Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: markedgesture29
    Bugün: 19
    Dün: 23
    Toplam: 90348

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1220
    Üye: 1
    Toplam: 1221

    Şu An Bağlı:
    01 : markedgesture29

    FrpWorld.Com :: View topic - Yeni Dünya ( RP EKRANI )
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Yeni Dünya ( RP EKRANI ) View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    darkelven
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 29, 2006
    Posts: 229
    Location: khalkedon

    PostPosted: Thu Jul 12, 2007 7:44 pm Reply with quoteBack to top

    Arka taraftaki, siperlerin arkasındaki ve ön taraftaki okçuların farkında olan Shruiak, kalabalıktan açıklığa çıkış anını hesaplamaya çalışmıştı.Diğer cüce piyadelerin onun yönünü kemeyeceklerinden emindi, onlardan daha hızlıydı melez.

    Palalarının saplarını daha bir sıkı tuttu, gerginlik en üst raddesine ulaşmıştı, başka ses duyamıyordu.Derin bir nefes aldı, ve kendi de adımlarından emin olmadan koşabildiği kadar büyük bir hızla koştu.Çnce yavaş koşmaya, sonra yürümeye, en sonunda da bir boşluğa düştü Shruiak.

    Mağaranın tavanına kadar uzanan devasa, bir kaya duvarına bakıyordu.Bir an, şokta kaldığından emindi, sonra arkasından gelen piyadeleri farkettiğinde, durumuna güldü.

    Melezin zekası iyiydi.Ve bu kritik durumda da bir çıkış yolu bulcaktı,-bulabilecek miydi?- Dört cüce piyadenin üçü baltalarını hazırlamış, biri ise elinde bir zincir tutuyordu.şimdiden şansı yüzde 25`e düşmüştü.Teslim olma durumunda %75 olalılıkla ona saldırırlardı.Çstelik diğer piyadenin elindeki zincirle saldırmayacağına nerden emindi?Gerginlik ve çabuk olması gerektiğinin farkında olan melez baskıya daha fazla dayanamazdı, kararını verdi.Kılıçlarını sıkıca tuttu.

    Soldaki, okçuların siperinin önünde 2 piyade vardı, bunlarla dövüşe girerse arbeletlerin ateşlenmeyeceğini umacaktı.Cüceleri o tarafta tutmalıydı, ama peki ya öbür taraftaki crossbowlu cüceler?Melez ne yapacağından emin sayılırdı, tanrıların onu duymamış olmasını anlamıştı, belki de bunca yoldan sonra iletişim yolları tıkanmıştı?(Shruiak bu traji-komik durumda bile ''onları'' iğeliyor kendi kendine)

    Sol tarafındaki, yanyana duran iki cüce piyadeyi saf dışı etmek için hareket etti.Onu kuşatmamları için bu taraftaki barikatı yarmalıydı, sonra da okçuların olduğu siperin üstünden atlayıp okçulara saldırıcaktı.En iyi defans saldırıdır sonuçta.

    Soldaki cüclelerden birinin kalkan ve zırhının arasından kaymasını isteyerek sol palasını salladı.Durup sonucuna bakmadan sağ palası elindeyken, kendi çevresinde dönerek ve soldaki palayı da çıkartarak(ya da kurtararak) ikisiyle iki cüceyi birden vurdu.Hemen ardından cücelerden birinin tam kasıklarının arasına tekmeyi geçirdi.Amacı hızlıca ordan çıkmaktı.Yapabilecek miydi?

    (improved two weap. fighting, full turn attack)

    _________________
    ''Nindyn vel'uss kyorl ninta ratha, thalra elghinn dal l' alust...''

    Kimler ki arkasını kollar, ölüm onları önden bulur...

    drow atasözü
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Lupus Nigra
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Dec 24, 2005
    Posts: 236
    Location: Four Corner Square No:4 Old City/Silvermoon-SILVER MARCHES

    PostPosted: Fri Jul 13, 2007 3:29 pm Reply with quoteBack to top

    "SAKINNN..." diye sesini yükseltti bir an elf sonra da ejder heykeline bakıp kısık sesle devam etti "...hiç bir şeye dokunmayın." dedi drow kızına ve genç büyücüye bakarak.

