Ben mi? Benim kim olduÄ?umu zaten bilmiyor musun? Senin deyiminle küçük adam büyük rahip...
Bense kendimi bir ozan olarak görürüm.
Burada oluÅ? nedenimse tam da senin dediÄ?in gibi ölümü seyretmek içindi. Ben eski bir onkasabalıyım. Ve bu en kara anında buraya geri dönmek zorunda hissettim kendimi..
Bir Å?ey yapamayacaÄ?ımı bile bile sadece o an yaÅ?anırken orada olabilmek için...
Peter sustu belki söylememesi gereken Å?eyleri söylediÄ?ini farketmiÅ?ti. Belki adama daha gizemli görünmek daha fazla iÅ?e yarardı.
Å?imdi ise ona en doÄ?ru görünen beklemekti. Adam Oren rahiplerinin deliliklerini adamda görmemiÅ?ti. Yeminer rahibi olması daha muhtemeldi. Oren Å?ovalyesinin getirdiÄ?i tapınaktaki bu ruhlar onunla nasıl anlaÅ?ıyordu o halde.
Bunlar daha sonra düÅ?ünmesi gereken konulardı. EÄ?er hayaletler bir hata yapmazsa adamın ne karar vereceÄ?i belliydi ve Peterin kaçmasının gerekli olduÄ?u da.
Å?üpheli bir söz duyduÄ?unda farkedilip durdurulmaya çalıÅ?ıldıÄ?ı ilk ana kadar yavaÅ?ça geri çekilmeye çalıÅ?arak olacakları bekledi.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Darcalus öfkeyle homurdanıyordu. Toz bulutu daha yeni yeni çökmekteydi, ama hâlâ ortalık görülmez durumdaydı. Lord Shadowbane’in akılsız yaÃ…?ayan ölü ordusu, bilinçsiz bir Ã…?ekilde bu bulutun içinde ilerliyordu.
Lord Shadowbane belki de iki yüzyılı aÅ?kın bir süredir ilk defa, bir rüzgâr çıkması için dua ediyordu.
Daha önce sık sık zombilerin ve iskeletlerin, bol sayıda bulunup önden gönderilmesinin hayrını görmüÅ?tü Darcalus. Bu yemler, düÅ?manı kolaylıkla oyalayıp onlara zayiat verdirebiliyordu. Ã?stelik yavaÅ? olmaları, düÅ?manların cesetleri daha detaylı incelemelerine olanak tanıyor, ve onların bedenlerindeki çürümüÅ?lüÄ?ü gözler önüne seriyordu. Bu da düÅ?man arasında yayılan bir panik dalgasıyla sonuçlanıyordu elbette.
Ama Å?imdi, hızlanmaları için Darcalus altındaki karabasanı yiyebilirdi.
Toz bulutu gittikçe sinirlerini bozuyordu ve karÅ?ı taraftan hiç ses gelmiyordu. At nallarının sesi durulduÄ?undan beri, hiçbir Å?eyi idrak edemiyordu.
Belki de tanrılar ona acımıÅ?tı, ya da talihi dönmüÅ?tü; ama her nasılsa güneyden gelen ani bir rüzgâr ile birlikte, toz bulutu seri bir Å?ekilde daÄ?ılmaya baÅ?lamıÅ?tı.
Kavuniçi gözleri savaÅ?ın Å?evkiyle alevlenen Darcalus, miÄ?ferinin altında sırıttı. Ä°Å?te eÄ?lence Å?imdi baÅ?lıyordu. Gerisindeki rüzgâr çoktan daÄ?ılmıÅ?tı bile ve karabasan Å?aha kalktıÄ?ında Darcalus kılıcını sallayarak gerideki, ordusunun asıl çekirdeÄ?ini oluÅ?turan birliklere ilerleme emrini verdi. Sonra Darcalus sevinçle önüne döndü ve önündeki toz bulutunun daÄ?ılmıÅ? olduÄ?unu gördü.
Nehre oldukça yaklaÅ?mıÅ?tı...yani nehir olması gereken yere, zira artık burada incecik bir su akıntısı vardı o kadar. Ve daha da kötüsü, karÅ?ı tarafa düÅ?man okçuları dizilmiÅ?lerdi bile. DüÅ?man subaylarının emirleriyle birlikte uçları yanan oklarını göÄ?e yükselttiler, ve yaylarının kiriÅ?lerini çatırtılar çıkartarak bıraktılar.
Oklar gökte bir yay çizip, yürüyen ölülerin üstüne bir ölüm yaÄ?muru gibi yaÄ?arken Darcalus’un yapabildiÄ?i tek Ã…?ey, öfke dolu bir çıÄ?lık atmak oldu. Kılıcıyla ileriyi göstererek yürüyen ölülerine hücum emrini verdi.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
GümüÅ?yüz belki de hayatının en hızlı kaçıÅ?ını yapıyordu. YaptıÄ?ı Å?ey pike olmaktan çıkmıÅ?tı, resmen intihar edercesine, kanatlarını kapatmak suretiyle kendisine boÅ?luÄ?a bırakmıÅ?tı. Ama hareketini yabana atmamak lazımdı, iÅ?e yarıyordu.
GümüÅ?yüz, tahmininden biraz daha fazla bir hızla toz bulutuna doÄ?ru düÅ?erken, tam ilerisinde, yani güney tarafında, onları gördü: Cydanor ve Troller. Cydanor da pike yapıyordu ve bir anda yavaÅ?ladı, karın kısmını toz bulutuna doÄ?ru döndü. Sonra kanatlarını birkaç kez güçlü bir Å?ekilde çırparak toz bulutunu daÄ?ıttı ve tekrar hızla göÄ?e yükselmeye baÅ?ladı.
GümüÅ?yüz artık toz bulutuna deÄ?il, bomboÅ? bir araziye doÄ?ru düÅ?üyordu.
Yere pek kalmadıÄ?ı için GümüÅ?yüz kanatlarını açtı ve düÅ?üÅ?ünü durdurdu. Panik içinde arkasına, griffonlara baktı.
