ışık dediğin ve varlığını kabul ettiğin madde ya da enerji olan "şey" nerede varlığını sürdürüyor ? bir mekana ihtiyacı var değil mi..?
örneğin uzay ya da herhangi bilinmez bir boşluk.. önemli olan o ışığı dahi kapsayan gerçekliktir.. yani mekandır.. mekan ise mutlak karanlıktan başka bir şey değil ki.. zaten sen de farkındasın ve demişsin ki
Quote:
...ve ışığın olmadığı yer karanlıktır.
evet aynen de öyledir.. ama bir detay eksik burada.. esasında ışığın olduğu yer de karanlıktır.. ama ışığın varlığından dolayı biz o karanlığı göremeyiz.. ne zaman ki ışık perdesi kalkar gözümüzden, o zaman gerçeğin farkına varırız..
ışığın yokluğunu düşünebiliriz.. ama karanlığın yokluğundan bahsetmemiz mümkün değildir.. çünkü o heryerde, her an hazır bulunan yegane gerçektir.. biz onu saklarız ışıkla.. gündüz güneşle, gece lambalarımızla.. ne zaman ki bu perde araçları çıkar aradan o zaman mutlak gerçekle yüzleşiriz.. yıldızları düşünelim.. güneş batmasa eğer, güneşin ışığının şiddetinden onları görmemiz mümkün değildir.. aslında gündüz de oradadırlar.. ama güneş onları görmemizi engeller.. hem ışığının şiddetiyle, hem de atmosferdeki gazların ışıkla kırılıp mavi perdeyi gözümüze çekmesiyle.. ama perde kalktığında uzayın sonsuz karanlığını iliklerinizde hissedersiniz..
karanlıkta kötülük gizlenir.. biliyorum ve buna engel olmam da mümkün değil.. ama gerçeği kabul etmemek için bahane de değil bu.. belki "kötülük" kadar sevebilmeyi öğrenmeliyiz karanlığı.. şartları eşitlemek için orada yaşamayı öğrenmeliyiz kanımca.. bir sıçan gibi karanlık bir delikte değil.. bir kurt gibi, panter gibi sevmeliyiz puslu geceleri..
şahsen korkarım karanlıktan.. çoluğu çocuğu olan bir insan için belki de utanılacak birşey bu.. ama bunun üzerine, korkuya rağmen gitmek çok hoşuma gider ve utancı benim için ortadan kaldırır..
ki zaten korkmana rağmen devam edebilmen değil midir cesaret..? cesaret için bulabildiğim en iyi tanım bu..
belki de bu korkunun asıl sebebi, uzun yıllar önce, 1 metre ötesinin olmadığı, aysız, yıldızsız bir gecede bir orman yolunda saatler süren bir "mutlak karanlık" deneyimin etkisi vardır.. kesif karanlıkta gözler bir işe yaramaz.. onlar devreden çıkınca paniğe kapılmanın nedemek olduğunu anlamıştım.. o zamanlar 19 yaşndaydım.. sağdan soldan gelen çalılarda sürünen yaratıkların sesleri, baykuşların çağrıları ve rüzgarın çam kozalakarı ile dalların arasından geçerken ıslıkla söylediği melodiyi unutmam mümkün değil.. yanımda en ufak bir ışık kaynağı olmadan sadece ayağımın altındaki yolun sertliğinin rehberliğinde ilerlediğim iliginç bir tecrübeydi.. insan bilmediği şeyden korkuyor.. karanlık da (görme üzerine kurulu ve aydınlık bağımlısı algımız dolayısı ile) herşeyi gizleyebiliyor bizden.. diğer duyularımızı da eşit olarak kullanabilmeliyiz.. koku alma ve ses algılama duyularımız tehlike anında mecbur kalındığında hiç olmadığı kadar aktif olur adrenalin etkisi ile.. ama tecrübemiz çok çok eksik karanlıkta yaşamak için..
daha bıraksanız yazarım ama sıkmak istemiyorum sizi.. bitiriyorum..
sadece kötülüğün saklandığı, onun rahat rahat cirit attığı bir yer olmaktan çıkarmalıyız karanlık olgusunu.. biz orada yaşamayı bilmiyoruz.. ama öğrenebildiğimizi biliyorum.. çünkü askerde öğrendim.. bilmediğim halde öğrettiler.. çünkü yıllar yılı teröristler kullandı karanlığı.. gizlenip saldırıp kaçtılar o'nu kullanıp.. çünkü biz kullanmayı bilmiyorduk karanlığı.. ama öğrendik.. terörle mücadelede karanlık bir endişe kaynağı değil, pozitif durumdur artık.. neredeyse tüm operasyonlara gece çıkılır.. puslu hava artık korkulacak şey değildir.. çünkü kurtlar puslu havayı sever.. ama şehirde yaşayıp ampul ve güneşle uyuşturursanız zihninizi eğer, karanlıktan çıkan birileri gelip sizi bulur..
kısacası; karanlık taraf tutmaz, kim onu iyi tanıyorsa hayatta kalır.. cesaret ve korkaklık terimlerini dikkatli kullanmak gerekir.. anlamını dahi bilmediği konularda ahkam kesmek kimseye yakışmaz.. sözlerim kimseyi kırmak, fikirlerini hırpalamak için değildir.. sadece zihnimi boşalttım sayın..
Elbette daha bırakırız kardeş... Bakış açın da oldukça ilgimi çekti. Ama sonuç olarak karanlık da aydınlık da bize ait kavramlar. Çrneğin insan bir ışık olmadan görebilseydi bizim için hiç karanlık olmayacaktı. Bu açıdan görme yeteneği olmayan yarasalar için hiçbir zaman karanlık değil. Aynı zamanda ışık bir insanın görmesine yardımcı olmuyorsa o insan için her zaman karanlıktır.
Bu açıdan aslında karanlık biraz da etrafını görememe, anlayamama olarak da adlandırılabilir. Ki böyle bakılırsa aslında ışık karanlığı yok etmiş de sayılabilir bir bakıma... Elbette bir bakıma da aslında hala mükemmel şekilde önümüzdekini görmeyi başaramadığımız bu açıdan da karanlığın devam ettiği savunulabilir.
Aslında belki de bu açıdan ben gölgeyi ilginç bulurum. ( Eh zamanında da Gölgelerin Tanrısını oynamıştım ) Gölge ışığın ortasındaki bir karanlıktır. Ama bazen ışığın yardımcı olamadığı zamanlarda insanların bir şeyleri görmesini anlamasını sağlar. Bazen de tam tersine insanları saklar, onların görülmesini engeller. Kısaca hem karanlığın hem de aydınlığın rolünü oynayabilir.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Joined: Jun 11, 2007
Posts: 629
Location: Miklagaard
Posted:
Thu Jul 23, 2020 4:50 pm
Lord_Feanor wrote:
Aydınlıkta yaşayanların problemleri yoktur, geçmişlerinde kabullenemedikleri yanlışları yoktur ve gelecekten de korkmazlar gölgedekilerin ise mutlaka geçmişleriyle ilgili bir yanlışları wardır ve bu yanlışlarla yüzleşmekten korktuklarından, eğer aydınlığa çıkarlarsa o yanlışı göreceklerini bildiklerinden gölgede kalmayı tercih ederler...
Yapılmış olan yanlış kimsenin altından kalkamayacağı kadar büyükse, kişinin gölgelere kaçması zayıflık olarak değerlendirilmemelidir, eğer pişmansa yüzleşmese bile o yanlışı tekrarlamamak ve kapatmak için çabalıyorsa affedilmelidir... Böyleleri iyi olmalarına rağmen diğerlerinin kendilerini anlamayacağını düşünürler ve bu yüzden gölgeye mahkum olurlar; aynı Turambar Turin gibi... işte bu yüzden daha hüzünlü daha gizemlidirler ve kaybedecek çok şeyleri olmadığı ancak kazanacak pek çok şeyleri olduğu için cesurdurlar ve iyiliğin yanındadırlar. Hayır, eğer halihazırda katil veya hırsız değilse o kişi gölgelerde gezmesi zayıf olduğunu göstermez, üzgün ama mağrurdur o kadar...
çok derin...
_________________ Ne kanun, ne sevgi, ne de çatılmış kılıçlar<br>Dehşet, yaralar, felaketin kendisi bile olsa<br><div>Koruyamayacaktır Fëanor ve Fëanor'un soyundan<br>Saklayan, kendine alan, ellerinde tutan</div><div>Bulan ya da kaçıran kişiy
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.