    "Bu yaşıma kadar bir şey öğrendiysem orta yere bırakılan değerli eşşylar hala orta yerde duruyorlarsa bunun bir sebebi olmalıdır. Bu güne kadar kimse el sürmediğine göre..."

    "Kımıldamayın..." dedikten sonra büyü yapmaya başladı "Dedect Magic"

    Sonra da her bir adımını bastığı yeri inceleyerek ve etrafı gözleyerek etrafı araştırmaya başladı.

    _________________
    Bir kiÅ?inin ölümü bir trajedi, bir milyon insanın ölümü ise bir istatistiktir.
    Joseph Stalin
    Back to top View user's profileSend private message
    Illyra
    Forum Yöneticisi





    Joined: Jan 25, 2005
    Posts: 2113
    Location: Duskwood

    PostPosted: Sat Jul 14, 2007 12:49 am Reply with quoteBack to top

    Küçük kız öfke ile soludu. sessizce kara cüppelinin önünden kenara doğru emekledi ardından yavaşça ayağa kalktı. her şeye rağmen tek çabası dikkat çekmemekti. kara cüpellinin dikkatini çekmemek.

    ardından susy nin bağırdığını duydu.
    içini kontrollü bir öfke kapladı. hala kara cüppelinin kendine neden saldırdığını anlamamıştı. hele alevler...

    dikkat çekmeden yavaşça deri zırhının sağ kolunu yavaşça kaydırdı ve eline düşen sert metali hisseti. sert, soğuk ve acımasız bıçak..

    ve şimdi kızda aynıydı. içinde hiç bir acıma hissi kalmamıştı.
    düşmanını yok et, o seni yok etmeden önce,
    birinci ilke, hayatta kalmak...

    kara cüppeliye odaklandı. bıçağı elinde sıkı ve sağlam bir şekilde tutmuştu. yavaşça sindi ve kara cüppeliye odaklandı. dikkatinin dağılacağı anı bekledi.

    gölgelerin içindeydi..kızıl saçları ter ile ıslanmış kan gibi hafif bir pusla parlıyordu. neredeyse nefes bile almıyordu..

    bunu çok kısa sürede yapması gerekiyordu. bunu bilincindeydi. bunu daha öncede yapmıştı. suikastı çok sevmesede. dokuz cehhenem adına.. kendisi için olmasa bile susy için...

    ve kaslarının- acılarının -el verdiği ölçüde güçle kara cüppeliye fırladı. düşmanını gözlemlemiş, onun doğasını anlamış ve son darbeyi indirmek için, avına sıçrayan sabırlı bir kedinin zarafeti ile. zarif ve ölümcül..

    tıpkı avcının av olduğu andaki gibi...

    (sneak attacak)

    _________________
    Image
    Back to top View user's profileSend private message
    Logan
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 29, 2004
    Posts: 1963
    Location: Gölgelerin İçinden,Kan Kusturmaya Geldim

    PostPosted: Sat Jul 14, 2007 4:31 pm Reply with quoteBack to top

    Cody, belki bir çıkış yolu vardır... Ewet bunu daha önce niye düşünememişti. eyer bu dao denilen varlığa zarar verir yada öldürse bu cücelerin bir kısmı dağılırdı...

    önüne baktığında sağdece bir duvar vardı. etrafında dolaşılı bilirdi....
    köle olarak ölmektense bu lanet varlığın bir parçasını alarak ölmek daha onurlu ve iyi bir davranış olurdu...