Griffonlar her nedense nehirdeki sete geri dönüyorlardı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Cervantes, yıkık cümle kapısının önünde, askerlerinin ovaya iniÅ?ini ve nehrin bu yakasında toparlanan Wholkom Lejyonu ile birleÅ?mesini izliyordu. Tuhaftır, müttefik kuvvetler Å?u anda nereden çıktıÄ?ı belirsiz bir yaÅ?ayan ölüler ordusuyla uÄ?raÅ?ıyordu. Ama bu ordu kiminleydi? Orkların yeni bir hilesi mi? Yoksa yepyeni bir düÅ?man mı?
Son birlik de önünden geçerken, Cervantes, yaÅ?ayan ölülere fırlatılan alevli okları gördü. Eh, en iyisi buydu Å?imdilik; ama yaÅ?ayan ölülerin bu nehir yataÄ?ını geçmeleri pek vakit almazdı.
Cervantes bakıÅ?larını önündeki mücadeleden geriye, kaleye kaydırdı. Ork ordusu görülmüyordu. Binaların, hatta daÄ?ın arkasında kalmıÅ? olmalılardı. Tapınak da buradan görülmüyordu. Halbuki onun görüntüsü insana huzur veriyor, Cervantes’in, artık hissedemediÄ?i tanrısını ona hatırlatıyordu.
Oren’in anısını hatırlaması, Cervantes’in içini yeniden kederle doldurdu. Gözlerinde bir batma baÃ…?lamıÅ?tı, ama gözlerini hızla kırpıÅ?tırarak gözyaÃ…?larını geri çekti. Ã…?imdi aÄ?lamanın zamanı deÄ?ildi. Ã?stelik...
Bir dakika! Tapınak?! Ozan hâlâ oradaydı! Orada, orkların burnunun dibinde! Nasıl olur da ozanı unuturdu?!
Cervantes avucunun içiyle alnına vurdu. Sonra atının dizginlerine asıldı. Ozanı oradan çıkartmalıydı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
“Bu kadar yeter!” diye gürledi ruhun derinden gelen sesi. “Sen, ölüm rahibi, dediklerimi aynen uygulayacaksın! Sana ayinin içeriÄ?ini anlatacaÄ?ım. Lakin öncelikle, ayine uygun giyinmelisin! Benimle gel!”
Ruh, merkezdeki heykelin ardındaki kapıdan içeri süzülüp ortadan yok olurken, ruhlardan bir tanesi, insan kadını öne çıktı. Peter, ruhların boylarının ırkdaÅ?larına göre epey uzun olduÄ?unu fark etti. Kadının ruhu, onun yanında dev gibi kalıyordu.
Birkaç saniye boyunca Peter ile ruhun bakıÅ?ları çakıÅ?tı. Sonra, ruh dizlerinin üzerine çöktü ve bakıÅ?ları Peter’ın bakıÅ?larının hizasına geldi. Peter Ã…?imdi o gözlerdeki ifadeyi açık açık okuyabiliyordu: Keder, inanılmaz yoÄ?unlukta bir keder, sayısız yılın bilgeliÄ?i, yaÃ…?ama verilen önem ve bilinmeyene duyulan korku.
“BaÃ…?ka çaremiz yok.” dedi ruh sakince, keder yüklü bir sesle. “Bizim bilgimiz, sandıÄ?ın kadar fazla deÄ?il. KeÃ…?ke bu olanları engelleyebilseydik, ama en azından bazı Ã…?eyleri deÄ?iÃ…?tirebiliriz.” Dediklerine kendisi bile inanmıyormuÃ…? gibi gözlerini acı dolu bir ifadeyle kapatıp baÃ…?ını iki yana çaresizce salladıktan sonra ruh, kaldıÄ?ı yerden devam etti. “Ayinin sonunda neler olacaÄ?ını bilmiyoruz. Belki sadece bir bedene yol göstereceÄ?iz. Belki o bedendeki ruhla bütünleÃ…?eceÄ?iz. Belki ayin baÃ…?arısız olacak. Ve belki de...bedendeki ruh tamamen yol olup bedeni bize bırakacak.”
Ruh sustu. Daha fazla konuÅ?amayacak gibiydi. Bu sırada Peter fark etti ki, Dekotta ayin hazırlıklarına çoktan baÅ?lamıÅ?tı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Dekotta kararını çoktan vermiÅ?ti. Kendisini çaÄ?ıran ruhla birlikte onun gösterdiÄ?i yere yöneldi karanlık rahip. Aklında binlerce soru dolaÅ?masına, yapacaÄ?ı Å?eyler konusunda Å?üpheler duymasına karÅ?ın yapmaya karar verdiÄ?i yapma konusunda en ufak bir Å?üphesi yoktu.
RP DıÅ?ı: Necros, ayinle ilgili ayrıntıları bana özel mesajla gönderebilir misin ? Seni online yakalamam zor oluyo bazen de
Peter kadının söylediklerini bir süre düÅ?ündü. Söyledikleri bir piÅ?manlıÄ?ı andıran ifadeye sahipti. Ya da bir çeÅ?it açıklama...
Bir an kararsızlık yaÅ?adı Peter ama sonra düÅ?ündü. Bu kadın ve diÄ?erleri aniden ortaya çıkıp baÅ?kalarına zarar verecek bir çözüm dayatıyorlardı. Ve üstelik çözümü açıklama gereÄ?i bile duymuyorlardı.
Buna izin vermeyecekti Peter... Diyarı kurtaracak insanların daha sorumlu hareket edip istedikleri bu büyük desteÄ?i hak etmeleri gerekirdi.
Kadına daha dikkatli baktı. Yanda ölüm rahibinin yaptıÄ?ı hazırlıkları görebiliyordu bu kararlılıÄ?ını arttırdı.
Ne yaparsanız yapın. Ben savaÅ?ı izlemeye devam edip bu destanı yazacaÄ?ım. Belki siz de destana bir bölüm eklersiniz deÄ?il mi? diyerek dıÅ?arıya açılan kapıya yöneldi. DıÅ?arıya çıktıÄ?ında Cervantese gidip olanları ve bu Oren mi Yeminer mi emin olamadıÄ?ı rahibin bir tanrı veya tanrıyı andıran ruhlarla baÄ?lantı kurup birilerinin bedenlerini ele geçirmeye hazırlandıklarını anlatacaktı.
