Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: NathanielH
    Bugün: 35
    Dün: 23
    Toplam: 90364

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1668
    Üye: 1
    Toplam: 1669

    Şu An Bağlı:
    01 : usezymum

    FrpWorld.Com :: View topic - Destan
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Destan View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Fri Jun 05, 2009 3:55 pm Reply with quoteBack to top

    Barbar Hordan yürüyordu; vahşi ve çamurlu topraklarda bata çıka, bataklıklarla dolu patikalarda zorlanarak olsa da.
    Siyah uzun saçlı dev bir adamdı, sert ve kararlı ifadesine rağmen, daha gençti barbar. Sırtında taşıdığı dev kılıcı, vücuduna sarılı deri ipe bağlanmıştı.

    Kuzeye doğru çevirdi başını...

    "Güçlü olun kardeşlerim..."

    Güneye doğru dönerek devam etti yoluna; savaş başlayacaktı, bundan emindi.
    Zor günlerinde kabilesini savunamayacak olacağına lanet etti; fakat görevi belliydi. şaman son sözü söylemişti; ruhlarla konuşurdu o; toprağı dinlerdi. Barbar karara saygısızlık edemezdi.

    İlerlediği yöndeki can çekişen güneş ışığını; çıplak toprağı, artan sisi ve acı rüzgarı hissetti.
    Evinden bu kadar uzağa çok nadir gelirdi; ve ne yazıkki yolculuk için uğursuz bir zaman seçilmişti.

    Bataklıklara basmamaya dikkat ederek, ritmini bozmadan yürüdü barbar.

    Biraz ileride, artık kurumaya başlamış ağaçların ötesinde tüten dumanı gördü.

    "Hyaldar."

    Yaşlı rahibi görmeyeli uzun bir zaman olmuştu. Barbar anılarını gözleri önüne getirirek, eski günlere duyduğu özlemi arttırdı. Neredeyse bir asırdır bu topraklarda olan kutsal adam, barbarı gördüğüne memnun olacaktı.

    Hordan, ağaçların arasından beliren patikayı takip ederek, eski bir kulübe ve çadırlardan oluşan sığınağa ulaştı.

    Etrafta kimseyi görmemesine rağmen rahibin yakınlarda olduğunu hissediyordu; seslendi.

    "Selam, bilge rahip!"

    Kulübenin ahşap kapısı gıcırtıyla aralandı; aksakallı, gri bir cüppe içinde, yaşlı ve bilge ifadeli bir adam çıktı karanlıktan.

    "Selam olsun Gümüşayı'nın cesur savaşçısı!" Dedi gülerek.

    Barbar iltifatı kabül ederek selam verdi. Uzun yılların geçmişini konuştuktan sonra konuya girildi.

    "Toprak acı çekiyor ey rahip! Kabilem tehlikede... Savaş davullarını duyuyor gibiyim."

    "Doğru oğlum. Fakat yola çıkmak için tehlikeli bir zaman seçmişsin..." Dedi sessizce. "Gitmeye gerçekten kararlı mısın?"


    Last edited by Greyspirit on Sat Jun 06, 2009 8:44 pm; edited 2 times in total
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Sat Jun 06, 2009 5:13 pm Reply with quoteBack to top

    Barbar başını 'evet' anlamında sertçe sallayarak; bu konudaki kararlılığını belirtti rahibe.
    Hyaldar'ın ifadesinde bir kasvet belirdi; adam belli ki bir nedenden rahatsız olmuştu; barbardan saklamaya çalıştığı yüz ifadesini değiştirerek; tekrar güleryüzlü tavrını takındı.

    "Bilmen gereken birşey var Hordan..." Dedi rahip; barbar ona merakla bakmaya başlarken. "Karşılaştığın güç; henüz gerçek yüzünü göstermedi bile... Evet bu diyar değişiyor ve yıkım ve öfke her yeri sardı... Ama bunun başka yararlı getirileri de olabilir"

    "Ne demek istiyorsun rahip?" Dedi barbar onun yüzüne doğrudan bakarak.

    "Diyorum ki... Bu diyarın bize vereceği bir miras kalmadı... Artık miladını tamamlamış durumda ve... Yeni bir başlangıca ihtiyacı olabilir..."

    "Fakat rahip... Bunu nasıl söylersin? Lanetin kendisi bir değişimi değil; mutlak yıkımı amaçlıyor!"

    "Yıkım, ah evet..." Dedi Hyaldar gizmelice gülerek. "Unutma ki her yıkım yeni başlangıçlar doğurur evlat."

    Barbar o andan sonra konuşmayı kesti. Geri çekilerek bir zamanlar tanıdığına inandığı bilge adama dikkatlice baktı. Konuşmasındaki yabancı mizacı anlamlandıramamıştı; tecrübeli ve yaşlı bir adamdı; ama neden bu kadar uzak ve soğuktu?
    Bir an sonra barbar afallamış bir şekilde rahibi süzüşünü bitirerek haykırdı.

    "Sen Hyaldar değilsin!"

    "Nankörlük ediyorsun evladım. Çocukluğundan bu yana beni tanıyorsun. Benden nasıl şüphe edersin?" Dedi rahip; buruk ve üzücü bir ses tonuyla konuşmasına rağmen sesindeki o soğukluğu gizleyememişti.

    "Hyaldar nerede?" Dedi barbar tehditkar bir sesle.

    Rahip barbara bakmayı keserek konuşmayı sürdürdü. "Bana bir daha bak barbar. Gerçekten o değil miyim?"

