SÇRGÇN
Tarih: 12.01.2005 Saat: 17:56
Konu: Hikaye Ve Makaleler


Oren ve Gorath'ın kaleminden binlerce yıl unutulmayacak olan bir hikaye! İki tanrıçanın eşsiz savaşını konu olan ve bir sürgünün üzün verici nefreti ile başlayan bu hikayeyi sonuna kadar okumadan karar vermeyin. Aşkın ve onurun arasındaki o ince bağı bir şövalyenin gözünden fark edin!

Gecenin karanlığında gökyüzünde beliren bir ışık hızla aşağıya doğru süzüldü ve büyük bir parlaklıkla yeryüzüne indi. Parlaklık bir an için hızla arttı ve sonunda büyük bir ışık dalgalanması ile tamamen yok oldu. Bir kadının sinirli bakışları gökyüzüne döndü ve Â?Dünyaya sürülmem bir şey değiştirmeyecek Sezrart!Â? diyen haykırışı duyuldu. Kadının sesindeki kudret ve güç o kadar büyüktü ki etrafta, ışığın indiği açık arazide yaşayan tüm hayvanların sesleri durdu ve bir an sadece sessizlik yaşandı. Â?Ben, aşk tanrıçası Melleari, eninde sonunda geriye dönüp intikamımı alacağım.Â?
Elinde tuttuğu asasını gökyüzüne doğru sallayan beyazlar içindeki kadın çatık kaşlarını yeryüzüne çevirdi ve Â?Ah dünya!Â? dedi. Â?Senin için sana sürüldüm.Â?
Etrafta hiçbir ses duyulmazken az ilerdeki sessizlik ormanına doğru ilerlemeye başladı. Bu ormanda elfler yaşardı ve elflerin tanrıçası İnone, Mellearinin en iyi dostlarından birisiydi.

şövalye Gundar elflerin şehrini yeni terk etmişti ve ilk defa buradan gülümsemek yerine gözyaşları ile ayrılmıştı... Evet, bir şövalyenin gözyaşlarıÂ? Tek tek dökülüyordu çünkü aşkını kalbine gömmesi gerektiğini öğrenmişti... Kalbini verdiği elf leydisine açılmıştı ancak hiç beklemediği şekilde reddedilmiş, aşağılanmış ve terslenmişti...
Omuzları çökmüş şövalye amaçsızca atını sürüyordu rahvan rahvan...
Kafasında sadece leydisinin son sözleri yankılanıyordu... Kol korumalarının içine sakladığı işlemeli mendile gitti gözü...

Melleari ormana adımını atmıştı ki ormanın derinlerinde yankılanan ve adeta çığlıklarla birlikte duyulan o şarkıyı hissetti. Bu aşkın şarkısıydı. Biliyordu bir erkeğin kalbindeki aşktan başka bir şey bu şarkıyı ortaya çıkaramazdı. Bir erkek... Terk edilmiş bir erkek mi?
Asasını gökyüzüne doğru salladı ve "İnone!" diye seslendi elflerin biricik tanrıçasına. "Ne yaptığını sanıyorsun?"
Hafif bir kıkırdama duyuldu ormandan. Kıkırdama içleri dağlayan bir güzellikle buluşarak ortaya çıktı ve ormanı bütünleştiren her bitki bir noktada toplanmışçasına doğaya renk kattı.
"Bunda senin parmağın olduğunu biliyorum İnone!" dedi Melleari çatık kaşları ile. Beyaz cübbesinin altından tüm güzelliği ortaya dökülüyor ve çıplaklığı doğa ile bütünleşiyordu.
"Kıllı bir insan Melleari!" dedi elflerin tanrıçası. "Sadece bir insan!"
"İnsanlarda âşık olurlar None!" dedi Mereari. "Bunda anlayamadığın ne?"
Elf tanrıçası bu sert sözler üzerine her zaman dostu olan tanrıçaya kaşlarını çatarak baktı. "Çşık olurlar Melleari ama kendi o tensel aşklarını asla bir elfle buluşturamazlar. Elflerin yüzeysel aşkından asla anlayamazlar!"