Belki bunu Cervantese anlatmak yanlıÅ?tı. Zaten Å?u son birkaç ay bir yana hayatının her bölümünde hep deliliÄ?in sınırlarında gezen Å?imdi bile o sınırların hala civarında olan bu adam ne yapacaktı acaba?
Yine de bunu ona söyleyecekti. Bu son seçenek gibi görünüyordu. Sonra yapabilirse savaÅ?ı izleyebileceÄ?i bir yerde seçenekleri tekrar düÅ?ünecekti.
RP DıÅ?ı: Cervantese anlatacaklarımı direk sen yazabilirsin Necros. Benden gitmemi isterse de onunla ordunun toplandıÄ?ı yere giderim her halde.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
GümüÅ?yüz O yaratıklardan kaçmıÅ? ... Havadan 1 -2 metre yukarda kendi ordusunun yanına doÄ?ru gitmeye baÅ?lamıÅ?tı. Artık savaÅ? tam anlamı ile baÅ?lıyordu. Kan akacak, etrafta kaos gezecekti.
Ordusunda olması gereken yerde yerini almıÅ?tı.. GümüÅ?yüz Kalkanı almıÅ? elinde de kılıcını almıÅ?tı. 2 ordunun birbir ne girme anını sabırsızlıkla bekliyodu... kanatlarını sırtına yapıÅ?tırmıÅ? ordu ile beraber koÅ?uyordu GümüÅ?yüz.
_________________ Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEF
Dekotta kafasında beliren herÅ?eyi karanlık ruh ile ayini yapacaÄ?ı yere girerken bir kenara itti. Ã?nemli bir ayini gerçekleÅ?tirmeliydi ve deneyimlerine dayanarak bu tür ayinlerde hata yapmaması gerektiÄ?ini biliyordu. Ã?ncelikle ruh ve beden dinginliÄ?ini saÄ?lamalıydı.
Dekotta odaya girdiÄ?inde karanlık ruh ile tekbaÅ?ına kaldıÄ?ından onun korkutucu aurasını daha net hisseder hale gelmiÅ?ti. Bu tür bir varlıÄ?ın bir kiÅ?iyi avatar olarak kullanmasının sonuçlarını düÅ?ündü bir an, hiç de iyi Å?eyler gelmiyordu aklına ama anında bu düÅ?ünceleri kafasından uzaklaÅ?tırdı karanlık rahip.
"Anlat bana yapacaklarımı " dedi kararlı bir Å?ekilde odaya göz attarken. Ortasında ortadan hallice bir sunak vardı. Oda bir ayin için hazırlanmıÅ?a benziyordu. Dekotta'nın girdiÄ?i kapının yanında bir hazırlık masası vardı. Ayini üzerindeki zırhlarla yapamazdı Dekotta, etrafta birÅ?eyler olacaÄ?ını düÅ?ünmüÅ?tü ve masanın üzerindekiler de onun düÅ?üncelerini doÄ?rular nitelikteydi.
Dekotta odayı bu Å?ekilde incelerken karanlık ruh ayini ona anlatmaya baÅ?lamıÅ?tı. Dekotta hemen odayı incelemeyi bıraktı ve Å?amantik ruhun anlattıklarına dikkat kesildi. Ruh 10-15 dakika ayini tüm ayrıntıları ile anlattı. Normal bir kiÅ?i bu kadar karmaÅ?ık bir ayini aklında tutmayı bile hayal edemezken Dekotta tamamını ezberlemiÅ?ti. Daha önceden aynı olmasa da bu tür ayinleri çok yapmıÅ? olan rahip bu ayinin ayrıntılarını bir kez daha gözden geçirdi.
Aslında Å?amantik ruhlara avatarlık yapacak kiÅ?ilerden bile daha tehlikeli bir durumdaydı Dekotta. Ayinin yapısından anladıÄ?ı kadarı ile Dekotta bu ruhların dünyaya gelmesine yardım edecek, kanı ve ruhu ile onları bu dünyaya baÄ?layacaktı.
"Yüce Lordum bana yardım et" dedi Dekotta ayini aklından bir kez daha geçirdiÄ?inde. Bu esnada odaya göz gezdirmeye devam ediyordu. Å?imdi oda ilk girdiÄ?i zamanki kadar küçük görünmüyordu. Hatta oldukça geniÅ? bir salon bile denilebilirdi.
Hazırlanmasını hareketsiz bir Å?ekilde bekleyen Å?amantik ruhun çevreye yaydıÄ?ı tedirgin edici aura eÅ?liÄ?inde Dekotta ilk gördüÄ?ü masanın baÅ?ına yürüdü. Son birkaç dakikadır rahip kafasını temizlemeye çalıÅ?ıyordu. Ve yavaÅ? yavaÅ?ta bunda baÅ?arılı oluyordu. Hareketleri artık daha dingin ve yavaÅ?tı.
Dekotta yavaÅ?ça üzerindeki elbiseleri çıkardı. Sırası ile aÄ?ır zırhını, ardından altına giydiÄ?i yün korumalık zıbını çıkardı . Daha sonra iç çamaÅ?ırlarını... Dekotta tamamen çıplak kaldıÄ?ında neredeyse kafasında ayinin dıÅ?ında hiçbir düÅ?ünce kalmamıÅ?tı. Birkaç saniye çıplaklıÄ?ın verdiÄ?i rahatlıÄ?ı hissetti Dekotta, odanın aÄ?ır olmayan havası vücudunun her tarafına dokunuyor, zırhlar içinde incinmiÅ?, baskı altında kalmıÅ? bedenini rahatlatıyordu.
