Frp World Ana Menü
  • Frp World
    » Anasayfa
    » Forum
    » Anketler
    » Akademi
    » Kitap Tanıtımları
    » Haber Arşivi
    » Haber Gönderin
    » Makale Gönderin

  • Üyelere Özel

  • Kişisel
    » Hesabınız
    » Özel Mesajlar
    » Üye Listesi
    » Üye Arama
    » Siteden Çıkış

  • Site Bilgileri
    » Top10
    » Site Hakkında Yorumlarınız
    » İstatistikler
    » Destekleyen Siteler

  • Kullanıcı Menüsü
    Hoşgeldin, Diyar Gezgini
    Üye Adı
    Şifre
    (Kayıt Ol)
    Üyelik:
    Son Üye: CecileAno
    Bugün: 36
    Dün: 35
    Toplam: 90400

    Şu An Bağlı:
    Ziyaretçi: 2101
    Üye: 0
    Toplam: 2101

    FrpWorld.Com :: View topic - New York Günlükleri
    Forum FAQ  |  Search  |  Memberlist  |  Usergroups   |  Register   |  Profile  |  Private Messages  |  Log in

     New York Günlükleri View next topic
    View previous topic
    Post new topicReply to topic
    Author Message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon Feb 16, 2009 10:33 pm Reply with quoteBack to top

    Wall Street

    O zaman bir de Wall Street'i anlatayım... Wall Street nisbeten geç gittiğim yerlerden birisi yine de yaz daha bitmeden orayı da görmüştüm. Çncelikle burası ABD'nin finans merkezi yani bankalar ve tabii ki borsa var. Ama büyük iş merkezlerin ve gökdelenlerin çoğu daha yukarıda. Cadde şehir ilk kurulduğunda şehri çevreliyen duvarın hemen gerisindeymiş o nedenle adı Wall Street. Bu caddenin üzerindeki bir binada ABDnin ilk başkanı George amca ( ama Bush değil Washington) yemin etmiş başkan olmuş, bir yıl burayı başkent yapmış ama sonra burayı sevmeyip Philedelphiaya taşınmışlar...

    George'un yemin ettiği bina hala korunuyor, önünde dev bir heykeli var George amcanın... Bu heykelin arkasındaki binaları da içine alınarak çekilen resimleri Wall Streetin en ünlü resim karelerinden birisi.. Bir de caddenin doğu ucunda Trinity kilisesi var. Binaların arasından o kilisenin görünüşünü de Wall Street'in popüler resimleri arasında görebilirsiniz.

    Gelelim caddeye... Eğer caddeyi daha önce görmediyseniz metrodan ilk çıktığınızda ne oldu, soygun mu oldu, borsa mı çöktü, niye bu kadar polis var niye binaların etrafı barikatle çevrili dersiniz. Ne yazık ki bu caddenin her günkü hali... Polis amcalar 11 Eylül sonrası teröristlerin saldırmayı isteyeceğini düşündükleri binalardan New York borsasını koruyorlar. Binanın çevresinden dolanıp acaba ziyeret için girebileceğim bir yer var mı diye baktım sanırım yok.. Sonuç olarak binayı dıştan gördüm sadece... Eh işte George Amca'nın yemin ettiği binaya girdim. Orada da pek bir şey yok. Tabii caddenin üzerindeki hareketi izlemek de güzel, bunun için caddenin üzerinde oturabileceğiniz birkaç yer var...

    Genelde Wall Streeti tanıtan yazılarda caddenin en etkileyici özelliğinin caddenin çok dar ve binaların yüksek olması olduğu yazıyor. Caddeye bir vaha havası veriyormuş.... Açıkçası beni çok etkilemedi bu özelliği... Ben daha yukarılarda sayıları çok daha fazla olan gökdelenlerden daha çok etkilendim...

    Bu arada Wall Street alanı sadece Wall Streetle sınırlı değil. Wall Street küçük bir cadde ama finans kuruluşları Manhattan'ın ucunda nisbeten büyükçe bir alana yayılıyor. Ancak yine de daha yukarıdaki bölge ile kıyaslarsanız küçük....

    Sonuç olarak Wall Street te çalışmak ister miyim? Sanırım hayır... İlle de bir New York gökdeleninde çalışacaksam yukarıdakileri her halde tercih ederim. Gidilir görülür bu Wall Streetmiş denip çıkılır bence oradan, en azından ben öyle hissettim.

    Bu arada Amerikalılar hala devletin parasından paraları verip verip bankaları kurtarıyorlar hala çökmedi yani Wall Street, ama çökse bile zaten 29da da çökmüştü. Vallahi Amerika ekonomisinin bugünkü yapısı devam ettikçe bir Wall Street çöker yenisi kurulur gibi geliyor... : ) ) )

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Mon Feb 23, 2009 6:23 pm Reply with quoteBack to top

    Çzgürlük Heykeli

    Sanırım bu konudan da özel bir başlıkta söz etmek gerekiyor. Çzgürlük Heykeli ilk başta beni hayal kırıklığına uğratmış bir heykeldir. Neden derseniz, yahu ben devasa bir şey bekliyordum... Karşıma beklediğimden daha ufak bir şey çıktı.... Eh ama zamanla tabii görenleri neden etkilediğini anlıyorsunuz. Muhtemelen ABDyi umut olarak görenler için hele hele bir zaman bir hafta iki hafta süren bir yolculuğun sonunda heykeli görmek güzel bir şey olmuş olmalı...

    Bugün heykeli görmek istiyorsanız, Manhattanın güneyindeki deniz kıyısına gitmeniz yeterli, daha yakından görmek istiyorsanız denizde yapılan turlardan birine katılabilirsiniz. Ama diyorsanız ki ben adanın üzerine çıkacağım... İşte o zaman eh siz istediniz demektir.

    Eğer adaya çıkmaya karar verirseniz, öncelikle Manhattanın güney burnunda New Yorku 1812lerde İngilizlere karşı savunmak için kurulmuş, sonra binbir farklı amaca hizmet etmiş olan Clinton kalesini göreceksiniz. O kalenin içinde şimdilerde Çzgürlük Heykeli gişeleri var. Ama bileti almadan önce kalenin dışına çıkıp bir sıraya göz atın derim ben... Çğleden sonra ise en iyisi gitmekten vazgeçmek bence... Sabah mümkün olduğunca erken gelmek en iyisi...

