Aslında o karanlık bir hiçlik değildi. İçinde en azından bir şeyi barındırıyordu: Benim zihnimi. Tuhaf bir histi, daha önce bunu hiç hissetmemiştim. Benim için oldukça yeni bir deneyimdi bu.
Zihinsel psişik güçler bizim gibilerin hepsinde mevcuttu. Psişik güçlerin varlığı, üstün bir bilinç düzeyini beraberinde getiriyordu. Zihnimiz kafamızın içinde hapis kalmıyor, adeta dışarı çıkıyordu. Bu inanılmaz bir özgürlük ve coşku hissi verirdi bize. Sadece var olmak bile cennet gibiydi bizim için. Sadece var olmak, en büyük armağandı bizim için.
Elbette ki bu armağan karşılıksız değildi. Bizim için kutsal olan değerler, bizim dinimiz, bu varlığı korumamızı ve onurlandırmamızı öğütlerdi. Sadece kendi varlığımızı değil, aynı zamanda kendi türümüzden olan ve hatta daha da önemlisi, varlığımızı barındıran kutsal dünyamızı gelecek nesiller için korumamızı söylerdi bize. Onurlu bir yaşam isterdi bizden.
Ne yazık ki bu muhteşem özgürlüğü ve onurlu yaşamı tadamayan o kadar çok varlık mevcuttu ki... Diğer türlerle empati kurduğumuzda psişik güçlerinin ne kadar sınırlı olduklarını, zihinlerinin nasıl da daracık alanlara hapis kaldıklarını, ne kadar boğucu bir yaşama sahip olduklarını görebiliyor ve böyle bir yaşama nasıl katlandıklarına akıl erdiremiyorduk. Ama buna rağmen bizde olmayan bir şeye sahiplerdi.
Çzgürlük yorucuydu. Zihnin daima dışarıya açık olması ve sürekli dolanması, günün çoğunu koşuşturmacalara harcayan kişilerin bedenleri gibi onu yorar. Bu yüzden her günün sonunda uzun bir transa girer ve zihnimizi kendi içine çekerek onu dinlendirmeye çalışırız. Bu kısıtlı, acınası varlıklar ise bu yorgunluktan muaf bir şekilde zihinlerini zinde tutabiliyorlardı. Zihinlerini dinlendirmek için farklı metodları vardı.
Ama şimdi bu karanlık... İlk kez zihnimin bu denli dinlendiğini hissediyorum, tıpkı o varlıkların zihinleri gibi. İnanasım gelmiyordu ilk başta. Bu karanlık gerçekten de zihnimizi geliştirmek ve dinlendirmek için doğru yer miydi? O kısıtlı varlıklar bu konuda bizden daha çok şey biliyor olabilirler miydi?
Ne kadar tatlıydı karanlık, ne kadar rahatlatıcı, ne kadar kucaklayıcıydı...
Ve ne kadar tehlikeli, ne kadar acımasız ve korkutucuydu...
Gözlerimi daha açmadan önce farkındaydım. Zihnim çok uzun zamandır hissetmediğim kadar zindeydi, ama bedenim için aynısını söyleyemezdim. Harap olan bedenim kendini biraz toparlamış olsa da hâlâ bitap bir vaziyetteydim.
Gözlerimi araladığımda onu gördüm. Tam karşımda duruyordu: İnsanlardan biri. Beyaz bir kıyafet giymiş, beni meraklı gözlerle inceliyordu. O sırada cam bir kapsülün içinde bulunduğumu fark ettim. İçi turuncu bir sıvıyla doluydu. Yüzümün yarısını kaplayan bir maske dışında çırılçıplaktım. Sıvı, tenimin her bir zerresine nüfuz ediyordu. Yüzümdeki maske sayesinde ise nefes alabiliyordum.
Zorlukla bir elimi kaldırdım ve cama indirdim. Buradan çıkmam gerektiğini biliyordum. Onurlu yaşamamızın gereklerinden biri de esir düşmektense savaşta ölmekti. Bense uçağım insanların Braxis dedikleri bu gezegenin fırtınalı iklimi yüzünden çakılınca esir düşmüştüm. Kurtulmalıydım. Kurtulmalı veya...ölmeliydim.