Daha sonra siyah ayin cüppesini masanın üzerinden aldı, üzerine ustaca iÅ?lenmiÅ? ilahi büyü rünleri elbiseyi çok daha ihtiÅ?amlı gösteriyordu. Sanki kendisi için hazırlanmıÅ?, bedenine uyan ayin cüppesini giydi. Ayinler için hazırlanmıÅ? cüppe hiçbir Å?ekilde giyen kiÅ?iyi rahatsız etmeyecek Å?ekilde özenle dikilmiÅ?ti. MiÄ?ferinin altında sıkıÅ?mıÅ? omzuna inen saçlarını havalandırdı ve hazırdı.
Kendisini bu ayin için ruhsal ve bedensel Å?ekilde hazırlamıÅ?tı karanlık rahip. Bir kez daha etrafına baktı. Salonun ortasındaki sunak Å?u anda dikkat ettiÄ?i tek Å?eydi. Masanın üzerinde duran kıvrımlı tören hançerini ellerine aldı ve sıkıca kavradı. Bu hançer kanını akıtacaktı... Ve masanın üzerindeki en dikkat çekici nesneye odaklandı. Mavi bir taÅ?, balta Å?ekline getirilmiÅ? büyü yüklü bir balta. Oldukça kudretli bir nesne olduÄ?u her halinden belli oluyordu.
Rahip balta Å?eklindeki mavi taÅ?ıda eline aldıktan sonra sonra üzerinde mavi bir rüntaÅ?ı olan, odanın merkezindeki sunaÄ?a yöneldi.
SunaÄ?ın baÅ?ındaydı, aklını bu dünyadan arındırmıÅ?, belki de hayatının en önemli anını yaÅ?amaya hazırlanıyordu. Derin bir nefes aldı ve artık kendisinden uzaklarda olan Lord Yeminer'e seslendi bir kez daha: "Lordum bilgeliÄ?inle bana yol göster. "
Elindeki mor taÅ? ile en uç tarafı biraz öncde kendisine ayini anlatan Å?amantik ruha bakacak Å?ekilde dev bir penragram çizdi. Elindeki balta Å?eklindeki taÅ? yere dokunuyor ama ne aÅ?ınıyor, ne de yeri aÅ?ındırıyordu. Sadece ardında fosforlu mor bir iz bırakıyor, rahibin çizdiÄ?i Å?ekilleri görselleÅ?tiriyordu.
Dekotta ayin için gerekli Å?ekilleri çizmeye baÅ?ladıÄ?ında, aklında ayinle ilgili herbir ayrıntının sabit, sanki yıllarca çalıÅ?ılmıÅ? gibi kusursuzca bulunmasının bir deha ürünü olmadıÄ?ını, bunun aslında tapınaÄ?ın kendisine saÄ?ladıÄ?ı bir kutsama olduÄ?unu çoktan anlamıÅ?tı.
Pentegram bittiÄ?inde karanlık rahip çizimine göz attı, bir hata olmamalıydı. Tapınak ona bir kutsama saÄ?lamıÅ?tı ama karanlık rahip nadiren güvenen birisiydi. YaptıÄ?ı her iÅ?in düzgün olması için rahip azami dikkat gösteriyordu.
Pentegram hatasız bir Å?ekilde çizilince rahip sunaÄ?ın yanına geldi, Å?imdi ikinci aÅ?amaya gelmiÅ?ti. SunaÄ?ın çevresindeki pentagramın merkezini oluÅ?turan beÅ?genin içine bir rün çemberi yazmaya baÅ?ladı Dekotta. Kutsal büyüyü odaklayacak, dengesini kaybetmemesini saÄ?layacak bu rün çemberini daha sonra hatırlayabilmek, hatasız bir Å?ekilde çizebilmek için neler vermezdi Dekotta. Å?u anda hazırlandıÄ?ı ayinin ne kadar kudretli güçleri çaÄ?ıracaÄ?ı çizimlerinden, kullandıÄ?ı ekipmandan çok iyi anlaÅ?ılıyordu. Ã?izdiÄ?i denge çemberindeki rünler o kadar güçlüydülerki Dekotta bir an bu kadar kudretli rünler gerektiren çaÄ?ırmanın bu diyara neler getirebileceÄ?ini hayal etti.
"Ä°Å?ine bak be adam ! " diye azarladı kendisini, aklındaki kudetli rünler hakkında düÅ?ünmemek deneyimli rahip için bile güç olabiliyordu. Pentegramın içindeki rün çemberi tamamlandıÄ?ında bir kez daha kusursuzluÄ?unu test etti karanlık rahip ve üçüncü aÅ?amaya geçti.
Bu kez pentegramın çevresine bir rün çemberi çizmeye baÅ?ladı karanlık rahip. Bu çemberi oluÅ?turan ilahi rünlerde en az içeridekiler kadar çizimi zor ve kudretli rünlerdi. Ama bu rün çemberinde bir deÄ?iÅ?iklik vardı. Bu çember sadece bir çember deÄ?ildi. Pentegramın beÅ? ucunun geldiÄ?i yerlerde çember kesilip yıldızın herbir ucuna birer ufak çembercik çiziliyordu. Pentegramın herbir ucu birer ırkı temsil ediyordu ve o uçların karÅ?ılarındaki çemberciÄ?in içinde de her ırkın temsilcisi olan ruh duracaktı. Dördü birbiri ile aynı olan çemberciklerden sadece bir tanesini farklı çizmiÅ?ti Karanlık rahip. Ä°nsanların temsilcisinin içinde duracaÄ?ı rün çemberi diÄ?er dördünden çok farklıydı. Bunun neden böyle olduÄ?u Dekotta gibi bir adam için bile sadece üzerinde tahmin yürütülebilecek kadar bilinmez bir meseleydi.
Daha geniÅ? ve karmaÅ?ıkça olan rün çemberini bitirdiÄ?inde Dekotta konsantrasyondan ve de rünlerin zorluÄ?undan hafif bir bitginlik hissetmiÅ?ti ama rün çemberi bittiÄ?inde buna fazlası ile deÄ?diÄ?ini düÅ?ündü.