"Elflerde insanlar gibidirler İnone!" dedi Melleari. "Onlarda insanlara âşık olurlar. Bu ölümlüler arasında çok sık görülen bir şeydir." Gözlerini kıstı ve elf tanrıçasına baktı. "Hatta biz tanrılar arasında bile..."
İki tanrıçanın konuşması henüz bitmişti ve İnoneÂ?nin yaydığı ışıklar kaybolurken ağaçların arasından atıyla çıkan Gundar Keenhand, Melleari yi görünce atını durdurdu.

"Leydim ormanda tek başınıza ne arıyorsunuz? Burası yalnız bir leydi için oldukça tehlikeli..." dedi Meleariye bakan şövalye.
Gundar tam leydi Meleari ile konuşacaktı ki elf tanrıçasının sureti ile sarıldı bedeni. Bir ezilmişlik hissetti elf tanrıçası İnoneyi görünce yan tarafta. Bakışları Meleariden İnoneye kayarken İnone ona küçümseme ile bakıyor ve karşısındaki tanrıça olmasa ezecekmiş gibi duruyordu.
Sonra aklına gelen bir düşünce ile yüzü aydınlandı elf tanrıçasının "Görüyorsun Meleari!" dedi. "Artık güzelliğim seninkinden daha dikkat çekici. Artık gerçek bir tanrıça bile değilsin ki aşkı yayasın."
Meleari ellerine baktı ve üzerinde sürekli bulunan auranın azalmakta olduğunu fark etti. Neler oluyordu? Aura neden azalıyordu?
Derken İnone şövalyeye döndü ve "şu anda seni koruyan hiçbir güç yok şövalye!" dedi. "Aşkın yanında değilken seni koruyan ne olacak?"
Bakışlarını yeniden Meleariye çevirdi ve "Peki seni koruyan ne olacak?" diye sordu aşk tanrıçasına. "Seni uyarıyorum Meleari!" dedi buyuran sesi. "Bir kez daha topraklarıma insanların aşkını getirmeye çabalarsan seni yok ederim." Güzel suratında bir gülümseme belirdi. "Ve emin ol artık bunu yapacak gücüm var. Senden daha güçlüyüm!"
Gundar küçümseyici bir kahkaha attı...
"Hah... Aşkın gücünü küçümseme tanrıça İnoneÂ? Aşk basit sınırları arkasında bırakan bir kavramdırÂ? Savaş başlatan ya da bitiren, nice Savaşçıları savaş alanında binlerce ölü yatmaktayken ayakta tutan güç budur..." Gözü bilekliğindeki mendile gitti... "şövalyeler savaşa kolluklarında, âşıklarının mendiliyle gittiği sürece aşk var olacak ve gücü herhangi bir tanrınınkinden fazla olacak..."
Gundar hiddetlenen tanrıçaya belki son sözleri olacak sözleri sarf etti... "Evet, güçlüsün ve beni bir anda yok edebilirsinÂ? Ama bu senin yüceliğini değil, acizliğini kanıtlar! Aşktan olan korkunu kanıtlar... Bu korku neden 'Yüce' tanrıça? Hiç sevgilin olmadı mı? Tabii büyülediklerinden başka?"
Gundar hiddet dolu gözlerle tanrıçaya baktı... Bu aşkının dışa vurumuydu. Çlmek umurunda değildi! Asıl bunları söylemezse yaşayamazdı.
Tanrıça İnone badem gözlerini kısarak saygısız şövalyeye baktı ve tek elini havaya doğru kaldırarak "Çyleyse gücüme tanık ol şövalye!" dedi. "Biz elfler insanlardan hoşlanmayız. Zaten köpek gibi ürüyorsunuz. şimdi birisi eksilse ne olur ki?"
Meleari dehşet içinde olanları izledi ve tam tanrıça elini kaldırmış ilahi gücünü şövalye üzerinde kullanmak üzereyken ileriye atıldı. Artık karşısındaki tanrıçanın ezici varlığını oda hissediyordu. İlahi güçleri gittikçe yok oluyor ve o daha da iyi anlıyordu yaşamın ne demek olduğunu. Artık biliyordu bir insanın üzerine salınan o kuvvetli tanrı aurasının neler yapabildiğini.
