradayım... Ve daima senin yolunda olacağım..."

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Darkgnome
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 31, 2004
    Posts: 3918
    Location: Ankara

    PostPosted: Wed Nov 09, 2005 8:25 pm Reply with quoteBack to top

    Bilimin gücünü küçümsemeyim. Büyünün gücünü de küçümsemeyin. Bilimin ilerlemesi ve büyünün desteğiyle kentler yıkılır ve kentler yapılır. Ancak birisini yok saymak sadece kaybedenlerin yapacağı bir iştir. Yaptıklarım kimseye yardım için değil. şu zamana kadar yaptığım hiçbir şeyi başkasına yardım olsun diye yapmadım. Verdiğim sözleri tuttum ama her zaman bana verilen sözler tutulmadı. Hatırladığım kadarıyla hayatımın en büyük kazığını bir tanrının baş rahibi olduğunu söyleyen bir gnomdan yedim. Aslında bir gnomun ruhu.

    Acı dolu bir yaşamım olmadı hatırladığım kadarıyla. İnsanlar beni kötü ruh, cadı, tipsiz, yerden bitme, küçük goblinimsi şey ve çirkin şey olarak çağırdı, pek çok zaman yanlış yere suçlandım bir binanın yıkımından bir kızın ölümünden ve bağın yanışından da sorumlu tutuldum, kentlerde hor görüldüm ve hatta küçük çocuklar beni sopalarıyla dövdü ama sonuçta hayatımın çoğunu istediğim şeyleri yaparak geçirdim. Bilim ve büyüyle geçen 50 yılım ve belki de daha güzel geçmiş hatırlayamadığım 100 yılım sonunda bakıyorum da bana diğer pek çok kişiye verilmemiş bir güç verildi. Bir şeyleri değiştirebilme gücü ve bunu başarabilecek bir azim.

    Bir gnom ruhunun bana verdiği sözler sonunda 10 kasabanın tekrar kurulması için çalışan Cervantes adında bir şövalyeye verdiğim bir söz var ve şimdide en bilge büyücülerin kabul edildiği bir yerde tek bir kere gördüğüm bir büyücünün çağrısını aldım. Eldarin isminde bir büyücünün. İyi bir adamdı ve şimdi bu dünyanın bana verdiklerini geri vereceğim. Bütün bu hoş zamanlarımın ve tüm emeklerimin karşılığını alacağım.

    (Hiçbir şey bedava değildir yanımda getirdiklerim para ve emekle yapılmıştır. Bilginize sunarım!)

    Mucit ve birazda büyücü Hastlisch ve sadece Hastlisch... pardon... Hastlisch ve aslan yürekli baykuş Shön.

    _________________
    Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
    Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
    "
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Yılmax
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 05, 2005
    Posts: 686
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Thu Nov 10, 2005 6:18 pm Reply with quoteBack to top

    Karanlık; Derin, sonsuz, yok edici, çıldırtan, delirten, bazıları için huzur, bazıları içinse korku, kabus ve karanlık bir geçmişi hatırlatan karanlık. Bazılarına göre sonsuzluk, bazılarına göre belirsizlik, bazılarına göre ölüm. Bana göreyse kayıp bir geçmiş ve kabuslarla karışık kopuk, silik, anlamsız anı parçaları...

    Ne kadar oldu şu parlayan ateş topunu göreli? Ne zaman bu kadar aşina oldum ateşe, ışığa? Karanlığı terkedeli ne kadar oldu? Birkaç kopuk görüntü. Her gece neden uyanıyorum ter içinde titeyerek? Bu sonsuz işkenceyi hakedecek ne yaptım? Ne kadar kötü olmuş olabilirim ki?

    Bir yüz, bir sima. Altın sarısı, narin yüzünü, tenini bir ipek şal edasında yalayıp geçen saçlar. Duruşundaki zarafet, herkesin gıptayla baktığı, dönüp tekrar tekrar bakacağı asil duruşu. Aklar içerisinde en güzel rüyalarımda göremediğim kabuslarım da tekrar tekrar öleceğim güzellik.