SunaÄ?ı merkez alan dev bir pentagram, merkesinde mor bir Å?ekilde parlayan kudretli rün çemberi duruyordu. Pentagramı çevreleyen rün çemberi ve herbir ırkın temsilcisi için çizilmiÅ? küçük çembercikler... Odanın merkezini kaplayan sunak ve onu çevreleyen mor rünler odaya baÅ?ka bir hava katmıÅ?, ilahi bir hava vermiÅ?ti. Bu haliyle bile adeta bir kudret anıtı olmuÅ?tu sunak. Ama daha yapacak iÅ?leri vardı karanlık rahibin.
Rünleri çizerken bir kenara koyduÄ?u kıvrımlı ayin hançerini eline aldı rahip ve çizdiÄ?i kusursuz rünlerin merkezinde duran. Ã?zerinde mavi bir rüntaÅ?ı bulunan sunaÄ?ın yanına geldi. Å?imdi son aÅ?amaya gelmiÅ?ti iÅ?te. Bu ayini kanı ile kutsamalıydı.
Dekotta sunaÄ?ın baÅ?ında duruyordu. Sol elini sunaÄ?ın üzerinde duran mavi rün taÅ?ının üzerinde tutuyordu. SaÄ? eli ile kavradıÄ?ı hançere bir kez daha baktı, "iÅ?te artık son, bundan sonrası sizin iÅ?iniz" diye düÅ?ündü Dekotta. Bir kez daha çevresine baktı.
HerÅ?eyi unutmalı, önündeki anın tabiri caizse tadını çıkarmalıydı. Karanlık rahip kafasını gereksiz düÅ?üncelerden soyutladı ve saÄ? elinde tuttuÄ?u hançerle sol elinin içini deldi.
Acı ani olmuÅ?tu ama Dekotta bunu bekliyordu, acıya aÅ?ina karanlık rahip acıyı önemsememeye çalıÅ?tı ve elinden akan kendi kanı, kendi canı ile kutsadı mavi rün taÅ?ını. Sol elinden akan kanlar mavi rün taÅ?ını tamamen kırmızıya boyadıÄ?ındaysa ruhlar yavaÅ? yavaÅ? yerlerini almaya baÅ?lamıÅ?lardı. Dekotta eline baktı, bu Å?ekilde kanarken az sonraki ayini tehlikeye atabilirdi, o nedenle iyileÅ?tirilmesi gerekiyordu. Bu tür ayinler en ufak hatayı affetmezdi, ve hatasının sonuçlarında olabilecekleri biraz önce çizdiÄ?i kudretli rünlerin bile engelleyebileceÄ?inden emin deÄ?ildi. Her ne kadar Lord Yeminer orda olmasa da bu odada dileÄ?ini yerine getirmeye niyetli oldukça fazla kutsal varlık olduÄ?undan elindeki yarayı iyileÅ?tirme konusunda Å?üphe duymadı karanlık rahip.
HerÅ?ey bittiÄ?inde dilinden dökülmeye baÅ?layan abyssal lisandaki ayinin büyü sözleri onu çok aÅ?ıyordu. BaÅ?ka bir yerde, baÅ?ka bir zamanda olsa hatasız söylemeyi hayal bile edemeyeceÄ?i büyü sözleri kusursuz bir akıÅ?la aÄ?zından çıkıyor, abyssal lisanın dinleyene dehÅ?et saçacak kelimeleri tüm odayı dolduruyordu. Bu uzun, karmaÅ?ık büyü sözlerini kusursuzca tekrarladı karanlık rahip ve henüz kurumamıÅ? kanıyla, canıyla boyanmıÅ? mavi rün taÅ?ını kavradı. Ä°ki eliyle sıkıca kavramıÅ?tı karanlık rahip ve biliyorduki birÅ?eyler, çok büyük birÅ?eyler olmaya baÅ?lamıÅ?tı.
GüneÃ…? artık iyice yükselmiÃ…?ti ve daÄ?ların üstünden, savaÃ…? meydanını rahatlıkla aydınlatıyordu. Wholkom okçularına katılan On Kasaba okçuları, Ã…?imdi zombilerin ve iskeletlerin üzerine ikinci bir ölüm kusuyorlardı sanki. Bu sırada Lord Shadowbane’in kara sancaÄ?ını taÃ…?ıyan yaÃ…?ayan ölüler, nehri geçmeye baÃ…?lamıÅ?lardı. Bazıları meÃ…?ale gibi tütmelerine raÄ?men tamamen ilerlemeye devam ediyorlardı. Zaten tamamen kömürleÃ…?meden durmaları beklenemezdi. Ara sıra bu raddeye gelenlerin birkaçı bir enerji patlamasıyla yok oluyor ve çevresindeki yaralı cesetleri iyileÃ…?tiriyorlardı. Troller’ın ölümbüyücülüÄ?ündeki ustalıÄ?ı kendini belli ediyordu.
Darcalus bir askerdi ve daha da ötesi bir komutandı. Zayiat verilmemesi gibi bir durum söz konusu deÄ?ildi. Bu yüzden akılsız cesetlerini saldırtmaya devam ediyordu. Yine de karÅ?ısındakiler sayısı bu son gelenlerle arttıÄ?ı için tedirgin olmuÅ?tu. On Kasaba askerlerinin bu savaÅ?a katılmasının tek bir anlamı olmalıydı: Orkları tamamen yenmiÅ?lerdi.
YaÅ?ayan ölülerin bir kısmı en sonunda karÅ?ı kıyıya varmıÅ?lardı ve düÅ?manın piyadeleri onları karÅ?ılamak için ileri çıkıyorlardı. En azından daha fazla okla uÄ?raÅ?mak zorunda kalmayacaÄ?ı için Darcalus rahatladı. Bir kez kuvvetlerinin büyük çoÄ?unluÄ?u karÅ?ıya geçtiÄ?inde, gerisi çok kolay olacaktı.
GümüÅ?yüz bu sırada Darcalus’a oldukça yakın bir pozisyondaydı. Zombilerin ve iskeletlerin pek çoÄ?u nehir yataÄ?ına girmiÃ…?lerdi ve bir kısmı da karÃ…?ı kıyıya çıkıyordu. Piyadelerle dövüÅ? az sonra baÃ…?layacaktı ve iÃ…?te iÃ…?in gerçek zevki o zaman çıkacaktı. Gerçekten çok kan dökülecekti.
