Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: yqiqufa
    Bugün: 16
    Dün: 23
    Toplam: 90345

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 980
    Üye: 2
    Toplam: 982

    Şu An Bağlı:
    01 : ofine
    02 : yqiqufa

    FrpWorld.Com :: View topic - Çndeki Taksiyi Takip Et Hakkında
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Çndeki Taksiyi Takip Et Hakkında View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sun Aug 08, 2010 2:56 am Reply with quoteBack to top

    Sıradan gözüken bir konuyu bile çok sıradışı halde anlatabiliyorsun Bogus Kardeş. Büyük bir zevkle okudum. Çndeki Taksiyi Takip Et sözü üzerine de düşündürdü beni. Hakkaten, acaba taksiler öndeki takisiyi takip et dendiğinde takip ediyorlar mı önde ki taksiyi. : ) ) Bir gün denemek istiyorum.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Androner
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 07, 2004
    Posts: 808
    Location: istanbul

    PostPosted: Tue Aug 31, 2010 11:08 am Reply with quoteBack to top

    Yazın beni çok etkiledi. şehvet duygusunu çok güzel anlatmışsın. Bence o karakterin yaşadığı şey aşk değil şehvetti.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eehvet

    İşte şehvet bu derece kuvvetli, heyecanlandırıcı ve insanın hareketlerine büyük etki edebilen bir duygudur.

    Hikayeni okurken, açıkçası Puşkin'in "Gizli Günce" isimli kitabını okuyormuş gibi hissettim. Beni çok etkilemiş bir kitaptır ve bence mükemmeldir. Okumadıysan tavsiye ediyorum, cinsel öğeler olmasına rağmen anlatımı çok kuvvetlidir ve okuyucuyu derinden etkiler.

    şehvet, ilerde aşka dönüşebilir, dönüşmeyebilir. Bambaşka bir tartışma konusu o.

    Eline sağlık.

    _________________
    [img]http://images.quiz.wegame.com/production/personalities/34/badge.jpg[/img]
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN MessengerICQ Number
    Bogus
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Nov 29, 2006
    Posts: 864
    Location: Istanbul

    PostPosted: Mon Sep 06, 2010 4:28 am Reply with quoteBack to top

    Beğenmene çok sevindim Androner.

    Çıkarımında çok haklısın. Elbette karekterin duygusu şehvet. Zaten o yüzden konduramıyor kendisine ve okuyucusuna yarım sayfa izahat vermeye çalışıyor. Ruh ikizim, aşkım gibi kelimeler kurmadan önce, daha en başında duygusunun "şehvet" olduğu ihtimalini düşündüğünü ama bunun üstünü çizdiğini söylemeye çalışıyor:

    "Bu yüzden ilk görüşte yaşadığım çalkantıyı aşka değil, uzun süredir bir kızla cinsel bir birliktelik yaşamıyor oluşuma verdim, ve kendimce, iyi de ettim. Çünkü diğer türlü sokakta çiftleşen veya daha da kötüsü çiftleşemeyen köpeklerden bir farkım olmayacaktı. İşte bu fark yaratma dürtüsüyle, istemsiz bir şekilde kafamı çorbamdan kaldırdığımda tam karşımda oturan, var oluş amacım, beni bir bütün kılacak yarımı görmeme rağmen, tüm benliğimi kurduğum temellerin bile kökünü sarsacak şekilde, bir aynanın aksi gibi tam da karşımda görmeme rağmen, yılların emektarı şartlanmışlığım kafamı yine çorbama gömecek kadar umutsuz bir şekilde, ruhumun açlığını doyurmadan, otoritesiyle ben diyebileceğim her şeyi bastırdı ve Ortaköy'e yakışmayacak herhangi bir taşkınlıktan sakınmamı sağladı."

    Hikayenin kahramanının burada samimiyetsiz veya en kötü ihtimalle tutarsız olduğunu görmemek mümkün değil. şehveti iliklerine kadar hissetmiş olmalı. Zihni onu köpekler gibi çiftleşme, ruhun açlığı (ne demekse bu) ve ruh ikizi gibi kavramlar arasında sürüklüyor. Zaten sonra bir itiraf geliyor hemen:

    Ama yine de tüm bu uzun şehirli cümleler, zira bunları sizin güzel hatırınıza kuruyorum, özümde hissettiğim, ruh ikizimi bulduğumu düşündürecek hayvani dürtülerden kurtulmamı sağlayamamıştı.

    İtirafında da tutarsız. Ruh ikizini bulduğunu düşündüren hayvani dürtüler! Zaten sonrasında fetişi olan bilekteki sargıdan da bahsetmeye başladığında dürtülerinin tamamen cinsel odaklı olduğuna kanaat getiriyoruz.