Tanrıçanın büyüsü parmaklarından boşalırken Meleari araya girdi ve büyük bir haykırış ormanda yankılandı.

Haykırışın ardından Gundar yere yığıldı... şövalye asla önüne birinin geçmesine izin vermezdi, hele bir Leydinin asla!
Tanrıça onun önüne geçmeseydi belki bu saldırıdan sakınabilirdi kendini ama bu sefer gönüllü hedef olması gerekmişti...
şövalyenin bedeni kasıldı ve son nefesi ile birlikte, iki tanrıça ruhun bedenini terk edişini izledilerÂ?
MeleariÂ?nin haykırışı tüm ormanda yankılandı. Beyazlar içindeki kadın ölen şövalyenin bedeninin önüne diz çökerken ruhunda yeni bir gücün doğmakta olduğunu hissediyordu.
HAYIR!
Aslında bu güç hiç gitmemişti. Çmitsizliğiydi onu bu hâle getiren. Bir tanrıça nasıl tanrıların babası Odeusun izni olmadan tüm güçlerini kaybedebilirdi ki?
Yavaşça ayağa kalktı ve bakışlarını gökyüzüne doğru yükselmekte olan ruha çevirerek "Asla!" dedi. "Asla ama asla böyle bir aşk ölmemeli!" Dudaklarından sözler dökülürken bir ışık tüm ormanı kapladı ve ölmüş olan beden vücudunda birçok yara ile havaya süzüldü. Gökyüzüne yükselmekte olan ruh havada bir an için öylece donup kaldı.
Tanrıça İnone bir an şaşkınlıkla baktı ve sonra "Demek güçlerini kaybetmedin Meleari!" dedi. Bir kahkaha patlattı. "Ama hâla bir ölüyü senin bile diriltemeyeceğini biliyorum!"
Meleari içindeki nefreti aşk duyguları ile bastırdı ve yalvarışı tüm kâinatı sardı. "Lütfen baba!" dedi yalvararak "Bana onu bağışla. Bu senden ilk ve son isteğim"
Hava hızla karardı ve tanrıların babası Odeus'un varlıksal sureti belirdi gökyüzünde. İnonenin kahkahası bir anda bir kahkaha ile kesildi ve gülen Odeusun büyüsel sureti sardı ölüyü. Gundar'ın ruhu hızla yeryüzüne yöneldi ve bedenine geriye yerleşti.
"Kalk Gundar!" dedi tanrıların babası. "Kalk ve tanrıçan için seçilmiş savaşçı ol!" Sonra kahkaha Meleariyi sardı. "Bu senin için tek yapabileceğim şeydi kızım!" dedi. "Artık tanrılar katında yalnızsın."
Gundarın ruhu geri bedenine girdi, göz ve ağız boşluklarından açık mavi bir ışık sızdı ve söndü. Gundar eflatun gözbebekleriyle yattığı yerden etrafı süzdü ve ayağa kalkarak kılıcını kavradı. Vücudunda dolaşan yeni bir gücü hissediyorduÂ? Bunu kalbinin her atışında her nefes alışında baştan yaşıyordu... Kendi içinde tanrısallıktan bir parça hisseden Gundar Aşk tanrıçasına baktı ve kılıcını sessizce ona teslim etti...
"Kılıcım emrinizde tanrıçam!" dedi saygı dolu bir sesle.
Tanrıça Meleari kılıca dokundu ve bir dua okudu. Sonra gözlerini açtığında yeniden tüm benliği ile gücünü kendisine doğrultmuş olan elf tanrıçası İnoneyi gördü. Gözlerinde hülyalı bir bakışla elf tanrıçasına baktı ve "Sana karşımdan çekilmen için son bir şans veriyorum İnone!" dedi.
"Son bir şans..." diye tekrarladı şövalyenin dudakları istem dışı bir şekilde.
İnone bir kahkaha attı ve Â?Asıl yolumdan çekilmesi ve bu ormandan defolup gitmesi gereken sensin Meleari!Â? dedi.