    Bir isim. Evet bunu hatırlıyorum dediğim Linaeylen...
    Ağaçların, temiz havanın, burada güneş dedikleri ateş topunun, Esterial denizinin narin, temiz, keskin havasının, dalgaların hırçınlığının,belki de buralardaki herşeyin en güzel yanlarını almış birinin adı Linaeylen...

    Peki ben neden bu kadar korkuyorum bu ismi anarken? Karanlık geçmişimden mi kaçıyorum? Her ne kadar karanlık tabirini kullansamda bu karanlık ne anlamdaydı? Tabiatım mı karanlıktı yoksa derimin rengi mi?

    Ne oldu bana, ne yaptılar? Aklım nerede ya benliğim, kişiliğim? Bu benmiyim yoksa, yoksa başka birinin hayatını mı yaşıyorum?

    Tanrılar, sadece kendilerini düşünen, diğerlerini yoktan sayanlar. Belki de bir tanrıya bağlıydım bir zamanlar. Ama şimdi diyarın haline baktıkça onların küstah oyunlarına alet olan fareler gibi hissediyorum kendimi. Neden buradayım, neden bıraktım karanlıktaki huzuru? Ya da neden zorla atıldım dışarı? Belki de yeterince güçlü değildim? Ya da yeterince kötü değildim. Ama yok güçlüydüm onu biliyorum. Oradayken çok kişi benden korkuyor olmalıydı. Ama bu yaralar. Off kahrolası yaralar sınavımdan sonra oldu. Neden sınava girdim ki? Kötü bir büyücümüydüm? Hayır zaten kudretli bir büyücüydüm ama kadim büyülerim de beni terketti tıpkı hafızam gibi. Kovuldum, lanet yedim, ya da kaçtım yine lanet yedim...

    Neden bu diyar yokolmasın ki? Neden yardım etmek isteyeyim burada yaşıyanlara? Onlar bana ne verdi ki ne isteyebilsinler benden? Sadece 30 mevsimdir burada yaşıyorum ve yaşadığım her an önyargılarla boğuşuyorum. Burada neler görmedim ki? Konsey büyücülerinden bir elf, başka bir büyücünün sırtına saplanmış oku çıkarmaktan aciz. Bir drow yardım ediyor ama ona da önyargıyla bakıyorlar. Buradakilere daha nasıl yardımcı olabilirm ki? Sonradan ak cüppe giyen bir büyücü çırağı halkı başbüyücü olduğu şeklinde kandırmaya çalışıyor. şükürler olsun ki Eldarin ve biz oradaydık ve maskesini düşürdük ama o hala bir şeyler peşine. Belki de kendisi bile bilmiyor neler peşinde olduğunu. İleride karanlık tarafın güç vaatlerine kanıp gidebilir. Bunu kendisi bile bilmiyor. Aciz yaratıklar. Benim kadar yaşasaydılar birşeyler öğrenebilirmiydiler acaba? Hiç sanmıyorum. Peki neden yardım etmemi bekliyorlar? Ya da ben neden yardım etmeyi düşünüyorum? Belki de yalnızca kendim için ya da belki de bu karmaşa biterse huzur bulacağımı düşündüğümdendir...

    Yilmax, Yilmax Z'yl Arnen yine yollarda bu kez başını ne tür bir derde soktuğunun farkında. Ama belki de beklediğinden fazla belaya sokmuştur...

    Sadece zaman gösterecek herşeyi. Kimbilir belki geçmişini bulur...

    Name : Yilmax Z'yl Arnen
    Age : 197
    Race : Drow
    Alignment : Chaotic Neutral

    ---------------------------------------------------------------------------------------------------
    Kainatta salt iyilik ya da salt kötülük diye birşey yoktur.
    Yalnızca güç vardır.
    Güce sahip olan herşeye hükmeder.
    Ta ki karşısına daha güçlü birisi dikilene dek...

