Angora köyünün üstünden güneş çekilmiş, dolunay güneşin görevini yıldızlar ile paylaşmıştı bile. Handan gelen eğlence sesleri artık buna alışmış hayvanlar için sorun değildi. Sokaklar ise artık boşalmış ve kararmıştı. Kerpiç evlerden birinin ahşap kapısı açıldı ve yolu biraz olsun aydınlattı. Ardında içinden çıkan kişi kapatınca yine dolunayın ışına kaldı.
Eklem ağrılarından şikayetçi kadın ağır aksak adımlarla kuyuya ulaşmayı başardı. Buruşuk yüzü hem acılarından hem de etrafa alevler saçan büyücülerin böylesi basit işlere çözüm bulmamasına lanet edişinin, dışa vurumundan olsa gerek daha da buruşmuştu. şimdi gençlik zamanlarında olsaydı, 1-2 seviyesini büyücüden alarak bu zorluğun üstesinden gelebilirdi belki ama bu eğitim oldukça pahalı olduğundan ailesi onu sadece commoner olarak yetiştirdi. Oğlu bari rahat etsin diye büyücülük okuluna gönderdiğinde ise oğlu daha güçlü büyüler yapabilmek için maceracı oldu. Adaletsiz bir dünyada yaşıyordu.
Ahşap kovasını yere koydu ve taş döşeli kuyu duvarı üstündeki kovayı dipteki suya saldı. Gıcırdayarak dönen merdanenin kolunu çevirirken bu sefer kovada oldukça çok su yakaladığına memnundu ve yüzünde bir gülümseme oluşur gibi oldu. Ancak suyun kirliliği güzelim kovasını mahvetmişti. Kızıl toprak gibi bir şey kuyu suyuna bulaşmıştı anlaşılan. Ama sanki suyun içinde daha da fazla çözülmüştü. (Spot check: Success)
Kadın aslında kovanın içinde su değil de kan olduğunu fark etti.
Çığlıklarına briaz geç olsada cevap veren sarhoş ahali ve komşuları kuyunun etrafında toparlanmışlar kuyuya kimin inip, cesedi çıkartacağı konusunda tartışıyorlardı. Sonunda genç ve 1 seviye barbarian almış bir gencin aşağı inmesinin en iyisi olacağına karar verildi. Hayta genç belki de ilk macerasına atılacak olmanın heyacanını yaşıyordu. İp beline dolandı ve kontrol edildi (Use rope: Success), ardından genç duvardan aşağı sarkmaya başladı (Climb check: Failure) ama düşecek gibi oldu. Neyseki bir kaç kişi ipi tutuyordu (STR check: Success). Sonunda genç aşağıya inmeyi başardı. Kuyu suyunun kanla dolu olduğunu çığırdı ama ancak ahalinin en yaşlısı söylenenleri anlayabildi. (Yaşlılar wisdomlarına bonus alırlar ve Listen wisdom arttıkça artar!)
Ardından gelen bağırışları ise kimse anlayamadı ancak ipin ucundaki genç daha çok sallanmaya başlamıştı sanki. Bir nara ile (Rage) genç ipe asıldı ve kendini çekmeye çalıştı. Karşısındakiler ise STR checlerini tutturamadıklarından bu çekişe karşılığı veremediler ve genç daha da çok kuyuya salındı.
Sonunda hafiflemiş ipi çektiklerinde kolları ve bacakları kopartılmış haytanın cesedi vardı. O gece sadece evlerinden çıkmayacak kadar ilgisiz olanlar, çıkamayacak kadar yaşlı olanlar ve evlerine kaçacak kadar hızlı olanlar hayatta kalabildi. Kalan azınlık ise kuyunun etrafındaki lanetli ölüm kokusunun sebepleri olarak can verdiler.
Ertesi gün ihtiyarlar heyeti bu sorunun tahmini ECL'sini hesaplaması ve kendi ceplerini düşünerek bazı çarpan ve değerleri aşağı yuvarlaması sonucunda bir grubu kiraladı. Ancak grup sadece iyilik için ve kasabanın mutluluğu için bu işi bedava kabul eden kaybedenlerden oluşuyordu, sonları ise ölüm oldu. Kasaba heyeti mecburen daha düşük seviye olduğundan daha ucuza gelecek ama daha güçlü karakterler aramaya başladı (Power players). Acaba lanetli kuyunun içindeki belayı savuşturabilecek kadar güçlü bu karakterler kim olacaktı?