    Eğer sırada beklerseniz, ki ben epey bekledim. Sırada bekleyenleri eğlendiren ve onlara birşeyler satmaya çalışan tonla insan var... Canınız sıkılmıyor yani... Ama orada belki bir iki saat bekleyeceksiniz hazır olun...

    Çzgürlük Heykeline giden adaya çıkmadan önce bir Hava Alanı tarzı kontrolden daha geçmek gerekiyor... Kemerinizi ayakkabınızı falan çıkarıyorsunuz yani... Bol pantolon giymemek isteyebilisiniz....

    Adaya çıktıktan sonra... Orada yemek yiyecek bir şeyler alabilecek mekanlar da bulacaksınız. En güzeli New York manzarasına ya da Çzgürlük Heykeline bakarak piknik yapmak bence... Ada üzerine dağıtılmış tabelalarda heykel hakkında tonla bilgi var... Aklınızda olsun... Onları şimdi ben yazmıyim siz keşfedin gelirseniz.. ( Eh çok meraklı arkadaşlar her halde Dünya üzerinde internet üzerinden hakkında en çok bilgi toplayabileceğiniz heykel Çzgürlük Heykelidir)

    Dönüş için yine sıraya girmek gerekiyor... Eh vakit geç değilse Ellis Adasına da gidebiliyorsunuz, göçmenlerin sağlık kontrolünden geçip az bir kısmının ( bilmiyorum neden ama bunu çok vurguluyorlar) geriye yollandığı ada... Bu adadan önce de şu Clinton kalesi göçmen kabul yeri imiş... ABDde yaşayan ailelerin birçoğu buradan girmiş o nedenle ABDlileri için burası kayıtlarda kendi aile isimlerini de arayabilecekleri bir yer...

    Çzgürlük Adasından New Jerseye ya da New Yorka dönebiliyorsunuz, sıra var ama havaalanı kontrolü olmayınca çabuk geliyor sıra.... Böylece New Yorkunuza dönebiliyorsunuz...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Wed Feb 25, 2009 7:26 pm Reply with quoteBack to top

    Aşağı Manhattan

    İngilizce adı ile Downtown, bilgisayarda frp oyunu oynayanlar bu kavramı sanırım hatırlarlar. 1600lerde şehri dikdörtgenlere bölmeyi akıl eden şehir planlamacılarının olmadığı dönemlerde kurulmuş, o nedenle sağa sola kıvrılan normal sokakları ve 23üncü cadde 6ıncı bulvar gibi numaralar yerine gerçek sokak isimlerinin olduğu bir bölge Manhattan'da... Aslında bu bölge kuzeyde Downtown olarak adlandırılan yerin yukarılarına da çıkıyor, ama kuzeydeki bölgeler daha sonra göçmenler, sanatçılar, yazarlar ve daha farklı insanlarca değiştirilmiş. Bu bölge bir parça eski havasını koruyor...

    Gerçi ilk olarak bölgeye girdiğinizde göreceğiniz gökdelenler, nasıl bu bölge eski havasını koruyor dedirtebilir. Evet bu bölge Dünya'nın en ünlü finans merkezlerinden birisi olan Wall Street bölgesini de barındırıyor. Wall Street olarak anılan bölge söz konusu sokağın dışına taşıp aşağı mahallenin bir bölümünü kapsamış durumda... Çrneğin yıkılan İkiz Kuleler de bu bölgedeydi. Ancak bu alanın merkezi olan sokakta yani orjinal Wall Street 'te bile 1700lerin yapılarını görebilirsiniz. Washington'un ABDnin ilk başkanı olduğu bina, şehrin ilk kilisesi (daha eskisi var ama o zamanlar şehrin dışında kalıyormuş), Washington'un bağımsızlık savaşının sonunda New York'a geldiğinde eğlendiği taverna burada... Çstelik taverna hala yemek veriyor, bir lokanta bölümü, bir klasik taverna salonu bir de üst katta müzesi var. Sahile yakın bölümünde bu tarz tarihi binalarla, yeni binalar iç içe... Gerçi yukarı kuzey bölgelere çıktıkça gökdelenler artıyor, tarihi binalar azalıyor.

    Tam aşağıda Battery Park diye bir yer var ki, bu park 1800lerin ortalarına kadar New York u savunmak için kurulan bataryaların bulunduğu yermiş. Tabii bunlar birincisi Hollandalıların işine yaramamış kent ingilizlerin eline düşmüş, ikincisi bağımsızlık savaşında ABDlilere de yaramamış, kenti yine İngilizlerce işgal edilmiş, savaş sonuna kadar da öyle kalmış...

    Doğu bölgesinde 1700ler 1800ler boyunca kentin liman bölgesi olan South Port bölgesi var. Burası bugün bir eğlence merkezi, eski gemilerin ikisi limanda müze haline getirilmiş. Denizcilikle ilgili bir sürü eşya kitap ve sairenin satıldığı dükkanlarda var. Arkada gökdelenler, önde 1700ler ve 1800lerin New Yorkunu yansıtan bir ortamın olduğu New Yorkun en sevdiğim yerlerinden birisi burası...

    He bir de burdan Brooklyn köprüsü de görünüyor. 1800lerin sonlarında inşaa edilmiş Manhattan adasını çevresindeki yerlere bağlayan köprülerin ilki, sanırım karlı bir günde karşıya geçmek için tekne bulamayan bir adamın aklına gelmiş ya da efsane öyle diyor. Ne olursa olsun, New Yorklular için neredeyse Empire State ve Çzgürlük heykeli kadar gurur veren bir şey Brooklin Köprüsü...