    Yilmax Z'yl Arnen
    Red Robe Mage
    Back to top View user's profileSend private message
    Slach
    Gölge Ustası





    Joined: Nov 13, 2004
    Posts: 759
    Location: EskiÅ?ehir

    PostPosted: Fri Nov 11, 2005 8:26 pm Reply with quoteBack to top

    Slach Nightfall


    Günler sonra artık on kasaba halkı güvende olacağı bir yere taşınmıştı. Ama ne kadar güvendeydiler. Tabi ne kadar güvende oldukları söylenirse. şimdi sadece soğuk dağların eteklerinin altında bir hedefti. Elf birkaç önemli ayrıntıyı ihmal ettiği için pek başarılı olamamıştı. Artık burada yapabileceği pek fazla şey yoktu. Çlüm çok yakın veya çok uzaktı ama ölümün yakın olma ihtimali düşünülünce gereksiz bir bekleyiş olduğunu anlıyordu. Birkaç yıl sonra geri dönüp güvenli bir ortamda nerede kaldıysa oradan devam edicekti. şimdiklik yapacak başka bir iş bulmalıydı...



    Bilinmezin Hikayesi

    Yardıma geldim güneş korucularına
    Güneşin bittiği yerin selamıyla
    Göremez oldu mu gözleriniz karanlık yollarda
    Göz olmaya geldim ışıksız noktalarda
    Ne olduğum ne yaptığım bilinmez sokaklarda
    Bazen bir şairim bazen kalabalık hanlarda
    Ufak bir hikaye bu benim hakkımda
    İnsan şehrinde bulunmuşum bu uzun kulaklarla
    Neredeyse ölüyormuşum yalnız sokaklarda
    O sarhoş insan olmasa
    Almış bir sürü çocukla yanına
    Zaman çabuk geçmiş ona
    Hırsızlıkla suçlanmış çocuklar babası gibi olduğunda
    Geçmiş bir insan ömrü karanlık zindanlarda
    Kurtulmuş zindanlarda isyan çıkınca
    Birkaç kişi öldürmüş intikama saygıyla
    isyan büyümüş sokaklarda
    Evine dönmek istemiş sıcaklık umuduyla
    Görmüş ne sarhoş adam kalmış ne kardeşleri
    Ne de harabeden bozma yuva
    Gidecek yeri kalmamış isyan sonrasında
    Ormanın sıcak yuvasından başka
    Birkaç gün yaşamış güz ormanlarında
    Bir elfe rastlamış kutsal bir dua duyunca
    Hikayelerini anlatmışlar ağaç gölgesi altında
    Elf yanıyormuş nefret soğukluğuyla
    Rahip savaşıyormuş nefretin kaynağıyla
    Rahip evini açmış bütün sıcaklığıyla
    Nefreti yok etmiş zaman çarkı turlar attığında
    Elf yeni odalar görüyormuş yıllar sonra
    Alışıkmış sessiz ilerleyip dolaşmaya
    Büyük kütüphane bulmuş din hakkında
    Kitapları okumaya başlamış büyük bir merakla
    Bir çok şey okumuş unutulan tanrı hakkında
    Ve yolunu izlemiş küçük yavaş adımlarla


    Slach on kasaba halkının yanındaki son saatlerinde yazmıştı. Geçmişi hatırlamak pek hoşuna gitmesede yinede yüzünde buruk bir tebessüm vardı. Yazdıklarını son birkez okudu ve on kasaba halkına baktı. Rüzgarla karışan bir fısıltıyla '' geri dönücem '' dedi. hava giderek soğumuştu. Ve birden kuzeden soğuk bir rüzgar esti. Slach elindeki kağıt havalandı bir süre sonra gözden kayboldu. Kağıt rüzgarın savurganlığından kurtulup yere düşmeden Slach ne yapmak istediğini düşünmeye başlamıştı.

    _________________
    Oyunların kralını bozan hep benim, gırgırı Å?amatayı seven hep benim, bilin bakalım ben kimim?
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's website
    WereWolf
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 15, 2005
    Posts: 83

    PostPosted: Sat Nov 12, 2005 12:49 pm Reply with quoteBack to top

    Azazel,soyundan gelen lycanthrope laneti onu daha da güçlü yapıyor,Ama o gücünü doğayı ve tanrısı Dragonfly ı memnun etmek haricinde kullanmadı.Eğer burda doğaya karşı bir tehdit varsa Azazel de kanının son damlasına kadar savaşacak.''Topraktan geldim,toprakta yürüdüm,toprağa döneceğim...''