“Boşuna uğraşma. O camı kırman imkânsız.” dedi insan. Dilini anlamıyordum. Ağzından çıkan sesler de zaten hem cam yüzünden boğuk, hem de sıvı yüzünden bulanık geliyordu. Hayır, psişik yetenekleri olmasa bile konuştuklarını düşünmesi, benim zihnimin onun söylemeye çalıştıklarını anlaması için yeterliydi.
“Beni buradan çıkart.” dedim usulca karşımdaki insana. Bizim türümüzün ağızları bulunmazdı. Telepati, tek haberleşme yöntemimizdi.
İnsan bir an afalladı. Muhtemelen telepati yeteneğimi daha önce bilmiyordu. Gözlerini kırpıştırıp bir adım geriye çekildi. Sonra güldü ve “İnanılmaz! Demek telepati ile haberleşiyorsunuz ha? İşte bu gerçekten muhteşem bir haber! Bunu hemen bildirmeliyim!” dedi ve arkasını dönüp aceleyle odadan çıktı.
İşte o zaman bazı şeyleri düşünmeye fırsatım olmuştu. Odayı incelediğimde başka kapsüllerin de bulunduğunu gördüm. Bazıları boştu, ama pek çoğunda...onlar! Onlardan vardı! Soyları kurusun ki onlardan vardı!
Ve o insan...Belli ki beni bir kobay olarak kullanacaklardı. Beni inceleyecekler ve türüm hakkında bilgi sahibi olacaklardı.
Daha önce hiçbir khalai savaşçısı bu kadar onursuz bir duruma düşmüş müydü acaba?
Ama günler geçerken bedenim kuvvetlenmeye başladı. Bedenim kuvvetlenmeye başladıkça da etrafım ıssızlaştı. şimdi tekrar karanlıktayım. Karanlıkta, bu kapsülün içinde dışarıyı izliyorum. Zihnimi dinginleştiren o karanlık, şimdi ne gibi tehlikeler saklıyor acaba?
En Taro Adun, Aiur’un cesur savaşçıları! Asla pes etmeyin!
Starcraft: Soğuk Ateşin Altında
-Oyuncular sadece Terran ve Protoss ırklarını seçebilirler.
-Seçilebilecek sınıflar Terran’lar için marine, firebat, ghost ve çeşitli alanlarda uzmanlaşmış sivillerdir. Araç kullanımı yasaktır. Protoss’lar ise sadece zealot ve high templar seçebilmektedirler.
-Oyunu zarlar vb uğraşlar yerine roleplay üzerine kurmak ve iki ırkın da kişiliklerinin yansıtılmasını ön plana çıkartmak istediğim için standart d20 Starcraft 3.5 Edition sistemi yerine New World of Darkness sisteminin bir uyarlamasını kullanmayı uygun buldum. Sınıfına göre karakterlerin yaratımına yardım edeceğim.
-Oyun 04.11.2499 tarihinde geçmektedir.
-Zerg Sürüsü şu anda Koprulu Sektörü’nde serbestçe dolanmaktadır ama henüz bir gezegeni istila etmemiştir. En ciddi çarpışmalar Chau Sara ile Brontes sisteminde yaşanmaktadır.
-Tassadar’ın komutası altındaki Protoss Filosu, Brontes sistemini dönüş rotası olarak belirleyip buraya Anndraxus komutasındaki birlikleri bırakarak yoluna devam etmiştir. Protoss Filosu şu anda soğuk gezegen Braxis’in dış yörüngesinde, radar menzilinin dışında bulunmaktadır.
-Oyunun geçtiği mekân, Braxis’in şehir dışı arazilerindeki yüksek bir dağın içine oyulmuş olan Yıldızuçuşu Araştırma ve Geliştirme Merkezi’dir.
