Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: CecileAno
    Bugün: 36
    Dün: 35
    Toplam: 90400

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 2016
    Üye: 1
    Toplam: 2017

    Şu An Bağlı:
    01 : arosyf

    FrpWorld.Com :: View topic - eleştiri nasıl olmalı?
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     eleştiri nasıl olmalı? View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    ketchup
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 05, 2003
    Posts: 718

    PostPosted: Sun Jan 25, 2004 11:09 am Reply with quoteBack to top

    hep şöyle bir söz duymuşumdur,eleştiri ile hakaret arasında ince bir çizgi vardır....
    ben şu durumda bu sözün biraz daha açıklanmasını istiyorum sizlerden!!bir edebi eser hakkında veya herhangi bir hikaye hakkında eleştirilerimizi nasıl yapmamız lazım!örneğin bir hikayedeki hatayı direkt olarak söyleyip yazarı aşağılayıcı bir tarzmı yoksa daha yumuşak bir üslupmu?
    eleştiri ile hakaret arasındaki ince çizgiyi belirleyen şey ne?
    ben bir edebiyatçı değilim ama eleştiri sadece edebiyatı ilgilendiren birşey değil,her yerde var,bu nedenle bu konunun önemli olduğunu düşünüyorum..
    şimdiden fikirlerini paylaşan tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum...
    Back to top View user's profileSend private message
    Raistlin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: May 26, 2003
    Posts: 5819
    Location: Cehennem

    PostPosted: Sun Jan 25, 2004 1:51 pm Reply with quoteBack to top

    Ben bunu psikoloji bilimiyle açıklayayım.
    Bir insanın bir "hareketi" hakkında yargıda bulunmak bir eleştiridir, ama bir insanın "kişiliği" hakkında yorum yapmak hakarettir.

    Çrneğin "Yazar şunları bunları yapmayı bu kitabında ihmal etmiş"
    dikkat ederseniz yüklemden önce gelen "kitabında" kelimesindedir vurgu. Yani kişiye değil kitaba yönelik bir yargıdır.

    Oysa "Yazar bunları yapmıyor" derseniz bu yazar hakkında bir yargıdır ve kişiliğe bir saldırıdır. Aradaki ayırım ufak bir kaç kelimeden oluşsa da etkiledikleri "obje" çok farklı. Bu ufak farklar insanların hayatları boyunca dikkat etmeleri gereken şeyler bence...

    Son olarak bir sözün hakaret olması için ille de küfür içermesine gerek yoktur.
    "Yazar tasvir konusunda çok etkisiz" bir hakaret, "Yazar tasvir konusunda son kitabında etkisiz kalmış" ise bir eleştiridir.
    Diğerlerinin de fikirlerini bekliyorum.

    _________________
    That which doesn't kill you, makes you stronger
    Only God should have this power
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    WarlorD
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 29, 2003
    Posts: 242
    Location: SomeWHeRE BeYoNd AnKaRa

    PostPosted: Sun Jan 25, 2004 10:55 pm Reply with quoteBack to top

    bence önemli olan hakaret etmek veya eleştirmek değil, düşüncelerini karşıdakini incitmeden belirtmektir. Hakaret etmek zaten tamamen yanlıştır bu bakış açısına göre. Negatif bir eleştiri için ise bir çok yol wardır. mesela "şu bölüm kötü olmuş" yerine "şu bölüm daha iyi olabilirdi" gibi bir yaklaşım çok daha etkili olacak ve aynı zmnda karşıdakini de incitmeyecektir...

    _________________
    In darkness, I shall rule forever, Beyond mortality and beyond this realm... -Xarodus the Dark-
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteICQ Number
    zulkarneyn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 30, 2003
    Posts: 41

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 4:19 am Reply with quoteBack to top

    Çncelikle, bu ilk iletimde herkesi selamlamak istiyorum. şimdi de konu hakkındaki görüşlerime geçeyim.

    Ketchup çeşitli öykülerin süreli biçimde yayınlandığı, fantezi edebiyatının tartışıldığı "frpworld" (açıkçası sitenin adının ingilizce olmasını yadırgıyorum, bunun nedenleri nedir acaba?) ve benzeri sitelerde çok az sorulan bir soruyu gündeme getirmiş, kendisine teşekkür etmek istiyorum.

    Kendisinin bu soruyu sormasının nedeni bildiğim kadarı ile kişisel olarak arzuladığım şey olan, fantezi edebiyatının (düşlem yazınının) "edebi" (ya da arı Türkçesi ile yazınsal) niteliğini sorgulama ve zenginleştirme ile ilgili değil. Çünkü görebildiğim kadarıyla, hayret verici bir şekilde, Yüzüklerin Efendisi haricinde fantezi romanlarının (ya da rol yapma oyunları ile ilgili bir sitede olduğumuzu düşünürsek, fantezi macera romanlarının) edebiyatın bir nesnesi olduğu henüz çok az kişinin aklına gelmiş gibi.

    Bu romanları genelde "eleştirenlerin" beğenmek/beğenmemek çizgisi üzerinde görüş bildirdiğini görüyoruz. Okudukları romanlarda vurguladıkları noktaları da şöyle kabaca özetlemek istiyorum: Kişilerin yaptığı büyüler, ait oldukları sınıflar, ırklar; savaşlar, dövüş taktikleri; ve benzeri biçimde romanda "eylem" ve "fantezi edebiyatının" (ve "rol yapma oyunları"nın) terminolojisinin tanımlarına uyma veya uymama (örn: "yönelim" teriminin tanımı üzerinden "iylik" ve "kötülük".)

    Açıkçası, bugüne kadar bu noktaların dışında ve öznel görüşlerin dışında, edebiyatın kendi bakış açısı veya kullandıkları terimler üzerinden yapılmış bir roman incelemesine denk gelmedim desem yeridir. Çrneğin "frpworld" tartışma alanlarına incelenen romanların altında "savaş sahnesi süper", "a kişisi çok 'karizmatik', "yazdığın öykü çok güzel" gibisinden beğeniyi ya da beğenmemeyi bildiren ifadeler var.