    Ad:Azazel
    Irk:Wood Elf/Lycanthope(Natural-Werewolf Lord)
    Alignment:True Neutral
    Boy:1.78
    Kilo:72
    Meslek:Fighter/Barbarian

    _________________
    isim:Azazel
    Irk:Wood Elf/Lycanthrope (Natural Werewolf )
    Meslek:level.4 Fighter/level 1.Werewolf Lord
    Göz Rengi:YeÅ?il
    Boy,Saç Rengi:1,72,Kızıl
    Alignment:True Neutral
    Back to top View user's profileSend private message
    Illyra
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jan 25, 2005
    Posts: 2113
    Location: Duskwood

    PostPosted: Sat Nov 12, 2005 3:46 pm Reply with quoteBack to top

    Brightskystars, ormanın içinde büyük bir elf kasabasıydı. Diğer sakin ve huzurlu elf kasabalarından farkı hanımların ve beylerin birkaç nesil önce tutuldukları anlaşmazlık ve savaştı. elf kralı ve kraliçesi bile bu savaşta birbirlerinin karşısına çıkmışlardı. kadınlar kasabanın bir kısmında erkekler ise diğer kısmında yaşamaya başlamışken zamanlarının çoğunu kılıç düellolarıyla ve politik tartışmalar la - kadınları üstün yoksa erkekler mi sorusuna cevaben - ve biribrileirni ezme aruzuyla geçirerek uzun ömürlenirni harcıyorlardı.
    fakat elf hanımları - savaşçıları mı deseydim - uzun ömürlerine - ve sayılarına - rağmen soylarının devam etmesi zorunda olduğunu anladılar. bunun üzerine elf beyleriyle - sadece bu konuda - bir anlaşma yaparak sadece baharın ilk günü savaşmadan bir araya geldiler. elbette erkek elf bebekleri uygun bir yaştan sonra kasabanın diğer tarafına gönerliyordu. fakat en büyük iddia kral ve kraliçe arasındaydı. nitekim bir baharın ilerleyen günlerinde kraliçe hamile kaldı. elf hanımları ve elf beyleri bile savaşmaya ara vermişlerdi. fakat yağmurlu bir kasım gecesi tüm merklar sona ermişti. erkekler bebeğin kız olduğunu öğrenince büyük hayal kırıklığna uğrarken, hanımlar şenlik tertiplemişlerdi. ve elf krlaçiesnin yeni doğan güzel bebeğine Dioraveni ismini veridler (diorevani yağmurla birlikte gelen demekti).

    Elf prensesi büyüdükçe bir savaşçı olmak için güçsüz olduğu fakat poltikaya yatkın olduğu keşfedildi. yinede güzel elf prensesine - sadece görüntü için - hep belinde taşıdığı gümüş bir kısakılıç, gümüş bir elf bıçağı ve bir yay veridli. dioraveni her elf gibi neredye doğuştan yay ve ok kullnmasını biliyordu. büyümeye devam ederken herkezi güzelliği ile kendine hayran ediyordu. savaşçıardan çok büyücülerle arkadaşlık etmeyi
    seviyordu. güzel zevkleri ve soylu davranışları vardı. hemen hemen her elf gidi doğaya ve hayvanlara yakındı. annesinin yetmişikinci doğum gününde verdiği beyaz midillisi heavenbreeze in yele kuyruk tüylerini herkezi şaşkınlık içinde bırakarak pembeye boyamış ve renkli kurdeleler takmıştı. düellolarla yakından uzaktan alakası yoktu. hayatı lüks ve refah içindeydi. kasabanın bu şekilde yaşamasını saçma buluyordu.belkide haklıydı.