_________________ Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
"
Kasabanın eski bir uygarlığın mezarlığı üstüne kurulduğu söylentileri sadece köyün değil aşağıdaki düşük dahi olsa, olası bir hazinenin de çekiciliğiyle pek çok maceracıyı buraya çekmişti. Ancak kuyunun çevresini görenler gelir gelmez gitmişler, geri kalan kişilerden de sadece en sağlamları kalmıştı.
Güneşin artık tepede değildi ve hatta turuncu rengine dönmeye başlamıştı bile. Handan ayyaş şarkıları yerine, hararetli birt tartışmanın sert konuşmaları çıkıyordu, ortamın durumuna göre bazen yükselerek. İki grup kalmıştı geriye: "Kızıl kuzgunun (eşsiz) liderleri" ve "Yakan güneşin altında dahi saatlerce çarpışabilenler"
Gruplar bir yandan fiyatlarını indirtmemeye çalışırken, diğer taraftan da diğer gruptan daha iyi olduklarını ispatlayarak köyün parasını kapmaya çalışıyorlardı. Birbirlerine karşı yaptıkları diplomasi, sindirme ve ihtiyar heyetince çokca kullanılan blöf ve sezme denemeleri sadece takım çalışması artıları ve daha dengeli dağılmış büyüsel aletleri sayesinde daha etkili olacaklarını düşündükleri gruplar etrafında dönüyor, grupsuz gelmiş yalnız kahramanlarımız ise neredeyse yok sayılıyorlardı.
"Bakın isterseniz tek bir grup olarak girelim ve parayı bölüşelim." diye çıktı aralarından yakışıklı ve melodik sesli ozan. Karşı gruptakiler bunu düşündükleri anda ise (Bluff check: başarılı) tekrar çığırttı aynı kişi. "Bakın! O kuyuya tek başlarına girmeye korkuyorlar ve yarı parayı dahi almayı kabul ediyorlar. İçerisini temizleyeceklerine nasıl inanırsınız!"
"Geri dur ozan!" diyerek nağraladı cüce baltasını yere sertçe vuruken. Hancının bu durum yüzünden ortamı yatıştırmayı çalıştığını kimse fark etmedi bile (Diplomacy check: Failure). İhtiyar heyeti dahi korkmuştu bundan çünkü cüce bu sefer pekte tedit etmek isiyormuş gibi durmuyordu.
İki adım geri atan ozanın önüne, grubun ağır silahı minator çıktı. Elinde şimdiye kadar gördükleri en büyük balyozu tutuyordu ki bu balyozu kapıdan içeri sokmak bile o kadar zorken savurduğunda ne olacağını kimse düşünmek bile istemiyordu.
"İki adım geri at cüce. Yoksa seni fark etmeyip ezebilirim."
"Bacaklarını kesipte aynı boya getirdiğimde, gözlerinle de ilgilenebilirin sarıkız!" ve handan yine sesler çıkmaya başladı.
Tüm bu kavgalar devam ederken, bir duvara cezalı öğrenciler gibi dizilmiş kahramanlarımız artık sıkılmaya başlamışlardı. Güneşin batmasına az kalmıştı ve acele etmezlerse bu macera, dili keskin iki gruptan birinin olacak gibiydi. Ekonomik kriz sebebiyle de karın doyuracak macera bulmak gittikçe zorlaşıyordu.
_________________ Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
"
"Hey öküz kafalı cesaretin varsa teke tek karşıma çık!"
Birden bağırdı Bela, sonra şaşkınlıkla gözlerini devirip Thorkil'e baktı "Ben ne yaptım?" dercesine. Kendini toparlamaya çalıştı belki güzel yalanlar uydurabilirse bu beladan kurtulabilirdi.
"Senin gibi devlerle savaşmak için özel eğitildim ben! Sen beni ıska geçerken toynaklarından kan getiririm." (Size bonus-Size penalty)
"Ya hepiniz defolup gidin buradan ya da sana Van der Wonder ailesinin kılıcından ölme zevkini tattırayım." (Bluff: 7)
.
"Beyler sakin!" diye arkadaşlarına tısladı gnome sorcerer Thorkil. Bu arada yöre insanlarının inandıkları tanrının (artık hangisiyse soruşturmuştu tabi önceden) bir rahibi gibi gözüküyordu kılık kıyafeti. Tılsımlı şapkası sayesinde mükemmel bir şekilde rahip kılığındaydı. (Hat of Disguise)
Çaktırmadan meşhur canavarlı kuyu tarafında gnome illüzyon yeteneğini döktürerek bir canavar sesi yaratır. (ghost sound) amacı dikkati dağıtmak, bir kavgayı önlemekti.
