Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: ZeldaHardi
    Bugün: 39
    Dün: 35
    Toplam: 90403

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 2095
    Üye: 0
    Toplam: 2095

    FrpWorld.Com :: View topic - LOST - TÇM GERÇEK! (Bilin de girin!)
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     LOST - TÇM GERÇEK! (Bilin de girin!) View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Tue May 25, 2010 4:04 pm Reply with quoteBack to top

    Not: Okumakta olduğunuz bu yazıyı Lost'u sonuna kadar izlemiş olanlar ya da izlemeyip de izlemeyecek ama neymiş bu dizi diye öğrenmek isteyenler okusun. Lost aşkımı söndürmek için yazmak istedim, devamı gelecektir. Baştan sona Lost neymiş, gizemleri neymiş, bir şey mi açıkladılar, ben anlamadım bazı şeyleri diyenlere hitap edecek şekilde yazdım. Arada pek tabi ki geçiştirdim çoğu şeyi, ama önemli şeyleri bayağı bir anlattım.


    1. Bölüm "Ada, Jacob ve Kara Duman Hakkında"

    Image

    Â?AdaÂ?

    Dünyanın belli noktalarında yüksek enerji noktaları vardır, elektromagnetik bir enerji şeklinde tasvir edilebilecek olan. Â?AdaÂ? işte bu enerji noktalarından tam birinin üstünde durmaktadır, ama dünyada yer alan diğer enerji noktaları arasında da gidip gelmektedir bu nedenle kimse adanın yerini bulamamaktadır. Çünkü zamanda ve mekanda hep yolculuk etmektedir ada.


    Â?JacobÂ?un doğumuÂ?

    Roma döneminde bu adanın yakınlarında bir gemi kaza yapar ve kurtılanlar kendilerini bu adada bulurlar. Aralarında Claudia isimli hamile bir bayan da vardır ama adaya diğerlerinden ayrı bir noktadan varmıştır. Kaybolmuş bir şekilde adanın içinde dolaşırken gizemli bir bayan onu kurtarır, ismini söylemez, tek dediği o da bir Â?kazaÂ?yla bu adaya gelmiştir. ClaudiaÂ?nın yaralarıyla ilgilenir, ona yemek verir, ama götürdüğü mağaradan ayrılmasına ve diğer kurtulanları aramasına izin vermez (kurtulan varsa ben bulurum der karşılık olarak) derken ClaudiaÂ?nın sancıları başlar. Bir erkek çocuğu doğurur, gizemli kadın onu beyaz bir battaniyeye sarar. Claudia ismi Â?JacobÂ? olsun der, ama daha sancıları bitmemiştir. Bir erkek çocuğu daha peşinden gelir, Claudia bir çocuk beklediğinden ona isim düşünmedim ben der, gizemli kadın ise yeni doğan çocuğu siyah bir battaniyeye sarar ve kardeşi JacobÂ?un yanına koyduktan sonra ClaudiaÂ?nın yanına gider. Claudia çocuklarını görmek ister ama gizemli kadın Â?özür dilerimÂ? dedikten sonra ClaudiaÂ?nın kafasına sert bir taşla yarar ve öldürür.

    Gizemli kadın Jacob ve isimsiz kardeşinin annesi olur, iki kardeş gerçeği bilmeden onun yanında büyürler. Adada başka kimse yoktur, adadan başka bir yer de yoktur, dünya üzerinde tek onlar kalmıştır, söylediği yalanlar bunlardır. Jacob annesine bağlıdır, ama isimsiz kardşei biraz asidir, her şeyi merak eder ve adanın keşfedilmemiş yerlerine gider sıklıkla. Bir gün sahil kenarında bir oyun bulur (Sanet isimli eski MısırÂ?dan kalma bir oyun), bunu JacobÂ?a gösterir ve kendi uydurduğu kurallarla bu oyunu oynarlar. Jacob neden kardeşinin kurallarıyla oynamaları gerektiğini anlamamıştır, ama kardeşi hep ona bir gün senin koyduğun kurallarla da bir oyun oynarız diyerek konuyu geçiştirir. Jacob geri döndüğünde annesi ondan kardeşinin nerede olduğunu öğrenir ve annesi sahilde onunla konuşmaya gider. Annesi JacobÂ?un kardeşine Â?özelÂ? olduğunu anlatır ve oyunu sahile bırakanın da kendisi olduğunu belirtir, yani bu isimsiz kardeşin bozulmasına neden olur. (Adada kimseler yoktur gerçekten.)

    Ama adada başkaları vardır, ClaudiaÂ?yla aynı gemiden gelen diğer kurtulanlar kendilerine adada ufak bir köy kurmuşlardır. Bir gün Jacob ve kardeşi bunları avlanırken görürler, onlara yakalanmadan annelerine adada birileri olduğunu haber verirler. Anneleri Â?gelirler, yıkarlar, her şeyi mahvederlerÂ? diyerek insanlara güvenilmeyeceğini anlatır ve bu yüzden sizi insanlardan izole ederek iyi biri olmanızı sağladım der, onları adanın kalbine götürür. Bu adanın altında yer alan yüksek enerjinin görünebildiği bir yerdir, yerin altına doğru giden bir şelale ve muhteşem bir ışık vardır. Anneleri buranın koruyucusu olduğunu ve bir gün çocuklarından birinin de buranın koruyucusu olacağını söyler.

    JacobÂ?un isimsiz kardeşi gerçekten de Â?özelÂ?dir, adadan yayılan enerji bazı insanlara özel yetenekler vermektedir. JacobÂ?un kardeşi de ölüleri görebilmektedir, Claudia oğlunu ziyaret eder ve ona gerçekleri anlatır. Ada dışında da hayat vardır, Jacon ve kardeşi de denizin ötesinden gelmiştir ve dahası o kadın Â?anneÂ?leri değildir, Claudia gerçekleri söyledikten sonra adada kurulmuş olan köyün gidiş yolunu gösterir.

    İsimsiz kardeş, JacobÂ?u yanına aşarak köye gitmek ister. Ama Jacob beklenmedik bir şekilde Â?anneÂ?nin yanına yer alır. Kardeşinin ağzını burnunu kırar ve hayırlı evlat olur. İsimsiz kardeşi de tası tarağı toplayıp köye gider. Yıllar geçtikçe köyün reisliğine kadar yükselir. İnsanlar adada bulunan enerjiyi keşfetmiştirler ve isimsiz kardeşin liderliğinde derin kuyular kazarak adanın kalbine ulaşmaya çalışırlar. İsimsiz kardeşe göre adanın kalbine yerleştireceği bir çarkla bu enerjiyi kullanabilir ve bu adadan bu enerji sayesinde kurtulabilirdi. Jacob sıklıkla kardeşini ziyaret eder, kardeşi de ona yapacaklarını ona güvendiğinden anlatır. Ama Jacob da annesine kardeşinin neler yapacağını bir bir anlatarak hayırlı evlat olma yolunda adımlarını artırır.


    Â?Kara Dumanın Ortaya ÇıkışıÂ?

