Modules
  • Ana Sayfa
  • AvantGo
  • Downloads
  • FAQ
  • Feedback
  • Forums
  • Journal
  • Private Messages
  • Recommend Us
  • Search
  • Statistics
  • Stories Archive
  • Submit News
  • Surveys
  • Top 10
  • Topics
  • Web Links
  • Your Account

  • Who's Online
    Şu an sitede, 1 ziyaretçi ve 0 üye bulunuyor.

    Henüz üye değilseniz, Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

    Languages
    Site Lisanını Seçin


    FrpWorld.Com :: View topic - New York Günlükleri
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     New York Günlükleri View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sat Oct 17, 2009 2:58 am Reply with quoteBack to top

    NEW YORKUN EVSIZLERI

    Bu konudan daha once bahsetmis miydim bilmiyorum. Ama ne olursa olsun yeniden bahsetmeye degecek bir konu.

    Dunyanin en zengin kentinin en buyuk celiskisi sanirim icinde yasayan evsizler. Cogunlukla kentin merkezinden, en buyuk is merkezleri, magzalari, eglence yerlerinin oldugu yerlerde yasiyorlar. Buralarda yasamalarinin nedeni kendilerine yardim eden insanlarin buralarda daha cok olmasi.

    Cogunlukla sessizler, niye sokakta olduklarini ne icin para istediklerini bir kartona yazdiklari yazi ile gosteriyorlar.

    Ozellikle soguk kis gunlerinde benim kendimden oldukca utanmama neden oluyor. Ozellikle kendi kafama taktigim sorunlardan. Bir de ben sokakta yasasam ne yapardim diye dusunmeden edemiyorum.

    New Yorkta evsizlere yardim eden bir kurulus var. Baska kuruluslar da yardim ediyor mu bilmiyorum. Ama en azindan birisi tamamen evsizlere yardima yonelik. Cogunlukla bildigim kadari ile battaniye, uyku tulumu giysi gibi malzemeler veriyorlar.

    Ama yine Dunyanin en zengin ulkesi, bir lise yurdu standartinda da olsa nasil evsizlerine kalacak yer saglayamiyor aklim almiyor.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Sun Oct 18, 2009 5:31 am Reply with quoteBack to top

    evsizler her New York temalı filmde kesin arka planda da olsa bir görülür deÄ?il mi? Very Happy
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Oct 20, 2009 1:08 am Reply with quoteBack to top

    Göstermek zorundalar. New York'a gelen her hangi bir turist, en kaygısız turist bile olsa evsizleri fark etmemek için özel çaba göstermek lazım. Å?ehrin en turistik en özel mekanlarında bile bu insanlardan var. Bir ara bazı meÅ?hur parklarda kalıyorlarmıÅ? geceleri. 70lerde polis bir parkı boÅ?altmak için sanırım 3 gün savaÅ? vermek zorunda kalmıÅ?. Kısacası Å?ehrin kanayan bir yarası, her ne kadar böyle bir yaraya sahip tek Å?ehir olmasa da, bu yarayı gizlemeye de çalıÅ?mıyor. Belki de bu iyi bir Å?ey. En azından yara yokmuÅ? gibi davranmaması...

    Dolayısı ile New York filminde evsizleri ihmal etmek de sanırım aslını inkar etmek gibi olurdu.

    Å?ehrin evsizlere yardım eden organizasyonları da oldukça göz önündedir ve Å?ehrin en merkezi bölgelerinde çalıÅ?ıyorlar.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Aegron Linwelin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 18, 2007
    Posts: 2614
    Location: Bursa

    PostPosted: Tue Oct 20, 2009 7:33 am Reply with quoteBack to top

    Evet dediÄ?in gibi Firble aslında göz ardı etmemek onların yokluÄ?unu kabullenmek yerine varlıÄ?ını kabullenip benimsemek ve birÅ?eyler yapmak güzel çaba doÄ?rusu takdiri hakkediyor...!!!

    Gitgide gözümüzde ilginçleÅ?iyor Newyork... GitmiÅ? görmüÅ? yaÅ?amıÅ? kadar olduk sayende ellerine saÄ?lık tekrar tekrar Firble hadi kolay gelsin devamını bekliyoruz..

    _________________
    Thanks Mario but The princess is in another castle!!
    Mr. Green Razz
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Oct 20, 2009 8:25 am Reply with quoteBack to top

    Ikinci Harlem Macerasi

    Aslinda gecen donemkini de eklersek bu ucuncu de sayilabilir. Ancak Harlemin yakinlarina tasindiktan sonraki donemi oncekinden ayririrsam bu ikinci buyuk macera oluyor.

