uzun süre dolandı yerle bir olmuÅ? diyarın rutubetli ve harap sokaklarında.. sıçanlar, baÅ?ıboÅ? vahÅ?i köpekler, gelip geçen gezginler ve ara sıra bazı yıkıntıların içinde rastgeldiÄ?i birkaç berduÅ? kiÅ?ioÄ?lundan oluÅ?an diyar halkına hizmet için ne yapabileceÄ?ini bilmiyordu.. ama bildiÄ?i bir Å?ey vardı ki o da bir adım atması gerekliliÄ?i idi..
önceleri eski DoÄ?a TapınaÄ?ı'nın bahçesine kurmayı düÅ?ündüÄ?ü mekan için sonradan fikir deÄ?iÅ?tirerek yeni bir yer aradı.. DoÄ?a TapınaÄ?ı'na girip içeriyi karıÅ?tırmayı, kullanılabilecek durumda olan kitap ve ekipmanları almayı da uygunsuz buldu.. kendisi ne yaptıÄ?ını biliyordu ama oraya girmeyi deneyecek hırsız, uÄ?ursuz kiÅ?ilere de yol göstermek, asıl kötüsü onlardan biri gibi algılanmak istemiyordu.. o yüzden eski tapınaÄ?ı tamamen sildi defterden.. içerideki çok kıymetli malzemelerden, özellikle de doÄ?a ile ilgili kitaplardan vazgeçmesi ve buna kendini ikna etmesi çok zor olmuÅ?tu ama ne olursa olsun bu iÅ?i kendisi yapacaktı..
gerekiyorsa satın alır veya daha iyisi, kendisi yazardı..
bütün sokakları, dıÅ? mahalleleri ile birlikte gezindikten sonra, Å?ehrin dıÅ?ında, ormanın baÅ?ladıÄ?ı yere yakın patika üstünde bir aÄ?aç ev ile karÅ?ılaÅ?tı.. oldukça harap durumdaydı ama bir aÄ?aç ev için de hayli büyük sayılırdı.. birbirine iskelelerle baÄ?lanmıÅ? 3 ana yapıdan oluÅ?an bu aÄ?aç evden daha yukarıda biri doÄ?uya biri de batıya bakan 2 küçük kulübe vardı.. her bir yapı aÄ?acın farklı istikametlerine, en uygun dallara oturtulmuÅ? ve hepsi de birbirlerine geçitlerle baÄ?lanmıÅ?tı.. ulu bir çınarın üzerindeki bu aÄ?aç ev, aÄ?acın ana gövdesinin yerden yaklaÅ?ık 20 m yukarısında geniÅ?leyip dallara ayrılmaya baÅ?ladıÄ?ı yere oturtulmuÅ?tu.. aÄ?acın dalları ile öylesine uyumlu inÅ?a edilmiÅ?ti ki, harap görünmesine raÄ?men geçen yıllar hiç zarar verememiÅ?, onu aÄ?acın bir parçası yapmıÅ?tı adeta.. Å?aÅ?ırtıcı bir biçimde çatısı ve pencereleri saÄ?lam görünüyordu..
bu görüntü onu çok heyacanlandırdı.. kalakaldı ve uzun süre aÄ?acın etrafında dolaÅ?ıp bu mekanın detaylarını gözledi.. akabinde durup gülümsedi ve "iÅ?te aradıÄ?ımı buldum..!!" diye fısıldadı kendi kendine..
ip merdiven çoktan çürüyüp gittiÄ?inden, dikkatli bir biçimde bu aÄ?aç eve tırmanmayı denedi.. yanında ipi vardı ve belki yukarıda iÅ?ine yarayacak malzemeler de bulup buraya giriÅ?i saÄ?lamlaÅ?tırabilirdi.. aÄ?acın gövdesi çok geniÅ? olduÄ?undan tırmanırken girinti çıkıntı bulmakta biraz zorlandı..
uzun uÄ?raÅ?ı sonunda en alt seviyedeki iskeleye ulaÅ?tıÄ?ında güneÅ? batmak üzereydi.. hızlıca en yakındaki yapıya doÄ?ru ilerledi.. kapalı kapıyı iterek açtı ve geniÅ? bir salonla karÅ?ılaÅ?tı.. bu aydınlık salon batan güneÅ?in son ıÅ?ıkları ile dolmuÅ?tu.. içerideki büyük masa 10 kiÅ?ilik bir grubun yemek yiyebileceÄ?i kadar büyüktü.. ortadaki bu masanın dıÅ?ında saÄ?a sola savrulmuÅ? ahÅ?ap sandalyeler, taÅ?tan çevrilmiÅ? ocak Å?eklinde bir Å?ömine, kenarda açık duran bir sandık ve içinde çeÅ?itli ıvır zıvır vardı.. bunları araÅ?tırmak için yeterli zaman bulacaktı.. hemen Å?öminenin üstünde duran yaÄ? lambasını aldı.. salladı ve neÅ?eyle gülümsedi lambanın içi doluydu.. Å?öminenin yanında dizili yedek odunlarla hızlıca Å?ömineyi yaktı ve lambayı tutuÅ?turdu.. Å?ömine bir ocak gibi dört yanı çevrili bir taÅ? yapı idi.. üstüne kıvılcımların ve alevlerin sıçramaması için sık örülmüÅ? bir tel ızgara konmuÅ?tu.. bir bacası yoktu.. ama duman içeri yayılmaksızın en yakındaki pencereden yolunu bilirmiÅ?çesine çıkmaktaydı..
