Gökmen önüne getirildiği adamı tanımıyordu, kalın pos bıyıkları olan kilolu bir adamdı, haline tavrına bakılırsa rütbeli bir subay ya da yüksek kademeli bir devlet görevlisi olmalıydı.
"Gökmen Birkan! Hakkında hiç iyi bilgiler yok elimde."
Eliyle masasının üzerinde duran bir yığın dosyayı gösterdi.
"Cinayet, suikast! Her türlü pisliğe bulaşmışsın, aslında bana kalsa seni en karanlık zindana atar anahtarınıda denize fırlatırdım."
Sessizce Gökmen'in tepkisini ölçtü, söylediklerinde ciddi olduğunu anlamasını ister gibi.
"Fakat emir demiri keser. Devlet sana bir şans vermeye karar verdi, bizim için çalışacaksın ve ben de bütün bu dosyaları görmezden geleceğim. Hatta ileride imha edeceğim." "Ya da ilk tercihime istediğin zaman geri dönebiliriz."
-------------------------
Deli Hamza Uyanık Necmi'yle konuşur, Necmi yarım akıllı dostunun düştüğü duruma pek üzülür. Beyoğlu meyhanelerinde içip sohbet ederken Necmi birden kendi kafasına bir şaplak atar.
"Hay benim aptal kafam nasıl da düşünemedim önceden."
Sonra iyice ciddileşir Hamza'ya doğru eğilir ve kısık sesle:
"Bak bazı adamlar tanıyorum, devlet için çalışıyorlar senin gibi devlete karşı suç işlemiş adamları emirlerinde çalıştırıp sonrasında kişiye hususi af çıkartıyorlar. Tam senlik iş pazusu kuvvetli adam lazım."
Necmi olayı çözdüğü için keyfi yerine gelmiş gibiydi bir yudum rakısından içti ve meyhanenin diplerine doğru bakıp gülümsedi. Sonra tekrar ciddi bir yüz ifadesiyle.
"Ama bu adamlar şakaya gelmez haa! Baştan söyleyeyim kabul edeceksen bağlantıya geçireyim seni."
Sonra iyice ciddileşir Hamza'ya doğru eğilir ve kısık sesle:
"Bak bazı adamlar tanıyorum, devlet için çalışıyorlar senin gibi devlete karşı suç işlemiş adamları emirlerinde çalıştırıp sonrasında kişiye hususi af çıkartıyorlar. Tam senlik iş pazusu kuvvetli adam lazım."
Necmi olayı çözdüğü için keyfi yerine gelmiş gibiydi bir yudum rakısından içti ve meyhanenin diplerine doğru bakıp gülümsedi. Sonra tekrar ciddi bir yüz ifadesiyle.
"Ama bu adamlar şakaya gelmez haa! Baştan söyleyeyim kabul edeceksen bağlantıya geçireyim seni."
Hamza birkaç saniye düşünür. "Afederler diyosun oyle mü?" Sağına soluna bakar. Son zamanlarda edindiği bir alışkanlıktı bu. Kaçak durumuna düştüğünden beri, o umursamaz rahat tavrı gitmiş, durmadan sağını solunu kontrol eden pimpirikli bir adam olmnuştu. Bıyık bırakmaya başlamış, siyah parlak saçlarını da alelacele kazıtmıştı. şimdi yirmili yaşlarının sonundaki boylu boslu, genç yakışıklı adam gitmiş, kereste gibi boynunun üzerinde dazlak kafası, pala bıyıkları, uykususuzluktan kararmış gözleriyle tekinsiz, orta yaşlı bir izbandut gelmişti adeta. Necmi bile ilk anda tanımamıştı askerlik arkadaşını.
"İyi bakalım, tanışak şu devlet adamlarıyla!" dedi sonunda, "girdik bir yola, sonumuz hayrola!"
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Wed Sep 29, 2010 5:33 pm
"Beni hiç tanıyamamışsın efendi." dedi Gökmen sakince. Bir yandan durumu tartıyordu
kafasında. "Daha kim olduğunu bile tanıtmadan beni tehdit ediyorsun, sizin için çalışmamı
istiyorsun ve sonuç olarak da sana güvenmemi bekliyorsun." Oturduğu yerden kalkarak
iki eliyle masaya yüklendi ve karşısındaki iri kıyım adama iyice yaklaştı. "Kaybedecek
birşeyi olmayan insandan korkmalısın. Her an, her şeyi yapabilirler." diye fısıldadı adama.
