Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: yqiqufa
    Bugün: 16
    Dün: 23
    Toplam: 90345

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1513
    Üye: 1
    Toplam: 1514

    Şu An Bağlı:
    01 : robert989

    FrpWorld.Com :: View topic - Sonsuz Güneşin Koruyucuları! (KIYAMET RPG' Sİ GRUBU)
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Sonsuz Güneşin Koruyucuları! (KIYAMET RPG' Sİ GRUBU) View next topic
    View previous topic
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.
    Author Message
    mertcane
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 08, 2005
    Posts: 16

    PostPosted: Sun Nov 20, 2005 6:44 pm Reply with quoteBack to top

    -AD :Mertcane
    -YAş : 20
    -BOY : 1.85
    -KİLO : 50
    -TEMEL EşYALAR : zırh,6 tane ranger bıçagı ,12 adet hançer, pelerin, pantolon, matara, ip(halat), ok-yay, oklar için birkaç özel başlık, yeterli erzak, harita kapları, parşömen ruloları, tüy ve mürekkep, sırt çantası, kese çantası, çizme,Eldiven

    Ben Göçebe Bir Ranger im Ve Grup Bulmak İçin Durmadna Göç Edip Duruyorum Buraya Geldim Belki Bir Grup Bulup Maceraya Atılıp Oklarıma Ve Ranger Bıçaklarımla Savaşmaya Hazırım
    Back to top View user's profileSend private message
    Eldarin_






    Joined: Dec 20, 2006
    Posts: -27
    Location: Yolcu

    PostPosted: Sun Nov 20, 2005 11:19 pm Reply with quoteBack to top

    NOT: Osiris ve Cervantes in karakter kağıtlarını ben oluşturacaktım sanırım. Birkaç gün içersinde düzenlerim her ikisini de...

    Oyuncular oyunun çabucak başlayabilmesi için DM ile en kısa zamanda irtibata geçseler iyi olur...

    _________________
    Bu kullanıcı siteden ayrılan fakat forum düzeni açısından mesajlarının durması gereken kullanıcılar için ayrılmıÅ?tır. Kullanıcı kesinlikle yoktur. Sorumluluk ve yükümlülükleri site yönetimindedir
    Back to top View user's profileSend private message
    Logan
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 29, 2004
    Posts: 1963
    Location: Gölgelerin İçinden,Kan Kusturmaya Geldim

    PostPosted: Mon Nov 21, 2005 11:52 pm Reply with quoteBack to top

    TÇm kuralara uyulacaktır...
    Ve benim için özel Kural koyulması,gerçekten beni onurlandırdı...

    Bu arada Grıuptaki arkaşlar... ve sevgili dm miz Beni eklerseniz sevinirim

    [email protected]

    _________________
    Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEFFA
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    Gorath
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Mar 22, 2004
    Posts: 2057
    Location: Meleran

    PostPosted: Mon Nov 28, 2005 2:38 pm Reply with quoteBack to top

    Yolculuk her zaman için onun hayatı olmuştu. Halkı adına onca yere gitmiş onca görev edinmişti ki...

    Halkı... Unutmaya çalıştığı, artık onlardan birisi olmadığı için hatırlamamaya çalıştığı halkı...

    Ayrılık zordu ama... ama o nicelerinden ayrılmıştı. Nasıl unutabilirdi ki? Nasıl? O uzun zaman önce kendisine bu soruyu sormuştu sık sık. Uzun zaman önce asla unutamam diye ağlıyordu ama unutmuştu işte! O kadar kolay olmamıştı ama unutmuştu. Duygularını köreltmek için savaş vermişti. Köreltmişti de... Artık bir daha kimseye körü körüne bağlanmayacaktı. O şapşala bağlandığı gibi kimseye bağlanmayacaktı.

    Görmeyen gözlerle kanat seslerinin giderek uzaklaştığı gökyüzüne doğru baktı ve yavaşça el salladı. İşte... geçmişi ile son bağlantısı da böylece uçup gitmişti. Albentuna, sevgili Griffon'u halkının yanına dönüyordu. Onu göndermek için kendisi ile çok savaş vermişti ama en sonunda bunu başarmıştı. Kendisi ile olan savaşı, geleceği açısından bu kararı vermişti ve ruhunun bir kısmı savaşı kaybederken bir kısmı kazanmıştı. Griffon elbette bir gün yeniden onu bulacaktı. Albentuna öyle kolay kolay sahibini unutacak bir hayvan değildi ama en azından şimdilik onu kaderi ile başbaşa bırakmıştı.