    brigtskystars kasabası hatayı en başında bir nişanlı çiftin evlikik yüzünden çıkarttıkları kavgayı büyütrek ve cinslerini birbirlerinden soyutlayarak yapmışlardı. bayanlar kasabanın kendi bölümlerinin ismini Brightskymoon olarak değiştirirken, baylar Brightskytuhnder i kendilerine uygun görmüşlerdi. hamınlar aya tapmıyor fakat çok özel bir yakınlık hissediyordular, bu yüzden kendi birliklerine anlamı ayın kızı olan "amız-on" ismini verdiler.

    her zaman olduğu gibi eflerin baş düşmanı orklar, brightskystars elflerinin arasında anlaşmazlığı görmüş ve hanımların ciddi bir korunmaya sahip olmadan rahatça yaşadıkların öğrenmişlerdi. dioraveni seksenbeş yaşına geldiğinde orklar - her zaman kendilerinden bekleneceği gibi - oldukça plansız ve bodozlama bir şekilde brightskymoon a saldırdılar. hamınların çoğu ölsede, hayatta kalanlar tüm anlaşmazlığı unutarak, erkeklerin
    yanına sığındılar.

    bu sırada beyaz bir büyücü cüppesi ile bir sırt çantası kapan ve altında deri zırh ve pantolon şeklindeki deri zırhı olan (deri zırhta sadece görüntü amacı ile kendisindeydi) macera düşkünü Dioraveni, annesininde güvenli bir şekilde babasının yanına gittiğini görerek bu sıkıcı yerden kurtulmak için tam bir fırsat olduğunu kavramıştı. heavenbreeze atlayarak kasabadan uzaklaştı. bunca zamandır insanların dilini öğrenmiş, onların kısa yaşam şekillerini heyecan verici bulmuş ve diğer elf lerin anlatımlarının gerçek olmadığını düşünmüştü. böylece yeni ve güzel bir maceraya doğru midillisini insanların diyarlarına sürdü...

    _________________
    Image
    Back to top View user's profileSend private message
    Sylvos
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Nov 21, 2004
    Posts: 1073
    Location: Darkon

    PostPosted: Sun Nov 13, 2005 7:09 am Reply with quoteBack to top

    Soğuk.. Çok soğuk...

    Daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu cüce savaşçısı. Soğuğun altında ne zamandır durduğunu bilmiyordu. Fakat bu zamanın sandığından fazla olacağı kesindi. Bu onun özgürlük ve düzen için ilk savaşı idi. Ve özel bir grubun üyesi olarak savaşın gidişatını değiştirecek gücü simgeliyordu.

      Goblinler çıkageldi, tepenin arkasından,
      İçlerindeki nefret gözlerinden yansıyordu.
      Cüce öncü grubu onları karşıladı.
      Soğuk kış ayazında iki düşman tarafta
      Birbirlerini incelediler savaşı başlatmadan önce,
      Ardından çektiler birlikte silahlarını.
      Ve çeliğin çelik ile çarpışma zamanı gelmişti!


    Goblinlerin nefret ve öfke dolu bakışları, sanki silahlarına güç katıyor gibiydi. Hepsi birden koştular, cüce güruhuna karşı. Cüceler onlardan kat be kat daha azdı. Savunmada kalarak hazırda beklediler.

    Odunu kayanın altına yerleştir ve bastır!
    Ve birden tepenin üstünden kayalar yağmaya başladı. Cahil goblin güruhu bunu, Moradin' in onlara bir ceza olarak yaptığını düşündüler. Kayalar cücelere hiç yaklaşmadan goblin ordusunun üstüne ilerledi. Ordu, düzenini bozup kaçışmaya başladı. Altında ezilenler ise, tepeden aşağı kayalar yardımı ile düştüler. Cücelerin kayalar için yaptığı kamufule edilmiş yol, kayaların rayından çıkmasını engellemişti. Fakat bikaç kaya bunları engel olarak görmeyip başka taraflara kaymıştı.

    Ve cüceler kayalıkların üzerinden atlayarak rakiplerini iyice şaşırttılar. Hp birlikte dağılmış orduyu yoketmek için ilerlediler. Ve çeliğin zırha ilk değişi ile çıkan ses tepede yankılandı. Savaşın sıcaklığı karşısında, kış soğuğu hissedilmez olmuştu. Harbormm Doomhammer önüne çıkan ilk goblinin başını gövdesinden ayırarak diğer şaşırmış haldeki goblini de biçti. Böylece goblin ordusunu hç zorluk çekmeden ortadan kaldırdılar. şamanları yakalandı ve esir alındı...

    => Cüce takvimine göre; Nisan' ın 15' i 1385

    Malkav klanında herşey olması gereken gibi yolunda gidiyordu. Cüceler; yeraltı şehrinde zanaatlarını geliştirip, birbirinden iyi ustaları elinden çıkmış silah ve zırhları dövüp, dışarıya pazalıyorlardı. Fakat birkaç gün sonra önemli sayılabilecek gerçekten birşey olmuştu. Cüce klanı lideri yaşlı Daren Ironfirst felç kalmıştı. Cüce rahipleri bunun nedenini bulamıyorlardı fakat, tedavi için güçlü bir rahibe ihtiyaç vardı..

    Bunun için dış dünyadan birisini bulmak gerekiordu. Ve bunun için Harbormm Doomhammer seçildi...

    ---------------------------

    Harbormm Doomhammer, bir cüce için orta yaşlarındaki, doğuştan savaşçı özelliklerine sahip birisidir. Diğer cücelerin tersine, zanaat becerisi az olan birisidir. Nedense o parlak taşlar onun için pek önemli sayılmıyordu ve bir anlam ifade etmiyordu. Yeraltı şehrinin içinde neredeyse hayatının çoğunu geçirmiş ve orduda göev alarak kendini savaş sanatında geliştirmiştir. Gerçek dünyayı tanımak konusunda ne kadar özlem duyduysa, o kadar içeri kapanmıştır. Fakat ona bir şans verilmişti. Yeryüzüne çıkıp ve yaşlı cüce liderine gereken şifayı bulmak, onun için ise, dünyanın diğer yüzünü tanımak için.
    Harbormm yeryüzüne seyahat için hazır olduğunda bir grup eşliğinde dışarıya kadar uğurlandı. Thorgoriath' da biraz araştırma sonucunda Oren Mabedi' nin ismini duydu ve oraya yolculuk etti. Alacağı yardımın karşılığında onlara bir hizmet vermek istedi ve tapınak şövalyesi olarak 10 kasabayı kurtarmak için yola çıktılar. Birkaç gün içinde birçok olay ve bilmece gibi soruların esrarengiz cevaplarını buldular.
    10 kasaba' dan ayrıldığında oduncuları öldürerek ölü olarak tekrar dirilten bir ölüm-büyücüsüne rastladı. Yakalamaya çalıştı fakat, başaramadı. İskelet savaşçılar ile savaşarak canlı kurtulmayı başardı ve Tapınak Lideri oldu. 10 kasabaya doğru hareket eden bir ork ordusunu gördü ve yardım etmek için Thorgoriath' a yolculuk etti...
    __________________________________
    Harbormm Doomhammer, 69 yaşında 1.49 boyunda bir cücedir. Kahverengi saçlı, gür sakallı ve kahverengi gözlü. Zırhının üzerinde beyaz bir kuş tüyü amblemi var. Orta boyda çelik bir kalkanı ve Oren tarafından kutsanmış bir cüce savaş baltasına sahip....

    _________________
    -I grow tired of shouting battle cries when fighting this mage. Boo will finish his eyeballs once and for all, so he does not rise again! Evil, meet my sword! SWORD, MEET EVÄ°L!!
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Sun Nov 13, 2005 4:15 pm Reply with quoteBack to top

    Başvurular için son 3 gün desek fena olmicak...Sonra da oyun başlar heralde...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Finrod_Isilra
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 22, 2005
    Posts: 166

    PostPosted: Fri Nov 18, 2005 11:19 pm Reply with quoteBack to top

    Finrod Orion İsilra....

    Kolcuyken iyiliğin temsilcisi güçlü bir yarı elf...Ama güç herzaman onu cezbetmişdi korucuyken doğası gereği güçü iyilik için kullanıyordu ama onu cezbeden bir diğer şey büyü ye yaklaşdıkca gücün sadece iyiliğin hakkı olmadığını anlamaya başladı...

    Arnor veliahtı olarak doğuşdan hakkı olan bir krallığın başına geçdiğinde güce olan tutsuku iyice artmışdı böylece bir gün ülkeyi yıkılmanın eşiğinde bırakarak büyücülere katılmak üzere yola çıkdı çok uzun zaman büyücülük öğrenimi konusunda çalışdı ta ki kendini hazır hissedene dek ve günün birinde yüksek büyücülük kulesi tarafından bulundu...

    Ad:Finrod O. İsilra
    Sınıf:Mage/Evoker
    Irk:Yarı Elf
    Boy:1,80
    Kilo:60
    Yönelim:True Natural

    _________________
    purometos, bir hırsız
    tanrıları soymuÅ?,
    ateÅ?i çalmıÅ?
    yanar gazı,
    sen misin purometos!..
    kafkas daÄ?larında bir
    kayaya çakılmıÅ?,
    karaciÄ?erine de iki kartal,
    vur, allah vur!..
    Back to top View user's profileSend private message
    Logan
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 29, 2004
    Posts: 1963
    Location: Gölgelerin İçinden,Kan Kusturmaya Geldim

    PostPosted: Sat Nov 19, 2005 5:30 am Reply with quoteBack to top

    GÇmüş yüz ve yaşadağı Kutsaldağ adını verdikleri yerde,İliği yaymak ve kötülüğün yayılmasını engelemek için nesiler boyu çalışmalr yapmış
    ve çeçşitli diyarlara nice kutsal savaşcılar yolamış,nice kahramanlar yaratmıştır... GÇmüş yüz Eğtimi buda tamamladıktan sonra... kötülüğün yayıldığı bir diyara
    Gitmek için yola cıkmıştır... bu diyarda bir kişinin sebep oldu bir yanlışı bir halk çekiyormuş,.
    Gümüş yüz bu acıyı birazafifletmek için oraya doğru yola alırken yolunu üstünde mümkün oldukça çok fazla kişiye yardım etmiş,en son macerasında zengin bir kişini küçük kızını Orkların elinden kurtarmış,bunu para karşılığı yapmadığı için,ve adamın ısrarları üzerine onu kuruyacak bir bileklik hediyeyi kabul etmiş...
    Kötülüklere karşı koymak için işine yaruyan her hediyi kabul eden gümüş yüz,bir usta bir demircinin yaptğı zırh ile.... babasının ona verdiği Basterdsword ile kalkanını kulanıyor.kutsal bir ırktan gelen gümüş yüz.İYi olduğu kadar sert ve otaritel,elflerle iyi anlaşan gümüş yüz insanların tamahkar olduğu için her ne kadar güvenmese hiç bir zaman yardımını esirgemez... Gümüşyüz 26 bahar yaşamış genç bir din savaşcısıdır...

    ARtık...Lord Oren Nin bir din savaşcısı adalet dağıtıcısıdır....

    Ad:GümüşYüz
    Sınıf:Paladin

    Boy:1,92
    Kilo:112

    Alet EDEvat: KAbzasının üstünde... melek kanatları gibi tutacak yeri olan bir pic kılıcı...
    özel yapım Tam lefha bir zırh... Levha bir kalkan, Brleşik uzun yay ve Sadak içinde ok...

    _________________
    Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEFFA
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Sun Nov 20, 2005 4:46 pm Reply with quoteBack to top

    Evet efendim biraz geç olsa da teşrif ettim. Mr.Green

    Bileniniz var, bilmeyeniniz var. O yüzden burada açıklayayım bir kez daha: Bu gruba atanan DM benim. Haliyle bazı açıklamalarda bulunmam gerekecek sizlere Smile

    Ok: Turları 48 saatte bir döndürmeyi planlıyorum. Elbette ki bu herkesin birkaç saatte yazması durumunda illa 48 saat bekleyeceğim anlamına gelmiyor. Bazı durumlar sebebiyle (Vize, sınav, hastalık vb.) bu süreyi biraz uzatabilirim elbette. Diyaloglar vb. durumlara anında müdahele edeceğim tabi.