    Batı bölgesi ise 1900lerin ve bugünün liman bölgesinin başladığı yer. Asıl gemiler tabii daha yukarılarda. Ticari olanların çoğu New Jersey'e geliyormuş... Burada özellikle Dünya Finans Merkezi ilginç bir yapı... Bu yapının üst katlarından Dünya Ticaret Merkezinin kalıntılarını ve yapılan yeni binayı görebiliyorsunuz. Sanırım yan yana beş kule yapacaklarmış, adı da Freedom Tower olacakmış.

    Kısacası kafamı dağıtmak için Manhattan'daki ilk günlerimi geçirdiğim bir mekandı burası... Eh New Yorka gidenlere kesinlikle tavsiye edeceğim yerlerden birisi...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Mar 03, 2009 2:53 am Reply with quoteBack to top

    Çin Mahallesi ve Küçük İtalya

    Arkadaşlar bu bir süre için bir bölgeden bahsettiğim son başlık olacak. Bundan sonra biraz New York'taki yaşamımdan ve biraz da üniversiteden bahsedeyim. Tiyatro, sinema gibi eğlence mekanlarını merak ediyorsanız. İlk bir buçuk ay hava da güzel olduğu için belki bu tür yerlere hiç gitmedim. O nedenle bu tür yerleri de biraz ileriye atacağım.

    Çin Mahallesi ve Küçük İtalya ilk zamanlar en bol bol dolaştığım yerlerden birisi idi. Çzellikle ilk başlarda Küçük İtalya.

    Çin Mahallesi, Manhattan'ın güneydoğu bölgesinde epey geniş bir bölgeyi kaplıyor. Neredeyse her gittiğim zaman hareketli bir mahalle. İçinde çok büyük bir ana mekan yok. En çok sokaklarda dolaşmak, Çince yazıların, dükkanların, otantik eşyaların arasında daracık sokaklara girip çıkmak... Eğer otantik Çin eşyaları ilginizi çekiyorsa mahallenin batısında Broadway üzerinde dev bir Çin mağzası var... Yatak çarşafından, çaydanlığa, yemek çubuğundan, birkaç tonluk heykellere Çin'e özgü tonla eşya var. Kanal Caddesi adı verilen caddede de daha küçük ama daha ucuz eşya satan tonla dükkan var. Çin Mahallesine gelen çoğu kişinin yemek için geldiğini söyleniyor. Tonla lokanta var bunun için, özellikle kızarmış ördekleri astıkları lokantalar neredeyse her köşede var. Ben yemeği genelde İtalyan Mahallesinde yedim. Ama her gittiğimde mutlaka Çin Dondurma Fabrikası denen ufak bir dondurmacıdan dondurma alıp, mahallenin güneyindeki park alanında yedim. Bu parkta haftasonları yaşlı genç bir sürü insan toplanıyor. Go oynuyorlar, bilmediğim başka oyunlar oynuyorlar, dövüş sporları çalışıyorlar. Müzik çalıyorlar. Anlayacağınız bir tür toplanma yeri gibi. Gittiğimde genellikle dondurmamı burada yiyiyorum. Çin Mahallesinde bir de daha önce Budist Tapınağı görmemiş olanlar benim gibi Budist Tapınağına gitmek isteyebilir. Çok büyük bir tapınak değil. İçeride dev bir Buda heykeli bir de dükkan var.

    Küçük İtalya zamanında bugünkü Çin Mahallesinin büyük bölümünü kaplıyormuş şimdi sadece bir caddenin üzerinde... Mulberry Caddesi.... Caddenin üzerinde özellikle dışarıya sandalye ve masa atan lokantalar, kafeler bana sanki İzmir'deymişim gibi hissettiriyorlar. Belki bu nedenle burayı seviyorum. Ama yemekler, ve içecekler çok pahalı, kentin pek çok yerinden daha pahalı. Eylül ayında bu mahallede on gün süren Sen Genaro Festivali var. Ben iki gününe katıldım. Müzik dinledim yemek yedim. Bir paylaçoyu düşürme oyunu var onu seyrettim. Bu oyun şöyle... Bir paylaço ufak bir su havuzunun üzerinde oturuyor. Siz her birine cüzzi miktarda para ödediğiniz topları bir hedefe isabet ettirmeye çalışıyorsunuz. Eğer hedef tutarsa paylaçonun koltuğu kapanıyor. Paylaço düşüyor. Ancak hemen beliryeyim. siz topu atarken paylaço sizinle dalga geçiyor. Hem de epey bir dalga geçiyor. O arada sinirlenip ard arda on onbeş top atanı gördüm ki o bir topun ücreti olan cüzzi miktar on onbeşle çarpılınca cüzziyetini kaybediyor. Bence en güzeli kenarda durup seyretmek ve gülmek...

    Kısacası bu mahalle New York'ta sadece sokaklarında dolaşarak akşamlarımı geçirdiğim ilk mekandı. Çzellikle Küçük İtalya... Eh New York'ta en çok görülecek yerlerden birisi... Ve bu yerlerin içinde büyük turist organizasyonlarının, dev eğlence mekanlarının, dükkanların, lokantaların, turist bilgi ofislerinin olmadığı tek yer sanırım burası... Bazıları için bu o kadar güzel bir özellik olmayabilir. Ama bunun böyle olması sizin için olumluysa, New York'a geldiğinizde bu bölgenin tadını çıkarın derim...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Starfell
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 17, 2008
    Posts: 693
    Location: Istanbul

    PostPosted: Fri Mar 06, 2009 7:18 pm Reply with quoteBack to top

    Bu küçük italya gerçekten çok hoş duruyo. İlgimi cezbetti. Birazda Brodwaya uğra Firble Smile
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sun Mar 08, 2009 11:32 pm Reply with quoteBack to top

    Broadway e çok uğradım kardeş... İkinci dönem özellikle ama onu... New York'un merkezi bölgesini anlatmadan önce biraz yaşamımı anlatayım... Belki onu da merak edenler olur. Hem New York lisans yüksek lisans doktora yapmak isteyenleri de çekebilecek bir yer...

    Apartmana Yerleşmek ve Günlük İhtiyaçlar

    Arkadaşlar ben apartman aramadım fellik fellik aslında aramayı bekliyordum. Ancak buradaki sanırım ikinci günümde okulun apartman dairelerinden birinde kalabileceğimi öğrendim. Çniversitede genelde yurt çıktı denir. Ona benzer bir durum... Ancak yurt değil apartman dairesi...