    Hikayenin ismini "Çndeki Taksiyi Takip Et'" olarak seçmemdeki neden aksiyon filmlerinin bu sıradan cümlesini gerçek hayatta hiç kullanmıyor oluşumuz. Zaten hikayenin kahramanı da başından geçen şeyleri sıradan olarak yorumluyor. Hikayenin sonu da son derece sıradan. Herkes kendi evine gidiyor. Bir aşk hikayesi doğmuyor buradan.

    Peki Firble'ın da dediği gibi sıradan olan bu konuda sıradışı olarak anlatılan ne?

    Maalesef burada sıradan olan insanın "şehvet" duygusu. İnsanın diğer pek çok duygusu gibi bu da toplumun sosyal değerleri tarafından kısıtlanmış durumda. Sokaktaki köpekler gibi olmadığımız için son derece sıradan bir şekilde bunu sürekli olarak bastırıyoruz. şehvet duygumuzu bayağı bulduğumuz için ondan utanıyoruz ve bu, en azından hikayenin kahramanını, şehvet duygusundan bir ruh ikizi çıkartma arayışına itiyor. Alkolün etkisinde üst benliğinin gücünü yitirmeye başladığı bir ortamda teslim olduğu seks dürtüsünü, muhtemelen ertesi gün uyanıp bunları yazarken, eşsiz ve kutsal bir sembol haline getirmeye çalışıyor.

    Filmlerde olacak türden bir aşk hikayesi, varsın şehvetle başlamış olsun, adamın bir filmde olmadığının bilincinde olduğu, "Çndeki Taksiyi Takip Et'" diyemediği an başlamadan sona eriyor.

    Bu hikayenin yazarı olarak benim okuyucuda dürtmeye çalıştığım şey ise bu sıradan dürtüyü kafalarında bir aşka, ruh ikizine dönüştürüp dönüştürmedikleri... Kişi kendisi olunca bunu fark edemeyebiliyor ve bu hikayenin kahramanının düştüğü tutarsızlıklara düşebiliyor ama belki dışarıdan bir göz olarak baktığımızda şehvet ve aşkın sınırlarını belirleyen çizgilerin ne kadar silik olduğunu fark edebilirz.

    Karşı cinsten birisine, hiç bir cinsel dürtü olmadan, aşık olabilir miyiz? Toplumun yücelttiği, masallaştırdığı, uğruna filmler çektiği aşk şehvetin belli bir ritüel sonucunda yarı bastırılıp yarı serbest bırakılması mı? Bu hikaye elbette bunlara cevap vermiyor, hoş kim verebilir, ama en azından şehvetten bir aşk hikayesi, bir ruh ikizi noktasına varmanın ne kadar mucizevi, ne kadar filmlere özgü, ne kadar sıradışı bir şey olduğunu anlatmaya çalıştım. (Ve biraz da zorlama olduğunu Wink )

    Son olarak, böyle bir şey başımdan geçti mi? Maalesef hayır. Ama öndeki taksiyi takip et demişliğim var. Kalabalık bir gruptuk ve iki taksi gitmemiz gerekiyordu. Büyük bir keyifle, heyecanlı bir ses tonuyla, aksiyon filmlerindeki gibi "Çndeki Taksiyi Takip Et!" dedim. Taksideki diğer arkadaşlarla gülüştük, ama tuhaftır şoför pek bir ciddiye aldı. Göz ucuyla değil, tampon ucuyla takip etti öndeki taksiyi... Adam da bu günü bekliyormuş besbelli.

    Hafife almayın, etkili bir söz yani.

    _________________
    <div><strong>ÇıÄ?lıkta henüz umut vardır, çıÄ?lık atmak güç ister. Tehlike, fısıltıdadır. Çünkü fısıltı bir tükeniÅ?in ifadesidir.</strong></div>
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN Messenger
    Androner
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 07, 2004
    Posts: 808
    Location: istanbul

    PostPosted: Mon Sep 06, 2010 6:02 am Reply with quoteBack to top

    "Karşı cinsten birine hiç bir cinsel dürtü olmadan aşık olabilir miyiz?"

    Bence olamayız. Tabii burda "hiç bir cinsel dürtü" kelimesini şehvet ile değiştirmek gerektiğini düşünüyorum.

    Aşık olan insan, aşık olduğu kişi dışında kimseyi görmez, duymaz, düşünmez. Bir İnsanı bu derece mantıksız bir davranış kalıbına itebilecek tek şey kendi ihtiyaçlarıdır. Bu ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan kişi, onun davranışlarını büyük oranda etkileyecektir.