hava tamamen kararmadan diÄ?er yapıları da gezdi hızlıca.. bir kitaplık bulmuÅ?tu.. ve buna çok sevindi.. üçüncü ve son büyük yapı ise bir atölyeye benziyordu.. içeride çeÅ?itli marangozluk ve zanaat aletleri vardı.. hızlıca burayı da geçti.. yukarı çıkan dönen merdivelerle doÄ?uya bakan kulübeye girmek için kapıyı ittirdi ama kapı kilitli ya da sıkıÅ?mıÅ?tı.. bununla çok vakit kaybetmeyerek hızlıca batı kanadına doÄ?ru ilerledi.. nasıl olsa yarın yeterince zaman bulacaktı araÅ?tırma için.. batı kanadındaki kulübenin kapısı menteÅ?esinden kırılmıÅ?tı ve ciddi tamire ihtiyacı vardı..
koca yapıda tek kırık Å?eyin bu kapı olması Å?aÅ?ırtıcı ama güzeldi.. burayı her kim ya da kimler yaptıysa mükemmel bir iÅ?çilik ve saÄ?lamlıkla inÅ?aa etmiÅ?ler.. süsten azade, sadeliÄ?in mükemmelliÄ?ini en üst düzeyde yansıtan bir aÄ?aç iÅ?çiliÄ?i hakimdi bu yapılar bütününe..
kırık kapıdan içeri girdiÄ?inde hava iyiden iyiye dönmüÅ?tü.. elindeki yaÄ? lambası ile içeriyi inceledi.. 3 basit yatak sırayla dizilmiÅ?ti.. ahÅ?ap yataklar saÄ?lamdı ama yine de bir bakım görmeleri gerekirdi.. aklına aÅ?aÄ?ıdaki atölye geldi ve bakınmaya devam etti.. birkaç sandık ve 3 büyük dolap vardı burada.. dolaplarda çeÅ?itli Å?ekillerde deri zırhlar, göÄ?üslükler, miÄ?ferler vardı.. hepsi deriden olan bu ekipmanların iÅ?çiliÄ?i muazzamdı.. ancak bir elf zanaatinin ürünü olabilecek kadar hafif, sertleÅ?tirilmiÅ? deri zırhları nerede olsa tanırdı.. deri zırh takımlarının dıÅ?ında çizmeler, çantalar, yolculuk için kullanılacak yürüyüÅ? deÄ?nekleri, çeÅ?itli türlerde kamp malzemeleri ilk anda göze çarpan malzemelerdi.. bu küçük kulübedeki malzemelerle 10-15 kiÅ?ilik bir takım rahatça donanabilirdi neredeyse.. diÄ?er dolapları incelemeden dolapları kapadı.. asıl detayları yarına saklamak, gün ıÅ?ıÄ?ının aydınlıÄ?ında güzelce incelemek istiyordu tüm malzemeleri.. dıÅ?arı çıktı ve aÅ?aÄ?ıya ilk büyük salona doÄ?ru hızlıca seyirtti.. atölye yapısının yanından geçerken aklına birÅ?eyler takıldı ve binaya girip bazı malzemeleri bir çuvala doldurup ana salona indi.. çantasından çıkardıÄ?ı kurutulmuÅ? et ve baharatlanmıÅ? sucukları bulduÄ?u bir tavanın içinde kızarmaları için Å?ömine-ocaÄ?ın üzerine yerleÅ?tirdi.. sonra çantasından kupasını çıkardı ve matarasındaki suyla doldurup metal kupayı da ocaÄ?ın üstüne koydu.. içine, bir keseden çıkarıp ezerek bir takım bitkiler attı ve kaynamaya bıraktı..
sabaha kadar kızarmıÅ? et ve bitki çayı kokularının yayıldıÄ?ı ve ocaÄ?ın ıÅ?ıÄ?ının aydınlattıÄ?ı bu sarı sıcak pencereye bakan gece kuÅ?ları pek rahat uyuyamadılar.. bu aÄ?açta ikamet eden bu kuÅ?lar, sabaha kadar süren "tak, tuk" seslerine çok alıÅ?ık deÄ?illerdi ama sabaha kadar da bu çekiç sesleri susmadı..
sabah vakti güneÅ? doÄ?mazdan hemen önce iki kısa zincirin üzerine asılmıÅ? büyükçe bir ahÅ?ap tabela, büyük salonun patikaya bakan tarafına doÄ?ru asılmıÅ?tı.. Dura, tabelayı binaya baÄ?layan çivileri iri bir çekiç yardımıyla saÄ?lamlaÅ?tırırken gece kuÅ?ları artık isyan etmekteydi tek kelime ile.. bu büyük çınarı terk edecek deÄ?illerdi ama yeni gürültücü komÅ?ularını da pek sevmemiÅ?lerdi açıkçası..
ahÅ?ap tabela üzerine büyük bir çınar aÄ?acı kazınmıÅ?, dallarının altına ise Å?u yazı büyük harflerle yazılmıÅ?tı..
sabah erken saatlere kadar çalıÅ?mıÅ?, tabelayı bitirmiÅ?ti.. Å?imdi Å?öminenin geçmek üzere olan ateÅ?ini yeni odunlarla besleyip üzerini kapaÄ?ıyla yarım örttü.. ateÅ?in çabuk geçmesini istemiyordu ama hava da buz gibi soÄ?uktu.. battaniyesini çıkarıp masanın üzerine serdi ve çok kısa sürede derin bir uykuya daldı..