    İlyamain görmeyen gözlerle önüne bakarak ilerledi. Hissetmeye çalışarak ilerliyordu ama bu yolda iyi değildi. Hissetme duygusu henüz tam gelişmemişti. Logan'ın giden cesedini hissedebiliyordu. O ağlarken yanından geçen devasa sureti hissetmişti. Logan ona yalan söylemişti! Ona öleceğini söyleyerek onu kandırmıştı...

    Derken yakınında konuşan kimseleri duydu. Ah nasılda hissetmemişti? Ayaklarının altında ki zemin değişmişti. şimdi daha sert bir zemindeydi. Bir kasabadaydı. Bir kasaba olmalıydı burası. Konuşan kişileri duyunca kulak kabardı ama durmadan ilerlemeye devam etti. Elindeki sopa ile yolunu kontrol ediyordu ama bu iştede başarılı değildi. Albentuna ayrıldığından beridir yürümekte bile başarılı değildi. Bedeninin yakınında ki yol gösteren bir beden olmadan ilerlemekte hiç iyi değildi.

    "Kız kör görüyor musun?" demişti o adamlardan birisi.

    "Oldukçada güzel. şu siyah saçlara bak."

    "Onu o saçlardan sürüklemek kolay olacaktır elbette ki Roan!" dedi bir diğeri. "Ama kör bir insana dokunmak... bilemiyorum..."

    "Hadiyin ama bu iş o kadar kolay olacak ki! Nicelerini sokaklarda sürüklüyoruz sizde biliyorsunuz. Sadece kör bir kızı mı bir ara sokakta kıstıramayacağız hem kız bu kadar güzelken... şu vücuda bir baksanıza ne kadar da narin, hele o eller? Kollarınızın arasına aldığınızda sizi ateşi ile kavuracak gibi duruyor..."

    İlyamain paniklemeye başlamıştı. Elbette ki bu adamların konuşmalarını duyabilecek kadar yakın değildi. Normal olsa, kör olmasa onların konuşmalarını duyamazdı da... Ama körlük sanki ona bir şey getirmişti. Sadece duyusunda bir miktar gelişme vardı. Hisleri... onlar hiç iyi olamayacaktı belki de ama bu gelişmiş duyusundan dolayı bir kez daha Tanrısına şükretti... Ayrıca da yardım için Tanrısına dua ederken buldu kendisini... "Tanrım Oren lütfen bana yardım et..."

    Panik yapmamalıydı. Savaşmayı bırakmamıştı. Artık elinde kılıcı ile savaşmıyordu ama artık duyguları ile savaşıyordu. Eskiden bir savaşçıydı ama artık onu saran bu körlük bir savaşçı olmasını engelliyordu. Kendisini Tanrısına, Oren'e adamıştı.

    Derin bir nefes aldı ve adamlara belli etmemeyi umarak yürümeye devam etti. Sakin sakin... Hiçbir şekilde hızlanmadan, ya da yavaşlamadan, kısacası hızını hiç değiştirmeden...

    Kolunda onu sıkıca kavrayan bir el hissettiğinde daha fazla bir yol gidememişti. Elinde ki baston düştü ve İlyamain o güçlü el tarafından çekildi. Bedeni adeta yerde sürüklenirken ve şehrin içerisinde ki bir ara sokağa doğru çekilirken bir çığlık attı.

    Sürüklendi... sürüklendi ve ilk defa iç güdüleri ile hareket ederek dişlerini bileğindeki kola geçirdi. Yanında bir haykırış yükselirken etrafını yokladı ama karanlık... her zaman etrafını saran karanlık hiç değişmiyordu işte. Hissedemiyordu. Bastonunun yanında olmasını dilerken buldu kendisini. En azından o bir miktar yol gösteriyordu. En azından o bir miktar yer belirliyordu ve en azından onunla savunabilirdi kendisini. Artık silah kullanamıyordu. Körken değil... Körken kullanmanın bir yolu yoktu silah ama baston... O çaresiz bir kız için azıcıkta olsa bir yardımdı. Ama o anda bastonundan çok uzağa sürüklendiğini fark etti. Artık bastonuna yakın değildi.