    [color=#444444]'' Zafer için... özgülük için... Yeni dünya için arkaşlar. böle gitmez bu düzen eski dünyada ''[/color]
    DErken yavaş yavaş dao doğru ilerlemeye başlamıştı bile..
    ''Eziyet çektik burda da aynısı olmıyacak zafere yüriyelim arkaşlar... ''

    sözlerini bitirmişti ve gide bileceği en yüksek hıza ulaşmıştı bile cody duvarın dibinden sıyrılacak ve dao y doğru hamlelerini yapacaktı...

    kalkanı sol elinde ola bildiğince kenini korumaya yönelik duruken kılıcının biraz yukarı doğru kaldırmış dao ya doğru ilerliyordu...

    ( Full turn atack )

    _________________
    Ã?LÃ?M NEREDEN VE NASÄ°L GELÄ°RSE GELSÄ°N!!! Savas NaÄ?ralarmız kulakdan kulaga yayilacaksa ve silahlarimiz elden ele gececekse ve baskalari silah sesleriyle,savas ve zafer narâlariyla cenazelerimize agit yakacaksa Ã?LÃ?M HOS GELDÄ° SEFFA
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    WizardOfQuarks
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 28, 2004
    Posts: 757
    Location: Ankara

    PostPosted: Sat Jul 14, 2007 9:07 pm Reply with quoteBack to top

    Xyra hayatı boyunca böyle bir şey görmemişti. Bu işte bir terslik olmalıydı. En azından mantığı öyle söylüyordu. Ama Xyra faltaşı gibi aşılmış gözlerini hazineden ayıramıyordu. Gözüne şimdiden birkaç kitap kestirmişti. Kim bilir başka ne harikalar vardı? Elleri önünde yavaş yavaş hazine yığınına doğru yürümeye başladı. Kalp atışları iyice hızlanmaya başlamıştı. Hiçbir şey duymuyordu. Tek istediği o eski kitaplara ulaşıp içindeki hazineleri görmek, anlamak ve kullanmaktı...

    _________________
    "�n yargıları yıkmak, atomu parçalamaktan daha zordur..."  Einstein
    Back to top View user's profileSend private message
    aransayes
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 08, 2004
    Posts: 1861
    Location: aksaray-izmir

    PostPosted: Sat Jul 14, 2007 9:07 pm Reply with quoteBack to top

    Okuduğu duadan sonra savaşın karmaşasında savaşçı kızı gözden kaçırdı. Bir an sonra savaşçının duvar boyunca ilerlediğini ve av peşinde bir avcı gibi Dao’nun peşinden gitme yollarını aradığını farketti. Saelnir içinden bir yol bulamaması için dua etsede kızın sonunda bir çatlaktan geçtiğini gördü. Neredeyse galiz bir küfür edecekken kendini zor tutarak insanların arasından hızla sıyrılmaya çalıştı. Eğer savaşçının tek başına Dao ile karşılaşırsa pek şansı olmadığını biliyordu. “Alegria” diye fısıldadı.
    Gözü başka kimseyi görmeyerek telaşla olabildiğince hızlı koşmaya başladı. Geçmişi tekrar omuzlarına ağır bir yük gibi binerken bu sefer olmasın diye düşündü. Tanrım lütfen bu sefer yanımdakileri koruma gücü ver bana.
    Alegria nın geçtiği aralıka ulaşabilirse hiç düşünmeden savaşçının peşinden içeri dalacaktı.

    _________________
    Bir tek seni bana çok gördü dünya
    Ä°yiler bu savaÅ?ı kaybetmiÅ?
    Peki ben nası büyük adam olucam
    Kötü olmak seni geri getirir mi acaba...
    Back to top View user's profileSend private message
    calida
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 27, 2006
    Posts: 293

    PostPosted: Sat Jul 14, 2007 9:57 pm Reply with quoteBack to top

    Karsisinda gordugu muhtesem zenginlik karsisinda onunda dili tutulmustu. Ayaklarinin dibinde parlayan mucevherler, altinlar, aklini celsede Ales`in dedikleri hala kulaklarindaydi...

    Quote:
    "SAKINNN...hic bir seye dokunmayın."