çok uzun zamandır bu kadar huzurlu uyuduÄ?unu hatırlamıyordu.. ne kadar uyuduÄ?unu bilmiyordu ama güneÅ? hala tepedeydi uyandıÄ?ında.. tam anlamıyla dinlenmiÅ?ti.. buraya iyice ısımaya baÅ?ladıÄ?ını hissetti.. bu terkedilmiÅ? aÄ?açevin bakıma ve ciddi temizliÄ?e ihtiyacı vardı evet.. ama sanki hep onunmuÅ? gibi geliyordu buraya daha dün gelmiÅ? olmasına raÄ?men..
iÅ?e, Å?u an içinde bulunduÄ?u ana salonu adam etmekle baÅ?ladı.. bütün panjurları açtı, saÄ?a sola savrulmuÅ? olan sandalyeleri kaldırdı.. hepsi saÄ?lam görünüyorlardı.. onları Å?imdilik köÅ?eye üstüste yıÄ?dı.. ayak altında birkaç ıvırzıvır vardı.. yırtılmıÅ? kalın perdeler yerlerdeydi.. onları çok incelemeden öbek halinde toplayıp sandalyelerin üzerine attı.. kenarda duran sandıÄ?ı açtıÄ?ında içinde tahta kupalar, metal tabaklar, tavalar, kaÅ?ıklar..vs mutfak eÅ?yası ile dolu olduÄ?unu gördü.. bunları tek tek sınıflarına göre ortadaki büyük masanın üstüne dizdi.. bayaÄ?ı çok malzeme vardı gerçekten.. sonunda sandık boÅ?aldıÄ?ında onu da köÅ?eye, sandalyelerin yanına kaldırdı.. ortalıkta, Å?ömine-ocaÄ?ın odunları ve maÅ?a türevi ateÅ? malzemeleri dıÅ?ında birÅ?ey kalmamıÅ?tı.. atölye yapısına kadar gidip temizlik için kullanılabilecek malzeme aradı ama büyük bir çalı süpürgesi dıÅ?ında birÅ?ey bulamadı.. bu süpürgeyle bir güzel tozuttu her yeri, ama zeminin rengi çıkmıÅ?tı sonunda.. yavaÅ? yavaÅ? adama benziyordu ortam.. sandalyeleri indirip masanın etrafına dizdi..mutfak malzemelerini duvardaki boÅ? raflara yerleÅ?tirdi.. yırtık perdeleri dikmek isterdi becerebilseydi ama dikiÅ?ten anlayan birini bulana kadar bu iÅ?i sonraya bırakmaya karar verdi.. yırtık perdeleri atölyeye götürüp uygun bir yere bıraktı..
salona inip tekrar baktıÄ?ında gördüÄ?ü manzara harikaydı.. ocak çıtırdayarak yanıyordu aÄ?ır aÄ?ır.. ortadaki büyük masa tertemiz, yerler ve sadalyeler de ha keza.. duvardaki raflara dizilmiÅ? mutfak eÅ?yası da düzeni tamamlıyordu.. daha önce dikkat etmediÄ?i bir Å?ey farketti bu arada.. duvarın üstünde bir arma asılıydı.. bir elinde kılıç, diÄ?er elinde ise bir zeytin dalı tutan bir boz ayı resminden oluÅ?an tunç kabartmalı bir arma.. altında ise rakamla "12" yazıyordu.. buranın terkedilmiÅ? bir askeri ileri karakol olabileceÄ?ini düÅ?ündü gayrı ihtiyari..Å?imdilik armayı olduÄ?u yerde bıraktı..
ardından hemen yan taraftaki iskeleden geçerek ikinci yapıya girdi.. burası büyüklük olarak ana salondan biraz daha ufaktı.. tüm duvarları tavana kadar raflarla doluyudu ve yerlere parÅ?omenler, kitaplar, yırtılıp parçalanmıÅ? kaÄ?ıt parçaları, haritalar vs. saçılmıÅ?tı.. öncelikle panjurları açıp mekanın aydınlanmasını saÄ?ladı.. sol arka köÅ?ede 1 çalıÅ?ma masası ve saÄ?lı sollu 2 küçük okuma masası ve sandalyesi vardı odada.. çalıÅ?ma masasının yanında 2 adet, ısınma maksatlı kullanılan köz mangalı vardı.. yere daÄ?ılmıÅ? olan kaÄ?ıtların bazıları boÅ?tu.. bunları ayrı istifledi ve bir kenara koydu.. neresi olduÄ?unu bilemediÄ?i yerleri gösteren haritalar doluydu etrafta, onları da ayrıca istifledi.. bir ara bunların üzerinde çalıÅ?malıydı.. yırtılmıÅ?, parçalanmıÅ? yahut bütün halde yere yayılmıÅ? olan parÅ?ömenlerin bir kısmının çeÅ?itli lisanlarda (cüce, elf, yerel) yazılmıÅ? resmi evraklar olduÄ?unu farketti.. üzerleri mühürlenip damgalanmıÅ?tı.. bunları ayırdı..
yere saçılan kitapları çeÅ?itlerine bakmadan ayrı bir rafa koydu.. ama Å?öyle bir üstünkörü göz attıÄ?ında gördükleri, askeri taktiklerle ilgili eÄ?itim kitapları ile tarih kitapları idi çoÄ?unlukla.. tabii bunlar yalnızca yerde elinden geçenlerin birkısmıydı.. kaba bir varsayımla 50-60 adet ciltlenmiÅ? kitap vardı bu odada rahatlıkla.. parÅ?ömenler de ayrıca yer tutuyordu.. yerdeki ıvır zıvırı kaldırdıktan sonra çalıÅ?ma masasına yöneldi.. üstünde bir yaÄ? lambası, yazı takımı ile bir mühür vardı.. mührü incelediÄ?inde, salondaki armanın aynısının mühre kazınmıÅ? olduÄ?unu gördü.. masanın üzeri bunlar dıÅ?ında boÅ?tu.. çekmecelerinde yedek mürekkep Å?iÅ?eleri ve aÄ?açtan yontulmuÅ? ve henüz kullanılmamıÅ? kalemler vardı yalnızca.. gülümsedi.. askeri birliklerde herÅ?eyden fazla fazla bulunur.. bu hiç deÄ?iÅ?meyen bir kuraldır.. çünkü harp çıktıÄ?ında tedarik sıkınıtısına düÅ?üleceÄ?inden kendini idame edebilmesi gerekmektedir birliÄ?in.. çekmeceyi kapatıp etrafı süpürdü.. kitaplara ve parÅ?ömenlere Å?öyle bir tekrar göz gezdirip Å?imdilik buradaki iÅ?ini bitirdiÄ?ine kanaat getirerek buradan da çıktı ve atölye olduÄ?unu düÅ?ündüÄ?ü yapıya geçmek için aÄ?aç iskeleye çıktı kitaplık yapısının arka kapısından..
hava soÄ?uktu ama içindeki umut ısıtıyordu yüreÄ?ini.. iskelenin ortasında durup korkuluklara tutunarak etrafa baktı..
temiz havayı ciÄ?erlerine çekti uzun uzun..
ve sonra "baÅ?ladık.." diye fısıldadı kendi kendine..
