Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: ibocaju
    Bugün: 14
    Dün: 23
    Toplam: 90343

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1443
    Üye: 2
    Toplam: 1445

    Şu An Bağlı:
    01 : ywyquki
    02 : ibocaju

    FrpWorld.Com :: View topic - Kırık Aynadan Yansımalar (RP Ekranı)
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Kırık Aynadan Yansımalar (RP Ekranı) View next topic
    View previous topic
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.
    Author Message
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Sun Nov 19, 2006 5:20 pm Reply with quoteBack to top

    Artık Edmond durumun ciddiyetini anlamıştı.Savaşıp kazanması gerekiyordu.Çlmemesi lazımdı.Bu kez çok daha güçlü bir şekilde minotaurun üzerine doğru zıpladı.Bu kez eğer baltayı tutamasa bile suratına yumruğu geçirecekti

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    Rhonin
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Dec 27, 2004
    Posts: 478
    Location: Ankara

    PostPosted: Sun Nov 19, 2006 6:58 pm Reply with quoteBack to top

    Gredix hikayeyi dinledikten sonra sustu ve derin bir nefes aldı.Soğuk hafif nemli hava ciğerlerine dolarken tüylerinin diken diken olduğunu hissetti.Sonra konuşmaya başladı başlığı ardından gözleriyle adamı süzerek.." Benim daha kim olduğumu bilmeden bütün hikayenizi anlattınız bayım..Güvenmek istediğiniz kişi sizi soymak isteyen biri olabilir dikkatli olun.Herkese güvenmemelisiniz.." dedi hüzünle..Ardından gözlerini ayırmadan adama baktı " Hikayeniz gerçekten iç karartıcı bayım..Benim hikayemi soruyorsunuz.Çoğu şeyi içimde saklamıştım bunca zamandır ama kısaca bahsedebilirim.Filiberto... "dedi adamın ismini söylerken gözlerini masaya kaydırdı..

    "Adım Gredix..Diyarın uzak bir köşesindenim.Belki senin gibi.Uzun ve yorucu eğitimlerin sonucu bu hale geldim.Büyü ve savaşçılık hakkında bilgim var ve bir çok savaştan çıktım.. " dedi kafasını kaldırıp mavi gözleriyle neredeyse ruhuna işleyen bakışlarıyla adamı süzdü.." Bu bir çok savaşın hem fiziksel hemde ruhsal olarak bir çok izi kaldı.Bir çok arkaşımı bende kaybettim." dedi hüzünle sesindeki değişen tonu düzeltmeye çalıştı..

    " Arkadaşlarını kaybetmene üzüldüm..Ne demek olduğunu bende çok iyi biliyorum..Ve belki..Belkide sana yardım edebilirim.. " diyiverdi Gredix mantığını bir köşeye itip düşüncelerini aklında tartarken..Yorucu bir günün ardından eski anılarını aklına getiren bir hikaye dinlemişti.Ve bundan öncede elinden kurtarabileceği ama yardım etmediği bir adam geçmişti..Bu sefer olamaz.Bu sefer yardımını esirgemeyeceksin Gredix Illumen yardım edeceksin..

    Gredix kılıcını düzeltti ve hikayesine devam edip etmemek konusunda düşündü.." Çok zorlu disiplinli eğitimlerden geçtim.Hayatım her zaman böyle geçti savaşlar , iyilik adına yapılan adımlar.Hepsi bu ülkeyi bir yere getirdi mi bilemem ama ben yine de bunun için çabalıyorum.Kendi adıma yaptığım şeyler az sanırım.Pek çok az anım kaldı aklımda kendi adıma yaptığım şeyler.. " Gredix hüzünlenmişti ama hala ciddiydi..

    " Yardım edeceğim size..Edeceğim ama adamları nerede bulacağız ve hazırlık çok önemli.Ayrıca arkadaşınızı en son nerede kaybettiniz.. " gredix soru yağmuruna tutmuştu adamı sonra aklındaki düşüncelerle boğuştu.Bu adam neden bu kadar kolay bir şekilde kendisine güvenmiş , inanmıştı..Adamın zırhına baktı değişik bir sembol görmeyi düşünüyordu.Dikkatle her el kol hareketinde açılan zırhındaki izlere dahil herşeye gözünü kaydırmaya başladı değişik bir sembol...