Hemen ardından köyün ileri gelenlerinden en ileri gelene giderek, ermiş bir din adamı edasıyla, "çok dua ettim celestial varlıklarla planes düzeyinde irtibata geçtim; bana gelen vahiy, bu belayı bizim grubun çözeceği şeklinde oldu. Diğer grupları defedin bence, kadere karşı gelip Tanrıları kızdırdırmak istemeyiz öyle değil mi?" (Bluff:+10)
Sakin olmalarını söyleyen gnome'un celestial varlıklarla irtibata geçmesine bir "Oooo." çakıverdi. Etrafa karşı ilgisiz gözüküyordu. Bütün ilgisi gnome'un üzerindeymiş gibi şaşkın şaşkın ona bakıyordu. Ama kulaklarını diğer grubun konuşacağı şeylere açmıştı. (Listen+15)
_________________ Ben gelecek için hiç endiÅ?e duymadım.O yeterince hızlı geliyor zaten.
Albert Einstein
"Ya hepiniz defolup gidin buradan ya da sana Van der Wonder ailesinin kılıcından ölme zevkini tattırayım." (Bluff: 7)
Minatorun dev başı sesin nereden geldiğini anlamak için etrafında bir süre dolandıktan sonra, Belanın son kelimlerinde dönmesi gereken tarafa döndü. Bir süre boş gözlerle gnom'a baktıktan sonra onun saldırmaya istekli olduğunu anladı. (SM:7 B:16 ;Başarılı) Bu küçük yaratığa nasıl boynuzlarıyla vuraracağını düşünürken bard minator'u kolundan tuttu,
"Dur dostum. O sana karşı bizden daha çevikleşiyor!" (Bardic knowledge)
Quote:
Bana bak pis cüce! Eğer dövüş istiyorsan ozanı bırak da bana gel, ve sana ölümü tattırayım.
Bu sefer bütün gözler, kızıl gözleri parlayan Edmond'a döndü. Hancı ise ağlamaklı bir ifade ile olacakları izliyordu. (SM:13 I:23 Başarılı) Cüce olduğu yerde kalakalmıştı. Ne yapacağını şaşırmışa benziyordu.
Quote:
"Beyler sakin!"
Bard birden kamçısını çıkarttı ve "İşte en sakin halim!" diyerek önündeki minator savaşçısına bir kamçı darbesi indirdi.(Att:1; Crit Failure) Herkesin şaşkın bakışları üstündeyken, "Gördünüz mü? Arkadaşıma kamçı ile vurdum ama banavmısın bile demedi. Onun gibi biriyle karşılaşmaya hala o kadar istekli misiniz!"
Bir iblisin kükreyişi holün ortasında yayıldı.
Sanırım yaşlılar heyetinden saçları hala sarı olan en gençleri ayağa kalktı. Gözleri irileşmiş ve elleri titriyordu. "Sanırım gücünüzü dışarıdaki belalara karşı kanıtlasanız daha iyi olacak. Bize yardım edecek grubu buna göre seçebiliriz."
İki gurupta dışarıya olağanca gücüyle yarışırcasına koşuyordu. Cücenin savaş naraları ve ozanın şimdiden başlayan cesaret veren şarkıları dışarısını doldurdu. Büyü kullanıcıları takım arkadaşlarını büyülemeye başlamışlardı bile.
Torkil yaklaşırken yaşlılar heyetinden biri hariç hepsi ona saygıyla baktı. Çstünden kurabiye kokuları eksik olmayan şişman bir teyzeydi pek oralı olmuyordu. Teninin rengi biraz koyuydu ve elinde bükülmüş bir kaşık tutuyordu.
Quote:
çok dua ettim celestial varlıklarla planes düzeyinde irtibata geçtim; bana gelen vahiy, bu belayı bizim grubun çözeceği şeklinde oldu. Diğer grupları defedin bence, kadere karşı gelip Tanrıları kızdırdırmak istemeyiz öyle değil mi?
Yaşlılar heyeti birbirine bakarken, kurabiye kokulu kadın söze girdi.
"Bırakalım da o yapsın. En azından diğerleri kadar aptal değil."
En yaşlı olan uyuklarmış gibi doturduğu sandalyesinden bir kaç kuturdayan kemik eşliğinde kalkarak "Hem o kamçı olayı neydi değil mi! Hatırlıyor musun Adriel? Sen de böylesi sakalıklarına hep bir bahane bulurdun."