    Soyle ki New York un Cizgili defter gibi birbirlerine paralel caddelerinden 110uncusu civarindan Harlem basliyor. Merkezi Harlem bu bolgenin ortalarindan 140-150inci caddeye kadar gidiyor, otesi zaten Harlem Irmagi, yani Manhattan adasinin kuzey siniri, batida ada uzuuun bir burun olusturuyor, bu burunun ucunda Washington Heights var. Izledigim Brodway muzikallerinin en guzeli burayi konu alsa da yine de neredeyse Manhattanin en az sozu edilen bolgesi burasi, ben de hic gitmedim. Gerci bisiklet maceram da iki adim yanimda sayilirdi ama islak ve sefil durumda oraya gitmek ne kadar dogru olurdu bilmiyorum. Bu arada Doguda da Dogu Harlem ya da Ispanyolca bir isim olan El Barrio var.

    Gecen cumartesi ben dedim ki, bu Harlem'in dogusunu batisini bir yana birakip su merkezdeki, esas Harlemi bir dolasayim bu haftasonu... Soz konusu esas Harlem'in merkezinde 125inci cadde var, bu cadde Harlemin nisbeten turistik olan, adi en cok duyulmus binalarinin oldugu ve yururken sagda solda turist otobuslerinden size tuhaf tuhaf bakan turistleri gorebildiginiz bir cadde...

    O caddenin altini zaten kesfetmis ve bu kesfi de sizle paylasmistim. Dolayisi ile asil maceram bu cadde de basladi. Once Harlem Muzesi denilen, Afrikali Amerikali sanatina adandigi belirtilen muzeye gittim, muzerleri cok sevdigimi sanirim soylemistim. Acikcasi genellikle modern bir sanat vardi. Eskisine gore modern sanati daha iyi anliyorum sanirim ama hala sorunum var biraz. Yine de iki uc resim ve fotograf cidden hosuma gitti bayagi... Ama neyse yolun devami daha ilginc...

    Muze sonrasi Slyvia lokantasina gittim. Buraya zaten daha once gitmistim. O da 125inci caddenin dibinde... Afrikali Amerikalilarin Soul Food dedikleri bir mutfak var. Ama ben bu mutfagi bir turlu ozgun mutfak olarak goremiyorum. Nedeni su... Yahu yemekler bizim yemeklerimiz, en azindan benim yediklerim... Patates Puresi, tavuk en azindan bizimkine cok benziyor. Peynirli makarna var ki onu da ben yerdim Turkiyede... Aciyi cok seviyorlar, ben de seviyorum. Masadaki aman dikkat edin uc kat aci korkunc aci dedikleri sisenin yarisini tek basima bitirdim yemek boyunca... Sadece ekmekleri ilgincti, tatli sanirim sekerli bir ekmek turleri var, galiba misir unundan yapiliyormus.

    Neyse lokantadan ciktigimda Harlemin ust tarafina gitmeye karar verdim. Bu ust taraf artik turistik bolgenin otesiydi... Bu bolgede uzanan en buyuk cadde Malcolm X Bulvari idi, ben de oradan gittim.

    Cadde boyunca izlenimim. Oncelikle tusristik bolge uzakta kaldikca yazilar ve binalar kuculuyor, kiliseler ve camiler ozellikle ufaliyor, ama ufak olsalar da yine de sirin bi gorunumleri var cogunun. Beyaz sayisi giderek azaliyor. Sokaklarda dolasanlar cok iyi gorunumlu insanlar, yine de ben biraz korktum, belki de aliskin olmadigim icin, ya da aklimda Turkiyede duydugum hikayelerin yarattigi bir korku varmis demek ki...

    Yol boyunca en durulacak mekan Shomburg Zenci Kulturu Arastirma Merkezi... Halka acik kutuphane imis, zencilerle beyazlarin ayni okullarda okumasini saglayan yasa ile ilgili bir sergi vardi. Acikcasi cok hosuma gitti.

    Bunun disinda ayrica Afrika Danslarinin ogretildigi bir yer vardi. Kapida durup iceride dans edenleri izledim bir sure...

    Cikabileceginiz en ust noktalara yaklasinca yine dev binalar cikiyor karsiniza... Ama bu dev binalar saniyorum 20-30 katli toplu konutlar. Duydugum kadari ile iclerinde asansor de yokmus. Kisacasi genel New York standartlarina gore durumlari sanirim kotuymus. Ayrica bazi aileler bu binalarin icinde ikiser ucer aile bir arada kaliyormus... Neyse bunlari daha onceden duymustum hicbirini gozlemedim. Ama dev kirmizi binalarin gorunusu kesinlikle etkileyici.

    Caddenin biraz ilerisinde Manhattan Adasindan New Yorkun Amerikan Anakarasindaki tek ilcesine uzanan bir kopru vardi. Eh kopru gordum mu dayanamam ben, icimde bir seyler gec kopruyu der... Bu kopruyu de gectim. Ilerideki ilce siradan New Yorklularin bile gitmeni tavsiye etmem dedikleri bir yer... Tabii bu her yeri problemli anlamina gelmiyor ama yine de artik mahalleye ayak basinca daha ileriye gitmeyeyim dedim, bu ogretim yilinda ilk defe Amerika kitasina ayak basmis olarak geri dondum.

    Sonra 145ince cadde boyunca gidip, bir baska Afrikali Amerikali lideri saniyorum Ic Savastaki liderlerden birisi olan Fredrich Douglas adina adanmis caddeden asagi indim. Ufacik yine Soul Food satan sirin bir lokanta vardi... Artik biraz korkum gecer diye oraya girip yine tavuk yedim.

