Joined: Jan 25, 2005
Posts: 2113
Location: Duskwood
Posted:
Wed May 05, 2010 8:11 pm
Fantastik kitaplar da çoğu zaman iyi tarafın maceralarını okuyoruz, olayları onların gözlerinden görüyoruz. Ama çok nadirdir kötü baş karakterler, bir elin parmaklarını geçmez. Acaba iyiler o kadar uğraşıp didinirken, kötüler onlar için bu planları nasıl yapıyor, nerelerde yaşıyor, neler hissediyor?
Ben hep merak etmişimdir mesela, bu kötüler neden yazılmaz, karanlık karakter niye anlatılmaz. İnsan bilmek istiyor tabii. Bazen bunlar anlatılsa da çok kısa geçiliyor, hikayenin can alıcı bir ayrıntısını göstermek için kullanılıyor.
En çok merak uyandıran hangisi mi?
Benim en çok merak ettiğim, hatta bütün yaşamını okumak istediğim mesela, Martel'dir. Martel'i sadece kıyıdan köşeden tanıyoruz. Geçmişi anlatılıyor ama kısacık bir şey. Bilmem sizler kötüleri de merak ediyormusunuz ama ben ediyorum
Ben Sauron'un ilk çağda Melkor'un baş hizmetkarı ikenki maceralarını anlatan bir kitap okumak isterdim Tolkien'in ağzından. Silmarillion'da arada bahsi geçer, ama çoğu zaman yaptıkları gizemli olarak bırakılmıştır.
Hmm her zaman oyle degil gerci... Bazen kotu karakterlerin de hayat hikayeleri konu olabiliyor... Ozellikle bir karakter cok one ciktiginda... Mesela Batman in Joker i bu konuda en sira disi karakterlerden birisi idi sanirim... Bir de tabii Star Wars in diger tum karakterlerini un olarak kat kat gecen karakteri Darth Vader var, ama sonra onu bir sekilde iyi karaktere donusturduler... : ) ) )
Ozellikle Cizgi Roman tarzi birbirini izleyen hikayelerde surekli mucadele edilen daha ayrintili bir kotu karakter yaratilmasi gelenek haline geldi... Benim fantastik hikayelerle tanismam genelde frpworld araciligi ile oldugu icin, en aklimda kalan kotu karakterler frpworld oyun ve hikayelerinden, eh bir parca da Unutulmus diyarlardan... Mesela Drizzt romanlari ilk basta butun bir irki "kotu" olarak tasvir ediyordu.... Ki bu irki tasvir eden epey kitap yazildi....
Catboy un hikayesindeki Emre de benim aklimda yer eden kotu karakterlerden birisi, gerci iyi ve kotu arasinda da gidip geliyor.
Aslinda tam olarak iyi ya da kotu degilde, daha derinligi olan karakterler daha guzel oluyor bence.... Yani farkli karakterlerin iyilik ve kotuluk arasinda gidip gelmelerinin daha cok supriz yaratmalarinin ben kesin olarak bir tarafa ait olmalarindan daha iyi oldugunu dusunuyorum.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
Walter O'dim, Randall Flagg, Richard Fannin, Rio Flario, Marten, Yürüyen Adam, Hiçliğin Kralı, John Farson, Walter Paddick, ne derseniz deyin adını O Kara Kule'nin Siyahlı Adamı,
Onun bulunduğu her bir sayfayı nerdeyse ezberlemiştim bu adam hakkında bilgi bulabilmek çok zor 7 kitap noyunca bizi izliyor ama o aslında kim olduğu belli olmayan biri, niçin kızıl kralın yardımcısı, neden Walter nasıl binlerce yıldır yaşıyor o ne türlü birbüyücü, s. Kingi kalın bir kitabını çıkarsa onun hayatıyla ilgili hiç soluksuz okurum.
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
Aslinda evet fantastik edebiyat denince fantastik halk edebiyatini atlamak olmaz... Ornegin vampirler fantastik halk edebiyatinin yarattigi ilginc kotu karakterlerden biri, ki modern edebiyatta da vampir kotu karakter epey var.