    Bu tarz yorumları okurken üzülüyorum, zira bir öykü veya bir romandaki bir kişiyi incelerken "karizmatik" diye bir ifade olmadığı gibi, bu oldukça içi boş bir ifade aynı zamanda. Zira neyin kişiyi "karizmatik" yaptığı herkese göre değişiyor. Burada belirtmek istediğim iki şey daha var:

    Birincisi "karizmatik" sözcüğünün bugünlerde sık kullanılması bir terim olarak ryo terminolojisinde yer alan "charisma" (Oyuncunun El Kitabı'ndaki haliyle "karizma") sözcüğünün bir öykü ya da roman kişisini tanımlayacağı yönündeki (hatta ryo terimleri açısından herhangi bir fiziksel veya zihinsel kıstasın bir kişiyi tanımlayabileceği yönündeki) temel yanılgıdan kaynaklanıyor.

    İkinci olarak, bu sözcüğün yerine kullanılabilecek, hatta ryo terimleri açısından da uygun olabilecek iki Türkçe sözcük var: "Etkileyicilik" ve "büyülem". Bu sözcükler yerine bu garip tanımın dillere pelesenk olması asap bozucu.

    *

    Eğer bir "eleştiri"den bahsedeceksek, öncelikle eleştiriyi beğeniden ayırmak lazım. Eleştirinin amacını vurgulamak lazım.

    Eleştiri, bir metnin çeşitli yönlerden (edebi normlar, dilbilim, biçim, biçem, tarihsel konum, metinlerarası durum, yapı, anlatım düzeni, metnin bütünü ve kişilerdeki söylem, ideoloji, kültür vb.) incelenmesi ve inceleme sonucunda ortaya çıkan yapı konusunda, kendi normlarını ve bakış açısını önceden bildiren eleştirmenin, kendi görüşlerini bildirmesi diye tanımlıyorum.

    Eleştirinin hiçbir şekilde öznellikten kopamayacağını düşünüyorum (zira edebiyatın kendisinin veya dilin somut ve bir kurala oturtulabilecek bir yapısı yok). Bu nedenle eleştirmenin kendi bakış açısını bildirmesi ve kendi eleştirisinin de eleştiriye açık olduğunu baştan kabullenmesi gerektiğini ekledim.

    Bir metnin eleştirisi konusunda eleştirmenin kullanacağı araç, dilin kendisidir. En başta dil hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan bir eleştiri yapılamaz.

    Dahası dili yetersiz bir yazı üzerine yapılan bir eleştirinin veriminin de o yazının sınırları ile sınırlı olacağını belirtmek lazım. Burada dil yetersizliğini temelde yazım ve noktalama hataları olarak almak, pek çok romandaki yöresel ağız kullanımı veya bilerek bozulan yazım ve noktalama kuralları düşünülürse yetersiz kalacaktır. Burada belirleyici olan dil kullanımındaki normdan sapmaların bir amaca yönelik olup olmadığıdır. Bu da bir biçem incelemesi ile kendini rahatlıkla gösterir. Yazarın biçemindeki normdan sapmalar eğer metnin bütününde bir amaca hizmet ediyorsa gerekli sapmalardır. (örneğin "biliyon mu?" ifadesi yazılı metinde "biliyor musun?" olarak ifade edilse de, öyküdeki bir kişinin art alanı ve temsil ettiği söylem gözönüne alınacaksa zorunlu bir sapma olabilir. şehir yaşamı dışında, bir köyün yalıtılmış ortamında yetişmiş, ilkokul eğitimini dahi almamış bir kişinin "biliyor musun?" şeklinde İstanbul ağzına uygun bir ifade kurması inandırıcı olmayacaktır.

    Aracı, nesnesi dil olan bir sanat türü olan edebiyatın da eleştirisi elbette dil üzerinden, dilin temsil ettiği kültür ve ideoloji üzerinden olacaktır. Bu noktada iyi eleştiri ile kötü eleştiriyi ayırmakta fayda var. Temelde iyi bir eleştiri size farklı okuma kapıları açar. Kötü bir eleştiri ise sizi tek bir açıdan bakmaya mahkum eder. Bir örnek vermek gerekirse "... böyle bakılacak olursa Yüzüklerin Efendisi romanlarında Sauron'un Hitleri temsil ettiği kesindir; o halde tüm ork ordularını Nazi ordusu olarak almak doğru olacaktır" ifadeleri okuyucuyu Yüzüklerin Efendisi'ni alegorik bir eser olarak okumaya zorlamakta, hatta yazarın itirazlarına rağmen, okumayı güncel tarihe bağlamaktan öteye gidememektedir. Okuyucunun kendisini zenginleştirebileceği, yazarın belli yaratımlarının (dil açısından, biçem açısından) yenilikleri veya daha açık biçimde ortada duran metinlerarası durumu (İskandinav söylencelerine olan göndermeleri, bunların yeniden yazımına benzetilebileceği) daha dolaylı olarak Yeni-Platon'cu anlayışla olan bağı (Plato'nun Devlet isimli kitabında taktığı görünmezlik yüzüğüyle insanlar üzerinde güç sahibi olan Gyges'ten bahsedilir; bir ortaçağ profesörünün ya da İngiliz Edebiyatı ile ilgilenen kişilerin bildiği üzere, Plato'nun Devlet isimli eserini Tolkien'in okumamış olması mümkün değildir; Devlet'te aynı zamanda kurulacak yeni bir devletin söylencelerinin Yunan söylencelerindeki "ahlaksızlıktan" arındırılması gerektiğini belirtir Plato; Tolkien'in da dindar bir Hıristiyan ve ahlakçı bir kişi olduğunu, eserlerinden ve yaşantısından görmekteyiz; Hıristiyanlık konusundaki en büyük ipuçlarından biri Sauron'un yok olduğu tarih olan 25 Aralık'ın İsa'nın doğum tarihi olmasından görebiliriz, bu yeni bir çağ açıldığının işareti olarak ele alınabilir) kaybolacaktır.