-Protoss Filosu’na ait bir keşif uçağı, Braxis’in zorlu kar fırtınalarından birine girince hava şartları sebebiyle çakılmış ve ağır yaralı olan pilot, Yıldızuçuşu Güvenlik Kuvvetleri’ne ait bir devriye tarafından bulunarak araştırma merkezine getirilmiştir. İnsanlar burada ilk defa protoss ırkını yakından inceleme imkânını bulmuşlar, ve pilotu kullanarak çeşitli veriler ve dökümanlar hazırlamışlardır.
-Tassadar, bu kayıp savaşçının bulunması ve protosslara ait olası bütün bilgilerin yok edilmesi için elit bir grup kurar ve bu grubu Yıldızuçuşu Araştırma ve Geliştirme Merkezi’ne sızmakla görevlendirir.
-Alfa Timi’ne mensup bir grup asker Tarsonis’ten Braxis’e gönderilerek bu protoss pilotunu Tarsonis’e geri götürmekle, ve verilerin Tarsonis’e gönderildiğinden emin olmakla görevlendirilmişlerdir.
Marine: Konfederasyon’un temel piyade birimi olan bu askerler, kısa menzilli çatışmalarda oldukça etkilidirler. Silahlarının menzili sebebiyle uzun menzilde etkili olamazken, yakın dövüşlerde de zayıf kalırlar.
Firebat: Konfederasyon’un yakın dövüşler için tasarladığı ve sırtındaki özel mekanizmalı bir çanta sayesinde ellerindeki mekanizmalardan alevler püskürten bu birimler, oldukça ölümcül hasarlar verebilmektedirler.
Ghost: Uzun süredir yapılan laboratuar araştırmaları sonucunda bazı insanların psişik yeteneklerinin ortaya çıkması sonucunda oluşan bu birim, kullandığı keskin nişancılara özgü silahı ile uzun menzilli dövüşlerde etkilidir. Yakın dövüşlerde çok zayıf kalan bu birim, gerektiğinde psişik güçlerini kullanarak kendisini görünmez yapabilmektedir.
Zealot: Khalai savaşçıları olan ve Adun’un öğretilerini takip eden bu cesur protoss savaşçıları, Aiur’u korumak için yemin etmişlerdir. Bu onurlu savaşçılar kullandıkları ileri teknoloji sayesinde psişik güçlerini hem ikişer enerji bıçağına, hem de koruyucu bir kalkana dönüştürebilmektedirler.
High Templar: Adun’un öğretilerini yaymakla ve korumakla mükellef olan bu rahiplerin psişik güçleri zealotlara nazaran çok daha gelişmiştir. Tıpkı zealotlar gibi kendilerini koruyucu bir kalkanla kaplayabildikleri gibi psişik güçleri sayesinde psişik elektrik akımları yaratabilmekte ve hatta illüzyonlar oluşturabilmektedirler.
Bu sınıfların kendilerine göre oluşumlarını daha sonra açıklayacağım. Bunu ön bilgilendirme olarak yazdım. Yeterli ilgi olursa devamını da yazıp açıklayacağım. Hazır Starcraft 2 duyurulmuş ve gazı sürerken böyle bir oyun iyi gidebilir diye düşündüm.
Evet, şimdi ilgilenenleri görelim.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
İşte uzun zamandır beklediğim oyun Ekle beni de hatta High Templar oynamak oldukça çekici geldi bir anda
_________________ Ä°nsan labirentte, içgüdülerini ince, keskin bir uç gibi bilemelidir, neredeyse bir hançerin, bir kılıcın aÄ?zı kadar keskin, çünkü içgüdüler de hayatta kalmak için kullanılan silahlardır ve sık sık en az çelik kadar faydalı olduklar
Ben de katılmak isterim, starcraftı strateji oyunundan bilirim ama frpsini hiç oynamadım...
argay wrote:
aynı şekilde bende.bu başlık deneyimli oyuncular içinse sadece izlemeklede yetinebilirim.
Valla ben de ilk defa Starcraft oynatacağım arkadaşlar. Starcraft RPG'si hakkında sizden fazla deneyimim yok. Sadece hikâyesini epey araştırmıştım vaktiyle, o açıdan pek eksiğim yok. Çekinmeyin yani.
_________________ All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.