"Seni tanrıçamı tehdit etmekten menederimÂ? Eğer bir derdin varsa en iyi savaşçını çağır gelsin onunla bir düello yapacağım! Ben yenersem tanrıçamı rahat bırakırsın sen yenersen... Sen seç!" şövalyenin eflatun gözleri tanrıçayı süzüyordu. Gözbebekleri olsaydı tam nereye baktığı anlaşılacaktıÂ? Ama gözlerinde saf bir şefkat vardı.
İnone bu sözler üzerine bir kahkaha attı ve büyük bir mutlulukla elflere özgü bir şarkı söylemeye başladı. Ağaçların arasında bir kıpırtı oldu ve badem gözlü bir şekil ormandaki açıklığa doğru yürüdü.
şövalye bir anda bakakaldı ve birkaç adım gerileyerek yeniden İnonenin seçmiş olduğu savaşçısına baktı. Gözlerini kıstı ve Â?LeydimÂ?Â? dedi. Â?Bu ne şeref?Â?
İnonenin kahkahası eşliğinde elf kızının sözcükleri duyuldu. Â?Seni yenmek başka bir şeref olacak Gundar.Â?
İnonenin kahkahası durdu ve Â?Bakalım bir elf druide karşı ne kadar başarılısın.Â?
Yutkunan Gundar kılıcını eline aldı ve sıkıca kavradı. Â?En iyi hamleni yap Druid! Rakip rakiptir!Â?
Druidin içten gelen kahkahası duyuldu. Kahkaha sanki şövalyenin kulaklarının içinde yankılanmıştı. Druid elini kaldırdı ve etrafındaki ağaçlardan büyük bir güç akmaya başladı elf kızının bedenine. Güç bedene akarken şövalye tiksinti ile geriye çekildi. Büyüden nefret ettiği kadar bu elf kızından hoşlanıyordu!
Büyü elf kızının bedeninde dolarken elf kızının şimdi yaşamla güçlenmiş kudretli sesi duyuldu:
Â?şimdi çok daha güçlüyüm Gundar!Â?
"Güç... Demek güçlüsünÂ? Gücü elde etmek için önce hak etmek gerekir. Ben bunun için canımı ortaya koydum. Görüşmediğimiz kısa zamanda çok değiştim sevgilim..."
Aşkın bıçağının kendi bedenini kesmeyeceğini hisseden şövalye kılıcını ve kalkanını indirdi ama kalkan tutan eli tir tir titriyordu inmek istemezmişçesine.
Sadece umuyordu şövalye. Sevgilisinin bıçağının bedenine işlemeyeceğini umuyordu sadece!
Elf kızı ona tek kaşını kaldırarak baktı ve sadece sessizce izledi. İnonenin çatık kaşlarla bakışı bile kızın hareketini değiştirmedi. Kız içinde ani bir acı dalgası ile doldu ve saldırmak istemedi.
Gundar sadece bakıyor ve dua ediyordu. Oysa Meleari gülümsüyordu. "Görüyor musun?" diye sordu en sonunda İnoneye aşk tanrıçası. "Dünyada hâla aşk var ve sen bunu engelleyemezsin!Â?
Gundar tanrıçasına bir dua okuyarak sessizce beklemeye başladı. Karşısında duran elf kızının hareketlerini büyük bir dikkatle takip ediyordu.
Kız kendisi ile savaş verirken vücudundaki bir kısım güç azaldı ve elindeki gücün azaldığını fark edince birden kendini toparlamaya çalıştı. Gundar ise gücün azalmakta olduğunu fark edince kendisini hızla toparladı ve artık bir düşman olarak gördüğü elf kızına doğru saldırıya geçti.
Gundar var gücü ile koştu. Çelikten kılıç havada bir kavis çizdi ve elf kızının elindeki kılıca inerken büyük kıvılcımlar saçtı.
Silahtan büyük bir kıvılcım çıkarken kız kendi kılıcını daha da bastırdı ve GundarÂ?ı geriye savurdu. Kaşları kendine hâkim olma çabası içinde çatılmıştı ve yavaş yavaş bir büyünün sözleri dudaklarında belirmeye başlıyordu.