    Tam bunu dusunurken Xyra`nin hazinenin arasinda gordugu kitaplara dogru ilerledigini gordu. `Hadi kizim yapma!` derken bastigi yerlere cok dikkat ediyordu. Xyra`ya yaklasip kollarini tuttu, `Hey, sakin ol! Basimizi belaya sokacak sey yapmamaliyiz canim, sakin ol!` dedi ve Ales`in soledigi gibi Xyra`yi tutarken beklemeyi surdurdu.
    Back to top View user's profileSend private message
    Swain
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 18, 2005
    Posts: 103
    Location: Ankara

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 8:47 am Reply with quoteBack to top

    Swain gördüğü hazine karşısında ne kadar şaşırsa ve sevinsede aldığı eğitimler sayesinde açgüzlülük ve tamahkarlıkların ne gibi sonuçlar doğurabileceğini biliyordu. Bu sayede ondan öte durabiliyordu. Bu hazineninde böylece savunmasız bırakılacağını hiç sanmıyordu. Bir salak bile anlayabilirdi hazinenin ne tarafından korunduğunu ve başına gelecekleri..

    Gözleri gidecek başka bir yol aradı etrafta.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN MessengerICQ Number
    Rhalazarn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 05, 2007
    Posts: 148
    Location: Nordmar

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 1:01 pm Reply with quoteBack to top

    İki dişinin de alevlerle sarıldığını fark eden kara cüppeliyi neşe kaplamıştı. Kim bilir şimdi canları nasıl da acıyordu? Çstelik küçük olana önceden bir büyü daha yapıp yaralarının açılmasını sağlamıştı-hem de tek bir teşekkür bile almadan! şimdi de açık yaraya tuz serpmişti, bu Xardas’ın son derece hoşnut kaldığı bir durumdu.

    Ellerini ikinci bir büyü için hareket ettirmeye başladı ve böylece hainlerden biri yok olacaktı-cehenneme gideceği kesindi çünkü savaşta ölmüş sayılmazdı. O, savaştan kaçarken ölecekti.

    Böyle düşünerek büyüsüne devam etti kara cüppeli ve minyatürü hedef alıp sözcükleri söyledi-bu iş biraz da çocukların minyatür oyuncaklarını parçalamalarına benzeyecekti.

    Uzaktan attıkları oyuncak oklarla…

    Onun okları oyuncak değildi.

    “Kalith-karan, tobanis kar!” (Magic Missile)

    Kara cüppeli, parmaklarından büyülü oklar çıkar çıkmaz biraz önce görünmezlik büyüsü yaparak bencilce davranıp arkadaşını satan kadının birden onu düşünerek (burada içten içe güldü) kendisini sarmaya çalıştığını fark etti. Bu yapmacık arkadaşlık oyunlarına küçüklüğünden beri alışkın olan Xardas, oklar hedefine doğru yaklaşırken sadece gülümsedi.

    Eğer bu hareketiyle onu engelleyerek arkadaşını kurtarmaya çalıştıysa…

    Geç kalmıştı.

    _________________
    <div> Wir sind nicht gestorben. Wir haben nie gelebt.<br>                   <br> -Ragnar Lodbrok</div>
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 1:44 pm Reply with quoteBack to top

    Amora ayağa kalkmaya çalışırken Edmond’un kendisine “Sen yat, huzur seninle olsun.” dediğini duydu ve ardından Edmond’un önünde yatan cesedi gördü. Edmond ise yüzünde kararlı bir ifadeyle Cristobal’ı öldürmeye niyetliydi. Büyülü oklarını tekrar fırlatırken Cristobal “Seni aşağılık piç.” diye mırıldandı ve hemen ardından göğsünde tekrar aynı acıyı hissetti. Yerde kıvranırken Cristobal’ın da aklında tek bir şey vardı: O kahrolası büyücüyü gebertmek.

    Ve bu sefer onu koruyan bir başkası olmadığından bu oldukça kolay olacaktı.

    Edmond belki de hata yaptığını ancak o zaman fark etti. Bu kez yeni bir şansı daha olmayacaktı ve Cristobal hâlâ yaşıyordu. Çstelik gözlerinde, Cristobal ile ilk karşılaştığından beri hiç görmediği bir nefret vardı.