�stelik çok...açtı!
Az sonra muhtemelen Cydanor da dalıÅ?a geçecek ve bunların üzerine ölüm kusacaktı. Böylece bunları yenmeleri an meselesiydi. Zaferleri yakındı.
Keskin bir çatırtı sesiyle birlikte, Darcalus’un ve GümüÅ?yüz’ün bakıÅ?ları, nehri tıkayan sete yöneldi.
Griffonların üzerindeki büyücüler, kayaları parçalamıÅ?lardı! Büyük bir su kütlesi nehir yataÄ?ı boyunca akmaya baÅ?ladı.
Lord Shadowbane’in öfke dolu çıÄ?lıÄ?ı göÄ?e yükseldi. GümüÅ?yüz ise tam bir Ã…?ok içindeydi zira eÄ?er kaçmak yerine onlarla yüzleÃ…?seydi, Ã…?imdi bunlar olmayacaktı.
Su kütlesi Å?iddetle nehir yataÄ?ındaki zombilere çarptı ve onları parçalayarak, sürükledi. Cesetlerden kopan parçalar, hızla akan köpüklü suların arasında bir görünüp bir kayboluyorlardı. Zombiler ve iskeletler, doÄ?alarına yakıÅ?an bir ölüm sessizliÄ?iyle sürüklenip gittiler.
GümüÅ?yüz, savaÃ…? alanına göz gezdirdiÄ?inde durumun birden Darcalus’un aleyhine döndüÄ?ünü fark etti. Zombilerin ve iskeletlerin yarısından fazlası nehir suları tarafından yok edilmiÃ…?lerdi. Wholkom lejyonerleri ise karÃ…?ı kıyıya çıkmıÅ? bir miktar iskelet ve zombiyle çarpıÅ?ıyorlardı ama sayıca üstünlerdi ve çok kısa bir sürede karÃ…?ı kıyıyı temizlediler.
Darcalus, kılıcını kaldırdı ve geri çekilme emrini verdi. Lâkin bu, mutlak bir çekiliÅ? deÄ?ildi. Ã?ekileceklerdi...sadece yeniden toparlanmak ve yeni stratejiler geliÅ?tirmek için.
KarÅ?ı kıyıda, seri bir Å?ekilde bir alevli ok dizisi daha fırlatıldı yaÅ?ayan ölülerin üzerine. Gulyabaniler, hayaletler ve diÄ?erleri çoktan ok menzilinden çıkmıÅ?tı, ama zaten yavaÅ? eden zombiler ve iskeletlerden geriye kalanlar oklara yakalandılar. Birkaçı alevlere yenik düÅ?erken diÄ?erleri kaçmayı baÅ?ardı.
Lejyonerler, karÃ…?ı kıyıda zafer çıÄ?lıkları atıyorlardı. Darcalus’un gözleri öfkeyle alevlenirken, Bir anda karÃ…?ıya tek baÃ…?ına saldırmamak için kendisini zor tuttu.
Darcalus öfkesini gözlerinden püskürtedursun, GümüÅ?yüz’ün gözleri baÃ…?ka bir iÃ…?e yarıyordu: Gökten aniden dalıÅ?a geçen ejderliçi görmek gibi.
Ã?ürümüÅ? bedeninin gergin, deri kanatlarını bedenine çekerek baÅ?ını aÅ?aÄ?ı yöneltmiÅ? olan ejderhanın tam kürek kemiklerinin arasında Troller oturmuÅ?tu. Büyük bir hızla yamulmuÅ? suratını yalayan rüzgâra karÅ?ı manyakça kahkahalar atıyor, zaman zaman da tezahüratlar savuruyordu.
Ejderliç, yere tehlikeli bir biçimde yaklaÅ?ınca aniden kanatlarını açtı ve bombemsi bir çizgide hareket ederek yere paralel hale geldi. BaÅ?ını aÅ?aÄ?ı alçalttı ve aÄ?zını araladı.
Bir Å?imÅ?ek dalgası, ejderliçin aÄ?zından fırladı ve sıra sıra dizilmiÅ? olan okçulara çarptı. ElektriÄ?in verdiÄ?i Å?okla birlikte askerler kızarırken acı dolu çıÄ?lıklar attılar. KömürleÅ?miÅ? bedenleri daha yere düÅ?meden önce ölmüÅ?lerdi.
Okçular, oklarını hemen Cydanor’a yönelttiler, ama ejderliç kanatlarını sertçe çırparak yükseldi ve aynı zamanda yarattıÄ?ı hava akımı, toz kaldırarak okçuların gözlerinin yaÃ…?armasına ve hedeflerini kaçırmasına neden oldu.
Cydanor tekrar yükselirken, zafer dolu bir kükreme patlattı.Sonra yönünü deÄ?iÅ?tirdi ve tekrar aÅ?aÄ?ı baktı. Bu sefer lejyonerlerin gözlerinin içine baka baka, her anından zevk alarak saldırıyordu. Ejderhakorkusu pek çok lejyoneri sarmıÅ?tı ve mevzilerini panik içinde terk ediyorlardı. Bazıları ise korkudan hareket bile edemez hale gelmiÅ?lerdi.
Bir alevtopu Cydanor’un bedeninin yanında patladı. Bir ölü, acı hissetmezdi. Bu yüzden ejderliçin kükremesi acıyla deÄ?il, öfkeyle doluydu. DalıÅ?ını yarıda kesen ejderliç, baÃ…?ını alevtopunun geldiÄ?i yöne çevirdi.
Zehiran Tuuker ve Wholkom griffonları, kaleden dönmüÅ?lerdi. Tam da zamanında!