    Â?AnneÂ? sonunda JacobÂ?un kardeşini çarkı yerleştireceği derin kuyunun derinliklerinde ziyaret eder, ona vazgeçmesini söyler, ama onu vazgeçiremeyceğini anlayınca önce isimsiz kardeşin kafasına duvarlara vurarak bayıltır ardından kuyuların içini toprakla doldurur, yetmez öfkesinin en maksimum noktasında tek tek adadaki insanları bulup öldürür ve köylerini de yok eder. İsimsiz kardeş uyandığında annesinin neler yaptığını fark eder, köyüne gider ve ağıt yakar o kadar yıldır reisi olduğu insanlar için. Çfkelenmiştir, annesiyle hesaplaşmak için eski yaşadıkları mağaraya geri döner.

    Anne ise başına geleceklerin farkındadır, JacobÂ?u tekrar adanın kalbine götürür ve onu adanın yeni koruyucusu yapar. Bu sayede Jacob ölümsüz olmuştur, ama annesi ona görevini devrettiği zaman ölümlü bir hale dönmüştür. Anne geri döndüğünde isimsiz oğluyla karşılaşır, öfkeli oğul özel bir bıçakla (enerjiye maruz kalmış) annesini öldürür, sırtına defalarca bıçağı saplar. Ama annesi oğluna teşekkür eder ve öyle ölür.

    İsimsiz birden ne yaptığını fark eder ve mağarada JacobÂ?u bekler, annesinin cesedinin başında ağlayarak. Jacob geri döndüğünde çok sevdiği annesinin öldüğünü görür ve kardeşinin elindeki kanlı bıçağı. Çnce öfkesini iyice alana kadar isimsiz kardeşini bir gün döver, kardeşi ise karşılık vermemektedir. Ama JacobÂ?a bu yetmemiştir, kardeşini adanın kalbine götürür ve demek adadan kurtulmak istiyordunÂ? diyerek onu adanın kalbinden aşağı bırakıverir. İsimsiz kardeş yüksek enerjiye maruz kaldığında zihni bedeninden ayrılır, Â?kara dumanÂ? olarak geri döner. Jacon şelalenin az ilerisinde kardeşinin cesedini görür, onu ve annesinin cesedini yaşadıkları mağaranın içinde yan yana bir şekilde bırakır, oyunlarında oynadıkları sşyah ve beyaz taşı da sembolik olarak yanlarına bırakıverir ve bir daha da o mağaraya dönmez. (Ama o adaya yıllar sonra düşecek olan Jack ve Locke bu insanların cesetlerini bulacak ve onlara Â?Adem ve HavvaÂ? ismini takacaklardır.)

    İsimsiz kardeş ölmemiştir, artık kötülükle dolu bir varlık haline gelmiştir. Kara duman olarak en önemli özelliği insanların zihinleri tarayıp düşüncelerini okuyabilmesidir, adada ölen kişilerin görünümlerine bürünerek biraz olsun insan haline dönüşebilmektedir. Uzun bir süre de adada en son ölen kendisi olduğu için kendi görünümünde dolaşmıştır.


    Â?Mısırlılar AdadaÂ?

    Annesi insanlar için adanın değerini anlamayıp mahvedecekleri söylemişti, isimsiz kardeş de bu görüşü paylaşmaktaydı artık ve Jacob bunun doğru olmadığını ispatlamak için adaya insanları getirmeye başlar. Bunun dışında kendisinden sonra gelecek yeni adanın koruyucus için de Â?adayÂ? arayışına başlar. Denize yakın tehlikeli kayalıkların olduğu yani rahatsız edilmeyeceği bir mağarada uygun adayların isimlerini mağaranın duvarlarına yazmaya başlar.

    Adaya getirdiği insanlardan bir kısmı MısırlıÂ?dır. Mısırlılar Jacob ve isimsiz kardeşi Mısır Tanrıları sanmıştır, Jacob TaweretÂ?tir onların gözünde ve sahil kenarında onun için dört parmaklı bir heykel yapmışlardır. Jacob da bu heykeli artık yeni evi olarak kullanmaya başlar. Kara duman ise adalet dağıtıcısı Tanrı AnubisÂ?tir. İnşa ettikleri büyük bir tapınağın altına onun için de bir yuva yaparlar ve adanın altında kara duman halinde rahatça dolaşabilmesi için de tüneller inşa ederler. Kara duman bunun üzerine yeni görevini benimsemiş ve insanların düşüncelerini okuma yeteneğini de kullanarak kendi görüşlerine göre adalet dağıtmaya (daha doğrusu adaletin ceza kısmını uygulayarak) başlamıştır.

    Jacob aynı zamanda bir deniz feneri de inşa ettirmiştir. Burada kayalıkların orada yer alan mağaranın duvarlarına yazdığı adayları tek tek yeniden deniz fenerinin ışığının olduğu yere yazar ve fenerin çarkını döndürdüğü aday kimse yansıyan aynadan adayın hayatını izlemeye başlar. Bir şekilde onların hayatına müdahale edebilmektedir artık.

    Kara duman bununla da yetinmemiş, Mısırlıları etkisi altına alıp bir türlü tamamlayamadığı çark projesine devam etmiştir. Mısırlılar kuyuları tekrardan açmışlar ve çarkı takabilmeyi başarmışlardır ve çarkın bulunduğu yeri de hiyeroglifler süslemişlerdir. Bir de yetmemiş kara dumanı adanın güvenliği yerine koymuşlardır ve sorun çıktı mı onu çağıracakları özel bir kuyu yapmışlardır. Hiyeroglifler de Â?Koruyucuyu çağırınÂ? yazmaktadır. (Asıl koruyucusunun Jacob olduğu düşünüldüğünde biraz ironik kaçmaktadır bu durum.)

    Kara duman JacobÂ?un getirdiği insanları önce işlerine yaramasını sağlamış ardından da öldürmüştür. Çnce JacobÂ?a insanların ne kadar hayırsız olduğunu gösterir ardından da işlerini bitirir. Ama en büyük arzusu JacobÂ?u öldürüp bu adadan kaçabilmektir. Ama Jacob onu bir şekilde adada tutmaktadır. Çlümsüz olduklarından da birbirlerine zarar veremezler.


    Last edited by catboy on Tue May 25, 2010 4:26 pm; edited 3 times in total
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Tue May 25, 2010 4:08 pm Reply with quoteBack to top

    2. Bölüm "Adaylar, Diğerleri ve DHARMA Hakkında"


    Image

    Â?Kara KayaÂ?

    Richard Alpert, Kanarya Adalarında karısıyla beraber fakir ama huzurlu bir hayat yaşamaktaydı. Tek dileği eşini alıp yeni dünyaya (Amerika!) gidebilmekti. Bu yüzden her gin incil okuyarak ingilizcesini geliştirmekteydi. Bir gün eşi Isabella hastalanınca en yakın doktora atına binip gitti, ama IsabellaÂ?nın gümüş haç kolyesiyle bile doktoru ikna edemedi ve ilaçları alamadı. Richard yine de kavga etti doktorla ama kavganın sonunda doktor kafasını sert zemine çarptı ve öldü. Richard ilaçla evine geri döndüğünde eşinin öldüğünü gördü, bu sırada da evine gelen polisler onu yakaladı.