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
.
Gökkuşağının Sekizinci Rengi - Bülent Eriş'in romanında baş karakter acımasız bir kiralık katildi.
Bir de dünyaca meşhur şibumi romanında da baş karakter yine bir casus ve kiralık katil.
İnsanlar bayılıyor; bazen aramız bozuluyor kişilerle; "bunu nasıl sevebiliyorsun!" dediğimde. Çrneğin Joker, Artemis Entreri, vs millet hastası, hayranı oluyor. Ben maalesef kötü bir karakterle empati kuramıyorum, ne kadar başarılı, cazibeli, vs olsun benim gözümde kıymeti yok. Çoğu öyküde bu karakterin böyle bir kişiliğe bürünmesinin altında yatan olaylar verilir; örneğin ailesi, sevdiği katledilmiştir, işkence görmüştür vs ama intikam almakla, tanımadığın kişileri para karşılığında öldürmek arasında da fark vardır.
Yazarların kötüleri okuyucuya benimsetmelerini de hoş karşılamıyorum. Böyle çok film de var; hamamböceği ezer gibi insan öldüren kişiler sevimli hale getiriliyor. Aslında kötülük gerçekten de çok kötü korkulası bir şey. Ancak bütün bu kötüye olan sempatimiz, belki hepimizin içinde biraz kötülük olması (bende yok ) ve belki de içten içe kötülüğün temsil ettiği o güce erişemeyecek kadar iyi olduğumuz için o karakterlere duyduğumuz saygı (bende yok ama )
Ya Joker hayranlığını ben de pek hoş karşılamıyorum Bildiğin kötü, şeytani yahu adam (iyi yaratılmış bir karakter, orası ayrı)
Tam kötü sayılırlar mı tartışılır (gerçi yoo, sayılırlar), ama Ejderha Mızrağında Kitara, Raistlin ve Dalamar üzerinde fazlasıyla duruyordu. Hal böyle olunca tabii, neden kötü olduklarını anlayıp karakteri sevmek, onun amaçlarını anlamak daha mümkün olabiliyor.
Fantastik edebiyatın en sevmediğim yanlarından biri de aslında bu iyi-kötü olayı. Karakterler genellikle katı bir şekilde siyah ya da beyaz oluyorlar. Bunun dışına çıkabilen (ya da karakterleri çıkarabilen) çok fantastik edebiyat yazarı da yok.
Mesela Robert Jordan bunun dışına çıkabilen yazarlardan biri. Okuyanlar bilir, Aes Sedailer özlerinde iyi insanlar; ama gerçekten bütün dünyayı yönetebilecekleri düşüncesindeler. şu durumda Aes Sedailere kötü diyemeyiz, şeytani amaçları yok; ama ahlak ve etiğe uygun çalışıp çalışmadıkları tartışılır. Seride böyle ahlaki eğilimleri sorguya açık bolca karakter var. Tabii bunların yanında düz kötü ve düz iyi karakterler de var. Bu sayede isteyen istediği tarafı tutabiliyor, karakterler sorguya açık olduğu için. Yine aynı sebepten 'iyi' ve 'kötü' taraflara aşağı yukarı aynı ağırlık veriliyor. Falan filan.
Joined: Jan 07, 2004
Posts: 808
Location: istanbul
Posted:
Fri May 07, 2010 12:48 pm
kötü karakterlerden çok, ana kahramanlarla çıkarı çatışanlar diyelim
Çizgi romanlarda, bahsi geçen konuya daha çok önem veriliyor.
Mesela Martin Mystere'in düşmanı olan Kara adamlar üzerine kitaplar vardır. Onları anlatır, geçmişlerini, amaçlarını. Aynı şekilde gene Martin'in düşmanı olan Orloff'dan da yeri geldiğinde çok detaylı olarak bahseder.
Dragonlance serilerinde de benzer bir durum vardır. Forgotten Realmsda da aynı durum.