    Sonra devam ettim inmeye ve yine 110uncu caddeme ve guzel evime ulastim. Guzel bir yolculuktu.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sat Oct 24, 2009 5:56 am Reply with quoteBack to top

    CIN LOKANTASINDA YEMEK MACERASI

    Arkadaslar birkac gundur bir saat sira bekleyecegime, metroya bineyim Cin Mahallesine gidip orada yiyeyim diyorum. Oncelikle Aylik kartim var, sonra da yemekler orada cok ucuz....

    Buraya kadar sorun yok... Aslinda Cin Mahallesinde ve Mahallenin disindaki lokantalarda epey bir yemek deneyimim var.

    Benim acimdan bir Cin yemeginin yenebilir olmasi icin iki sart var. Et ve Pilav. Ne yazik ki neredeyse bir yildir defalarca belki zayiflamami saglar diye vejiteryan yemeklerini yemeye calisiyorum olmuyor olmuyor. Cinlilerin gercekten garip sebze yemekleri var. Hatta garip sebzeleri var. Belki bildigimiz sebzeler ama ben yedigimde tadlarini bir seye benzetemiyorum. Gerci etle ( genellikle tavuk ya da ordek eti oluyor bu )birlikte bir sekilde tadlari guzel olabiliyor.

    Normal sartlarda farkli bolgelerde benim belirledigim bir lokanta vardir oraya giderim. Hatta her lokantada da farkli yemek vardir onu yerim. Aradan bir iki ay gecince o da o lokantaya sik sik gittiysem yedigim yemegi degistiririm. O nedenle cogu lokantada tadina baktigim tek bir yemek belki bir de tatli vardir.

    Eh Cin mahallesinde de bir lokanta ve bir yemek vardir, hadi yemegin adini da soyleyeyim, findikli, aci biberli Tavuk, ne diyeyim Karadeniz ile Urfa Sentezi gibi bir sey..

    Birkac gundur farkli lokantalar ve yetmezmis gibi farkli yemekler deneyeyim diyorum. Isin kotu yani da su, Cin dev gibi bir ulke oldugu yetmezmis gibi her bolgesinde de apari bir yemek kulturune sahip bir ulke... Iste o dev ulkenin aralarinda kilometreler bulunan farkli yemek kulturleri New Yorkta ( muhtemelen Cinin buyuk sehirlerinde de oyledir ) bir sokak mesafede.. Ama alistiginiz lokantadan baska bir lokantaya gidince eger farkli bir yorenin lokantasi ise bambaska bir mutfagin yemegini yiyiyorsunuz.

    Bugun mesela, bir borek ve manti benzeri bir sey vardi, her birinden zaten cok ufak bir miktar verdikleri icin hadi ucuncu bir sey alayim dedim. Tavuk Ayagi almisim. Dogrusu Tavuk un Ayaginin yenebilir oldugunu tahmin etmezdim. Neyse fazla kemikli de olsa bir sekilde yedim. Lokantadan ciktiktan sonra ancak yahu ben ne yedim Allahim tavuk ayagi yedim diye dusunebildim. Icerideyken bir sekilde yedigimin normal bir yemek oldugu duygusunu korudum ki bu da zaten size tuhaf gelen bir yemegi yiyebilmenin sarti...

    Neyse bu vesile ile su ozelligimle de ovuneyim. Cubuk kullanmayi da iyice ogrendim. Uc sene once Turk Japon Dostluk Toplulugundan bir arkadas bir saat ugrasmis ve bana ogretememisti. Burada da ilk yil cubukla yemege calistigimda garsonlar dayanamayip catal getiriyordu, ben de goturun bunu ogrenecem lan cubukla yemegi deyince, bir garson kizcagiz bana cubuku nasil kullanacagimi anlatmaya calismisti.

    Ustelik burada Cin Yemegi Kebap Lahmacun Doner gibi bir sey oldugundan ortalama ABDli ve New Yorklu biliyor cubuk kullanmayi.

    Neyse ben de ogrendim. asil mesele bir cubugu digerinin ustunden hareket ettirmekmis. Oyle yapinca cubuklarin arasindaki boslugu istediginiz gibi azaltip kapatabiliyorsunuz. Bunu yaptiginiz zaman her turlu yemegi belki son lokmalar haric hizla yemek mumkun oluyor. Pilav bile, cunku pilav busbutun yapis yapis degil, yenebilecek kivamda, ama bizim tam manasi ile tane tane dedigimiz sekilde de degil, dolayisi ile cubukla yeniyor. Eger yemegin suyu pilava karisirsa o zamanda eger ustasaniz yine hizla yiyebiliyorsunuz pilavi ama ben bu durumda zorlaniyorum dolayisi ile de kasik kullanip oyle yiyiyorum.