    Edmond, Cristobal’ın aynı büyüye başladığını duydu. (Scorching Ray) İki tane alev yumağı o kadar hızlı bir şekilde Edmond’a doğru geliyordu ki, Edmond daha hiçbir hamle yapmaya fırsat bile bulamadan öylece donup kalmıştı.

    Alev yumakları Edmond’un göğsünü yakarak delip geçerken, yaşlı büyücü sadece bir anlık bir acı hissetti. Yere düşerken Lineas’ın, Susy tarafından sarılmış olan Xardas’a saldırdığını, Saelnir ve Cody’nin, Alegria’nın peşinden gittiğini, Shruiak’ın birkaç cüceye karşı savunmaya geçtiğini gördü.

    Nefes alamadığını fark etti. Ciğerleri küle dönüşmüş, aldığı nefesi dışarı kaçırıyordu. Yere sertçe düştüğü zaman tüm hisleri ebedi karanlıkla kaplanmadan önce gördüğü son şey, Amora’nın gözleriydi. Karanlığa gömüldüğünde ise geride kalan son şey, bir çift sözdü.

    “Huzur seninle olsun.”

    Edmond’un cesedi yerde tüterken Cristobal manyakça bir kahkaha attı ve kahkahası tüm mağarada yankılandı. Bir an için-sadece bir an için-herkes bu kahkaha karşısında donakaldı, ama ardından kavgalarına devam ettiler. Cristobal da gözleriyle kalabalığı tarayarak sorun çıkartabilecek yeni kişileri aradı.

    Bu sırada Shruiak, kendisine yaklaşmakta olan dört cücenin ikisine doğru hamlede bulunmuştu. Shruiak’ın yaraları çok ciddiydi ve acilen tedavi görmesi gerekti, ama yarı drowun buna zamanı yoktu ve kurtulması gerekliydi. Buna rağmen aldığı risk çok büyüktü, onu öldürebilecek kadar büyük. Yarı drow bunun bilincindeydi.

    Yaşamak için kaçmaya çalışan birisi için oldukça ironik.

    Shruiak’ın ilk hamlesi, soldaki cücenin zırhının ve kalkanının arasından kayarak cücenin karnına saplandı. Cüce acıyla hırıldayıp dizlerinin üzerine çöktü, ama yere yıkılmadı. Shruiak, palasını kurtardıktan sonra kendi çevresinde döndü ve sağdaki cücenin göğsünü parçaladı. Ama öbür kılıcı, soldaki cücenin kalkanından sekerek elinden fırladı ve yere düştü. Shruiak, bunun üzerinde düşünmeden soldaki cücenin kasıklarına var gücüyle bir tekme geçirdi. Cücenin bir an nefesi kesildi ve var gücüyle çığlığı bastıktan sonra fal taşı gibi açık gözleriyle yana devrildi.

    Bu sırada Shruiak, tam göz ucundaki zincirli cücenin zincirini yere attığını ve baltasını çektiğini gördü.

    İşte o anda korkunç bir hata yaptığını anladı.

    Cüce onu teslim almaya geliyordu, öldürmeye değil!

    Ama daha bu konuda bir şey yapamadan sırtında, tam kürek kemiklerinin ortasında yakıcı bir acıyı ve diğer cücenin baltasının çeliğinin soğukluğunu hissetti. Bir hırıltı koyuvererek öylece kalakaldı Shruiak. Kasları gevşerken öbür palasını da yere düştü ve dizlerinin üzerine düştü. Nefes almaya çalışıyordu ama başaramıyordu. Görüşü bulanıklaşırken sırtındaki baltanın sert bir hamleyle çekildiğini hissetti ve yarı drow yüzüstü yere düştü. Yavaş yavaş karanlığa gömülüyor, sesler de çok uzaklardan geliyordu. (Shruiak – 5 HP. Bilinç kaybı. Acil ilk yardımda bulunulmazsa beş tur sonra ölecek.)