Bu, bence serilerin uzunluğuyla alakalı bir şey. Dragonlance, Martin Mystere, batman gibi yıllar süren bir hikaye kurgusu yazıyorsanız. Mecbursunuz düşmanların hikayesinden bahsetmeye. Hem bütünlük sağlamak için, hem de hikaye çıkarmak için.
David Eddings'in romanları 3 ve ya 6 kitaplık olduğundan ana karakterleri anlatmayı yeterli görmüş. Roman kısa zaten.
Joined: Jan 25, 2005
Posts: 2113
Location: Duskwood
Posted:
Fri May 07, 2010 5:19 pm
Benim bahsetmek istediğim şey neden kötü olmuşlar, neler hissediyorlar, günlük hayata nasıllar, onları bu kadar karanlık yapan ne?
Kötü karakterlere duyulan sempatiden değil, sadece belki de biraz değişiklik istemekten kaynaklanan bir şey Mesela biraz alakasız ama Anakin'in Darth Vader olma hikayesi çok güzeldi, çok etkilenmiştim. Lord Soth'un hikayesini de çok beğenmiştim. Yani bu kötüler günlük hayatta ne yaparlar, kendi kendilerine ne düşünürler, hiç vicdan azabı çekerler mi, birisine aşık olurlar mı?
Genelde kötüler şöyle yaptı, böyle yaptı, bilmem kimin aciz kalması karşısında kahkahalara boğuldu vs... Ama Ne düşünüyorlar bilmiyoruz...
Androner'in dediğine katılıyorum, daha uzun süreli yayınlarda, mecbur kalarak biraz kötülerden bahsediyorlar. Ama diğerlerinde...
Joined: Mar 10, 2005
Posts: 2585
Location: YalnızlıÄ?ın hüküm sürdüÄ?ü yerden
Posted:
Fri May 07, 2010 5:24 pm
Fantastik edebiyatı sorgulayacak olursak, neden kötü oldular çünkü içlerindeki bir şey onları böyle yapmaya itti. Birinci sebep bu oluyor genelde. İkinci sebep ise koşullar onları çaresizce acımasız yaptı. Ççüncü sebep de duygularına yenik düştüler oluyor.
Ama ben seviyorum kötü karakterleri, hak vermişimdir çoğu zaman. Çünkü genelde iyiler hep doğuştan yetenekli olup kaderleri falan çiziliyor ama kötüler öyle değil. Canını dişine takarak büyük güç için ellerinden geleni yapıyorlar, zekiler, hırslılar, amaçları var. Boş değiller...
_________________ And i still wonder if you ever wonder the same!...
Joined: Oct 04, 2007
Posts: 2670
Location: Innsmouth
Posted:
Fri May 07, 2010 5:44 pm
dwaxer wrote:
.
Gökkuşağının Sekizinci Rengi - Bülent Eriş'in romanında baş karakter acımasız bir kiralık katildi.
Bir de dünyaca meşhur şibumi romanında da baş karakter yine bir casus ve kiralık katil.
İnsanlar bayılıyor; bazen aramız bozuluyor kişilerle; "bunu nasıl sevebiliyorsun!" dediğimde. Çrneğin Joker, Artemis Entreri, vs millet hastası, hayranı oluyor. Ben maalesef kötü bir karakterle empati kuramıyorum, ne kadar başarılı, cazibeli, vs olsun benim gözümde kıymeti yok. Çoğu öyküde bu karakterin böyle bir kişiliğe bürünmesinin altında yatan olaylar verilir; örneğin ailesi, sevdiği katledilmiştir, işkence görmüştür vs ama intikam almakla, tanımadığın kişileri para karşılığında öldürmek arasında da fark vardır.
Yazarların kötüleri okuyucuya benimsetmelerini de hoş karşılamıyorum. Böyle çok film de var; hamamböceği ezer gibi insan öldüren kişiler sevimli hale getiriliyor. Aslında kötülük gerçekten de çok kötü korkulası bir şey. Ancak bütün bu kötüye olan sempatimiz, belki hepimizin içinde biraz kötülük olması (bende yok ) ve belki de içten içe kötülüğün temsil ettiği o güce erişemeyecek kadar iyi olduğumuz için o karakterlere duyduğumuz saygı (bende yok ama )
.