    Neyse iste.. Iyi kotu en yiyemem dedigim yemek turunu yemegi ogrendim. En rahat da Meksika Yemeklerini yerim diyordum ( onlar da Lahmacun Pizza gibi burada ) ama ne zaman yemege calissam olmadi... Neyse arkadaslar frpworld New York muhabiri olarak artik yine de denemeye devam ederim. : ) ) ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Tue Oct 27, 2009 5:12 am Reply with quoteBack to top

    domuz gribi ne durumda New York'ta Firble, bu konuda bir Å?eyler anlatabilir misin mümkünse? Smile
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Wed Oct 28, 2009 3:09 pm Reply with quoteBack to top

    Yahu kardeÅ? bir yerlerde bir haberler oluyor ama tamamen ihmal ediyorum. Hele bu aralar yapacak o kadar çok Å?ey var ki.... Ama haberlerini ve elbette New York söz konusu olduÄ?unda esprilerini zaman zaman görüyorum.

    Sanırım Türkiyede mesele çok daha ciddi bir hal almıÅ?. Neyse ben Å?imdilik saÄ?lıklı gibiyim.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Wed Oct 28, 2009 3:41 pm Reply with quoteBack to top

    Kolombiya Ã?niversitesi ve ODTÃ?

    Kolombiya Ã?niversitesi hakkında daha önce yazmıÅ?tım. Ama dün ve bugün üniversitedeki doktora programına baÅ?vurmak için yine bu üniversiteye gittim ve fırsat bu fırsat üniversiteyi iyice gezdim.

    Ã?ncelikle Kolombiya bir IVY Lig okulu. IVY Lig ABDde bazı üniversitelerin kurduÄ?u Amerikan Futbolu Ligi.... Bu üniversiteler ABDnin akademik olarak en baÅ?arılı üniversiteleri imiÅ?. Dolayısı ile spor faaliyetlerinde baÅ?arısızlarmıÅ?. Sonuç olarak mızıkçılık yapıp biz sizle oynayınca hep yeniliyoruz artık kendi kendimize oynıycaz demiÅ?ler. O nedenle IVY Lig Ã?niverisiteleri ABDde en üst düzey üniversiteleri anlatmak için kullanılıyor. Tabii belirtmek gerekir ki üstte yer aldıÄ?ı halde devlet okulu olduÄ?u için IVY Ligde yer almayan üniversiteler de var.

    Normal Å?artlarda benim bir IVY Ligi Ã?niversitesine doktoraya kabul edilmem çok zor. Ama üniversite New Yorkta olduÄ?u için Kolombiyada öÄ?retim üyeleri ile görüÅ?me Å?ansım oldu. Bir de Å?u anda bizim okulda olan, daha önce Kolombiyada çalıÅ?mıÅ? hocalardan da referans aldım. Yine Å?ansım çok az ama Å?ansımı deneyeyim dedim. Artık kabul alırsam aynı Å?ehirde buluÅ?abildiÄ?im FRPworld üyelerine bir Å?eyler ısmarlarım.

    Sonuç olarak Kolombiya Ã?niversitesi oldukça iyi bir akademik kadroya, birçok üniversiteden çok daha geniÅ? kaynaklara ulaÅ?ma olanaÄ?ına, etkileyici binalara sahip. Burada okuma ve çalıÅ?ma olanaÄ?ı yakalayan kiÅ?ilere kesinlikle bu fırsatı deÄ?erlendirmelerini tavsiye edeceÄ?im bir üniversite.

    Bunları yazdım. Ã?ünkü tüm bunlara raÄ?men ben yine de ODTÃ?de var olan bir Å?eyin burada olmadıÄ?ını hissettim. Bunun ne olduÄ?unu ifade etmek kolay deÄ?il ama yine de beceriksizce bir deneme yapayım....

    Bana öyle geliyor ki ODTÃ?de geçirdiÄ?im uzuuuuun zaman boyunca binbir farklı Å?ekilde var olduÄ?unu hissettiÄ?im bir ruh burada yok. Buna belki bir tür kendine inanmak denebilir, ya da olanaklar çok az olduÄ?u zaman bile bu olanakları zorlayarak daha fazlasını baÅ?arabileceÄ?ine inanmak. Kolombiyadaki öÄ?renciler de elbette baÅ?arabileceklerine inanıyorlar. Ama onların bu inançları bana öyle geliyor ki sahip oldukları olanakların boyutlarına çok daha baÄ?lı....

    Ã?yle ki ODTÃ? ile Kolombiya arasında kalırsam, sanırım aklım Kolombiya der ama içimde çok güçlü baÅ?ka bir yan ODTÃ? der. Aslında yapabilirsem yılın yarısında ODTÃ?de yarısında burada çalıÅ?mak isterim. Bazı ülkelerden gelen öÄ?retim üyeleri bunu yapıyor, bilmiyorum benim öyle bir olanaÄ?ım olur mu?