"Oh soÄ?uk, deÄ?il mi ?" diye bir ses duyuldu kapıdan bu ses hem yumuÅ?ak hem de etkileyiciydi. İçeriye çok sessiz bir biçimde bir adam girmiÅ?ti siyah bir cüppesi, vardı. Sırıtan dudakları dıÅ?ında hiç bir yeri görünmüyordu. Kafasını kaldırıp içeriye doÄ?ru bir baktı...
"Burası... burası hakkında yanlıÅ? Å?eyler hatırlıyorum." dedi rahat adımlarla içeriye girerek, "AteÅ?, yeterince sıcak deÄ?il belki ama soÄ?uk da deÄ?il. Hayat gibi sence de öyle deÄ?il mi ?" dedi kahkahalarla gülerek.
Sonra aynı hızlı haraketle Å?öminenin yanındaki koltuÄ?a oturdu, öyle hızlı haraket etmiÅ?tiki, karÅ?ısındaki adam onu göremedi bile. Cüppesinin yenlerinden ellerini çıkarıp ateÅ?e doÄ?ru uzattı. UzattıÄ?ı bu eller bakımlı ve temizdi ateÅ?i hissettikçe avuçlarıiçinde kıvrılıyordu.
"Hamcıysan Å?ayet - ki burası öyle görünüyor-, içimi ısıtacak bir Å?eyler isteyebilirim senden." dedi, ardından elini havaya kaldırınca parmaklarının arasında bir gümüÅ? belirdi. "Bak burada bir gümüÅ? duruyor. Güzel bir Å?eyler içimi ısıtacak, DoÄ?rusu burasının han olacaÄ?ını hiç düÅ?ünmüyordum. Bu komik deÄ?il mi ?" dedi kahkahalarla gülerek, adama doÄ?ru baktı.
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
"paran burada geçmez" dedi elindeki büyük kutuyu ana salonda yere bırakırken..
ses tonu ne sert ne de yumuÅ?aktı.. toprak gibi.. henüz atölyeyi toparlayamamıÅ?tı.. ve henüz ip merdiveni de tamir etmemiÅ?ti.. bu adamın aÄ?acı tırmanarak gelmiÅ? olacaÄ?ına da hiç ihtimal vermedi..
"oturup dinlenmene bak.. fakat sana verecek ne içecek ne de yiyecek bir Å?eyim var yolcu.. yanında yiyecek varsa burada piÅ?irebilir ve güven içinde yiyip rahatına bakabilirsin.. ancak henüz erzak depolayamadım.. daha sıra ona gelmedi.. yapacak çok iÅ? var.."
kutuyu kenara ittirdi ıkınarak.. sonra kalkıp derin bir nefes verdi ve doÄ?rudan adamın baÅ?lıÄ?ı altında kaybolmuÅ? yüzüne bakarak devam etti..
"ve yanılıyorsun, burası bir han deÄ?il, bir kolcu barınaÄ?ı.. belki tabelada bunu belirtmeliydim, seni bu yanıltmıÅ? olabilir.." dedi tereddütle.. duvara çaktıÄ?ı panoya iliÅ?tirilmiÅ? bir kaÄ?ıda yazılı bir çok notun arasına bir not daha ekledi..
"Å?imdi keyfine bak, ya da gel bana yardım et.. çünkü burası derli toplu görünse de daha toparlanması gereken yerler var.. ama istemezsen burada dilediÄ?ince dinlenebilirsin.." dedi gülümseyerek..
ve salonun arka kapısını açarak atölyeye doÄ?ru seyirtti..
Kahlahalarla güldü adamın sözlerine "Tabii burası han deÄ?il ama oraya benzetmiÅ?sin, yanlıÅ? hatırlamıyorsam burası Kolcu barınaÄ?ıyda deÄ?ildi. Neyse çok yolculuk yaptım.. Ã?yle basit yolculuklar da deÄ?il tabi.... Ä°p merdiveni düÅ?ünüyorsan bir iki ayarlama yaptım Å?u an iyi gibi..." dedi gülümseyerek.
Ardından adamın çalıÅ?ma Å?evkini görünce, elini boÅ? ver anlamında salladı kollarının yeninden temizlenmiÅ? bir tavÅ?an çıkarıp onları ateÅ?te piÅ?irmeye koyuldu ve handa bulduÄ?u adama baktı... "Å?imdi iÅ?i gücü boÅ?ver bunlar halledilebilir Å?eyler.. Gel otur, konuÅ?alım... Burada kimseyi bulmayı düÅ?ünmüyordum ama senin olman iyi bir haber, yoksa burayı daha fazla koruyacaÄ?ımı düÅ?ünemezdim deÄ?il mi ? neyse gel hadi konuÅ?alım zaman yok...Gün aydınlanmadan gitmiÅ? olacaÄ?ım..."