    İdam edilecekti, çünkü soylu bir doktoru öldürmüştü. Rahip ona affedilemeyeceğini ve CehennemÂ?e gideceğini anlattı. Çlmek ya da CehennemÂ?e gitmek değildi derdi, eşi Isabella CennetÂ?teydi onu bir daha göremeyecekti işte buydu onun derdi. Ama iyi ingilizce konuşabilmesi ve zeki olması işine yaramıştı, Kaptan Magnus HansoÂ?nun gemisi Kara KayaÂ?da köle olarak da olsa yeni dünyaya doğru yola çıkmıştı.

    JacobÂ?un planlarından biri olarak gemi fırtınanın ortasında adaya doğru ilerlemeye başladı, Taweret heykeli uzaktan görüldüğünde herkes hem fikirdi burası şeytanÂ?ın adasıydı. Koca gemi heykeli parçaladı ve adanın ortasına kadar sürüklendi. Kaptan ölmüştü ve geri kalan tayfalar da kalan yiyeceklerin paylaşılmaması için köleleri öldürmeye başlamıştı. Kara dumanın ortaya çıkıp tayfaları öldürmesiyle hayatta sadece Richard kalmıştı.

    Zincirlerinden kurtulamamış bir halde aç susuz bir süre bekledi, kara duman onun düşüncelerini taradı ve RichardÂ?ın eşini gördü düşüncelerinin arasında. Isabella olarak karşısına çıktı ve RichardÂ?ın gözlerinin önünde sanki IsabellaÂ?yı şeytan öldürmüş gibi gösterdi. Richard artık buranın Cehennem olduğuna ve kendisinin de öldüğüne kesin olarak inanıyordu.

    İnsan görünüşüyle kara duman geldi ve RichardÂ?ın zincirlerini çıkarttı. Â?Zincirlerinden kurtulmuş olduğunu görmek güzel.Â? Ona yiyecek verdi ve doyurdu. Ardından ona meşhur özel bıçağı vererek şeytanÂ?ı öldürmesi gerektiğini söyledi. Richard eşine olanları hatırlayarak yıkılmış Taweret heykelinin olduğu yere geldi ve orada Jacob ile karşılaştı. Bıçakla onu öldürmeye çalıştı ama Jacob onu ölü olmadığına ikna etti. Jacob insanları buraya getirdiğinde hep kardeşinin o insanları öldürdüğünü anlattığındaysa Richard neden ortaya çıkıp kara dumanın kötü biri olduğunu söylemiyorsun adaya getirdiğin insanlara diye sordu. O da bunu yapamayacağını (Kendisini Tanrı gibi görüyor) insanların kendi başlarına bunu bulması gerektiğini belirtti. Böylece Richard ile bir anlaşma yaptılar. Richard ölümsüz biri oldu, adaya getirilen insanların JacobÂ?a inanmalarını sağlamakla görevlendirildi. (Peygamber oldu.) Böylece yıllar sonra adaya düşecek olan Jack ve Oceanic 815Â?in onlara takacağı ismiyle Â?DiğerleriÂ? doğmuş oldu.


    Â?Amerikalılar AdadaÂ?

    Amerika 1950Â?li yıllarda Hidrojen bombası deneylerini ıssız adalarda yapmaktaydı. şans bu ya bir grup Amerikan askeri de ellerinde tehlikeli bir hidrojen bombasıyla adaya geliverdiler. Richard onlardan gitmelerini istedi, ama askerler gitmeyince aralarında bir savaş başladı. Richard ve diğerleri, askerleri öldürünce onların kamplarına yerleştiler, silahlarına el koydular ve hatta giysilerini giydiler. (Ellerinde daha iyi bir giysi yoktu ne de olsa)

    İşte o esnada kader de çıkılmaz bir yola girmişti. Adanın kalbinde yer alan bir enerji var demişti. Bu enerjiyle ada zaman ve mekanda yer değiştiriyordu. Bundan yaklaşık 50 yıl sonra birileri çarkı çevirecekti ve adanın düzeniyle oynayacaktı. Richard bunu bilmiyordu, kimse bilmiyordu. Bu nedenle diğerlerinden biri olan Â?EloiseÂ? isimli genç bir kızın getirdiği üç bilim adamı onlara göre Amerikan askerleriyle birlikte adaya gelmişti. Ama esirler fizikçi Â?Daniel FaradayÂ?, antropolog Â?Charlotte LewisÂ? ve medyum Â?Miles StraumeÂ?dan başkası değildi. Bu üçü 2004Â?de adaya bir kurtarma gemisiyle geleceklerdi, ama şimdi kendilerini 1950 yılınca buluvermişlerdi. Tabi böyle anlatsalardı Richard onlara inanmazdı ve hem hidrojen bombası sorunu da vardı. Fizikçi olan Faraday, RichardÂ?ı bombayı tehlikesi hale getirebileceği konusunda ikna etmişti.

    Onlar bombayla ilgilenirken kampa kel, yaşlı ve kendinden emin bir adam çıkageldi. Â?Beni Jacob gönderdiÂ? dedi. Richard inanmadı tabi, yaşlı adam da RichardÂ?a bir pusula gösterdi. Pusula paslıydı, en az 50 yıllık bir pusulaydı ama pusulayı tanıyordu. Pusula kendi pusulasıydı. Gerçekten de 50 yıl sonraki gelecekten mi geldi bu yaşlı adam diye düşünürken, yaşlı adam daha kesin bilgiler vermeye başladı: Â?Benim adım John Locke, bundan 2 yıl sonra doğmuş olacağım. İnanmıyorsan gidip öğrenebilirsin.Â? John LockeÂ?un derdi adadan nasıl çıkılacağını öğrenmekti, ama bu spesifik bir bilgiydi ve Richard herkese anlatamazdı. Ama zaten o sırada garip bir şey daha oldu ve John Lokce gözünün dibinde kayboldu. Bir zaman sıçraması daha olmuştu ve John Locke şimdi kim bilir hangi zamana ışınlanmıştı.

    Richard gerçekten de iki yıl sonra adadan ayrıldı ve John LockeÂ?un doğacağı hastaneye gitti, orada John LockeÂ?un doğumunu gördü. Böylece ona inandı, John Locke gelecekte diğerlerinin lideri olacaktı.


    Â?DHARMAÂ?

    Magnus Hanso Kara KayaÂ?nın kaptanının torunu olan Alvar Hanso, DHARMA isminde bir bilim organizasyonunun finansal destekçisi olmuştu. Tabi ki bunu hayrına yapmamıştı. Amerikalı bir grup askerin gizemli bir adada kaybolduğu haberinin ardından herkes o gizemli adanın peşine düşmüştü. Ama DHARMA Los AngelesÂ?ın ortasında bir kilisenin altına Â?Deniz FeneriÂ? adını verdikleri bir istasyon kurmuşlardı. Bu istasyon adanın ne zaman ve nerede olabileceğiyle ilgili olasılıkları hesaplıyordu. Böylece 1970li yıllara gelindeğinde adayı zor da olsa bir daha bulabilmeyi başardılar. Ama diğerleri yeni gelenlerden hoşlanmadılar ve aralarında uzun sürecek bir savaş başladı.