    Susy’nin çağrısı cevapsız kalmıştı.

    Tam Xardas’a arkadan sarılacakken ayağı, cüppesinin eteğine takılıp yere düşen Susy, o sırada Lineas’ın ayağa kalkmaya çalıştığını ve Xardas’ın yeni bir büyüye başladığını fark etti.

    Lineas da aynısını fark etmişti. Son gücüyle zorlukla ayağa kalkarken Xardas’ın büyü sözlerini duymuştu ve Xardas’ın büyüsü noktalanıp elinden büyülü oklar fırlarken, hançerini çektiği gibi gölgelerin içinde kaybolmaya ve Xardas’a sinsi bir saldırıda bulunmaya hazırlanmıştı.

    Ama nafile…

    Büyülü oklar Lineas’ın göğsüne çarparak bedenindeki son gücü de yok ederken Lineas sırt üstü yere kapaklandı. Nefes almakta çok güçlük çekiyordu ve gözlerinin dikildiği mağara tavanı da gitgide bulanıklaşıyordu. Sesler ise çok uzaktaydı. (Lineas -7 HP. Bilinç kaybı. Acil ilk yardımda bulunulmazsa üç tur sonra ölecek.)

    Cody ve Saelnir ise aynı anda Alegria’nın peşinden gitmek için duvara doğru depar attılar. Zırhı, Cody’nin hızlı koşmasını engellerken Saelnir’in böyle bir sorunu yoktu. Bu yüzden Cody hâlâ koştururken, Saelnir en sonunda küçük girişin önüne gelmiş ve içeride diz çökmüş olan dao ile tepesinde dikilen Alegria’yı görebilmişti.

    Alegria bir an için daonun tepesinde dikilmiş, ona zaferle parlayan gözlerle bakıyordu. Merhamet etmeyecekti. Kılıcını kaldırdı, ve daonun kafasını kopardı.

    Aynı anda daonun bedeni yok oldu ve zalim bir kahkaha, duvarın yarattığı karanlıkta yankılandı.

    Alegria göremese de Saelnir, dehşet içinde daonun Alegria’nın tam arkasında belirdiğini, ve devasa devasa kılıcını Alegria’nın kafasına indirmek için havada tuttuğunu gördü. Ne yaptığını bile bilemeden Alegria’ya haykırdı.

    Kahkahaya aldırış etmeyen Alegria, dışarıdan gelen azıcık meşale ışığının da kesildiğini fark etti. Saelnir’in haykırışını da duyunca daonun tam arkasında olduğunu anlayarak kendini yan tarafa attı. Daonun kılıcı, az önce tam durduğu yere saplandı.

    Bu sırada Cody de en sonunda duvardaki kırığın önüne gelebilmişti.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 1:51 pm Reply with quoteBack to top

    Alestralis’in yaptığı büyü, hazinenin içinde çok sayıda büyülü nesne olduğunu belli ediyordu. Hazinedeki pek çok eşya, farklı farklı auralar yayarak Alestralis’in bütün hislerini alt üst etmişti. Ama en güçlü aurayı yayan şey hazinenin en tepesindeydi. O şeyin ne olduğunu göremese de Alestralis ondan yayılan güçlü aurayı hissediyordu. Bunun dışında hazineye giden herhangi bir tehlike bulamamıştı.

    Elanora, Xyra’yı kolundan tutarak hazineye gitmesini engel olmuştu, ama kimse Clesyné’nin kahkahalar atarak ejderha heykeline ilerlemesini engelleyememişti. Cleysné, bir çocuğun artan hevesiyle hızlanarak ejderha heykeline varmış ve onun sert, çıkıntılı başının üzerine hoplayarak oturmuştu. İşte o anda bunun pek de iyi bir fikir olmadığını fark etmişti zira sert çıkıntılar, poposunu hayli acıtmıştı.

    Swain ise gruptan uzaklaşarak mağarayı incelemesinin sonunda sadece iki tane çıkış bulunduğunu fark etmişti. Birincisi, kendi geldikleri minik tüneldi, diğeri ise onun tam karşısındaki geniş tünel.