    *

    Edebiyat ve eleştirisi konusunda bu çok üstünkörü tanımları yaptıktan sonra eleştirinin bizde, günlük dildeki anlamı hakkında konuşmak istiyorum.

    Aşikar olan şu ki, bir yazının "eleştirilmiş" olması pek çok kişi tarafından "yerilmiş" olması ile eş tutuluyor. Yukarıda belirttiğim dil üzerindeki, edebiyat üzerindeki tartışmalardan çok, yazılmış bir şeyin "beğenilip beğenilmemesi" olarak ele alınıyor.

    Bunun edebiyat eleştirisi olmadığını düşünüyorum. Çünkü edebi unsurlarla ilgili bir bakış içermiyor. Bunun yanı sıra önemle belirtirim: Edebi olma iddiasındaki bir yazı hakkında görüş bildiriyorsanız, okumayı ve metni geliştirecek olan bakış açıları edebiyat eleştirisinin alanına girmektedir. Çeşitli eleştiri akımları, yöntemleri mevcuttur. Oliver Twist'teki sosyal düzen hakkındaki bir eleştiri, diyelim ki Marks'ın sınıf kavramını kullanarak eleştiriyorsanız, yine eleştirinin içerisinde yer alacaktır ve buna Marksist edebiyat eleştirisi denmektedir. Benzeri biçimde özellikle 20. yy sonrası gelişen ruh çözümleyici, dilbilimsel, kültürel, feminist, yapısalcı, modern, post-modern biçimci ve daha çok eleştiri yöntemi, daha doğrusu pek çok okuma yöntemi mevcuttur.

    Edebiyat dışı bakış açısı sayın ketchup'ın sorusunda ve sayın Warlord'un cevabında kendini belli ediyor. Ketchup'ın sorusu şöyle:

    ketchup wrote:
    bir edebi [vurgu bana ait] eser hakkında veya herhangi bir hikaye hakkında eleştirilerimizi [vurgu bana ait] nasıl yapmamız lazım!örneğin bir hikayedeki hatayı direkt olarak söyleyip yazarı aşağılayıcı bir tarzmı yoksa daha yumuşak bir üslupmu?


    Yukarıda edebiyat eleştirisi yapılırken kullanılan yöntemleri belirttim. Burada ketchup'ın daha sorusunun başında "hakaret" ile "eleştiri"yi birbirine yakın gördüğünü de yinelerim. ("Hep duymuşumdur" dediğiniz ifadeyi de ilk defa duydum. Edebiyat eleştirisinde eleştirinin nesnelliğine yönelik bir çaba alıntıların kimden ve nereden yapıldığını göstermektir, tüm bilimsel yazılarda kullanılan yöntem burada da geçerlidir. Bir eleştiri yaparken en azından kitap ve yazar adı belirtmekte yarar var.)

    Edebiyat eleştirisi Raistlin'in de belirttiği üzere kişilerle değil, metinlerle, o metinlerin yansıttığı yazınsal bütünle ilgilenir. Edebiyat eleştirisi "hatalı" metinleri de kendine konu eder, örneğin Shakespeare'in okuduğunuz metinleri aslında tek bir metin değildir. Pek çok metin vardır, çeşitli tiyatro çevrimlerinde yer alan bu metinler, yayıncıdan yayıncıya farklılık gösterir ve metin incelemesinin konusu içerisinde yer alır.

    Ancak iş bir "edebi" sıfatını almış ya da alma iddiasındaki metne gelince, burada iki tutum vardır. Yazım yanlışları zaten böylesi bir metnin "edebi"liğine halel getirebeilecek konuların başında gelir. Yazım hataları nedeni ile okunamayan bir metnin çok sayıda okumasının yapılamayacağı veya okumaların bir bütünü yansıtamayacağı ortadadır. Bu nedenle böylesi bir metni eleştirmeyebilirsiniz.

    İkincisi eleştirirsiniz, bu da iki amaçla olur: Bu tür hataları diyelim ki yayımcılık veya yazım anlayışında genele yayılan bir tutumu ve durumu temsil ediyordur. Ya da yaptığınız eleştirinin, besbelli ki yolun başındaki bir yazara yön vermesine yardımcı olacağına inanarak bu işi yaparsınız.

    Bu en son durum ketchup'ın sorusu ile ilgili. Neden, aslında bugüne kadar bulunduğumuz site ve benzeri sitelerde, yazılan öykülere gelen "edebi" ve "eleştiri" tanımını çok kullanamayacağımız yorumlarla idare ederken, şimdi "eleştiri" nedir diye soruyoruz?

    Çünkü bir yazın olarak düşlem yazının Türkçe yazın dizgesi içinde yer almasını arzuluyoruz. Bu yönde çaba var ve bu yetersiz. Bu yetersiz çabayı değerlendirecek araçlar ve geleneğimiz (tıpkı bu yazın türünde olduğu gibi) yok.

    Sayın Warlord'un Ketchup'a gelen yorumunu da eklemek istiyorum:

    Quote:
    mesela "şu bölüm kötü olmuş" yerine "şu bölüm daha iyi olabilirdi" gibi bir yaklaşım çok daha etkili olacak ve aynı zmnda karşıdakini de incitmeyecektir...


    Eleştirinin, yola yeni başlamış bir yazar dahi olsa, kişilere yönelik yapılmadığını, konusu dahilinde (bir gelenek olarak edebiyat ve dil kullanımı) belli araçları olduğunu (dilbilim, söylem, biçem incelemeleri, sosyolojik, psikolojik bakış açıları ve kültür araştırmaları) unutmayınız.