    Adada bir sürü yeni istasyon kurdular. Ama en önemlileri Â?KuğuÂ? ve Â?OrkideÂ? idi. Orkide, eski kuyulara yakın bir yere yapılmıştı ve dahası çarkın direk üstüne yapılmıştı. Amaç adanın kalbine ulaşmaktı, ama onlar bilim insanıydılar ve bu enerjiyi zaman yolculuğu gibi deneylerde kullanmak istiyorlardı. Kuğu ise daha inşa halindeydi ve ileride adanın kalbine yeni bir delik açmayı planlıyorlardı bu istasyonun hemen altında.

    Zaman yolcuları, DHARMA bilmiyordu ama aralarında yaşıyordu. Ann Anbor ÇniversitesiÂ?nde zamanla ilgili çalışmalar yapan Daniel Faraday da adaya geri dönmüştü, tabi kimse FaradayÂ?ın da zaman yolcusu olduğunu bilmiyordu. FaradayÂ?ın adaya dönmesinin sebebi yeni zaman yolcularının gelmesiydi. Normalde adadan ayrıldıkları düşünülen arkadaşları, geride kalanları kurtarmak için adaya geri dönmüşlerdi ama nasıl ki adada kalan arkadaşları 1970li yıllarda tıkılı kalmışlardı, yeni gelenler de onların bulunduğu zamana varmışlardı. Faraday herkesi bir araya toplamış ve zamanı değiştirmek için bir şey yapabilecekleri konusunda ikna etmişti.

    KuğuÂ?nun orada adanın kalbine varmak için delme çalışmaları yapılıyordu ve zaman yolcuları biliyordu ki enerjiyi delmeleriyle bir Â?kazaÂ? olacaktı. FaradayÂ?a göre eğer bu kazanın olmamasını sağlarlarsa geleceği değiştirebileceklerdi. Ama bunun için diğerlerine bırakmış olduğu hidrojen bombasına ihtiyacı vardı. Richard en son 1950 yılında gördüğü fizikçiyi 1977Â?de tekrar görünce şaşırmıştı, ama maalesef Faraday sözünü söyleyemeden diğerlerindne biri tarafından öldürüldü. Yıllar önce Â?EloiseÂ? onunla karşılaşmıştı ve şimdi de öldürmüştü. O anda Faraday, EloiseÂ?e gerçeği söyledi: Â?Ben senin oğlunum.Â?

    Richard ve Eloise zamanı değiştirmeleri için zaman yolcularına yardım ettiler ve hidrojen bombasının bulunduğu yere götürdüler. Eloise hamileydi, bu nedenle Richard daha fazla yardım edemeyeceklerini söyleyip onları kaderleriyle başbaşa bıraktı.

    Kuğu inşaatına vardılar ama DHARMA onları düşman olarak görmüştü artık ve aralarında bir çatışma çıktı. Yine de bombayı enerji açığa çıkmadan kuyudan fırlatmayı başardılar ama geç kalmışlardı. Â?KazaÂ? başlamıştı, müthiş bir mıknatıs gücü ortaya çıkmıştı ve demir olan her şeyi kuyu kendine çekmeye başladı. O sırada da bomba patladı ama enerji bombanın patlayıcı gücünü emmişti. Patlamanın etkisi ne kazayı durdurdu ne de tarihin akışını değiştirdi. Zaman yolcuları kendi zamanlarına dönmüştü ve zaman yolculuğu konusu böylece kapanmıştı. (Daha bir sürü zamana gitmişlerdi, ama önemli olan bu iki olaydı.)
    Enerjinin açığa çıkmasıyla Kuğu İstasyonuÂ?nun yeni bir amacı oldu. Enerjiyi stabil bir halde tutmaya başladı ve her 108 dakikada bir istasyondaki bir görevli kodları girerek enerjinin yeniden büyümesine engel oldu. Kodlar 4, 8, 15, 16, 23, 42!


    Â?Fransızlar AdadaÂ?

    Daniella isminde hamile bir Fransız, kocası ve arkadaşlarıyla bilimsel bir araştırma yapmak için denize açılmışlar ama fırtına onları bu adaya getirmişti. Denizin ortasında koreli bir adamı baygın bir halde bulmuşlardı ve onu kurtarıp hep birlikte sahile varmışlardı. Koreli adam kendine geldiğinde isminin Â?JinÂ? olduğunu söyledi. Fransız kadını tanıyordu, ama en son gördüğünde kadın 40 yaşındaydı şimdi ise 20 yaşında görünüyordu. Jin bilmiyordu ama zaman yolcularından birini gerçekleştirmişti.

    Fransız ekibiyle birlikte adaya keşfe çıktılar ama peşlerine kara duman düşmüştü. Fransızlardan biri olan MontandÂ?ın kolunu kopartan Kara duman onu eski bir tapınağın altında yer alan bir mağaraya (kendi inine) çekmişti. Fransızlar hiç düşünmeden mağaraya girdiler, bir tek Jin ile Danielle geride kalmıştı. Ama o esnada tekrar zaman atlaması olmuş ve Jin kaybolmuştu.

    Jin kendini sahilde bulmuştu bu sefer, Danielle ilerideydi ve kocasının Â?hastaÂ? olduğunu iddia ederek onu öldürmüştü. Diğer Fransızlar da ölü bir halde sahide yatmaktaydı. Kara duman insanları hasta ediyordu, hasta ettiği kişilerin vicdanları yok oluyordu ve şiddete başvuruyorlardı. Bu, JacobÂ?a insanların kötü birer varlık olduğunu ispat etme yöntemlerinden biriydi. Danielle kocasını ve arkadaşlarını kendisine zarar vermelerine engel olmak için öldürmek zorunda kalmıştı ve JinÂ?in de Â?hastaÂ? olduğunu düşünerek peşine düştü. Ama bir zaman sıçraması olduğunda Jin yine gözden kaybolmuştu.

    Danielle adada bir radyo istasyonu buldu ve yardım sinyali yolladı. Ardından bebeğini tek başına doğurdu, ismini de Alex koydu. Diğerleri hala Fransızlardan birinin yaşadığını öğrenmişlerdi. DHARMA üyesi oldukları halde DiğerleriÂ?ne katılan Â?BenjaminÂ? ve Â?EthanÂ?dan kalanları öldürmesini istediler. Ama Benjamin yeni doğan bebeği görünce yapamadı ve bebeği DanielleÂ?den çalıp ne zaman Â?fısıltılarÂ? (adada ölen ama bir türlü öte tarafa geçemeyen ruhlar) duymaya başlarsa yolunu değiştirmesi gerektiği söyledi. O dönemde lider Â?WidmoreÂ?du ve BenjaminÂ?in yaptıklarından hoşlanmadı ama Benjamin, Â?Jacob asla insan öldürmemizi istemezdiÂ? deyince bebeğin yaşamasına izin verdi.


    Â?DHARMAÂ?nın SonuÂ?

    Sonunda Diğerleri, tüm DHARMAÂ?yı yok etmeye karar verdi ve BenjaminÂ?in yardımıyla DHARMAÂ?nın istasyonlarından biri olan kimyasal çalışmaların yapıldığı Â?FırtınaÂ? istasyona sızdılar ve zehirli bir gaz yayarak tüm DHARMA elemanlarını öldürdüler. Sadece DHARMAÂ?nın başında olan Â?RadzinkyÂ?nin yaşamasına ve KuğuÂ?ya gidip orada enerjinin stabil bir halde olması için kodları basmasına izin verdiler. Ama bir daha istasyondan çıkamayacaktı. Yine de kendine yeni eleman almasına izin verildi.