Sonra sakince tekrar yerine oturdu.
"O dosyalar, vaktiyle kahramanlığımın simgesiydi. şimdiyse hizmetim karşılığı yok
edilecekler. Peeeh. Bak ne diyeceğim sana. Hele bir konuş, benden ne istediğini anlat,
anlaşalım seninle. Ama lütfen, rica ediyorum senden, ne olursa olsun dosyalarımı
imha etme."
Pos bıyıklı, kilolu adamın arkasına birisi yanaştı. Kocaman kıllı omuzları, iri yarı
gövdesi vardı. Kafasına siyah bir bere geçirmişti. Berenin üzerinde ki deliklerden bakan
simsiyah gözleri vardı. Elinde ki çift taraflı devasa baltayı kaldırarak adamın omurgasına
geçirdi. Pos bıyık, sarsılarak haykırdı ve Gökmen'in dosyalarını kanıyla boyadı. Omurgası
paramparça bir halde yere yığıldı. Cellat, Gökmen'e gülümsedi.
Bir sonraki an, bu halüsinasyon yok oldu. Posbıyık Gökmen'e birşeyler söylüyordu.
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
"Merak etme seni gayet iyi tanıyorum, ne yapacağı belli olmayan dengesiz bir ruh hastası olduğunu da biliyorum. Dediğim gibi seni çalıştırmak tercih ettiğim ilk seçenek değil. Zaten emirleri de benden almayacaksın, hatta beni bir daha görmeyeceksin. Fakat şunu anlamanı istiyorum pazarlık edecek durumda değilsin, 5 yıl süreyle bu birime hizmet edeceksin ve suçların affedilecek."
Pos bıyıklı adam gelecek cevabı bekliyordu.
------------------------
Hamza Necmi sayesinde genç bir subayla tanışır, Sultanahmet'te ikinci katta bir odadadırlar.
Badem bıyıklı subay sorar:
"Evet Hamza efendi, Necmi üstün körü birşeyler anlattı, senden duyalım şu olayı etraflıcana."
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Wed Sep 29, 2010 6:17 pm
Gökmen, adamın kendisi için yaptığı tanımdan hoşlanmıştı. Yüzünde bir gülümseme belirdi.
"Pazarlık edecek durumda değilsem, neden hala karşımda dikiliyorsun. Seni bir daha görmek
istemiyorum. Git de patronun gelsin." Sırıttı. Dişlerinden biri olmadığı için korkunç bir ifadeydi
bu. Yıllar önce geçirdiği 15 metrelik düşüşten miras kalan bir hediyeydi.
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
Hamza Necmi sayesinde genç bir subayla tanışır, Sultanahmet'te ikinci katta bir odadadırlar.
Badem bıyıklı subay sorar:
"Evet Hamza efendi, Necmi üstün körü birşeyler anlattı, senden duyalım şu olayı etraflıcana."
"Vergi memurlarıyla bir ihtilafımız oldu maalesef. Tartışırken memur beni dürtüklemeye başladı. Ben de dedim ki, 'memur efendi istirham ederüm dürtmeden konuş, huylanırım dürtmeyiver' amma her devletlü erkanı efendi olmayabiliyor demek kü, hem dürttü, hemi de ağzını bozdu, anamın yanında ileri geri konuştu. Sonunda damarıma basınca hafifçe itekleyiverdim. Bu gittü kafasını diğerinin başına çarpmasın mı. İki karpuzun yarılması gibin bir hadise cereyan etti. Uzun lafın kısası, haklıyiken şimdü hakzıs duruma düştüm, istemeden elimü memur kanına buladım. Pişmanım amma maphusa giresim hiç yok. Necmü'nün söylemesi, siz af çıkarabilirmişiniz, ocağınıza düştüm diyeyim."
Bu gittü kafasını diğerinin başına çarpmasın mı. İki karpuzun yarılması gibin bir hadise cereyan etti.
Lafını duyunca subayın gözleri büyüdü. Sonrasında konuştu.