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
"Ä°yi," dedi yavaÅ?ça fısıldayarak, " TavÅ?an eti, iyidir hele kırmızı Å?arap varsa yanında hoÅ? benim sarmalık tütünden baÅ?ka bir Å?eyim yok, ama garip bir akÅ?am yemeÄ?i yiyebiliriz sanırım" dedi kıkırdayarak.
Ellerinin zarif haraketiyle çevirdi Å?iÅ?teki tavÅ?an etini, ateÅ?in baÅ?ında karanlık bir sulietti o, dökümlü cüppesinin kıvrımları ateÅ?in sarı- kırmızı ıÅ?ıÄ?ını yansıtıyordu. Sırıtan bir yüz görülüyordu, kaybolmuÅ? karanlık kukuletasının arasından, sadece elleri ototmatik bir iradeyle tavÅ?anın yanmaması için çevriliyor gibiydi, onun dıÅ?ında bütün vucudu haraketsizdi.
Adam geldiÄ?inde piÅ?irmeyi yeni bitirmiÅ?ti ve , orada bulunan bir tabaÄ?a koyuverdi, piÅ?piÅ? etleri, üzerine biraz kekik attı etin, birazda maydonoz koydu. Bunları yaparken hiç konuÅ?muyordu ama yüzünde mutlak bir sessizlik hakimdi. KaranlıÄ?ın içinde çıtırdayan ateÅ? dıÅ?ında bir ses yoktu çevrede, en sonunda sessizliÄ?i yine o bozdu..
"Korkutucu hikayeler anlatacaÄ?ımı mı düÅ?ünüyorsun ?" dedi gülümseyerek, " Zaten buna ihtiyacın yok kimsenin ihtiyacı yok, burada kontrol etmem gereken bir Å?eyin olup olmadıÄ?ını öÄ?renmek için geldim görünüÅ?e göre burada... Onu ne derler hissediyorum..."
Biraz duraksadı, cebinden ufak bir bıçak çıkarıp etleri ufak parçalara bölldü. " Otur, ye ve doy,...Gece uzun sürecek gibi ve görünüÅ?e göre de yalnızız... Sadece yaÅ?amın kıyısındaki, gizli aÄ?acın içinde oturan iki adam... Ulak karakolu, ya da han ne dersen de, basit çaÄ?rıÅ?ımlarla isim vermek bir Å?eyin aslını deÄ?iÅ?tirmez... Ä°simler bir elbise gibidir iÅ?e yaramadıkça kirlendikçe atarsın. Sadece çiftçiler ve köylüler tek bir isimle yaÅ?ar..."
AÄ?zına bir kaç lokma attıi konuÅ?urkeni yavaÅ? yavaÅ? çiÄ?niyor, nasıl oluyorsa çiÄ?nerken bile gülümsüyor aÄ?zzındaki bir et parçası dahi gözükmüyordu... " Dünya da fark edilmez güçler var, aslında deÄ?il dünya da, dünyalarda ve bunun sadece çok az anatherı kaldı artık, Ve sen o anahtarın üzerindesin Å?imdi, genç adam ya da.. o senin üzerinde... Kahretsin bu çok kimik sence de öyle deÄ?il mi ?" dedi kahkahalarla gülerek...
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
bir sandalye çekerek ateÅ?in diÄ?er tarafında adamın tam karÅ?ısında almıÅ?tı yerini.. kendisine uzatılan eti minnettarlıkla kabul etti.. sırtını rahat ettirmek için biraz uÄ?raÅ?tıysa da bunu beceremedi ve sandalyeyi çevirip, sırtlık kısmını önüne aldı..
"hikayeleri severim.. eski bir dostum, daha doÄ?rusu bana hayatın bambaÅ?ka pencereleri olabileceÄ?ini gösteren bir dostum vardı.. dostum demem çok doÄ?ru olmaz belki.. çünkü o hem yaÅ?ça hem de fikirce benim çok üzerimdeydi.. bir yazar ve ozandı aynı zamanda.. kendisi ile hiç yüzyüze oturma fırsatı bulamamama karÅ?ın hayatımın içinde, ailemden, dostlarımdan biriymiÅ? gibi hissettim hep onu..
Å?imdi, burada, elimde ne ailem ne de dostlarım kalmıÅ?ken, özlediÄ?im güzel günler ise yıllar ve yollar ötesinde solup gitmiÅ? ve bir daha dönüÅ? imkanı kalmamıÅ?ken onu hatırlamak yine umut verdi bu yaralı yüreÄ?e.. olmayanların hayalini kurmayı, kendi dünyanı yaratmanın ayrıntılarını öÄ?retti bana o..
öyküleri buralara ulaÅ?tı mı bilmiyorum.. ancak onun bir sözünü daima anımsarım.. der ki:
'yaÅ?aması güzel olan Å?eyleri, hoÅ?ça geçen günleri anlatması kısa sürer ve dinleyecek pek de fazla bir Å?ey yoktur. fakat rahatsız edici, kalbi çarptıran, hatta tüyler ürpertici Å?eylerden iyi birer öykü çıkabilir ve bunları anlatması epey uzun sürer..'
"
son kelimeleri söylerken dalıp gitmiÅ?ti gözleri yanmakta olan ateÅ?e.. gözbebeklerinde alevlerin parıltıları dans ediyordu.. akabinde devam etti,
"yani sevgili misafirim.. her ne öykü veya haber getirdiysen hoÅ? geldin safa getirdin.."
dedi, altında çok büyük acıların kırıntılarının kıpırdandıÄ?ı bir gülümsemeyle..
"Hikaye mi ?" dedi, soluk bir sesle, "Ben ateÅ?in baÅ?ında hoÅ? hikayeler anlatan biri deÄ?ilim, genç adam, hiç deÄ?ilim. Ã?ünkü bu hikaye deÄ?il gerçek, Bu oturduÄ?un, ikamet ettiÄ?in yerde, bu diyar için deÄ?il diÄ?er diyarlar için de önemli bir ziynet var, bir anahtar, öteki ya da diÄ?er dünyaları içinde barındıran ya da onların içine açan."