Griffonlar dörtlü gruplara ayrılarak Cydanor ve Troller’ın çevresini sarmaya baÃ…?larken, ejderliç öfkeyle kükredi ve yönünü deÄ?iÃ…?tirip griffonlara saldırdı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Cervantes’in tapınaÄ?a varması gerçekten uzun sürmüÅ?tü. Ana yolu kullanamıyordu, zira orada orklar toplanıyordu. Cervantes’in tapınaÄ?a ulaÃ…?masının tek yolu, Slach’ın ve maiyetindekilerin tuzaklar kurduÄ?u ara yollar olmuÃ…?tu. Tuzaklara dikkat ederek ilerlemek ise onu cidden yavaÃ…?latmıÅ?tı.
TapınaÄ?a vardıÄ?ında ise Peter’ı onu bekler vaziyette buldu. Heyecanlı ve kararlı görülüyordu. Daha yanına yaklaÃ…?madan, Cervantes bir Ã…?eylerin oldukça ters gittiÄ?ini anlamıÅ?tı bile.
Cervantes yanında durur durmaz Peter anlatmaya baÃ…?ladı: Ã?lüm rahibini, ruhları, ayini... Cervantes zaman zaman kaÃ…?larını çatarak, zaman zamansa dalgınca baÃ…?ını sallayarak Peter’ı dinledi. Peter anlatmayı bitirdiÄ?inde ise iç geçirdi.
“Belki de hepimizin hayrına olan budur, ama yine de böyle bir Ã…?eye izin veremem. EÄ?er bunun olması kader ise, zaten olacaktır. Yine de anlattıÄ?ın ayin oldukça uzun süreli gözüküyor. En azından hazırlanması bile uzun sürer. Seni buradan çıkartıp sonra buraya dönecek kadar vakit veriyor bana. Hadi, çabuk ol. Acele etmemiz lazım.” diyen Cervantes, Peter’ın kolunu tutup onu atına çekti ve hemen dizginlere asılıp atın baÃ…?ını döndürdükten sonra mahmuzlara asıldı. At hızlı bir Ã…?ekilde binaların arasına doÄ?ru ilerlerken, Kaos Ordusu’nun yürüyüÅ? boruları çalmaya baÃ…?lamıÅ?tı bile.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Mataradaki suyu gür lıkırtılarla içtikten sonra gürültüyle geÄ?iren Drejjesh, Baltasını baÅ?ının üzerinde kaldırdı ve neÅ?eyle böÄ?ürdü. En sonunda göÄ?üs göÄ?üse çarpıÅ?acaklardı. Bunun verdiÄ?i neÅ?eyle belki de beÅ?linin arasındaki en keyifli olanı oydu.
Onun aksine, diÄ?erleri ciddi görünüyordu. Havadaki it dalaÃ…?ından bir sonuç çıkmamıÅ?tı ve Ã…?imdi hava kuvvetleri geri dönmüÅ?lerdi. Ama onlardan aldıkları bilgilere göre bir yürüyen ölü ordusu nehrin karÃ…?ı kıyısındaydı. On Kasaba’ya yardıma gelen Wholkom Lejyonu, Ã…?u anda bu ölülerle uÄ?raÃ…?maktaydı. On Kasaba muhafızları çoktan geri çekilip leyjonerlerle birleÃ…?miÃ…?lerdi bile. Ä°nsanlar ve koboldlar tuhaf bir birliktelik sergiliyorlardı.
Ama düÅ?ünceleri bu deÄ?ildi. Onların canlarını sıkan Ã…?ey, bu ceset ordusunun ne için burada olduÄ?uydu. Trush’ın ilk düÅ?üncesi, bu ordunun *O*’nun bir kutsaması olduÄ?uydu, ama bu düÅ?ünce hemen elenmiÃ…?ti. *O*’nun varlıÄ?ını hiçbiri hissedemezken, böyle bir Ã…?ey mümkün olamazdı.
O halde bunlar uzun zamandır On Kasaba’yı meÃ…?gul eden Yeminer’in askerleri miydi? Büyük ihtimalle öyleydi. BaÃ…?ka kimse yürüyen ölüler üzerinde böylesine geniÃ…? çaplı bir hakimiyet kuramazdı.
Peki ama onlara dost muydular yoksa düÅ?man mı? Hangi amaçla gelmiÃ…?lerdi? Trush biliyordu ki burada gerçekleÃ…?en katliam, Apocalyspe’in gücünü arttıracaktı. Ama gerçekleÃ…?en savaÃ…? da, Oren’i kuvvetlendirecekti. O halde Ã?lülerin Efendisi, hizmetkârlarını buraya ne için yollamıÅ?tı? SavaÃ…?tan payına düÅ?en ganimeti-ölüleri-toplamak için mi? Bu savaÃ…?tan kendisinin de güçlenmesi için mi? Akla en yatkın olanı buydu.
O orduya güvenemezlerdi, bu kadarı kesindi. Ama en azından On Kasaba Muhafızları ile Wholkom Lejyonu’nu nehirle aralarında sıkıÅ?tırarak ortadan kaldırabilirlerdi. Ã?lülerle daha sonra ilgilenirlerdi.
Urgonosh saÄ? elini kaldırdı ve birkaç saniye havada tuttuktan sonra hızla indirdi. YürüyüÅ? boruları çalarken, Kaos Ordusu toplandıkları bölgeden yola çıkmaya baÅ?lamıÅ?tı bile.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Dekotta, kendi kanıyla kaplanan, onu buraya getiren mavi rün taÃ…?ını iki eliyle kavradı. TaÃ…?, sanki oldu geri götürmek istermiÃ…?çesine parlamaya çalıÅ?tı, ama kanın rengi onun mavi ıÅ?ıltısını boÄ?uyordu. Kendi bilgisinin ve gücünün bu kadar ötesinde bir ayinin tamamlanıÅ?ının verdiÄ?i haz ve coÃ…?ku, Dekotta’nın kalbini güm güm çarptırıyor, kanının damarlarından dıÅ?arı taÃ…?acakmıÅ? gibi hızlı pompalanmasına neden oluyordu. Adrenalin Dekotta’nın vücudunu sararken, ölüm rahibi yüzünde büyük bir sırıtıÅ? olduÄ?unu fark etti. Gözlerini kapatmıÅ?, kendisini bu coÃ…?kuya bırakmıÅ?tı.