"Evet bizim kıstaslarımıza uyuyorsunuz, pişman olduğunuzu da açıkça belirttiniz. Bir yıl süresince devlet için çalışacak ve bu süre sonunda istediğiniz af belgesini vereceğiz size."
"Evet bizim kıstaslarımıza uyuyorsunuz, pişman olduğunuzu da açıkça belirttiniz. Bir yıl süresince devlet için çalışacak ve bu süre sonunda istediğiniz af belgesini vereceğiz size."
"Oldu o zaman, hayırlı olsun," dedi Hamza. Yüzünde, bilinmezlikleri karşılamanın stresini yansıtan zoraki bir gülümseme vardı.
10 gün sonra Necmi, Hamza'nın yanına gelir.
"Hamza efendi gözün aydın sana görev çıktı, yalnız yanına verdikleri adam tam bir müsibet. Sağı solu belli olmaz dikkat et."
Arabayla yola çıkıp Gökmen ile buluştular.
"Merhaba Gökmen bey, görev talimatları Hamza efendi'de yanınızda gelecek."
diyerek Gökmen'e bir zarf uzatır.
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Fri Oct 01, 2010 9:49 am
Gökmen Hamza'yı şöyle bir baştan aşağı süzdü ve Necmi'ye dönerek:
"Benim gibi bir adamın yanına bunu mu vermeyi öngördü efendiniz?"
Küçümsemek için söylemiyordu aslında, Hamza'nın dışardan gözüken kuvveti bile göz
kamaştırıyordu. Karşısına çıkmak istemeyeceği birisiydi. Ama birlikte çalışmaları neredeyse
imkansızdı. Devletin plan progrma yapan adamları şaşırmış olmalıydı. Bir suikastçinin yanına bir güreşçi? Nasıl bir göreve gidiyorlardı? Kaşlarını hafiften çatarak başıyla selamladı
Hamza'yı.
Gökmen, Necminin elinden zarfı kaptı ve başıyla gidebilirsin işareti yaptı. Zarfın üzerindeki mührü kontrol ederek açıp okumaya başladı.
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
"Arabayı bırakıyorum bana gelen emir böyle haydi kalın sağlıcakla." diyerek uzaklaştı Tilki Necmi.
Açtıkları kağıtta şöyle yazıyordu.
"İvedi biçimde Silivri bölgesindeki Çatalköy'e gitmeniz gerekmektedir. Daha önce oraya gitmiş olan iki ajanımızla bağlantı kesilmiştir, ajanların durumunu ve akıbetini öğrenip tehlike arz eden bir durum varsa şiddetle müdahale ediniz.
Not: Belgeyi okuduktan sonra imha ediniz.
T."
İstanbul'a akşam çökmüş hafif hafif yağmur yağmaya başlamıştı.
.
Hamza'nın morali bozulmuştu biraz. Birlikte çalışacağı adam, kendisini beğenmemişti galiba. "şimci Gökmen bey, ben anlamadım bana karşı bir tavır mı yaptınız, 'bu mu?' filan gibisinden beni küçümser gibin bir konuşmanız oldu sankim?" diye sordu yanlız kaldıklarında.
Joined: Jun 14, 2005
Posts: 1521
Location: Ýstanbul
Posted:
Fri Oct 01, 2010 3:16 pm
"Yok efendi kusura bakma ben hep yalnız çalışırım, o yüzden bir an densizlik ettim.
Kusura bakma. Hadi yola koyulalım. Araba kullanmayı bilirsin inşallah? Beni yol tutar da."
Halisünasyonları sebebiyle araç kullanmasının ölümcül tehlike yaratabileceğini Hamza'ya
söylemeyi gerekli görmedi.
"Ben yolu tarif ederim."
_________________ Been there. Seen that. Got the scars.
Hadi yola koyulalım. Araba kullanmayı bilirsin inşallah? Beni yol tutar da." "Ben yolu tarif ederim."
Hamza dazlak ensesini sıvazlayarak, düşünceli bir suratla arabayı süzdü. "Çhöm... Aslına bakarsan pek de otomofil kullanmışlığım yok, bir iki defa traktöre binmiştim gerçi... Zor mudur kullanması?"
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.