"Neyseki rahip bize yardıma gelmiş." dedi sarı saçlı olan. "Tanrımızın bize bir armağanı."
Kurabiye kokan kadın ise yüzünde muzip bir gülümsemeyle hepsine baktı. "O aslında bir rahip değil. Baksanıza, tören kıyafetlerini giymiş böylesi bir zamanda, hemde ayaklarında sandalet yerine ayakkabı var."
"Aaaaa bizi kandırmayı başardın küçük adam." dedi en yaşlı olanı. Sonra diğerleri le birlikte aynı kelimeyi bir kaç kere tekrarlarken başlarını olumlu anlamda salladılar. Hatta ellerini Toril'in başını okşamaya kalkanlar dahi oldu.
"Maşşallah, Maşşallah..."
"Eğer hepiniz birlikte kabul ederseniz diğerlerinden çok size güveniyorum. Çstünüzdeki pahalı eşyalar sizin daha yüksek seviye olduğunuzu düşündürüyor bana. Ama hepiniz birden kabul etmelisiniz."
Sarı saçlı yaşlı altın kesesini havaya kaldırdı ve "Kişi başı tam 100 altın!" diye bağırdı. Sonra hızlı bir şekilde "Vergi kesintilerinden de muaf."
_________________ Göz alıcı tepenin yerinde artık binalar yükseliyor. Büyük, ulu; ama büyüleyici mi? Sislerin ardından ıÅ?ıÄ?ı daha net görürdüm, Å?imdi, kalabalıÄ?ın içinde, koca bir boÅ?luktayım.
Eskisi kadar zevk vermese de, son bir kez daha!
"
.
Hemen bir parşömen, mürekkep ve tüylü kalem çıkaran Thorkil, "pekala anlaştık ama kağıda dökmekte fayda var. Sözleşmemizi yapalım, imzalayalım mühürleyelim. Grubum en kaliteli elemanlardan oluşur, 7'şer EL boru değil yani. Aslında adam başı 100 bizim klasmanımızın çok altında ama maksat ayağınız alışsın bir de iyilik olsun, ilahlar sevap yazsın diye kabul ediyoruz bu serüveni. Tabii canavarlardan çıkan ganimetler -standart uygulama olarak- serüvencilerin, yani bizim olacak."
Thorkil kaşla göz arasında sözleşmeyi hazırlar, artık son cümleyi yazmaktadır. "İş bu belgeyle; başta Thorkil Zanaid olmak üzere ve arkadaşları Bela Van der Wonder, Edmond Dantes, Tikel Daldırmaldır, Yukarin Fellow, Saint Anger'den oluşan gruba, köyümüz arazileri dahilindeki bütün canavarları öldürme ve ganimetlerini alma, ayrıca her türlü serüvencilik kapsamına giren problemlerin hakkından gelme yetkisini, yukarıda belirtilen ücret ve şartlar altında vekaleten teslim ediyoruz... İmza Köy İhtiyar Heyeti."
Thorkil belgeyi imzalamaları için köyün liderlerini buyur eder. "Evet imzalarsanız resmen başlayabiliriz işimize."
Altının lafını duyunca hemen gözleri aydınlandı."Oooo. Duuirtte sizinlen." dedi. Sonra ayısı da aklına gelince belgeleri hazırlayan Thorkil'e seslendi. "Toorkil. Ayım içinde altın. Oda savaşçak. Oda yicek içcek." dedi muzafferan edayla.
_________________ Ben gelecek için hiç endiÅ?e duymadım.O yeterince hızlı geliyor zaten.
Albert Einstein
"Yok yeee! Pşııık! Ayıyla kendi paranı bölüş. Hem canavar öldürünce xp'ni bölüşüyor musun ayıyla?" dedi Druide Bela.
"şu rahibin de parada gözü yokmuş ona 20 altın veririz gerisini bölüşürüz." diye Thorkil'in kulağına fısıldadı. Sonra anlaşmayı okuyunca birden bağırdı:
"Yahu dikkat etsene ne biçim anlaşma yapıyorsun? 100 altına buradaki bütün sorunlarla niye uğraşalım? Sadece kuyudaki canavar için 100 altın."
Kuyu ve canavar sözünü tekrarlayınca içi sıkılmıştı, kafasını kaşıyarak devam etti.
"Ya belki daha tehlikesiz bir işle uğraşsak daha iyi olmaz mı? Hem canavar ısırır zehirler filan bin bir türlü pislik."
Sonra aklına deminki minator geldi.
"Çküzbaşta az daha beni ezecekti haa! İyi paçayı yırttım doğrusu."
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.