    Açıkçası "şu bölüm 'iyi' olmuş" ifadesi bir eleştiri değildir (öznel görüş olan "iyilik"/"kötülük" dışında edebiyatın içinden bir veri ve inceleme sunmaz), aynı şekilde "daha iyi olabilirdi" de yazara kendini geliştirmesi için bakış açısı katmaz. Nasıl daha iyi olabileceğinin ve neyin hatalı olduğunun (elbette eleştirene göre - eleştirmen de her şeyi bilir diye bir kaide yok - bu nedenle eleştirileri de dinlerken "eleştirel" olmakta, edebiyatın içinde kaldığı sürece, bunu kişiliğe yönelik bir şey olarak ele almamakta yarar var) "doğrudan" söylenmesi dışında yaklaşımlarınsa, birer oyalama taktiği olduğunu, "eleştirenin" bilgisini yansıttığını düşünüyorum.

    O halde "eleştiri" nasıl yapılır diye sormadan önce bazı basamaklar var:

    1 - Edebiyat geleneğinin ve olası açılımlarının çok iyi bilinmesi (= Türkçe edebiyat söz konusuysa, Türkçe'nin çok iyi bilinmesi)

    2 - özellikle dil konusunda bir tutum/bakış açısı/ideolojiye sahip olunduğunun bilincinde olarak, bunların ayırt edilmesi.

    Bu basamakları geçtikten sonra, "eleştirmen":

    1 - Eleştiride amacın kişi değil metin olduğunun bilincinde olmalı; ve

    2 - Eleştirinin amacının okuyucuya yazılı metnin kadavrasını değil, yeni bir tezahürünü sunma olduğunun bilincinde olarak, okumayı, anlam katmanlarını zenginleştirici bir yorum sunmalı

    Bu son basmağı düşünmekte yarar var "ben beğendim süper" diyerek okuyana (ve en başta yazara) ne tür bir katkı sağlıyoruz.

    *

    Çzetle, "hakaret" zaten "eleştiri" değildir. Tam tersi de doğrudur "eleştiri" "hakaret" hiç değildir. Nitelikli eleştirinin biçemi, söylemi içinde buna yer yoktur. Eğer "eleştiriyi" yerilmek olarak ele alırsanız, bunu bir "hakaret" kabul etmeniz doğal olacaktır. Bu şekilde, eğer gerçekten edebiyat ve dile yönelik bir eleştiriyse bu, eleştiriyi yapanın emeğini de çöpe attığınızı belirtmem gerek. Bu bağlamda öykü yazanlar eleştiri konusunda rahat olmalı, hatta mümkün olduğunca çok sayıda nitelikli "eleştiri" almak için, "yazımın şu noktasında bu dil öğelerini kullandım; başka neler yapılabilir; yazımın çatısına uyumlu mu bu?" diye önce kendileri özeleştiri yaptıktan sonra, bu konuda güvenebilecekleri herkese soru yağdırmalı . . .

    diyerek ve her şeye "bence" ekleyerek yazıma son veriyorum.

    şimdilik bu kadar, görüşlerinizi bekliyorum.
    Back to top View user's profileSend private message
    zulkarneyn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 30, 2003
    Posts: 41

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 6:57 am Reply with quoteBack to top

    EK: Konuyla ilgilenenlere Berna Moran'ın, [u]Edebiyat Kuramları ve Eleştiri[/u] isimli kitabını öneririm:
    Back to top View user's profileSend private message
    fingolfin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Jan 08, 2004
    Posts: 1636
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 10:12 am Reply with quoteBack to top

    zulkarneyn wrote:

    *

    Çzetle, "hakaret" zaten "eleştiri" değildir. Tam tersi de doğrudur "eleştiri" "hakaret" hiç değildir. Nitelikli eleştirinin biçemi, söylemi içinde buna yer yoktur. Eğer "eleştiriyi" yerilmek olarak ele alırsanız, bunu bir "hakaret" kabul etmeniz doğal olacaktır. Bu şekilde, eğer gerçekten edebiyat ve dile yönelik bir eleştiriyse bu, eleştiriyi yapanın emeğini de çöpe attığınızı belirtmem gerek. Bu bağlamda öykü yazanlar eleştiri konusunda rahat olmalı, hatta mümkün olduğunca çok sayıda nitelikli "eleştiri" almak için, "yazımın şu noktasında bu dil öğelerini kullandım; başka neler yapılabilir; yazımın çatısına uyumlu mu bu?" diye önce kendileri özeleştiri yaptıktan sonra, bu konuda güvenebilecekleri herkese soru yağdırmalı . . .

    diyerek ve her şeye "bence" ekleyerek yazıma son veriyorum.

    şimdilik bu kadar, görüşlerinizi bekliyorum.


    Belki bazı arkadaşlar uzun yazıyı okumaya üşenir diye özet kısmını alıntı yaptım.. Smile Çşenmeden yaptığın bu detaylı ve yerinde açıklama için teşekkürler.
    Nesnel bir örnek vermek gerekirse ilk ve ortaöğretim hayatımız boyunca kompozisyon yazdık. Ve bu yazılan kompozisyonlar genelde sınıfta okunurdu, benim türkçe öğretmenlerim genelde kompozisyon bittikten sonra sınıfan eleştiri alırdı. Eleştiri alırken de önce kompozisyonun beğendiğimiz yanlarını belirtmemizi tembihler, daha sonra da bizi 'yapıcı' eleştiriler yapmaya teşvik ederlerdi. Somut bir örnek oldu umarım.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN MessengerICQ Number
    flintfireforge
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 30, 2003
    Posts: 248

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 1:51 pm Reply with quoteBack to top

    Eleştiri de önemli olan iyi ve kötü yanları vurgulamaktır. Bir konuyu eleştirirken bu iyi olmuş ama burası da kötü diyebiliriz. Eleştiri de önemli olan ise yapıcı olmaktır yıkıcı olmak değil.

    Ayrıca sitemizin adının frpworld olmasının nedeni ise, sitemizin ilk kurulduğu yıllar frp'nin çok yaygın değildi ve frp hep İngilizce kökenliydi. Çlkemizde frp ile ilgilenenler yalnızca yabancı kaynaklara ulaşabiliyorlardı. Bu nedenle ve frp dünyası sözcüğünün diyarımızı tamamen kapsamaması nedeniyle bu isimde karar kıldık. Frpworld olmasının diğer nedeni ise buranın bir internet sitesi değil de bir diyar olarak nitelendirilmesidir.