    Hemen bir noktadan bahsedeyim önce... Burada apartman denince aslında bizde daire denen şey anlaşılıyor. Binaya geldiğimde kapıcıya ben burda kalacakmışım demiştim. Adam hangi apartman dedi. Ben de işte bu apartman dedim binayı göstererek o da iyi de hangi apartman dedi. Bu diyalogu bir üç dört dakika sürdürdük meğerse hangi daire anlamında soruyormuş.

    Dairede ilk dönem Dominik Cumhuriyetli bir çocukla kaldım. ( Çocuk dediğim benim yaşlarımda ) Eh odanın banyoya yakın bölümünü istedi böylece oda direk bölünmüş oldu... Sonra da pek beraber bir şey yapmadık. O kendi yaşamını ben de kendi yaşamımı yaşadım.

    Bu arada evet daire stüdyo tipi olduğundan aslında daire derken tek odayı kastediyorum. Bir köşede ufak bir tuvalet ve banyo var. Odaya girerken geçilen koridorda da iki tane ufak dolap bölmesi var. Yani betonun içinde dolap rafları yerleştirecek şekilde boşluk bırakmışlar. Apartmanın betonu dökülürken imal edilen bir dolap anlayacağınız. Tabii bi de kapı takmışlar sonradan...

    Evde kalıyorsanız ilk ihtiyacınız yatak... Burada Sleepys diye bir yer var ben oradan almıştım yatağı ancak oraya göre daha ucuz ve kaliteli isimler var. Çzellikle Bed&Beyonds ve de K-mart isimli dükkanlar süper. K-marttan da masamı aldım ben. Adamlar yatak ve masayı parça parça getiriyorlar siz de onu yapboz yapar gibi kuruyorsunuz. Aslında sokakta bırakılmış yatak masa ve mobilyalar da var. Başka şehre ya da ülkeye taşıyıp eşyalarını götüremeyen ve satamayanların çoğu... İçlerinden güzel bir şeyler çıkabiliyormuş...

    Temel ihtiyaçları karşıladıktan sonra evin birçok gereksinimini Home Depottan karşılayabilirsiniz birçok yerde dev gibi mağzaları var. Çiçekten tencereye, eğer dev gibi bir salonunuz varsa ortasına konacak havuzdan elektrikli süpürgeye klozete her şey var...

    Bunları karşıladıktan sonra... Evet benim gibi yemek özürlü değilseniz yemek ve temizlik malzemeleri kalıyor geriye...

    Yemek... New Yorkta belki en rahat buluna şey.. Her köşede koskoca yiyecek mağzaları var. Whole Food en çok karşınıza çıkanlardan biri benim köşemde var. Adamların örneğin yirmi otuz çeşit kahvesi var. On onbeş çeşit peyniri var... Bunun dışında da ufak tefek birçok dükkan var ki bunların içinde bir bölümü daha önce bahsettiğim deliler ( bakınız lokantalar bölümü : ) ) ) Ayrıca da mesela sadece peynir satan orjinal dükkanlar da var...

    Temizliğe gelince... Yine orjinal mesela gözünüzün önünde sabunu döküp sonra dev kalıplardan istediğiniz boyda sabunu kesenleri geçiyorum. Ana yerler eczaneler... Aslında eczaneler burada süper her şey var. Alamayacağınız tek şey ilaç, yani ciddi ilaçlar... Doktor reçetesi olmadan Türkiyede alabileceğiniz çoğu ilaç burada satılmıyor aksi gibi de doktorlar kolay kolay reçete de yazmıyorlar. Zaten sağlık ABD'nin ciddi bir sorunu anladığım kadarıyla ve oldukça da tartışılıyor. Eh buradan istediğiniz birçok orjinal hatta tuhaf temizlik malzemesini bulabilirsiniz.

    Giysi ve posta kartı gibi eşyaları bulmakta zorlanmayacaksınız. Giysi dükkanlarının en büyüğü sanırım on katlı her katı dev gibi bugüne gördüğüm en büyük giysi mağazası olan MACY.... Herald Squere denen yerde... Bu arada aklınızda olsun pahalı dükkanların çoğunda 10 15 dolarlık bir iki ürün oluyor böylece siz de bir markanın sembolünü taşıyan bir hediye almış olabiliyorsunuz...

    Kağıt kalem ataç zımba vesaire... Bunları ararken ilk dönem deli oldum... Eczanelerde ancak çizgili kağıt buldum mecburen bir süre onu kullandım. Oysa aslında işin kuralı beyaz kağıttır. Neyse şimdi dolu var elimde... Silgi kalem ve saire için size önerim. Staples a gidin... Burası ayrıca farklı ofis malzemelerini de alabileceğiniz bir yer... Mesela ben buradan mektup zarfı da aldım.

    Eh ihtiyaç kabul ederseniz, bilgisayar oyunları, müzik, oyuncak gibi şeyleri de alabileceğiniz dolu yer var. Oyuncak için Times Squredeki Toysarasa mutlaka bakın. Sanırım Dünyanın en büyük oyuncak mağazası. Ve gerçekten muhteşem. Ama bakmak ve mümkün olduğunca almamak lazım. : ) ) ) Ben de almadım zaten...