    Gredix adama baktı " evet ne yapacağız.. "

    _________________
     Beni mutlu et tatlı kız..<br> Bana sarıl bu gece.<br> Öp beni yaÄ?murun altında.<br> Sev beni sonsuza dek..<br>
    Back to top View user's profileSend private messageMSN MessengerICQ Number
    mikael
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 07, 2006
    Posts: 692

    PostPosted: Sun Nov 19, 2006 8:51 pm Reply with quoteBack to top

    "Yaklaşma! Ne istiyorsun?" dedi Setsuna, adama doğru sert bir sesle. Bir elini olası bir saldırıya karşı hazırlamak için belindeki kılıcının üstüne koydu. Bu iri yarı adamla dövüşmeye pek hevesli değildi. Adam büyü yapmasını engelleyecek kadar yaklaşmıştı ve sokakta dikkat çekmemek için üstüne bir koruma büyüsü bile yapmaktan kaçınmıştı.

    Bu yüzden ayaklarını iyice yere sabitledi ve adamın daha fazla yaklaşmamasını umdu. Bir yandan da zor durumda kalınca kaçmasını sağlayacak bir büyü hatırlamaya çalışıyordu.
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    Mark
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Aug 31, 2006
    Posts: 2004
    Location: Midkemia, portal/istanbul

    PostPosted: Sun Nov 19, 2006 9:37 pm Reply with quoteBack to top

    Quote:

    Jarek başını kaldırıp etrafa bakınırken Mark’ın verdiği şişeyi de keselerinden birisine yerleştirdi. “Evet, sorusu olan yoksa yola çıkıyoruz.”


    Komutanın, gayet etkilenen Mark artik herşeye hazir olarak, yaninda yer alacakti. Jarek in liderliğinden memnun kalmıştı.
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon Nov 20, 2006 6:10 pm Reply with quoteBack to top

    "Kimin daha fazlasını gördüğünü kim bilebilir ki? " Yaşlı adamın bahsettiği konunun çoğu zaman düşündüğü bir konu olması. Onu görmenin verdiği şaşkınlığa rağmen hemen cevap vermesini sağlamıştı. "Sanırım onun göremediği bazı şeyleri görebiliyorum haklısın. Ama hangisimizin görülmesi gerekenleri gördüğünü ancak zaman gösterir. " İçini çekti. Ya da bunun belki de önemi yok. " Ozan gülümsedi. Tanıdık bir konudan bahsedilmesi ilk baştaki şaşkınlığınıı aşmasını sağlamıştı.

    Adamın yanına gidip elini uzattı. "Merhaba sanırım burada yaşıyorsunuz. Bizim kaybolduğumuzu da anlamışsınızdır." Adamı dikkatle inceledikten sonra Sanırım elfsiniz. Elflerin ormanlarda yaşamayı sevidiğini duymuştum. Gerçi geldiğim yerde insanlardan da az da olsa böyleleri var. Ormanda mı yaşıyorsunuz yoksa yakınlardaki bir köyde mi? "

    Sonra ismini söylemediğini fark etti. Belki önce tanışmamız daha iyi olur. Ben Peter. Kampı kurmaya çalışırken sizle konuşmaya da devam edebiliriz. Muhtemelen ormandan çıkış yolunu biliyorsunuz. Ama çok geç oldu. Bu akşam burada kalsak daha doğru olacak gibi. Bunu dedikten sonra oturacak taşlar ve ateş için rüzgar almayan bir yer aramaya başladı. Ateşi yakacağı yerdeki bitkileri başka bir yere taşımak gerekti. Ozanlık Petere yaşama saygıyı öğretmişti. Mecbur kalmadıkça hiçbir canlıya zarar vermemek onun için önemliydi.

    RP Dışı: Adam evine falan davet etmez çok kısa sürede çıkılacak bir yol önermez ya da çok ciddi konu açmazsa bir yandan konuşurken bir yandan da hazırlıkları yapmayı düşünüyorum.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    dekotta
    KutsanmıÅ? KiÅ?i





    Joined: Apr 10, 2005
    Posts: 233

    PostPosted: Mon Nov 20, 2006 8:20 pm Reply with quoteBack to top

    Karanlık rahip kafasını kaldırıp karşısındaki yaratığa baktı ve sorusunu cevapladı.

    "Beni bir korkak diye düşünme, inan o dağın nasıl yerin dibine girdiğini görsen sen de hangi tarafa koştuğunu bilemezdin." dedi Dekotta söyleneni yanlış anlamış gibi davranarak. Korkak olarak itham edildiği için suratına hafif bir sinirli ifade yerleştirmeyi de ihmal etmemişti. En azından öyle olduğunu umuyordu.

    Ne de olsa bu aralar sinirli görünebilmek için çok da çaba sarf etmesi gerekmiyordu, tıkıldığı bu zindan bile adamın suratını aci cüce birası içmiş elf suratına döndürmeye yeter, artardı bile..

    "Ayrıca geri dönüp tekrar oralardan gitmektense dolaşmanın amacım için daha yararlı olabileceğine karar verdim. Bayraklarınızı görünce de burada bir süre oyalanıp kendime gelebileceğimi düşündüm. Hepsi bu " dedi kıvırmanın bir yolunu bulmuş gibi sakin bir sesle.

    Karşıdakinin bir aptal olmadığını biliyordu, o yüzden ölesiye korkuyordu ama yine de tamamen savunmasız da sayılmazdı. Yanında bulundurmalarına izin verdikleri kılıç aslında tam bir şüpheli de olmadığının bir kanıtıydı.

    Biraz önce bir korkak numarası yaptığı için kendisine küfür etti Dekotta, işte onun da sorunu buydu: şu lanet olası büyücüler kadar hızlı düşünemiyordu.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 4:51 pm Reply with quoteBack to top

    Drow uzun süre cevap vermedi. Sadece sessizlik içinde Dekotta’yı süzdü. Gözlerinden halen hiçbir şey okunmuyordu. Ona inanıp inanmadığını Dekotta’nın anlamasının yolu yoktu. Sonra aniden hücrenin kapısını tekrar açtı. “Benimle gel.” dedi sadece ve Dekotta ile birlikte zindanın koridorunda ilerledi. İkilinin ağır zırhlarının çıkarttıkları tangırtılar zindanda yankılanırken hâlâ sağ kalan mahkûmlar iniltiler içinde hücrelerinin köşelerine sığındılar.

    Merdivenden çıktıkları zaman drow bir elini sallayarak “Çldürün.” dedi ve kapının iki yanında bekleyen muhafızlar-Dekotta’nın yüreğini ağzına getirerek-kapıdan geçip aşağı indiler. Birkaç saniye sonra aşağıdaki mahkûmların yalvaran çığlıkları yükseldi ve aniden kesildi.

    “Böylesi daha iyi.” dedi drow ve ilerlemeye devam ederken Dekotta da onu izledi. “Zorlu bir dönemde geldin Zalim Çölrüzgârı. Yine de varlığın, saflarımızı güçlendirmemiz açısında işimize gelecek.” Drow merdivenlerle yöneldi. “Cthul Murgos’un siyasi durumu hakkında pek bilginin olduğunu sanmıyorum. Bu şehir dört ayrı gücün kontrol çatışması içinde bölündü: şehir yönetimi, Kaos Tapınağı, Yeminer Tapınağı ve Azalin Tapınağı. Tanrılarını kaybeden Azalin Tapınağı uzun süre hiçbir tehdit yaratamamıştı. Ancak diyar genelinde Azalin’e sadık olanları bir araya getirmeye çalışıyorlardı. Hem biz hem de Yeminer Tapınağı, şehir yönetimini kısa süre içinde ezdik. Bunun ardından iki tapınağın savaşları başladı.” Drow ikinci katta duraksamadı ve merdivenlerden çıkmaya devam etti. “Ama kısa süre önce tanrıları kaybetmemizle birlikte tuhaf bir şey oldu: Her nasıl olduysa Azalin rahipleri güçlerini geri kazandılar. Onların şu anda diyar genelinde güçlerini kullanabilen yegâne rahipler olduğunu düşünüyoruz. Tüm bu mücadelenin sonunda Azalin Tapınağı limanları, Yeminer Tapınağı güney mahalleleri ile cümle kapısını, biz doğu kapısı ile mahalleleri aldık. şehir yönetimi ise şehir merkezi ile kuzeyde dağlara yaslanan mahalleleri ancak kontrol edebiliyor.”

    Ççüncü katta duran drow, koridorda ilerlemeye devam etti ve sağdaki ilk kapıyı aralayıp içeri girdi. Onu izleyen Dekotta, Buranın muhtemelen drowun kişisel odası olduğunu düşündü. Oda darmadağındı. Bir köşede rahatsız görünümlü, yatağa benzeyen bir divan duruyordu. Zırhların ve silahların yağlanması için gereken malzemeler ortalıktaydı. Masanın üzerinde bir harita ile çeşitli figürler yer alıyordu. Odada çeşitli işkence aletleri de dikkatini çekti Dekotta’nın. Bunun dışında kıyafetler ve cüppeler ortalığa yığılmıştı. Odada bir tane bile sandalye yoktu. Dolap vb eşyalar da yoktu. Sadece-tam işkence aletlerinin yığıldığı yerin karşısında-bir boy aynası duruyordu. Bulunduğu yer düşünülürse neden böyle bir şeyin orada bulunduğu tahmin edilebiliyordu.

    Drow, masadaki haritaya gitti ve Dekotta’yı eliyle yanına çağırdı. Bütün konuşması boyunca yüzündeki anlamsız ifade ve sesindeki duygusuzluk devam etmişti. “Casuslardan aldığımız bilgilere göre bu gece Yeminer Tapınağı, Azalin Tapınağı’na karşı geniş çapta bir operasyon düzenleyecek. Amaçları büyük ihtimalle tek vuruşta Azalin Tapınağı’nı parçalamak. Ajanlarım, Yeminer inananlarından birisinin şehir yönetimi tarafından ele geçirilmesini de sağladılar. şehir yönetiminin böyle bir şeye nasıl bir tepki vereceğini bilemiyorum. Azalin Tapınağı güneyden gelen Yeminer saldırısı ile uğraşırken onlar da limana kuzeyden girerek arkadan vurabilirler, veya hazır bu harekât için seferber olmuşken Yeminer Tapınağını vurabilirler. Ama burası bizi ilgilendirmiyor. Biz bu gece bizi uzun süre uğraştıran ve *O*’nun zaferini geciktiren Yeminer Tapınağı’na saldıracağız. En güzeli de Yeminer Tapınağı’nın büyük bölümü Azalin Tapınağı’na saldıracağı için hiç de gizlenmeye ihtiyaç duymadan saldıracak olmamız. Ve sen, Zalim Çölrüzgârı, bizimle geliyorsun. Belki de bugün burada olup düşmanlarımızın çöküşünü izlemen *O*’nun bir isteğidir.” Drowun gözlerinde ilk defa bir duygu belirtisi belirdi: Zafer hırsının kavurucu parıltısı.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 4:53 pm Reply with quoteBack to top

    Edmond zıpladığı anda minotaur çaresizce baltasını savurdu ama balta, başarısız bir hamleye kurban gitti. Edmond bir eliyle baltanın sapını kavradığı anda pençeye dönüşmüş elini minotaurun suratına geçirdi. Minotaur inledi ve birkaç adım geri çekilip savunma pozisyonuna geçti. Yarılan yanağı ve boynundan, bedenine kanlar süzülüyordu.

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 4:56 pm Reply with quoteBack to top

    Gredix sözlerini bitirip Filiberto’yu incelerken oluşan sessizlikte, Filiberto yemeğini yemeyi sürdürdü. Son lokmayı da ağzına atıp şarabı tepesine dikti ve gözlerini Gredix’e yöneltti. Filiberto’nun sözleri, Gredix’in dikkatini zırhtan çekmişti. İncelemesi meyvesizdi zira değişik hiçbir şey bulamamıştı.

    “Lamar’ı zerre kadar tanıyorsam mutlaka bu şehirdeki önemli güçlerle bağlantı kurmaya çalışıp ya iktidarı ya da iktidarın en güçlü düşmanlarını kendi tarafına çekmeye çalışacaktır. Ama korkarım ki bu şehirde sadece birkaç gündür varım. Burası o kadar karmaşık ki kimin iktidarda olduğu ve kimin muhalif olduğunu henüz anlayabilmiş değilim.

    Arkadaşımı ise tahminimce şehrin varoş bölgesi olan bir yerde kaybettim. Korkarım ki şehri henüz pek ezberleyemedim. Bir süredir bu çevrede dolanıp duruyorum.”


    Filiberto elini kaldırıp parmağını şıklatarak hancıyı çağırdı ve hesabı istediğini ima etti. Hancı gözden kaybolurken Filiberto Gredix’in gözlerinin içine baktı. “Güvene gelince… Herkese güvenmem Gredix. Güveneceğim kişileri dikkatle seçerim. Seçtiğim kişiler ise bunu çoğunlukla hak eden kimselerdir.” Hancı yaklaşırken Filiberto elini kesesine götürdü ve dört gümüş sikke çıkarttı. Filiberto sikkeleri hancıya uzatırken Gredix, sikkelerin üzerindeki resmin ve sembollerin tanıyamadığı bir alfabeye ait olduğunu fark etti. “İşte benim ve arkadaşın toplam ücretleri. Ve hancı, sana verdiğim tarifi unutma. Eğer gelirse mutlaka beni burada beklemesini söyle.” Hancı sikkeleri alırken başını olur anlamında salladı ve uzaklaştı. Filiberto tekrar Gredix’e döndü. “Kalkıyor muyuz?”

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 5:02 pm Reply with quoteBack to top

    “Zaman… Artık buna bile güvenemiyoruz.” Yaşlı elf acı acı gülümsedi ve Peter kamp için hazırlıkları yaparken onu izledi. “Bu ormanda yaşıyorum. Bu ormandaki druid tarikatının lideriyim, en azından bir zamanlar öyleydim.” Elf yine sustu ve Peter’in hazırlıklarını izlemeye devam etti. “Ama artık hiçbiri burada değil. Çürüyüşün ve ölümün kokusunu alabiliyor, gelişini hissedebiliyoruz. Onlar bundan korktular ve koruyu terk ettiler. Artık burada sadece ben kaldım. Hayvanlar bile burayı terk etmeye başladılar.”

    Peter birkaç büyük taşı yuvarlayarak ateş için hazırladığı yere getirirken durdu ve adamı dinlemeye başladı.

    “Siz de diğer pek çoğu gibi kayboldunuz. Bir zamanlar yaşama ve yolculara kucak açan koru, artık hepsine düşmanlık besler oldu. Son günlerde koruda yolu kaybeden ilk kişiler siz değilsiniz ve tahminimce son da olmayacaksınız.”

    Elf ayağa kalktı ve yavaş adımlarla Peter’in yerine yerleştiği taşlardan birine oturdu.

    “Evet, buradan sizi çıkartabilirim. Her ne kadar koru sizin çıkmamanız için uğraşacak olsa da, koruyla bağlarım güçlü. Bana çıkışı mutlaka gösterecektir. Yine de gece burada kalmak istediğinize emin misiniz? Burası yabancılar için hiç de tekin değildir. Bana bir zarar gelmez zira ben burada kalıp burada öleceğim. Koru bunu bildiği için bana karşı hiçbir harekette bulunmuyor. Ama sizin için hiçbir güvencem yok korkarım.”

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Lord Necros
    BaÅ?büyücü





    Joined: Apr 29, 2005
    Posts: 1916
    Location: Necropolis

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 5:04 pm Reply with quoteBack to top

    Adam yürüyüşünü hiç bozmadı ve gözlerini Setsuna’dan ayırmadan ilerlemeye devam etti. O yaklaştıkça Setsuna geriliyor, parmakları kılıcının kabzasını kavramaya başlıyordu. Sokakta hâlâ onu izlediklerini bildiği uğursuz bakışların dikkatini çekmemek için kılıcını çekmemişti. Gerileye gerileye en sonunda sokağın girişinde duvara sırtını yasladı.

    Adam sadece birkaç adım ötesindeydi. Eliyle pelerinini hafifçe araladı ve metalik bir şangırtı ile pelerinin içinde ağır bir gürz gözler önüne serildi. Adam gürzün sapını sıkıca kavradı ve tam Setsuna’nın önüne geldiği anda pelerinini savurarak açtı ve gürzü başının üzerine kaldırdı.

    Setsuna içgüdüsel olarak kılıcını çekti ve çömelip kılıcı başını korumak için yukarı kaldırdı. Aynı anda gürz aşağı doğru savruldu.

    Gürz ve kafa buluştu. Kırılan kafanın iç gıcıklatıcı sesi duyuldu ve Setsuna ensesine sıçrayan kanı hissetti. Sonra tam sağından tok bir ses geldi.

    Setsuna’nın gözleri sağına gitti. Elinde paslı bir hançer tutan, derbeder görünümlü bir adamın kafası parçalanmış cesedi yerde yatıyordu.

    “Tapınak tarafından aranılan bir kaçağın, günışığında sokaklarda dolanmayacak kadar akıllı olduğunu sanırdım, özellikle de bununki gibi para için her şeyi yapabilecek insanların olduğu bir sokakta.” Adamın hafif melodik bir sesi vardı. Elektrik mavisi gözleri hâlâ Setsuna’nın gözlerine çevriliydi. Sonra aniden sokağın bağlandığı caddenin öbür ucuna döndü ve gürzünü oradaki üç serseriye doğrulttu. Serseriler de kötü bakışlarla Setsuna’yı süzüyor, aralarında fısıldaşıyorlardı. “Hey siz, kendi işinize bakın! O benim!”

    Serseriler bir an adama baktılar, sonra homurdanarak uzaklaştılar. Adam tekrar Setsuna’ya döndü. “şimdi kuzu kuzu sokağın içlerine gir, ya da seni bu vadideki kurtlarla baş başa bırakayım.”

    _________________
    All power demands sacrifice...and pain. The universe rewards those willing to spill their life's blood for the promise of power.

    Power demands sacrifice.
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 8:02 pm Reply with quoteBack to top

    Korudan kaçmaları bir şeyi değiştirmez ki diye biraz da kendi kendine konuştu Peter. Çürüyüş her yerde eninde sonunda onlara da ulaşacak. Belki de en büyük çürüyüş de bizlerin zeki ırkların yüreğinde...

    Sonra elfe bakarak gülümsedi. Sizin burada kalışınızı anlıyorum bayım. Ben de diyarın dışındaydım. Ama onun yok oluşunu hissettim. Rüyalarımda... Ve o yok olurken burada olmam gerektiğini hissettim.

    Burada biraz olsun kalıp sizinle konuşmak isterdim. Ama eğer çıkabilirsek sanırım burada gecelemeden çıkmamız daha doğru olur. Korudan çekinmezdim. Çünkü diyardaki bize düşman da olsa artık diyardaki her yer de öyle zaten. Ama bize bir görev verildi. Yakınlardaki bir kasabaya gitmemiz gerekiyor.

    Gülümsedi olanları paylaşması gerektiğini düşündü. Dağların yıkılarak köylerini kapattığı ve evsiz bıraktığı insanlar var. Bir Oren şovalyesi onları bu kasabada yaşayabileceklerini düşünüyor. Bunun için bizi oraya gönderdi.

    Neyse eğer yola çıkabilirsek çıkalım. Gerçi önce Max i bulmak gerek.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Edmond
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 03, 2006
    Posts: 5509
    Location: Ã?anakkale

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 8:16 pm Reply with quoteBack to top

    Edmond artık daha ciddileşmişti.Ancak minotaurun akan kanları onu daha fazla güçlendiriyordu.Sanki daha fazla acıkıyordu.Acıktıkça daha fazla saldırma hissi duyuyordu.Fakat o minotaura acıyarak baktı.Sırf kendi isteği yüzünden onu öldürmek zorundaydı.Açtı fakat öldürmek istemiyordu.Bu düşünceler esnasında gözlerinden bir kaç damla yaş döküldü.Ağlıyordu.Minotaura çaresizce son bir kez bakıp üzerine doğru bir atak yaptı

    _________________
    I always knew I was a star And now, the rest of the world seems to agree with me.

    The reason we're successful, darling? My overall charisma, of course.

    I never thought of myself as the leader. The most important person, perhaps.

    -Freddie Mercury
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteYahoo MessengerMSN Messenger
    Horcoel_Baator
    SeçilmiÅ? SavaÅ?çı





    Joined: Oct 22, 2004
    Posts: 673
    Location: BoÅ? boÅ? gezindigi Ankara sokaklarından..

    PostPosted: Tue Nov 21, 2006 8:16 pm Reply with quoteBack to top

    Horcoel_Baator wrote:
    Xanthroat derin düşüncelerle monkun arkasından ilerledi..Kapıdaki adam onlarla konuşmuş ve onları sokağın karşısındaki Tapınağa yönlendirmişti..Sanırım şimdi gitmeleri gereken yer burasıydı..

    ''Hmmph..''Diye bir iç geçirdi çıkık pullu burnundan..Düşünmeleri gereken daha çok şey olacaktı..En azından bu sabah içinde yanan ateşin canlılığını yeniden hissedebilmenin keyfini çıkartabiliyordu..

    Monk a döndü ilerleyişine devam ederken..

    ''Tapınak ta tam olarak aradığımız şey nedir keşiş üstad..''


    Rp dışı: Murdoc siteye giremediğinden dolayı karakterimin rpsi tıkanmıştır..Bu yüzden devamını ben getirecegim..DM isterse bu rp yi değiştirebilir ve oyunun durumuna göre aktif rol oynayabileceği bir yere karakterimi atabilir tabiiki..

    Maeglan monk un cevap vermeden içeriye girdiğini farketmiş,Umutsuzca pençeyi andıran tırnağı ile başını kaşımıştı..

    ''Aklında fazla sorun olmalı'' diye mırıldandı gıcırdayan sivri dişlerinin arasından..''Oren tapınagı..Ha''diye devamını getirdi..''Savaşın ve adaletin tanrısı Oren..Senin yüce ve bilge oldugunu söylerler savaş efendisi..Belki de bana uzun zaman önce kaybettiğim şeyi verebileceğini düşünmüştüm..Ama sanırım yanılmışım..''Başını önüne eğdi tapınagın önünde..''Görüyorum ki savaş efendisi sende tüm bu yıkımdan nasibini almışsın..şovalyelerin insanları bu felaketten kurtaramıyor..''

    ''Artık yok oluş kapımızda..'' diye ekledi kendisine fısıldayarak..''Tek istediğim ailemi bulmaktı..''Bir an daldı ve iç geçirdi..Aklına tüm diyardaki karışıklıklar ve patlak veren olaylar aklına geldi..Evet dedi içinden..Kıyamet yaklaşıyordu..

    Sonradan devam etti kendi kendine yaptıgı söyleşiye..''Ama anlaşılan ailemi bulamayacağım..Geriye sadece silahım ve onurum kaldı..Madem öleceğim..Silahım ve onurumla ölürüm..Becerebildiğim kadar kodlarıma sahip çıkarak..Bir altın ejderin kanına sahip olmanın onuru ile ölürüm..Çevreme ve çevremdekilere yardım ederek..''

    Xanthroat etrafına bakındı ve başını yukarıya kaldırdı..

    ''Umarım yaklaşan felakete karşı sana inananları korumaya yetecek gücün olsun Savaş efendisi..Çünkü buradaki herkez senin gelip onları kurtaracagına inanıyor..''

    ''Ben de inanıyorum..''

    Ellerini göğsünde bitiştirdi ve gözlerini kapayarak kendi kendine bir dua okudu..Ardından ise monkun gelmesini biraz bekleyecek..Gelmediği taktirde kendi başına birşeyler yapmaya koyulacaktı..

    _________________
    ''No matter what I do, no matter how hard I try,
    the ones I love will always be the ones who pay..''
    Back to top View user's profileSend private messageMSN Messenger
    dekotta
    KutsanmıÅ? KiÅ?i





    Joined: Apr 10, 2005
    Posts: 233

    PostPosted: Wed Nov 22, 2006 9:05 pm Reply with quoteBack to top

    Dekotta'nın yüreği ağzına gelmişti, "öldürün" emri gelir gelmez kılıcına davranacaktı ki bunun bir sınav olabileceğini düşünüp hareket etmedi.