    _________________
    Cüceler her zaman son sözü söyler...
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's website
    gandalfoftheday
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 17, 2003
    Posts: 212
    Location: Ankara

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 2:08 pm Reply with quoteBack to top

    Diyarımız forumlarında yapılan bu tartışmaları beğeniyle takip ediyorum. Hepinize teşekkürler değerli diyar dostları.

    Yalnızca iki küçük hatırlatma yapmak istiyorum. Lütfen bu konuyla ilgili bir eleştiri olarak değerlendirilmesin. Diyarımız, sizini düşleriniz ve düşüncelerinizle şekillenmekte ve gelişmektedir.

    1: Eleştiri sözcüğü üzerine bu kadar kafa yorduğunuz için belirtmek istedim. Diyarımızda her eğitimden, her kültürden, toplumun her tabakasından, her yaş grubundan, her ilden, her statüden vb vb vb kullanıcımız var. Bu nedenle tüm kullanıcılarımızın eleştiri, inceleme ya da makale değil, konu hakkında fikir ve görüşlerini belirttiklerini düşünüyorum ve bu görüşlere -olumlu ya da olumsuz- değer veriyorum. Bu fikir bildirimine eleştiri ya da başka bir isim verebilirsiniz.

    2: Tolkien'in alegoriye yaklaşımı oldukça belirgindir ve pek çok Tolkien tarihçisinin de savunduğu gibi YE Dünya savaşını değil, olsa olsa İngilizlerin Britanya'ya çıkışını konu alıyor olarak değerlendirilebilir. Bir İngiliz mitolojisi "kurma" amacıyla yola çıkmış olan Tolkien'in temel aldığı noktalar, İskandinav mitolojisi, Germen mitolojisi, Kalevala destanı gibi yapıtlardı. Ki hikayenin başlangıcında Hobbit'in yazılma amacı yalnızca oğluna anlatılan bir masaldan ibaretti. Elbette bulunduğu dönemin koşullarından etkilenmesi ve bunlar eserine yansıtması son derece doğal. Ancak buna bağlı olarak Tolkien sonrası Fantastik Edebiyat - kurgu yazarlarına bakış açımızı buun üzerinden kurmamız gerektiğini düşünüyorum.

    Hakaret ve eleştiri ayrımı ise yazılı hale getirmeye gerek duyulmayan etik - moral ortak anlamlandırmalara ve göstergelere (semiolojik asnlamda elbette) dayanıyor. Nesnellik elbette "herkesin bildiği gibi"ye dayandırılamaz. Ancak, burada yalnızca bir oydaşma üzerinden anlam inşaası söz konusu diyebiliriz. Bu kadar ince elemeye ve her sözün ardında bir art anlam aramaya gerek yok sanırım.

    Flintfireforge, Frpworld'ün seçilme sebebini oldukça iyi açıklamış. Dilerseniz bunun hakkında da fikirlerimi buraya yazarım.

    Görüşmek üzere sevgili diyar dostları.
    Başka bir dünya var, farklılıkların kardeşliğinde...

    _________________
    Ben Giderim,Adım Kalır<br>Dostlar Beni Hatırlasın...
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's website
    zulkarneyn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 30, 2003
    Posts: 41

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 9:18 pm Reply with quoteBack to top

    Sevgili Flint,

    flintfireforge wrote:
    Eleştiri de önemli olan iyi ve kötü yanları vurgulamaktır. Bir konuyu eleştirirken bu iyi olmuş ama burası da kötü diyebiliriz. Eleştiri de önemli olan ise yapıcı olmaktır yıkıcı olmak değil.


    İyi ve kötü nedir? İyi ve kötüyü belirleyen nedir? Bunların kıstasları nedir? Bunları açıklamanızda fayda var. Yazımı iyi okuduysanız bunların tanımlarını verdiğimi göreceksiniz. Eleştiri konusunda belirttiğiniz bu üç tümcenin üçünü de beylik görüşlerin yinelenmesi olarak değerlendiriyorum.

    Quote:
    Frpworld olmasının diğer nedeni ise buranın bir internet sitesi değil de bir diyar olarak nitelendirilmesidir.


    Neden burayı o zaman kendi üretiminiz bir diyar gibi ele almadınız, bu diyara İngilizce bir ad verdiniz. Buraya Peçi, Suçoğ, Çrge (artık keyfinize kalmış, benim kurduğum adların farkı içlerinde Türkçe harflerin kullanılmas ses uyumunu gözetmesi) gibi bir ad vermediniz ve adı İngilizce oldu.

    Artık rol yapma oyunları ile ilgili terminolojinin pek çok öğesi oyuncun el kitabı tarafından yerleştiğine göre:
    RYOD da denmesi mümkün değil mi? Rol Yapma Oyunları Dünyası; ya da

    FRYOD: Fantastik Rol Yapma Oyunları Dünyası denmesi.

    Sizce bu tarzdan bir değişim siteninizin işlevi ve kendini tanımlayışı açısından daha yararlı olmaz mı?
    Back to top View user's profileSend private message
    zulkarneyn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 30, 2003
    Posts: 41

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 9:54 pm Reply with quoteBack to top

    Merhabalar Gandalf,

    Quote:
    1: Eleştiri sözcüğü üzerine bu kadar kafa yorduğunuz için belirtmek istedim. Diyarımızda her eğitimden, her kültürden, toplumun her tabakasından, her yaş grubundan, her ilden, her statüden vb vb vb kullanıcımız var. Bu nedenle tüm kullanıcılarımızın eleştiri, inceleme ya da makale değil, konu hakkında fikir ve görüşlerini belirttiklerini düşünüyorum ve bu görüşlere -olumlu ya da olumsuz- değer veriyorum. Bu fikir bildirimine eleştiri ya da başka bir isim verebilirsiniz.