    O anda Swain, yüreğini soğuk bir korku dalgasının egemen olmaya çalıştığını hissetti ama cesur yüreği buna izin vermedi. Kaşlarını çatarak arkasını dönüp gruba baktığında onların da oldukları yerde donakalıp tir tir titrediklerini gördü. Ve bir şeyi daha…

    Korkuyla kaskatı kesilen Clesyné, tam sırtından onu dürtükleyerek onu aşağı iten sivri bir şeyi hissetti. Yere düştüğünde tir tir titreyerek, yavaşça dönüp arkasına baktığında heykelin kafasını kaldırdığını ve “Kahrolası sıçanlar! Bir türlü uyku uyutmuyor-ha?!” dediğini duydu. Heykel belli ki burada sıçan yerine insan görmekten şaşırmıştı. Bir an gözlerini kırpıştırdı ve sonra bir pençesini kaldırıp el sallar gibi sallayarak, gülümser gibi bir tonla “Boo!” dedi.

    Clesyné çığlık çığlığa geriye sürünmeye başladı.

    Ejderhakorkusu Swain dışında hepsini felç etmişken ejderha onlara ters ters baktı ve başını iki yana sallayarak homurdandı. “Kimsiniz siz ha? Hazine hırsızları mı? Hayır, anlamıyorum ki, bu kahrolası devasa toprak yığınında bile hazinemi takip etmeye cesaret edebiliyorsunuz.” Ejderha bir an duraksayarak cevap vermelerini bekledi. “Eee, konuşsanıza?!” Bu kez ejderhanın kaşları çatılmıştı ki karşısındakilerin tir tir titrediğini fark etti. “Ah, pardon.” dedi ve grubun üzerindeki ejderhakorkusu bir anda kalktı. Alestralis dizlerinin üzerine çökerken Clesnyé olduğu yere yatıverdi. Xyra ve Elanora ise birbirlerine yaslanarak zar zor ayakta durabiliyorlardı. Sorun yaşamayan tek kişi Swain’di. “Hey sen!” dedi ejderha Swain’e, göz ucuyla bakarak “Evet evet, sen! Tünelin girişindeki! Sana diyorum! Gözümün önüne gel bakayım! Orada olduğunu bilmediğimi mi sandın ha? Nereye gidersen git bulurum seni. Benden kaçamazsın!” Ejderha bir an daha sustu ve “Eee, konuşsanıza be!” diye böğürdü.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Mark
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 31, 2006
    Posts: 2004
    Location: Midkemia, portal/istanbul

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 7:11 pm Reply with quoteBack to top

    Susy, Hançerini çekti,
    saldırdı.
    Back to top View user's profileSend private message
    C_Deschain
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jun 01, 2006
    Posts: 291
    Location: ankara

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 8:51 pm Reply with quoteBack to top

    Gözlerine inanamıyordu.Karşısında capcanlı bir ejderha duruyordu.Ve onları henüz öldürmemişti.Ve bu fırsatı iyi değerlendirmeliydi.Çlmemeliydi.Geriye kalan kısacık ömrü şu an söyliyeceği şeylere bağlı olabilirdi.
    Yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı.Deli gibi korkuyordu.Bacaklarının titremesine engel olmaya çalıştı.Ayağa kalkmayı başarabilirse elbet dicek bi kaç söz de bulabilirdi.YAnılmıyosa bu ejderhanın canı birazda sıkılmıştı.Belkide onu eğlendirebilirlerdi.Ama bu sefer hep yanlarında tutmakda istiyebilirdi onları.VEya burdan çıkmalarına yardımcıda olabilirdi.Veya onları yiyebilirdi.En basit çözüm buydu ejderha için...