Ama sonra, gözlerini hafifçe araladı ve çevresindeki ayin çemberine bakındı. Ruhların bakıÅ?ları korku dolu, hatta dehÅ?ete düÅ?müÅ? Å?ekildeydi. Ã?ırpınarak durdukları küçük çemberlerden çıkmaya çalıÅ?ıyorlardı.
Ã?ıkıÅ? yoktu.
Dekotta görünen her Ã…?eyin bulanmaya baÃ…?ladıÄ?ını fark etti. TuttuÄ?u taÃ…?ın parlaklıÄ?ı o kadar artmıÅ?tı ki, kanın o koyu yapısını bile aÃ…?ıyor ve etrafa mora çalan renkte bir ıÅ?ık saçıyordu. TaÃ…?, Dekotta’nın ellerinin arasında zangır zangır titriyordu. Serbest kalmaya çalıÅ?an, korkmuÃ…? bir hayvan gibiydi.
BulanıklaÅ?ma arttı ve Dekotta bedeninin tuhaflaÅ?tıÄ?ını hissetti. SaÄ?a savruluyor, ama aynı zamanda sola uçuyordu. TaÅ?a doÄ?ru çekiliyor, ama aynı zamanda taÅ?tan ittiriliyordu. Bu durumda olan tek kiÅ?i o deÄ?ildi. TapınaÄ?ın bütün yapısı bu gidiÅ?atla tuhaflaÅ?mıÅ?tı.
TapınaÄ?ın tüm camları Å?iddetle kırıldı. Å?angırtılar eÅ?liÄ?inde olaylar daha da Å?iddetleniyordu.
Bir Ã…?eylerin ters gittiÄ?inden, Dekotta’nın Ã…?üphesi kalmamıÅ?tı artık. Ruhlar artık korkmuÃ…? gözükmüyor, aksine nefret ve öfke dolu yüzlerle fani varlıkların asla bilmediÄ?i beddualar, küfürler, lanetler savuruyorlardı.
Ve iÃ…?te tam o anda, Dekotta’nın ellerinin arasındaki taÃ…?, ölüm rahibinin beyninin derinliklerine kadar iÃ…?leyen bir sesle parçalandı.
Ä°nanılmaz yoÄ?unluktaki yıkıcı ses dalgaları o kadar somuttu ki, tıpkı bir suyun dalgalanması gibi görüntünün dalgalandıÄ?ını görebiliyordu Dekotta. Ses inanılmazdı. Dekotta’nın beynine alevden mızraklar saplıyordu. Ã?lüm rahibi, elleriyle artık kulaklarını tırmalayarak kapatmaya çalıÅ?ıyordu. Kulaklarından ve burnundan kan geldiÄ?ini hissediyordu ama hiçbir Ã…?ey yapamıyordu. Kendi, acı dolu çıÄ?lıÄ?ını bastı ama kendini bile bunu duyamadı.
Kaide parçalandı, tıpkı dalganın deÄ?diÄ?i her Å?ey gibi. Bir anda odadaki heykeller, masalar, sıralar, duvarlar parçalandı. Kubbe yıkılmaya baÅ?ladı. Her Å?ey yok oluyordu.
Ve sonunda bir ses, hepsini bastırdı. Onun, o kara ruhun, soÄ?uk, zalim, sadist kahkahası. Kahkaha, Dekotta’nın beynine hepsinden daha çok iÃ…?liyor ve ölüm rahibinin kendi çıÄ?lıÄ?ını, ruhların haykırıÅ?larını, beddualarını, lanetlerini, küfürlerini, hatta taÃ…?ın kendi sesini bile bastırıyordu.
Ve taÃ…?ın olduÄ?u yerde, dalganın geçiÃ…?inden sonra birden, inanılmaz bir ıÅ?ık parlaması meydana geldi. IÃ…?ık, Dekotta’nın faltaÃ…?ı gibi açılmıÅ? gözlerine nüfuz ederek gözbebeklerini eritti. IÃ…?ıÄ?ın sıcaklıÄ?ı Dekotta’nın derisini daÄ?lıyor, kaslarını eritiyor ve kemiklerini kömürleÃ…?tiriyordu.
Ã?lüm rahibi çaresizlik içinde tanrısına yakarmaya çalıÅ?ıyordu, ama bunu bile baÅ?aramıyordu.
IÃ…?ık parlaklaÃ…?ıyor, acı artıyor ve Dekotta’nın ızdırabı giderek büyüyordu. Kahkaha hâlâ kulaklarındaydı. ONUN ayini, ONUN tarifleri, ONUN kahkahası...
Sonra tüm sesler sustu.
Gerisi ise, sadece karanlıktı...
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Cervantes dönüÅ? yolunu artık bildiÄ?inden, diÄ?erine nazaran çok daha hızlı bir Ã…?ekilde at sürüyor ve bir an önce kaleden çıkmaya ulaÃ…?ıyordu. Peter’i bu kez bırakabileceÄ?i güvenli bir yer yoktu. Bu yüzden onu hemen ordunun toplandıÄ?ı yere götürmeliydi. Ä°stese de istemese de, ozanı da savaÃ…?a sürmek zorundaydı.
Atı, yıkık bir duvarın üzerinden atladıktan sonra, Cervantes’in cümle kapısına sadece iki sokaÄ?ı kalmıÅ?tı.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
Urgonosh en önde gidenlerden bir tanesiydi. Orduyu artık geriden kontrol etmeyecek, bizzat ileri sürecekti. Bu kez, On Kasaba Muharebesi noktalanacaktı.
Kaos Ordusu, liderlerinin tehdit ve zorlamalarıyla hızını arttırmıÅ?tı ve en sonunda kalenin önünden ana yola girmiÃ…?lerdi. Echberiathos’tan zar zor gizledikleri triceratops, en büyük silahlarından birisiydi ve onu en arkadan getiriyorlardı. DüÅ?manları onunla karÃ…?ılaÃ…?tıkları zaman suratlarındaki ifadeyi görmek Urgonosh’a büyük bir zevk verecekti.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum