Author |
Message |
slickblade
Kullanıcı
Joined: Dec 24, 2006
Posts: 182
Location: Eskisehir
|
Posted:
Fri Aug 03, 2007 7:08 am |
|
MACERA ARAYANI BULUR
Bölüm 1: Belirsiz Hedefe Doğru Yolculuk
Güneş yeni doğuyordu meşe ormanının üstünde. Hava soğuk sayılırdı, ama öyle insanın içine işleyen soğuklardan değil; hafif bir yelin ağaçlar arasında esmesiyle tenlerde kalan bir serinlik...
Çç kişi yürüyordu ormanın kenarındaki toprak yoldan. Deri zırhını sıkıca giymiş olan insan düzenbaz bir adım önden gidiyordu. Göze batan beyazlıkta bir teni vardı.
Onun arkasında fakir bir hırsıza benzeyen keşiş ve düzenbazla tezat oluşturan esmerliğiyle, siyah saçlı sihirbaz yürüyordu. Sihirbaz hariç hepsinin tıklım tıkış sırt çantası vardı. Sihirbazın ise tek yükü elindeki bastonu ve sırtındaki hafif arbaletiydi...
Kuzey doğudan geliyorlardı ve batıya doğru yaptıkları serüvenvari yolculuklarında erzak hesaplamasında ufak bir hata yapmışlardı. şimdi sadece bir kişinin kahvaltısı yapmasına yetecek kadar yiyecekleri kalmıştı, o da keşişe aitti.
Böylece karar verdiler kahvaltılarını ormandan bulmaya; gerekirse avlanacaklardı...
Düzenbaz Nielas arbaletine 1 ok yerleştirerek eline aldı. Etrafını dikkatle gözleyerek arada tek tük çam ağaçlarına da rastlanan meşe ormanının içine doğru yürümeye başladı. Onun ardından arbaletini çekmeye tenezzül etmeyen sihirbaz ve avlanmayı son çare olarak kabul eden keşiş geliyordu.
Bir süre daha ilerlediler ormanın içine doğru. Düzenbaz her ne kadar dikkatli bakındıysa da avlamaya değecek bir hayvan göremedi. Bir şey dışında... 50 ila 60 metre ötesinde ağaca bağlı duran atı yeni farketmişti... |
Last edited by slickblade on Sat Oct 06, 2007 11:52 am; edited 4 times in total |
|
Back to top |
|
|
Hakikatli-TormII
Kullanıcı
Joined: Jul 25, 2007
Posts: 205
Location: Ankara- susuz diyar
|
Posted:
Fri Aug 03, 2007 10:22 am |
|
Nielas, dikkatlice etrafına bakarak yürüyordu. Hafif esen serin rüzgar keyfini yerine getiriyordu. Çlçülü adımlarla ilerliyor bir yandan da sıcak, taze pişmiş etin tadını hatırlamaya çalışıyordu. Birsüre daha hiçbirşey bulamadan ilerlediler.
Ormanın derinliklerine yürüdükçe buralarda pek çok garip böceğin yaşayabileceği aklına gelip adımlarını daha tedirgin atmaya başladı. Bastığı yerde böcek varmı diye kontrol etmek için adımlarını izlemeye başladı. Bir tanesinin farketmeden üstüne tırmanmasını hiç istemezdi.
Fakat bu davranışı; kafasını sonradan kaldırana kadar önlerindeki atı görmesini engellemişti. Kendisine küfretti. Eğer at buradaysa sahibide yakınındadır diye düşündü ve arbaletini daha sıkı tutmaya başladı. Arkadaşlarına baktı ; ikiside atı farketmemiş gibi duruyordu. Aklına; bir bahane bulup kendisi burada kalıp onları önden yollamak fikri geldi. Ama bu yolcu tabi atın bir sahibi varsa çok zengin biride olabilirdi. Durdu arkadaşlarına bakıp ellerini dudaklarına ses çıkarmayın anlamında götürdü ve onlara eliyle ilerdeki atı gösterdi. |
_________________ Giden o eski dünler; geçmiÅ?in karanlıÄ?ında anılarımdı onlar. Bense bulamaz oldum onları. Hep selam gönderdim geride kalana, kanıtım yoktu yarına, Yolcularımla aÄ?ladım... |
|
Back to top |
|
|
liero
Kullanıcı
Joined: Aug 29, 2003
Posts: 622
|
Posted:
Fri Aug 03, 2007 11:16 am |
|
Liero bastonundan destek alarak ilerliyordu. Bir taraftan da kendi kendine sessizce söyleniyordu. Daha doğrusu kendine sövüyordu. Kendisini sabahın köründe avlanmak zorunda bırakan dikkatsizliğine sövüyordu. Cebinde parası vardı ama ormanda hiç bir işe yaramıyordu.
Avlıyacak hayvan arıyan Nielas'ın arkasından yürüyordu. Sabah sabah pişmiş et pek cazip gelmiyordu aslında. Çevredeki ağaçları inceledi. Keşke meyva veren bir ağaç olsaydı diye düşündü. Taze sulu bir elma iyi giderdi aslında.
Nielas'ın aniden durmasıyla kendisi de durdu. Nielas'ın gösterdiği yöne bakınca atı gördü. Kendileri gibi ormandan geçen bir yolcudur heralde diye düşündü. Belki paylaşacak yemeği bile vardır diye umdu.
'Gidip yanına konuşalım. Belki yemeğini bizimle paylaşır.' |
|
|
Back to top |
|
|
slickblade
Kullanıcı
Joined: Dec 24, 2006
Posts: 182
Location: Eskisehir
|
Posted:
Sun Aug 05, 2007 1:05 pm |
|
Keşiş Huor atı görünce dalgınlığına şaşırdığı gibi sinirlendi de. 'Açlıktan olmalı' diye tahmin yürüttü kendi kendine.
"Bütün yolcular yardım sever olmayabilir" diye cevapladı Liero'yu sessizce "Bence sessizce yanına yaklaşalım ve varsa silahlarını alalım ki bize zararı dokunmasın."
Sonra Nielas'a döndü ve " Sessizlik konusunda en yeteneklimiz sensin" dedi.
____________________________________________
At uykulu bir şekilde başını eğmişti, grubu farketmişe benzemiyordu. Atın yüksüz eğeri de kendisi gibi kahverengi olduğu için dikkatli bakılmadıkça göze çarpmıyordu.
Bağlı olduğu ağaç meşeydi ve çevresinde çalılar vardı. Zemin orman genelinde olduğu gibi topraktıı ve ağaçların seyrek olduğu kısımlarda çimenlere de rastlanıyordu. |
|
|
Back to top |
|
|
Hakikatli-TormII
Kullanıcı
Joined: Jul 25, 2007
Posts: 205
Location: Ankara- susuz diyar
|
Posted:
Sun Aug 05, 2007 6:20 pm |
|
Nielas büyücünün sözlerini işitti. Mantıklı ama dikkatsizceydiler. Eğer atın sahibi onları fark etmemişse kendini onun önüne atacak değildi.
"Huor haklı Liero, atın sahibi herkes olabilir.Ama huor bir düşünsene birisi dost olsa bile sessizce yanına yaklaşıp silahlarını alsa onlara güvenir miydin?" durdu. Aklına bir şeyler geliyordu;
" Huor haklısın, sanırım orada biri varsa fark ettirmeden yaklaşabilirim ama bunu daha farklı bir şekilde kullanabiliriz." Yüzünde kendinden emin bir gülümseme belirdi ve devam etti;"Ata beraber yaklaşalım ama bir süre ben bir ağaca tırmanayım, sizde atın yanına doğru devam edin. Hem yukarıdan herhangi bir tehlike olursa sizi korurum" dedi ve dikkat çekmek için elindeki arbaletini kaldırıp salladı. "Hemde belki atın sahibini sizden daha görebilirim. Ne diyorsunuz?"
Kendince bu çok mantıklı bir plandı hem çok riske girmiyor hemde olayların dışında kalmıyordu. Ayrıca arkadaşlarını koruyabileceği için, işler kötü giderse sonrasında olabilecek pişmanlıklar ve üzüntüler için kendi vicdanını rahatlatıyordu.
Elindeki arbaletiyle oynayarak cavplarını beklemeye başladı. |
_________________ Giden o eski dünler; geçmiÅ?in karanlıÄ?ında anılarımdı onlar. Bense bulamaz oldum onları. Hep selam gönderdim geride kalana, kanıtım yoktu yarına, Yolcularımla aÄ?ladım... |
|
Back to top |
|
|
liero
Kullanıcı
Joined: Aug 29, 2003
Posts: 622
|
Posted:
Sun Aug 05, 2007 8:38 pm |
|
'Bize ne zararı dokunabilir ki. Sonuçta üçe karşı bir olacak.' dedi Liero küçümsüyerek. 'Ama temkini elden bırakmak istemiyorsanız siz bilirsiniz, benim için hava hoş. Peki o zaman, Nielas sen arkamızı kolla, biz de Huor'la beraber atın yanına gidelim.' |
|
|
Back to top |
|
|
slickblade
Kullanıcı
Joined: Dec 24, 2006
Posts: 182
Location: Eskisehir
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 6:17 am |
|
'Bana uyar' manasında kafasını eğdi Huor sihirbaza ve onun da gelmesini bekleyerek ilerlemeye başladı; yumrukları sıkılıydı...
____________________________________________
Atın yaklaşık 35 metre yakınına kadar sıradışı birşeyle karşılaşmadılar. Orman sabahtan beri gördükleri şekilde kendini yineliyordu. Atın bağlı olduğu ağacın maceracılara bakan yüzünde çalılardan başka birşey bulunmuyordu.
At uyanık ama dalgındı... |
|
|
Back to top |
|
|
liero
Kullanıcı
Joined: Aug 29, 2003
Posts: 622
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 10:19 am |
|
Liero, Huor'un yanında ata doğru ilerlemeye başladı. Nielas'ın arkalarından bir ağaca tırmandığını tahmin ediyordu. Etrafta her şey normal gözüküyordu. Acaba yolcu da bizi farketti ve gizlendi mi, diye düşündü. İki tane silahsız adamdan saklanacak kadar korkak olamazdı heralde.
'Biraz daha yaklaşalım' diye fısıldadı Huor'a. Yaklaşırken etrafa dikkatlice göz atıyordu, amacı yolcudan herhangi bir iz bulabilmekti. |
|
|
Back to top |
|
|
Hakikatli-TormII
Kullanıcı
Joined: Jul 25, 2007
Posts: 205
Location: Ankara- susuz diyar
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 11:52 am |
|
Nielas illerleyen arkadaşlarıyl beraber bir süre ilerledi. Planından dolayı hala kendini takdir ediyordu. Ata biraz yaklaşınca yüksekçe bir meşe ağacını gözüne kestirdi. Arkadaşlarının onun hangi ağaçta olduğunu bilmesini istediğinden önündeki keşişe yetişti ve omzuna dokundu. Sonra seçtiği meşe ağacını gösterdi.
Ardından ağaca yöneldi. Altına gelince arbaletini yerine yerleştirdi ve tırmanmaya başladı. Onun için rahat bir tırmanış oldu. Ağacın üstne çıktıkça kendini daha fazla güvende hissediyordu. Sonunda ağacın gövdesinden ri bir dalın üzerine geçti ve oturdu, böcek olmadığını anladıktan sonra sırtını ağacın gövdesine yasladı ve aşağıyı izlemeye başladı. |
_________________ Giden o eski dünler; geçmiÅ?in karanlıÄ?ında anılarımdı onlar. Bense bulamaz oldum onları. Hep selam gönderdim geride kalana, kanıtım yoktu yarına, Yolcularımla aÄ?ladım... |
|
Back to top |
|
|
slickblade
Kullanıcı
Joined: Dec 24, 2006
Posts: 182
Location: Eskisehir
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 1:34 pm |
|
Toprak zeminde herhangi bir at ya da insan izine rastlamadı sihirbaz Liero. Eğer atın sahibi varsa oraya bu yol üzerinden gitmemiş olmalıydı.
Düzenbazın çıktığı ağaç attan yaklaşık 30 metre uzaktaydı ve önünde bir engel olmaksızın görüyordu atın bağlı olduğu meşeyi. Hatta Nielas atın bağlı olduğu ağacın arka tarafında yerden uzanan bir çift siyah deri çizmeli ayak görür gibiydi.
____________________________________________
Huor sihirbazın 'Biraz daha yaklaşalım' önerisini cevap vermeksizin uygulamaya koydu ve yaklaşmaya başladı ata doğru. Arkasındaki arbaletli Nielas'a güveniyordu.
At fakir bir hırsıza benzeyen Huor'u görüp huysuzlanınca durdu ve panik ortamı yaratmadan ağacın arkasında olma ihtimali bulunan yabancıya seslendi.
"Merhaba, orada kimse var mı?"
____________________________________________
At, Huor 10 metre yakınına geldiğinde huysuzlanmıştı. İpinin elverdiğince yaklaşıp maceracılara gözdağı verdi; ayağını yere vurdu, dişlerini gösterdi... |
|
|
Back to top |
|
|
Hakikatli-TormII
Kullanıcı
Joined: Jul 25, 2007
Posts: 205
Location: Ankara- susuz diyar
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 1:49 pm |
|
Nielas gözlerini kısıp meşe ağacına baktı. Dikkat edince ağacın arkasındaki çizmeleri gördü. Bu onun heyecanlanmasına neden oldu. Oturduğu ve sırtını ağaca dayadığı için arbaletini eline almak pek zor olmadı. Sonra Huor'un sorusunu esen hafif rüzgarında etkisiyle uzaktan biraz boğuk olarak duydu. Atın huysuzlandığını hareketlenmeye başladığını gördü. Bir an hangisine nişan alacağını düşündü.
Arkadaşlai kişiyi görmemiş olması muhtemeldi ve bu yüzden arbaletini ona doğrulttu. At arkadaşlarına yaklaştı fakat adamdan hala bir hareket gelmemişti. Nielas meraklanarak, olacakları izlemeye koyuldu. |
_________________ Giden o eski dünler; geçmiÅ?in karanlıÄ?ında anılarımdı onlar. Bense bulamaz oldum onları. Hep selam gönderdim geride kalana, kanıtım yoktu yarına, Yolcularımla aÄ?ladım... |
|
Back to top |
|
|
Barzini
Kullanıcı
Joined: May 29, 2007
Posts: 317
Location: Ä°zmir
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 2:01 pm |
|
Atının huysuzlanıp, tepinmeye başlamasıyla birden irkildi, Sör Bors. Kafasını sağa sola çevirdikten sonra kendine geldi ve hemen ayağa fırladı, eli çoktan kılıcının kabzasını yakalamıştı, en ufak bir tehlikede yerinden fırlayıp kan dökmeye hazır bekliyordu. Atın huysuzlandığını ve bir yere bakmakta olduğunu fark edip, o tarafa döndü. Kendisine doğru gelmekte olan iki adamı görünce kılıcına davrandı. Oldukça öfkeli bir ses tonuyla sadece tek bir kelime çıktı dudaklarından: Kimsiniz? Çatık kaşlarından ilk görüşte korkmayacak çok az insan vardı Bors’un. Kılıcını tutan kolu gerilmiş, gerektiğinde adeta bir giyotin gibi inip düşmanları etkisiz kılmak için bekliyordu. Kim di Bors’u uyandıranlar? |
_________________ -Fac fortia et patere- |
|
Back to top |
|
|
liero
Kullanıcı
Joined: Aug 29, 2003
Posts: 622
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 2:21 pm |
|
Liero çevreyi bakındı fakat hiçbir ipucuna rastlayamadı. Huor'un yanına doğru ilerliyordu ki Huordan rahatsız olan at huysuzlanmaya başladı. Sonra elinde kılıcıyla ağacın arkasından fırlayan adamı gördü.
Atı gibi sahibi de huysuzdu anlaşılan. Kahvaltısını paylaşabilecek hayırsever birisini umarken Kimsiniz diye bağıran bu adam çıkmıştı karşılarına.
'Sakin ol dostum. ' dedi Liero 'Sadece ormandan geçmekte olan yolcularız. Kahvaltı için avlanacak bir şeyler arıyorduk, senin atına rastladık. Amacımız seni rahatsız etmek değildi.'
Bunları söylerken bir taraftan da adamın hareketlerini tartıyordu. Herhangi bir tehlike durumunda kendini büyülü zırhla saracak büyüyü yapmak için hazır bekliyordu. |
|
|
Back to top |
|
|
Barzini
Kullanıcı
Joined: May 29, 2007
Posts: 317
Location: Ä°zmir
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 2:57 pm |
|
Parmaklarını kılıcının kabzasında oynatarak daha sıkı kavradı. Tanımadığı iki adam tarafından uyandırılmış, belki de yolundan alıkonmak istenmişti. Bir an duraksadı, yüzündeki öfkeli ifade yerini daha meraklı bir bakışa bırakmıştı, bu adamlara nasıl güvenecekti ki. Ormanda neden yemek arasınlardı? Ne işleri vardı? Bors’tan ne istemişlerdi? Yanından geçip gidemezler miydi? Kılıcını indirmemişti hala ama daha hafif bir ses tonuyla, anlaşmak istercesine ki, zaten iki kişiye karşı şansı çok fazla değildi, “ne işiniz var burada, ne istiyorsunuz?” dedi.
Kafasında birden bu adamların faydalı olabileceği düşüncesi belirdi; belki de şehrin ve tapınağın yerini biliyorlardı. |
_________________ -Fac fortia et patere- |
|
Back to top |
|
|
slickblade
Kullanıcı
Joined: Dec 24, 2006
Posts: 182
Location: Eskisehir
|
Posted:
Mon Aug 06, 2007 3:30 pm |
|
"Bak kardeş" diye söze girdi keşiş " Sen kimsin bilmiyorum ama biz farklı amaçlarla yollara düşmüş maceracılarız. Buralara yabancı sayılırız. Doğuda en son bulunduğumuz yerleşim biriminde bize söylenen 1 gün içinde konaklayabileceğimiz bir köye varacağımızdı. Biz de belli bir miktar yiyeceği yeterli gördük ve yola düştük. Ne yazık ki hesaplamalarımızda yanılmışız, şimdi hepimize yetecek yiyeceğimiz yok. İstediğimiz şey karnımızı doyurabileceğimiz yiyecekler.
Peki sen kimsin? Neden buradasın?"
Keşiş yabancıya gösterdiği samimiyeti ondan da bekliyordu. |
|
|
Back to top |
|
|
|
|