    Sonuç olarak içinde yaÅ?adıÄ?ım onca olaya raÄ?men mezun olduÄ?um üniversitemi ne kadar sevdiÄ?imi bir defa daha hissettim. Umarım siz de okuduÄ?unuz okulları benim sevdiÄ?im kadar seversiniz.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Thu Oct 29, 2009 2:39 pm Reply with quoteBack to top

    New York ve Domuz Gribi

    Hadi gece vakti uyuyamamıÅ?ken ve vakit de varken bu konuya deÄ?ineyim dedim. Domuz Gribi buralara geçen baharda ilk olarak gelmiÅ?ti. O sırada Meksikanın baÅ?kentinde bine yakın kiÅ?inin iki üç hafta içinde hastalıktan öldüÄ?ü idda ediliyordu. Böylesi bir hastalık gerçekten tehlikeli ise New Yorkta mütiÅ? hızla yayılabilirdi. Metrolar, alıÅ?veriÅ? yerleri, tiyatrolar, müzeler, maçlar, Times Meydanı, Ã?in Mahallesi ve sayılabilecek daha birçok yerde hastalık bir anda binlerce kiÅ?iye bulaÅ?abilir.

    Dolayısı ile konuyu çok ciddiye aldım. Ki Dünya SaÄ?lık Ã?rgütü de aynı sırada alarm seviyesini en üst düzeye çıkarmıÅ?tı, ABD saÄ?lık bakanlıÄ?ı da en kötü senaryoya hazırlanıyoruz diyordu.

    Ä°ki hafta içinde New Yorkta hasta olanların olduÄ?u ortaya çıktı, hastalıktan vefat eden insanlar da oldu... Ama hastalık yayılmadı... Sonuç olarak ben Å?öyle bir izlenim edindim. Hastalık bir defa sanırım çok bulaÅ?ıcı deÄ?il. Ya da büyük çoÄ?unlukta belirtiye bile yol açmıyor.

    Kalan insanlarda belirtileri oluyor ama çok ender olarak ölümcül düzeyde tehlikeli... Sonuç olarak Ä°stanbul, New York gibi Å?ehirlerde hastalık ancak yaÅ?amı durdurarak engellenebilir. Ki bu Å?ehirler buna ancak tehlike gözle görünür hale geldiÄ?inde izin verebilecek kadar ülkelerinin iktisadi yapısında rol oynayan Å?ehirler.

    Bu durumda bizim yapacaÄ?ımız baÄ?ıÅ?ıklık sistemimizi güçlü tutmaktır. Güçlü bir baÄ?ıÅ?ıklık sistemi ile zannediyorum hastalıÄ?ın pek fazla Å?ansı olmuyor. KıÅ?ın elbette hastalıÄ?ın daha güçlü olma ihtimali var.... Ama sonuç olarak kendimizi koruduÄ?umuz sürece bu sınırlı olur.

    Son olarak burası New York burada her Å?eyin esprisi yapılır. Domuz Gribinin de karikatürleri resimleri, hatta cadılar günü kostümü bile satılıyor. Yılın da en kötü kostümü seçilmiÅ?. : ) ) )

    Ahanda burada

    http://images.buycostumes.com/mgen/merchandiser/65777.jpg

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Thu Oct 29, 2009 6:57 pm Reply with quoteBack to top

    Gerçekten de kötü bir giysiymiÅ?. Daha güzellerini bulabilirlermiÅ? bence Very Happy

    Onun dıÅ?ında burada da hastalık yayılmadı. Belki de bize tehlikeli gibi gelmemesinin yanında, devletlerin bu derece kırmızı alarma geçmesinin büyük etkisi vardır? Baksanıza sıradan bir grip salgını bile her yeri kavururken Domuz Gribi'ni Ã?anakkale'de hiç duymadım.Demek ki devletler alarma geçince hiç sorun olmuyormuÅ??

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Thu Oct 29, 2009 8:04 pm Reply with quoteBack to top

    yahu bizim ülkede normalde belki de hiç sorun olmayacaktı ama o özel okula giden öÄ?renciler yüzünden Ankara ve Ä°stanbul'da yayıldı ve okullar tatil ilan edildi. Yabancı ülkelere tatile gidiyorlar sonra da ne yapıyorlarsa oralarda neyse artık kötü konuÅ?mayayım burada da. Bu konuda herkese yeteri kadar konuÅ?tum, ilk defa bu derece aÄ?zımı bozmuÅ?luÄ?um vardır o derece.

    Neyse ki Ä°zmir'de ve ege bölgesinde sorun yok, sebebi de virüslerin yaÅ?ayabilmesi için soÄ?uk havaya ihtiyaçları olması. Ä°zmir güneÅ?lik, 30 derece mis gibi havası var. YaÄ?mur filan yok, güneÅ? tepede gülümseyor.

    Virüsler zaten canlı deÄ?illerdir, RNA'ya sahip karbon türevidir, bir nevi kristalin genetik materyal üretmiÅ? halidir. Ama sıcakta, asidik ortamda yaÅ?ayamazlar. Bir canlının besin dolu o güzelim dolaÅ?ım sistemine yani kanlarına ihtiyacı vardır iÅ?te o kana geçti mi virüsün kristal yapısı bozulur ve RNA'sı aktif hale geçer. Sonra da ürer de ürer, tüm amacı üremek ve oradaki besini bitirmektir. Yani gördüÄ?ünüz gibi hiç bir canlı türünün amacı yok etmek deÄ?ildir, ama virüslerin yegane amacı vardır: O da yok etmek!