Gundar bu büyüye izin vermemeliydi ve büyücünün o çok değerli konsantrasyonunu bozmak için yerde duran bir taşı tekmeleyerek kıza doğru fırlattı.
Kız kendini yeni toparlıyordu ki kılıcını taşı geriye savurmak için kaldıramadan taş suratına çarptı ve acı bir haykırışla büyüsü kesildi. Büyük bir patlama oldu ve kız yarım kalan büyüsünün kurbanı olarak geriye doğru savruldu.
Acı içinde inleyerek yerden kalkmaya çabalarken İnone nefretle baktı ve elini kaldırarak GundarÂ?a doğrulttu ama Meleari hızla müdahale eti ve iki büyü havada çarpıştı. "Bu savaşa karışamazsın!" dedi Meleari elf kızı yeniden ayağa kalkarken...
Gundar hızla koştu ve kızın elinden bir türlü bırakmadığı kılıcının üstüne basarak kılıcını kızın boynuna doğrulttu. Â?Kaybettin kabul et!Â? dedi elf kızına sıkıntı ile.
Kız zorlukla ona gülümsedi ve boynunu kesen kılıca bakarak "o zaman öldür beni!" dedi. "Çünkü bu tereddüdün senin sonun olabilir." Kız delici bakışlarla Gundarın gözlerinin içine baktı ve bir an öylece bakıştılar.

Gundar kılıcını büyük bir ustalıkla havada bir tur çevirdi ve tepetaklak gelen kılıcı iki eliyle sıkıca tutarak kızın başının yanında toprağa sapladı. Â?Bu riski göze alıyorum Leydim!Â?
Gundarın sesinde inanılmaz bir kararlılık vardı. Elini yerde yatan kıza uzattı. Kendi içinde ise bunu bir sınav olarak düşünüyordu. Bu seçilmişliğin bir sınavıydı ona göre. Aşk tanrıçasının seçilmişiyken sevdiği kızı öldüremezdi. Bu onun sonu olsa bile öldüremezdi aşkı!
Elf kızı bir ıslık çaldı dudakları ile ve ormanda ulumalar duyuldu. Bir sürü kurdun ulumasıydı bunlar... Kurtlar Druidin yardım çağrısına koşar adımlarla geliyorlardı. Binlerce kurt ağaçların arasından çıkarken elf kızı yeniden ağaçlardan güç toplamaya başlamıştı bile.
Meleari yeniden elf kızına bu sefer büyük bir hiddetle baktı ve "Bu bağışlanamaz!" dedi. "Aşka ihanet ettin.Â?
Gundar gülümsedi ve ağaçlar arasından çıkmakta olan kurtlara baktı. Â?Hayır, hayatım sen yanlış karar verdin.Â? dedi. Sonra ağaçlar arasından çıkmakta olan kurtları göstererek ekledi. Â?şu hayvanlar bile bunu bilecek kadar bilgedirler!Â?
Kurtlar ağaçların arasından çıktılar ve bir an için şövalyeye dönük hırıltılara başladılar ama birden hırıltılar hızla elf kızına döndü ve elf kızı şaşkınlığını gizleyemezken kurtlar ileriye atıldı. Bir kısmı elf kızına saldırırken bir kısmı da şövalyeye saldırmıştı.
şövalye hızla elf kızına doğru koştu. Demir eldiveni ile kurtlara yumruk atmaya çalıştı ama kurtlar çok hızlıydılar. Â?Tanrılar! Lütfen onun hayatını bağışlayın. Bu onun ruhu değil sadece bedeni. Çyle olmalı. Tanrım öyle olmalı! İşlemediği suçların acısını ona çektirme tanrım. Ben çekerim. Meleari duy beni!Â?
Â?İnone!Â? diye haykırdı şövalye. Â?Elf ırkını yaratmış olmayı hak etmiyorsun. Bir zamanlar yüce olan varlığından aşağılık bir öz akıyor. Bunu görmektense ölmeyi yeğlerim. Çlümden korkum olmadığını gördün!Â?