    Uzun bir yazı oldu.. New Yorkta ufak tefek ihtiyaçlar için de dolu yer olduğunu unutmayın.. Aramak gerekiyor sadece... Burada yazdıklarım ise sadece Manhattan için geçerli... Bilmiyorum belki biraz sıkıcı olmuştur ancak işte bu da günlüğümün bir bölümü sonuçta.. : ) ) ) )

    Bundan sonra da biraz üniversiteye başvuru sürecinden bahsedeyim.
    Ama hadi araya bir Broadway i sıkıştırırım Aegron için... Gerçi bu konuda pek çok siteden de bilgi alabilirsiniz ama belki benim özel deneyimim ve fikirlerim işe yarar böyle bir şey düşünenler için.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Fri Mar 13, 2009 11:30 pm Reply with quoteBack to top

    Broadway Tiyatroları, Times Meydanı ( Ve çok kısaca Broadway Caddesi)

    Sondan başlayayım. Çünkü ben New Yorka geldiğinde Broadway Caddesinin iki yanı tiyartolarla kaplı bir cadde olduğunu zannediyordum. Değilmiş. Aslında Broadway Caddesi adanın en güney ucundan başlayıp en kuzey noktasına kadar giden bir cadde yani Manhattan'ı boydan boya geçiyor. Çzerinde yürümek muhtemelen bir başından bir başına en az 4-5 saat alır. Cadde eski Manhattan'dan şu koordinat sistemini andıran bölgeye girerken kıvrılıp diğer cadde ve sokakların oluşturduğu dikdörtgenleri kesen bir cadde haline geliyor. Cadde boyunca ilginç meydanlar, değişik dükkanlar var. Ancak tiyatro bölgesi denen bölge caddenin 7. cadde ile kesiştiği yerle sınırlı ki bu bölge Times Meydanı, bu da bizi sondan ikinci konumuza getiriyor.

    Times Meydanı kentin merkez bölgesi olarak adlandırılan bölgesinin ana eğlence merkezi olarak adlandırılabilir. Asıl meydan 7. cadde ile Broadway'ın birbirini X şekli yaparak kesmesi ile oluşuyor. Bu X in alt ve üst uçlarındaki daracık alanlardan birinde ABD asker gönüllüleri kayıt merkezi, öbüründe de gece ışıklandırılan bir sembolik seyirci tribünü ( ama oturabiliyorsunuz gidip) bir de sanırım Daffy adında birinin heykeli var.

    Ancak bunların hiçbiri meydana asıl büyüsünü katan etkenler değil. Meydanı asıl meydan yapan dört bir yanda asılı duran onlarca renkli tabela, ekran, ışık, reklam, dükkan vitrini.... Çylesine çok ışık var ki. Kente tepeden bakılan her hangi bir yerden hemen fark ediliyor. Benim evimin olduğu yerden de caddenin ötesinde bakıldığında ışıklar çok güzel görünüyor. Meydanın etrafındaki sokaklarda da, özellikle 42. cadde boyunca ışıklar, panolar ve gösteri devam ediyor.

    Meydan kendi başına bir gösteri merkezi demek yanlış olmaz, özellikle cuma ve cumartesi akşamları ancak meydanın ortasındaysanız gösteriye katılmak zorundasınız. Her bir yanda birileri sizin ilginizi çekmeye çalışıyor ve hafifçe baktığınızda bile adam size gelip şöyle bir gösteri var. şöyle bir tiyatro var. Komide Klübüne gelsene bu akşam ( nedense bunun reklamı epey bi yapılıyor) şöyle bir dükkan var demeye başlıyorlar. Meydan üzerinde epey büyük dükkanlar ( Sanırım Virgin müzik, video, elektronik eşya mağzası ile Toysaras en büyükleri ), küçük ama epey güzel lokantalar, eh epey büyük eğlence merkezleri var.

    Eğer sinemaya gitmek isterseniz mesela 42. caddede Imax ve Regal sinemaları var ki mutlaka 3 boyutlu film oluyor ikisinde de... Dükkanlardan Toysarus süper... Oraya girip bir şey almamak sanırım cidden irade gerektiyor beni bile zorladı dükkan.. En azından Jurassic Park ürünlerinin satıldığı yerdeki dev dinazoru mutlaka görün bence...

    Fanatiği olanlar için meydanda bir Hard Rock Cafe olduğunu da yazayım. Blues ve Jazz sevenler için... İki müziği de dinleyebileceğiniz birçok klup var meydanın civarında...

    Ben daha çok meydandaki tiyatrolara gittim. Yani Broadway tiyatroları...

    Broadway tiyatroları... Genellikle müzikaldirler. Büyük sahnelerde çok fazla sayıda seyirci ile, çok cesur sahneleri sergiliyorlar. Sahnelerin teknik olanakları muazzam. Ancak biletlerin epey pahalı olduğundan bahsedeyim. 60 dolara belki 50 ya da 40 a arkalardan yer bulursunuz. Ki ben öyle yaptım. Çnlere gitmek istiyorsanız 100ün üstüne çıkmalısınız. Eh arkadan oyun gözüküyor. Güzel de görünüyor. Ama yine de arkalarda olmak insanın sinirlerini biraz bozuyor. En azından oyun başlayana kadar.

    Ben ilk Broadway oyununa geçen dönemin sonuna gittim. Operadaki Hayalet... Broadwayde en çok insanın izlediği müzikal... Dünyada gişe hasılatı en yüksek olan gösteri... Bütün filmleri geride bırakmış... Ve gerçekten muhteşem hikayesi, oyunculuğu, sahnedeki pek çok şey... Gerçekten çok zor bir dönem için çok güzel bir son oldu benim için...

    Daha sonra Marry Popins ve Küçük Deniz Kızına gittim. İkisi de güzeldi. Gerçi fazlası ile çocuksu hikayelerdi. Ne bileyim benim çocukluğumda çocuk hikayeleri daha fazla hayatın gerçeklerini içeriyordu. Kötü olaylar da evet biraz yumuşatılıyordu ama yer alıyordu hikayelerde... şimdi bu hikayeler ( Deniz Kızının orjinal hikayesi mesela) değiştirilip içlerindeki unsurlar değiştirilip her şeyin en sonunda iyi şekilde sonlandığı hikayelere dönüşüyor. Ancak olsun biraz kafamı dağıttım onlarda da...

    Eh işte bu da Broadway tiyatroları... Pahalılar... O nedenle çok fazla gitmek zor. Ama bi gidip görmek, eğer burada yaşıyorsanız belki de arada gidip görmek lazım.. Burası sonuçta belki her şeyden çok gösteri konusunda merkezi sayılır her türlü gösterinin...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Dragon_Knight
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Oct 04, 2007
    Posts: 165
    Location: Sivas

    PostPosted: Sat Mar 14, 2009 2:48 pm Reply with quoteBack to top

    Firble zevkle takip ediyorum. Sormak istediğim bir şey var. Tiyatro biletine 50-60 dolar dedin peki roman fiyatları ?