    Yukarıda bu fikir bildirimine neden eleştiri denemeyeceğini anlatmaya çalıştım. Sizce açık olmayan bir noktası varsa tekrar açıklamayı deneyebilirim.

    Kullanıcı görüşlerine açık olması güzel tabii, ama umarım fikir üretime yönelik görüş bildirimini teşvik edici tutumlar sergilersiniz. Zira -kendi hesabıma konuşayım- diyelim ki birisi bir kitap hakkında "bu kitap kötü, sakın alıp okuma," dedi, bunun nedenlerini beklerim. "Kişiler kötü tasarlanmış" denirse, bu ifadeyi sunan kişinin 'kişiler nasıl tasarlanmalı' konusundaki düşüncelerini alırım. Bu görüşlerin doğruluğunu tartmak için, daha önce okuduğum kitaplarla kıyaslamasını isterim. Daha da güzeli üzerinde anlaşılmış bir terimce ile karşıdaki ile iletişim kurup, daha nesnel görüşler edinebilmektir. Aslında yalnızca "kişiler kötü tasarlanmış" diye bir kitabı hakkında görüş bildirip kestirip atanın yorumları ile ilgilenmem bile. Alırım kitabı okurum, daha sağlıklı bir bildirim sağlar bana.

    Sitenizde her beklentiye uygun yaklaşımı sunamadığınızı düşünüyorum. Benim beklentilerim tatmin olmuş değil. Kendi görüşlerimi de akılcı buluyorum. Tabii takdir okuyucunun.

    Quote:
    2: Tolkien'in alegoriye yaklaşımı oldukça belirgindir ve pek çok Tolkien tarihçisinin de savunduğu gibi YE Dünya savaşını değil, olsa olsa İngilizlerin Britanya'ya çıkışını konu alıyor olarak değerlendirilebilir. Bir İngiliz mitolojisi "kurma" amacıyla yola çıkmış olan Tolkien'in temel aldığı noktalar, İskandinav mitolojisi, Germen mitolojisi, Kalevala destanı gibi yapıtlardı. Ki hikayenin başlangıcında Hobbit'in yazılma amacı yalnızca oğluna anlatılan bir masaldan ibaretti. Elbette bulunduğu dönemin koşullarından etkilenmesi ve bunlar eserine yansıtması son derece doğal. Ancak buna bağlı olarak Tolkien sonrası Fantastik Edebiyat - kurgu yazarlarına bakış açımızı buun üzerinden kurmamız gerektiğini düşünüyorum.


    İngilizlerin (İngilizlerden kimi kastediyorsunuz bunu da tam anlamadım açıkçası; Keltler, Piktler, Angle'lar, Sakson'lar, Jüt'ler, Norman'lar, Briton'lar, hangisi? Bu arada pek tarih sırası ile olmadı, idare edin.) Britanya'ya çıkışını konu aldığı görüşlerinizi neye dayandırıyorsunuz? Bu konuda inceleyebileceğim bir kaynak adı verirseniz sevinirim.

    Tolkien sonrası düşlem yazınını "neyin" üzerine kuracağımızı tam anlamadım? Tarihsel bakış açısına göre mi? Alegori üzerine mi? Neden Tolkien sonrası yazarları Tolkien'e uyguladığımız bakış açısından esirgiyoruz; yahut neden Tolkien sonrası tüm yazarları aynı başlığa sıkıştırıyoruz?

    "Fantastik edebiyat-kurgu" terimini açabilir misiniz? İlk defa rast geliyorum.

    Quote:
    Hakaret ve eleştiri ayrımı ise yazılı hale getirmeye gerek duyulmayan etik - moral ortak anlamlandırmalara ve göstergelere (semiolojik asnlamda elbette) dayanıyor.


    Bence bunları yazılı hale getirebiliriz. Tahminim şu ki bahsettiğiniz "ortak etiğin" ise "milli kültür" ya da tercih ettiğim kullanım ile "ortak ahlak" ve diğer tüm "ortak değerler" gibi aslında var olmadığını, yani büyük ölçekte kurumların kendi yapılarını korumak için türettiği, aslında içi dolu olmayan kavramlar oldukları düşüncesindeyim.

    Acaba sizce eleştiriden bahsederken, özellikle de edebiyat eleştirisinden bahsederken, "ahlak" veya diğer kültürden kültüre değişecek, hatta aynı şehir içinde bir sokaktan diğerine, bir haneden diğerine değişecek, benzeri öznel yaklaşımlarla açıklanması doğru mu? Sizce "ahlaksal eleştiri" veya eleştirinin ahlaka göre sıralanması (hakaret olan/olmayan) ne derece edebiyatın olgularını açıklamakta yeterli olacak. Acaba eleştirinin niteliğini ölçmekte kullandığı terimce, dil unsurları ve nesnellik kaygısını inccelemeye, "hakaret olup olmamadan" öncelik versek nasıl olur? Bu noktada Küçük İskender, Jean Genet, Kosinski, Bukowski, Henry Miller, DH Lawrence, Tezer Çzlü gibi çok uzayan bir listedeki yazarları nasıl inceleyeceğiz? Edebiyatın kendisi içerisinde "ahlak" gibi oldukça değişken, çoğu zaman da hedef sayılan bir konuyu "eleştirinin niteliğini" ölçerken nasıl kullanacağız? Çzellikle de eleştiride toplumsal ilişkileri düzenleyen yasaların "hakaret" kabul ettiği ifadeler yer almıyorsa?

    Quote:
    Nesnellik elbette "herkesin bildiği gibi"ye dayandırılamaz. Ancak, burada yalnızca bir oydaşma üzerinden anlam inşaası söz konusu diyebiliriz. Bu kadar ince elemeye ve her sözün ardında bir art anlam aramaya gerek yok sanırım.


