Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: AldaTrudel
    Bugün: 11
    Dün: 23
    Toplam: 90340

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 1633
    Üye: 0
    Toplam: 1633

    FrpWorld.Com :: View topic - Masquerade Redemption
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     Masquerade Redemption View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Barzini
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 29, 2007
    Posts: 317
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Fri Sep 28, 2007 12:53 am Reply with quoteBack to top

    Benim adım Christof Romuald Tanrı'nın ve O'nun Cennet'inin bir askeriyim. Bu da benim hikayem, Haçlı Seferleri'ne katılmış, gerçek bir şövalyenin hikayesi.

    Yıl: İ.S. 1141
    Yer: Moravya (Çek Cumhuriyeti Doğusu)

    Savaş oldukça çetindi. Her yerde kan ve kanların içinde yatan cesetler vardı, kimisinin kolu, bacağı, kimisinin ise kafası yoktu. Barbarlara karşı yapılan savaş bütün ovaya yayılmıştı ve güneş batmak üzereydi...

    Kıran kırana çarpışıyorduk. Arkamdan gelen narayı duymamla dönmem ve kılıcımı savurmam bir oldu. Adam göğsünden aldığı darbeyle yıkıldı. Birisi "Arkanda" diye bağırdı, döndüm; ama çok geçti. Karnımın sağ tarafından giren ok, yere düşmem ve karanlık, sonrasını hatırlamıyorum.

    - Meryem Ana?
    - Hayır efendim. Ben Rahibe Anezka. Kızılhaç tarafından Prag'a, Aziz Thomas Katedralinin rahibe kilisesine getirildiniz. Yaranız iyi durumda, kısa süre sonra ayağa kalkabilirsiniz.
    - Hayır! Kendime geldiğime göre görevime dönebilirim.
    Ayağa kalkmayı denedim. Ama yataktan kalkarken, sarılı olan yaramın acısı beni adeta yattığım yere çivilemişti.
    - Efendim! Bu mektup size.
    Rulo halinde sarılmış ve üzerinde Kızılhaç mührü olan mektubu uzattı. Açtım ve okumaya başladım.

    Saygıdeğer Christof;
    Moravya'da barbarlara karşı sürdürdüğümüz savaştan galip ayrılmak üzereyiz. Çekilmeye başladılar. Onları tamamen kuzeye sürdükten sonra Prag'a döneceğiz, sen de bize orada katılabilirsin.
    Prag'da olduğun süre boyunca sanırım kılıcın ve sadakatin Baş Rahip Geza'nın hizmetinde bulunabilir. Eminim onun isteyeceği birkaç vazife vardır.
    Tekrar buluşmak ümidiyle; Sör Cuthbert

    - Mektup için çok müteşekkirim leydim.
    - Çhöm Çhöm! Günaydın şövalye Christof. Sağlıklı olduğunu görmek çok güzel. Sör Cuthbert'in emriyle burada kalmana izin verildi, benim de senden bir iki ufak isteğim olacak. Ne olduğunu bilmediğimiz garip yaratıklar gümüş madenlerimizi ele geçirdi, pek çok çalışanı öldürdüler. Geri dönebilenler içeride ölümsüz bir iblis olduğunu söyledi. Madenlere gidip orada ne olduğunu öğrenmeni istiyorum. Bu kasabamıza tekrar huzuru getirecektir.
    - Yarın sabah ilk iş gümüş madenlerine gidip orayı temizleyeceğim efendim.

    Aynı gece içeriden Anezka'nın çığlığıyla uyandım. Garip bir yaratığın sesi geliyordu, ulama ya da konuşma sesi değildi, daha çok bir hayvan sesine benziyordu. Yerimden fırladım, üzerimdeki sargılara aldırış etmeden, yatağımın yanında duran kılıcıma sarıldım ve içeri koştum. Gördüklerim daha önce gördüğüm hiçbir hayvana benzemeyen yaratıklardı ve Anezka'ya, hayatımı kurtaran kadına saldırıyorlardı. Birisi benim odaya elimde kılıçla girdiğimi fark edince üzerime saldırdı, Kılıcımı kaldırdım ve yaratığa savurdum, aldığı yara onu etkilememiş gibi bana saldırmaya devam etti. Gelen pençe darbesini savurup kılıcımla yaratığın vücuduna tekrar saldırdım, bu sefer onu devirmeyi başarmıştım. Anezka'ya saldıran yaratığı öldürmek için hamle yaptım, kollarından birisini kopardım ve onu da ikinci bir hamleyle yere serdim.
    - Christof yaralanmışsın.
    Aldığım darbenin farkında bile değildim, belki de eski yaram açılmıştı.
    - Çnemli bir şey değil, ufak bir darbe.
    O anda yere düştüm bayılmışım, uyandığımda çoktan öğlen olmuştu. Bugün kasabanın gümüş madenlerine gidip, oradaki ölümsüz dedikleri yaratıkla ilgilenecektim. Zırhımı giydim, kılıcımı aldım ve Anezka'yla konuştuktan sonra yola koyuldum.

    _________________
    -Fac fortia et patere-
    Back to top View user's profileSend private message
    Barzini
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 29, 2007
    Posts: 317
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Tue Oct 02, 2007 11:40 pm Reply with quoteBack to top

    -Bonn Gümüş Madenleri-

    Kasabanın içinde biraz dolaştıktan sonra kuzey kapısından çıktım. Kapıda ki askerler belki de son kez beni selamladı. Madenlerde ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum, ama bu kasaba halkı için huzuru geri getirmeliydim. Hiç olmazsa Anezka için...
    Madenlerin girişinde yanan ateş hala duruyordu, elime yanan odunlardan birisini aldım. İçerisi oldukça karanlıktı. Bir müddet yürüdüm, yol sürekli aşağıya iniyordu ve ortalıkta ürkütücü bir sessizlik vardı.
    Yol biraz genişledi ve ardından etrafı tahta iskelelerle çevrilmiş bir meydana geldim. Duvarın dibinde yaralı bir adam vardı, ona yaklaştım, meşalemi yere bırakıp, adamın yarasına bakmak için eğilmiştim ki arkamdan daha önce duyduğum bir sesle irkilip kılıcıma davrandım. Daha önce Anezka'ya saldıran yaratıklardan birisiydi. Pençesinden son anda kaçabilmiştim. Daha dikkatli olmalıydım bu civarda bu yaratıklarda daha çok olabilirdi.
    Nitekim öyle olmuştu slatzcha ismi verilen bu yaratıklardan pek çoğunu öldürdüm madenlerde ama beni en çok zorlayanlardan birisi henüz karşıma çıkmamıştı.

    Gittikçe aşağıya iniyordum ve her attığım adımda karanlık artıyordu. Meşalem artık yeteri kadar ışık vermemeye başlamıştı, adım attığım yeri ancak görebiliyordum. Bir müddet ilerledikten sonra, ahşap değirmen benzeri bir düzenekle karşılaştım, muhtemelen madendeki su ihtiyacını karşılıyorlar ve buradan çıkan suyu yerin üzerine yönlendiriyorlardı. Karşıya geçebilmek için değirmen benzeri sistemin üzerindeki kolu ittirip su yolunu açtım, şaşırtıcı bir şekilde onca su birkaç saniye içinde akıp gitmişti. Açılan yoldan karşıya geçtim ve şimdiye kadar karşılaştığım en güçlü yaratıkla çarpıştım. Elinde kılıç benzeri bir şey vardı ve aynı bir slatzcha gibi ses çıkarıyordu ama onlardan daha büyük ve güçlü idi. Kılıcımı önce kollarına doğru savurdum, o sırada fark ettim ki kılıcı elinde tutmuyordu; eli zaten eğri bir kılıç biçimindeydi. Ben o şaşkınlıkla bir iki saniye duraksadım ve yaratık bunu fırsat bilerek beni havaya, üç belki de dört metre kadar yukarıya fırlattı. O mesafeden yere düştüm, birkaç kemiğim kırılmış olsa gerek diye geçirdim içimden ama ölmemeliydim; Anezka için...
    Ayağa kalktım ve dövüşmeye devam ettim. Vücuduna aldığı birkaç darbeye daha dayanamadı ve sonunda yıkıldı ama bende bitkin durumdaydım. Kısa bir süre bende soluklandıktan sonra yoluma devam ettim.
    Ahşap bir köprüden ve dar koridorlardan geçtim. Slatzchaların yanı sıra köpek boyutunda dev sıçanlarla dövüştüm ve en sonunda dar ve yüksek bir merdivenden inilen geniş bir salona çıktım. Odanın zemininde güzel taşlarla süslenmiş garip bir yaratığın yüzü vardı merdivenlerin karşısındaki uçta ise yekpare taştan oyulmuş bir taht duruyordu. Sonunda tüm bu yıkımın sorumlusu olan yaratığa ulaşmıştım. Kim bunca zamandır bu kasabaya hayat vermiş olan ve oldukça sıkı korunan böyle bir yeri bu kadar kısa zamanda bu hale getirebilmişti ki. Bunları düşünüp, merdivenlerden ağır ve temkinli adımlarla ilerlerken; birden tavanda tutunduğu yerden atlayan yaratık belirdi karşımda. İnsana benziyordu aslında, ama daha çok maymun ya da ona benzer bir hayvanı andırıyordu. Bileklerinde kürkü olan ve garip bir kostüme bürünmüş bir maymun gibiydi. Konuşmaya başladı:
    - Ben Azhra; yaşamayan. Benim huzuruma kadar gelipte rahatımı bozan sen; derhal defol buradan yoksa benim öfkemle yüzleşeceksin.
    - Buraya Prag halkına ait olanı geri almaya geldim. şimdi Tanrı adına diz çöküp af dile ya da kılıcım seni O'na ulaştıracaktır.
    Bu kısa konuşmanın ardından üzerime saldırdı. Bana doğru koştururken dua etmeye başladım, meşalemi yere attım ve pelerinimin altından kutsal su dolu şişeyi çıkartıp üzerine fırlattım. Ardından kılıcımla bana saldıran pençelerini savuşturup, bir şişe daha kutsal su kullandım. Artık oldukça zayıflamış ve her yeri yanmaya başlamıştı, hareketleri tutuklaştı;
    - Lanetlenmiş olan Azhra. Seni Tanrı adına af dilemeye çağırdım ama kabul etmeyip cehennem yolunda ilerlemeyi tercih ettin. şimdi seni Tanrı'nın cehennemine gönderiyorum. Tanrı ruhunu bağışlasın. Amen.
    Boğazını kılıcımla kestikten sonra yere yıkıldı. Artık madenler eskisi gibi huzurluydu ama bu benim için Prag'daki ilk bela olmayacaktı ve Azhra'nın hizmetkarları tamamıyla temizlenmemişti...

    _________________
    -Fac fortia et patere-
    Back to top View user's profileSend private message
    Barzini
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: May 29, 2007
    Posts: 317
    Location: Ä°zmir

    PostPosted: Tue Dec 11, 2007 3:09 am Reply with quoteBack to top

    ...Azhra'nın taht odasından yukarıya doğru çıkarken yerde ona ait olan bir kolye buldum ve yanımda götürmeye karar verdim.

    Madenlerden yukarıya doğru geldğim yolu çıktım, artık Prag halkı yeniden burada çalışabilecek ve eski güzel günlerini yaşayabileceklerdi. Kasabanın kapısına geldiğimde iki asker beni saygıyla ve sevinçle selamladı, kasaba halkı da aynı durumdaydı. Derhal Anezka'nın kilisenin yanındaki odasına gittim.
    -Christof dönmüşsün.
    -Evet leydim, geldim ve bunu size getirdim. Bana yaptıklarınızın ufak bir karşılığı. Lütfen bu ufak hediyemi kabul edin.
    Azhra'nın kolyesini ona uzatırken yüzünde gerçek bir gülümseme belirdi, Anezka; okadar güzel ve masumdu ki...

    -Çhhöö. Hoşgeldin Christof. Dönmene sevindim ama önce bana gelmeni beklerdim.
    Bu gelen büyük rahip Geza idi. Yine Anezka ile konuşurken görmüştü bizi.
    -Sizi burada bulabileceğimi düşünmüştüm efendim.
    Eğilerek selamladım.
    -Kilise ve prag hizmetinden dolayı çok mutlu oldu Christof sana minnet borçluyuz. Lakin yaptıklarından dolayı kasabaya saldırı kaçınılmaz oldu, askerlerimiz yetersiz kalacaktır, senin Prag'ı gece gelenlerden korumanı istiyorum. Kılıcın ve yüreğin Prag halkını kurtarsın.
    -Pek tabi efendim. Emin olun bu gece kimse Prag halkını rahatsız edemiyecek.
    Kiliseden çıktığımda kapının önünde kalabalık bir insan grubu toplanmıştı, beni gördüklerinde yüzlerindeki sevinç okunabiliyordu. Hep bir ağızdan sevinç naraları atıyorlardı; "çok yaşa Christof! Christof; Prag kahramanı! Yüce Christof!" Bu sevinç gösterisi gerçekten hoşuma gitmişti. sokaklarda biraz dolaştım, tavernaya uğradım, aynı sevinç orada da mevcuttu.

    Ve gece gelmişti...

    O gece sokaklar çok sessizdi, kasaba her zaman böylemiydi bilmiyorum ama bu gece de bir gariplik vardı. aniden bir çığlık duydum, tavernanın arkasındaki sokaktan geliyordu, kılıcımı çekip o tarafa doğru koşturdum. Çç tane zombi iki bayanı sıkıştırmış öldüreceklerdi, son anda yetişmiştim.
    -Sanırım beni arıyorsunuz beyler, bayanları rahat bırakın.
    -Christof; Azhra'nın katili, bizler onun ölümsüz hizmetkarlarıyız ve intikamını almak için geldik.
    -Çlümüne hazırlan Christof.
    -Çleceksin Christof.
    -Tanrı ve onun oğlu adına cehenneme gidin.
    Kılıcımla üzerime gelen hamleleri savuşturdum ama üç kişilerdi ve oldukça iyi silah kullanıyorlardı. Savrulan eğri kılıçlardan birisi koluma isabet etti,iki adım geriçekildim ve sırtımı taş bir binanın duvarına yasladım, artık arkama geçemezlerdi, üçünü de önüme alıp, savurmaya başladım ama hala avantaj onlardaydı. Derken solumdaki zombi gardını düşürdü, bunu fark edince kılıcımı savurup bedenini ikiye ayırdım ama bunu yaparken omzumdan isabet almıştım. devirdiğim adamın yerine geçip iki adım daha geriledim üçüncü adam biraz geride kalınca saldırdım, zpombinin kılıcını savurup hızlı bir hareketle boynuna vurdum, kafası kenarda korkuyla titreyen bayanların ayaklarına yuvarlanmıştı. Artık bire bir kalmıştık. Çzerime yukarıdan savrulan eğri kılıcı bloke ettim ve sonra yandan gelen saldırıyı savuşturup eğri kılıcın gardını düşürdüm ve kılıcımı başımın üzerinde bir kez çevirip karşımdakinin göğsüne sapladım, ardından hızlı bir hareketle çıkartp onunda kafasını kestim. Ama burada bitmemişti.

    Bayanlara evlerine gidip kapılarını kilitlemelerini söyledim ve tam o sırada Anezka'nın kulubesinden gelen çığlığını duydum. O tarafa doğru koşturdum. İçerideki manzara ürkütücüydü. Anezka ve bir rahibe daha ellerindeki meşaleyle kendilerini savunmaya çalışıyordu ve Büyükrahip Geza arkada titriyordu.
    -Christof! şükürler olsun yetiştin.
    -Sizi koruyacağım. (I will protect thee)
    Anezka'nın önünde daha önce madenlerde öldürdüğüm slatzchalardan biri ve Azhra'nın iki zombisi vardı. Kılıcımı slatzchaya savurdum ve o darbeyle yere yıkıldı. bunu gören zombiler bana doğru döndü. Onlar hamle yapamadan birisini yaraladım, yaralı olan güç bela kılıcını bana doğrulturken karnına kılıcımı sapladım ve çıkarttım. Sonra diğerini öldürdüm.

    -Aghh! Tanrı'nın ateşinde kavrulun lanetli ruhlar.
    -Christof, çok teşekkür ederim.
    -Sağol Christof. Sanırım düşündüğümden daha fazlasına sahipsin. Teşekkür ederim.
    -Çnemli değil efendim. Ancak izninizle görevime dönmeliyim. Sokaklarda bu yaratıklardan daha fazla olabilir.
    Ki vardı da. Kiliseden çıkar çıkmaz bir slatzcha daha öldürdüm. Bunların ardı arkası kesilmiyordu. ama başıma gelen en kötü şeyle henüz karşılaşmamıştım...

    _________________
    -Fac fortia et patere-
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.65 Saniye