İnone büyük bir kahkaha patlatırken Meleari hızla bir kaç sözcük söyler ama büyüsünün işlemediğini görür. Zira bu savaş o sırada tüm tanrılar tarafından izlenmektedir. Bu savaşın sonunda ne olacağını tanrıların babası bile merak etmekte ve izlemektedir. O bile savaşın sonunu görememektedir.
Gundar haykırırken elf kızı şövalyeye bakar ve içini savaş arzusundan çok bir acı kaplar. "Ben..." der. "Ben ne yapıyorum." Doğa bütün gücünü elf kızına boşaltmaya başlar. Ona can vermeye, hayata anlam katmaya kararlıdır doğaÂ?
şövalye hissediyordu. Her şey olması gerekenden farklıydı. Bunu hissediyordu ama görmüyordu. Eflatun rengi gözleri onu kandırıyordu. Çünkü herkes olması gerektiği gibi davranıyordu. Sanki böyle olması için var olmuş gibi ama böyle olmaması gerektiğini haykırıyordu ruhunun derinliklerinde bir ses. Değişmeliydi. Olması gereken değişmeliydi.
O ses aşktı. Ruhunu bedenine bağlayan aşkÂ? Elf kızı yeniden şövalyeye baktı ve "Aşkımızla bu savaşı kazanacağız!" dedi. "Buna bir son vereceğiz."
Kurtlar İnoneÂ?nin bir sözü ile devasa boyutlara yükselirken ve Meleari artık büyüsünü kullanamadığını acı içinde fark ederken elf kızı şövalyenin yanına ilerledi ve güçlü adamın eldivenli elini tuttu.
İşte şövalyenin beklediği söz buydu. Onun kanını ısıtıp damarlarından geçen kanı alevlendirecek kadar hızlı akıtacak olan söz. Kalbinin deliler gibi atmasını sağlayacak, ona hayatı, gücü ve sahip olduğu her şeyi verecek olan sözcük buydu.
Gundar kim olduğunu hatırladı. Â?Ben aşk tanrıçasının seçilmişiyim!Â? dedi gülümseyerek ve düşmanına doğru ilerliyerek. Gözlerinde tutku vardı. Aşk ile kavruluyordu.
Elf kızı ise ne olduğunu, neden yaşadığını hatırlıyordu.
Â?Kılıcım değil, kalbim onurumdur!Â? dedi Gundar. Â?Eğer beni öldürmek istiyorsan kalbimi sökmen gerekecek İnone!Â?
"BEN İSE YÇCE ELF DRUİDİYİM!" diye haykırdı elf kızı. "İkimiz birlikteyken bizi hiçbir şey durduramaz."
Kurtlar hızla ileriye atıldılar ve Gundar ile sevgilisinin kılıçları hızla konumlarını aldılar.
İnone yeni bir kahkaha patlatarak elf kıznın ve sevgilisinin zayıflıklarını küçümserken kurtlar devasa boyutlardaydılar ve büyük bir hü***** yapıyorlardı.
Bir kurt kolunu parçalamaya çalışırken Gundar beklide son duası olacak olan duayı ediyordu. Â?Tanrıçam kendinden şüphe etme, zira aşk her yerde! Dünyanın her yerinde! Savaştığın tanrıça bile kendi yarattığı elf ırkına, ondan önce kendisine aşık!Â?
Elf kızının bir sözü ile doğa yaşam vermeyi kesti ve bir anda iki sevgilide kendilerini yenilenmiş gibi hissetti.
Sözlerini bitiren Gundar kılıcını kaldırdı. Kaldırabildiği kadar yukarıya kaldırdı. Â?Belki ucu tanrılar katına ulaşmıştır!Â? diye düşündü Gundar. Bu küçük ama yüce bir savaştı.
Bir var oluş savaşı, ya da yok oluşÂ?
Bu sözler aklına geldikçe Gundar sırtında tanrıların dağını taşıyormuş gibi hissediyordu kendisini.