    _________________
    Neden insanlar bu kadar acımasız ?<br>Neden dostum düÅ?manımdan farksız ?<br>Neden kaybedilince deÄ?erler anlaÅ?ılır ?<br>Neden güçlü hep duygularla oynaÅ?ır?<br>
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sat Mar 14, 2009 6:38 pm Reply with quoteBack to top

    Roman fiyatları değişiyor kardeş... Ufak cep romanı tarzı 10 doların altında olanları da var. 50-60a çıkanı da... Bir de bazen kullanılmış olanlar satılıyor ki bu da fiyatları daha da düşürüyor.

    Bu arada aklında olsun New Yorkta uzun süre kalırsan eğer kitapçılardan birine üye olursan o zaman zaman zaman yüzde 50yi bulan indirimler oluyor.

    Bir nokta daha büyük kitapçıların çoğunda kahve içilecek bir yer oluyor ( Sanırım artık Ankara ve İstanbulda da çoğu yerde var) Orada oturup kitap okuyabiliyorsun. Ben cuma akşamları ve cumartesi sabahları New York'ta geçen cinayet öykülerinin toplandığı bir kitap okuyorum. Kitabı yarıladım. şubat ayında da bir kitabı bitirmiştim.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Mar 24, 2009 4:06 am Reply with quoteBack to top

    Madem arkadaşlar bu tür konulara ilgi daha fazla o konulardan devam edeyim. Çniversitelere başvuru, üniversite için dersler vesaire gibi konulardan isteyenlere özel mesajla bahsederim. Hadi şimdi en azından benim gibi fanatiklerinin olduğunu düşündüğüm bir şeyden bahsedeyim.

    NBA MAÇLARI

    New Yorktasanız NBA maçlarını izleyeceğiniz yer Madison Square Gardendır. Burası 32. cadde üzerinde 7 ve 8 nolu bulvarların arasındadır. Altında New York'un en büyük tren istasyonu vardır. Basket maçları dışında buz hokeyi, boks, tenis maçları, sirk, konserler, politik konuşmalar ( Bizdeki mitingler gibi) köpek yarışmaları ( nasıl bir şey bilmiyorum sadece reklamını gördüm) ve çocuk tiyatroları da burada sahneleniyor. Madison Square Garden kendini Dünyanın en meşhur arenası olarak tanıtıyor. Artık bilmiyorum, New Yorkun her zaman var olan abartma huyundan kaynaklanıyor da olabilir bu tanımın yapılma nedeni...

    Ben burada sadece NBA maçlarına gittim. Çç maça gittim şu ana kadar, birine arkadaşlarımla gittim. Birinin daha biletini aldım gitcem.

    Çncelikle şunu belirteyim. 10 dolara da bilet var, 1000 doların üstüne de... Bu muazzam fark adamların sahnedeki tüm yerleri çok iyi fiyatlandırmalarından kaynaklanıyor. Ben genellikle 40 dolarlık yerden seyrediyorum maçları... Ancak 10 dolarlık yerden bile oyun net gözüküyor merak etmeyin.

    Sakın öyle soluk soluğa izlenen bir maç beklemeyin... Maçlardan birinde hakikaten ortam güzeldi. Ancak o maçta bile insanların beraber slogan atması ancak basket sahasının üzerindeki dev ekranda atılacak sloganın gösterilmesi ile mümkün oluyordu. İnsanlar o dev ekranın yardımı olmadan slogan atmayı beceremiyorlar kısacası... Birkaç defa denediler ben şait oldum olmadı...

    Oyun sırasında insanlar kalkıyor, arkada bulunan kırk kusur restoranttan yiyecek içecek alıyor tekrar geliyor tekrar kalkıyor. Bence o nedenle yerin ortalarda olması iyi. Kenarlarda olursa insanlara yol verme eziyeti çekersiniz. Ben çektim bir maçta hakikaten korkunçtu.

    Oyunu bir saat önce gelin, kapılar açılmamışsa kapının önündeki muazzam sıraya sakın girmeyin... On dakika caddede oyalanın sonra tekrar dönün, eğer kapı açılmışsa o dev ( en azından bana öyle görünmüştü) şaşılacak kadar kısa sürede kayboluyor. Yukarı çıkınca yemek yiyin Knicksin dükkanına gidin. Biraz erken oturup reklamları izleyin. En azından ben tüm bunlardan epey keyif almıştım...

    Basket oyunu ne diyebilirim ki gerçekten çok güzel... Aralarda da güzel gösteriler oluyor. Gerçi hoşlanmayan insanı sinir edecek kadar çok reklam koyuyorlar araya... Aralarda bazen tribunlerin arasında kamera dolaştırıyorlar bir defa benim tribüne de gelmişlerdi. Kamere sizi çektiğinde kendinizi sahanın üzerindeki dev ekranda görebiliyorsunuz. Eğer ilginç bir şeyler yapıyor ne bileyim mesela dans ediyorsanız kameranın sizi çekme olasılığı daha yüksek. Emin değilim ama sanırım kamera sizi çektiğinde televizyona da çıkmış oluyorsunuz.

    Bileti almak için.... Benim evim iki adım ötede olduğundan hep gişeden alıyorum ama internet çok iyi bir seçenek... Çyle biletler hızla falan tükenmiyor bazı özel maçlar hariç... İki hafta önce sanırım her fiyata bilet bulunur. Bir hafta kala bazı maçlarda pahalı bölümlerin biletleri kalmış olabilir. Ancak bazen maçın yapılacağı gün bile 40 dolarlık bölümün biletleri kalmış olabiliyor. Yine de maçı izlemek istiyorsanız. New York Knicksin ya da Madison Square Garden'ın sayfasına girip bileti erkenden almanız daha iyi olacaktır.