    Konuşmakta zorlarnıyordu.Dişleri korkudan birbirine vuruyordu.
    Yavaşça dizleri üzerine eğildi.Ayağa kalkmaktan vazgeçmişti.Belki birazda olsa ejderhanın gururunu okşayabilirdi.
    "Sizin hazinenizi çalmakda bizim ne haddimize yüce efendim.!Bırakın çalma girişimini en ufak bir düşünce bile yoktu kafamızda.Hem biz birer hırsız değiliz.Burda yolumuzu kaybetmiş yolcularız.Yolumuz buraya tesadüfler üzeri düştü.Sizi rahatsız etmek gibi bir niyetimiz yoktu,böyle bir şeye asla kalkışmazdık.Sizden binlerce kez özürler diliyorum böyle bir saygısızlıkta bulunduğumuz için...Bizi affedin yüce lordum!..."

    _________________
    <div>Tári Nénharma....</div><br>
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN Messenger
    EldariL
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Sep 18, 2006
    Posts: 137

    PostPosted: Sun Jul 15, 2007 8:58 pm Reply with quoteBack to top

    Bu kadar yakınken, hedefine bu kadar yaklaşmışken kılıcının yolundan ancak hileyle kurtulabilirdi. Ve öyle de olmuştu. Karanlıkta gümüşi bir hat çizerek ilerleyen keskin kılıç sadece havayı yarmıştı! O anlamsız zayıflık gösterisinin ardında bir iş olduğunu zaten tahmin eden Alegria hiç şaşırmamıştı ama öfkesi daha da büyümüştü.

    Dao kaçtığı için değil! Durmadan attığı kahkahalar sinirlerini bozmaya başlamıştı!

    Her şey çok hızlı olmuştu. Savurduğu kolları henüz hızını kesmiş ve vücudu henüz dengesine kavuşmuştu ki birinin haykırdığını duydu. Sesi tanıdı... Ve tehlikeye karşı uyaran telaşlı tonunu da farketti. Kendini yana savururken ölümün onu nasıl kıl payı kaçırdığını gördü. Dao'nun kılıcı yere saplanırken Alegria savrulan vücudunun hızını kesmedi. Kendi etrafında dönerken düşündüğü tek şey bu fırsatı en iyi şekilde kullanmaktı. Dao hırsla yere sapladığı kılıcını kurtarmadan hamlesini yapmalıydı.

    Bütün bunlar göz açıp kapayana kadar aklından geçerken Alegria, kendi etrafında dönüşünü tamamlamış ve hamlesini yapmıştı.

    Kılıcını hızla ileri doğru sapladı. Dao'nun karnına doğru.

    _________________
    Do you really want to see something from your worst dreams? I'll take you into the land of the dead, where you should never go alone and where the past has a frightening habit of repeating itself-for ever!
    Back to top View user's profileSend private message
    Rhalazarn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Feb 05, 2007
    Posts: 148
    Location: Nordmar

    PostPosted: Mon Jul 16, 2007 12:15 pm Reply with quoteBack to top

    Küçük hırsızın bedeninin yıkılışı kara cüppeliyi güldürmekten daha öteye gidememişti. Bundan gerçekten hoşlanmıştı işte. Hainlerden biri gitmişti. Eh, iki kişi olduklarına göre 2-1=1 demekti, bu durumda arkasındaki büyücü kadın hala yaşamaya devam ediyordu.

    Fazla uzun sürmeyecekti.

    Kara cüppeli, hain kadınlardan hayatta kalana döndü hızla. Bir büyü bu salağın işini görürdü. Çzürlünün saldırmak için harcayacağı çabaları şimdiden tahmin edebiliyordu, ama bununla ilgili hiçbir korkusu yoktu. Ufak bir hançer, daha da önemlisi salak bir kadın, açık verse bile onun konsantrasyonunu bozamazdı.

    Sırıtan kara cüppeli sol elini dişiye doğru uzattı ve sözcükleri büyük bir aşkla sarf etmeye başladı…(Vampiric Touch)

    _________________
    <div> Wir sind nicht gestorben. Wir haben nie gelebt.<br>                   <br> -Ragnar Lodbrok</div>
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.61 Saniye