    "Seni lânet olası... Senin ölünü farelere yediricem..." Bu o genç adamlardan birisi değildi. Bu başka bir serseriydi. 'Tanrım...' diye süşündü. 'Dünya serserilerle mi dolu? Yaşamama iznin yok mu?'

    Derken üzerine eğilen bedeni hissetti ve o anda ileriden gelen hırıltıyı.

    Dev gibi bir köpek hırlayarak köşeden fırladı ve bedenin üzerine atlayarak adamın korku haykırışı içerisinde gerilemesine neden oldu. Kapkara tüylere sahip olan köpek sokakta kaçan adamın arkasından alevler saçan gözlerle baktı ve ardından şimdi yanında, yerde yatan kıza dönerek burnunu ona sürttü. Kız gözlerinden akan yaşlarla köpeğe doğru elini uzattı ve eli ile köpeğin kafasını okşarken "Tanrım..." dedi. "Yardımın için..." Derken köpeğin dişlerinin arasına aldığı elbisesi ile onu çekiştirdiğini hissetti ve "Yol göstericim mi olacaksın?" diye sordu. "Seni izleyeceğim..."

    O gün içerisinde İlyamain, kurtarıcı adını verdiği köpeğin peşinde, perişan halde bir hana kadar gitmişti ve ardından iyi kalpli hancı Dora'nın yardımları ile bir odaya çıkmıştı. Hancı yanındaki köpeğin bu kör kızdan ayrılmaması üzerine onuda kızın odasına almıştı. İlyamain böylece iki haftadan fazla zamanını bu handa geçirmişti. Ama ondan öncesi... Ondan öncesine ait anılarını sadece bu iki hafta içerisinde bir gün Hancı Dora ile paylaşmıştı:

    "Halkım adına Lord Oren tapınağına kutsal bir görev uğruna gitmiştim." diyerek anlatmıştı. "Bunu yapmak için oraya gittiğimde halkımın hediyesi Tapınak şövalyesi lideri tarafından kabul edilmemişti ve hediyeler yerine halkım adına ben tapınakta kaldım. Ben halkımın elçisiydim ve her zaman halkım adına en iyi olanı yapacaktım. Orada kaldığım süre zarfında bu şövalye Liderine tüm kalbimle bağlandım -şimdi bunu o kadar zaman sonra anlatırken söylemesi çok kolay geliyordu- ve onun ölümüne gideceği bir savaş için benden ayrılmasını izledim. Onun savaşta olduğu süre içerisinde ise yakalandığım azılı bir hastalık sonucunda kör oldum. Sevdiğimin bedeni ölü olarak bana geldiğinde ben bir süre yasını tuttum ve ardından tapınaktan ayrılarak halkımın yanına dönmeye karar verdim. Ama hepsi savaşçı olan halkım körlüğümden dolayı beni kabul etmediği zaman oradan da ayrılmak zorunda kaldım. şimdi ise ruhumda sadece bağlı olduğum Tanrım Oren var ve..." O sırada eline masanın başında, oturduğu sandalyenin yanında, o ana kadar hiç yanından ayrılmayan bir köpeğin sıcak burnu değdi. "Ve 'Kurtarıcı' var."

    İlyamain o zamandan sonra Doraya teşekkür etmişti ve handan ayrılarak artık yoldaşı sayesinde daha rahat ilerleyebildiği yollarda ilerlemeye başlamıştı...

    Adı: İlyamain
    Irk: İnsan
    Boy: 1.64
    Kilo: 54
    Yaş: 23
    Sınıf: Savaşçı/Rahip
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailICQ Number
    Yener
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 12, 2005
    Posts: 1742
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Wed Nov 30, 2005 6:30 pm Reply with quoteBack to top

    İsim :Nakh-thl Elrich
    Boy: 1.82
    Kilo:110
    Irk:Half orc
    Yönelim:Lawfull Good
    Görünüm:Ela gözlü,saçsız
    Sınıf:Monk
    Yaş:18


    Myry babasının son söylediği söze hiç aldırış etmeden odasına doğru yöneldi.Babası ona Â?neden küçük kardeşin gibi olamıyorsun!Â? demişti.Küçük kardeşi Lry daha şimdiden bahçe işlerini öğrenmeye başlamıştı ama Myry babası gibi basit bir çifçi olmamaya kararlıydı.Myry çok hırçın ve asi bir kızdı bu yüzden babasıyla sürekli anlaşmazlığa düşüyor ve onunla tartışıyor hemen hemen hergün onun dayağını yiyordu.Myry artık kararlıydı 20 yaşına girmişti bir yetişkindi evden ayrılmasının zamanı gelmişti geçiyordu bile bu akşam hazırlığını yapacak ve hiç kimseye belli etmeden evden uzaklaşacaktı.

    Myry annesi,küçük kardeşi özelliklede babasına görünmemek için çok büyük bir özen göstermişti artık erzağı hazırdı çaktırmadan babasının dolabındaki hançeride aşırmayı başarmıştı havanın kararmasına birkaç saatten daha kısa bir süre olmalıydı.Myry annesine bugün biraz yorgun olduğunu söylemişti ve yatağına erken gitmişti gideceği yol uzundu biraz dinlenmesi gerekiyordu,ailesini beklide sonkez görüyordu ama bu onun umrunda bile değildi artık özgür olacaktı.

    Myry bir kabusla yatağından fırladı,yastığının altındaki babasından aşırdığı hançeri havada birkaç kez savurduktan sonra bir çığlık atmamak için kendini zor tuttu artık rüyada olmadığını erken fark ettiği için tanrılara şükretti.Myry kafasını çevirip kardeşinin yatağına baktı küçük kardeşi uyuyordu vakit geceyarısını geçmek üzereydi planlamış olduğu zamanı kaçırdığı için kendine bir küfür savurdu.Myry erzak çantasını aldı ve sesesizce odasından çıkmak için kapıya yöneldi birden içinden sonbirkez daha kardeşine bakmak geldi ama bunu yapmamıştı.

    Myry sonunda dışarı çıktı ve kasfetli çifliklerini kaplayan ormana doğru yöneldi karanlığa dalmak için önce biraz tereddüt etsede cesaretini toplayıp ormana dalmayı başardı Myry bu ormandan nefret ediyordu.Myry ürkek bir şekilde ilerlerken ormana lanetler yağdırmayada devam ediyordu.Bir an Myry ormandaki sessizliği yaran bir ses duydu ardından karanlığın içinden bir yaratık fırladı bu bir kurttu, kurt sivri dişlerini MyryÂ?ye gösteriyor ve hırlıyordu.Myry hemen belimdeki hançeri sıkı sıkı kavradı.Birden çok garip bir şey oldu ve kurt kuyruğunu kıstırmış bir şekilde uzaklaşmaya başladı.Myry arkasındaki gırtlaktan yırtılırcasına gelen garip sesin etkisiyle kaskatı kesildi ve arkasını döndü dönerdönmez arkasındaki şen onu kollarından kavradı ve en yakındaki ağaca toslattı bu şiddetli darbenin etkisiyle Myry kendinden geçti ve bayıldı.

    Myry uyandığı zaman üzerindeki kıyafetlerinin parçalandığını gördü artık gün ağırmıştı ve Myry yarı çıplak bir halde yerde yatıyordu.Myry düngece korktuğu şeyin başına gelmemiş olması için tanrılara duvalar etti gözlerinden dökülen yaşlar bardaktan boşalır gibiydi.

    Myry evdekilere belli etmeden eve girmeyi başarmıştı yaşadığı olayın üzerinden yedi ay geçmişti artık babasına karşı daha sadık davranıyordu bu durum babasını çok memnun etmişti ama annesi kötü bir şeyler olduğunu sezinliyordu.Myry yedi ay içinde çok hızlı ve aşırı derecede şişmanlamaya başlamıştı Myry bu durumunu fazla yemek yemesiyle açıklıyordu kötü olanı aklından uzaklaştırmaya çalışıyordu
    Fakat bir gün babasıyla beraber tarlada çalışırken derin bir sancı MyryÂ? nin nefesini kesti ve Mayry olduğu yerde yığılıp kaldı.

    Myry bir anda kendisini yatağında yatarken buldu,annesi başında endişeli gözlerle onu izliyor,ıslak bezi anlında gezdiriyordu,babası öfkeli bağırışlarla odayı inletiyordu.Adam Â?kadın bırak onu boğacağımÂ? diyor ve kendine hakim olmaya çalışıyordu küçük kardeşi ise ortalarda yoktu.Myry hamileliğinin artık ortaya çıktığını anlamakta geç kalmadı.

    Myry bıçak gibi saplanan ağrılara daha fazla dayanamıyordu daha önce ebelik yapmış olan annesi ona yardımcı olmayaçalışıyordu fakat bir sorun vardı bu bebek normal değildi.Birkaç acılı saatin ardından Myry son acılı çığlığını attı Â?onu al anne!!!!!!!!Â?.

    Myry nin annesi gözyaşları içinde odadan çıktı MyryÂ? nin babası Karl kaygılı gözlerle önce karısına sonrada battaniyede sarılı olan yaratığa baktı bir anda KarlÂ?ın sesi bütün çiflikte yankılandı Â?MYRY SEN NE YAPTIN SENİ FAHİşE!!!!!!Â?.Çifliğin kapısı açıldı ve dışarı bir şey fırlatıldı bir kurbağadan bile çirkin olan bu şey korkunç çığlıklar atıyordu ardından Karl alinden bir yabayla dışarı çıktı Â?SENİ ÇDÇRÇCEM UCUBE!!!Â?.Bağırışlar yan çiflikteki insanların dışarı çıkmasına neden olmuştu şaşkın gözlerle bu çıldırmış gibi görünen adama bakıyorlardı.Myry nin babası tam yabayı yerde yatan yaratığa saplamak üzereyken bir el uzandı ve yabayı onun elinden söküp aldı.

    Larek arkasına bile bakmadan manastıra doğru yöneldi kucağındaki battaniyeye sarılı half_orc bebeyi bir an önce beslemeliydi yoksa ölecekti.Kucağındaki bu çirkin yaratık her ne kadar kötü bir kandan geliyor olsanda o daha bir bebekti ve masumdu.Larek tapınağa girdiğinde half_orc bebeğin attığı boğuk çığlıklar içine sessizlik çökmüş manastırda yankılandı.Larek bir an bu yaratığın manastır eğitimine alışıp alışamayacağını düşündü.

    Nakh 18 yıl boyunca tapınaktan çok nadir çıktı o sadece tekniğini mükemmelleştirmeye adamıştı kendini,iri orc ataları sayesinde ona bahşedilen güç sert bir dövüş tekniği geliştirmesini sağlamıştı artık ustası LarekÂ?e rakip olabiliyordu.Bu gün Larek tarafından çağrılmıştı Nakh muhtemelen manastır içinde bir görevdir diye düşündü beklide Larek ondan manasıtıra yeni gelen öğrencileri eğitmesini isteyecekti.
    Nakh tekniğini geliştirmek için yaptığı çalışmalara daldığı bir anda ustasının onu çağırdığını unuttu Nakh apar topar antreman odasından çıktı ve ustasının odasına yöneldi.Nakh ustasının odasına girdiğinde onu meditasyon halinde buldu tam geri dönmeyi düşündüğüsırada Larek ona seslendi Â?BekleÂ?.Â?Tam 18 yıldır bu manastırdasın Nakh artık biraz dışarı çıkıp kendi geçmişinle yüzleşmenin ve kendi ki ni dışarıda geliştirmenin zamanı geldiÂ?.Bu sözler NakhÂ?a adeta bir tokat gibi çarptı dışarı çıkmak.
    Nakh bikaç dakika sessiz kaldıktan sonra yutkunarak konuştu Â?Eeeyerrr böylee düşünüyorsannnnızzzÂ?.

    Nakh yanına sadece işine yarayacak şeyleri aldı birkaç günlük erzak ,bir dövüş sopası ve bir hançer.nereye gideceğini tam olarak kestiremiyordu.Nakh yol boyunca LarekÂ?in ona anlattıklarını düşündü insan annesi tecavüze uğramıştı bir orc tarafından yapılmış vaşilikti Nakh bütün orclara bir lanet okudu.Nakh demekki yeni doğduğunda sokağa atılmıştı eyer Larek onu yanına almasa çoktan öldürülmüş olacaktı,bir kaza eseri bir vahşilik sonucunda varolduğunu bilmek NakhÂ?ın adeta yüreyini parçaladı.LarekÂ?in taktığı isimle Nakh-thl Elrich artık kocaman dünyada yalnızdı,kaderiyle baş başa kalmıştı.

    _________________
    [b:bc27a75495]Ignorance is not bliss, merely uninformed misery.[/b:bc27a75495]
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Wed Nov 30, 2005 7:43 pm Reply with quoteBack to top

    15 kişi olduk. Sanırım bu kadar yeter haksız mıyım? Başvuruları kapatıyorum. Başlık tarafımdan kitlenmiştir. Smile

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.59 Saniye