    Son bir nokta New York Knicks ortalama bir NBA takımı her ne kadar burada maç seyretmek de zevkli olsa bile, mesela bir Chicago, bir Los Angles, bir Orlando, hatta nehri geçecek haliniz varsa ( ben kaç aydır geçmedim de : ) ) ) New Jersey maçını seyretmek daha güzel olabilir.

    Bu arada ben New Jersey New York maçını arkadaşlarımla seyrettim. New Jersey açıkça New Yorktan daha iyiydi.

    Yine de madem burada yaşıyorum ben New Yorkumun maçını seyrederim kardeşim... Bir gün New Jerseye taşınırsam o zaman düşünürüm artık durumu...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Aegron Linwelin
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Jul 18, 2007
    Posts: 2614
    Location: Bursa

    PostPosted: Tue Mar 24, 2009 5:09 am Reply with quoteBack to top

    New York süpermiş abi ya... Very Happy

    Cidden hoş gözüküyor anlattığın kadarıyla

    _________________
    Thanks Mario but The princess is in another castle!!
    Mr.Green Razz
    Back to top View user's profileSend private messageSend e-mailVisit poster's websiteMSN Messenger
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Mar 24, 2009 2:58 pm Reply with quoteBack to top

    Süper görünüyor çünkü süper olan yanlarını anlatıyorum. Bursa'nın da sadece güzel yanlarını anlatsan sen mesela, Bursa da aynı derece de güzel görünür. Gerçi Bursa konsunda ben tarafsız bakamam ne de olsa memleketim.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Sat Apr 04, 2009 4:07 pm Reply with quoteBack to top

    İrlandalıların Barları, Dans Yerleri, Jazz Klupleri, Komedi Klupleri ve Lüks Oteller

    Arkadaşlar New Yorkta belki beni en çok şaşırtan lüks görünen mekanların birçoğuna standart bir şıklığın altındaki kıyafetlerimle girebilmemdi. Adamlar gayet rahat kabul ediyorlar sizin mesela üst düzey otellerden birisine girmenize. Eğer merak ediyorsanız, bir gece kalmak için bir aylık kira parasının fazlasını bazen ödemeniz gereken bu yerlerde eh 5-6 doları gözden çıkarıp bir şeyler içebilirsiniz. Aynı miktarda bir şeyi salaş bir yerde 1.5 2 dolara da içebileceğinizin farkında olarak tabii. Ancak işte bi girip göz atmak için bir defalık gözden çıkabilir belki öyle bir para.. Eğer kız arkadaşım olsaydı da, en azından şu andaki gelirimle bir defa götürüp akşam yemeği yedirebilirdim orada, 100-200 dolar falan tutar her halde, ama evlilik teklif etmek için ya da evlilik yıl dönümümüzü kutlamak için gidilebilir.

    Zaten burada pahalı olan her yer "Çok Çzel Fırsatlar" sunuyor, bir bölümünü yeni keşfediyorum. Mesela ön taraflarında 300-500 dolar gibi fiyatlara yer bulabildiğiniz oyunların biletlerini iki hafta önce alınca 20-30 dolara kadar düşebiliyormuş sanırım, gerçi NBA in en pahalı yerinin fiyatı ki 3000 dolar ve en ucuz yerinin fiyatı ki 10 dolar arasındaki uçurum her halde az yerde vardır.

    İrlanda barlarına gelince, arkadaşlar eğer bar kelimesi tüylerinizi diken diken edecek kadar tepki duymuyorsanız barlara ben bi girip bakın derim, Alkollü bir şey içmek zorunda değilsiniz, bildiğimiz kahve ya da çay içebilirsiniz. Ben İrlanda kahvesi içtim. Bir miktar alkollü ama tadı çok güzeldi. Ancak bundan daha güzeli açık olan televizyonlardan yayınlanan Amerikan Futbolu, basketbol, beyzbol maçları, hafif karanlık ortam, barda dizili duran tonla içki şişesi, eğer İrlandalıların bayramlarına denk geldiyseniz çalan İrlanda müzikleri ile gülen, bazen abartılı düzeyde güzel İrlandalı kardeşlerimiz bence ortamı çok çok güzel hale getiriyor.

    Eğer 10 20 mart arasında geldiyseniz arada bir tarihte Saint Patrik günü olacaktır. Söz konusu Saint Patrik günü bir İrlanda bayramı olsa da, bayramın en coşkulu kutlandığı yer burası, İrlandadan insanlar buraya geliyorlar kutlamak için, düşünün artık... Sadece o gün İrlanda barlarında yeşil bira satılır, yine eğer bira sizin katiyen ağzıma sürmem dediğiniz bir içecek değilse, kırk yılın başında bir içerim diyebiliyorsanız hiç olmazsa, işte içtiğiniz o kırk yılın başının Saint Patrik günü olmasını öneririm.

    Dans mekanlarına gelince, şu ana kadar birisine gittim. Belirli bir saatte açılıyorlar, açıkçası ortamı sevmedim, para verdim kalayım mantığı ile kaldım. Farklı müzik sevenler için farklı ortamlar varmış, ben rastgele birisine gittim. Bazen belirli salonlarda belli konserler de oluyormuş..

    Jazz ve Blues Klupleri kesinlikle çok çok hoşuma gitti. Evimin hemen yakınında bir evin bodrum katında bir tane var. Müzikten pek bir şey anlamadığımı itiraf edeyim. Ancak çaldıkları aletin sınırlarını sonuna kadar zorluyorlar. Zaman zaman birbirleri ile yarışıyorlar atışıyorlar, hafif karanlık ortamda hakikaten çok güzel oluyor dinlemek... Bir bakıma müziğin güzelliğinden çok çalanların yeteneğine hayran kalıyorsunuz, bu da nasıl oluyor ben de bilmiyorum. Belki biraz daha uzun dinlesem Jazz müziğinin de tadını daha fazla alabilirim.

    Komedi Klupleri, hiç adamların esprilerini anlayacağımı zannetmezdim, ama anlıyorum, hem de gayet iyi anlıyorum, elbette benim gülmediğim ama ABDlilerin güldüğü yerler de oluyor, ancak kesinlikle ben de çok gülerek çıktım. Klasik tiyatro gibi izlenmiyor kluplerde gösteri yapanlar, bir lokantadaki gibi masalara oturup içmek yemek için bir şeyler söylenebiliyor.