    Hordan, rahibe baktıkça onu çevreleyen, yeni yapılanmaya başlamış bir güç farketti; gözleri bulanmaya; bilinci zaıflamaya başlamıştı. Kasları gevşemeye; iradesini yitirmeye başladı.
    Henüz, baygınlığa yenik düşmemişken, kılıcını sırtından çektiğini hissetti; son kalan irade gücüyle rahibe ilerledi.
    Rahip, şimdiye kadar bayılmış olması gereken dev adama hayretle bakarak geri çekildi. Bu arada mırıldandığı sessiz sözcüklerle büyüye devam ediyordu.
    Hordan hamle yaptı; iri kılıcını yaşlı adama dikey bir manevrayla savurdu. Barbar ıskalamış olsa bile, adamın geri çekilmesi konsantrasyonunun bozulmasına neden olmuştu.
    Barbar, bilinç kaybını sağlayan kuvvetin zayıfladığını hissetti; fakat henüz gözlerindeki buğu silinmemişti.
    Cüppeli adam, giysisinin gölgelerinden çıkardığı kavisli bir şekli olan hançeri tehditkarca salladı. Gülerek; artık gizlemediği şeytani sesiyle konuştu.

    "Evine dön sersem! Ona karşı çıkamazsın; evine dön ve ölümünü bekle!"

    Hordan, tüm iradesini toplayarak, çift el kılıcının kabzasını kavradı. Haykırarak; henüz geri gelmemiş görüş yeteneğine rağmen; ileri doğru savurdu kılıcını.
    Herşey bir anda oldu. Hordan, aclı bir feryat; kırılan kemikler, ve en sonunda yere devrilen bedeni duydu...
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Mon Jun 08, 2009 6:21 pm Reply with quoteBack to top

    Yaşlı adamın göğsündeki kırık kemikler; açılmış koca yara içinde görülebiliyordu. Adam, kan kusarak boğuldu.

    Hordan, Hyaldar'ın vücudunu çalmış bu adamın kim olduğunu asla öğrenemedi.
    Fakat, şurası kesindi ki, düşman ilerlemişti. Belki de kabile topraklarında bile mevcuttu casuslar; Hordan daha fazla düşünmedi.

    "Kaybedecek vaktim yok."

    Gitmeden önce kampın kulübesine girdi barbar. İşe yarar birşey bulma umuduyla, yerdeki deri çantayı karıştırdı. Kızıl, büyük ve parlak bir yakut çarptı gözüne. İşe yarar teek şey olan bu mücevheri kemerine sıkıştırarak yoluna devam etti.
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Mon Jun 08, 2009 8:16 pm Reply with quoteBack to top

    "Dur barbar! Ne istiyorsun?"Dedi muhafız.
    Deri zırhlar kuşanmıştı. Kısa bir kılıcı sıkıca kavramıştı; diğer elinde üzerinde bir sembol olan bir kalkan tutuyordu. Barbar, sembole dikkatlice baktı; yeşil bir ejderha tüm ihtişamıyla kükrerken resmedlmişti.

    "Kasabanıza girmem gerek muhafız." Diye kestirip attı Hordan.

    Muhafız, barbara şüpheyle baktı : "Kuzeyli bir barbarın burada ne işi olur ki?"

    "Hanınızda konaklamayı talep ediyorum." Dedi barbar sertçe.

    Deri zırhlı muhafız, devam ettirdiği şüpheli tavrıyla konuştu : "Son zamanlarda çok yağma ve soygun yaşadık. Sorun çıkartmayacağını nereden bileyim?"

    "Bilemezsin." Dedi Hordan sinirlice sırıtarak. "Sana şunu söyleyebilirim; eğer bir yağmacı olsaydım, tek başına dikilmiş muhafızla konuşmaya zahmet etmezdim."

    "Yeterince mantıklı konuşuyorsun barbar." Dedi muhafız gülerek. "Pekala girebilirsin; ama kılıcını çekmeye kalkma."
    Back to top View user's profileSend private message
    Greyspirit
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 27, 2009
    Posts: 71
    Location: Ä°stanbul

    PostPosted: Tue Jun 16, 2009 8:17 pm Reply with quoteBack to top

    Koca kapı gıcırtıyla açıldığında yağmur çiselemeye başlamıştı.
    Hordan hana girdiğinde, tüm gözler üzerindeydi; gri ve siyah giyimli adamlar, ona kapşonlarının ardından tekinsizce baktılar. Aralarında dev savaşçıyı gördüğünde şaşıranlar da olmuştu; kuzeyli barbarın bu kadar güneyde görülmesi onlar için iyiye alamet değildi.
    "Hancı bira getir!"
    Kısa boylu ve şişman adam koşarak köpüklü birasını koydu masasına. Barbar, diğer müşterileri tek tek süzdü; bazılarının rahatsız olarak gözlerini kaçırmasına neden oldu.
    En arkada, gri pelerinli, karanlıklar içiçnde oturmuş bir adam ona dik dik bakmayı sürdürmüştü.
    Hordan ona dönerek, ifadesinde karşılık verdi.
    Adamın sessizce sırıttğı görüldü.
    Yavaş bir hamleyle sandalyesinden kalkarak barbarın masasına doğru yürüdü.
    Hordan ona aldırmadan birasını yudumladı; sert ifadesini korudu.
    "Selam yabancı." Dedi adam, dost canlısı görünmeye çalışarak.
    Barbar cevap vermedi.
    Sandalye çekerek Hordan'ın yanına oturdu adam.
    "Adım Tolas. Kovar'dan geliyorum."
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.56 Saniye