YemeÄ?ini bitirdiÄ?inde geriye yaslandı, bir an için, gözlerinde parlayan kzıllık ateÅ?in içinde görünür gibi oldu. "Neyse, sana her Å?eyi anlatmayacaÄ?ım, çünkü bu gereksiz. Varsın sen beni hikayeler anlatan biri olarak gör ama sen sen ol ki sakin bulunduÄ?un aÄ?acın içlerini kontrol etmesine izin verme.En alt odalara indir me kimseyi. Burayı güzel bir dinlenme yeri yap ki kimse burada olduÄ?undan Å?üphelenmesin. Uuzn bir süre uyluda kalsın zira en iyisi böyle olacaktır."
İç cebinden bir kese tütün çıkardı, bir kenara koydu. "Al iç güzeldir, bu dünya da böylesini bulamazsın. Bu dünya da geçiÅ?ten sonra iyice yavanlaÅ?tı bunu biliyorum, belki yersiz bir korkudur bendeki ama yine de dikkatli ol genç adam... Kimsenin öÄ?renmesine izin verme, dünyayı felakete sürüklemek istemiyorsan tabi..." dedi gülerek.
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
sessizce dinledi.. dudak bükmedi.. Å?aÅ?ırmadı da.. sözünün sonuna kadar dinledi yolcuyu.. tütün teklifini eliyle kibarca geri çevirdi..
"hmmm.. hikayeler varlıklarını yaÅ?amdan alırlar yolcu.. onları küçümsemenin sonuçlarını kaldırabileceÄ?ini sanmam.. senin hikayene gelince.. kim bilir belki gerçektir belki de masal.."
gülümsedi
"gerçekten kim bilebilir ki..? ama her ne olursa olsun senin düÅ?tüÄ?ün hataya düÅ?mem.. hikayeni küçümsemem.. hikayen bende saklı kalacak yolcu.. Å?üphen olmasın.."
adamı Å?öyle bir süzdü yeniden.. kendisine "genç adam" demesi hoÅ?una gitmiÅ?ti.. belki adam onu küçümsemek için sarf ediyordu bu kelimeyi ya da belki hiçbirÅ?ey düÅ?ünmüyordu kim bilir.. ancak yine de bu tabir babacan bir etki yarattı Dura Tharel'in üzerinde.. tekrar gülümsedi cüppesini geldiÄ?inden beri çıkarmamıÅ? olan bu gizemli adama..
"anladıÄ?ım kadarıyla hikayeleri ciddiye almıyorsun.. belki fikrini deÄ?iÅ?tirebilirim bu hususta.. senin aksine ben hikayeleri önemserim..
ister misin sana bir büyücünün hikayesini anlatayım..?
yıllar önce yaÅ?amıÅ? Sebayüdü isimli bir büyücünün hikayesidir sözünü ettiÄ?im.."
"Bu bir hikaye ya da masal, deÄ?il !" dedi sert bir sesle "Gerçek !" adam bu sefer gerçekten sinirlenmiÅ?ti ayaÄ?a kalkıp etrafta volta atmaya baÅ?ladı. " Ä°nanmıyorsan, ziynetin varlıÄ?ını sezecek büyü gücünden yoksunsan sana gösterebilirim
"Ama dinleyecek olan kulakların beni duymuyorsa, gözlerinde gördüklerine inanmaz. O zaman sadece sana söyleyeceÄ?im tek bir Å?ey var. Å?u an bu aÄ?açevin içinde köklerinde gömülü bir Å?ey var ve o bir Å?ey kesinlikle açıÄ?a Ã?IKMAMALI..!"
Biraz duraksadı, omuzları çökmüÅ?tü, "SöyleyeceÄ?im budur..."
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
"belli ki önemsiyorsun o Å?ey her ne ise.. bu kadar öfkelenmene gerek yok, sana inandıÄ?ımı söyledim, sözlerini küçümsemediÄ?imi de.. o yüzden sakin olalım biraz ha..?" dedi salonda sinirli bir Å?ekilde volta atmakta olan adama..
"Å?imdi, eÄ?er istemiyorsan onun oradan çıkmasını, çıkarmazsın.. çünkü ben çıkarmayacaÄ?ım o sözünü ettiÄ?in Å?ey her ne ise.. çünkü beni topraÄ?ın altında gömülü olanlar deÄ?il, onun üstünde nefes alanlar ilgilendiriyor.. topraÄ?ın altında pek çok giz saklıdır.. üstünde yürüdüÄ?ümüz dünyayı ve gökyüzünü ayakta tutan nice sır saklı etrafımızda, belki hep yürüdüÄ?ümüz yollarda.. kimi o sırları keÅ?if için yanar da tutuÅ?ur.. ömrünü heba eder o gizler uÄ?runa.. bense hiç düÅ?ünmem onları..
çünkü eÄ?er gizlenmiÅ?se bir nedeni vardır..
dünyanın gizlerini araÅ?tırmam, önemsemem de.. bana sunulan nimetlerin sebebini anlamaya çalıÅ?ırım yalnızca.. ki buna bile ömür yetmez bunca nimetin, güzelliÄ?in içinde.. bilmem anlatabildim mi..?"
tekrar gülümsemeye çalıÅ?arak öfkeli yolcuya sandalyeyi gösterdi kibarca..
"Å?imdi biraz sakin olalım ve Å?u güzel akÅ?amın tadını çıkaralım ne dersin..? dıÅ?arısı soÄ?uk ve gün batmak üzere.. bizimse harikulade bir ateÅ?imiz, baÅ?ımızı sokacak bir çatımız ve bu akÅ?am bizi idare edecek yiyeceÄ?imiz var.. ve eÄ?er biraz sakin olabilirsek hoÅ?sohbet de buna eÅ?lik eder.."