Elf kızı ruhunun derinliklerindeki yaşam gücüne odaklandı ve bir anda şövalyenin elini tutan o narin parmaklar devasa bir ayının pençelerine dönüştü. Ayı ileriye atıldı ve Gundar kılıcını havaya kaldırmışken bir çok kurt aynın postunu parçalamaya başladı. Gundar ileriye atıldı. Kurtların arasına. Kılıcı kavisler ve yaylar çizerek kesiyordu ve kurtlar etini parçalara ayırıyordu.
Melearinin haykırışı arasında iki sevgili savaşıyor ve belkide bir son olan bu savaşlarını ölümüne veriyorlardı. Ormanın ferah kokusunun yerini kan kokusu almıştı.
Ayının kudretli pençeleri bir kurdun boynunu koparırken ayı ikinci bir kurdu yakaladı ve bedenini iki eli ile iki yana çekerek ikiye ayırdı. Gundar ise artık saymıyordu; Ne aldığı yaraları nede öldürdüğü kurtların sayısını! Kurdun kanları ayının postuna sıçrarken ayı geriledi ve nefes nefese yeniden eski haline dönmeye başladı. Kurtların sayıları azalıyordu ve elf kızının gücü yeniden tükeniyordu. Gundar sevgilisinin o halini görünce onu arkasına aldı ve kılıcını tehditkâr bir şekilde yaylar çizerek önünde savurmaya, geriye kalan son birkaç kurdu ölümüne geride tutmaya başladı. Elf kızı ise arkada kalmayı istemiyor sevgilisi ile savaşmak için şövalyenin yanına yöneliyor, neredeyse sürünerek ilerliyordu.
Gundar önünde yarım bir daire şeklinde toplanan kurtlara baktı ve ruhlarının derinliklerinde bazı duygular yakaladı. İşte o zaman ruhundaki seçilmişlik gücünün farkına vardı. Peki ya kurtların sevdikleri, çocukları, sürüleri tehlikede olsa ne yaparlardı?
Kurtlar bir an tereddütle birbirlerine baktılar ve içlerinde dişi olanları birden durarak arkalarına baktılar. Onlara yemek götürmeleri gerekliydi. Yavrularını beslemeleri gerekliydi ama neden onları yalnız, savunmasız bırakmışlardı ki? Hızla arkalarını döndüler ve ormanın derinliklerinde yavrularına olan yolda ilerlemeye başladılar.
İnone dehşet içinde iki sevgiliye baktı ve son hamlesi için elini kaldırdı. Bir anda bir çok ok ormanın içinden uçtu ve Â?İnanç sevgi ile oluyormuş tanrıçamız!Â? diyen koro şeklinde bir çok ses duyuldu. İnone her şeye rağmen büyüsünü önünde ölümüne duran iki sevgiliye yapmak için elini kaldırmaya devam etti ve bir anda ruhundan hiç büyü akmadığını fark etti.
Â?Artık tanrıçalık gücünü hak etmiyorsun İnone!Â? diyen tanrıların babası OdeusÂ?un sesi duyuldu. İnone tanrıçalıktan alınmıştı. Bir anda ormanın derinliklerinden uçarak gelen oklar vücudunun her yerine saplandı ve İnone acılar içinde yere yığılırken Meleari haykırarak yanına koştu. Â?Sevgi adına, ölmemelisin İnone!Â? dedi onun acılar içerisinde yerde yatmakta olan bedenine sarılarak.
İnone ona baktı ve Â?Benim yaşamamı istiyorsun!Â? dedi. Â?Ama nedenÂ?Â?
Â?Çünkü arkadaşımsın İnone!Â? dedi Meleari. Â?Arkadaşlık kutsal bir şey.Â?
Saatlerdir ormanın içinden olanları izleyen elfler iki kadının etrafında toplandılar ve yarı nefret yarı acı ile ikisine baktılar. Böylesine bir aşkın yok olmasına dayanamamışlardı. Aynı zamanda ise yeni tanrıçalarını ruhlarında hissediyorlardı ama eski kayıpları ne kadar da büyüktü!

Â?Arkadaşlık kutsal bir şey!Â?






Bu haberin geldigi yer: FRP World © Fantezi Edebiyat ve FRP sitesi
http://frpworld.com

Bu haber icin adres:
http://frpworld.com/modules.php?name=News&file=article&sid=146