    Ä°nsanlarla karÅ?ılaÅ?tırma yapacaksak virüsleri kullanabiliriz mesela! Ä°ki tür yaÅ?adıÄ?ı yeri yok etmeye endeksli bir Å?ekilde ürer... Very Happy
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sun Nov 08, 2009 1:06 pm Reply with quoteBack to top

    New Yorkta BahÃ…?iÃ…? Sorunu

    Bundan da daha önce bahsetmiÅ? olabilirim. Aslında bir ara yazdıklarımı bir araya toplasam sanırım güzel bir Å?ey yapmıÅ? olacaÄ?ım.

    Neyse yine de bu sorundan da biraz daha ayrıntılı bahsedeyim. Ã?ncelikle New Yorkta bir garsonun size yemek getirdiÄ?i her tür lokantada mutlaka bahÅ?iÅ? vermeniz gerekir. BahÅ?iÅ? bir kibarlık deÄ?il adeta resmi olmayan bir zorunluluktur. Bu zorunluluk en ucuz lokantalarda bile geçerlidir. Ki tahmin ederseniz ki bu tür lokantalarda pahalılara oranla daha fazla bulundum.

    BahÅ?iÅ? vermezseniz ne olur? Å?u olur, öncelikle eÄ?er Å?anslıysanız sadece size hizmet eden garson, Å?anssızsanız bahÅ?iÅ? vermediÄ?inizi fark eden tüm garsonlar, lokantadaki görevliler, hatta eÄ?er bu durumu fark ettiyse müÅ?teriler size tuhaf tuhaf bakmaya baÅ?larlar. Eh siz hiç umursamadan lokantadan çıkıp gidebilirsiniz tabii. Ama eÄ?er yakın zamanda bir daha gelirseniz muhtemelen asık suratlı bir garson ahalisinin tavrına katlanmanız gerekir.

    Ne kadar bahÅ?iÅ? vereceÄ?iniz neredeyse tüm New York kitaplarında yazar. EÄ?er bunlara bakamadıysanız, eh pahalı lokantalar da bir iÅ?e yarıyor, bu tür lokantalarda tavsiye edilen bahÅ?iÅ? miktarları yazdıÄ?ı için bir fikir edinirsiniz. Tavisiye edilen en düÅ?ük miktar 15%tir. yani 100 liralık yemeÄ?in üstüne 15 lira, 10 liralık yemeÄ?in üzerine 1.5 lira bahÅ?iÅ? vermeniz gerekir. Bu miktar, garson rutin, zaten yapması gereken iÅ?ini gayet normal Å?ekilde yaptıÄ?ında verilmesi gereken bahÅ?iÅ?tir. EÄ?er daha iyi ise bu paranın üstünde mesela yüzde 20 25 civarında bahÅ?iÅ? verilir. Ki bu durumda yemeÄ?in fiyatının dörtte biri kadarını da garsona vermiÅ? olursunuz. EÄ?er garsondan memnun deÄ?ilseniz, mümkünse hiç para vermemek yerine yine de yüzde 10 ya da 5 dolayında bir bahÅ?iÅ? vermek iyidir. Ne zaman hangi lokantaya muhtaç kalacaÄ?ınızı bilemezsiniz. Hiç para vermemek dolaylı yoldan ben bu lokantanın kapısının önünden zor geçerim demektir.

    Ben asıl sorunu, tek baÅ?ıma olduÄ?um için bar Å?eklinde bir yerdeki masalara oturduÄ?umda yaÅ?adım. Sonuç olarak klasik lokantadaki yemek servisine benzeyen bir iÅ?i garsondan çok barmeni andıran kiÅ?iler yapıyordu. Hesabı da git kasaya öde diyorlardı. Peki o zaman bahÅ?iÅ?ide kasaya mı verecektim.

    Ã?yle yaptım önce. Sonra baktım adamlar ters ters bakıyorlar, masaya bırakmaya baÅ?ladım parayı, ama sanırım hepsi bıraktıÄ?ımı görmüyordu, ki zaten de ilk günlerden bana gıcık olmuÅ?lardı. Ä°ki gün sonra birisi, bahÅ?iÅ? bırakman lazım Amerikan tarzı böyledir deyince ondan sonra her parayı bırakıÅ?ım da garsonların önemli bir bölümünün bıraktıÄ?ımı görmesine dikkat ettim özellikle.

    Eh masaya tek bir garsonun servis yaptıÄ?ı durumlarda iÅ? daha kolay oluyor. Ama efsane diyor ki, barmenler New Yorkta topladıkları bahÅ?iÅ?lerle muaazam bir gelir elde ediyorlarmıÅ? ki doÄ?rusu ben buna Å?aÅ?ırmam.