    İstasyonun kapısına Â?KarantinaÂ? talebesi koydu ve adada öldürücü bir hastalık olduğu yalanını ortaya çıkartıp yanına aldığı elemanlarından istasyondan ayrılmamalarını sağladı. Kendisi ise sadece siyah ışık altında görülebilecek olan bir harita hazırladı özellikle diğer istasyonların yerlerini gösteren DHARMA dışından gelenlere yardımcı olması için, bir süre sonra da artık dayanamayarak intihar etti.

    Benjamin ise WidmoreÂ?un ada dışına çok çıktığını ve hatta ada dışında bir çocuğu olduğunu ortaya çıkardı. Bu nedenle de onu adada kovdu ve liderliğini eline aldı. Artık diğerlerinin lideri BenjaminÂ?di. Ama adada sorunlar bitmiyordu, kadınlar hamile kaldıklarında hastalanıyorlar ve ölüyorlardı.


    Â?Juliet ve DesmondÂ?

    Richard adanın dışında Â?MittelosÂ? isminde bir şirket kurmuştu, aslında bu şirketin amacı adaya yeni insanlar bulmalarını sağlamaktı. Bu şirket sayesinde JulietÂ?e ulaştılar. Juliet bir kadın doğum uzmanıydı ve kanser olan kız kardeşinin cinsel organları harap olmuş olduğu hale hamile olmasını sağlamıştı. Yani adadaki sorun için yardımcı olabilirdi. JulietÂ?i kandırarak adaya götürdüler. Benjamin ise JulietÂ?e aşık olmuştu. Ama Juliet sadece bir süre adada kalacaktı, kardeşi doğum yaptı mı geri dönecekti. Benjamin ise buna izin vermedi, JulietÂ?in burada kalması için zorladı.

    Juliet bir türlü hamile kadınları kurtaramıyordu ve Benjamin de bunu bahane ederek gitmemesini sağlıyordu. Juliet de Goodwin isminde biriyle yakınlaşmıştı, Goodwin diğerlerinin psikologu HarperÂ?ın kocasıydı. Yasak aşklarına devam ettiler Harper gerçeği öğrendikten sonra bile. BenjaminÂ?in ise daha başka sorunları vardı, sırt ağrısının nedeninin kanser olduğunu öğrenmişti.

    Widmore adadan ayrıldıktan Widmore şirketiÂ?ni kurmuş ve ünlü bir iş adamı olmuştu. Kızı PennyÂ?nin askerliğini onursuz bir şekilde bitirmiş olan Desmond ile evlenmesine karşı çıkıyordu. Desmond da WidmoreÂ?a onurlu bir adam olduğunu ispatlamak için Â?LibbyÂ? isminde yeni kocasını kaybetmiş bir kadından aldığı Â?ElizabethÂ? isimli tekneyle WidmoreÂ?un düzenlediği yarışmaya katıldı.

    Kader onu adaya götürdü. Onu Â?KelvinÂ? buldu ve Kuğu İstasyonuÂ?na götürdü. Radzinksy intihar ettikten sonra kodları girmek KelvinÂ?e kalmıştı. Desmond ile beraber bir süre KuğuÂ?da kaldılar ve Desmond istasyondan Â?hastalıkÂ? yüzünden ayrılamadı. Ama bir gün KelvinÂ?in gizlice çıktığını gördü ve onu takip edince Â?ElizabethÂ?i tamir etmeye çalıştığı gördü. Sinirlenen Desmond yanlışlıkla KelvinÂ?i öldürdü. Bu arada kodları girmek için geç kalmıştı. Tekrar o mıknatıs etkisi ortaya çıkmıştı ve metal eşyalar hava fırlamaya başlamıştı. Ama Desmond kodları girince durum düzelmişti. Bu olay Lost'un miladı sayılır...


    Last edited by catboy on Thu May 27, 2010 2:56 am; edited 1 time in total
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    catboy
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Jan 19, 2007
    Posts: 3268
    Location: Izmir

    PostPosted: Tue May 25, 2010 7:01 pm Reply with quoteBack to top

    3. Bölüm "Kazazedeler Hakkında"

    Image

    Â?Oceanic 815Â?

    AvustralyaÂ?dan Los AngelasÂ?a giden Oceanic 815 sefer sayılı uçağın adaya düşme sebebi DesmondÂ?ın kodları geç girmesinden kaynaklanıyordu. Uçal üç parçaya bölünmüştü. Diğerleri de uçağın parçalandığını gözleriyle görmüşlerdi. Benjamin, uçağın kuyruk tarafının bulunduğu yere Â?GoodwinÂ?i, orta tarafının bulunduğu yere de DHARMAÂ?dan beri tanımış olduğu ve en güvendiği adamı Â?EthanÂ?ı gönderdi. Yaşayan varsa aralarına casus gibi gireceklerdi. Ama Harper biliyordu ki GoodwinÂ?i göndermesinin sebebi casusluğu açığa çıkarsa ölebilecek olmasıydı, böylece Juliet yine BenjaminÂ?e kalacaktı.

    Kara duman da uçağın düştüğü gece ormandan sesler çıkartarak kazazedelere bir nevi hoşgeldiniz demişti, onları korkutmayı amaçlıyordu çünkü biliyordu ki kazazedelerin arasında Â?adayÂ?lar vardı.

    Bazı kazazedelerin geçmişleri ise kısaca şöyleydi (Her birinin geçmişinde karşılaştıkları ortak kişiler vardı, bunlardan en önemlileri Desmond Hume, Christian Shephard, Richard Malkin, Sam Austen, Cassidy Phillips, bu kişilere dikkat!):


    1- Jack Shephard: Her şeyin kusursuz olması için çaba sarf eden ve bu uğurda her şeyini kaybetmiş bir doktor. Babası Â?ChristianÂ? doktordu ve hep ondan takdier bekleyerek büyüdü, ama hiç bir zaman babası ona istediği şekilde değer vermedi. Bu da babasından nefret etmesine neden oldu. Sarah isminde bir hastasını mucizevi bir şekilde iyileştirdi, onu iyileştiremeyeceğini düşündüğü bir zamanda karşısına çıkan Â?DesmondÂ? isimli bir yabancı olan mucizelere inanması gerektiğii söyledi. Sonra iyileştirdiği kadınla evlendi, ama sonra SarahÂ?ın onu aldattığını öğrendi.

    Babasının gizlice bir yerlere gitmesinden şüphelenmesiyle babasının SarahÂ?ın gizli aşığı olabileceğini düşündü ve babasını takip etti. Babası alkol toplantısına gidiyordu, Jack öfkesini tutamayıp arkadaşlarının ortasında babasına yumruk attı. Bu durumda zaten alkolik olan babasının iyice alkole yönelmesine neden oldu.