    Durum beklediği gibi çıkmamıştı ama hareket etmemekle de fazlası ile iyi etmişti. Aşağıdaki esirler öldükten sonra karanlık rahip biraz daha rahat bir şekilde hareket edebildi.

    Drow'un kişisel odasına gittiğinde kendi odasını hatırladı karanlık rahip. Bir zamanlar kendisine ait bir odası vardı, şimdi ise biryerlere yamanmaya çalışan bir numaracı oluvermişti yeniden. Bu diyara gelmeden önceki hayatını hatırladı bir kez daha deneyimli rahip ve hiddetin içine dolmaya başladığını hissetti.

    Bu esnada drow ona şehirle ilgili planlarını anlatıyordu, Yeminer'in inananlarına saldırmayı düşünüyorlardı, bu düşünce bir anda şimşek gibi geçiverdi Dekotta'nın aklından ve şüphe duyduğu süre sadece birkaç saniyeydi.

    Karanlık rahip durumu birkaç saniye düşündü, tarttı ve kararını verdi. Yeminersiz Yeminer inanları bir hiçti, Dekotta için birşey ifade etmiyordu ama yine de kendisini ateşin içine atmayacak kadar sağduyuluydu. Kendini ateşe atmadan önce tedbirli olmalıydı ama şimdi bunun düşünmenin sırası değildi. şimdilik Yeminer tapınağı nasıl yok edilir onu düşünmeliydi.

    Birşeyler yapacak olmak karanlık rahibi heyecanlandırmıştı, son birkaç saattir yaşadığı can sıkıntısı ve stres hiç de iyi gelmemişti.

    "Güzel bir fırsat bence de" dedi Zalim Çölrüzgarı ve boy aynasından kendini iyice bir süzdü. Silah, zırh bakımından kendisini duruma hazır görüyordu ama hakkında şüpheleri olduğu bazı konular vardı. Buraya geldiğinden beri ona cevap vermeyen kutsal ruh şu anda Zalim Çölrüzgarı için bu sefil varlığın kısa vadeli oyunlarından da Yeminer'in tapınağına ne olacağından da çok daha önemliydi. Onu buraya sürüklemişti ve işler rayınadan çıktığı anda da gidivermişti.

    Bu durumda yapılacak şey günübirlik yaşamak olabilirdi, kutsal ruh eninde sonunda onunla ilgilenecektir diye düşünüyordu.

    "Peki benim burada görevim ne olacak ?" dedi Zalim Çölrüzgarı karşısındaki adama hitaben.

    "Eğer merak ediyorsan ki üzerimdekilerden de anlamışsındır sanırım iyi bir savaşçı ve büyü kullanıcısıyımdır. Gerçi büyü kullanıcılığım konusunda ben de sorunlar çekiyorum ama yine de savaşabilir, plan kurabilirim. " dedi Dekotta, hala büyülerini kullanabileceği konusunda tam bir imada bulunmak istemiyordu. Karşısındaki bir bağnaza benziyordu ve de *O* nun hiçbir inananı büyü yapamazken onun yapmasını garip karşılayabilirdi. Kendisini biraz daha kabul ettirirse ve bu Yeminer saldırısı başarılı olursa kendini *O*nun kutsanmış bir inananı olarak tanıtır ve bir peygamber gibi yaşayabilirdi ama bunun için henüz erkendi. Çncelikle buradakilerin güvenini kazanmalıydı ve şehirdeki dengeyi tam olarak anlamalıydı. Nitekim bu Yeminer inananlarının kurduğu bir tuzak bile olabilirdi. Eğer öyleyse mutlaka tanışması gereken bir Yeminer takipçisi var demekti. Bu kadar zeki Yeminer inanları rahibin herzaman işine yarardı.

    "Emrinizdeyim ! " dedi Dekotta ama aynı zamanda karşısındakinin onun uzun yoldan geldiğini ve biraz olsun dinlenmeyi hak ettiğini düşünmeisni diliyordu.
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicThis topic is locked: you cannot edit posts or make replies.


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 2.03 Saniye