    Bu arada her zaman deÄ?il ama bazen bahÅ?iÅ?i doÄ?rudan da hesaba ekliyorlar. EÄ?er eklenirse zaten menüdeki fiyata dahil edilmemiÅ? olan vergi yani yüzde 7.5 ek masrafın yanısıra bir de yüzde 15 masraf direk ekleniyor. Dolayısı ile menuye bakıp 10 lira olduÄ?unu düÅ?ündüÄ?ünüz yemek için 12.3 lira civarında bir ücret ödemeniz gerekiyor. Bir de bunun üstüne kendiniz bahiÅ? eklerseniz tabii, 14-15 lira ödemiÅ? olursunuz. VerdiÄ?iniz bahÅ?iÅ? de o daha kaliteli lokantaların beklediÄ?i en büyük bahÅ?iÅ? miktarı olan yüzde 25in bile üzerine çıkarak yüzde 30 olur. Eh tabii bir daha geldiÄ?iniz de lokantanın garsonunun da yüzü güler. Ama beklentisini de yükseltmiÅ? olursunuz.

    Size tavsiyem, Ayda bir ya da üç haftada bir gittiÄ?iniz ve de yüzde 20-25 arası bahÅ?iÅ? verdiÄ?iniz bir yer olsun, eÄ?er New Yorkta yaÅ?arsanız... Buralara aÄ?ırlamak istediÄ?iniz birisi olursa götürürsünüz, merak etmeyin adamlar kendilerine yüzde 25 bahÅ?iÅ? veren kiÅ?iyi de unutmazlar.

    Neyse bu da New Yorkun baÅ?ka bir yanı.... EÄ?er Amerikalı olsam, hem okuyup hem de garsonluk yapabilirdim belki ama iÅ?te vizem izin vermiyor. : ) ) ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Nov 10, 2009 3:35 pm Reply with quoteBack to top

    New Yorkun Gecesi

    Aslında tek bir baÅ?lık altına sokulur mu böyle bir Å?ey... Belki aklıma geldikçe ikinci üçüncüsünü yazarım. Ama Å?imdi gece, ben uykuluyum. Arka planda New Yorkun gecesi kendini hissettiriyor dolayısı ile bu konu güzel bir konu gibi.

    Ã?ncelikle New Yorkun gecesi söz konusu olduÄ?unda akla gelebilecek ( sıradan New York imajı düÅ?ünüldüÄ?ünde ) eÄ?lence ve harekettir sanırım. Benim aklıma ilk gelen ıssızlık ve ıÅ?ıklar....

    Issızlık belki sokaklarında onca insanın gezdiÄ?i bir kent için çok da mantıklı bir kavram gibi gözükmüyor. Ama iÅ?te bir Å?ekilde onca insan bir Å?ekilde ıssızlıÄ?ı engellemiyor. O insanların iki adım ötesine gidildiÄ?inde, hala etrafında kayda deÄ?er sayıda insan varken bile, insan kendini ıssız bir yerde hissedebiliyor, ve korkabilliyor. Aslına bakarsanız binlerce insanın arasına sıkıÅ?tıÄ?ınız Times Meydanında bile ben bazen ıssız bir yerde gibi hissediyorum kendimi... Ve gece ilerledikçe evet hareket devam ediyor ama ıssızlık artıyor.

    Sonuç olarak Ä°stanbul, Ankara ve Erzurum ve bir de Ã?orumda bir geceyi sokakta geçirmiÅ? ( Ankarada iki ) olarak New Yorkta da bir geceyi sokakta geçirmeden olmazdı, ben de öyle yaptım. Dolayısı ile sabaha kadar ki halini de biliyorum Å?ehrin.

    Ä°Å?in en ilginç yanı ıssızlıÄ?ın nisbeten azaldıÄ?ı yerler daha çok göçmenlerin yaÅ?adıÄ?ı, arada bir pencereden hiç olmazsa bir çocuk sesinin ya da bir karı kocanın konuÅ?masının duyulabildiÄ?i yerler...

    Eeee göçmenlerin olmadıÄ?ı yerlerde insanlar yaÅ?amıyor mu? YaÅ?ıyor... Eee konuÅ?muyorlar mı? KonuÅ?uyorlar her hande ama vallahi sesleri çıkmıyor.

    Gece ıssızlıktan kaçmak istediÄ?inizde bir sıÄ?ınak sabaha kadar açık dükkanlardır. Uykusuzluk tuttuÄ?unda da gidebileceÄ?iniz güzel yerlerdir aslında... Tabii özellikle 11-12 sonrası bomboÅ? sandalyelerin arasında oralarda da bazen kendinizi bir garip hissedersiniz. Bazılarına arada giren çıkanlar olur, ama o gelenlerin de üzerinde bir tür, nasıl dersiniz gece havası vardır ve bu hava da sanki o anda orada sadece siz varmıÅ?sınız gibi hissetmenizi saÄ?lar adeta...