Bu başlıktaki katıldığım tek insan İçim cız ediyor masumların öldürüldüğünü okuduğumda. Bilgisayar oyunlarında bile kötülük yapamıyorum, mesela Star Wars oynarken "bu sefer Sith olacağım!" diyorum kendimi lawful good olarak buluyorum falan
Yalnız şöyle bir şey var, anakarakteri kötü birisi olan film ve kitaplarda kötü karakterler ne yaparsa yapsın adamın haklı olduğunu düşünüyorum, abartmadığı sürece tabii. Dexter gibi mesela. Ama hikayesini okumak istediğim iki tane kötü adam varsa onlar da Taht Oyunları'ndan (evet, yine ) Jaime LANNISTER "the Kingslayer" (aynı zamanda bu WoW'daki bir title'dır ) ve Tyrion LANNISTER "the Imp".
Artemis Entreri'nin gözünden dünyayı görmek güzel olmuştu mesela, yada örümcek kraliçenin savaşı serisindeki tüm grup üyeleri (2 tanesi dışında) tam anlamıyla çıkarcı yada kötüydü. Eğlenceli bir kitaptı o yüzden, ama Drizzt'in gözünden olaylara bakmakta güzeldir mesela.
Yazmadan edemedim. Kitabi var mi bilmiyorum. Ama fantastik Dunyanin en saglam ve nereyse herseyi, annesinden cocukluguna, esi ve ailesine kadar islenmis bir karakter Freddy Kruger'dir. Hemen hemen tum filmlerinde de diger tum karakterleri oldukca golgede birakir. : ) )
_________________ HARBE GÄ°DEN
Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>Gene böyle güzel dön; <br>Dudaklarında deniz kokusu, <br>Kirpiklerinde tuz; <br>Harbe giden sarı saçlı çocuk! <br>
Orhan Veliden
şahsi fikrim kötüleri sevme sebebi toplumlardaki adalet duygusunun zedelenmesinden dolayı ortaya çıkıyor. Zaten burada bahsedilen çoğu kötünün kendilerinde mantıklı sebepleri var. "İnsanları kandırayım, parama para katayım ha ha!" diye düşünen bir kötünün kimse tarafından sevileceğini düşünmüyorum. (Çünkü onlar gerçek hayatta seviliyor roman kahramanı olsa prim yapmaz.)
Kötü kahraman demeyelim de kötülük yapan normal insan romanından bahsedince "Suç ve Ceza" geldi aklıma. Sefillerin "Jean Valjean"i de müebbet hapse mahkum bir suçludur.
Hayal aleminin bize dayattığı bir önerme kötülerin daha zeki, iyilerin ise hafif saf olması. Gerçek hayatta kötülerin zihnine inerseniz basit sığ ve ben merkezci bir yapının olduğunu görürsünüz.
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum
FRPWorld.Com ülkemizdeki fantezi edebiyatı ve frp sevenleri bir araya getirmeyi amaçlayan bir web sitesidir. 2003 yılında kurulmuş olan sitemiz kullanıcı ve yöneticilerimizin katkıları ile büyüyüp Türkiyenin en büyük frp sitelerinden birisi olmuştur. Galerisi, indirilecekler kısmı, akademisi, yazarları ile sitemiz tam bir frp hazinesidir. FRPWorld sizin de desteklerinizle böyle olmaya devam edecektir. FRP'nin doyumsuzca yaşandığı bu diyara hoş geldiniz.
FRPWorld, yeni bir frp dünyası
Sitede bulunan yazı, doküman ve diğer içerikler siteye ait olup başkaları tarafından kopyalanması, dağıtılması ya da ticari amaçla kullanılması yasaktır. Siteye yapmış olduğunuz katkılar frpworld.com'un olup bunları yayınlama ya da yayınlamama hakkı site yöneticilerine aittir.