    Jack ise bir süre uzaklaşabilmek için ThaiÂ?ye gitti ve orada tanıştığı dövmeci bir kızdan kendisine özel bir dövme yapmasını istedi. Ama yabancılara dövme yapmak yasaktı, yine de kız ona dövmeyi yaptı. Dövmenin anlamı Â?Aramızda ama bizden biri değilÂ? idi, ThaiÂ?den ayrıldıktan sonra işine geri döndü. Babasının ameliyata alkollü girip hamile bir bayanın ölümüne neden olması JackÂ?i kızdırmıştı ve babasının alkollü olduğunu açıklamasıyla babasının doktorluk lisansına el konuldu.

    Babası AvustralyaÂ?ya kaçmıştı ve annesinin yalvarmasıyla Jack babasını bulmak için yollara düştü. Ama orada babasının öldüğünü öğrendi. Babasının naaşıyla Los AngelasÂ?a dönüyordu ki kaza oldu.


    2- Kate Austen: Bir kaçak. Çvey babasını öldürdü, ama annesi onu ele verdi. Sonradan üvey babasını öldürme sebebini asker olan babası Â?Sam AustenÂ? ile olan konuşmasında anlattı. Çvey babası aslında öz babasıydı ve bu gerçek midesini bulandırmıştı. Böyle alkolik, pislik ve işe yaramaz bir adamın kızı olmayı kaldıramamıştı. Â?Edward MarsÂ? isminde bir polis KateÂ?in peşine düştü ve aralarında uzun bir süre kovalamaca yaşandı.

    Â?CassidyÂ? isminde bir dolandırıcı kadınla arkadaş oldu ve annesiyle hesaplaştı. Annesi bir daha karşısına çıkarsa çığlık atacağını söyledi. CassidyÂ?den annesinin kanser olduğunu ve ölmek üzere olduğunu öğrenince çocukluk arkadaşı TomÂ?dan yardım aldı ve TomÂ?un doktor olarak çalıştığı hastanede annesinin yanına gitti. Ama annesi onu görünce çığlık attı, Tom KateÂ?e kaçması için yardım ederken polisler tarafından vuruldu ve öldürüldü.

    Kate ismini değiştirip polis olan Kevin isminde bir adamla evlendi, ama sonradan bu yalan hayatı yaşamayacağını anlatıp kocasını terk etti. Edward Mars, çocukluk arkadaşı TomÂ?dan yadigar oyuncak bir uçağı bir banka kasasına sakladı, Kate bu yemi yuttu ve bankaya bir soygun düzenledi. Ama polisler onu yakalayamadı gene ve Kate AvustralyaÂ?ya kaçtı. Orada bir çiftliğe sığındı ama çiftlik sahibi Â?Ray MullenÂ? ödülün 23,000 dolar olduğunu bildiğinden onu kızı olarak görmüş olsa bile yakalanmasını sağladı.


    3- James Â?SawyerÂ? Ford: Dolandırıcı. Küçük bir çocukken annesi ve babasının ölümüne tanık oldu. Babası önce eşini öldürdü, ardından intihar etti. Sawyer isminde bir dolandırıcı ailesinin tüm parasını çalmıştı, ölüm sebepleri buydu. James de Â?SawyerÂ? ismini aldı ve bir dolandırıcı oldu. Dolandırıcıların arasına karıştı, gerçek SawyerÂ?ı bulabilmek için.

    Â?CassidyÂ? isminde bir kıza aşık oldu ama onu dolandırıp yüzüstü bıraktı. Cassidy, JamesÂ?in yakalanıp hapse düşmesini sağladı ve ona Â?ClementineÂ? isminde bir kızları olduğu gerçeğini söyledi. James hapishane müdürünü kandırıp hapisten çıkabilmeyi başardı.

    Sonra AvustralyaÂ?da gerçek SawyerÂ?ın izini buldu ve onu öldürdü, ama öldürdüğü adam gerçek Sawyer değildi. Biri JamesÂ?i kandırmış ve borcunu ödemeyen bir adamı öldürmesi için göndermişti. Barın birine gitti ve orada Â?ChristianÂ? isminde bir adamla tanıştı. Christian oğlu Jack hakkında onunla dertleşti. Ardından Sawyer bir bar kavgasına karıştı ve karakola düştü. AvustralyaÂ?ya bir daha gelmesinin yasaklandı ve en yakın Los Angelas uçağına zorla bindirildi.


    4- Sayid Jarrah: SaddamÂ?ın askerlerinden biriydi, iletişim memuruydu. Ama Amerikan askerleri tarafından yakalanıp zorla kendi arkadaşlarına işkence yapıp gizli bilgileri öğrenmesi için zorlandı. Orada Â?Sam AustenÂ? ve Â?KelvinÂ? ile tanıştı. Kelvin onu sonra serbest bıraktı.

    Sayid artık işkenceci olmuştu ve KelvinÂ?den öğrendiği işkence metodları işine yaramıştı. Sonunda işkence etmesi için karşısına Â?NadiaÂ?yı çıkarttılar. Nadia eski çocukluk aşkıydı ve ona kaçması için yardım etti. Kendi bacağına ateş ederek Nadia kendisi kaçmış gibi gösterdi, böylece hem NadiaÂ?ya yardım etti hem de kendi başı yanmadı.

    Askerliği bitince ParisÂ?e gitti ve lokanta şefi oldu. Ama geçmişi bırakmadı onu ve işkence ettiği İranlı bir kadın ile karşılaştı orada, ondan af diledi ve kadın onu affetti. Sonra CIA ile NadiaÂ?nın yerini bulmaları konusunda anlaştı ve AvustralyaÂ?da teröristlerin yakalanmasına yardım etti. CIAÂ?den NadiaÂ?nın yerini öğrendi ve onu Los AngelasÂ?a götürecek olan uçağa bindi.


    5- John Locke: Altı aylıkken doğduğunda çok zayıftı, ama annesi onu kabul etmedi. Bakamayacağından korktu ve doktorlar bebeği başka bir aileye verdiler. Beş yaşındayken Â?Richard AlpertÂ? isminde biri JohnÂ?u ziyaret etti. On beş yaşına geldiğindeyse Â?MittelosÂ? isminde bir şirketten çalışması için teklif aldı ama kendini bilim adamı olarak görmeyen John kabul etmedi.

    Yıllar sonra deli bir kadın ona annesi olduğunu söyledi ve babası olmadığını anlattı. Buna inanmayan Jon gerçek babasını buldu. Â?Anthony CooperÂ? oğlunun onu bulmasına sevindi ve birlikte ava çıktılar. Ama sonra babasının böbreğe ihtiyacı olduğunu öğrenen John seve seve ona böbreklerinden birini verdi. Babası ise ameliyattan sonra JohnÂ?u terk etti, ona sevgisini göstererek dolandırmıştı.

    Babası tarafından dolandırılan John terapi almaya başladı ve Â?HelenÂ? ile tanıştı. Evlenmeyi düşünüyorlardı ki John babasının ölüm haberini aldı ve cenazesine katıldı. Cenazenin sahte olduğu ortaya çıktı ve babası peşindekilerden kurtulmak için ölmüş gibi kendisini gösterdiğini anlattı. JohnÂ?dan bankadaki parasını almasını istedi ve John babasının bu isteğini yerine getirdi. Helen ise JohnÂ?un babasına yardım etmesinden JohnÂ?u terk etti.