"Hiç hırsın yok, sakin bir adamsın. Demek burada olanlar seni pek ilgilendirmiyor." dedi adam, gülerek, "Pekela öyle olsun bakalım, o zaman onu burada bırakacaÄ?ım."
Geldi yerine oturdu siyah cüppesi hıÅ?ırdadı. yüzünde hale bir sırırtma vardı tehlikeli donuk bir sırıtıÅ?tı bu, hakikatli olmayan bir sırırtıÅ?. "En azından, bu gece burada kalabilirim, fiÄ?er dünyalar beni bekleyebilir, en azından omuzumdaki bir yükten daha kurtulmuÅ? oldum. Ama Å?unu unutma yerin eltında yatanlar gün gelir yerin üstündekileri etkileyebilir ama bu doÄ?ru zamanda gerçekleÅ?irse iyi sonuçlar doÄ?urur hoÅ? kime göre iyi bunu bilemeyiz tabii..."
_________________ BeÅ? dakika süren savaÅ?lar binlerce yıl süren efsaneler yaratır. O yüzden savaÅ?ta korkuyla deÄ?il tatmin hissi duyarak ölmelisin. O zaman arkandan aÄ?layacak insan kalmıÅ? olur.
gizemli yolcunun sakinleÅ?mesi ile rahatladı.. tabelayı içeri almak ve yazısına birÅ?eyler eklemek için aletleri almaya gitti.. iki dakika sonra döndüÄ?ünde elinde 3 deÄ?iÅ?ik boyda keski, bir çekiç, 3 küçük kutu boya ve ufak bir fırça ile geri döndü..
tabelayı masanın üstüne koyarak "KUZEY RÃ?ZGARI" yazısının altına sarmaÅ?ık dallarının sarıldıÄ?ı kalın harflerle "Kolcu BarınaÄ?ı" ismini kazımaya baÅ?ladı.. bu arada yolcuyu rahatsız ermemek için çekiç kullanmadan kazıdı harfleri.. bu konuda becerikliydi.. ki zaten yazılacak yazı da o kadar uzun iÅ? istemiyordu..
"büyülü, sırlı Å?eyleri severim.. hatta sevmekten öte saygı duyarım varlıklarına.. çünkü anlamını bilmediÄ?imiz bir düzenin parçasıdırlar.. hatta büyü kullanıcılarının dahi bunun farkında olmadıÄ?ını düÅ?ünüyorum.. sadece mevcut enerjiyi kullanma becerisine sahipler o kadar.. bunun ne olduÄ?u konusunda birkaç zayıf düÅ?üncenin dıÅ?ında mantıklı bir açıklama getireni görmedim.."
bir an durup tabelaya Å?öyle bir baktı..
KUZEY RÃ?ZGARI Kolcu BarınaÄ?ı
hiç fena olmamıÅ?tı..
elinde 3 renk vardı.. kahverengi, yeÅ?il ve kırmızı.. Å?imdi ince iÅ?e girecekti.. yeÅ?il ve kahverengi renkleri uygun oranlarda kullanarak tabeladaki harflere dolanmıÅ? sarmaÅ?ıÄ?ı boyayacaktı..
"az evvel sana bir hikaye anlatayım demiÅ?tim de kızmıÅ?tın bana ya hani.. gel Å?imdi anlatayım onu.. hikayeler zamanı kıymetlendirir, sohbeti perçinler.. onların tümü kökünü hayata baÄ?lar..
genel manada 3 kısımdır onlar..
birinci kısım hikayeler tamamıyla gerçektir..
ikinci kısımdakiler ise içinde gerçek hayattan yaÅ?anmıÅ?lıklar taÅ?ır..
ve üçüncüler ise gerçek olması muhtemel öykülerdir ki en keyifli hikayeler de iÅ?te bunlardır.."
keyifle gülümsedi..
"Sebayüdü demiÅ?tim sana.. bir büyücü idi.. Å?imdi anlatacaÄ?ım hikaye onu anlatır.. anlatacaÄ?ım hikayenin adı: Mutsuzlar Köyü
ama dur.. Å?u ince iÅ?i bitireyim bir hele önce. zaten az kaldı.."
son bir kez Å?öyle bir geriden baktı eserine.. beÄ?endiÄ?ini belli eder Å?ekilde kafasını salladı..
"nasıl olmuÅ?..?" diye gösterdi misafirine gururla.. ve sonra hızlı adımlarla zincirlerin asılı olduÄ?u pencerenin önüne giderek tabeladaki halkaları zincirle birleÅ?tirdi ve tabelayı dıÅ?arı bıraktı.. masanın üzerine daÄ?ılmıÅ? olan malzemeleri bir kenara topladı özensizce ve ateÅ?in çıtırtılarına dalmıÅ? olan misafirinin karÅ?ısında Å?öminenin baÅ?ındaki yerine kuruldu..
"evet.. ne diyorduk..?" Å?öyle bir hızlıca düÅ?ünerek 3 günlük sakal olan yüzünü sıvazladı iki eliyle..
"hah..! sebayüdü.." dedi, aradıÄ?ı cevabı bulmanın etkisiyle parmaÄ?ını Å?ıklatarak.. oturduÄ?u yerde hafif doÄ?ruldu.. ters oturduÄ?u sandalyeye tek eli ile dayanarak baÅ?ladı anlatmaya.. hava kararmıÅ?, aÄ?aç evin etrafındaki dallara tünemiÅ? baykuÅ?lar kendi meÅ?rebince Å?arkılarına baÅ?lamıÅ?lardı..