    Oydaşma nasıl olacak? Çrneğin tıbbi deontolijide etik belli kurumlar (üniversiteler, yasalar, tabipler derneği gibi) tarafından belirlenir. Benzeri kurumların edebiyat üzerinde baskısının oluşu edebiyatı daraltır ve daha sonra buna aykırı akımlar oluşur (ve sonra gelen akım da kendi normlarını oluşturur) düşüncesindeyim. Acaba sizce de oydaşma bugünü ve burayı ilgilendiren, genelleme yapılmasına fırsat veren, gelişimi teşvike değil, kısıtlamaya yönelik bir konu olmaz mı? Yani edebiyat açısından bugün bu tür kurumlar oluşturulmasından yana mısınız? Kendisi de edebiyatın konusu içerisine giren eleştiri de kurumlaştırmadan yana mıdır? Yoksa yalnızca "kötü" eleştiri (bu konuda yukarıdaki tanımıma bakabilirsiniz) mi kurumsallaşmayı teşvik eder?

    Dahası, ince eleyip sık dokumak eleştirinin ve dilbilimsel incelemenin, belki temelde "anlamanın" gereği değil midir? "Göstergesel göstergebilimden" bahsettiğinize göre bu bilimin göstergelerin oyunundan, anlamın sabitlenemeyeceğinden, belirsizlikten ve çok anlamlılıktan bahsettiğini bilirsiniz. İnce eleyip sık dokumanın özellikle edebi incelemeye, eleştiriye yön kazandıran temellerini Derrida'dan alan yapı-bozuculuğun bir parçası olduğunu bilirsiniz. Söylemlerin altında çoğu zaman gizli "üst anlatı" öğelerinin yattığını ve bunların kurumların devamı için yerleştirilmiş tuzaklar olabileceğini bilirsiniz.

    Quote:
    Flintfireforge, Frpworld'ün seçilme sebebini oldukça iyi açıklamış. Dilerseniz bunun hakkında da fikirlerimi buraya yazarım.


    Bana yeterli gelmemişti kendisinin görüşleri, sizinkileri de beklerim. Vaktiyle neden seçildiği, acaba bugün İngilizce bir adkullanılmasını zorunlu kılar mı? Türkçe bir ad daha iyi olmaz mı? Gül her adla aynı kokmaz mı?

    ***
    Zevkli gelişeceğini düşündüğüm bu sohbet ve geleceğini ümit ettiğim cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
    Back to top View user's profileSend private message
    zulkarneyn
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 30, 2003
    Posts: 41

    PostPosted: Mon Jan 26, 2004 10:00 pm Reply with quoteBack to top

    Bu yukarıda eklemeyi unuttuğum bir konudur:

    Site okuyucularının talebi doğrusunda hizmet verdiğine göre, sitede yazılan yazıların nasıl eleştireceği konusundaki "ketchup"ın sorusu da cevap beklemektedir. İyi / Kötü eleştiri gibi tanımları olmayan, herkese göre değişebilecek belirsiz açıklamalar yerine, en azından hangi fikre dayandığı belirli olan görüş bildirimlerini teşvik etmeniz; oydaşma sağlama endişesi varsa bir çalışma grubu kurup sitenizde eleştiri normlarını belirlemeniz gerekmez mi? Bu bağlamda "iyi olmuş," "kötü olmuş" gibi yalnızca neden gereği duymadan belirtilen beğeni ifadelerinden de uzaklaşmaya zorunlu kalacağınızı düşünüyorum.
    Back to top View user's profileSend private message
    pyros
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 29, 2003
    Posts: 2069

    PostPosted: Tue Jan 27, 2004 10:03 am Reply with quoteBack to top

    eleştirinin hakaretten ayrıldığı nokta üslupta,
    yerini bulmasını sağlayacak nokta ise nesnellikte gizlidir
    kanımca
    Back to top View user's profileSend private message
    ketchup
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 05, 2003
    Posts: 718

    PostPosted: Tue Jan 27, 2004 12:31 pm Reply with quoteBack to top

    zulkarneyn arkadaşımıza öncelikle bu konuda ki fikirlerini bizlerle paylaştığı için teşeşkkür ediyorum.ama benim açtığım başlık eleştiri nasıl olmalı iken yazılan şeyler bu konudan çıkıp sitenin adının niye ingilizce olduğuna veya tolkien tartışmasına...vb.gibi,benim sorumun dışına çıkmış ve ben sadece pyrosun cevabından tatmin olabildim.
    Quote:

    eleştirinin hakaretten ayrıldığı nokta üslupta,
    yerini bulmasını sağlayacak nokta ise nesnellikte gizlidir

    işte benim sorumun cevabını pyros çok güzel bir şekilde vermiş,benim sormak istediğim şey buydu,niye bu kadar uzun uzun yazıldığını anlayamadım,doğru cümle 5 kelimeden oluşursa bunu anlayabilecek bir yetenekteyiz.
    Back to top View user's profileSend private message
    Estebin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 20, 2003
    Posts: 105
    Location: Ankara

    PostPosted: Tue Jan 27, 2004 2:19 pm Reply with quoteBack to top

    Quote:

    Site okuyucularının talebi doğrusunda hizmet verdiğine göre, sitede yazılan yazıların nasıl eleştireceği konusundaki "ketchup"ın sorusu da cevap beklemektedir.


    En başta sorulan "Biz bir insan olarak nasıl eleştirilerde bulunmalıyız?" idi. Bu sitenin içinde belli eleştiri standartları olsun, hatta bunu forum kurallarına koyalım, uymayanı da of yapalım şeklinde bir yaklaşımın bu noktada yapıcı olmayacağına inanıyorum.
    "Site okuyucularının talebi doğrusunda hizmet veriyor." demek site birileri bir şeyi istiyor diye tüm herkesi böyle yapmaya zorluyor demek değildir hatırlatırım. Kimse ikna olmadığı bir konuda bir şeyi yapmak zorunda bırakılamaz.
    Kaldı ki bu sitedeki tüm herkes senin (mükemmel senin) gibi soğuk olsaydı sanırım buraya daha seyrek uğrar olurdum.

    Quote:

    Sitenizde her beklentiye uygun yaklaşımı sunamadığınızı düşünüyorum. Benim beklentilerim tatmin olmuş değil. Kendi görüşlerimi de akılcı buluyorum. Tabii takdir okuyucunun.