    Başka bir şekilde açıklamam gerekirse, bir arabaya çok ihtiyacınız var, ama çok fazla. Ne yaparsınız? Hep araba ilanlarına bakarsınız, diğer insanların arabalarına bakarsınız, beğendiğiniz bir arabayı yakından incelersiniz, paranız yoksa kredi alırsınız, kredi alamazsanız çalarsınız. Çok ihtiyacınız var çünkü...

    Yemek için de aynı şey söylenebilir...

    Aşk da böyle bir şey, cinsel ihtiyaçlarınız var (hepsinin toplamına şehvet diyoruz) bunu da karşılayan bir insan çıkıyor karşınıza, tabii ki onu düşünür ona bakarsınız, onu elde etmek için türlü numaralar yaparsınız.

    Yanlız, burada dikkat edilmesi gereken nokta "şehvet" kavramının tam olarak açıklanmasıdır. Direk cinsel ilişkiye girmek kastedilmiyor burada. Bir erkek için, hoşlandığı bir kızın elini tutunca hissettiği o hafif elektriklenme, birlikte getirdiği hoşnutluk ve heyecan duygusu da şehvetin bir parçasıdır. Onunla güzel sohbetler yapmak istemesi, ne biliyim eline omuzuna koyması, göz göze gelmeleri. Böyle romantik durumlar da şehvetin bir parçasıdır.

    Freud'un da söylemek istediği buydu sanırsam. Her ne kadar medeni olursak olalım; ihtiyaçlarımız, hayatımızın büyük bir bölümüne etki ediyor.

    _________________
    [img]http://images.quiz.wegame.com/production/personalities/34/badge.jpg[/img]
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN MessengerICQ Number
    Androner
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jan 07, 2004
    Posts: 808
    Location: istanbul

    PostPosted: Mon Sep 06, 2010 6:12 am Reply with quoteBack to top

    Çndeki Taksiyi takip et hususunda ise, yaratıcılığın bir (belkide tek) yöntemini kullanmışsın.

    Yani iki tane bambaşka öğeyi harmanlayıp yazında uygulamışsın.
    Kendi hoşuna giden bir kavramı yazarak, hikayeni güçlendirmişsin.
    Yani "öndeki taksiyi takip et" cümlesi senin çok hoşuna giden bir cümle olduğu için onu kullanarak yazmaktan keyif almışsın. Bu durum bence senin kaleminin kuvvetli olmasında en büyük etkendir.

    Hikayeni kabaca üçe bölersek
    1- şehvet olgusu
    2- anlatım
    3- taksiyi takip et

    ben ilk iki kısmı beğendim. ama üçüncü kısmı senin beğenmiş olman ilk iki kısmı (daha çok ikinci kısmı) güzel yapan olgu.

    (önce anlatıyorum, sonra açıklayarak tekrar anlatıyorum. ben böyleyim naapiyim Smile )

    _________________
    [img]http://images.quiz.wegame.com/production/personalities/34/badge.jpg[/img]
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailMSN MessengerICQ Number
    Bogus
    Site Yazarı
    Site Yazarı





    Joined: Nov 29, 2006
    Posts: 864
    Location: Istanbul

    PostPosted: Mon Sep 06, 2010 7:36 am Reply with quoteBack to top

    Değerli yorumların ve katkıların için teşekkür ederim Androner.

    şehvet, aşk, sevgi üzerine çok yazılacak, çok yorum yapılacak konular. Çok kesin çizgilerle ayırmak mümkün değil. En azından tüm insanları kapsayacak şekilde yapmak oldukça zor, belki tekil kişiler için bir yere kadar sonuçlandırılabilir.

    Heyecan, kimya uyuşması, elektrik alma vs. gibi türlü türlü hallere sokuyoruz şehveti. Sulandırıyoruz, göze, kulağa güzel gözüken bir şekle bürüyoruz. Bazen biraz da yanlış tanımlayarak, aşk deyiveriyoruz.

    Ben bu hikaye ile sadece "aslında o hissettiğin şehvet ve sen de film setinde değilsin" demek istedim.

    _________________
    <div><strong>ÇıÄ?lıkta henüz umut vardır, çıÄ?lık atmak güç ister. Tehlike, fısıltıdadır. Çünkü fısıltı bir tükeniÅ?in ifadesidir.</strong></div>
    Back to top View user's profileSend private messageVisit poster's websiteMSN Messenger
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Thu Sep 09, 2010 2:37 am Reply with quoteBack to top

    Bilmiyorum Androrer bana olabiliriz gibi geliyor. En azindan ilk genclik asklarimi hatirladigimda, o kiza ilk asik oldugum an, genellikle beni etkileyen baska bir seydi, bir davranis, ya da kizin kimsenin gormedigi bir seyi fark edebilmesi... Bilmiyorum bana ask cinsel durtulerin otesinde daha karmasik bir sey gibi geliyor.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 1.96 Saniye