"hikayeleri küçümsediÄ?ini bilsem de sana anlatacaÄ?ım onun öyküsünü.. çoÄ?u insan öyküleri hafife alır, onları çocukları oyalamak için kullanılan bir Å?ey sanırlar.." baÅ?ını iki yana salladı.. "hayır dostum hayır.. öyküler önemlidir.. neyse uzatmayalım lafı.. ve kendi payımıza düÅ?en hissemizi çıkaralım bu güzel kıssadan..
evvel zamanlarda bir köy varmıÅ?.. adı mutsuzlar köyü imiÅ?.. bu köydeki insanlar hayaller kurarlarmıÅ?, kimi bir sandık dolusu altın hayal ederken, kimi evlenmek istediÄ?i güzel kadını hayal eder, kimi ekip biçtiÄ?i arazisinin daha verimli olmasını hayal ederken, bazısı ise arada bir vergi toplamak için köye gelen askerler gibi olmayı hayal edermiÅ?.. kimi yıllar önce savaÅ?a giden kocasının eve döndüÄ?ü anı düÅ?lerken, kimi ise eski gençlik günlerindeki güçlü kuvvetli haline döndüÄ?ünü düÅ?ler durumuÅ?..
ama hal böyleyken niye mutsuzlar köyü buranın ismi diye sorabilirsiniz.. bu köydeki insanların hiçbir hayali ve dileÄ?i gerçekleÅ?miyormuÅ?.. yıllardır köyün üzerine çöken bir lanet yüzünden herkes mutsuzmuÅ?.. neyi hayal etseler, ne isteseler, kalplerinden ne geçerse geçsin malesef bahtları düÄ?ümlenmiÅ? bu kadersiz insanların..
buna yol açan Å?ey ise, yıllar evvel köylerine uÄ?rayan bir büyücüymüÅ?.. adını anmak bile istemedikleri bu uÄ?ursuz ihtiyar yüzünden kapanmıÅ? kısmetleri, baÄ?lanmıÅ? basiretleri.. bu musibet adamın köye geliÅ?inin, tanrıların bir cezası olduÄ?unu söyleyip dururlarmıÅ? tavernalarda demlenen geceyarısı sohbetlerinde..
yıllar evvel bu ismi lazım deÄ?il büyücü köye geldiÄ?inde, köylülerden istediÄ?i ve beklediÄ?i ihtimamı göremeyip, bir de akÅ?amın geç bir vakti köyün gençleri tarafından karga tulumba tavernadan atılınca olan olmuÅ?.. bir zamanlar Å?eytanın uÅ?aÄ?ı olan bu büyücü, ihtiyar ve aklı az çalıÅ?ır bir vaziyette intikam almaya karar vermiÅ?..
artık Å?eytanın bile iÅ?ine yaramayan bu diÅ?i dökük, beli bükük ahmak ihtiyar, tavernanın önündeki çamurların içinden doÄ?rulup derin derin soluyarak rastgele bir istikamette bata çıka yürümeye baÅ?lamıÅ?.. ve köyün giriÅ?ine yakın bir yerde çömelerek, kemikleri çıkmıÅ? olan eliyle topraÄ?ı eÅ?elemiÅ?.. durgun bir suda biriken pislikler gibi kokan nefesi, topraktaki böcek ahalisini bile rahatsız etmiÅ?.. elinin deÄ?diÄ?i toprak garip bir Å?ekilde kararıyor, küle ve toza dönüÅ?üyormuÅ?.. bir karıÅ? kadar eÅ?eledikten sonra eÄ?ri büÄ?rü bir tohum bırakmıÅ? küçük çukurun içine.. ve aceleyle üzerini örtüp;
"sebayüdü ile uÄ?latmak ne demekmit göledektinit.. ah bil gent oltaydım, yakal kül edeldim köyünüdü"
diye tıslamıÅ? ve iÄ?renerek bakmıÅ? taverna ile köyün evlerinden sızan zayıf sarı ıÅ?ıklara...
sonraki günlerde, köyün giriÅ?ine yakın bir yerlerde çıkan bir bitki kimsenin dikkatini çekmemiÅ?.. kara bir gövdesi olan ve üzerinden sinek kurtları, solucanlar, çiyanlar ve her türlü iÄ?renç mahlukat dökülen bir fidan olduÄ?unda köyün yaÅ?lıları bu aÄ?acın uÄ?ursuzluk getireceÄ?ini söyleyerek kestirmeyi düÅ?ündülerse de hiçbir oduncunun baltası iÅ?lememiÅ? bu lanetli aÄ?acın fidanına.. herÅ?eyi denedikten sonra yakmak da fayda getirmeyince tanrılara dua etmiÅ?ler.. ama tanrılar da duymamıÅ? seslerini.. sonunda tanrıların onlara gönderdiÄ?i bu lanetle yaÅ?amaya razı olmuÅ?lar.. yıllar böylece geçip gitmiÅ?..
bir an duraklayarak devam etti,
"evet hikaye bu kadar.. bazen gücü yetmez insanın sorunlardan kurtulmaya.. bazen kabullenmek dertleri unutmaya yetmez.. bazen kaçabilme cesaretini gösterebilmektir mertlik.. o köyün son hali nedir bilmiyorum.. ama basiretin baÄ?lanması kadar büyük bela var mıdır diye sorarım kendi kendime.. insanın Å?ansı düÄ?ümlenirse alacaÄ?ı tek bir soluk bile bela olur baÅ?ına.. Yavanna bizi kutsasın ve böylesi bir sondan hepimizi korusun.."
son cümlesini söylerken baÅ?ı öne eÄ?ik dua eder gibiydi adeta.. daha sonra derin bir nefes alıp ateÅ?in ıÅ?ıklarına daldı gözleri..
View next topic View previous topic
You cannot post new topics in this forum You cannot reply to topics in this forum You cannot edit your posts in this forum You cannot delete your posts in this forum You cannot vote in polls in this forum