    Eğer böyle bir beklentin varsa en fazla eleştirinin yapıldığı yer neresi, diyelim ki Kitapgah, oraya gidersin ve bahsettiğin nesnel eleştirilerini yaparsın, insanlara örnek olursun. Senin yaptığın türde eleştirinin pratikteki uygulaması mantıklı ise zaten insanlar o tür eleştiriler yapmaya doğru kayarlar.
    Her şey yöneticilerden beklenmez, yöneticiler "şu konuda bir yönetmelik çıkardık, artık herkes bu standartlara uyacak." demeyeceğine göre senin bu konudaki beklentini insanları öylesinin mantıklı olduğuna ikna ederek gidermen lazım. Site zamanla gelişerek değişti ve hala da gelişim yönündeki değişimleri kabul ediyor, bu gelişim sürecinde ise ben hiçbir zaman zorlama yönteminin izlendiğini hatırlamıyorum.
    Dediğim gibi bu konuda örnek kullanıcı ol ve herkes de bir kitap konusundaki eleştirini merakla bekliyor mu görelim.
    Ben senin senden önceki kullanıcının (senin gözündeki) "değersiz" eleştirisine atıfta bulunmadan düzgün bir eleştiri yazacağına nedense(!) görmeden inanamayacağım.
    Bunu yapmazsan da hiçbir yerde aradığın şekilde bir ortama kavuşamayacağını üzülerek söyleyim. Madem bu konuda ideallerin var, idealler savunulmak ve yüceltilmek içindir. Ortaya atıp herkes buna uysun demek için değil. İkna ile empoze etme arasındaki ince çizginin doğru olmayan tarafındasın gibi geldi bana.

    Benim görüşümü sorarsan buraya geliş amaçlarım arasında "dostlarımla, değer verdiğim 'insanlarla'" buluşma da var. Onların beğenilerini belirttikleri mesajları görünce senin dediğin gibi üzülmüyorum. Eğer saf, nesnel ve tam bu konudaki uzmanların görüşlerini arıyorsan eminim bu türde yazılar yazan gazete, dergi, mecmua vs bulabilirsin. İnsanlar burada samimi bir sohbet havasını sürdürmek istiyorsa niye onlara "şöyle diyeceksin, böyle yapacaksın!" tarzında yaklaşım sergilensin ki? Biraz da mesajını okuduğun "insanlara" eleştiri makinesi olarak bakma, eminim çok daha rahat edersin. Kaldı ki beğenilerini belirten kullanıcıların yanı sıra güzel eleştiriler yapan insanlar da var.

    Gene de şunu kabul etmemiz gerekir ki yapıcı, düzgün, hoşumuza giden (ayy ne kadar öznel, pis sözcükler kullanıyorum. Smile ) eleştirileri site içindeki "standart" öyle olduğu için değil, öyle yapmayı mantıklı bulduğumuz için ve hoşumuza gittiği için yapmalıyız. Burdaki başlıkta bir karar alıp sonra da diğer tüm insanlara "şurdaki başlığa git de eleştiri nasıl yapılıyormuş git öğren!" demek -bu lafı kimseye yöneltmiyorum- bence kibirlilikten farklı bir şey değil.
    Her güzel, iyi, kötü kelimesini kullanana "pis" demek de bence nesnel değil. İnsanların kullandıkları lafları onların seviyelerine yönelik ithamlarda bulunmak için "seçmek" de bence bir kişinin seviyesini belirler ve eğitim kitaplardan alınmaz. Kibar bir üslubun hakaret (ah gene öznel bir ahlak terimi kullandım. Smile ) içerebileceğini herkesin anlayacağını anla. Bu sitedeki bir iki kişiden duyduğun bir şeyi tüm sitenin kabülü ve hatası olarak genelleme yapman da ayrıca dikkat çekici.

    Quote:

    Bu bağlamda "iyi olmuş," "kötü olmuş" gibi yalnızca neden gereği duymadan belirtilen beğeni ifadelerinden de uzaklaşmaya zorunlu kalacağınızı düşünüyorum.

    şu kural ve insanları kısıtlama, zorunlu bırakma anlayışını en kısa sürede bırakmanı tavsiye edeceğim. Bunu hakaret olarak algılama düşüncemi söylüyorum, çok yapmacıksın.

    Her sistemin düzenli işleyişinin temelinde insan vardır ve insan faktörü iyi olduğu sürece sistem iyi işler. İnsan faktörü bozuksa en detaylı düşünülmüş sistem bile çökmeye mahkumdur.
    İnsan faktörü kurallardan daha -çok çok daha- önemlidir. Bilmem bunu daha da açık anlatmanın yolu var mıdır?

    Quote:

    Vaktiyle neden seçildiği, acaba bugün İngilizce bir adkullanılmasını zorunlu kılar mı?


    Kılar. Bir site canı sıkıldıkça isim değiştiremez. Bunun neden olduğunu açıklayım istersen bir zahmet haber ver.

    Senin alttan alta soktuğun laflara ben "dobra" karşılık verdiğim için eminim ki benim söylediklerimin ana fikrini bir yana bırakıp üslubumu eleştireceksin. N'apalım dünya?! Wink Ben var ya ben çok seviyesizim! değil mi? Smile

    _________________
    Karanlık yolumu gösterir, sessizlik gerçeÄ?i bana fısıldar. Onlar benim yoldaÅ?ım, ben onların parçası.
    Back to top View user's profileSend private message
    pyros
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Nov 29, 2003
    Posts: 2069

    PostPosted: Tue Jan 27, 2004 3:00 pm Reply with quoteBack to top

    az ve öz konuşmak güzeldir diye düşündüm

    ketçap saol beendiğin için
    ama diğer arkadaşlar da detaylı detaylı anlatmışlar fikirlerini

    bence hepsi takdire şayan şeyler yazmışlar

    kaldırıp da çöpe atma yani
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.62 Saniye