    Ok: Oynanması gecikilen karakterleri birkaç turluğuna kanatlarım altına alırım. (Oyuncunun bağlantı problemi vb. sorunları olduğunu düşünerek) ama birkaç tur sonra hâlâ bana mantıklı bir açıklamayla oyuncu gelmezse, karakterin üzerine içmek için bir bardak soğuk su hazırlasanız iyi olur Mr.Green

    Ok: XP sistemi Shevarash'ın bir başka başlıkta belirttiği gibidir. Oyuncular aynı xp'yi almayacaklar. Kendi sınıfına uygun durumlarda xp kazanacaklar. Bunun yanında öğrendikleri en ufak şeye dahi xp veririm. Bir rahibin yeni bir tür ayin görmesi, bir büyücünün yeni bir büyüyü ilk defa denemesi, pek çok basit olaydan xp kazanırsınız. Çzetlemem gerekirse xp konusunda cömert bir DM'yimdir. Pasif kalmadığını müddetçe sıkıntı çekmezsiniz. Eh, tabi "xp kasacağım, xp kasacağım!" diye gereksiz kahramanlıklara başvurursanız büyük risk alırsınız.

    Ok: Yanlış saymadıysam 12 kişi olmuşuz. En kalabalık grup biziz sanırım. Herhalde başka katılan olmaz. (Zaten olmasın ordu mu kuruyoruz Mr.Green )

    Ok: Karakterlerlerinizin ninesinin amcasının dayısının halasının oğlunun göz rengine varana kadar her türlü detayı istiyorum (Tamam, biraz abarttım galiba.) bu sebeple benle mutlaka temasa geçin. Buradaki özgeçmişlere ek tüm detayları istiyorum.

    Ok: Template sahibi olan oyuncuların Redblade'de bunları yaratmak konusunda güçlük çektiğini biliyorum. Ama bir zahmet birilerine danışıp hallediverin. Sonra lazım olduğunda karakterlere bakıp template'siz görürsem dalgınlığıma gelip o halde işlem yapabilirim. Kısacası template ekleme işini bana bırakmayın, kasamam.

    Ok: Karakter kağıtları! Evet karakter kağıtlarını birkaç gün içinde istiyorum. Mümkünse o detaylı özgeçmişinizi buraya yazdığınız ve bana bildirdiğiniz halde oraya da geçiriverin, benim için büyük kolaylık olur. Ama ne olursa olsun karakter kağıtlarını istiyorum. Oyuna karakter kağıdını yollamadan başlayanlar, kafalarına yıldırım düşmesi gibi talihsiz bir olay yaşayabilirler, benden söylemesi.

    Ok: Tasvirleri güzel kullanın. İyi tasvirler xp konusunda bonus alabilir (Tabi azıtıp 10 sayfa tasvir yapmayın.) Mesela savaşçılar tasvir yapsın lütfen. Kimse "X, karşısındaki bilmemneye saldırdı." yazıp bırakmasın. Ayrıca tasvirlere de dikkat edin. Vaktiyle aşağıdan yapılan bir hamlenin tasvirini yanlış anlayan bir savaşçı hamleyi yukarıda karşılamaya çalışmıştı. Sonuç: Zar atmaya bile gereksinim duymamıştım. Savaşçı mefta. Bu yüzden herkes tasvirine çok dikkat etsin. Hatalı tasvir yapandan mazlumların hıncı itinayla alınır.

    Ok: Son olarak, lütfen yazılarınızı düzgün, okunaklı ve imla kurallarına uygun yazın (Logan bu sözüm özellikle sana.) zira okumak zor olursa ben yanlış anlayıp yanlış cevap atabilirim. Kendi sıhhatiniz için düzgün yazmaya özen gösterin.

    Evet, fazla oldu sanki. Ama 12 kişiyiz ve düzeni sağlamak için fazlaca istekte bulunmak zorundaydım. Gönlüm isterdi ki oyuncularım daha rahat olsun ama benim de elim kolum bağlanıyor bu durumda. Sorularınız için özel mesajlarla yada MSN Messenger'dan ulaşabilirsiniz.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.75 Saniye