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Firble
    Forum Yöneticisi





    Joined: Mar 12, 2004
    Posts: 6496

    PostPosted: Tue Apr 07, 2009 7:25 pm Reply with quoteBack to top

    Rockafeller Merkezi ve New York'un Diğer Zenginleri

    Rockafeller.... 20. yüzyılın başlarında ismi anılan üç büyük Amerikalı iş adamından biridir. Bildiğim kadarı ile torunları hala Dünyanın en güçlü ailesi olarak anılıyor. Diğer üç büyük Carnege ve J P Morgan...

    Bu üçlünün üçü de New Yorkumuzu güzelleştirmek için kendilerince çaba harcamışlar, elbette hayrına değil New York onların reklamını en fazla yapabilecekleri şehir olduğu için.

    En başarılısı, New Yorkun sembollerinden birisi olan Rockafellar Merkezi. Bu merkez zannediyorum 7-8 gökdelenden oluşan bir merkez. New York'un gökdelenler mahallesinin kalbi bir bakıma Rockafellar amcama ait. Kompleksin altında bir lokantalar ve mağazalar alanı var.

    Sadece bir göz atmak için bile içine girilebilir. Çzellikle lokantalar alanına girmeden önce dev resimler ve Rockafellar amcamın yazdığı özlü sözler var. Gelirseniz okuyun mutlaka...

    Ancak merkeze bir defa gelince ilk olarak önereceğim özellikle yazsa ortadaki gökdelenin tepesine çıkın, hani Empire State de demiştim ya başka bir yerde yukarı çıkmanızı önereceğim diye işte o başka yer burası... Sadece bir dolar fazla veriliyor. Ama manzara daha güzel, Empire State de önü gökdelenlerle kesilen Central Park ve ileride Harlem ayaklarınızın altında, şaşırtıcı bir şekilde Çzgürlük Heykeli, New Jersey ve akla gelebilecek bütün ana New York binaları çok güzel görünüyor, elbette Empire State de kesinlikle göremeyeceğiniz bir binayı buradan görebiliyorsunuz, o da Empire State in kendisi...

    Bilmiyorum ilginizi çeker mi ama bina düşecekmiş de onu tutuyormuş gibi fotoğraf çektirme adeti var. Bir de girişte binanın kolonuna benzeyen bir şeyin üstüne oturuyorsunuz arkanızda New Yorkun fotoğrafı var. Sonuç olarak şuna benzeyen bir fotoğraf alabiliyorsunuz tabii 20-30 dolar gibi fahiş bir fiyata Image

    Eğer ekim-nisan arasında bir tarihteyseniz ise Rockafellar ın özellikle New York çapında meşhur bir aktivitesi gökdelenlerin önündeki alanlardan birisi buz pateni pistine çevriliyor. Yılbaşının hemen öncesinde de dev bir noel ağacı dikiliyor. Gelecek sene de burada olursam buz pateni yapmak istiyorum, açık havada buz pateni yapanları izlemek bile çok güzel.

    Ççüncüsü bazı kişilerin ilgisini çekebilir, ben neymiş diye katıldı. NBC stüdyolarına gidebiliyorsunuz. Çnlü haber sunucusu ( adını unuttum, hiçbir ABDli ünlü haber sunucusu tanımıyorum zaten ) haber sunduğu yeri, haberlerin nasıl alındığını, dizilerin sohbet programlarının çekildiği alanı, maske ve makyajın nasıl hazırlandığını görüyorsunuz. Sanırım bunlar sizin katılacağınız turda değişebilir, çünkü her turda görülen yerler değişiyormuş.

    Benim en hoşuma giden hava durumu ile haberlerin sunulduğu yerdi. Turda iki kişi seçim birine 1 dakika haber öbürüne de hava durumu sunduruyorlar kayıtları alabiliyorsunuz, ayrıca isterseniz aşağıda da kayıtları alabileceğiniz yerler var.

    Bunun dışında klasik müziğe ayrılmamış en azından New York'un sanıyorum ABDdenin de en büyük sahnesi burada Radyo City Müzik Hall denilen yer... Burada konsere gittim gerçekten çok sade ama sade olmasına rağmen etkileyici bir sahne... Burada politik konuşmalardan tiyato gösterilerine konserlere kadar pek çok şey oluyor. Ancak en meşhuru izlemediğim ve dolayısı ile de çok fazla bilmediğim Rockets Show denen şey... Zannediyorum okuduğum kadarı ile bizim Anadolu Ateşi buradan esinlenmiş. Elbette gösteri tarzları farklı ama bu da onun gibi amatör kişileri eğiterek yapılan bir gösteri, bir de tema farklı olsa da giysiler ve bizimkilerin halk danslarını yorumlayışı bana biraz benzer gözüktü.

    Neyse bir New York günlüğünün daha sonuna geldik bir sonrakinda görüşmek üzere...

    _________________
    HARBE GÄ°DEN
    Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
    Orhan Veliden
    Back to top View user's profileSend private message
    Starfell
    Kullanıcı
    Kullanıcı





    Joined: Apr 17, 2008
    Posts: 693
    Location: Istanbul

    PostPosted: Wed Apr 08, 2009 12:24 pm Reply with quoteBack to top

    Zaten birazcık komplo teorilerine meraklı olanlara Rockafeller ismi hiçç yabancı gelmez. Amcamızım new york üzerindede emelleri varmış demek ki... Very Happy
    Back to top View user's profileSend private message
    Display posts from previous:      
    Post new topicReply to topic


     Jump to:   



    View next topic
    View previous topic
    You cannot post new topics in this forum
    You cannot reply to topics in this forum
    You cannot edit your posts in this forum
    You cannot delete your posts in this forum
    You cannot vote in polls in this forum


    Powered by phpBB © 2001 phpBB Group

    :: HalloweenV2 phpBB Theme Exclusive ::
     
    FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.

    FRPWorld, yeni bir frp dünyası


    Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır.
    Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.


    Sayfa Üretimi: 0.61 Saniye