    Å?ehrin akla gelen ikinci yanı gece ıÅ?ıklardır. New York, tahmin edersiniz, gece ıÅ?ıÄ?a boÄ?ulur. BaÅ?ka ülkelerde belki benzerleri vardır ama sanırım Türkiyede New York kadar ıÅ?ıÄ?a boÄ?ulan baÅ?ka bir kent yok. Ve aslında bu ıÅ?ıÄ?ın ortasında kendinizi kaybederseniz ıssızlık hissinin de kaybolması söz konusu deÄ?ildir. Ama eÄ?er bir an o koskocaman parlak Å?ehirde kendiniz neredesiniz ne yapıyorsunuz diye düÅ?ünmeye baÅ?ladıÄ?ınızda Å?ehir her zamankinden de ürkütücü olabilir.

    Açıkçası belki de onu bu kadar ıssız bulduÄ?um için ben Å?ehrin sokaklarından geçen arabaların, yeri sallayan ( cidden sallıyorlar, hadi ev binası çürük diyelim, okulun binası bile sallanıyor yahu, hem de 7. kattan ) metro trenlerin geçiÅ?i, hatta sokakta baÄ?ıranlar benim hoÅ?uma gidiyor. Ã?oÄ?u insan gürültülü bir ortamda uyuyamaz, bense sanırım sessiz bir New York gecesinde uyuyamazdım, en azından Manhattanın bildiÄ?im yerlerinde....

    Neyse tuhaf bir yazı oldu sanırım, Ä°Å?te gece 12 ye yaklaÅ?ırken, aklımda bir Å?ekilde oluÅ?an New York izlenimleri.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Fri Nov 27, 2009 5:34 pm Reply with quoteBack to top

    Metro İle Hergün Yolculuk

    Aslında Türkiyede de bunu yapan vardır sanırım, ama ne Ankarada ne Ä°stanbulda metro bir türlü benim yaÅ?adıÄ?ım yerlere ulaÅ?madıÄ?ı için metro de sık kullandıÄ?ım bir araç haline gelmedi. Geçen sene ise evim okula çok yakındı. Ama bu sene artık metro, kesin ve çok cazip bir araç haline geldi. Dolayısı ile aylardır benim için artık metroya binmek günlük bir olay. Eee madem öyle hissettirdiklerini de bir anlatayım.

    Ã?ncelikle New Yorkun metrosu çok gürültülü. Sanki özel olarak trenler ses çıkamaya çalıÅ?ıyorlarmıÅ? gibi geliyor bazen. Trene bindiÄ?inizde ise trenler durmadan saÄ?a sola sallanıyor, yolun ortasında duruyor, kısaca heyecan yaÅ?amak için luna parkta hızlı trene falan binmeye gerek kalmıyor.

    Bu arada metroda son derece Å?irin yaklaÅ?ık yavru kedi boyutlarında sıçanlar var, bunlar çok seyrek de olsa bekleme bölümlerine de çıkıyorlar, ama bunun dıÅ?ında rayların arasında sıkça onları görmek mümkün.

    Duvarlar yaratıcı, özellikle merkez Manhattan istasyonları, küçük Å?irin metalden heykeller ve de ilginç duvar resimleri var. Duvarlara asılan ilanlar da ilginç olabiliyor. Tabii arada, merkez Manhattan dıÅ?ında özellikle grafiti ile de yapılmıÅ? resimler oluyor.

    Metro, otobüs gibi tek bir alan olmadıÄ?ı için, hangi vagona bineceÄ?ini belirlemek yolculuk standartını etkileyebiliyor. Ä°nsanlar genel olarak istasyonların boÅ? bölgelerine gitmeme eÄ?ilimine sahipler. En azından kalabalık iyice artmadıkça...

    Metro istasyonlarında, yine özellikle merkez Manhattanda oldukça hoÅ? müzik gösterileri de oluyor. Piyanosunu getiren bile gördüm. Bazen durup dinliyorum adamları... Hakkaten bazıları benim oldukça hoÅ?uma gidiyor. Arada metroya binip müzik çaldıkları da oluyor.

    Eh kurallar burada da çiÄ?neniyor. Acil durum kapılarından içeri girenler bolca mevcud. GiriÅ?te duran görevliler de bir yere kadar dikkat ediyor. Eh kısaca böyle... Ã?rneÄ?in Berlindeki gibi her yere uzanan bir metro aÄ?ı deÄ?il, ama Manhattanın çoÄ?u yerine ve diÄ?er bölümlerin merkezi bölgelerine gidiyor.

    Yine de herÅ?ey gibi metro konusunda da New Yorktan öyle çok ideal bir Å?ey bekleyenler hayal kırıklıÄ?ına uÄ?rar bence... New Yorku iÅ?te sevdiÄ?iniz zaman kusurları ile sevmeniz gerekiyor. Hatta zamanla eÄ?er fanatikleÅ?irseni o kusurlar da gözünüze aslında New Yorku güzelleÅ?tiren bir etken olarak görünebilir. Eh ama o kadar da fanatikleÅ?memek lazım bence.. : ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     


    All logos and trademarks in this site are property of their respective owner. The comments are property of their posters, all the rest © 2005 by me.
    You can syndicate our news using the file backend.php or ultramode.txt

    Sayfa Üretimi: 0.30 Saniye