    John bir grup avcıyla dost oldu ve onların arasında yaşamaya başladı. Ama avcılar uyuşturucu işiyle uğraşıyorlardı. JohnÂ?un yolda karşılaştığı ve dostlarının arasına getirdiği gencin polis olduğu ortaya çıkınca avcılar tutuklandı ama genç polis JohnÂ?un kaçmasına göz yumdu.

    Tekrar evine döndüğünde bir daha babasıyla karşılaştı. Genç bir adam JohnÂ?dan yardım istedi, annesinin bir dolandırıcıyla evlenmemesi için, ardından bu genç adam ölünce John babasının bunu yaptığını düşünüp babasının peşine düştü. Ama kavgalarının sonucunda 8 katlı bir binadan düştü ve sakat kaldı. 4 yıl boyunca sakat hayatı yaşadıktan sonra AvustralyaÂ?ya bir doğa yürüyüşüne katılmaya karar verdi ama tabi sakat olduğundan kabul edilmedi, o da geri dönmek zorunda kaldı.


    6- Hugo Â?HurleyÂ? Reyes: Babası küçük yaşta annesini terk ettiğinden beri kendini yemeye verince obez oldu. Sonunda bir stadyumda obezliği yüzünden oturduğu bankın çökmesiyle iki kişinin ölümüne neden oldu ve kendini değersiz görmeye başladı. Akıl hastanesine yatırıldı. Orada Â?DaveÂ? isminde hayali bir arkadaş oluşturdu kendine ama doktoru sayesinde bu sorununu yendi.

    Hastaneden çıkınca hastalardan birinden duyduğu Â?numaraÂ?larla (4 8 15 16 23 42) loto oynadı ve kazandı. Ama kazandığı paralar ona lanet getirdi. Büyükbabası kalp krizi geçirdi, sevdiği kız onu kankasıyla aldattı, erkek kardeşiyle eşi ayrıldı, annesine satın aldığı ev yandı, eskiden çalıştığı lokantaya meteor düştü. Annesine göre bunlar şansla ilgili değildi ve oğlu abartıyordu.

    Numaraları ilk duyduğu hastayla tekrar görüştü ve numaraları nereden ilk duyduğunu öğrendi. Arkadaşıyla beraber ordudayken aldıkları bir sinyalden duymuşlardı bu sayıları. Hugo, hastadan arkadaşının AvustralyaÂ?da yaşadığını öğrendi. Ama oraya gitmeden önce evine gelen beklenmedşk bir misafirle uğraşması gerekecekti. Babası paraları duyunca ortaya çıkmıştı. Ne yaaprsa yapsın babası oğlunu engelleyememiş ve Hugo AvustralyaÂ?ya yola çıkmıştı. Orada aradığı adamın öldüğünü öğrenmişti ve onun yerine ölen adamın eşiyle karşılaşmıştı. HugoÂ?nun annesi gibi kadın da Â?şansı biz yaratırız, lanet diye bir şey yoktur.Â? demişti.


    7- Sun & Jin Kwon: Koreli çift. Sun zengin bir adamın kızıyken, Jin fakir bir balıkçının oğluydu. SunÂ?ın babası Bay Paik, JinÂ?in yanında çalışması koşuluyla kızıyla evlenmesine izin verdi. İkisinin evlilikleri başta çok iyi gidiyordu. Ama bir kadın SunÂ?a şantaj yapmaya başlamıştı ve ona eğer para getirmezse kocasının annesinin bir zamanlar bir hayat kadını olduğunu herkese söylerim diyordu. Sun kocasından habersizce babasından borç aldı ve Bay Paik bu borcun sahibi Jin diye belirtti, Â?artık benim için basit işler yapmayacak sadeceÂ? diye de ekledi. Sun kadına parayı getirdi ve ona JinÂ?in annesi olduğunu bildiğini söyledi.

    Bay Paik aslında mafyayla da bağlantılı çalışıyordu ve Jin de yavaşça bu dünyaya giriyordu. Bebek sahibi de olamıyorlardı, doktor JinÂ? sorun eşinizde dese de gerçekte kısır olan JinÂ?di. Sun bu gerçeği de kocasından sakladı. Ama evlilikleri kötü gidiyordu, Sun sonunda eski sevgilisi Jae Lee ile görüşmeye başladı ve kocasını aldattı. Jae LeeÂ?den ingilizce dersleri de alıyordu, bu sayede kocasını terk edip AmerikaÂ?ya yerleşebilecekti. Bay Paik kızının yaptıklarını öğrenmiş ve gerçeği JinÂ?e söylemeden Jae LeeÂ?yi öldürmesini istemişti. Jin, Jae LeeÂ?ye saldırmış ama öldürememişti, çünkü neden Bay PaikÂ?in onu öldürmesini istediğini anlayamamıştı. Jin adamı bırakıp kaçtıktan sonra Jae Lee intihar etti.

    Bay Paik ikisini AvustralyaÂ?ya bir iş adamına hediye bir saat teslimi yapmaları için göndermişti, Sun da işte o zaman AmerikaÂ?ya kaçabilecekti. Ama kaçamadı ve eşine olan aşkını hatırlayarak kocasının yanından ayrılmadı, birlikte Los Angelas uçağına bindiler.


    8- Claire Littleton: Avustralya doğumlu. Babasını hiç tanımadan büyüdü. Teyzesi ve annesiyle yaşadı. Bir gün annesiyle yolda giderken kavga ederken kaza yaptılar ve annesi bitkisel hayata girdi. Bu olayın ardından babası ortaya çıktı, Â?ChristianÂ? ona evli olduğunu ama isterse yanına taşınabileceğini belirtti. Ama Claire kabul etmedi.

    Sonra Thomas isminde ressam bir gençle çıkmaya başladı ve bir süre sonra da hamile olduğunu öğrendi. Thomas baba olmanın sorumluluğundan korkup ClaireÂ?ı terk etti. Â?Richard MalkinÂ? isimli bir falcıyla tanışan Claire, ondan Los AngelasÂ?daki bir çifte bebeği evlatlık verirse bebeğin kaderinin iyi olacağını öğrendi. Fala oldukça fazlasıyla inanan Claire bebeği Los AngelasÂ?daki çifte vermek için uçağa bindi.


    9- Charlie Pace: İngiliz genç müzisyen. Babası her ne kadar buna karşı çıksa da ağabeyi Liam ile birlikte Â?Drive ShaftÂ? isminde bir müzik grubu kurdular. Ama Liam kendini hep ön planda tutuyor ve kendini uyuşturucuya vererek sağlığını da mahvediyordu. Charlie, LiamÂ?ı uyuşturucudan vazgeçiremedi ve sonunda kendisi de uyuşturucuya başladı. Grup dağıldı, Liam bir kızı olduğunu öğrenince CharlieÂ?nin annesinden yadigar piyanosunu sattı ve eşini alıp AvustralyaÂ?ya taşındı. Charlie de uyuşturucu derdiye başbaşa kaldı.

    Zengin bir adamın kızı LucyÂ?i dolandırmaya kalktı ama başaramadı, sonra AvustralyaÂ?ya ağabeyini görmeye gitti. Liam onu uyuşturucu kliniğine yatması için ikna etmeye çalıştı, ama Charlie bunu istemedi.


    10- Michael & Walt Dawson: Siyahi baba oğul. Michael ressam olmak isteyen hevesli biriydi ve avukat sevgilisi Susan ile mutlu bir beraberliği vardı. Bir süre sonra da Walt isminde bir oğulları oldu. Ama Susan daha iyi bir iş bulduğu bahanesiyle oğlu WaltÂ?u alıp MichaelÂ?dan uzaklaşmak istedi. Michael ucuz bir avukat tutarak oğlunu vekaletini almak için uğraştı, ama evli olmadıkları için Walt SusanÂ?da kaldı ve MichaelÂ?ın da oğlunu görmesi yasaklandı. Susan oğluyla beraber AvustralyaÂ?ya taşındılar.

    Walt on yaşına bastığında Susan ölmüştü ve birbirlerini hiç tanımayan baba oğul ilk kez tanıştılar böylece. Walt her ne kadar babası olduğunu iddia eden bu yabancıyla gitmek istemese de Michael oğlunu ve oğlunun köpeği VincentÂ?i alarak Los AngelasÂ?a gidecek olan uçağa bindi.


    11- Boone & Shannon: İki üvey kardeş, ama birbirlerinden hoşlanıyorlar. ShannonÂ?ın babası ölünce BooneÂ?un annesi ShannonÂ?ı istemediğini söyledi. Shannon bir süre kendi ayakları üzerinde durmaya çalıştı. Bir Fransız ailesinin yanında bakıcı olarak çalıştı. Boone, ShannonÂ?a istediği bir okula gidebilmesi gizlice para yardımında bulunuyordu ama annesi, o kıza yardım etmemesi karşılığında onu genel müdür yapacağını söyleyince ShannonÂ?ı yüzüstü bıraktı. Shannon da AvustralyaÂ?ya gitti ve dolandırıcılık yapmaya başladı.

    En büyük dolandırıcılığı da BooneÂ?a yapıyordu. Onu arayıp sevgilim beni rahatsız ediyor deyip BooneÂ?u yanına çağırıyordu. Sonra Boone, kız kardeşini bırakması için sevgilisine para veriyordu. Ama parayı Shannon ve sevgilisi paylaşıyorlardı yani BooneÂ?u kandırıyorlardı. Sonunda Boone kandırıldığını anladı ve ShannonÂ?ı Los AngelasÂ?a gelmesi için ikna etti ama uçağa binmelerinden önceki gece beraber oldular. ShannonÂ?un astım sorunu vardı, Boone da her zaman onun astım ilaçlarını yanında taşırdı. Onunla hep ilgilenirdi, ama Shannon sadece BooneÂ?u kullanırdı. (Ama bilmediği BooneÂ?un ona olan ilgisinden hoşlanıyor olduğuydu.)


    12- Rose & Bernard: Rose BronxÂ?da doğmuş büyümüş ellili yaşlarında siyahi bir kadın, kocası Bernard da beyaz ve RoseÂ?la tanışana kadar hiç kadınlarla ilişkisi olmamış, bekar hayatı yaşamış bir dişçi. RoseÂ?un kanser olduğunu bile bile Bernard sevdiği kadınla evlendi.

    RoseÂ?u AvustralyaÂ?da tanınmış Isaac isminde bir iyileştiriciye götürdü, RoseÂ?a göre o bir üfürükçüydü. Isaac RoseÂ?u iyileştiremeyeceğini açıkladı, dünyada bir sürü enerji noktaları olduğunu ve doğru enerji noktasını bulması gerektiğini belirtti. Rose kocasına IsaacÂ?in onu iyileştirdiği yalanını söyledi ve geri dönmek için yola çıktılar.


    13- Ana Lucia Cortez: Annesi gibi polis olmuştu, ama hamileyken bir serserinin kurşunu yüzünden bebeğini kaybettiğikten sonra bir süre terapi görmek zorunda kalmıştı. Tekrar polisliğe geri döndüğünde eskisi gibi değildi. Sert ve soğuk biri olmuştu. Bebeğini öldüren serserinin peşine düştü ve onu acımadan öldürdü. Annesi gerçeği öğrendi ama kızını ele vermedi. Ana Lucia da polisliği bıraktı ve havalimanında güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladı.

    Â?ChristianÂ? isminde garip bir adam AvustralyaÂ?ya gideceğini, koruma olarak kendisini tutmak istediğini belirtince para paradır diye kabul etti ve onunla AvustralyaÂ?ya gitti. ChristianÂ?ın AvustralyaÂ?ya kızını görmek için geldiğini öğrendi. Christian kızını göremedi ve kızın teyzesiyle kavga çıkarttı, Ana Lucia da ChristianÂ?ı geri götürdü. Christian ile ayrıldıktan sonra eve geri dönmeye karar verdi ve annesini özür dilemek için aradı. Havalimanında uçağını beklerken babasının cenazesiyle ilgili bir sorun nedeniyle görevlilerle tartışan Jack ile tanıştı ve biraz onunla muhabbet ettiler. Bilmediği şey JackÂ?in ölen babasının Christian olduğuydu.


    14- Eko Tunde: AfrikaÂ?da doğup büyüdü. Çetenin biri köylerini bastığında daha küçüktü. Çete lideri EkoÂ?nun kardeşi YemiÂ?nin eline tabanca verip yaşlı bir adamı öldürmesini isteyince kardeşinin elinden tabancayı aldı ve yaşlı adamı kendisi öldürdü. Böylece çete hayatının bir parçası oldu, kardeşi de tam tersi bir rahip oldu. En sonunda uyuşturucu ticareti yapan bir çetenin en değerli adamlarından biri oldu.

    Çlke dışına rahiplerin uçağıyla uyuşturucu kaçırmaları için kardeşi YemiÂ?den yardım istedi. Yemi kabul etmese de Eko, çetenin diğer üyelerinin köyü yakmaları için onun emrini beklediğini hatırlatınca Yemi lanet okuyarak kabul etti. Ama jandarma peşlerine düşmüştü. Uçağa binecekleri sırada Yemi askerleri durdurmak istedi ama vuruldu. Çetenin geri kalan üyeleri de YemiÂ?nin cesedini uçağa bindirdiler ve EkoÂ?yu geride bıraktılar. Askerler geride kalan EkoÂ?yu rakip sanmışlardı.

    Bir süre Eko, YemiÂ?nin yerine geçti ve onun kilisesinde rahip olarak çalıştı. Ardından AvustralyaÂ?ya bir mucizeyi araştırması için gönderildi, mucize diye bahsedilen şey bir kızın öldükten sonra yeniden dirilmesiydi ama oraya gittiğinde kızın babasıyla karşılaştı. Adam isminin Â?Richard MalkinÂ? olduğunu, kendisinin falcı olduğunu ve sahtekar olduğunu anlattı, mucize diye de bir şey olmadığını.


    15- Elizabeth Â?LibbyÂ? Smith: Kocasını kaybettikten sonra delirdi. Â?DesmondÂ? isminde bir adama Â?ElizabethÂ? isimli teknesini verdikten sonra akıl hastanesine yattı. Hastaneden çıktıktan sonra AvustralyaÂ?ya gezmeye gitti. Geçmişi en az bilinen, AvustralyaÂ?ya bile gitme nedeni dahi bilinmeyen gizemli karakterimiz.
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's website
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.62 Saniye